Arıların yok olması kıyamet işareti mi?

Laikliği, rasyonel bir siyaset ilkesi olmaktan çıkarıp ideoloji haline getirenlere "laikçi" diyoruz. Laikçilerin en çok sevdiği şeylerden biri "Aydınlanma" felsefesinden söz etmektir. Çünkü akla dayanan bu anlayış hurafeleri reddeder, dünyanın ancak bilimle anlaşılabileceğini söyler. Aydınlanmadan söz etmek, hem laikçilere entelektüel bir hava verir... Hem de " aydınlık ve karanlık " ayrımı yapmalarını ve düşman belledikleri İslami kesimi, Ortaçağ karanlığıyla özdeşleştirmelerini sağlar.
Ancak inançlar söz konusu olduğunda laikçi kesimin kafası epey karışıktır. Neticede bir inanç sistemi olan dinden (yani İslam'dan) hiç hazzetmezler ama hurafelere de pek meraklıdırlar.
Sınavda başarıyı garanti etmek için çocuklarını Telli Baba'ya götürürler... Koca bulmak için bilmem ne kilisesinde mum dikerler... Falcılara epey para kaptırırlar... ( Ahmet Tezcan'ın fi tarihindeki olağanüstü yazı başlığını hatırlayalım: " Kara büyü dört milyon; hayat ne kadar da pahalı ".)

Laikçi halkımız böyle de, medyamız çok mu farklı? Basında laikçiliğin bayraktarlığını Cumhuriyet gazetesi yapar. Onu Milliyet takip eder. (Hoş, son dönemde Hürriyet'in eline su dökemez hale geldi ama imajı henüz yerinde.)
Geçen hafta Milliyet'in Pazar ilavesini elime aldım. İlk büyük haberde, "Neyi gördüyse oldu " demiş arkadaşlar. Kim, neyi görmüş? Efendim, astrolog Hakan Kırkoğlu olayları önceden biliyormuş.
Yok ya! Böyle geleceği bilmek becerisi varsa, ne diye gazetede filan çalışıyor ki? İki hafta üst üste Süper Loto'yu bilsin, geleceğini garantiye alsın.
Siz hiç bunu yapabilen bir astrolog gördünüz mü hayatınızda? Nerede o şans!

Aslında Milliyet'in kendi astroloji yazarını böyle gazlamasını fazla önemsemedim. Olur böyle şeyler, deyip geçtim. Ama dün Taraf gazetesindeki haberi görünce tepem attı.
Başlık: " Einstein haklıysa işimiz zor. " Spotu da okuyalım: " Son olarak Edirne'de yaşanan toplu arı ölümleri , bilim adamlarını ve arı yetiştiricilerini düşündürüyor. Küresel ısınmanın getirdiği sorunlardan yalnızca biri olan bu ölümler, akıllara Alman bilim adamı Albert Einstein'ın kötümser teorisini getirdi. "
"Toplu ölümler" nasıl "yaşanır", diye sormayacağım. Çünkü derdim dille değil, bilimle...
Ne demiş miş miş miş bakayım Einstein? Arılar ölünce... Çiçeklerde döllenme olmayacak... Bu da hayvanların aç kalarak ölmesine yol açacak... Ve dört yıl içinde insanoğlu da dünyadan silinecekmiş. Falan filan...
Arkadaşlar!
Ciddi ciddi o satırları yazarken... Einstein'ın botanikçi ya da zoolog değil, teorik fizikçi olduğu hiç mi aklınıza gelmedi? "Yahu esas derdi; ışıkla, enerjiyle, kütleyle olan bu adam, niye arılar hakkında ahkam kesmiş" diye hiç mi düşünmediniz?
(" Kötümser teori " gibi bir lafın " saçmalığına " hiç girmiyorum; belli ki onu anlamanız zaten mümkün değil.)

Diyanet İşleri Başkanlığı "dahi" içine hurafe karıştırılan uydurma hadislerden kurtulmaya çalışırken... Böyle hurafelere, şehir efsanelerine, doğaüstü hokkabazlıklara merak da nereden çıktı?
Bu kafayla giderseniz çarpılırsınız!


Emre Aköz/Sabah

O inkar edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler. Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir. Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık. Hicr(2-3-4)

Peki suradan bakalim neden ayni kefeye koyuluyor?? Acikcasi ben sekilcigile karsiyim yani sen solcusun o halde dinden uzaksin, sen milliyetcisin o halde fasistsin sen muhafazakarsin o halde yobazsin gibi..
ayni sekilde laiklikde dinsizlik demek degil ama neden öyle algilaniyor birde olaya o tarafindan baksak ;)

Anlasilan alingansin peki benim seni kastettigimi nereden cikardin ben sadece güzel bir fikir alisverisinde bulunmak icin bir soru sordum..
Ben laiklik, dinsizlikdir demiyorum ama akli sira laikciyim diye gecinen laikciler nedense laikligi sanki dini inanclari kisitlayan bir argüman olarak kullaniyor o yüzdende ister istemez laiklik sanki dinle celisiyormus gibi bir izlenim olusuyor..

Aklıma helin avşarın şu sözü geldi her nedense; ''laiklik çok güzel bir şey,herşeyin laik olamsını istiyorum''

Evet degrli düsünürümüz helin avsar cok yerinde konusmus..ama acaba herkes laiklige layik olabilecek mi ne dersin?
Birde birey laik olmak zorunda midir zaten devlet laikdir birde üstüne bireyde mi laik olmalidir!..

güzel tartışma konusu...

nasıl etrafımıza baktığımızda çok çeşitli "islam" uygulamaları görüyorsak, laiklik uygulamasında da aynı durum karşımıza çıkıyor...

örneğin bar çıkışında, vücudunun 3/4 ü çıplak sarhoş manken bayana dini sorulduğunda "ben müslümanım, önemli olan kalp temizliği" diyebiliyor.. öte yanda da "tuvalet kağıdını laikler kullanır" diyen avukata denk gelebiliyoruz.. ve bu iki kişinin çok ciddi bir ortak paydası var.. her ikisi de islamı yaşadıklarını söylüyorlar...

İslam'da ki uygulama çeşitliliği için daha fazla örnek vermeye gerek duymuyorum. Peki laiklik de durum farklı mı? hayır aynı keşmekeşlik burda da karşımıza çıkıyor. Devletin her dini inançtaki insana eşit mesafede bulunması gerekir fikrinde her laik hem fikir iken, bir kısmı başını örtenler okullara girmesin diyor, diğer kısmı girebilir sakınca yok diyor. Ama neticede her iki fikri de savunanlar laik olduklarını söylüyorlar.

ABD 'nin parasına baktığımızda "We trust in God" (Allah'a inanıyoruz) yazdığını görüyoruz... Ve ABD laik bir ülke... Peki laik Türkiye 'nin parasının üzerine "Allah'a İnanıyoruz" yazılmak istense durum ne olur? Laiklik elden gidiyor olur.

Yeni tanıştığım Türkiye'de yaşayan bir yahudi arkadaşım "...sizin yobaz dediklerinizin yobazlıkla alakası yok. Siz asıl bizim (israil-yahudi) yobazlarımızı görün. Sizinkiler, bizimkilerin yanında lunaparktaki çocuklar gibiler..." yorumunu yaptı. Yani insanların kafasına yer ettirilen eli hançerli yobaz imajı, aslında gerçeği yansıtmıyor... bunu öğrenince de şaşırıyoruz.. Sebep? önyargı...

Bu anlatımlardan sonra varmak istediğim sonuç, aslında bizim millet olarak ümmet olarak halk olarak en büyük sıkıntımız, birbirimize sürekli önyargı ile yaklaşmamız. Yani laik kesim, muhafazakarlarını her an şeriatı getirecek insanlar olarak görüyor; muhafazakarlar da laikleri bir gün inançlı insanları darağacında sallandıracaklar şeklinde yargılıyor...

Bunlar çok uç... Bizler hepimiz bu toprakların çocuklarıyız... Aynı yağmurda ıslanıyoruz.. Bu kutuplaşmaların hiçbir zaman bize acıdan başka birşey getirmediğini gördük,görüyoruz...

Kafası karışık bir toplum olarak yaşamamız kimlerin çıkarlarına hizmet ediyorlarsa, bugün onlar başarılılar.. kim kaybediyor? bizler, bu ülkenin çocukları...

saygılar..

m_gorus kardesim yüregine saglik cok hos bir yazi olmus ;)..laikcilik, yobazlik, laiklik, dindarlik bu kavramlarin icini herkes kafasina göre dolduruyor ya aslolan nedir!..