|
![]() |
#1 |
![]() İnsanın iç ve dışının, cihanın iç ve dışına uygun olduğu hâkimâne bildirir. Ey aziz, malûm olsun ki, filozoflar demişlerdir ki: İnsana önce kendi nefsini bilmek lâzımdır. İç ve dışı ne hakikat ve yaratılışta, ne özellikler taşımakta. Ta ki bu sanattan sanatkârını bilip, onun isim ve fiillerini, tecelli ve tasarruflarını âlemin içinde ve dışında bula. Nefsinden, Rabbine gönül yolundan dönüşle revan ola. Ona eşyanın hakikatleri ve mânanın incelikleri açık ola. Huzur ve ünsiyet ile ebedî kala. Zira ki insan suretinde bir küçük âlemdir ki, ondan dışta bulunan büyük âlemdir. Çünkü büyük âlemde her ne var ise, onun benzeri bu küçük âlemde de bulunmuştur. Nitekim büyük âlemin, dört denizi bilinmiştir. Onun gibi insan âleminin dahi dört denizi bulunup, ona uydurulmuştur. Büyük âlemin dört denizi: Gizli hazine sevgisi, ilk cevher, melekût âlemi ve mülk âlemidir. İnsan âleminin dört denizi: Baba sülbünde meni, ana rahminde nutfe, iç ruh ve dış bedendir. Çünkü Hak Teâlâ ezeli sevgisiyle: 'Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim,' buyurmuştur. Yani sevgi, âlemin yaratılma esası olduğunu duyurmuştur. O ilâhî sevgi, büyük âlemin cevher vücuda gelmiştir. O, büyük âlemin ikinci denizi olmuştur. O cevherin içi ve dışı vardır ki, içinden felekler ve unsurların hayatı hâsıl olmuştur. O, melekût âlemidir ki, büyük âlemin üçüncü denizidir. O cevherin dışından felekler ve unsurlar olan basit cisimler vücuda gelmiştir. O, mülk âlemidir ki, büyük âlemin dördüncü denizi olmuştur. Onun dört denizi bununla son bulmuştur. Yedi gezegen feleğine yüksek babalar; unsurlara ve dört tabiata aşağı analar denilmiştir. Bu babalar ve analar sürekli hareket kılmaktadır. Bunlardan üç bileşik vücuda gelmektedir. Nitekim Hak Taâlâ: 'Nun ve kalem, bir de yazdıklarına andolsun,' /63/1), buyurmuştur. Yani (nun) gizli hazine sevgisi, (kalem) ilk cevher, (yazdıkları) mülk âleminin müfredatı ve melekût âleminin mücerretleri olduğunu duyurmuştur. Fertler ile mücerretler an an yazılmadadır. O yazılmadan, bu bileşik cisimler vücuda gelmededir ki, bunlar kitabın kelimeleri benzeri hikmetle düzen bulmuştur. İlâhî kelimeler sonsuz olduğunu, Hak Taâlâ bize lütûyle duyurmuştur. Nitekim Kur'an'da: 'Allah'ın kelimeleri tükenmez,' (31/27), buyurmuştur. NAZM Aya nice bir devr ide bu çâr anâsır Kim ona ne evvel ola malûm ve ne âhir Kâh eyleyeler âlem-i tefridde seyran Kâhi olalar âlem-i terkibde sâir Tefridde çâr ola ve nâçâr ola devri Terkibe gelince se mevalid ola zâhir Bu cümle mezahirde ola muteber İnsanın ola cümle tufeylisi mezahir insan İnsan âleminin yaratılış mâyesi, baba sülbünde olan menidir ki, o, onun evvelki denizi bulunmuştur. Birinci cevher, ana rahminde bulunan nutfedir ki, o, onun ikinci denizi bilinmiştir. Nutfenin iç ve dışı vardır ki, melekût ve mülk âlemlerine tatbik olunmuştur. Nutfenin içinden ceninin his ve kuvvetleri hâsıl olmşutur ki, onun üçüncü denizi kılınmıştır. Dışından cüz ve uzuvları vücuda gelmiştir ki, onun dördüncü denizi itibar olunmuştur. İnsan âleminin dahi dört denizi bununla son bulmuştur. Zira ki meni, baba sülbünde gizli iken, salt sevgi idi. Ondan bir hareketle ortaya çıkıp, ana rahminde birinci cevher olmuştur ki, iç ve dışı, doğanın can ve cismi olup, insan âlemi vücuda gelmiştir. Büyük âlem, bu insan âlemine hizmetçi ve dalkavuk olmuştur.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() İnsan âleminin âhiret âlemine çeşitli yönlerle benzerlik ve ortaklıklarını bildirir. Ey aziz, malûm olsun, ki, ârifler demişlerdir ki: Peygamberlerin (selam onlara olsun) rumuzlarının bir münasebeti, yani insan âleminin bekâ âlemine bir benzerliği budur ki, beka âleminin giriş yeri olan ölüme misal, insan âlemidir. Birinci, gıdanın hazmıdır. Bedenin yok olmasına misal, ikinci hazmdır. İkincisi neşveye misal, üçüncü hazımdır ki, halis kan vücut bulur. Cesetlerin haşrine misal, dördüncü hazımdır ki, menî hâsıl olur. Maşheşe misal, babanın sülbüdür ki, meni onda toplanır. Hesap, kitab ve mizana misal, nutfe cevherinde hâsıl olan felek konumlarının tesirleridir. Sırata misal, babanın mesane yoludur. Cehenneme misal, fercin içidir. Kevsere misal, ananın nutfesidir. Cennete misal, rahimdir ki, onda nimet türleri olan his ve kuvvetler ile hayat ve can bulur. Mevla'ya kavuşmaya misal, ondan doğmaktır ki, insanın güzellik ve cemalini görüp, yerin diyarına hayran olur. Bir benzerliği budur ki, ölüme misal, uykudur. Şeytana misal, vehmetmedir. Berzaha misal, rüyadır. Melekûta misal, sadık rüyadır. Mezara misal, göğsün içidir. Münker ve nekire misal, tedbir ve ihtiyardır. Kabir karanlığına misal, Hak'dan gaflettir. Kabir azabına misal, kendini bilmemektir. Kabir nuruna misal, gönül huzurudur. Kabir nimetine misal, kendini bilmektir. İsrafil'e misal, İlâhî aşktır. Sura misal, insan boğazıdır. Mahşere misal, müşterek histir. amel defterine misal, hafıza kuvvetidir. Mizana misal, nazarî akıldır. Sırata misal, fikretmedir. Cehenneme misal, tabiat zindanıdır. Zebanilere misal, kötü ahlaktır. Acıklı azaba misal, şirk ve hevadır. Masivayla şuğullanmaktır. İtiraz ve şikayettir. Zira ki hep edip eyleyen bir Mevla'dır. Kevser havuzuna misal, muhabbet şarabıdır. Cennet-i âlâya misal ârifin kalbidir. Huri ve gılmana misal, güzel ahlaktır. Dört nehre misal, ilim suyu, ilim sütü, rıza balı ve aşk şarabıdır. Ebedî nimete misal, çoklukta teklik bulmaktır ki, toplulukta halvettir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|