Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-22-2010, 17:05   #1
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart Komutandan başörtülü eş sorgusu
Namaz kıldığı, içki içmediği, eşinin başörtülü olduğu gerekçesiyle Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan ihraç edilen Binbaşı M.Yavuz Ay, Edirne'de görev yaparken Tümen Komutanı tarafından Alay Komutanının yanında sorgulandığını belirterek, şunları söylüyor:



“Tümgeneral İlhan Akoğuz, kibirli bir yüz, aşağılayıcı bir ifadeyle konuşmaya başladı: “(…) Dosyana baktırdım. Başarılı bir subaysın. Tümenimin en başarılı Bölük Komutanlarından birisin. Anlamıyorum, bu gençlere ne oluyor, başarılı bir subay nasıl namaz kılar? Üstelik eşin başörtülüymüş, lojmanlarda dini ders veriyormuş. Hiç olacak iş mi? (…) Senden dört şey istiyorum. Bunları yerine getir, sana şefaat edeyim. Dosyanı temizlerim. Önünü açarım. Bir: Eşin başını açacak.. İki: Benimle rakı içeceksin.. Üç: Eşinle birlikte orduevine eğlenceye geleceksin.. Dört: Çoluk çocuk evime ziyarete geleceksin… Bugüne kadar hiç eğlenceye gelmemişsin. Evime gelmezsen merkez komutanını gönderir, zorla getirtirim. Seni modern olmaya davet ediyorum.”

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) yaşanan paranoyayı gözler önüne seriyoruz. Balyoz Darbe Planı davasının sanığı olan ve 16 Aralık 2010 tarihinde Silivri'de hakim karşısına çıkacak olan emekli Albay Musa İstek'in, görev yaptığı dönemde, bayramlaşmaya gittiği askerlerin evlerinde bile fişleme yaptığı ortaya çıktı.

KURMAY YARBAY BAYRAM ZİYARETİNDE FİŞLEME YAPMIŞ!
Kurmay Yarbay Musa İstek, Tabur Komutanı iken, Ramazan Bayramı'nda, Tankçı Astsubay Mustafa Geçgel'in evini ziyaret etmiş. Ziyarette; Yüzbaşı M. Yavuz Ay'ın eşinin kadınlarla birlikte oturduğunu eşi vasıtasıyla öğrenen Musa İstek, M.Yavuz Ay'dan savunma bile istemiş. Konya Personel Okul Komutanı emekli Tümgeneral Mehmet Kenzi Suner de Üsteğmen M.Yavuz Ay'ın, eşinin başörtülü olmasından rahatsız olmuş. M.Yavuz Ay'ı ikaz eden Mehmet Kenzi Suner, “Ailenizin tutum ve davranışları ile sembol haline gelen giyinmesinde bir değişiklik olmamıştır. Sizi son bir defa daha ikaz ediyorum” demiş. 1977 senesinde Kara Harp Okulu'na giren M.Yavuz Ay, eşinin başörtülü olması, kendisinin namaz kılması ve içki içmemesi gerekçesiyle 1996 yılında Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan ihraç edilmiş. Kıyafetinden rahatsız oldukları Üsteğmen M.Yavuz Ay'ın eşi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın müftülüklerde görevlendirdiği kadrolu bir personel olarak görev yapmaktaydı.

BAYRAM ZİYARETİNDE BAŞÖRTÜLÜ AVI!
Balyoz sanığı emekli Albay Musa İstek, Kars Sarıkamış'ta Tabur Komutanı olduğu dönemde akıllara durgunluk verecek icraata imza atmış.

Kurmay Yarbay Musa İstek, Ramazan Bayramı'nda ziyaretine gittiği Tnk. Astsb. Mustafa Geçgel'in evinde eşi vasıtasıyla istihbarat çalışmasında bulunmuş. Musa İstek, eşinin verdiği bilgiler doğrultusunda haremlik-selamlık oturan askeri personelin eşlerini çıkarmış. Yüzbaşı M.Yavuz Ay'ın, eşinin kadınlarla oturduğu bilgisine ulaşan Musa İstek, M.Yavuz Ay'dan savunma istemiş. Musa İstek tarafından 13 Mart 1995 tarihinde M.Yavuz Ay'a gönderilen yazıda aynen şu ifadeler yer almış:

“1- Şeker Bayramı'nın üçüncü günü (5 Mart 1995) bayram ziyaretinde bulunmak üzere taburumuz personelinden Tnk. Astsb. Mustafa Geçgel'in evine ziyarete geldiğimde sizi salonda otururken gördüm ve bayramlaştık ancak eşinizin arka odalardan birinde hanımlarla birlikte oturduğunu eşimden öğrendim. Evinizde ve ziyaret için gittiğiniz yerlerde haremlik ve selamlık oturmayı bir yaşam tarzı olarak benimsediğinizi görmüş bulunuyorum.

2- Astsb. Mustafa Geçgel'in evinde haremlik ve selamlık (erkeklerin bir odada, hanımların ayrı bir odada oturma şekli) bir oturma tarzını benimsediğiniz bu konuda düşüncelerinizi 21 Mart 1995 günü saat: 17:00'a kadar açıklamanızı rica ederim.”


Konya Personel Okul Komutanı emekli Tümgeneral Mehmet Kenzi Suner de, Alay Komutanı olduğu dönemde M.Yavuz Ay'ın şahsına “Kişiye Özel” bir ikaz yazısı göndermiş. Suner'e göre, M.Yavuz Ay'ın eşinin başörtülü olması Atatürkçülükle bağdaşmıyor!

Balyoz Darbe Planı davasının sanığı emekli Albay Musa İstek, görev yaptığı dönemde; askerlerle bayramlaşmaya gitmiş ve M.Yavuz Ay'ın eşinin kadınlarla birlikte oturduğunu eşi vasıtasıyla öğrenmiş, ardından M.Yavuz Ay'dan savunma bile istemiş. İşte Kurmay Yarbay Musa İstek'in, bayram ziyaretinde başörtülü avına çıktıklarını gösteren resmi belge!

“TSK KRİTERLERİ: EŞİNİN BAŞINI AÇACAKSIN, RAKI İÇECEKSİN, DANS EDİP EĞLENECEKSİN, AİLENLE KOMUTANIN EVİNE ZİYARETE GİDECEKSİN…”
“1990 yılında Edirne'de görev yaparken Tümen komutanı tarafından Alay komutanının yanında sorgulandım. Tümgeneral İlhan Akoğuz, kibirli bir yüz, aşağılayıcı bir ifadeyle konuşmaya başladı: “Harbiye'de bir sürü komünisti attığımı biliyor musun? Seni de atarım. Bir üsteğmen daha eksilmiş olur. Dosyana baktırdım. Başarılı bir subaysın. Tümenimin en başarılı Bölük Komutanlarından birisin. Anlamıyorum, bu gençlere ne oluyor, başarılı bir subay nasıl namaz kılar? Üstelik eşin başörtülüymüş, lojmanlarda dini ders veriyormuş. Hiç olacak iş mi? Bak bu konuşmalarımızdan eşine bahsetme. Sana yardımcı olurum, harp akademisine girmeni sağlarım. Oğlum bu işlerle uğraşacağına general olmak için çalışsana!

Senden dört şey istiyorum. Bunları yerine getir, sana şefaat edeyim. Dosyanı temizlerim. Önünü açarım. Bir: Eşin başını açacak.. İki: Benimle rakı içeceksin.. Üç: Eşinle birlikte orduevine eğlenceye geleceksin.. Dört: Çoluk çocuk evime ziyarete geleceksin… Bugüne kadar hiç eğlenceye gelmemişsin. Bir siz mi Müslümansınız? Biz neyiz, …mıyız? Evime gelmezsen merkez komutanını gönderir, zorla getirtirim. Seni modern olmaya davet ediyorum.”

“İSLAMİ HAYAT TARZI SEBEBİYLE RESMİ YAZIYLA İKAZ”
“Tümen Komutanı gelmeden tahminen iki hafta önce Alay Komutanı M. Kenzi Suner, beni yanına çağırtmıştı. Alay Karargah binası önünde bir akşam üstü konuşmuştuk. Daha doğrusu o konuşmuş, ben dinlemiştim: “Sen beni tanımazsın. Benim ailem de dindardır. Ben de geceleri çok düşünür, bazen ağlarım. Dürüst, çok başarılı bir subaysın. Ben, eşinin başını açmasını nasıl söylerim?... Ama emekli olana kadar idare edin, yoksa çok sıkıntı çekersiniz.”

***

EŞİNİN BAŞÖRTÜLÜ OLMASI ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE AYKIRI!
Konya Personel Okul Komutanı Emekli Tümgeneral Mehmet Kenzi Suner de, Alay Komutanı olduğu dönemde 29 Mart 1990 tarihinde M.Yavuz Ay'ın şahsına “Kişiye Özel” bir ikaz yazısı göndermiş. Mehmet Kenzi Suner'e göre, M.Yavuz Ay'ın eşinin başörtülü olması Atatürkçülükle bağdaşmıyor! Mehmet Kenzi Suner'in, M.Yavuz Ay'a gönderdiği yazı aynen şöyle:

“1. Sizi daha önce odama çağırarak dini inançlarınız konusunda karşılıklı görüşmüş ve bu yönde tutum ve davranışlarınıza dikkat etmenizi ikaz etmiştim.

2. Ayrıca konu ile ilgili olarak Tüm.K. tarafından da ikaz edildiniz. Özellikle bu görüşme sırasında “ATATÜRKÇÜLÜK” ile ilgili konular söz konusu edildiğinde müsbet cevap vermediğiniz gibi fikirlerinizi açıklamaktan da kaçınmıştınız.

3. O tarihten beri Kıt'a içi tutum ve davranışlarınızı yakından takip etmekteyim. Bu yönde etrafınızı etkileyici bir faaliyetiniz olmamakla birlikte, yetiştirilmek üzere size emanet edilen askerlere “ATATÜRKÇÜLÜK RUHUNUN” aşılanması yönünde zayıf kaldığınızı üzülerek görmekteyim. Kıt'ada sadece disiplin tesis etmek veya onlara sadece harp sanatını öğretmek yeterli değildir. “ATATÜRKÇÜ” düşüncelere sahip özellikle LAİKLİK” prensibine bağlı asker yetiştirmediğiniz sürece, öğrettiğiniz harp sanatının Türkiye Cumhuriyetinin aleyhine kullanılacağını unutmayınız.

4. Karşılıklı görüşmeler sırasında, aile yaşantınız da, temsil ettiğiniz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüşlerine uygun olması, bazı dinci grupları temsil eden görünüşten vazgeçmesi ve oturduğunuz lojmanda dini ders vermemesi konusunda ikaz edilmiştir. Ailenizin tutum ve davranışları ile sembol haline gelen giyinmesinde de bir değişiklik olmamıştır.

5. Sizi son bir defa daha yukarıda belirttiğim konularda ikaz ediyorum. Rica ederim.”


M.YAVUZ AY: “KÖTÜ ÖRNEK (!) OLACAĞIMDAN KORKUYORLARDI”


YAŞ'zede Binbaşı M.Yavuz Ay, Kara Harp Okulu'na 1977 senesinde girdiğini, 1996 yılında YAŞ kararı ile ordudan atıldığını söyledi. Ay, “Tank sınıfının 7.'si olarak mezun olmama, mesleki başarılarım olmasına rağmen sicilimi bozdular. Sınavlarını kazanmama rağmen önemli hiçbir kursa göndermediler. Atılmamın en önemli sebebi işimi iyi yapmamdı. Kötü örnek(!) olacağımdan korkuyorlardı” dedi. M.Yavuz Ay, şunları söyledi:

“İBADET ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ YOK EDİLDİ, İBADET EDENLER EZİLDİ, CEZALANDIRILDI”
“Harp okulunda binalarda namaz kılmayı yasaklamışlardı. Namazı camide kılacaksınız dediler ama her zaman oraya gitmemiz mümkün değildi. Ama iman ettiğim Allah'ın emirleri vardı, onları yerine getirmem gerekiyordu. Ama onlar, ‘Namaz kılmayın demiyoruz ama mesaiden sonra kılın' diyorlardı. Tam dört yıl arka cebimde bir naylon parçası, merdiven altlarında, bodrumlarda, yemekhanenin arka odalarında, “yasak yerde namaz kılmaktan 4 ya da 7 gün hapis cezası alma” pahasına namaz kıldım. Yaz dönemine, eğitim kampları dönemine denk gelen Ramazan aylarında da oruca yasaklama getirildi.

Gece sahura kalkanlar tespit edilirse cezalandırılıyordu, ayrılan yemekler dökülüyordu. Orucun serbest olduğu dönemler de oldu. Ama farklı şiddet ve baskı mekanizmaları kurdular. 60 derece sıcağın altında ağırlaştırılmış adeta eziyete dönüştürülmüş eğitim ve tatbikat uygulamalarıyla birçok arkadaşımızın oruç tutmasını engellediler. Bine yakın öğrencinin yarısı oruç tutmak istemişti. Seksen civarında oruç tutan arkadaşımız kalmıştı. ‘Bu kadar az bir kitleye yemek çıkarılamaz' dediler. Oruç tutan kimi öğrencilere herkesin huzurunda su içirildi. Oruçlular zorla denize sokuldu.”













 

Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-23-2010, 17:22   #2
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Yeni Akit, TSK'da yaşanan paranoyayı ve skandalları gözler önüne sermeye devam ediyor...



Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Harekat Eğitim Şubesi Eğitim Subay Yardımcısı Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'in, eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle ihraç edildiği açıkça itiraf ediliyor. 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Yüzbaşı İbrahim Keleş'e gönderdiği 7 Nisan 1999 tarihli “Gizli” ibareli yazıda; İbrahim Keleş'in eşi Gülsen Keleş'in başörtüsüne “Tesettür denilen bu acayip kıyafet” tanımlamasında bulunmuş.


Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş

İbrahim Keleş'e eşinin başını açmasına yönelik baskıda bulunmasını isteyen Mustafa Yıldırım, “Eşinizi; ülke menfaatlerinin her şeyin üstünde olduğu, bunun da kişisel bazda fedakarlıklar gerektirebileceği konusunda ikna etmeye çalışmanızı, bunda muktedir olmadığınız takdirde her kurum gibi TSK'nın da kendi görüş ve düşünce yapısına, koyduğu kurallara uymayan şahısları içinde barındırmayacağını bilmenizi ve gereğini rica ederim” deniliyor. Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş, söz konusu yazıdan 4 ay sonra 2 Ağustos 1999 tarihinde eşinin başını açmadığı gerekçesiyle Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla TSK'dan ihraç ediliyor.




İŞTE O YAZI

28 Şubat sürecinde İslamî duyarlılığa sahip askerî personele yönelik baskılar doruğa ulaştı. Askerî lojmanlarda başörtüsü yasağı başladı. Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş de, söz konusu sürecin mağdurlarından...

İbrahim Keleş'in eşi Gülsen Keleş, başörtülü olduğu gerekçesiyle lojmanlara alınmadı! Çocuklarıyla birlikte askerî lojmanlarda kalan İbrahim Keleş, eşiyle birlikte oturmak için evini taşıdı. Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'in askerî lojmanlardan ayrılmasını yeterli görmedi ve TSK'da görev yapabilmesi için eşi Gülşen Keleş'in başını açmasını istedi.

Mustafa Yıldırım, 7 Nisan 1999 tarihinde İbrahim Keleş'in şahsına gönderdiği “Gizli” ibareli yazıda, aynen şu ifadeleri kullandı:

“1) Disiplin ve çalışkanlığınız ile bugüne kadar birlikte çalıştığınız komutanlarınız tarafından takdir edilmekle birlikte, eşinizin kılık ve kıyafeti nedeniyle, hakkınızda bazı şüphe ve tereddütler oluşmuştur.

2) Bu konuda daha önce amirleriniz tarafından sözlü ve yazılı olarak ikaz edilmenize rağmen, ilgili yazıdan da anlaşılacağı üzere herhangi bir değişiklik ve düzelme söz konusu olmamıştır.

3) 10 Eylül 1998 tarihine kadar lojmanda oturuyordunuz ve oturma süreniz dolmadığı halde, lojman ve sosyal tesislere girişte eşinizin kıyafetleri sorun teşkil ettiği için kendi rızanızla bu hakkınızdan feragat ederek, sivil eve kiraya taşındınız.

4) Tesettür denilen bu acayip kıyafeti taşımakta ısrar ettiği için eşiniz hakkında kendi kurumu tarafından soruşturma açılmıştır. Bu ısrarını sürdürdüğü takdirde bu tutum ve davranışınızın sizin istikbalinizi de etkileyeceği malumunuzdur. Çünkü; TSK, Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyeti korumak, kollamak ve yine onun çizdiği yoldan ilerleyerek çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek görev ve misyonunu üstlenmiştir. TSK bu görevini yerine getirirken hem örnek ve önder olmak, hem de milletin dinamosu olmak durumundadır. Bu nedenle öncelikle kendi içinde tutarlı, sağlam ve yekvücut olma zarureti vardır. Bir siyasi partinin simgesi haline gelmiş ve onun yandaşlarının sözde üniforması haline dönüşmüş bir kıyafetin TSK personelinin eş ve çocukları tarafından giyilmesi ve TSK tesislerinde bu kıyafetle görülmesinin, üstlendiğiniz misyona ve laik, demokratik, çağdaş imajımıza ciddi zararlar vereceği, Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri karşıtlarını da cesaretlendireceği değerlendirilmektedir.

5) Konuyu bu bakış açısıyla yeniden ele alarak tekrar düşünmenizi ve eşinizi; ülke menfaatlerinin her şeyin üstünde olduğu, bunun da kişisel bazda fedakarlıklar gerektirebileceği konusunda ikna etmeye çalışmanızı, bunda muktedir olmadığınız takdirde her kurum gibi TSK'nın da kendi görüş ve düşünce yapısına, koyduğu kurallara uymayan şahısları içinde barındırmayacağını bilmenizi ve gereğini rica ederim.”

Öğretmen Yüzbaşı 9 Temmuz 1999 tarihinde takdir belgesi almasına rağmen, 2 Ağustos 1999 tarihinde eşi başını açmadığı gerekçesiyle Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla TSK'dan ihraç edildi.

13 MART 1999: “EŞİNİZİN TEMSİL YETENEĞİ VARDIR”
Piyade Kurmay Kıdemli Yüzbaşı A. Nazmi Aslan, Topçu Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Naci Boran ve Tugay Komutanı Tuğgeneral Dursun Bak'ın, 13 Mart 1999 tarihinde Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş hakkında hazırladığı nitelik belgesi raporunda; “Eşinizin Genel Durumu ve Temsil Yeteneği Hakkında Mütalaa: Eşinin temsil yeteneği vardır... (İbrahim Keleş) Verilen her görevi en iyi şekilde planlar, özveri ile çalışır” ifadeleri yer alıyor.

5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'e gönderdiği 7 Nisan 1999 tarihli “Gizli” ibareli yazıda, başörtüsüne hakaret ediliyor, eşinin başını açmadığı takdirde ihraç edileceğini açıklıyor.

ÖNCE TEHDİT YAZISI, SONRA İHRAÇ-
Eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle 1999'da YAŞ kararı ile ordudan ihraç edilen 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Harekat Eğitim Şubesi Eğitim Subay Yardımcısı Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'in, şube müdürü olan Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım tarafından şahsına gönderilen ‘Gizli' ibareli bir yazı ile tehdit edildiği ortaya çıktı. Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş, söz konusu yazıdan 4 ay sonra eşinin başını açmadığı gerekçesiyle YAŞ kararlarıyla TSK'dan ihraç edildi.

KENAN KIRAN/YENİ AKİT














Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-26-2010, 17:23   #3
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
“Keşke daha önce defterini dürseydim”
Millî Güvenlik ve Silahlı Kuvvetler Akademisi Eski Komutanı Emekli Tümgeneral İlhan Akoğuz, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan ihraç edilen Binbaşı M. Yavuz Ay'ın kendisi hakkında Yeni Akit Gazetesi'ne yaptığı açıklamaları doğruladı.



“PİŞMAN OLDUM, DEFTERİNİ DÜRMEDİĞİME…”
1990 yılında Edirne'de Tümen komutanı iken M. Yavuz Ay'ın, eşinin başını açmasını, kendisiyle rakı içmesini ve eşi ve çocuklarıyla eğlence mekanlarına gelmesini istediğini doğrulayan Emekli Tümgeneral İlhan Akoğuz, “Pişman oldum, defterini dürmediğime… Benim dönemimde üsteğmendi, binbaşılığa kadar yükselmiş. Onun yaptığı çok ayıptır..” dedi.

“KARISI ACAYİP GİYİNİYORDU”
Akoğuz, “Karısı acayip giyiniyordu. O arkadaşın hanımı toplumda acayip bir hava estirmişti. Eşi örtülüydü… Acayip giyiniyordu. Çıkarıversin başörtüsünü (…) Efendi gibi çağırmışım, ‘bizim eve eşinle gel' demişim. Çoluk çocuğunu kurtarmak ve istikbalini açmak/istemek kötü mü? Müslümanlık insanın içinde olur” diye konuştu.

1977 senesinde Kara Harp Okulu'na giren M. Yavuz Ay, eşinin başörtülü olması, kendisinin namaz kılması ve içki içmemesi gerekçesiyle 1996 yılında Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan ihraç edilmişti.

Emekli Tümgeneral İlhan Akoğuz, M. Yavuz Ay'ın gazetemize yaptığı açıklamaları değerlendirdi:

“BENİM SÜLALEM HACI”
- Edirne'de görev yaparken tümen komutanı olduğunuz dönemde, üsteğmen M. Yavuz Ay'ı tehdit etmişsiniz ve kendisine; “Eşin başını açacak.. Benimle rakı içeceksin.. Eşinle birlikte orduevine eğlenceye geleceksin.. Çoluk çocuk evime ziyarete geleceksin… Bugüne kadar hiç eğlenceye gelmemişsin. Evime gelmezsen merkez komutanını gönderir, zorla getirtirim. Seni modern olmaya davet ediyorum” demişsiniz... Neden böyle bir teklifte bulundunuz?

- Benim sülalem hacı… Bunlar neden bahsediyorlar? Ispartalıyız, hacı hafızlardır bizim sülalemiz. Babam dahil tümü hacıdır. Bine yakın subay ve astsubay olan tümende, bir üsteğmenin adı olur mu? Gazetedeki haberi okuduğunuzda aklıma geldi. Düşündüm. Böyle bir şey oldu mu, olmadı mı? Aradan yirmi sene geçmiş.

“MÜSLÜMANLIK İNSANIN İÇİNDE OLUR”
- M. Yavuz Ay'a, “Başarılı subay nasıl namaz kılar” demişsiniz?

- Ben, Kars'ta tugay komutanlığı yaptım. Er hocanın arkasında ben bayram namazı kılmış insanım. Müslümanlık bunların keyfine göre değil. Müslümanlık insanın içinde olur. Evime davet etmişim. Karısı acayip giyiniyordu. Gazetede okuduktan sonra aklıma geldi.

“KARI OYNATACAK HALİMİZ YOK YA?”
- M. Yavuz Ay'ı neden eğlenceye çağırdınız?

- Sen hudut birliğini bilir misin? Askerlik yaptın mı? Nerede yaptın?

- Aydın'da…

- Oooo. Kaymak yerler…

- Ağabeyim de Kars'ta yaptı…

- Çok güzel… Onlara sorsaydın hudut birliklerinde psikoloji nedir? Çok önemli… Hudutta beklemek, kurt köpeğiyle anarşist kovalamak kolay değil. Tümende er alay geceleri yapılırdı. Bu geceler 5-6'yı bulurdu. Bu gecelerde general ve albay ayrımı yapılmaz. Askerlere moral vermek için yapılırdı. Karı oynatacak halimiz yok ya? Bugüne kadar hayatımız komutanlıkta geçti.

“EŞİ ÖRTÜLÜYDÜ, ACAYİP GİYİNİYORDU…”
- Moral gecelerine katılmayan er, sorgulanır mı?

- Bine yakın personelim var. Gazino zaten almaz. Alay komutanları ayarlar, kaç kişinin geleceğini bildirir. O arkadaşın, M. Yavuz Ay, toplumda hanımı acayip bir hava estirmişti. Eşi örtülüydü… Acayip giyiniyordu. Subay, astsubay ve general ayırımı yapmazdım. Benim felsefemde erden mareşale herkes askerdir.

“BİNBAŞILIĞA KADAR YÜKSELMİŞ”
- Subay-astsubay yada generalin eşlerinin başörtülü olması sakıncalı mı?

- Ben ona (M. Yavuz Ay) iyilik etmişim. O anda atabilirdim onu. O anda kaydını silebilirdim. Bak binbaşılığa kadar yükselmiş. Benim dönemimde üsteğmendi. Onura etmişim. ‘Çok iyi bölük komutanısın' demişim. ‘Gel oğlum' demişim, milletin içerisinde… Ben tümenden sorumluyum. Eğlenceye gelsin, ne olacak? Komutanların karşısında itibarını kazanır. O kadar düşkün olsaydım, defterini dürerdim. Böyle bir şey yapmadım. Efendi gibi çağırmışım, ‘bizim eve eşinle gel' demişim. Daha ne diyeyim…

“İSTİKBALİNİ AÇMAK KÖTÜ MÜ?”
- General olabilmenin prosedürü bu mu?

- Bu evrelerden ben de geçtim. Bu evrelerden geçerken dikkatli olması lazım. M. Yavuz Ay'a ne demişim? Dört şart neydi?

- “Eşin başını açacak.. Benimle rakı içeceksin.. Eşinle birlikte orduevine eğlenceye geleceksin.. Çoluk çocuk evime ziyarete geleceksin…”

- Daha ne… Çoluk çoğunu kurtarmak ve istikbalini açmak/istemek kötü mü?

“PİŞMAN OLDUM DEFTERİNİ DÜRMEDİĞİME…”
- Başını açmak inancına aykırı bir durum olabilir… Saygı duymak gerekmez mi?

- Pişman oldum, defterini dürmediğime… Yaptığı çok ayıptır.. Ben onu koruyup kollamak için gayret sarf etmiştim.

“ÇIKARIVERSİN BAŞÖRTÜSÜNÜ…”
- Eşlerin başörtülü olması ihraç sebebi sayılıyor…

- Çıkarıversin (başörtüsünü kastediyor) o da…Çıkarıversin… Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışırsa, başörtüsünü çıkarmasını beklemek abes…

- Diyanet İşleri Başkanlığı da, TSK gibi devlet kurumu değil mi?

- Ben namazı, abdesti ve orucu bilen insanım.

“ASKERİ LOJMANLARDA ANARŞİSTLİK OLMAZ”
- Başörtüsü takılması, inanç özgürlüğü olarak görülmez mi? Saygı göstermek gerekmez mi?

- Kendi başına seçimini yapabilir ama kalkıp da subay ve astsubayların lojmanlarının bulunduğu bölgede toplantılar yapıp, anarşist gibi memleket ve millet aleyhine hareket etmek hiç yakışmadı.

“GAZETE OLARAK DOĞRU YOLDASINIZ”
(…) Siz, (Yeni Akit Gazetesi) gerçekten ufak tefek sapmalarla doğru yoldasınız. Doğru yoldasınız. Müslümanlık suç değil. Başörtüsü diye tutturuldu, senelerdir uyutuluyor millet… Milleti bölmek ve karşı karşıya getirmek anarşizmdir. Anarşist sadece eline tüfek almayla olmaz. Fikren ve zikren olur, her şeyle olur. Millî Güvenlik ve Silahlı Kuvvetler Akademisi komutanlığı yapmışım. Millî Güvenlik Akademisi'nde genel müdür seviyesinde sivil bürokratları eğittim. Onlara da aynı şeyleri söyledim. (…) ‘Bunu Yunan Paşası yapmaz' demişsiniz… Ben ne yapmışım ki… Alayı mı sattım?

KENAN KIRAN/YENİAKİT GAZETESİ







Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-26-2010, 17:33   #4
Kullanıcı Adı
yusuf11
Standart
tükürelesi zihniyet
yusuf11 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-26-2010, 18:41   #5
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
Beyinsizler sürüsü bu TSK'dakiler...
ALLAH belanızı versin...
Haram zıkkım olsun verdiğimiz vergiler...
Yaptığımız görevler...
Lanet olsun sizin gibi insan müsveddelerine...
tez zamanda yerin dibine gömülmeniz temennisi ile...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-26-2010, 20:06   #6
Kullanıcı Adı
Saltuk Buğra Han
Standart
Anlam vermek mümkün değil..Namaz kılmamak ,içki içmek ,baş örtüsünden kaçınmak.
Nerdeyse silahlı kuvvetlerimizin şartı olmuş.Aynen islamın şartı gibi.
Say bakalım oğlum silahlı kuvvetlerimizin şartını .
1)Namaz kılmamak ,
2)içki içmek ,
3)baş örtüsünden kaçınmak. Devamını ben getireceğim ama günah olur diye düşünüyorum.
Binlerce yıllık kurumumuzun Alparslanların ,Fatihlerin bizlere emanet ettiği yüce ordumuzun haline bir bakın hele.
Gözbebeğimiz Silahlı kuvvetlerimiz.Bir çoğumuzun askerlik yaptığı ,anılarını zevkle anlattığı,anlatırken tekrar tekrar yaşadığı,Vatan savunması söz konusu olduğun da hepimizin seve seve tekrar gideceği gözbebeğimiz ordumuzun aradığı kriterler bizim için tam aksi olmalı.
Böyle olduğu takdirde şerefli ordumuz da askerlik yapmak çok daha keyifli olacaktır.
Bir de şunu belirtmek istiyorum.Bir kaç kişinin yaptığı yanlışlıklar yüzünden (ya da siz ne derseniz deyin) binlerce yıllık şanlı geçmişi olan ordumuzu asla küçük düşürücü yorumlardan uzak durmamızı ,bağrımızdan çıkmış olan bir kurumun bizim en çok gurur duymamız gereken kurum olması gerektiğini düşünüyorum.
Saltuk Buğra Han isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı