![]() |
#1 |
![]() Eski Başsavcı Petek: Can Dündar'a izin vermeyen Ertosun, Uğur Dündar'a izin verdi. Yozgat eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun'un, Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde Can Dündar'a Mustafa Duyar'la yapacağı röportaj için izin vermediğini, Uğur Dündar'a ise Semih Tufan Gülaltay'la röportaj için izin verdiğini söyledi. Petek, Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı iken Uğur Dündar'ın Yozgat Cezaevi'nde kalan Semih Tufan Gülaltay'la röportaj yaptığını ifade etti. Petek, Can Dündar'ın röportaj talebinden yaklaşık 15 gün sonra Mustafa Duyar'ın infaz edildiğini söyledi. Reşat Petek, Gazeteci Can Dündar'ın köşesine taşıdığı röportaj krizine ilişkin soruları cevapladı. Can Dündar'ın röportaj talebinin dönemin Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun tarafından engellendiğini öne süren Petek, süreci şöyle anlattı: "Gazeteci Can Dündar, Ergenekon davasıyla doğrudan alakalı olarak Sabancı cinayetinin aydınlanmasıyla ilgili Mustafa Duyar ile görüşmek istiyor. Dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu'dan- kendi beyanına göre- sözlü izin alıyor. Tabi bakan sözlü izin verdikten sonra arkasından Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun'nu bu izni yazıya döküp Afyon Cezaevi'nde Duyar ile görüşmesi gerekiyor. Ama bir türlü Ertosun'u bir türlü aşamayıp izni alamıyor. Bu izin talebinden 15 gün sonra da Uşak Cezaevi'nden Afyon Cezaevi'ne nakil olan Karagümrük çetesi sanıkları Mustafa Duyar'ı cezaevinde şişleyerek öldürüyorlar. Dolayısıyla, konuşsaydı pek çok olayı aydınlığa kavuşturacak olan, Ergenekon yapılanmasının temelini oluşturan bazı karanlık noktalar daha iyi aydınlanabilecekti. Yani, kimler tetikçi olarak kullanılıyor? Daha sonra bunlar infaz ediliyor. İnfaz edenlerde daha sonra başkaları tarafından infaz edilerek deliller yok ediliyor. Ama Karagümrük çetesi mensupları bunu sezdiler, cezaevinde isyan çıkarttılar, 'biz devlet adına adam öldürdük, Veli Küçük'e sorun. Veli Küçük'ün talimatıyla Mustafa Duyar'ı öldürdük' şeklinde kameralara açıklamalarda bulunuyorlar. Onlar da, kendilerinin arkadan infaz edilecekleri endişesiyle bunları deşifre ettiler. Hatta mahkemede de Ergin kardeşlerden birisi 'eğer Ergenekon savcısı Zekeriya Öz Sabancı cinayetinin derin ilişkilerine çözmek istiyorsa zamanın Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun neden Mustafa Duyar ile bu kadar yakından ilgiyldi? Bunu sorsun, onun üzerine gitsin' şeklinde açıklamalarda bulunuyor." -"UĞUR DÜNDAR'IN İZİN TALEBİNİ ADALET BAKANLIĞI'NDAN TEYİD ETTİRDİM"- Reşat Petek, aynı bakan ve aynı müdürlerin görev yaptığı dönemde Gazeteci Uğur Dündar'a Yozgat Cezaevi'nde kalan Semih Tufan Gülaltay'la röportaj izninin verildiğini söyledi. Dündar'ın aldığı izni Adalet Bakanlığı'ndan teyid ettirdiğini ifade eden Petek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada Gazeteci Can Dündar'a bakanın sözlü iznine rağmen izin verilmemesi ne kadar manidarsa, başka manidar bir olay daha var. Ergenekon sanıkları arasında bulunan Semih Tufan Gülaltay, aynı yıllarda Yozgat Cezaevi'nde tutuklu olarak kalıyor. Böyle önemli sanıklar gazetecilerin dikkatini çekiyor, gazeteciler de olayları aydınlatmak için bu sanıklarla haklı olarak röportaj yapmak istiyor. Aynı bakan ve aynı müdürlerin görev yaptığı dönemde Gazeteci Uğur Dündar Yozgat Cezaevi'ne gelerek aldığı izinle Semih Tufan Gülaltay'la röportaj yaptı, görüşme yaptı ve bu röportajın uygun gördüğü kısımlarını da o zaman çalıştığı televizyonda yayınladı. Ben de o dönem Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı idim. Basın mensuplarının talepleri olduğunda Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması gerekir. Cezaevi savcımız bana Uğur Dündar'ın izinli olarak görüşme isteği talebini getirdiğinde bakanlıktan bu iznin doğru olup olmadığını-elinde yazılı izin olmasına rağmen- teyid işlemini yaptırdım. Can Dündar'a izin vermeyen Uğur Dündar'a izin veren kişi, bugün de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun krizinde odak noktası olan zamanın Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'du." -"MUSTAFA DUYAR KONUŞSAYDI BİRÇOK KARANLIK NOKTA AYDINLANIRDI"- Röportaj izinleri arasındaki çelişkilere dikkat çeken Petek, "Burada ciddi bir ilişkiler ağı üzerinde durulması gerekiyor. Mustafa Duyar konuşmuş olsaydı, Can Dündar'ın da yazısında ifade ettiği gibi karanlık işler belki aydınlığa kavuşacaktı. Ama bu talep, manidardır bakanın iznine rağmen engelleniyor ve arkasından Mustafa Duyar infaz ediliyor. Ama diğer taraftan derin devlet adına hareket ettiğini kendisi de ifade eden, hem Akın Birdal'a suikast olayında gündeme gelen hem de Ergenekon sanıkları arasında yer alan bir kişi ile bu defa sayın Uğur Dündar gazeteciliğini kullandı, aynı makamlardan izni aldı ve röportajını yaptı. Buradaki ilişkileri görmemek, soruşturmayı yürüten savcılar açısından sanırım mümkün değil. Akın Birdal'ın vurulduğu, tabir yerindeyle kameraların önünde can çekişerek hastaneye kaldırıldığı görüntüler televizyon ekranlarına geldi. O dönemde derin yapıdan ziyade Türk İntikam Tugayı (TİT) elemanlarının bu suikasti yaptığı yönünde soruşturma yapılıyordu. Uğur Dündar bu çerçevede röportaj yaptı. Bildiğim kadarıyla röportajın bir kısmını yayınladı, bir kısmını yayınlamadı." şeklinde konuştu. -"YARGITAY, ERTOSUNLA İLGİLİ İŞLEM YAPMALI"- Ali Suat Ertosun'un kurul üyeliğinin Yargıtay tarafından geri alınması gerektiğini savunan Petek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İlgililer ve sorumlular gerçeklerin ortaya çıkması, özelliklede HSYK'nın bugün Ergenekon savcılarının görevden alınması konusunda ısrar eden Ali Suat Ertosun konusunu çok ciddi bir şekilde masaya yatırılması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda ihtilaf konusunun Ergenekon savcıları, KCK soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcısı ve hakimler olduğu tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıktı. Çünkü ihtilafsız konularda kararname çıktı. Demek ki ihtilaflı konu; bu soruşturmaları yürüten hakim ve savcılar, değiştirilmek istenen onlar, baskı onların üzerinde. Türkiye'nin karanlık noktalarının aydınlanması için hassasiyet gösteren bir Türk vatandaşı olarak, geçmişte Cumhuriyet Savcılığı, cezaevi savcılığı, Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış birisi olarak şunu ifade etmek istiyorum; eğer hakim ve savcılarımızı bağımsız ve baskıdan uzak bir şekilde görevlerini yapmaları sağlanamazsa karanlık noktalar aydınlanamaz. Cumhuriyet Savcıları o zaman işin soruşturması yerine başından savma yoluna giderler. Sorumluk duyan herkesin, bırak görevden almayı gündeme getirmek bu davalar sonuçlanıp gerçekten suçlu ile suçsuz ayırt edilinceye kadar görevli Cumhuriyet Savcıları ve hakimlerine destek vermesi, suç işlemedikleri sürece görevden alınmayacakları teminatını vermeleri gerekir. Burada falan hakim, falan savcının değil, Türkiye'nin menfaati söz konusu. Su örgütleriyle mücadele yasama-yürütme-yargı erklerinin ortak hareketiyle olur. Bunu bilfiil yapacak olan yargı makamıdır, diğerleri de buna destek olmalıdır. Yargıtay, söz konusu bu ilişkileri masaya yatırarak Ertosun'un kurul üyeliğinin geri alınmasını, hakkında disiplin işleminin uygulanmasını gündemine almalı, hakim ve savılar üzerindeki baskıyı da kaldırmalıdır. Bu konuda Yargıtay'a görevler düştüğü kanaatindeyim." Bugün
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|