|
![]() |
#1 |
![]() Kaynak haber 7.com
Murat Bardakçı Enver Paşa Paşanın Kırım, Moskova, Bakü, Batum yıllarında yazdıklarıyla, ondan sona yazılanlar arasında çok farklar var Bakü'de, Kırım'da Turan devleti kuracağım demiyor Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizler'den intikam alacak bir İslam devletidir onun hayali. Ama şeriat demiyor, İslam birliği diyor. Siyasi ve askeri İslam konfederasyonu. Enver Paşa'nın Kırım günleri bilinmiyor İngilizler ulaşamıyorbMoskova'da Orta Asya'da olduğu günlerde Berlin'deki günlerinde İngiliz istihbaratı saçma sapan yazmışlar. Kitapta örneğini verdim. Enver Buhara'da. Kırım'da çekilmiş fotoğrafı var. Resim çektirmeyi seviyor çünkü.Paşalar fotoğraf çektirmeyi seviyor Mustafa Kemal'in de çok fotoğrafı var. Kaynak vikipedi.com Ahmed Tosun Paşa*Kavalalı Tosun Paşa Mısır*valisi*Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu,*İbrahim Paşa'nın kardeşidir.*İbrahim Paşa'dan sonra*Mısır*valisi*olan*Abbas Hilmi Paşa'nın babasıdır. 1812'de*vezir*rütbesi ile*Cidde*ve*Habeş*valisi oldu. 1813'de*Vehhabi isyanını*bastırmak için babası Mehmed Ali Paşa tarafından Hicaz'a gönderildi. Tosun Paşa'nın emri altında*Fransızların*yetiştirdiği muazzam *piyade*ordusu*bulunuyordu. Tosun Paşa*Cidde'ye girdi. Sevk ettiği kuvvetlerle*Mekke'yi isyancılardan aldı (1813).*Vehhabilerden temizlediği*Hicaz'ı güvenli bir yer haline getirdi. Tosun Paşa'nın başarısı*İstanbul'da büyük sevinç yarattı. salgın hastalığa yakalanarak yaşamını yitirmiştir (1816). Vehhabi ayaklanmasının*1813 yılında bastırılmasının etkileri*edebiyatta*da görülür.*Âşık Esrâri'nin*Vehhâbi Destanında Ahmet Tosun Paşa övgüyle yer alır. eksende Vehhabilerin isyanı olmasına rağmen olayı bir tarihçi gibi anlatmaz; “Mahmut Paşa'm de ki müjdecim geldi Bonapart (a) yetişti Medine doldı Cidde'yi, Mekke'yi Tosun'um aldı Ahmet Paşa gibi genç aslanım var” Tosun Paşa Yalısı İzmir'in*Çeşme*ilçesinde bulunan tarihi bina kesin olmamakla birlikte, yakalandığı hastalık sonrası ılıcalarda tedavi için Ahmet Tosun Paşa tarafından yaptırıldı düşünülüyor. Tosun Paşa Yalısı,*Sabancı Holding*tarafından aslına sadık restore edilmiş ve*Nars Ilıca*adı altında*butik otele* dönüştürülmüştür. Süveyş’ten*Avrupa’ya uzanan dekorasyonda tarihi otele Ahmet Tosun Paşa tarafından yaptırılan çeşme ve küçük hamam değer katıyor.Mehmet Ali Paşa Camii En küçük oğlu Ahmet Tosun Paşa'nın 1816 da ölümüyle babası*Kavalalı Mehmet Ali Paşa*tarafından anısına 1830 da*Kahirede yaptırılmaya başlanmış ve inşaat*Abbas Hilmi Paşa döneminde 1848 de tamamlanmıştır Yavuz Turgul'un*senaryosuna*çekilen*Kartal Tibet'in 1976 yapımı*Tosun Paşa*adlı*güldürüde Tosun Paşa karakteri Ahmet Tosun Paşa'dan esinlenmedir.Tosun Paşa*isimli Türk sinema filminde başrolde*Kemal SunalTosun Paşa'nın yerine geçen bir yanaşmayı canlandırırken, gerçek Tosun Paşa'yı*Oktar Durukan*canlandırmıştır.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak habertürk.com
Murat Bardakçı - Kut Kahramanı Halil Paşa Yarım asırdan fazla zamandır unutulmuş olan ve şimdi TV dizisi yapılan Kutülâmare Zaferi’nin kahramanı Halil Paşa ENVER Paşa’nın bir yaş küçük amcası*1916 Nisan’ında koskoca İngiliz ordusunu esir ettiği Kutülâmare Zaferi televizyon dizisi hâline getirildi ve hem çekimler, hem de çekim tekniği bakımından ortaya güzel bir iş kondu...Yetmiş senedir unutulan Kutülâmare Kahramanı*Halil*Paşa* yeniden hatırlanıyor, zaferine toplantılar yapılıyor, sergiler açılıyor, konferanslar veriliyor ve Paşa’nın kabrini ziyaretler haber oluyor. Halil Paşa*iyi bir asker ve görüşlerinden taviz vermemiş koyu bir İttihadçı Kut kahramanı, Kurtuluş Savaşı sırasında siyasî faaliyetleri, ve İttihad ve Terakki’yi canlandırabilmek çabaları sebebi ile Ankara’nın kara listesine alınmış; Türkiye’ye girmesi 12 Mart 1921’de yasaklamış Anadoluya geldiği takdirde sınırdışı edilmesi emredilmişti. Paşa, yasağa rağmen 1921 Nisan’ında Batumdan Trabzon’a gelmiş, iki buçuk aydan sonra sınırdışı edilmiş ve memlekete yasağın 1922 Ağustos’unda iptal edilmesi üzerine dönebilmişti.Paşa ve arkadaşları yasaklı günlerinde Ankara’nın görevlendirdiği istihbaratçılar ile takip altında tutuldu Ankara,*Halil*Paşadan haberdar edildi. Arşivlerimizde,*HalilPaşa*hakkında dünya kadar rapor vardır! Halil Paşa’yı konu alan Cumhurbaşkanlığındaki belgeler 1922 Mart’ında ortaya atılan bir iddianın*Mustafa Kemal Paşa’yı hiddetlendirdiğini ve*Halil Paşa’nın Türk temsilciliklerine girmesinin istenmediğini gösteriyor. İstanbul’da İleri”Gazetesi’nde, 1922 Mart’ında bir haber başladı: Gazetede, Ankara Hükümeti’nin Gürcistan nezdindeki temsilcisi*Ahmed Muhtar Bey’in üç İttihadçı’ya,*Halil Paşa Küçük Talât Bey’ ve gazeteci*Muhiddin Bey’e Tiflis’teki temsilcilik binasında ziyafet verdiği yazılmıştı.*Haber doğru ise, Tiflis’teki temsilciliğin Ankara’nın talimatlarını dinlememesi mânâsına geliyordu. Akşehir’de Başkumandan*Kemal Paşa,*18 Mart 1922’de Hariciye Vekâleti’ne şifreli bir yazı gönderdi, Muhtar Bey’in*Halil Paşa*ile eski İttihadçılardan Bizim temsilcimiz bu kişilerle münasebette bulunamaz ve ziyafet veremez”*deyip*Muhtar Bey’den savunma istedi! Kemal Paşa’nın şifreli mektubu, şöyle idi: Ankara’nın Tiflis temsilcisi Muhtar Bey, sabık Şark Orduları Grubu Kumandanı Halil Paşaya ziyafet çekmiştir. Halil Paşa hükümetin memleketten ihraç ettiği kimselerdir, hükümetin resmî temsilcisi bunlarla bir münasebette bulunamaz, ziyafet veremez.Muhtar Bey’e yaptığının doğru olmadığının duyurulması lâzımdır”. Dışişleri Kemal Paşa’nın talebinden haberdar etti Muhtar Bey*gazetedeki haberin*“âdî ve iğrenç bir yalan”*olduğunu söylüyor ve milletvekili, hem de gazete sahibi*Nuri Bey’in böyle entrikalara âlet olmaması için dikkatinin çekilmesini istiyordu. Muhtar Bey,*Ankara’ya şöyle yazıyordu: Halil Paşaya ziyafet verdiğime dair İleri Gazetesi’nde haber veriyor.Ne gibi husumet dolu böyle bir rezil yalanı tekzibe tenezzül etmem. Ancak âdî ve iğrenç entrikalara ciddiyetinden ve namusundan emin olmak istediğimiz gazetesinin âlet edilmesi hususunda mebus arkadaşlarımdan Celâl Nuri Bey’in dikkatinin çekilmesini önemle rica ederim efendim”.Ankara Hükümeti’nin Tiflis temsilciliğini yapan*Ahmed Muhtar Bey,*Ankara Meclisi’ne İstanbul Milletvekili olarak katılmış, 1920 Ağustos’undan itibaren altı ay Dışişleri makamında bulunmuş, Tiflis’teki görevini tamamlamasının ardından Moskova ve Washington Büyükelçiliği’ne tayin edilmiş, hayattan 1934’te Ankara’da ayrılmıştı... memlekete değil, Türk temsilciliklerinde ziyafete davet edilmesi bile yasaklanan*Halil Paşa Batum’dan sonra Moskova’ya gidecek, Sovyetler’in 1922 de İttihadçılar’ın Sovyet topraklarını derhal terketmelerini istemesi üzerine Moskova’daki Afganistan Büyükelçiliği’nden aldığı Afgan pasaportu ile Almanya’ya geçecek, Macaristan’a ve Avusturya’ya seyahatler yapacak yasağın 1 Ağustos 1922’de kaldırılmasının ardından Viyana üzerinden Türkiye’ye dönecekti. Paşa Ankara’ya gidip*Mustafa Kemal’i ziyaret etti, bir vazife almasının mı yoksa*“serbest hayatı”*mı tercih etmesinin uygun olacağını sordu ve*“serbest kalmasının”, siyasetle uğraşmaması gerektiğinin söylenmesi üzerine de İstanbul’daki köşküne çekildi.Kutülâmare”nin kısaltılmışı olan*“Kut”soyadını alan*Halil Paşa*1957’de İstanbul’da, gırtlak kanserinden vefat etti. Alkol kullanırdı Siyaset, hadiseler ve beklenmedik gelişmeler kader arkadaşlarını karşı karşıya ve ağır sözler ettirecek hâle getirmişti... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() kaynak haber 7.com
Sultan Vahdettin Han kurtuluş savaşını başlatan kişidir Sultan ülkenin kurtuluşunun işgal altındaki İstanbul'dan mümkün olamayacağını biliyordu Anadolu'da teşkilatlandı İngilizler, kendisinden halkı teslim olmaya davet etmesini istiyordu. Sultan Vahdettin, devleti kurtaramak üzere Anadolu'ya bir heyet göndermeyi kararlaştırdı. Anadolu'ya giden heyet İstanbul'un desteği ile gitti. Heyet Anadolu'da padişah adına teşkilatlanacak, padişah uygun zamanda Anadolu'ya geçip devleti işgalden kurtaracaktı SARAY HALKI ANADOLU'YA BÜYÜK DESTEK VERDİ Vahdettin, Anadolu harekâtını gizlice destekledi. İstanbul'dan silah, para, mühimmat ve insan gücü göndertti. Hilal-i Ahmer Cemiyeti çeşitli yardımlar adı altında topladığı malzemeyi Anadolu'ya ulaştırıyordu. Hilal-i Ahmer'in yardımları içinde padişah ve ailesinin ve yaptığı yardımlar mevcuttur.PADİŞAHI DIŞLADILAR SALTANATI VE HİLAFETİ KALDIRDILAR Anadolu harekâtı İstanbul'un desteğiyle teşkilatlanmış Osmanlı için kurtuluş ümidi yeşermişti Anadolu harekâtı bir anda İstanbul'a karşı tavır aldı, padişahı dışladı. Son Osmanlı saltanatını lağveddiler (1 Kasım 1922). İki sene sonra da Hilafet kaldırıldı Osmanlı Devleti'nin resmî devlet hukuku tarihe intikal ettirildi (3 Mart 1924). Hilafetin kaldırılması ile Osmanlı hanedanı da sınır dışı edildi.HİCRETTEN BAŞKA YOL BIRAKMADILAR basında ve idarede İstanbul'a ve padişaha ağır hakaretler ve sözler sarf edildi. Yalan ve uydurma haberler yaptırıldı. Padişahın istifa ettiği ve hatta gizlice kaçtığı söylendi. Bütün bunları yapanlar yine kendisinin yetkilendirip desteklediği kişilerdi. Bunlara karşı mücadele kendi evlatlarına karşı mücadele etmek olduğunu ifade ederek "şimdilik" emin bir yere "hicret" etmeyi uygun buldu. YANINA TEK KURUŞ PARA ALMADI 15 Kasım 1922'de isteğini İngiliz işgal makamlarına bildirdi ve 17 Kasım'da İngiliz Malaya Zırhlısı'na binerek dönüp dönemeyeceği meçhul bir yolculuğa çıktı. Yanına devletin malından tek kuruş almadı. Bunlar milletime aittir dedi ve son okuduğu çok kıymetli ve mücevherlerle süslü kitabı hazineye iade etti. Gemi 20 Kasım'da Malta'ya vardı. Sultan, Filistin'e gitmek istediğini bildirmiş fakat müsaade edilmemiştir. Sultan Vahdettin Mekke-i Mükerreme'de umre yapmış Hicaz'dan 20 Nisan 1923'te vapurla ayrıldı. İskenderiye'ye 28 Nisan'da İtalya'ya 2 Mayıs'ta İtalya'nın Cenova şehrine vardı. Cenova'da otelde kaldı padişah San Remoda Villa Nobel isimli mekâna yerleşti ve vefatına kadar burada kaldı. Sultan Vahdettin, ikametini daimi düşünmemiş, bir gün mutlaka bir Müslüman memleketine döneceğini umut etmişti. şartlar elvermedi İngilizler bütün yolları kapattı Sultan Vahdettin 16 Mayıs 1926 günü vefat etti. 65 senelik bir hayat ve Osmanlı Devleti'nin son padişah ve son halifesi veda etmişti. Padişahın naaşına otopsi sonrası tabuta konulmasının ardından acı dolu günler yaşanır. Alacaklılar cenazesini haczettirirler. Villa'da ne varsa, şahsî eşyaların hepsine el konulur. Padişahın cenazesi eşyalarla birlikte bir ay villanın giriş katında mahsur kalır. Abdülmecid Efendi Fransa'dan para gönderir fakat yetmez. Cenazenin haczinin kaldırılması Fransa'daki kızı Sabiha Sultan'a nasip olur. Sabiha Sultan mücevherlerini ve küpesini satarak babasının haczini kaldırtır. KABRİ TÜRKİYE DIŞINDA OLAN TEK SULTANDIR hacizle meşgul olan padişahın yakınları, diğer taraftan padişahın nereye defnedileceğini araştırıyordu Cenazeyi Türkiye'nin hiçbir şekilde kabul etmeyeceği belliydi. yapılan araştırma ve yazışmalardan Suriye'nin Şam şehrinde Yavuz Sultan Selim'in yaptırmış olduğu camiye defnedilmesine karar verildi ve müracaatlar yapıldı. Suriye'de Sultan Abdülhamid Han'ın kızıyla evlendikten sonra ayrılan Ahmed Nami Bey devlet başkanı idi kabul etti. Fransa işgalindeki topraklara defin için Paris'ten gerekli izinler alındı. Haczin kalkmasıyla padişahın naaşı istasyona getirildi ve Trieste'den gemiyle Beyrut'a ve oradan trenle Şam'a nakledildi. Şam istasyonunda cenazeyi hanedanın eski damadı ve Suriye devlet başkanı Ahmed Nami Bey askerî merasimle karşıladı. Cenaze Yavuz Sultan Selim Camii'ne getirildi ve üzerine Kâbe-i Muazzama'nın örtüsü örtüldü. Ardından cami avlusunda açılan kabre defnedildi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kaynak vehbitülek.com
Çal çoban çal Yıldırım Han’ın en sevdiği oğlu Ertuğrul, Sivas’da valiydi Timur Han İran’ı ele geçirip kasırga gibi Doğu Anadolu’ya girdi. Osmanlı Devletinin en uzak noktası Sivas idi. Timur, hızla Sivas’ı kuşattı kumandan Ertuğrul teslimi şiddetli bir kuşatma İçeriden timurun adamları, şehrin kapılarını gizlice Timura, Sivas Timur’un eline geçti. Şehzade Ertuğrul bir avuç askeriyle şehid oldu. Yıldırım acılar içinde kaldı. Ertuğrul gibi bir oğul, Sivas gibi bir kaleyi kaybetti çok sarsıldı Uludağ sırtlarına çıktı koyunlarını otlağa salmış, sırtını ağaca yaslamış bir çoban, kavalıyla içli havalar çalıyordu gözyaşlarıyla onu dinledi sonra Yıldırım Han:“Çal çoban çal...Keyif senin, rahat senin. Kaybettiğin neyin var ki. Sivas gibi kalen mi gitti, Ertuğrul gibi oğlun mu öldü? Çal çoban çal...” MÜSLÜMANA DÜNYADA RAHAT YOK Bütün ömrünü mücadele ile, cihad ile geçiren Barbaros Paşa’nın hatıratında dünyanın “rahat” yeri olmadığını göstermesi bakımından ibret vericidir kendisi şöyle anlatır Cezâyir’i fethettikten sonra, “Elhamdülillah, Allahü teâlânın yardımı ile düşmanı yola getirdik, baş kaldıracak düşman bırakmadık. Gazâ yolunu boş bırakmadık. Artık rahatımıza bakalım” dedim.O gece Rü’yâmda ak sakallı, nûrânî yüzlü bir zât dedi ki, “Yâ Hayreddin! Yalan dünyada rahat olmaz. Rahat, Cennet-i a’lâda Seferlere devam et! Sana müjdeler olsun adanın fethi yakındır. Cenâb-ı Hakkın yardımı seninledir.” hatâmı anlayıp, tövbe ettim. Cezâyir’in yakınındaki ada kâfirlerin elinde idi. Gördün mü erenlerin yüce himmetini. “rahatımıza bakalım” sözümüzü beğenmediler. Elhamdülillah ki, bizi îkâz ettiler, dedim îkâzın şükrü olarak, sadakalar dağıttırdım. Açları doyurdum, elbisesizleri, giydirdim. hazırlıklara başladım. Kâfirler iyi savunmasını yapıyordu kalenin alınması zordu. Seferden önce ‘Yâ Rabbî, yardım et, adayı almamızı nasîb eyle’ diye duâ etti O gece yine rü’yada erenler göründü, ‘Ey Hayreddin, sen kalbini rahat tut, niyyetini hâlis eyle! Adanın fethi yakındır’ dediler., Rabbime şükrettim. Yüzümü yerlere sürüp sabaha kadar ibâdet ettim. topları adaya çevirdim, teslimi top atışıyla, kale düşmüyordu. sabaha kadar ibâdet edip yalvardım. Ağlıyarak şöyle duâ ettim: “Yâ İlâhel âlemîn! Şüphesiz sen kolaylaştırıcısın kalenin fethini zayıf kuluna kolaylaştır. Beni din düşmanları önünde hor ve hakîr eyleme! Nusret ve kuvvet verici sensin. Sana sığındım, sana güvendim. gaflet bastırdı. Uykuya daldım, nûr yüzlü bir ihtiyar:“Ey Hayreddin! Niçin elem çekersin. Gönlünü hoş tut! Herşeyin saati vardır. Vakitsiz kuş bile uçmaz. askerlerini teknelere doldur, filânca saat kaleye hücum ed Hak teâlânın yardımı sizin iledir” dedi.Sabah olunca, tekneleri denize indirdim. Geceyi bekledim. O saatte zifiri karanlıktabadaya çıktık. Kalenin burçlarına askerlerim burçlara çıktı. Kaleyi fethettik.Müslümanların işlerini kolaylaştıran, Cenâb-ı Hakka niyâzda bulundum. Secdeye kapanıp, “Yâ Rabbî! Kuvvet ve nusret vericisin. Ben zayıf bir kulunum. Yaptıklarımı kendimden bilmekten muhâfaza eyle! Ben vasıtayım. Beni her zaman hayıra vesîle kıl! Her zaman İslâmı yaymakla meşgûl eyle” diye yalvardım. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|