![]() |
#11 |
![]() teşekkkür ederim
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
![]() ![]() Necmettin Okyay ... Gel Keyfim Gel Beşir Ayvazoğlu'nun kaleminden Uğur Derman'dan nakil: “Ebruculukta kullanılan ve Hindistan’dan geldiği için tedariki zor olan, morumsu vişne çürüğü renkli lök boyasının Mısır Çarşısı’ndaki bir dükkânda bulunduğunu işiten Necmeddin Efendi bu boyanın peşine düşer. Lâkin o gün 13 Kasım 1918’dir ve 30 Ekim’de imzalanan meş’um Mondros Mütarekesi’ni müteakip gemilerle gelen İngiliz-Fransız kuvvetleri İstanbul’u işgale başlamışlardır. Lök boyasını temin eden ve başına bir iş gelmemesi için vapura binmeyip sandal tutarak yabancı askerlerin arasından güç bela Üsküdar’a dönen Necmeddin Hoca, evine zorlukla erişir. Aradan neredeyse beş yıl geçtikten sonra, 6 Ekim 1923 günü yabancı kuvvetlerin gemilerle İstanbul’dan ayrılışını, limanı gören bahçesinden dürbünle seyrederken o neş’e ile evine girip ‘Gel keyfim gel’ celi talikini ebrulu olarak yazar ve renkleri serperken işgal günü zorlukla bulduğu lök boyasını da bilhassa kullanır.” Uğur Bey’in anlattığına göre, Necmeddin Okyay, o gün, tekneden çıkardığı “Gel keyfim gel” ebrusunu seyrederken bir yandan da kahvesini yudumlayarak keyfine keyif katmaktadır. Fakat birden, heyecandan olsa gerek, kahvesi ebrunun üzerine dökülüverir. Bu ebru, Uğur Bey’in koleksiyonundadır ve üzerindeki kahve lekeleri hâlâ durmaktadır. Necmeddin Okyay'a ait bir eser ... ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
![]() rica ederim yalçın....
yorumun ve ilgin için ben tesekkür ederim... LAMELİFLER Hattat Hamid Aytaç’ın en önemli eserlerinden biri Şişli Camii yazılarıdır. Hamid büyük özenle cami yazılarını yazıp uygulamaktadır. Fakat kapı üzerindeki müsenna yazıyı bir türlü tamamlayamamıştır. Ne kadar uğraştıysa da lamelifleri yerleştiremez. Bunun sıkıntı içerisindeyken yorgunlukla bir süre uyuklar ve rüyasında lamelifleri kolayca yerleştiriverir. Uyanır uyanmaz hemen rüyasındaki şekliyle lamelifleri yazarak istifi tamamlar. ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
![]() BAĞCI ve HATTAT Verimli ve üretken hattatlarımızdan Halim Özyazıcı, 1924 yılında Bab-ı Ali caddesi'nde bir dükkan açarak serbest hattat olarak çalışmaya başlamıştı. 1928 Harf İnkılabı ile çalışma imkanı kalmayınca Topkapı'da bir araziyi satın alarak bağ haline getirmiştir. Toprağını ıslah ettiği ve duvarını kendisi çevirdiği bu bağda otuz çeşit üzüm yetiştirmiştir. Geçimini buradan sağlamaktaydı ama hat sanatından da kopmuş değildi. Gelen yazı siparişlerine de cevap veriyordu. Hattat Halim Efendi bu dönemde yazdığı yazılara "sabıkan hattat / halen bağıban (eskiden hattat / şimdi bağcı)" şeklinde imza atıyordu. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#15 |
![]() ![]() “Biz ‘Allah’ yazıyoruz kardeşim, yanmayız Bir ara Hattat Hâmid’in odasının bulunduğu han büyük bir yangın geçiriyor. Eğer Hattat Hâmid’in odasına da yangın gelecek olursa —ki eski İstanbul yangınlarını düşünelim— mevcut olan bütün eserler yanıp kül olacak. Hancı geliyor: “Üstad!” diyor, “çabuk davran, toparlan, yangın geliyor, yanacaksın!”. Hattat Hâmid hiç istifini bozmadan çalışmasına devam ederek diyor ki: “Biz ‘Allah’ yazıyoruz kardeşim, yanmayız; siz başınızın çaresine bakın”, ve hakikaten bunu nasıl güçlü bir imanla söylediyse, ateş Hattat Hâmid’in kapısına kadar geliyor ve kapısında sönüyor |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|