Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Mübarek Gün Ve Geceler Mübarek Gün Ve Gecelerimiz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 11-30-2017, 08:57   #1
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart Mübarek günler ve geceler
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Hz Muhammed aleyhisselâm Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesindeki bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvimde 20 Nisan 571 e rastlar güneş doğmadan âlem nûr ile doldu. nûr asıl sâhibine ulaştı.

Kutlu doğumu hazret-i Âmine şöyle anlatıyor: “Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürperdim beyaz bir kuş gördüm, O andan sonra korkudan eser kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse gördüm.şerbeti içtim susuzluğum gitti. büyük bir nûr gördüm, Evim nûrlandı çok hâtun gördüm. Boyları güneş gibi parlıyordu. hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına benzerlerdi. gökten yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. O anda bir grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı.*

korkudan terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu.gözümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem dikildi.biri Kâbe’nin üstünde idi. Etrafımda melekler toplandı. Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet parmağını kaldırdı. gökten beyaz bulut indi. Bir ses “Onu mağripden meşrıka kadar gezdirin. cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsün diyordu.*

bulut kayboldu Muhammed’i bir beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüş bir ibrik, birinin elinde zümrüt bir leğen, birinin elinde ipek vardı. İbrikten misk damlıyordu. Muhammed’i leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ipeğe sardılar. mübârek başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve kayboldular.”

Muhammed aleyhisselâmın doğumunu hazret-i Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor: “Ben, o gece Âmine’nin yanında idim. Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz etti Gâibden; “Yerhamüke Rabbüke” dedi. bir nûr çıkıp ışık verdi doğudan batıya kadar her yer göründü...”Ne zaman ki, O’na peygamberlik verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden oldum.” dedi

.Safiyye Hâtun kutlu doğumu şöyle anlatır: “aleyhisselâm doğduğunda her tarafı nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübârek başını kaldırıp “Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah”*dedi. O’nu yıkamak istediğimde, biz O’nu yıkanmış gönderdik.” sünnet olmuş ve göbeği kesilmişti kundağa sararken sırtında bir mühür mühürün üzerinde*Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah yazılıydı Doğar doğmaz mübârek ağzıyla Ümmetim, ümmetim*diyordu...”

 

murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-30-2017, 08:57   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Hz Muhammed aleyhisselâm Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesindeki bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvimde 20 Nisan 571 e rastlar güneş doğmadan âlem nûr ile doldu. nûr asıl sâhibine ulaştı.

Kutlu doğumu hazret-i Âmine şöyle anlatıyor: “Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürperdim beyaz bir kuş gördüm, O andan sonra korkudan eser kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse gördüm.şerbeti içtim susuzluğum gitti. büyük bir nûr gördüm, Evim nûrlandı çok hâtun gördüm. Boyları güneş gibi parlıyordu. hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına benzerlerdi. gökten yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. O anda bir grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı.*

korkudan terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu.gözümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem dikildi.biri Kâbe’nin üstünde idi. Etrafımda melekler toplandı. Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet parmağını kaldırdı. gökten beyaz bulut indi. Bir ses “Onu mağripden meşrıka kadar gezdirin. cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsün diyordu.*

bulut kayboldu Muhammed’i bir beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüş bir ibrik, birinin elinde zümrüt bir leğen, birinin elinde ipek vardı. İbrikten misk damlıyordu. Muhammed’i leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ipeğe sardılar. mübârek başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve kayboldular.”

Muhammed aleyhisselâmın doğumunu hazret-i Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor: “Ben, o gece Âmine’nin yanında idim. Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz etti Gâibden; “Yerhamüke Rabbüke” dedi. bir nûr çıkıp ışık verdi doğudan batıya kadar her yer göründü...”Ne zaman ki, O’na peygamberlik verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden oldum.” dedi

.Safiyye Hâtun kutlu doğumu şöyle anlatır: “aleyhisselâm doğduğunda her tarafı nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübârek başını kaldırıp “Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah”*dedi. O’nu yıkamak istediğimde, biz O’nu yıkanmış gönderdik.” sünnet olmuş ve göbeği kesilmişti kundağa sararken sırtında bir mühür mühürün üzerinde*Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah yazılıydı Doğar doğmaz mübârek ağzıyla Ümmetim, ümmetim*diyordu...”
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2017, 08:58   #3
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Resûl-i ekrem efendimizin doğumunu dedesi Abdülmuttalib’e Kâbe’de Allah’a yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib “Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce olacaktır” dedi. doğumu kutlamak için Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. develer kesti hangi ismi koydun diyenlere*Muhammed*ismini “Allah’ın ve insanların O’nu medh etmelerini, övmelerini istediğim için.verdim Annesi de*Ahmed*ismini koydu.
aleyhisselâm dünyâya geldiği gece yıldız doğdu. Ve Yahûdîler Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar.*

