Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Sahabiler ve Alimler Sahabilerimiz ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-26-2018, 08:50   #1
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türktarihim.com
Bayezid - Timur Mektupları

*Timurun yıldırıma mektubu Bizimle anlaş özür diley aramızda dostluk ve sevgi olsun Frenk kâfirine fırsat verme, biz de, Sivas’tan çekilelim niyetimiz sizi zayıf düşürüp kefereye dinine yardım etmek değildir. Bizi kâfir, dinsiz, sapık mezhepsiz bir çirkinlikle itham etme. askerimiz babadan ataya Müslümandır Osmanlı’nın askerleri kâfirlerden devşirmedir Davamız cihangirliktir, saltanatımıza hutbeler okunup, sikkeler basılır Müslümanların ûlü’l-emriyiz soyumuz, İlhân-ı Âlişân’dır. samimi selâmınızla yumuşama ve sevgi olur. kılıç ortaya çıkınca, kaleme yer kalmaz ve’s-selâm*Siz küffârla bizde Gürcü kâfirlerle savaşıyoruz. mutluyuz. sayısız faydaları var Yapdıklarımızda şüphe olamaz. Mısırın aramızda elçi olması reddedilmiştir.Çünkü Mısır Vâlisi, elçilerimizi haksız yere öldürdü. hapsettiklerini serbest bırakmadı isteğimi yerine getirmedi günahsızları endişe duymadan katletti. *Mısır Vâlisine oğlumuzdur demen ve Sultânu’l-Harameyn diye anmanız doğru olmaz. Mücâvirü’l-Harameyn demeye lâyık değillerdir. Bize dost olmayanı, kendinize dost etmeyiniz. Saltanat nezâkettir Dikkat edilmelidir Biz arzu etsek Mısır’ı fethe her zaman kadiriz.

*Şimdiye kadar sulh için çalıştım ve Sivas’a geldim Kâfire fırsat vermemek için İslam diyarlarını harap etmekten endişe edip, Şams giderek Mısırdan intikam aldık. hastalığınızı fırsat bilmedik siz valimizi rencide ettiniz. Adamımız Taharten pişman olduğunuzu yazmıştır. güvendik sulh için mektuplar gönderdik. siz katı bir tutum içerisindesiniz askerimiz için kâfir ve kâfirden daha eşed kâfirlerdir demeniz her yerde söylenir
*Elçileriniz yanımızdadır İslam inancımızı biliyorlar. Hedefimiz Kefe ve Kırım yönünde iken, Erzincana varmak icap etti. Semerkand’da oğlum askeri ile bana katılacaktır. İsteğimiz askerimiz şehirlerinize girmeden Sivas, Malatya, Elbistan, Erzincan ve Kemâh’ın bize bırakmanızdır Sulha bağlıyım sulhun sûreti Mekke-i Mükerreme’de muhafaza olunsun kimin bu sulha uyup uymadığı ortaya çıksın.


Bayezidın timura mektubu*. Ahmet Celâyir ile Kara Yusufu teslim etmemi istemişsiniz. Hûlâgu iranı ele geçirdiğinde halifenin amca çocukları Kâhire Vâlisi Baybars’a sığındılar Hülâgu’nun Bağdat Vâlisi Noyan, Baybars’la cenk ettiler. Halifenin amcasını şehit ettiler. Kaçanlar Kâhire’de kaldı ve Hülâgû onları istemedi Şimdi dostunuz felek tokadını yemişleri himaye etmekle hatırınızı kırılamaz. Hülâgû cüz’i şeylerden vaz geçmiştir. Muradımız Sivastan elinizi çekmenizdir. Bu güzel bir işarettir Allah’ın takdirinden kaçılmaz ve kimseden korkumuz yoktur...*Timûr-i köregen hazretleri, mektubunuz, Sivasta ulaştı.sulha muhalif bir başka mektup Karaman fesatlçıları tarafından verildi antlaşmamızı geciktirdiler Karaman ocağımızın düşmanıdır elçimizi öldürüp, fitneye sebep oldular mektubunuzu sakladılar. rezillikleriyle bizi şüpheye düşürdüler Bu durum yaltaklanma değildir *asla düşmandan yüz çevirmedik Sulh ve cengin cezası ve mükâfatı buna sebep olana aittir. bir kimse fitneye sebep olursa, Allah’u Teâlâ onun cezasını versin.

 

murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-26-2018, 08:50   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak vikipedi imam Şafii

*İmam İslam hukuku*bilgini ve Şafii mezhebinin* kurucusudur. 767 de Gazzede doğup 19 Ocak 820 de Kahirede ölmüştür Dedesinin dedesi Şâfiî,*Kureyş kabilesinden*ve*sahabe'den olduğu için, Şâfiî adı ile meşhur olmuştur. 54 yaşında vefat etti. Kabri, Kurafe kabristanlığında türbe*içindedir. Doğumundan sonra babası vefat etmişt Annesi onu iki yaşında,memleketi Mekke'ye götürmüş ve büyütmüştür.*Yedi yaşında Kur'an'ı ezberledi.Mekke'de tanınmış âlimlerden ders almıştır Kendisi bu günleri için Kur'an ezberledikten sonra Mescid-i Haramda fıkıh ve hadis âlimlerinden istifade ettim. çok fakir idik, bir yaprak kâğıt almaya gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiğim meseleleri yazmakta sıkıntı çekerdim.”demiştir.*İmam Şafii daha sonra*Arapça öğrenmek için,*Hüzeyl kabilesine gitti. Ben Mekke'den çıktım. Çölde Hüzeyl kabilesinin yaşayışını öğrendim. birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekkede rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip oldum demiştir.*Gençliğinin ilk yıllarında Mekke'de İslam hukuku öğrendi. Hadis,*fıkıh,*lügât*ve*edebiyatta*yükseldi.
İmam-ı Malik'e talebe oldu İmam-ı Malik'in yanına geldiğinde yirmi yaşlarındaydı. İmam-ı Malikten dokuz yıl hadis öğrendi*İmam-ı Şafiiye Yemen*valisi, Yemende kadılık verdi. Beş yıl bu görevi yaptı Bağdatta *Ebu Hanife'nin talebesi*İmam Muhammed'den ders aldı.İmam-ı Muhammed fıkıh ilmini ve rivayetleri Şafii'ye öğretti.

*İmam Şafii Mekkede inceleme ve araştırmalar yaptı, talebelerine dersler verdi.ilim adamları ondan ilim öğrendi. Mekke'deki ikameti dokuz yıl kadar sürdü. Bağdat'a döndü. Bağdat*İslam âleminin önemli bir ilim merkezi idi. Ahmed bin Hanbel*talebesi oldu Ders ve fetva usulu usul-i fıkıh*ilmi idi. Bağdat'ta el-Kitab-ül Bağdadiyye" eserini yazdı. rivayet ettiği hadisler,*Müslim Tirmizi,* Buharide yer almıştır.
*İmam-ı Şafii, Bağdattaki siyasi ve fikri kargaşalar sebebiyle, ömrünün sonuna kadar mısırda kaldı Müslümanlara yol gösterdi. Onun usulüne ve hükümlerine, Şafii Mezhebi*denildi.*Ehl-i sünnet*itikadında olan müslümanlardan, amellerini ibadetlerini, bu mezhebe göre yapanlara Şafii denir
*İmam şafii Kahire'de*el-Mukattam dağının* eteğinde*Benû Abdülhakem türbesine* defnedilmiştir.*Eyyûbi sultanlarından*El-Melik kabre, 1211de kubbeli* bir*türbe* yaptırmıştır Selahaddin-i Eyyubi*tarafından türbenin yanına büyük bir*medrese*yaptırılmıştır.*İmam Şafii Hadisçi ve nakil ehlidir Şafii'ye göre*hadisler* Kur'ana yakın bir kaynaktır.şöyle demiştir:"Kur'anda kesinlikle yabancı kelime yoktur", buna delil olarak Kur'anın anlaşılsın diye apaçık Arapça ile gönderildiğini söyleyen ayeti (Yusuf: 2) göstermiştir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-26-2018, 08:50   #3
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak dinimizislam.com İmam-ı Şafii*

