|
|
#11 |
|
Sonra Hz. Süheyb hakkında nâzil olan:
"İnsanlardan bir kısmı, Allahü teâlânın rızâsını isteyerek O'na ibâdet yolunda kendini ve malını fedâ ederler." [Bekara 207] meâlindeki âyet-i kerîmesini okudular. Hz. Süheyb-i Rûmî, nişan almakta ve ok atmakta çok mahir idi. Başta, Bedir, Uhud ve Hendek olmak üzere bütün gazâlarda bulundu. Çok büyük gayret ve kahramanlıklar gösterdi. Buyurdu ki: - Her zaman, Resûlullahın yanında bulundum. Bütün bîâtlerde, bütün gazâlarda ve seferlerde hep yanlarındaydım. Hiç bir zaman Resûlullah ile benim aramda bir düşman bulunmamıştır. O'na bir zarar gelmemesi için kendi vücudumu siper ettim. Bu durum, O âhirete irtihâl edinceye kadar devam etti. Bir gün Hz. Ömer kendisine takıldı: - Yâ Süheyb! Oğlunun adı Hamza olduğu hâlde, Ebû Yahyâ ya'nî Yahyâ'nın Babası diye tanınırsın. Rûmî olduğun hâlde, Arabım dersin. Bir de çok harcıyorsun. Niçin? Hz. Süheyb gülerek, şu cevabı verdi: - Ebû Yahya künyesini, bizzat Resûlullah efendimiz verdiler. Soyum Nemr neslindendir ama, Rumların eline esir düşmüşüz. Çok harcamama gelince, çok harcıyorum ama, hep Allah yolunda sarf ediyorum. Zîrâ sevgili Peygamberimizden duydum, buyurdu ki: "Sizin hayırlınız, selâmı güzelce alıp veren. Bir de, çokca ikâm eden kimsedir." Hz. Ömer, Hz. Süheyb'i çok severdi. Hz. Ömer, Ebû Lü'lû kâfiri tarafından yaralanınca, yerine geçecek halîfeyi seçmek için şûra ehlini tayin edip, yeni halîfe seçilinceye kadar Hz. Süheyb'in kendisinin yerine vekil olması ve cenâze namazını kıldırması için vasiyet etti. Hz. Süheyb, üç gün müddetle cemâ'ate namazları kıldırdı. Bu mukaddes vazîfeyi büyük bir ihtimam ve hassasiyetle yerine getirdi. Hz. Ömer'in cenâze namazını da kıldırdı. Bu esnada gösterdiği dikkat ve itina ile herkesin takdir ve tasvibini kazandı. Hz. Süheyb, herkese iyilik eder, çok yemek yedirirdi. İkrâm ve ihsânları çok idi. 70 yaşında, 658'de Medîne-i münevverede vefât etti. Bâki kabristanına defnolundu. Orta boylu, buğday tenli, kırmızı benizli, saçları sık ve siyah, yakışıklı bir zât idi. Çocukları Habib, Hamza, Sa'd, Salih, Seyfi, Ubbâd, Osman ve Muhammed'dir. Resûlullah efendimiz Süheyb'i çok severdi. Buyurdu ki: - Bir kimse Allaha ve ^Ahiret gününe inanıyorsa, bir ananın evlâdını sevmesi gibi Süheb'i sevsin. Süheyb'in babası, Nemr soyundan Sinan, anası Kuayd kızı Selma'dır. Hep birlikte Übülle şehrinde yaşıyorlardı. Dedesi, Musul civârındaki bu şehrin Hâkimi idi. Günün birinde, Bizanslılar hücum ettiler. Çok kimseyle birlikte, Küçük Süheyb de esir düştü. Uzun müddet, Rumların elinde kaldı. İşte bu yüzden, Süheyb-i Rûmî olarak anılmıştır. O'nu, Mekkeli Abdullah bin Ced'an satın aldı. Bir müddet sonra da, iyi hareketlerinden dolayı âzâd etti... Hz. Süheyb, orta boylu, kırmızı yüzlü, çok cömert ve lâtifeyi seven bir zât idi. Resûlullahın hadîslerine büyük önem verir, hata ederim endişesiyle hadîsleri nakletmezdi. Niçin nakletmiyorsun diyenlere buyurdu ki: - Vallahi ben Resûlullahın hadîslerini bile bile nakletmiyorum. İsterseniz gelin size Peygamber efendimizin savaşlarını ve yanlarında bulunduğum sırada gördüğüm şeylerin hepsini anlatayım. Fakat, "Peygamber efendimiz şöyle buyurdu" demeye gelince, ben onu yapamam. |
|
|
|
|
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|