Eshâb-ı kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır sekiz yaşında idim. Yahûdînin biri, çığlık atarak koşuyordu. şöyle söyledi: “Haberiniz olsun Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi...”aleyhisselâm doğduğunda Kâbe’deki putlar yıkıldı. Zübeyr rivâyet eder: “Kureyşten bir cemaatin bir putu vardı. putun yanına vardıklarında onu yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu yer yüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların kalbleri titredi.”*

İran Kisrâsının on dört kulesi yıkıldı. rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.Mecûsîlerin ateşe tapanların bin yıldır yanan ateşleri söndü. Sâve Gölünün suyu çekilip, kuruyuverdi.bin yıldan beri suyu akmayan ve kuruyan Semave Nehrinin vâdisi de, su ile dolup taşarak akmaya başladı.şeytan haber veremez oldu. Kehânet sona erdi...aleyhisselâmın doğduğu gece pekçok hadise Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâya teşrif ettiğine işârettir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2017, 08:58   #4
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Resûl-i ekrem efendimizin doğumunu dedesi Abdülmuttalib’e Kâbe’de Allah’a yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib “Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce olacaktır” dedi. doğumu kutlamak için Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. develer kesti hangi ismi koydun diyenlere*Muhammed*ismini “Allah’ın ve insanların O’nu medh etmelerini, övmelerini istediğim için.verdim Annesi de*Ahmed*ismini koydu.
aleyhisselâm dünyâya geldiği gece yıldız doğdu. Ve Yahûdîler Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar.*

Eshâb-ı kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır sekiz yaşında idim. Yahûdînin biri, çığlık atarak koşuyordu. şöyle söyledi: “Haberiniz olsun Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi...”aleyhisselâm doğduğunda Kâbe’deki putlar yıkıldı. Zübeyr rivâyet eder: “Kureyşten bir cemaatin bir putu vardı. putun yanına vardıklarında onu yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu yer yüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların kalbleri titredi.”*

İran Kisrâsının on dört kulesi yıkıldı. rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.Mecûsîlerin ateşe tapanların bin yıldır yanan ateşleri söndü. Sâve Gölünün suyu çekilip, kuruyuverdi.bin yıldan beri suyu akmayan ve kuruyan Semave Nehrinin vâdisi de, su ile dolup taşarak akmaya başladı.şeytan haber veremez oldu. Kehânet sona erdi...aleyhisselâmın doğduğu gece pekçok hadise Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâya teşrif ettiğine işârettir

*
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2017, 08:58   #5
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak islamansiklopedisi.info Ahmet Özel**
Osmanlılar’da Mevlid Törenleri.*

Osmanlıda, kutlu doğum törenlerinin başlangıcı hakkında bilgi yoktur. Sultan Süleyman protokolünde yer almaya başladığı ve III. Murad zamanında resmîleştiği kabul edilir Sigetvarda Süleyman hanın vefatının saklanıldığı bir ortamda padişah otağında 12 Rebîülevvel gecesi mevlid okunmuştur 10 Şubat 1588 Resûl-i Ekrem’in doğum gününde III. Murad minarelerde kandil yakılmasını ve camilerde, mevlid okunmasını emretmiştir*

Mevlid törenleri saray, konak ve evlerde yapılanlar ve padişahın katıldığı mevlid alayı yürüyüşüyle camide yapılanlar olmak üzere iki gruba ayrılır Topkapı Sarayında Ağalar Camii’nde, Çinili Köşk’te, Sultan Ahmed Camii camilerinde mevlid alaylari
gerçekleştirilmiştir Mevlid gününden önce protokole davetiyeler gönderilir, ne zaman nerede bulunacakları bildirilirdi Osmanlıda padişahın, erkân ve muhafızların katılımıyla saraydan gidiş gelişini ifade etmek için “alay” kelimesi kullanılırdı mevlid okunacak camiye gidip gelmeye “mevlid alayı” deniliyordu.*

Mevlid alayı camiye yaklaştığında müezzin Feth sûresi okumaya başlar, sûre tamamlandığında padişahın geldiğini belli etmek için kafesin penceresi açılır ve cemaat ayağa kalkarak saygıyla eğilirdi. Müezzin mahfilinde Ayasofya ve Sultan Ahmed camilerinin vâizleriyle o caminin vâizi kürsüye çıkıp vaaz verirlerdi; kendilerine samur kürk veya ferace hediye edilirdi. vâizin kürsüye çıkışında cemaate şerbet sunulurdu Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin okunur mevlidhana hil‘at giydirilirdi.*

beyitler okunurken hürmeten ayağa kalkılırdı. müjdecibaşı Mekke emîrinin mektubunu sadrazamın önüne koyar, reîsülküttâb padişahın huzuruna girerdi. Padişahda mektubu okurdu
Dârüssaâde ağasına samur kürk, reîsülküttâb ile müjdecibaşıya hil‘at giydirilirdi. padişah Medine’den gönderilen hurmayı peşkir ağasıyla sadrazama yollar, şeyhülislâma vezirlere ve devlet erkânına dağıttırırdı; bu iş tamamlanınca peşkir ağasına bir miktar bahşiş verilirdi.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2017, 08:59   #6
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak islamansiklopedisi.info Ahmet Özel**
Osmanlılar’da Mevlid Törenleri.*

mevlidhanlar okumasını bitirince hil‘atini ve armağanlarını alır, sadrazamın, şeyhülislâmın, vezir defterdar, nişancı gibi devlet büyüklerinin ulemânın önüne şeker tablaları koyulur, zağarcıbaşı, saksoncubaşı, muhzır ağa ve ocaklılar kaseleri kaldırırdı. mevlidhanın ve hil‘at ve hediyelerden sonra tören tamamlanırdı. Sadrazam devlet ricâli padişahı selâmlamak üzere beklerdi. Padişah selâmlanır alkış çavuşlarının alkışlarıyla uğurlanıp mevlid alayı ile saraya dönerdi. Sadrazam ve şeyhülislâmla devlet büyükleri daha küçük çaplı törenlerle konaklarına giderlerdi.

Sarayda zengin konağında, camilerle, mescidlerde halk evlerinde mevlidler okutulurdu. Umûr-ı Mülkiyye Nâzırı Pertev Paşa’nın torunu Abdülaziz mevlidleri şöyle anlatır: Hz. Peygamber’in doğum hikâyesi geceleri okunur misafirlere yemekler hazırlanır, sofralar kurulur Konağa Trablus ihramları serilirdi. Sofraya sırma işlemeli örtüler gümüş buhurdanlar yerleştirilirdi.*

Akşama doğru avizeler ve kandiller yakılır, davetliler odalara alınarak önce kahve ikram edilir, Yatsı vakti cemaatle namaz kılınır, ev sahibi şilteler üzerine, mevlidhan mindere, otururlardı. mevlid-i şerif kıraatine başlanırdı. na’t-ı şerif ve ilâhiler okunurdu Mevlid sessizce dinlenir, sıra Hz. Peygamber’in doğum ânında ayağa kalkılır salât getirilerek tekrar oturulurdu. konak ağaları gül suyu serper şeker dağıtırlardı. kahve içilir, herkes evine giderdi. uzakta oturanlar misafir edilirdi. Mevlidhana mintanlık kumaş verilmesi âdettendi.
mevlidlerin kaynağını siyer, megāzî ve şemâil kitapları oluştururdu. Bunların başında İbn İshak İbn Hişâm’ın ve Tirmizî gelirdi
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-08-2017, 08:17   #7
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize
bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-08-2017, 08:17   #8
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türktarihim.com
Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 cuma

Malazgirt savaşı Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Diyojen arasında gerçekleşmiş, Anadolu Türk’lere yurt olmuştur
Malazgirt Öncesi Selçuklular, İç Asya’da yeni kurulmuş bir ülkedir Gazne devletini yıkarak topraklarına sahip olan Selçuklular, Doğu Roma ile komşu olmuştu.*Doğu Roma, Anadolunun hükümdarı olsada Anadolu Doğu Romaya bağlı değildi. Doğu Romadaki Ermeniler, Kürtler, Gürcüler, Abazalar, Slavlar ve Bulgar Hazar Devletleri Peçenek ve Uzlar Roma Devletinde azınlık ve Paralı Askerdi Doğu Roma azınlıklar üzerinde baskılar kurmaktaydı Doğu Roma ileri karakollarla olası tehditlere karşı azınlıkları sevk ederek hakimiyet sağlıyordu.

Selçuklular, doğu Romaya gaza seferleri düzenliyorlardı. Anadolu zengin bir coğrafyaydı İç Asya İslamlaşmıştı. Selçuklular islamın yayılması için Doğu Romayı hedef belirledi Türk-İslam tehlikesi Doğu Romayı telaşlandırdı Selçuklular istila ve zulüm etmiyor Doğu Roma askeri mevkilerini hedef alıyordu. Selçuklu politikası Doğu Romalı olmayanları olumlu etkiliyordu. Doğu Roma için selçuklulsr tehlikeydi. Doğu Roma malazgirt öncesi karışıklık içerisindeydi. Ülke yönetimi dul Bizans İmparatoriçesi Eudoxie deydi evleneceği kişi Doğu Roma İmparatoru olacaktı. Edoxie, damat adaylarından Doğu Roma kumandanı Romen Diyojen’i tercih etti Diyojen, yüksek rütbeli başarılı bir askerdi Konstantin Dukas’ın oğullarını tahttan indirmek suçundan İdama mahkum edilmişti Eudoxie, Türk-İslam tehdidine karşı kendisini hapisten çıkartıp evlendi. Diyojen artık Doğu Romanın imparatoruydu saltanat ailesinden olmadığı için imparator olmasına muhalif edenleri engelledi. yerini sağlamlaştırdı

Malazgirt Öncesi Selçuklular Anadoluda Kars, Ege ve Marmaraya akınlar yapmıştı Diyojen, Selçuklu akınlarına karşı koymak için Kars Pozantı Palu Kayseri’yi kontrol altına aldı.*Selçuklu Devleti, İslama tehdit oluşturan Şii-Fatımi Devleti üzerine sefere hazırlanıyordu. Sultan Alparslan, Mısıra harekete geçdi. Diyojen Doğu Seferi hazırlıklarını tamamlamış, Frank, Norman, Slav, Gürcü, Abaza, Kürt, Peçenek ve Uz’lardan oluşan 70.000 kişilik bir orduyla Selçuklulara sefere çıkmıştı. Ermeniler seferberliğe yanaşmamıştı. Diyojen, Ermenileri kılıçtan geçirdi Ermeni yerleşim yerlerini yağma ettirdi. Diyojen, seferini Türk tehdidinden kurtulmak için başlatmıştı Amacı tüm İslam ülkeleriydi. savaşı kazanacağından emin olan Diyojen Horasan, Rey, Acem, Arap ve Suriye şehirlerini komutanlarına paylaştırmıştı
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-08-2017, 08:18   #9
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türktarihim.com
Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 cuma

Malazgit öncesi Roma Sivas’ta savaş hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. General Nikefor Bryennes ile Türk asıllı savaş stratejisti General Magistors Erzuruma konuşlandıktan sonra Türkleri üzerlerine çekmek ve savaşın Roma Topraklarında yapmak istedi. Savunma Savaşı yapılacaktı. Buna korkaklık diyen generaller İrana doğru yönelip, savaşı Selçuklu topraklarında yaparak hızlı sonuç istediler Diyojen, selçuklu topraklarını istila etti
Sultan Alparslan, Romanın hareketini öğrenince Suriye’ye doğru yola çıktı. Muş’a doğru ilerleyerek Malazgirt ovasında ordugah kurdu Sultan Alparslan, Diyojen’e elçi gönderdi. barış amaçlanmıyor, zaman kazanmak,isteniyordu Diyojen, Selçuklu elçilerini hafife alıp Sulh müzakerelerini Rey’de yapacağım. Ordumu İsfahan’da kışlatıp Hemedan’da sulayacağım” demiştir. Selçuklu elçileri ise“Atlarınızı Hemedan’da kışlayacaklarından eminim, fakat sizin nerede kışlayacağınızı bilemiyorum” demiş, Artık Malazgirt Savaşının gerçekleşeceği kesinleşmiş, stratejileri netleşmiştir. Sultan Alparslan İslamın sancaktarlığınıda Halifeden dua talep etmiş, Halife İslam ülkelerine Cuma hutbesinde okunacak duayı camilere göndermiştir.*

Doğu Roma paralı askerlerle birlikte 70.000 kişiydi Malazgirtin kuzeyinde konuşlanmıştı. Selçuklu ordusunun gücü ise sadece 40.000 kişiydi. Selçuklu Ordusunun Roma ordusunun yarısıydı durumdaydı ancak Doğu Romadaki Peçenek ve Uz Türklerine Sultan Alparslan, kendilerine katılmaları teklifini gönderdi. Roma ordusunun en vurucu güçleriydi Roma Ordusunun en önemli savaş stratejistleri Peçenek Türküydü. Peçenek ve Uzlar Roma ordusunda konuşlanmış Selçuklular için mücadele etmişlerdi.*Roma ordusunun savaş düzeninde imha düzenindeydi. Stratejileri güçlü hücumla kesin sonuç almaktı. Sultan Alparslan ise 40.000 kişilik Selçuklu ordusuyla Hilal şeklinde tertibat almıştı. Hafif süvari kıtaları kanatlarda, vurucu unsurlar ve merkez güçler orta gerideydi. merkez güçler çekilecek, at üstünde ok atan süvariler düşmana taarruz ederek Roma ordusunu düşürecekti. düşman ordusu karargahlarından uzaklaşacak, baskın kıtaları düşmanın geri hattına saldırarak savaş düzenlerini bozacak “Turan Taktiğiyle düşman yok edilecekti.*

Alparslan, muharebeyi Cuma günü 26 Ağustosta yapmaya karar verdi. 26 Ağustos Cuma günü Ordusuyla Namaz kıldı ve dua etti ;
“Ya Rabbi! tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve uğrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret.”Allahü tealadan başka sultan yoktur. Emir ve kader O’nun elindedir benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz. “Selçuklu ordusu, Sultan Alparslan’a bağlılıklarını haykırdılar. Sultan Alparslan, Beyaz kefen elbisesini giyerek askerlerine şöyle hitap etti Askerlerim! Şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşaha bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.“Alparslan kefen giyip şehitliği kabullenmişti Selçuklu ordusu ağlayıp helalleşti Cuma namazından sonra malazgirt savaşı başladı
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-08-2017, 08:18   #10
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak türktarihim.com
Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 cuma

Alparslan malazgirt savaşında Turan taktiğini fevkalade uyguluyordu. Hilal şeklindeki Selçuklu ordusu düşman üzerine hücum edip ilk vuruştan sonra geri çekilerek süvarilerin ok atışlarıyla Roma ordusuna kayıplar verdirdi Selçuklu ordusunun çekilmesini başarısızlık sayan Diyojen, Selçukluların peşinden ilerledi Peçenek ve Uz’lar Selçuklu ordusuna katıldı Roma ile mezhep ayrılığı yaşayan Diyojen’in katliamlarla itaat altına aldığı Ermeni güçleri savaştan çekildiler. Diyojen, Turan taktiği karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. Alparslanın uyguladığı Turan taktiği romaya büyük kayıplar verdirmişti.

Roma ordusu zayıflıyordu çökmüştü Frank, Norman, Slav ve Gürcüler kaçtılar. Romen Diyojen, yenilgiyi kabul etti esir alındı.*Sultan Alparslan’ın huzurunda utancından başını kaldıramıyordu. Alparslan, onu teselli etti. Diyojen, muazzam ordusuyla Türkleri yeneceğinden emindi Sultan Alparslan zafer sizin olsaydı ne yapardın?” sorusunu sordu. Diyojen, öldürtürüm diyemeyip sadece “Kamçılatırdım” cevabını verdi. Alparslan “Benim ne yapacağımı düşünüyorsunuz?” sorusuna “Ya öldürtürsünüz, yahut İslam ülkelerine esir Mümkün görmüyorum ama beklide affedersiniz” şeklinde cevap verdi. Sultan yenik imparatoru aşağılamamak için Affetti ve ağır şartlarla antlaşma imzalattı.*Diyojen affedilmişti ülkesine döndüğünde Türklerden görmediği hakaretlere uğrayıp öldürüldü. Doğu Romalı Mihail yapılan anlaşmayı kabul etmese de “Malazgirt Selçuklulara Anadolu tapusunu vermişti. 20 yıl içerisinde Anadoluya göç hareketleri başlatılarak Türkleştirilen Anadolu Türk yurduna dönüştü.*
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı