|
![]() |
#1 |
![]() ''Batı'nın Suriye'deki Katliama Desteği Haçlı zihniyeti iliklerinden öte genlerine kadar işlenmiş Batılı toplumlar İslam düşmanı tutumlarını her vesile ile ortaya koyarken asıl inanılmaz tahammülsüzlüklerini Sünni İslam karşısında göstermektedir. Gerçek İslam’ın Sünni olduğunu iyi bilen batılı oryantalistler Müslüman coğrafyasında türetilen her türden sapkın marjinal grupları, özellikle de Şiileri desteklemede açık ve gizli her yola daima başvurmuşlardır. Ancak bunu büyük Sünni kitleler karşısında her zaman gizli, dolaylı yollardan yapmışlardır. ABD ve müttefiki batılı ülkeler her vesile ile İran’a düşmanca bir yaklaşım sergilemelerine karşın, Irak’ı işgal ederken kendi işbirlikçileri Saddam’ın yönetimini sırf Sünni olduğu için devirip yerine Şiilerin iktidarına dayalı bir yönetim oluşturdular. O kadar ki Sünnilere muhalefet görevi bile vermeyerek Şii iktidara karşı yine Şii muhalif Mukteda El Sadr’ın liderliğinde silahlı bir fanatik Şii güç oluşturdular. Böylece ABD ve müttefikleri işgal ettikleri Irak’ı Şii İran’ın hinterlandına sokmak için her türlü İblisliği yaptılar. Aynı şeyi Afganistan işgalinde de yaptılar. Şii azınlıkla işbirliği yaparak İran’ın etkinliğini arttırmak için her yola hala başvurmaktadırlar. Bunun asıl nedeni İsrail siyasetinin batılılar üzerindeki dayanılmaz etkisidir. Çünkü İsrail’in genel politikası dost olduğu ülkenin dibini oyup düşmanı ilan ettiği ülkeyi de el altından desteklemektir! Şiilik özünde Yahudiliğin İslam içerisinde oluşturduğu bir yandaş fırkadır. Bilindiği gibi Yahudilik ırkçı bir din olduğu için Yahudi bir anneden doğan ancak Yahudi olabiliyor. Bu yüzden Yahudiliğin mensupları çoğalamadığı için tarih boyunca diğer toplumlar içerisinde hep azınlıkta kalıyorlar. Bu olumsuzluğu gidermek için başka dinlerden yandaş fırka, mezhep ve tarikatlar oluşturuyorlar. Ya da yönetimlerini ellerine geçirip kendilerine hizmet ettiriyorlar. Yahudiler bunu tarih boyunca yaptıkları gibi şimdi de yapıyorlar. Hıristiyanlık içerisindeki tüm kadim mezhepler Yahudiliğin eseri olduğu gibi günümüzdeki Protestanlar, Evanjelikler de Siyonizm’in ürünüdürler. İran Şahını CİA ve MOSSAD’ın örgütlediği Şii mollalar devirdiler. Paris’te yaşayan Ayetullah Humeyni avenesi ile birlikte Fransız Havayollarına ait bir uçağa bindirilip Tahran Havaalanına indirildi, İran’ın başına geçirildi. Ama başta ABD, tüm batılı ülkeler ve İsrail çok şiddetli Humeyni karşıtı politikalar sergilediler. Oysa İran-Irak savaşında İsrail’in Humeyni’ye silah desteği verdiği bir skandal olarak ortaya çıkartıldı. Ancak bu ibret alınacak, ders çıkartılacak olay dünya kamuoyuna unutturuldu! İran-Irak savaşının asıl müsebbibi Humeyni olmasına rağmen, dünya bu suçu daima Saddam’a yükledi. Humeyni Tahran Havaalanında ayağının tozu ile devrimimizi komşu ülkelere ihraç edeceğiz diye bir demeç verdi. Saddam da o halde devrimi ilk ihraç edeceği ülke, halkının yarısı Şii olan benim ülkemdir diyerek en zayıf döneminde saldırıya geçti. Lübnan’daki Şii Hizbullah örgütü de başta İsrail batının örtülü desteği ile sürekli güçlenmektedir. İsrail ne zaman Lübnan’a saldırsa Şii Hizbullah örgüt kahramanlaşarak etkinliğini, saygınlığını artırmaktadır. Hizbullah gerçek düşmanı olsa İsrail hiç tahammül gösterip müsaade eder mi? Hizbullah Lübnan’da silahlı gücü olan adeta devlet içinde devlet konumu ile dünyada emsali bulunmayan bir örgüt olarak kabul görmektedir. Bu fiili durumu örnek alarak örgütlenen HAMAS Filistin’de seçim kazandığı halde kabul görmedi. Suriye’de de bir Şiilik fraksiyonu olan % 7’lik Alevi azınlığa dayanan bir zümre oligarşisi on yıllardır % 90 Sünni çoğunluk üzerinde hegemonik ve baskıcı bir dikta yönetimi oluşturmuş bulunuyor. Küçücük Alevi azınlığın büyük Sünni çoğunluk üzerinde kurduğu bu zalim yönetim bir Fransız yadigârıdır. Osmanlı İmparatorluğu dağılınca Suriye Fransa’nın sömürgesi yapıldı ve ülkeye bağımsızlık verildiğinde işbirlikçi Alevi azınlığa teslim edildi. Bu yüzden de Suriye yönetimi ile halkı hiçbir zaman barışık olamadı, sürekli isyanlar ve katliamlar yaşandı. İsrail işbirlikçisi Hafız Esat Golan Tepelerini peşkeş çekme karşılığında MOSSAD desteğinde Suriye’de askeri darbe yaptı ve ülkeyi hep demir yumrukla yönetti. Öldüğünde de sözde cumhuriyetin başına bu kez oğlu geçti. Baba Esat’ın Hama şehrini topa tutup 30 bin insanı katletmesine nazire olarak oğul Esat 30 yıl sonra aynı Hama’yı bu Ramazan’ın arifesinde top ateşine tutarak yüzlerce insanı dünyanın gözleri önünde pervasızca katletmekten çekinmemiştir. Batı bu katliamlara şeytani bir hazla seyirci kalırken, Türkiye’nin soruna el atmasını istemektedir. Amaçları bellidir. Türkiye komşu bölge ülkeleri ile ticaretini ve sosyal ilişkilerini geliştirirken bile Yeni Osmanlı diye yaygara koparılıp tehdit ve tehlike kaynağı olarak gösterilirken, Suriye’nin içişleri gibi gösterilen bir konuda müdahale edecek olsa gök kubbeyi başına indirmeye kalkarlar. Ama Türkiye yumuşak gücünü göstererek İsrail, ABD ve müttefiklerine rağmen nasıl ki Irak’ta İran’dan daha etkili olduysa, aynı şekilde Suriye ve Lübnan’da da etkili olacaktır, olmaktadır da. Türkiye sürekli gelişen ileri demokrasisi, özgür medyası ve alabildiğine sınırsız, tabusuz tartışma ortamıyla yaşanan Arap Baharında model ülke olarak temayüz etmek gibi bir lükse sahiptir. Hiçbir güç insanların ve toplumların imrenme, özenme arzularının önüne geçemez. Günümüz iletişim imkânları karşısında dünyaya kapalı bir toplum ne oluşturulabilir ne de korunabilir. Bugün İsrail, ABD, Avrupa Birliği tarafından desteklenen PKK ve siyasi uzantısı BDP bütün kışkırtmalara, baskılara ve şiddete rağmen Kürt halkının ancak küçük bir kesiminden oy alabiliyorsa bu Türkiye’nin ileri bir demokrasiye sahip olmasındandır. Suriye’deki tek partili Baas rejimine örnek teşkil eden CHP zihniyeti bu ülkenin geleneksel toplum yapısını tahrip etmeseydi bugün PKK diye bir sorunumuz hiç olmayacaktı. Ama Türkiye’deki değişim karşısında CHP bile artık direnemiyor. CHP de adamakıllı değişmeye başladı. Türkiye’deki değişim, Humeyni’nin matah devrimini ihraç etmek istemesi gibi zorla empoze ederek değil, imrenilip özenilerek benimsenmektedir. Bölge ülkelerinin ileri demokrasisine bakıp ağız suyu akıtarak sahip olmak için can atması Türkiye’ye dayanılmaz bir yumuşak güç oluşturuyor. Aslında Osmanlı’ya da kimse direnmiyordu, aksine her yerde kucak açılıyordu.'' Vahit Şekerci - 03.08.2011 http://www.el-aziz.com/koseyazisi.php?id=1939
![]() Konu werret tarafından (12-30-2011 Saat 07:02 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Öncelikle şunu belirtelim..
Hizbullah Ümmet'in onuru, direnişin sembollerindendir.. İkincisi de adam Dürzi ise n'olmuş?.. Kurtulun şu ön yargılarınızdan, sınıflandırmalardan.. Siz Emir Şekip Bey'i bilmiyorsunuz galiba.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
http://tevhidhaber.com/news_detail.p..._id=1325878024 |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | ||||
![]() Alıntı:
Şiilerin, sünni Taliban'a olan düşmanlıkları meşhurdur. İran, ABD'nin Afganistan'ı işgali sırasında Taliban'a karşı ABD ile işbirliği yapmıştı. Taliban'a karşı ABD ile işbirliği yapanların, Taliban'ı Amerikancılıkla suçlaması çok itici oluyor! Aşağıdaki videoda bizzat İran'ın eski Cumhurbaşkanı olan Muhammed Hatemi, Afganistan'da ABD ile işbirliği yaptıklarını itiraf ediyor... İran'ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi: ''Taliban düşmanımızdı. ABD de Taliban'ı düşman olarak görüyordu. Onların, Taliban'ı devirmesi İran'ın çıkaranaydı.'' İran'ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi: ''Afganistan'da yaptıklarımızı Irak'ta da yapalım dedik. 6+6 diye bir plan önerdik. Irak'ı çevreleyen 6 ülke ve ABD , diğer güvelik konseyi ülkeleri ve Mısır bir araya gelelim dedik.''
''BBC'DE yayınlanan videoya göre diplomatik olmasa da dolaylı yollardan ABD ile görüşen İran Devleti Afganistanı işgal etmesi için ABD 'ye haritalar (verir) ve vuracağı yerleri gösterir. İran, çok önemli istihbarat paylaşımlarını yapmış. Ve bu hadiseden 1 yıl sonra İran'nın düşmanı olarak gördüğü Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in devrilmesi için ABD'ye işbirliği teklif edilmiş... İran'ın İngiliz ve Amerikalı yetkililerle kapalı kapılar ardındaki görüşmelerinin sadece bununla sınırlı kalmadığı anlaşılıyor. İranlı ve Amerikalı yetkililerle yapılan mülakatlarda, 11 Eylül saldırılarının ardından Tahran yönetiminin Afganistan'da Taliban yönetiminin devrilmesine yardımcı olmak ve El Kaide'yi bölgeden silmek için Amerikalılara bombalanacak yerleri harfiyen gösteren istihbarat bilgileri sağladığı anlaşılıyor.'' Aşağıdaki linklerdeki yazılardan İran'ın Afganistan politikası hakkında birçok şeyi öğrenebilirsiniz. ''İRAN’IN AFGAN SİYASETİ / ABDULLAH AZZAM RÖPORTAJLARI-1'' http://irananaliz.wordpress.com/2011...oportajlari-1/ ''İRAN’IN AFGAN SİYASETİ / ABDULLAH AZZAM RÖPORTAJLARI-2'' http://irananaliz.wordpress.com/2011...oportajlari-2/ ''İRAN’IN AFGAN SİYASETİ / ABDULLAH ENES RÖPORTAJI-3'' http://irananaliz.wordpress.com/2011...s-roportaji-3/ ''İRAN-TALİBAN MESELESİ VE BAZI GERÇEKLER'' http://irananaliz.wordpress.com/2010...i-gercekler-i/ http://irananaliz.wordpress.com/2010...-gercekler-ii/ http://irananaliz.wordpress.com/2010...gercekler-iii/ http://irananaliz.wordpress.com/2010...-gercekler-iv/ http://irananaliz.wordpress.com/2010...i-gercekler-v/ Konu werret tarafından (12-31-2011 Saat 02:16 ) değiştirilmiştir.. |
|||||
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
niye güvenilir değil senin tabirinle irancı oldukları içinmi ? yoksa sana dezenformasyon yaptıranlar öyle söyledikleri içinmi ? talibanın natoyu bozguna uğrattığı haberlerini okuduğumuz nadir kaynaklardan birisi tevhid haber kanıt istiyorsan dolu link paylaşırım... islma dünyasına dair sevindirici gelişmeleri aldığımız kaynaklardan birisidir... |
||
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Ama tevhidhaber.com isimli site neden İran lehine dezenformasyon yapıp duruyor ? Hadi bu konuda samimiysen bunu açıkla bakalım! Ha bu arada ''AKıncı34'' nickini ''İrancı34'' olarak değiştirmeye ne dersin ? ![]() Ayrıca istiyorsan tevhidhaber.com isimli sitenin koyu bir İrancı site olduğunu o siteden birkaç haber alıntı yaparak size gösterebilirim. Ama o sitenin İrancı bir site olduğunu burada ifşa etmem senin işine gelir mi ? Konu werret tarafından (12-31-2011 Saat 07:49 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#8 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
''İkinci çarpıcı misal de Taliban ile alakalıdır. İlk günlerden itibaren Taliban’a kara çalmışlardır. Nedeni, dini anlamda Taliban’ın İran eksenine yakın durmamasıdır. Dini anlayışının farklı olmasıdır. Bundan dolayı İran ve dünyadaki lobileri Taliban’ı sürekli olarak Amerikancılıkla suçlamıştır. Lakin Ziya ul Hak gibi Taliban da ABD tarafından devrilmiştir. Yine İran’ı ve siyasi edebiyatını tekzip eden hususların başında Taliban’ın devrilmesi gelmektedir. Taliban devrildikten sonra işgalle birlikte Karzai iktidara gelmiştir. Müseccel marka Amerikancı ve geçmişte beşinci tabur babından Taliban’la da bir biçimde irtibatı olan Karzai İran’ın en önemli bölgesel müttefiki haline gelmiştir. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Hatta buna Amerikalılar bile hayret etmiştir. Zira İran yönetiminin çuvallarla Karzai’ye para sevk ettiği ortaya çıkmıştır. Karzai’nin öldürülen kardeşi Ahmet Karzai de CIA’nın bölgedeki en önemli işbirlikçilerinden birisiydi. Demek ki İran Taliban’ı açıktan Amerikan yandaşlığıyla suçlarken gerçek manada Amerikan yandaşı olan Karzai ile hem açıktan hem de örtülü ilişkiler geliştirebiliyor. Ülkesini ölümüne savunanlar Amerikancı, ülkesini ABD’ye peşkeş çeken ve satanlar yandaş ve müttefik olabiliyor. İran aynı tarzını Suriye’de de sürdürmektedir. Karzai’nin Amerikan yandaşlığını görmezlikten gelen İran, diktatör Esat hanedanlığına karşı çıkan Suriye halkını Amerikan yandaşı olarak göstermeye gayret etmektedir. Gerçek Amerikan yandaşlarıyla iş tutan İran işine gelmediğinde de hasımlarını veya stratejik rakiplerini Amerikan yandaşlığıyla karalamakta ve yaftalamaktadır. İran Sünni odakları Amerikancılık suçlamasıyla itibarsızlaştırmaktadır.'' Mustafa Özcan - Yeni Akit http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=41172 |
||
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
Hırsızın hiç suçu mu yok ?! Suriye'li müslümanların ne yapmasını bekliyorsun ? Hasan Nasrullah'ın bu ihanetlerine teşşekürle karşılık vermelerini mi ? Sen öyle demişsin, başka birisi de çıkıp: ''Hasan Nasrullah denilen adam bir CIA ajanıdır , bu adamı ortadoğuda şiiliği yayması amacıyla Temmuz savaşıyla İsrail bilinçli olarak reklamını yaparak parlatmıştır.'' derse ne diyeceksin ? ''Suriye'de olanlar kimi çevrelerin iddia ettiği gibi Batı'nın İsraile karşı sözde direniş cephesini tasfiye etmek için giriştiği bir komplo değildir. Niye olsun ki ? İsrail’in fiili işgali altındaki Golan Tepelerini savaşarak İsrail'den geri almak dururken 40 senedir bunun için tek bir mermi sıkmayan ama kendi meşruiyetini sağlamak için ağzı her açıldığında İsrail’in düşmanı ve direnişin hamisi olduğunu iddia eden Suriye bugün aslında Hizbullah ile birlikte İsrail'in sınırlarının koruyuculuğunu yapmakta. Hizbullah'ı İsrail’e karşı direnişte bir odak olarak görenlere derim ki; 2008 yılında Gazze yakılıp yıkıldığında Hizbullah İsrail’e tek bir roket attı mı ? Hizbullah, İran'ın bölgedeki kuklasıdır ve ancak İran'ın çıkarlarına aykırı bir durum olursa o zaman İsrail’e roket atacaktır. Roketlerin ateşlenmesini Allah'ın dini, mazlumun inlemesi değil İran'ın ulusal çıkarları belirler. İran ve Hizbullah taraftarları ve Suriye'de yaşanan olayları Batı'nın Suriye'ye müdahale ederek direnişi (Hizbullah'ı) bitirmek için giriştiği bir komplo olarak görenlerin serap gördükleri bunca kan akıtılmasına karşın dünyanın Suriye ve Esad’a müdahaleye sessiz ve isteksiz olmalarından belli değil mi ? Bu durum aslında tezimizi yani Suriye'de asıl korkulanın mücahidler olduğunu güçlendiren en önemli kanıt; çünkü bir taraftan Suriye ve Hizbullah tehdit olarak görülecek ama diğer taraftan tehdit olarak gördükleri bu gücü tasfiye etmek için önlerine çıkan fırsatı kullanmada ayak sürecekler.'' Selçuk Yıldız http://www.sutunhaber.com/yazar_4904_643_SURIYE-ve-GERCEKLER.html Ayrıca ABD, eğer İran'ı kendisine karşı gerçekten büyük tehdit olarak görseydi , Afganistan ve Irak'ı değil , önce İran'ı işgal ederdi. Bak şunu unutma; emperyalistler ve haçlılar, İslam dünyası içinde her zaman azınlıları desteklemek isterler. Şiiler de İslam ümmeti içinde azınlıktır , ABD her ne kadar İran'a düşman gibi gözükmeye çalışsa da (tabi bu sayede birçok insan İran'a hayranlık duyabiliyor ve bu da İran'ın kendi resmi mezhebi olan şiiliği yaymasını kolaylaştırıyor) ABD ortadoğu da şiilerin güçlenmesi için çok çaba harcamıştır. Mesela Afganistan'da şiiler azınlık olmasına rağmen , ABD'nin Afganistan'ı işgalinden sonra daha çok güçlenmişler , daha çok ön plana çıkmaya başlamışlardır. Bir kere mantık olarak düşün; senin 10 tane düşmanın olsa, bunların 8'i A grubundan 2'si B grubundan olsa ama aynı zamanda A ve B grubunun üyeleri de birbirlerine düşman veya en azından bunlar birbirleriyle rekabet ve çekişme halinde olsa , sen bu 8'i A grubundan olan ve 2'si B grubundan olan 10 kişilik düşmanlarına karşı nasıl mücadele edersin ? Genel olarak iki gruba karşı da mücadele ediyor olsan da, azınlık olan B grubunu A grubuna karşı el altından desteklemen senin işine gelir. Çünkü azınlığı güçlendirirsen çoğunluk A grubu'nun azınlık olan B grubuyla mücadele veya rekabet edebilmesi için daha çok efor sarfetmesi gerekir böylece A grubu senle savaşarak harcayabileceği gücünün ve zamanının önemli bir kısmını B grubuna karşı mücadele ederek harcar. Eğer çoğunluk olan A grubunu azınlık olan B grubuna karşı desteklersen ne olur; A grubu, B grubunu çok daha kolay sindirir ve B grubunun bazı üyeleri A grubuna da geçebilir. Böylece de A grubu sana karşı çok daha kuvvetlenmiş bir şekilde savaşabilir. Bu da senin işine gelmez. Bu yüzden iki rakip gruba rakip veya düşman olan bir başka grup genelde rakip veya düşman olduğu azınlığı , rakip veya düşman olduğu çoğunluğa karşı açıktan veya gizlice destekler. Anlatabildim mi ? Konu werret tarafından (01-06-2012 Saat 22:53 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|