Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
İslami Kıssalar & Hikayeler İslami Kıssaları ve Hikayeleri burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 05-04-2008, 18:21   #1
Kullanıcı Adı
Ruh-i zar
Standart Mehmet Akif Ersoy Anlatıyor....

Millî sairimiz Mehmet Akif Ersoy, Sultanahmet Camii'ne her gittiginde
orada iki gozu iki cesme aglayan yasli bir zata rastlamaktadir. Bu yasli
zat, basindan gecen cok ilginc bir olayi kendisine anlatinca, Mehmet Akif
Ersoy bundan cok etkilenmis, bu yasli zatla aralarinda gecen konusmayi
bizlere soyle nakletmistir:
Sabah namazlarini kilmak icin Sultan Ahmet Camii'ne gidiyorum. Her sabah
ne kadar erken gidersem gideyim, mihrabin bir kenarina oturmus olan, saci
sakali bembeyaz olmus ihtiyar bir adami, umitsizce bedbin bir sekilde
durmadan aglarken goruyorum.
O kadar agliyor ki, aglamadigi tek bir dakikaya rastlayamadim. Bunun
sebebini cok merak ediyordum. Nihayet bir gun o yasli zatin yanina
sokuldum ve 'Muhterem' dedim,
"Niye bu kadar agliyorsun? Allah'in rahmetinden bir insan bu kadar umitsiz
olur mu?" Yasli gozlerle bana bakti ve:
"Beni konusturma! Neredeyse kalbim duracak," dedi. Ben anlatmasi icin cok
israr edince basindan gecen olayi aglaya aglaya soyle anlatti:
"Efendim, ben Abdulhamid Han cennet mekânin devrinde orduda bir
binbasiydim. Emrim altinda olan bir birligim vardi. Bu askerî gorevime
annemin ve babamin vefatina kadar devam ettim. Fakat onlar vefat edince
istifa etmek istedim. Cunku bir hayli servetimiz vardi. Bu mal ve mulkun
basinda durmak, onlarin carcur olmamasi icin gerektigi sekilde ilgilenmek
gayesiyle, bir istifa dilekcesi yazip Sadâret makamina gonderdim.
Dilekcemde dedim ki: "Annem de babam da vefat etti. Falan yerde
magazalarimiz, filan yerde gayrimenkullerimiz vardir. Netice itibariyla
bunlarla ilgilenecek, ticarî islerin yurumesi icin magazalarin basinda
duracak bir nezaretciye ihtiyac vardir. Bu vesileyle sayet kabul
buyurulursa, gorevimden istifa etmek istiyorum."
Bu dilekceyi yazdiktan bir muddet sonra, dogrudan dogruya hunkârdan bana
bir yazi geldi. Heyecanla gelen mektubu actim ve okudum. Orada istifamin
kabul edilmedigi yazilmisti. Oyle anlasiliyordu ki, istifa dilekcem bizzat
padisaha gonderilmisti. Ben istifa dilekcemi yenileyip, bir daha verdim.
Fakat bana yine ayni cevap geldi. Bunun uzerine bizzat sultanin huzuruna
cikip, kendisiyle sifâhî olarak gorusup istifami vereyim diye dusundum.
Abdulhamid Han gercekten cok celâdetli bir padisahti. Ben yaveriyle gorev
icabi uzun zaman bir yerde kalmistim. O, sultanin hâllerini bize
anlatirken 'Abdulhamid faytonda giderken faytonun saginda ve solunda
bulunanlar neredeyse nefes almaya bile korkarlardi' derdi. Efendim Allah
ona rahmet eylesin, Abdulhamid Han evliyaullahtan bir zatti. Iste ben
durumumu anlatmak icin bizzat o celâdetli ve hasmetli padisahin huzuruna
ciktim ve:
"Hunkârim, sizden istifamin kabulunu rica edecegim, durumum ise boyleyken
boyle" diyerek istifa sebebimi anlattim. Bunun uzerine bir muddet derin
derin dusundu. Yuzundeki ifadeden istifa etmemi istemedigini anliyordum.
Ben bunu sezince istifa konusunda biraz daha israrci oldum. Abdulhamid Han
cennet mekan, benim boyle israr ettigimi gorunce, bakislarini bana
cevirip, ofkeli bir tavirla ve sanki beni elinin tersiyle iter gibi
hareket yaparak, "Haydi seni istifa ettirdik!" dedi. Tabiî ben istifamin
kabul edilmesi sebebiyle cok sevindim. Ve hic vakit kaybetmeden
memleketime donup islerimin basina gectim. Derken bir gece muthis bir ruya
gordum. "Âlemi mânada, butun ordular bir araya toplanmis teftis
ediliyordu. Son savasi vermek uzere, memleketin sarkinda ve garbinda
savasan tum ordulari bizzat Peygamber Efendimiz teftis ediyordu.
Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm, Yildiz Sarayi'nin onunde duruyor, butun
Turk ordusu Efendimizin huzurundan gecerek buyuk bir disiplin icerisinde
teftis veriyordu. O esnada orada Osmanli padisahlarinin ileri gelenleri de
vardi. Sultan Abdulhamid Han cennet mekân ise, edebi hurmetle, kemerbestei
ubûdiyetle Kâinatin Efendisi'nin hemen arkasinda duruyordu. Butun ordular
huzurdan tek tek geciyordu. Derken sira, benim istifa etmeden once komutam
altinda bulunan birlige geldi. Fakat birligin basinda kumandani olmadigi
icin askerler darma daginikti.
Bu hâli goren Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm, Abdulhamid'e donup:
"Ey Abdulhamid! Bu ordunun kumandani nerde?!" buyurdu. Bunun uzerine
Sultan Abdulhamid, mahcup bir hâlde basini onune egmis olarak, hurmeti
edeple Efendimize:
"Ya Resûlallah! Bu ordunun kumandani istifa etti. Bu konuda cok israr
ettigi icin biz de onu istifa ettirdik.." dedi.
Bunun uzerine Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm "Senin istifa ettirdigini,
biz de istifa ettirdik." buyurdu.


 

Ruh-i zar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı