|
|
#71 |
|
iha muhabirini dikkatlice dinlersek sonuç çıkarmış oluruz... çok üzülüyorum... içim daralıyor...
|
|
|
|
|
|
|
#72 |
|
arkadaşlar burda bir insanın ölümüyle yaşamı arasındak ince çizgiden bahsediliyor çogu yorumda siyset yapmış hala bazı arkadaşalr suçlu bulmak kolaydır ama ölüyü getirmek imkansız.. ellrimizi açıp Allaha dua edelim....
|
|
|
|
|
|
|
#73 |
|
İşte o görüşme
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun Kahramanmaraş'tan Yozgat'a giderken bindiği ve düşen helikopterde bulunan İHA muhabiri İsmail Güneş'in 112 Acil Servis görevlisi arasındaki telefon görüşmesi kayıtlara şöyle geçti: 112 görevlisi : 112. İsmail Güneş (İ.G): Ben İHA Muhabiri İsmail Güneş, helikopter ile düştük. 112 : Nerede? Neredesiniz? İ.G : Bilmiyorum nerede olduğumuzu. BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu ile birlikteydik. 112 : Neredesiniz? İ.G : Hatırlamıyorum. 112 : Etrafınıza bakın, ne görüyorsunuz? İ.G : Her taraf kar, sis. Her taraf sis. 112 : Helikopteri nereden kiraladınız? İ.G: Bacağım kırık olduğu için konuşamıyorum. Erhan ağabey nereden çıkış yapmıştık. Çağlayancerit orada bir yerde düştük. Hangi yere düştüğümüzü hatırlamıyoruz, her taraf sis, göremiyorum. ... 35 00 benim numaram. 112 görevlisi: Telefonu kapatmayalım, yerinizi tespit etmeye çalışıyoruz. İ.G : Kahramanmaraş'ın dağlarından, her taraf sis. göremiyorum. 112 görevlisi: Parti merkezinden kiminle görüşebiliriz, sizinle ilgili? İ.G : Bilmiyorum, şarjım bitmek üzere. Alo. Biz nereye gidiyorduk? Yozgat tarafında bir yere gidiyorduk hanımefendi. 112 görevlisi: Kapatmayın yerinizi tespit etmeye çalışıyorlar. İ.G : Erhan ağabey, nereden geldik, nereye gidiyoruz. Şu an Çağlayancerit'ten gelip, nereye gidiyoruz. Yozgat-Yerköy mü? Çağlayancerit'ten, Yozgat-Yerköy'e gidiyoruz. Burası çok soğuk. Alo. Yer tespit edemiyor musunuz? 112 görevlisi: Siz kapatmayın beyefendi telefonu. İ.G : Hanımefendi şarjım bitecek. 112 görevlisi : Alo, Alo. İyi misiniz? İ.G : Kötüyüm, ayağım kırık. 112 görevlisi: Şu anda siz helikopteri görebiliyor musun? İ.G : Şu anda helikopterin içindeyim. 112 görevlisi: Alo. diğer beş kişi yanınızda değil mi şu anda? Size cevap verebiliyorlar mı? İ.G : Diğerlerinden ses yok. Erhan ağabey, Erhan ağabey de ıhlayarak cevap veriyor. Alo, hanımefendi, yerimizi tespit edemediniz mi? 112 görevlisi: Şu anda emniyet bulmaya çalışıyor, sakin olun. İ.G: Erhan ağabey, ıhlıyor sadece. Bende üşümeye başladım. Ben sakin olmaya çalışıyorum. 112 görevlisi: Sakin olmaya çalışın, tespit etmeye gayret ediyorlar. İ.G: Muhsin Bey'i göremiyorum. 112 görevlisi: Aynı helikopter ile mi havalandınız? İ.G: Evet. Ayağım çok kötü kırıldı. Ölende var herhalde. Bu arkadaş kim ya. 112 görevlisi: Ayağı kırık, yerinden kımıldayamıyorum. Emniyetle görüşüyorum. İ.G: Alo, hanımefendi. 112 görevlisi: Açık kalsın telefon. İ.G: Şarjım bitmek üzere. Benim numaramı görebiliyor musun? 112 görevlisi: Kapatmayalım, ulaşıyorlar, kapatmayalım numarayı. Sizin nereye gittiğinizi anladık. Yozgat-Yerköy'e gidiyoruz dediniz. İ.G: Alo. Sakin olalım da şu anda donuyoruz burada, ayağım da kırık. 112 görevlisi: Kapatmayın, bir saniye. İ.G: Alo. Erhan ağabey, Erhan ağabey. Sen kalkabiliyor musun yerinden? Hanımefendi. 112 görevlisi: Şarjınız bitinceye kadar açık kalsın, aramaya devam ediyorlar çünkü. Kapatmayın alo. İ.G: Alo. Ayağım kırıldı. 