*Cennet ile müjdelenmiş Ehl-i sünnet vel-cemaatin dört büyük mezhebinden Şafii*mezhebinin reisidir.
Adı, Muhammed bin İdris’tir. Dedesinin dedesi Şafi, Kureyş kabilesinden ve eshab-ı kiramdandır Şafii adı ile meşhurdur. Şafi dedesinin adı ile anılmıştır
*767 de Gazze’de doğdu. 820 de Mısır’da vefat etti. Kabri, Kurafe kabristanlığındadır beşikte iken babası vefat etmiştir. Annesi iki yaşında onu memleketleri Mekke'ye getirdi. Yedi yaşında Kur'an-ı kerimi ezberledi. Ve ilim öğrendi*küçük yaşta Mekke'de derslere devam etti ilim öğrendi şöyle demiştir: "Kur'an-ı kerimi ezberledikten sonra Mescid-i harama gidip, fıkıh ve hadis âlimlerinden istifade ettim. çok fakir idik, kağıt almaya gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiklerimi yazmakta çok sıkıntı çekerdim."*Mekke'deki tahsilinden sonra Arapça öğrenmek için, Huzeyl kabilesine gitti şöyle demiştir:*Mekke'den çıktım.Huzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi idi. Onlarla gezdim, ok atmayı öğrendim. Mekke'ye döndüğümde rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum."

*on yaşında iken, meşhur âlim imam-ı Malik'in "Muvatta" adlı hadis kitabını, dokuz günde ezberledi Gençliğinde kendini ilme verip, ilim tahsil etti. Hadis, fıkıh, lügat ve edebiyatta yükseldi. Mekkeli gençler arasında, ilimde parmakla gösterildi ve dereceye ulaştı.
*Tahsilindeki en önemli safha, imam-ı Malike talebe olmasıdır. imam-ı Malik'den ders almasını şöyle anlatmıştır:*İlk zamanlar Medine'de bulunan Malik bin Enes'in büyüklüğünü ve imamlığını öğrendim meşhur eseri Muvatta"nın bir nüshasını, dokuz günde ezberledim. imam-ı Malikin Uzun boylu ve heybetli bir görünüşü vardı. *ilim öğrenmek istedim Adın nedir, dedi. Muhammed'dir dedim. Ey Muhammed, dedi, ileride şânın olacak, Allahü teâlâ senin kalbine nur vermiştir. Onu masiyetle söndürme! Muvatta'yı ezberledim,imam-ı Malik'e okudum ne zaman, okumayı bıraksam, onu hayretler içerisinde bırakır, ey genç daha oku derdi. Kısa zamanda Muvatta'yı bitirdim."
*İmam şafii İmam-ı Malik'in yanına geldiğinde yirmi yaşlarındaydı. İmam-ı Malik in himayesinde dokuz yıl ilim öğrendi. İlimde yüksek bir dereceye ulaştı Yemen valisi, onu Yemende kadılıkla görevlendirdi Beş yıl bu görevi yaptı Bağdat’a giderek, imam-ı a'zamın talebesi imam-ı Muhammed'den ders aldı. fıkıh ilmini ve rivayetleri öğrendi, imam-ı Muhammed ayrıca İmam-ı Şafii'nin üvey babası idi. İmam-ı Şafii onun ilminden ve kitaplarından istifade etti

