![]() |
#1 |
![]() ![]() Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bomba atmaktan sanık Alparslan Arslan'ın dün mahkemede verdiği ifade bugün Cumhuriyet gazetesine manşet oldu: Bombalama türban için.. Kendi gazetesine bomba atan Arslan'a yine bir tek Cumhuriyet gazetesi inanıyor. Duruşmalardaki tuhaf hareketleri sebebiyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilen Ergenekon sanığı Alparslan Arslan'ın sözlerine inanan Cumhuriyet saldırganın sözlerini manşete taşıdı. EMİR ALLAH'TAN GELDİ Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bomba atmaktan sanık Alparslan Arslan, Cumhuriyet gazetesine kutsal saydığı türbana hakaret edildiği için bomba attığını söyledi. Alparslan Arslan Danıştay saldırısını neden yaptığına ilişkin soru üzerine “Emir gelmişti. Yukarıdan gelmişti. Allah’tan geldi. Rüzgârla gelir, melekle gelir, hal ile gelir, bakışla gelir emir” diye konuştu. Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması dosyasıyla birleştirilen Birinci Ergenekon davasının 116. duruşması dün gerçekleştirildi. Alparslan Arslan’ın avukatı Oğuz Kayıran daha önceden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından mahkemeye gönderilen raporun bilimsel olmadığını savunarak Arslan’ın Adli Tıp Kurumu’na sevki talebini yineledi. Çapraz sorgu sırasında hâkim tarafından oturmasına izin verilen Arslan, soruları yanıtlarken zaman zaman elini başına koyarak uzun süre düşündü, başını arkaya atarak güldü. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “Cumhuriyet’e bomba at diye mi emir geldi?” sorusunu Arslan, şu şekilde yanıtladı: NEDEN BAŞÖRTÜSÜ “Başörtüsünü biliyoruz. Allah’tan utanmayan insanla benim işim olmaz. Başörtüsü takmayan insandan utanırım. Danıştay önemli mesele. Başörtüsünü yok sayamazsın. Bunu yüzde 90 ile 99 arasında biliyorum. Benim bilgim bu. Bu yasağın altındaki imza size mi ait diye gidip sormadım. Gittim, bunu yasaklayamazsınız dedim. Çırılçıplak dolaşan birini dövecek misin? Düzgün bir şekilde alırsın, ihtiyacını karşılayacaksın.” Savcı Pekgüzel, önce Danıştay tarafından başörtüsü yasağına ilişkin bir karar alındığını, daha sonra Cumhuriyet gazetesinde başörtüsü giymiş bir domuz karikatürünün yayımlandığını anımsatarak “Neden önce Cumhuriyet gazetesine bomba attınız?” diye sordu. Arslan, şu yanıtı verdi: “Devlet denen mahluk, koydu bir deliğe. İdam şart.” CUMHURİYET'E ANTİPATİ Çapraz sorgu sırasında Pekgüzel, “Bunlar çok önemli Alparslan. Cumhuriyet gazetesine bomba atma talimatını kimden aldın? Olay sırasında yanında kimler vardı?” sorularını yineledi. “Cumhuriyet gazetesine karşı evvelden beri antipatim var” diyen Arslan, “Neticede onlar da bizim insanlarımız. Ama domuza başörtüsü giydirme. Bunu yapma. Hiç olmazsa bir özür dile. Turan Selçuk’u çok fazla sevmiyorum. Selçuk kardeşleri tanımıyorum ama özel insanlar. Türkiye’de yaşıyorsunuz, ben anlamıyorum” diye konuştu. Pekgüzel’in bomba atmak yerine telefonla tepkisini dile getirebileceğini söylemesi üzerine Arslan, “Turan Selçuk’a demedim. Çok kinim var. 60-70 yaşında bir adamsın. Türkiye’de yaşıyorsun, saygılı olmalısın. Babam olsa keserim. Allah’tan utanmayan adamı aklım almıyor. Hürriyet veya Sabah gazeteleri olsa açar telefonu gereğini söylerdim ama Turan Selçuk olunca dayanamıyorum. Gider parçalarım. Dayanamam ben yani. Mesela burada Doğu Perinçek var. Adamı seviyorum kardeşim. Haslet işte” dedi. Arslan, Danıştay’ın başörtüsüne ilişkin kararından ne zaman haberi olduğunu sorusuna “Haber yayımlandığı zaman haberim yoktu. Cumhuriyet gazetesine bakış açısı, merhamet boyutunda da bakabiliriz. Ama ben o idrak boyutunda değildim. Merhamet boyutunda olsaydım bunu yapmazdım” diye konuştu. Osman Yıldırım ile 27 Nisan’da Bostancı sahilinde buluştuklarını ve bazı banka ve holdinglere saldırıdan söz ettiklerini anlatan Arslan “Rahmi Koç, Türkiye’nin zenginleri arasında. Mesela bankalar var. Edepsizlik devam ediyorsa problem var. Mesela Aydın Doğan, yavaş yavaş düzeltmesi lazım” dedi. OĞLUM SÖYLE.. Savcının “Bombaları nereden temin ettiniz?” sorusuna Arslan sessiz kalırken izleyici sıralarında oturan babası İdris Arslan, “Oğlum söyle” diye bağırdı. Savcı Nihat Taşkın, Cumhuriyet gazetesi avukatlarının “Arslan, Danıştay davasında bombaları Süleyman Esen’in Özel Harpçi bir arkadaşından aldığını söyledi. Ancak bu tutanaklara geçmedi” şeklindeki beyanlarını anımsatarak bombaları kimden aldığı sorusunu yineledi. Arslan bu soru üzerine “Tahmin aklıma geldi. Cezaevine konulmuşum, aradan 1 yıl 6 ay geçmiş. Kimseyle irtibatım yok. O şekilde ağzımdan kaçırmış olabilirim” dedi. “Bombaları Süleyman Esen getirdi” diyen Arslan, şöyle devam etti: “Akrabası vardır. Ya emniyette, ya asker ya korucudur. Belki PKK’li de tanıyordur. Bu bombalara ulaşabileceği kişiler vardır. ‘Bulabilir miyiz’ diye sordum. 3-5 gün içinde getirdi. Esen’e 3 bomba için 1.5 milyar lira elden verdim. Esen bombaları ne yapacağımı sormadı.” Taşkın, “Cumhuriyet’e bomba atarken insanların ölebileceğini düşünmediniz mi?” sorusu üzerine “Ölecekse öldürürsün, önemli değil. Bir şekilde Cumhuriyet’e uyarı lazım” diye konuştu. Arslan, el bombası kullanmayı nereden bildiği sorusu üzerine “Pimi çekip atmak lazım diye söylendi. Bombalar çok sağlıklı değildi. Biraz yıpranmıştı. Uzun süreden beri bulunduğu belliydi. Öldürmek kastım olsaydı, girer içeriye atardım. Cumhuriyet’i gördüm. Tekbir getirdikten sonra bombayı attım” dedi. GÜLEN'İ SEVERİM Arslan, şöyle devam etti: “Cezaevine girmeden 1.5 yıl önce namaz kılmaya başlamıştım. Cezaevine girdikten 1.5 yıl sonra da kılmaya devam ettim. Sonra hastalık durumları oldu. Cemaatimi de, Fethullah Gülen’i de severim. Doğu Ağabey mi desem, Doğu Bey mi desem severim, evvelinden beri uyuşurum. Fethullah Gülen’i evvelinden severim. Fethullah Gülen cemaatinde bulunmuştum, ama bulunamayacak duruma gelince çıktım. Mukaddesatçı, ülkücü, milliyetçiyim.” (Cumhuriyet)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() E deliye tabi bel bağlayacaklar...
yoksa nasıl bizi düşman olarak gösterecekler... delinin biri bi kuyuya taş atmış... kırk akıllı çıkarmaya uğraşıyor derler... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Alparslan Arslan'dan 'kötülük' itirafı
Birinci ''Ergenekon'' davasıyla birleştirilen Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırı dosyasının sanıklarından Alparslan Arslan, ''Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır'' dedi... ![]() Arslan, ''Sedat Peker'i tanıyıp tanımadığı'' yönünde bir soruya, ''İsmini duyuyordum. Kendisini Fenerbahçe'deki bir çay bahçesinde, cipin içinde otururken gördüm. Başka da görmedim. Ondan burs da almadım'' karşılığını verdi. Süleyman Esen ile iyi bir insan olduğu için samimiyet kurduğunu ve iyi diyaloglarının olduğunu, onun türbanla ilgili görüşünü bilmediğini ve Danıştay baskınından kendisine bahsetmediğini öne süren Arslan, Hakkı Kurtuluş'un ofisinde 6 ay avukatlık stajı yaptığını dile getirdi. Gürhan Gür ile birlikte Yeditepe Hukuk Bürosu'nu kurduklarını ve avukatlıktan elde ettiği kazançla da rahat geçinebildiğini anlatan Arslan, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği'nden (VKGB) Hüseyin Görüm, Hüseyin Nalın ve Bülent Gürkan'ı tanıdığını söyledi. VKGB'nin özel sohbetler gerçekleşen toplantılarına katıldığını ve Nihat Gürkan ile din sohbetleri dışında kimseyle orada konuşmadığını ifade eden Arslan, hakim Özese'nin ''Kuvayi Milliye Derneği hakkında ne biliyorsunuz?'' sorusu üzerine de ''yaşam çizgisini beğendiği Fikri Karadağ'ı tanıdığını, ancak birkaç sohbetten sonra yaşayamayacağını bildiği için kendisini Hüseyin Görüm ve Hüseyin Nalın'a attığını ve oradan Fikri Karadağ dışında ofisine gidip geldiği Muzaffer Tekin'le de görüştüğünü'' söyledi. -''KÖTÜLÜKLERİN ORTAYA ÇIKMASI''- Osman Yıldırım'ın akıllı bir adam olduğunu ve sohbet ettiklerini belirten Arslan, alacak verecek meselesi nedeniyle tanıdığı Hüseyin Görüm'ün de inandığı değerler için fedakarlıklarda bulunmuş biri olduğunu ve onunla ilk olarak Maltepe'deki bir ofiste tanıştığını anlattı. ''Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır'' diyen Arslan, Hüseyin Görüm'ün iş yerine gidip geldiğini, ancak onun Maltepe'deki konteynerine hiç gitmediğini, Hüseyin Görüm ile görüşmesinin, ona yardım etmesinin parayla ilgisinin olmadığını ve kendisiyle din, diyanet meseleleri üzerine konuştuğunu kaydetti. Hakim Özese'nin sorusu üzerine Salih Kurter ile daha önceden tanışıklığının olduğunu ve haftada 2-3 gün yanına gittiğini belirten Arslan, yalnız gitmemeye çalıştığını, bütün arkadaşlarını görüşmeye çağırdığını, Süleyman Esen'in görüşmelerde genelde suskun olduğunu, Salih Kurter'in kendisine Danıştay saldırısıyla ilgili bir telkininin olmadığını ve Kurter'in kendi yörüngesinde yaşayan bir adam olduğu için o işlerle ilgilenmediğini söyledi. Arslan, hakim Özese'nin, ''Danıştay ve Cumhuriyet baskınlarıyla ilgili Salih Kurter ve Süleyman Esen'in bir nasihati oldu mu?' sorusuna, ''Müslüman Müslümana cihat et demezse edepsizliktir. Kurter'de idrak olsa yeryüzüne çıkardı... Guantanamo'da aşk varsa, uçkurumu keserim. Kurter ile paylaşmak istedim, paylaşamadım. Salih Kurter'i koyduğum noktayı, Kurter hak etmiyor'' yanıtını verdi. Salih Kurter'e örtülü olarak yardım etmeye çalıştığını, açıktan para vermediğini, halısının altına koyduğunu ve alışverişten aldıklarını evine bıraktığını anlatan Arslan, ''Kurter'in evinde babası İdris Şahin'e ait bir alışveriş fişinin bulunması'' yönündeki soruya ilişkin ''Bildiğim kadarıyla bir tanışıklıkları yok. Elazığ'dan market kartlarıyla aldığım bir alışverişten olabilir'' dedi. -''KURACAĞIM DEVLETİ KAFAYA KOYMUŞTUM''- ''Osman Yıldırım ile ilk olarak 2001 veya 2002 yıllarında tanıştığını, bazı alacaklarının tahsiline onunla gittiğini, Osman Yıldırım'ın birlikte kavga edeceği güvenilir bir insan ve önemli biri olduğunu'' ifade eden Arslan, Veli Küçük ile Osman Yıldırım'ın tanışıp tanışmadıklarını hatırlamadığını ve Veli Küçük isminin ortaya atılmasının hoşuna gitmediğini söyledi. Hakim Özese tarafından emniyetteki ifadeleri hatırlatılan Arslan, şöyle konuştu: ''Ben devleti değiştireceğime inanıyordum. Belki saflık. Osman ile Bostancı sahilinde yürürken ona anlatırdım. Ama bilen insanların olması lazım. 27-28 yaşındaydım. Alparslan Arslan devleti değiştirecekti. Karadeniz'den Lazlar'ı toplayacaktım. İstanbul'da batağa batmış Kürt gençleri toplayacaktım. Kuracağım devleti kafaya koymuşum. Kafamda hepsi var ama Müslümanlaştırarak. Orduyu kurup silahları dağıtacaktım. Utanarak anlatıyorum ama kafamdaki kurgu buydu. Yukarıdan verilen görev bu, yoksa olmaz.'' -''YİNE BOMBA ATARIM''- ''Danıştay baskınına kimlerle gittiği'' sorulan Arslan, arabanın içinde Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu'na ''Danıştay'a gidelim, basalım'' diye konuştuğunu, bu kişilerin de kendisine ''tamam'', Osman Yıldırım'ın ''her şeye varım'' dediğini söyledi. Osman Yıldırım'ın bu işte menfaatinin olmadığını, sadece Allah için yaptığını kaydeden Arslan, emniyet ifadesinde Osman Yıldırım ile Cumhuriyet baskınını konuştuğu hatırlatılınca, ''Doğru, gerçek bu. Osman Yıldırım eylemi bana sordu, planda uzlaştık. Başörtüsüne el kalktığında yine bomba atarım'' dedi. Başka bir soru üzerine, günlük gazeteleri hemen hemen haftanın 4-5 günü takip ettiğini söyleyen Arslan, Danıştay'ın türbanı yasaklayan kararıyla ilgili haberi farklı bir yerde duyduğunu ve duyduğu zaman da kafasının infilak ettiğini belirterek, böyle bir şeyin olamayacağını düşündüğünü ve o gece evinde yatarken nasıl bir silah bulabileceğini düşündüğünü söyledi. ''Danıştay'ı çok rahat vuracağımdan eminim'' diye düşündüğünü anlatan Arslan, ''bir gün sonra Kemalettin Gülen adlı bir kişinin yanına gelerek Vakit gazetesini kendisine gösterdiğini, Mustafa Birden'i arayıp küfrettiğini söylediğini ve bunun hoşuna gittiğini'' anlattı. Arslan, ''Bu Müslüman bir gencin tavrıdır. ...'' dedi. Kemalettin Gülen'i, ''Fethullah Gülen'in yeğeni, ülkücü, nurcu ve cemaatçi biri olarak bildiğini'' ifade eden Arslan, ''Kemalettin Gülen'e sahip çıkma pozisyonunda onunla görüştüğünü, Danıştay baskınından bir hafta önce Gülen'in Üsküdar'daki ofisine gittiğini ve istemesi üzerine Gülen'in kendisine Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in adreslerini gösteren, telefon numaraları olan bilgisayar çıktıları verdiğini'' iddia etti. Arslan, Kemalettin Gülen'in kafasındaki planlarından haberinin olmadığını'' dile getirdi. (AA) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ![]() danıştay saldırganı alparslan aslan ve Ergenekon tutuklusu Veli küçük ! fazla söze gerek yok !!! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() 'Muzaffer Tekin'i parçalayabilirim'
Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci ''Ergenekon Terör Örgütü'' davasının 118. duruşmasında ilginç açıklamalar yaptı. ![]() Alparslan Arslan, Ergenekon davasında yargılanan Muhammed Yüce'yi tanıdığını belirterek, “Bence (Ergenekon sanıkları kastediyor) uzak durmak daha güzel. Bu davayı Ergenekon'a bağlamak daha güzel. Sincan'a tekrar dönebilirim. Laiklik meseleleri. Muzaffer Tekin'i parçalayabilirim. Dengemi bulsam, kafamı yese, yok olur” dedi. "MUZAFFER TEKİN'LE GÖRÜŞÜRDÜK" Alparslan Arslan, çapraz sorgusunun yapıldığı ilk gün, Danıştay saldırısının azmettiricisi olduğu iddia edilen Muzaffer Tekin hakkında ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Arslan, Muzaffer Tekin'in "Kendisini tanımıyorum" ifadelerini yalanlamış ve Muzaffer Tekin ile 3-5 defa yüzyüze görüştüğünü açıklamıştı. Arslan, Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın, Muzaffer Tekin ile 30'u aşkın telefon görüşmesi hatırlatması üzerine, Muzaffer Tekin'i telefonla aramasının, kendisiyle görüşmek için müsait olup olmadığını öğrenmek için olduğunu söyledi. Arslan, "Muzaffer Tekin'i, olaylardan 1 yıl önce avukatı olduğum Doğuş Factoring'te tanıdım. 'Komutan..' diye adı geçiyordu. Saygı duyulan birisiydi. Ayhan Parlak vasıtasıyla tanıdım. Telefonla aradıktan sonra yüzyüze görüşürdüm. Memleket meseleleri hakkında konuşuyorduk. Kendisi vatansever biriydi. 'Ne yapmak lazım..' diye konuşuyorduk" demişti. HABERVAKTİM.COM |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() ![]() 2009-10-21 Yapılmak istenen, “işi” dindarlara yıkmaktı! Ülkeyi kaosa sürüklemeye yönelik olarak Danıştay 2. Dairesine gerçekleştirilen saldırının üzerinden 3 yıl geçti. Saldırının gerçekleştirildiği o günlerde, birçok sözde laik ve Atatürkçü olan dernekten tutunda dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e kadar “suç” dindar insanların üzerine atılmaya çalışılmıştı. Sezer, 19 Mayıs 2006'da yaptığı açıklamada saldırının sadece Danıştay'a değil, laik devlete de yöneltilmiş olduğunu söylemişti. Saldırıdan sonraki gün kaldırılan Yücel Özbilgin'in cenazesi sırasında ve sonrasında "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganları atılmış ve cenazeye gelen AK Partili hükümet üyeleri "katiller dışarı" sloganları ile protesto edilmişti. Ancak sergilenen bu kirli oyun tutmadı ve peşi sıra yaşanan gelişmeler, bu girişiminde 28 Şubat benzeri bir oyundan ibaret olduğunu ortaya çıkardı. Yaşanan vahim olayın ardından bir bir ortaya çıkan gerçekler Alparslan Aslan’ın kimliği hakkında ipuçları da veriyordu. Arslan, arkadaşlarının iddialarına göre ülkücü ve İslami yapılanmalarla bağlantısı olmayan biriydi. Komşuları ise Arslan ile çeşitli ortamlarda içki içtiklerini, İslami bir yanının olmadığını ve bu eylemi yapmasına bir anlam veremediklerini kaydetmişlerdi. Arslan yakalandığında üzerinden kendi adına düzenlenmiş iki kimlik çıkmış, bu kartlardan birinin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği’ne diğerinin ise Ulusal Basın’a ait basın kartı olduğu tespit edilmişti. Arslan’ın polis ve savcılıkta verdiği ilk ifadede ulusalcı bağlantısını anlatması, bu ifadelerin Ergenekon iddianamesinin ek klasöründe yer alması ve Görüm kardeşlerle Alparslan Arslan arasında bir bağlantının ortaya çıkması sonucu, soruşturmanın genişletilmesi talep edilmişti. Davaya bakan mahkeme tarafından bu istek reddedilerek, “sanıkların eylemi başörtüsü” için yaptıklarına hükmedilmişti. Tetikçi sanık Alparslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklardan Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu da müebbet hapisle cezalandırıldı. Bu netice kimseyi tatmin etmedi ve şüpheleri gidermedi. Daha sonra ise Yargıtay, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırı davalarının yeniden görülmesine ve Ergenekon davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Şimdi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde halen devam eden davada ise Alparslan Arslan tutarsız davranışları ile dikkat çekiyor. Bugünkü duruşmada da Alparslan Arslan yine birbiriyle çelişen açıklamalar yapmaya devam etti. Bir yandan ''Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır'' diyen Arslan diğer yandan üye hâkim Hasan Hüseyin Özese'nin ''Danıştaya yapılan saldırı, türbanla ilgili hukuk kararını nasıl etkileyecekti? Sen hukukçusun, bu saldırının türban kararına etkisi olacak mıydı?'' şeklindeki sorusuna ''Ben Müslümanım'' ,''Eylemi planladınız mı?'' sorusuna da ''Plan yapmadım. Öldürülmesi lazımdı. Tepki konulması lazımdı. Başörtüsü meselesini çözmem lazımdı. Yakalanacağım boyutunda değildim. 'Allah' diyorum, başka boyutta yaşıyorum'' şeklinde garip cevaplar verdi. Dahası, Kemalettin Gülen'i, ''Fethullah Gülen'in yeğeni, ülkücü, nurcu ve cemaatçi biri olarak bildiğini'' ifade eden Arslan, bu kişi hakkında daha önceki iddialarını tekrarladı. Ancak Arslan'ın ifadelerinde adı geçen Avukat Kemalettin Gülen, SABAH'a konuşmuş, Arslan'la üniversiteden tanıştığını, okul bittikten sonra da hiç görüşmediklerini söylemişti." Gülen, Arslan'ın Danıştay üyelerinin resimlerinin bulunduğu gazeteyi verdiği yönündeki ifadeleri konusunda, "Avukatı Arslan için akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle dilekçe vermişti. Bunlar akıl dışı iddialar, hiçbir gerçekliği yok. Arslan, akıl sahibi değil" demişti. Fethullah Gülen'in uzaktan akrabası olduğunu söyleyen Kemalettin Gülen, "Fethullah Hoca Efendimizin ismini bu olaya karıştırmak doğru değil. Bu Hoca'ya gönül verenleri kıran bir hareket. Fethullah Hocamıza çamur atıyorlar, onu sevenleri bu işe bulaştırmasınlar" demişti. Öte yandan daha önce saldırıyla ilgili olarak “oğlum bunu türban için yaptı diyen Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan, Deşifre programına konuştu. Benzer açıklamalarını daha öncede duyduğum baba Arslan’ın “Bu işin içinde 'Ergenekon'un parmağı var. Acaba oğluma ilaç mı verildi? Zihin yönlendirilmesi mi yapıldı? Belki de başkası yaptı. Alparslan, kendisinin yaptığı yanılgısı içerisine girdi” oğlum benimle görüşmüyor” açıklamalarının yanı sıra “Yapılmak istenen, işi dindarlara yıkmaktı” sözleri oldukça dikkat çekiciydi. Arslan’ın ''Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır'' sözlerinin yanı sıra babanın elde ettiği bilgilerinde irdelenmesi gerekiyor. Daha önce bu işi oğlum türban için yaptı diyen babanın bu fikrini hangi gelişmeler değiştirdi? Sorusunu yanıt bulunması ise oldukça önemli gözüküyor. Bu tarz girişimlerin cesaret bulamaması için ise birçok karanlık noktanın aydınlamasında kilit rolünde olan Danıştay saldırısının biran önce aydınlığa kavuşturulması gerekiyor. Planlanan kirli tezgâhın amacına ulaşması durumunda neler yaşanabileceğini insan düşünmek bile istemiyor! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Bir Türkiye gerçeği, bu milletin en hain düşmanları en değerli şeyleri takıyye yapıyorlar ! Baştada Cumhuriyet, Atatürk geliyor. Kendi kendilerini bombalattılar sonra bunu muhafazakarlara yıkacaklardı ama Allah işte oyunlarını bozdu. Şeytana akıl öğretir bu Cumhuriyet gazetesi
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|