112 görevlisi: Başka yerinizde kanama var mı? İ.G: Gözükmüyor. 112 görevlisi: Kravatınız var mı? İp gibi kravat gibi bir şeye elinizi uzatabilir misiniz? İ.G: Kravat yok. Şu anda gözükmüyor. 112 görevlisi: Polis ekipleri yerinizi bulmaya çalışıyor. Siz moralinizi yüksek tutun. Zaten sizin yerinizi tespit edecekler. Edemediler daha. Tespit etmeye devam ediyor. İ.G: Herkes öldü herhalde. 112 görevlisi: Kanamadan dolayı sessiz kalmış olabilirler, endişe etmeyin, sizi kurtaracaklar. İ.G: Erhan ağabey, Erhan ağabey. Kırık ayağımın altında, kaval kemiğinde. Kanama değil, kırıldı ya. 112 görevlisi: Alo, beyefendi. Şu anda bacağınızın durumu nasıl? İ.G: Ağrıyor. Alo. Yeri tespit edemediniz mi? Donmaya başladım, üşümeye başladım. Üşüyorum. Tipi var. Helikopterin içine girdim. (İnleme sesleri) Buradakiler öldü herhalde ya. Erhan ağabey, Erhan ağabey. Yok. Kimseden ses gelmiyor, gelmiyor. Eyvah çok kötü. 112 görevlisi: Ayağınız sıkıştı mı? İ.G: Evet. (inlemeler) Tespit edemediler mi ya. (inleme) Ayağımı oynatamıyorum. 112 görevlisi: Emniyet yerinizi tespit etmeye çalışıyor. İ.G: Erhan ağabey. Ağabey bir kendine gelmeye çalış. Bak ben kendime gelmeye çalışıyorum. Yatıyor ıhlıyor. 112 görevlisi: Başka kimseden ses gelmiyor mu? İ.G: Yok, yok. Çok kötü ayağım kırıldı. (İnleme) Hanımefendi hala bulamadınız mı yerimizi? Burada donacağız, diğer insanlar öldü herhalde. (İnleme sesleri) Ayağımı oynatamıyorum. Çok pis kırıldı ayağım. Yerimizi ne zaman tespit edeceksiniz hanımefendi. ![]() |
|
|
|
|
|
|
#74 |
|
Yazıcıoğlu’nu yaşadığı kazalar şöyle:
1- 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra Sivas Suşehri’nde kaza geçirdi. 2- Ocak 2008’de Ordu’dan Samsun’a giderken, kırmızı ışığı ihlal eden bir minibüs ile otomobili çarpıştı. 3- 7 Haziran 2008’de Bolu Tüneli’nde sol şeritte devam ederlerken, sağdaki kamyon sinyal vermeden şeritlerine geçince kaza oldu. 4- Eşi Gülefer Yazıcıoğlu, 2008 Haziran ortalarında Sivas’a giderken bir minibüs tarafından sıkıştırıldı. Eşinin aracı şarampole yuvarlandı. 5- Bolu Dağı’nda yola dökülen mazot nedeniyle aracı kaydı. Önce bariyerlere sonra bir TIR’a çarptı. |
|
|
|
|
|
|
#75 |
|
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum Gözlerim parke parke taş duvarlarda Açılıyor hayal pencerelerim Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum Kekik kokulu koyaklardan aşarak Güvercinler ülkesinde dolaşıyor Bir çeşme başı arıyorum Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp Mis gibi nane kokuları arasında Ruhumu dinlemek istiyorum Zikre dalmış her şey Güne gülümserken papatyalar Dualar gibi yükselir ümitlerim Güneşle kol kola kırlarda koşarak Siz peygamber çiçekleri toplarken Ben çeşme başında uzanmak istiyorum Huzur dolu içimde Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum Durun kapanmayın pencerelerim Güneşimi kapatmayın Beton çok soğuk, üşüyorum.. (Muhsin YAZICIOĞLU) |
|
|
|
|
|
|
#76 |
|
bunu muhsin yazıoğlundan dinledim az önce...... yerimden kalkacak mecalim kalmadı.. çok üzgünüm çok....
|
|
|
|
|
|
|
#77 |
|
Burada bir insanlık meselesi varken birilerinin hala daha siyaset peşinde olmasını aklım almıyor. Siyasetin bazılarının gözünü nasıl körleştirdiğini, kalplerini nasıl bulandırdığını acıma duygusuyla izliyoruz.
Burada biri demişti; biz gidip arasak şimdiye bulurduk. Sizinle aynı düşüncedeki BBP ekibi gitti, aradı ve donma tehlikesi geçirdiler. Az daha donuyordular. Donanımlı ekipler bile birkaç saat arayabiliyorlar sonra değişiyorlar. Birbuçuk metre kar var, ondan daha kötüsü sis var. Ara ara tipi başlıyor. Siz bu işi ne zannediyorsunuz. İnsan biraz da insaflı olacak. Muhabiirin telefonundan gelen sinyal rüzgar nedeniyle dağınık gelmiş. 15 kilometre arayla 4 ayrı noktaya ulaşılmaya çlışıldığı söyleniyor. BURADA EN BÜYÜK HATA SİNYAL CİHAZI OLMAYAN HELİKOPTER firmasındadır.. Teknoloji o enkazı bulur bulur ama hava biraz uygun olacak. Yaklaşık 2 bin rakımı olan bir bölge. Hatırlayın Güneydoğu sınırında ABD ortaklığı ile PKK'ya karşı uydudan gözetleme çalışması avrdı. O zaman bile konuşulan; sis olursa birşey görünmeyeceği idi. Eğer o sis olmasaydı o enkaz yukarıdan helikopterlerin araması ile kısa sürede bulunurdu. Yine Genelkurmay'dan kalkan "ısıya duyarlı" Casa uçağını engelleyen de hava şartları. Hava muhalefeti teknolojiyi engellediğinde yapılacak teş şey metrekare metrekare o dağları arşınlamaktır. Sis, yürüyerek ararken de kaybolmuyor. Görüş mesafesi çok az. O yüksek dağların ve o derin vadilerin arasında o sis ve yer yer kar yağışıı altında birşeyler aradığınızı bir düşünün. Ben bunu yaylaya yürüme çıktığımızda yaşadım. Görüş mesafesinin çok az olduğu siste ve yağmur dahi olsa rüzgarla beraber estiğinde bırakın birşey aramayı zor yürürsünüz. Burada yol yok birşey yok. Hani "Allah'ın dağı" derler ya, bu lafı hiç sevmem çünkü her yer Allah'ındır. Ama buralara insanlar ulaşamadığı için oralara böyle derler. Takdir İlahiye hüküm geçmez. Allah'tan ümit kesilmez. Kul elinden geleni yapar.. |
|
|
|
|
|
|
#78 | |
|
Alıntı:
http://www.samanyoluhaber.com/haber-143333.html |
||
|
|
|
|
|
#79 |
|
Gözlerim durmadan yaşarıyor.Bir arama kurtarma ekibi bu kadarmı beceriksiz olabilir? 24 saat olacak,ölmeyecekleri varsada dilim varmıyor ama .. Alahım yardım et lütfen lütfen.
|
|
|
|
|
|
|
#80 |
|
Bu ülkede kordinatları üç aşağı beş yukarı bilinen bir yerde koca helikopter düşüyor. Düşmesi de yetmiyor. İçindeki bir muhabir cep telefonuyla devletin ilk yardım birimine ulaşıp 20 dakikaya yakın bir süre aralıksız görüşüyor. Buna rağmen aradan geçen 24 saate biz hala bu helikopteri bulamıyoruz.
Şunu diyebilirsiniz; bölge dağlık, sis var, kar var.. Olacak tabi. Düz araziye düşse, vatandaş da bulup kurtarır. Bu ülke, dünyanın parasını harcayıp uçaklar, gece görüşlü helikopterler, teknolojik malzemeler alıyor. Her yıl sayısız tatbikat yapılıyor. Bunların isteği; sissiz, engebesiz, karsız bir arazide, kordinatları az çok bilinen bir helikopteri bulmaksa, vay bizim halimize! Hiç almayın o zaman o cihazları Hiç tatbikat filan da yapmayın. Vatandaşın parasını en azından savurmamış olursunuz. Şartların zor oluşu, süreyi uzatabilir. Bunu anlarım. Ama 24 saatlik bir süreyi de kusura bakmayın ama ben kabullenmem. Bırakın düşmeyi, yarın yeni bir helikopter dağın eteğine zorunlu iniş yapsa, demek ki bulup kurtaramayacağız. Hepsi ölecek. Sorun sadece kurtarma meselesi de değil. Varsayalım ki orada bir terörist unsur olsun. Adamlar oraya kamp kurup, hiç gizlenme ihtiyacı da hissetmeden, sıradan bir cep telefonuyla da devletin güvenik birimlerini arasa, dakikalarca konuşsa, demek onları da bulamayacağız. Bu yaşananları kabullenemiyorum. Ülkemin bu konudaki aczi, yüreğimizdeki acıyı daha da dağlıyor. Yaşadığını kesin olarak bildiğimiz muhabiri bile, belki de dondurarak kaybettik. Yazık, hemde çok yazık! |
|
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|