|
|
|
|
#1 |
|
15.09.2009 tarihli sabah gazetesinden erdal safağın ``Mutluluğu ölçmek ``adlı yazısından bir bölüm Büyüme hızı, gayrısafi milli hasıla, kişi başına düşen milli gelir, bir ülke ekonomisinin durumuna ve o ülke halkının yaşam düzeyine ilişkin yeterli fikir verebilir mi?
Aynı şekilde, BM uzmanlarının düzenli olarak yeniledikleri "İnsani gelişme endeksi" bir ülkedeki yaşamın kalitesini yeterince yansıtabiliyor mu? "Hayır" dedi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve 2008 Şubat'ında "Ulusal zenginliği ve bireylerin refahını" daha gerçekçi olarak ölçebilecek ve bu sayede siyasilerin daha tutarlı politikalar geliştirmelerine yardım edecek yeni veriler bulunması için özel bir komisyon görevlendirdi. Nobel ödüllü iki iktisatçı, Amerikalı Joseph Stiglitz ve Hintli Amartya Sen ile Paris Siyasal Etüdler Enstitüsü öğretim üyelerinden Prof. Jean-Paul Fitoussi'den oluşan komisyon dün raporunu Sarkozy'ye sundu. Yeni çağın verileri Raporda 12 öneri yapılıyor, daha doğrusu 12 yeni istatistik alanı sayılıyor. İşte birkaçı: Maddi refahı ölçmek için gelirin yanı sıra tüketim de hesaplanmalı. Zira gayrısafi milli hasıla genellikle ticarete konu olan üretimi esas alıyor ama aynı zamanda ekonomik refahın da ölçüsü kabul ediliyor. Bu çifte kullanım "Halkın memnuniyet düzeyi" konusunda yanıltıcı sonuçlara götürüyor
|
|
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
|
#2 |
|
15.09.09
Zaman- M.Türköne- 'Son terörist' kim? "Devleti var eden hukuktur. Devlet kendisini var eden hukuku çiğnediği zaman meşruiyeti kalmaz. Devletin sahip olduğu şiddet kullanma ayrıcalığını yerine getiren güvenlik birimleri, ellerindeki silahı hukuk dışında kullandıkları zaman bunun adı "devlet terörü"dür. Terörün en acımasız, en yıkıcı ve en zalim biçimi budur. Hiçbir terör biçimi, devlet terörü kadar insan onuruna ve merdaneliğe aykırı olamaz. Yıllar boyu, özellikle genç nesiller devlet terörüne maruz kaldı. Kimliğimizde, kişiliğimizde, düşüncelerimizde, ilişkilerimizde, gece gördüğümüz rüyalarda bu terörün izleri var. Devlet terörünün şekillendirdiği bir ülkede yaşarken, bizi hâlâ esir tutan bu zincirlerin hesabını görmeden, önümüzde duran sorunlarla baş edemeyiz. Hiç olmazsa bu sebep-sonuç ilişkisini fark etmeliyiz. 12 Eylül'ün 29. yıldönümünde yazılanlar ve konuşulanlar toplumun geçmişiyle hesaplaşarak geleceğini kurtarmaya azmettiğini gösterdi. Bu azimle "son terörist"i de bulur ve etkisiz hale getiririz. Acı tecrübelerimizle, devlet terörünü başını kaldıramayacak şekilde yerin dibine gömdüğümüz gün "son terörist"in de hakkından geleceğimizi biliyoruz. Kim oldukları önemli değil; "son terörist"ler bizim sabrımızla, yüreğimizle, aklımızla buharlaştırıp yok edeceğimiz kişiler. " Ergenokon Davası, yargıda reform çalışmaları, demokratik açılım ve ardından gelecek yeni çalışmalar.. Hepsi de farklı dağlarda, farklı "biz"leri "öldüren" teröristleri yok etmek için yapılan eylemler.. Son terörist tüm kulvardaki zalimlerin düşünce sistemlerinin yıkılmasıyla ölecek.. Son terörist hakkımızda "başkalarının" yazdığı oyunların figüranı olmadığımız zaman ölecek.. Son terörist devletin kendi içindeki fikri ve fiili teröristleri "yok ettiğinde" ölecek.. |
|
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|