*İmam-ı Şafii'İmam-ı Muhammed'den öğrendiğim ilimle, bir deve yükü kitap yazdım. o olmasaydı ilim kapısının eşiğinde kalmıştım. insanlar ilimde, Irak âlimlerinin, Irak âlimleri de Kufe âlimlerinin çocuklarıdır. Onlar da Ebu Hanife'nin çocuklarıdır." bir babanın çocukları beslemesi gibi, imam-ı a’zam hazretleri de kendinden sonrakileri böylece ilimle beslemiş ve doyurmuştur.**İmam-ı Şafii, Bağdat’taki dersleri tamamlayıp, Mekke'ye döndü. talebelere ders verdi. ilim adamlarına ilim öğretdi. Mekke'deki ikameti dokuz yıl sürdü.tekrar Bağdat’a gitti.Bağdat islamın ilim merkezi idi. âlimler, imam-ı Şafii'ye hürmet göstermiş ve ilim talebeleri onun etrafında toplanmıştır. Bağdat âlimleri ondan ders almışlardır. *imam-ı Şafii den hadis dinleyen Hanbel onun talebesi olmuş, ona hayran kalmıştır. Herkes onun dersine koşuyor ve verdiği fetvalara hayran kalıyordu. Ders ve fetva usulu, kaynaklardan hüküm çıkarma usulü olan, usul-i fıkıh ilmi idi.*Güzel konuşması, ifade tarzı, tesir bakımından güçlü idi. İmam-ı Şafii Bağdat’ta el-Kitab-ül Bağdadiyye eserini yazdı. *İmam-ı Şafii hazretleri, ilim, zühd, marifet, hafıza ve nesep bakımlarından âlimlerin en üstünü idi. Onüç yaşında Harem-i şerif de "Bana istediğinizi sorunuz" derdi. Onbeş yaşında iken fetva verirdi. üçyüz bin hadis-i ezbere bilen imam-ı Hanbel, ondan ders alırdı *imam-ı hanbel imam şafi için, "onu görmeseydim, ilim kapısında kalacaktım. O, dünyayı aydınlatan güneştir, ruhlara gıdadır" Fıkıh kapısını Allahü teâlâ, kullarına imam-ı Şafii ile açtı" İslamiyet’e, Şafii'den çok hizmet eden birini bilmiyorum" Allahü teâlâ her yüzyılda bir âlim yaratır dinini, herkese öğretir*hadis-i şerifinde bildirilen âlim, imam-ı Şafii'dir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-26-2018, 08:51   #4
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak dinimizislam.com İmam-ı Şafii*

*Hadis-i şerifte*Kureyş'e sövmeyiniz. Zira Kureyşli bir âlim, yeryüzünü ilimle doldurur*buyuruldu. İslam âlimleri bu hadiste, imam-ı Şafii'nin geleceğini bildirmiştir *İmam-ı Hanbel'in oğlu, babasının imam-ı Şafii'ye dua ettiğini görerek sorunca: "Oğlum, imam-ı Şafii'nin insanlar arasındaki yeri, gökteki güneş gibidir. O, ruhların şifasıdır" Eline kalem kağıt alan herkesin imam-ı Şafii'ye şükran borcu vardır" demiştir.*İmam-ı Şafii hazretlerinin rivayet ettiği hadisler, Müslim'de, Ebi Davud, Tirmizi, buhari de yer almıştır.*Şafii hazretleri, Bağdat’a gitdikden sonra, Bağdat’taki kargaşalıklar sebebiyle Mısır'a gidip, ömrünün sonuna kadar kalmıştır. İmam-ı Şafii, imam-ı Malik'in ve imam-ı a'zamın talebesi imam-ı Muhammed'in derslerine devam ederek, ictihad yollarını birleştirdi ictihad yolu kurdu. âyet-i kerime ve hadise bakıp, kuvvetli tarafa göre hüküm verirdi, *kıyas yolu ile ictihad ederdi. ibadetlerde yol göstermiştir. Şafii Mezhebi" denildi. Ehl-i sünnet itikadında olan müslümanlardan, amellerini ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara "Şafii" denir.

*Süfyan-ı Sevri İmam-ı Şafii'nin aklı, zamanındaki insanların yarısının akılları toplamından fazladır."*
*Abdullah-i Ensari İmam-ı Şafii'yi çok severim. Çünkü evliyalıkta hangi makama baksam, onu herkesin önünde görüyorum."*İmam şafii Az yer, az uyurdu. "On altı sene yemek yemedim" buyurdu. Sebebi sorulunca, yemek ağırlık verir, kalbi zayıflatır, idraki azaltır, uyku getirir insanı ibadetten alıkoyar. Kulluğun başı az yemektir" buyurdu.
*İmam-ı Şafii'nin siması, gayet güzel ve sevimli idi. Üstün bir zekaya ve kabiliyete sahip idi. efendimizin sünnetine son derece riayet ederdi, ilmi, tevazusu, heybet ve vakarı kalblere tesir ederdi. Kur'an-ı kerim okurken dinleyenler kendinden geçerdi.Orta halli giyinirdi. Heybetliydi yanındakiler su dahi içemezlerdi. Yüzüğünde, (el-bereketü fil-kana'ati) Bereket, kanaat etmektir yazılı idi.*Harun Reşid, Bizansdan vergi alırdı imparator, âlimlerle ruhbanlar gönderdi: "Halife, İmam-ı Şafii'ye ruhbanlara sen cevap ver dedi. Herkes Dicle kenarında toplandı. İmam-ı Şafii seccadeyi omzuna alıp nehre atıp üzerine oturdu ve, "Benimle münakaşa etmek isteyenler gelsin" dedi.
ruhbanların hepsi müslüman oldu. Bizans imparatoru, adamlarının imam-ı Şafii'nin elinde müslüman olduğunu öğrenince; "İyi ki buraya gelmedi. Yoksa herkes müslüman olurdu, dinlerini bırakırlardı" dedi.*ders verirken, on defa ayağa kalktı. Sebebini sorduklarında,Seyyidlerden bir çocuk, kapı önünde oynuyor. Kapının önünde kendisini gördüğüm zaman, hürmeten ayağa kalkıyorum. Resulullahın torunu ayaktayken oturmak reva değildir."

*İmam-ı Şafii hazretleri, İslam uğrunda tükettiği hayatının son anlarını, Kur'an-ı kerimle geçirdi, ömrünün sonuna kadar her gün bir hatim olmak üzere, ayda otuz hatim okurdu. Ramazan-ı şerifte gece ve gündüz birer hatim olmak üzere, altmış hatim okurdu. *vefatının yaklaştığında takatsiz düştü,hatim okuyamadı. okuyan birinden dinlemek arzu ediyordu. Talebesinden huşu içinde dinliyordu. Son nefesini verirken, Dünyadan göçüyorum. Artık ayrılıyorum. Ümit şerbetini içiyorum. Kerim olan Rabbime gidiyorum" buyurdu. Vefatı İslam âleminde büyük bir kayıptı. üzüntü ve gözyaşıydı Kabrinden misk kokusu yayıldı.kokunun tesirinde kalanlar, kendilerinden geçtiler.
*Kahire'de el-Mukattam dağının eteğinde Kurafe kabristanına defnedildi. kabrine bir türbe yapıldı. Türbesindeki muhteşem kubbe, Eyyubi sultanlarından el Kaim tarafından 1211 de yapılmıştır. Selahaddin Eyyubi tarafından türbesinin yanına büyük bir medrese yaptırılmıştır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-26-2018, 08:51   #5
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak dinimizislam.com
İmam-ı Şafii*sözleri ve nasihatleri

*Allahü teâlâyı bilen necat (kurtuluş) bulur. Dininde titizlik gösteren, kötülüklerden kurtulur. Nefsini ıslah eden saadete kavuşur.”

*Kim üç şeyi yaparsa imanı kâmil olur 1- Emr-i bil-maruf Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve yaymak.2- Nehy-i anil-münker yapmak, yani Allahü teâlânın yasaklarını yapmamak ve yapılmaması için uğraşmak.3- Her işinde Allahü teâlânın dinde bildirdiği hudutlar içinde bulunmak.”*

“Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahireti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allahü teâlâyı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun. Ruhsat ve teviller ile uğraşan âlimden fayda gelmez.”

“İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbini razı ve memnun etmeye bakmalı, ihlas sahibi olmalıdır.”

"İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah bulmuş değildir. Ama ilmi tevazu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felah bulur, kurtulur."

"Senden daha çok malı ve parası olan kimseyi kıskanma. O malına ve parasına hasretle ölür. İbadeti ve taatı çok olan kimselere gıpta et. Yaşayanlar da sonunda ölecekleri için, onların dünyalıklarına özenmeye değmez."

"Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Madem ki böyledir, o halde Allahü teâlâya itaat edenlerle beraber bulun, onları sev."

"İlim, ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır."

"Resulullahın ve Eshabının yolunda olmayanı havada uçar görsem, yine doğruluğunu kabul etmem."

"Herkese akıllı denmez. Akıllı kimse, kendisini her türlü kötülükten koruyandır."

"Kalbine ilahi bir nur penceresinin açılmasını isteyen şu dört şeyi yapsın:
1- Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzura dalsın.
2- Midesini pek fazla doyurmasın.
3- Sefih kimselerle düşüp kalkmayı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın.
4- İlimleriyle yalnız dünyalık arzu eden kimselere yaklaşmasın."

“Dünyayı ve Yaradanını bir arada sevdiğini söyleyen kimse yalancıdır.”

"Hiç bir vakit yoktur ki, ilim mütalaası, hüzün ve kederi yok etmesin, ilmi mütalaa, kalbin en ince ve en gizli noktalarını harekete geçirir, insanda yüce duygular uyandırır.”

Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır."

"İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir."

"Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve iki yüzlüdür."

"Sadık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez."

"İbret almak istersen, hata sahibi kişilerin akıbetlerine bak da kalbini topla."

"Dünya sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım iddiasında bulunmak, yalandır."

"Âlimlerin güzelliği, nefslerini ıslah etmeleridir, ilmin süsü, şüpheli şeylerden sakınmak, yumuşak olup, sertlik göstermemektir."

"Dünya işlerinde bir darlığa ve sıkıntıya düşen kimse, ibadete yönelmelidir."

"Gururlanıp böbürlenmek, adi ve bayağı kimselerin vasfıdır."

"Hizmet edene, hizmet edilir."

"Dostlar ile yapılan sohbetten sevimli bir hareket yoktur. Dostların ayrılığı kadar da gam ve keder veren şey yoktur."

"İlmi sevmeyende hayır yoktur. Böyle kimselerle dostluk ve bağlılığını kes. Çünkü, ilim kalblerin hayatı, gözlerin aydınlığıdır."

"Sadık dost ve halis kimya az bulunur, hiç arama!"

"Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır."

"İlim öğrenmek, nafile ibadetten üstündür."


Kaynak dinimizislam.com
İmam-ı Şafii*sözleri ve nasihatleri

"Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zayi etmiş olur. Layık olandan ilmi esirgeyen de, zulmetmiş olur."

"Resulullahtan sonra insanların en üstünü Hazret-i Ebu Bekir, sonra Hazret-i Ömer, sonra Hazret-i Osman, sonra Hazret-i Ali'dir.” (radıyallahü anhüm)

"İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın maharetli, talebenin zeki olması ve uzun zaman."

"Kimin düşüncesi, arzusu, maksadı yemek içmek (dünya) ise; kıymeti, bağırsaklarından çıkardığı kazurat kadardır."

"Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır."

"Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir."

"Kanaatkâr olmak, rahatlığa kavuşturur."

"Sırrını saklamasını bilen, işinin hakimidir."

"Günlerin beraberinde getirdiği hadiseler, seni tesiri altına almasın. Sen iyi bir insan olmaya bak. Zaman içerisinde gelen musibetler ve belalardan dolayı sabırsızlık gösterme. Dünyanın bela ve musibetleri devamlı değildir.*

*İnsanlar arasında hata ve ayıbın çok olsa bile, ahlakın; iyilik, cömertlik ve vefa (sözünde durmak) olsun, iyilik ve cömertliğin ile, hata ve ayıplarını ört. Cimriden iyilik bekleme. Çünkü Cehennemde, susuz kimseye su yoktur.*

*Dünyanın sevinci de, kederi de, bolluğu da, darlığı da devamlı değildir. Kanaatkâr bir kalbe sahip olduğun zaman, sen ve dünyaya sahip olan kimse eşitsiniz.

*Ölüm, kimin yanına gelirse, artık onu ölümün elinden kurtaracak ne yer ve ne de gök vardır. Gerçi Allahü teâlânın yarattığı şu yeryüzü geniştir. Fakat, bir kere Allahü teâlânın hükmü gelince, feza bile dar gelir. Ölümün asla devası (ilacı) yoktur."

"Başımda ağaran saçların ortaya çıkmasıyla, nefsimin ateşi sönüp gitti. Başımda beyaz saçların yanmasıyla, benim gecem oldu. Çünkü bunlar, ölümün habercileri idi. İhtiyarlığın habercileri yanaklarıma indikten sonra, ben nasıl rahat yaşarım,

*insanın ömrünün en iyi kısmı, ihtiyarlıktan öncekidir. Halbuki, gençliği yok olan bir nefs, yok olmuş demektir, insanın rengi sararıp, saçları ağardığı zaman, güzel ve tatlı günleri de, o güzellik ve tatlılığını kaybeder.

*Yeryüzünde büyüklenerek yürüme. Çünkü, bir müddet sonra bu yer, seni de içine çekip alacaktır."
"Sefih ve cahil bir kimse konuşunca ona cevap verme. Sükut, ona cevap vermekten daha hayırlıdır."

"Öğrenmenin acısını bir müddet tatmayan, hayatı boyunca cehaletin zilletini yudumlar."

"Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil."

"Allahü teâlâyı sevdiğini söylersin, halbuki, Ona isyan edersin. Böyle sevgi olmaz. Eğer sevginde samimi olsaydın, Allahü teâlâya itaat ederdin. Çünkü seven, sevdiğine itaat eder."

"Senden görüşünü istemeyene, görüşünü verme. Çünkü böyle yaparsan, övülmediğin gibi, görüşün de o kimseye fayda vermez."


"Müslümanların önderi imam-ı a'zam Ebu Hanife, memleketleri ve içerisinde yaşayanları, ilmiyle verdiği hükümlerle süsledi. Doğuda, batıda ve Kufe'de onun bir eşi yoktur. Allahü teâlâ ona rahmet eylesin."

"İlim öğren, kimse âlim olarak doğmaz, ilim sahibi ile cahil bir olmaz."

"Bir kavmin büyüğünün ilmi yoksa, herkes ona yönelip geldiği zaman o küçüktür. Kavmin makam ve mertebe sahibi olmayan ve ilim sahibi olan küçüğü, ilmi meclislerde kavmin büyüğüdür."

"Sana gelene sen de git. Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme."

"Ey insan, dilini muhafaza et, seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır. Kabirlerde, kahraman ve cesur kimselerin bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinip, dilinin kurbanı giden nice kimseler vardır."
"Hakkı doğruyu kim söylerse söylesin kabul ediniz."
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı