|
![]() |
#1 |
![]() Terör örgütünün önde gelen ismi Ferit Şarlatan'ın Hıristiyan olmasından sonra şimdi de Bese Şimal'in Zerdüştlüğe yöneldiği ve İslamiyet'e hakaret ettiği ileri sürüldü.
![]() Terör örgütü PKK'nın yönetim kadrosunun “Hıristiyanlık ve Zerdüştlükü benimserken İslam düşmanlığı sergileyen” kişilerden oluştuğunu gösteren delillere bir yenisi daha eklendi. Terör örgütünün önde gelen isimlerinden Fethi Şarlatan'ın Hıristiyan olduğunu gösteren fotoğraflar ortaya çıkmış; örgüt mensuplarının önderliği “Allah” gibi göstermeye çalıştığı, BDP'li Osman Baydemir'in kendini anlatırken “Camiden çıkıp, harekete katıldım” dediği basında yer almıştı. İSLAMİYET'E AĞIR HAKARETLER Şimdi de yine terör örgütünün önde gelen isimlerinden Bese Şimal'in Zerdüştlüğe yöneldiği ve bunun yanında Aleviliği yüceltirken, İslamiyet'i “lanetli bir realite” olarak nitelendirdiği iddiaları yayıldı. PKK'nın şehir yapılanması KCK'nın 21 Yürütme Konseyi Üyesi'nden biri olan Bese Şimal “Alevilik, Zerdüstlük ve İslam” başlıklı bir yazısında aynen şöyle diyor: “İslamiyet ortaçağ Avrupasını da geride bırakan lanetli bir realite haline gelmekten geri durmamıştır.” KCK Yürütme Konseyi Üyesi Bese Şimal'in akıl almaz görüşleri şöyle: ALEVİLİK VE ZERDÜŞTLÜK “Alevilerin inanç ve kültürlerine baktığımızda toplumsallaşmadan bu güne yaşanan her tarihsel gelişmeden bir kalıntı bir iz görmek mümkündür. Aleviliğe bu konuda en büyük etkiyi belki de Zerdüşt inancı ve felsefesi yapmıştır. Derinlikli bakıldığında Alevilikle Zerdüştlik arasında birçok ortak noktaya rastlanır. Zerdüştlükte devletçiiktidarcı uygarlığın insan iradesini eriterek köleleştirdiği toplum gerçeğine karşı büyük bir öfke vardır. Benzer bir insan yaklaşımı Alevilikte de vardır.” “Aleviliğin Ali yandaşlığı olarak dayandırıldığı İslamiyet gerçeğini tanımak-anlamak önemlidir. Kendi döneminin en büyük devrimsel hamlesi olan İslamiyet, Ortadoğu toplumları açısından yeni bir tarihsel süreç ve yeni bir tarihi aşamadır. İslamiyet özünü koruduğu sürece toplumun komünal, ahlaki ve politik değerlerini sahiplenmiş, yeni bir ahlaki ve politik sistem kurmaya çalışmıştır ancak özünü korumadığı nokta da ise ortaçağ Avrupasını da geride bırakan lanetli bir realite haline gelmekten de geri durmamıştır.” “İSLAMİYET, MUHAMMED'LE BOZULMUŞTUR” “Siyasallaştırılarak devşirilen İslam, iktidarın temel silahı haline getirilmiştir. İktidarlaşan İslam dinden dinciliği doğurmuştur. Dinin iktidara yedirilmesiyle şekillendirilen dincilik, yeni bir egemen ideoloji olarak toplumu kasıp kavurmuştur. Din adına korkunç derecede katliamlı ve kanlı bir süreç başlatılmıştır. İslamiyet devriminin başına gelen de iktidar hastalığının trajik sonudur. Hz Muhammed'in devleti temel çözüm aracı hatta amacı olarak görmesi, ideolojisini bir devlet ideolojisi olarak şekillendirmesi, İslamiyetteki bozulmanın, özden uzaklaşmanın esas nedenidir. Devlet kurma temelinde yürütülen her mücadele her ne kadar güzel duygular ve niyetlerle hareket edilse de yozlaşma kapılarını hep açık tutacaktır. İslamiyet devriminin başına gelen de iktidar hastalığının yolaçtığı trajik sondur.” İSLAM'A AĞIR HAKARETLER “Alevilik katı, gerici, sömürgeci İslamlaşmaya karşı hafif bir İslam'ı rayına bürünerek direnmeyi sürdürme anlamına geliyor. Bunun çok kesin böyle olduğunu mevcut Alevi direniş geleneğinde de bulmak hiç zor değil. Eğer tam direnebiliyorsa eski dininde kalıyor, yok tam direnme imkanı bulamıyor biraz İslamlaşmak gereğini duyuyorsa o zaman Alevi olunur... Ana hatlarıyla demek ki Kürdistan'daki Alevilik; İslam sağ, şovenist Arap egemenliğine karşı duran, savaşan ve bu biçimde coğrafya olarak dağları esas alan, eski dini kültür kaynaklarıyla karışık, oldukça çok şey alan, neredeyse İslam'ı bir perde olarak kabul eden, fakat onun da daha çok Ali geleneğini esas alan böyle dini, sosyal, ulusal bir oluşumdur. Dini direnişçi yanı olan, dini olarak resmi İslamiyet'ten en az etkilenen, eski dini gelenek olarak Zerdüştlük ile bağlarını çok güçlü koruyan, sosyal olarak da beylik, Emevilik dışında kalan halkın kendisi oluyor.” http://www.haber365.com/Haber/PKKdan..._Agir_Hakaret/
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Hasan Sabbah Hasan Sabbah, tarihte ve günümüzde eşi benzeri olmayan bir Alevi önderidir. Hasan Sabbah, kurduğu örgüt ile yıllarca zalimlerin, saltanat sahiplerinin korkulu rüyası olmuştur. Hasan Sabbah, İran’ın Kum kentinde doğmuştur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hasan Sabbah, 17 yaşına kadar Oniki İmam’cı Şii eğitimi almıştır. 17 yaşından sonra İsmailliliği benimsemiş ve bölgenin İsmaili önderlerinden eğitim görmüştür. Hasan Sabbah buradaki eğitimini tamamlayınca, İsmaillilerin merkezi olan Fatımi Devleti’nin başkentine uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra 1078’de vardı. Hasan Sabbah üç yıl Mısır’da kaldı. Kahire ve İskenderiye’de dönemin ünlü bilginlerinden dersler aldı. Hasan Sabbah, 1081 yılında İsfahan’a dönerek, yetkinleşmiş bir şekilde mücadeleye başladı. Hasan Sabbah, yaklaşık 9 yıl çeşitli kentleri gezerek, İsmailliliği yaymaya çalıştı. Bu çalışmaları sonucu var olan İsmaili tabanını daha da genişletti. 1090 yılında Alamut kalesinde eğitim ve örgütlenme mücadelesine yeni bir boyut kazandırarak, Alamut kalesini kendisine merkezi üs olarak seçti. Alamut kalesi, Elbruz sıradağlarının en doruğunda olup, çok korunaklı bir konumdadır. Nitekim yıllarca ordular Alamut’u kuşatmalarına rağmen fethedememişlerdir. Hasan Sabbah burayı bilinçli seçmiştir. Hasan Sabbah, Alamut’un bütün eksiklerini tamamladı. Su kanalları açıp, ambarlar kurdu. Çevredeki küçük kaleleri alıp onlara kuleler yaptı. Çevrede bulunan yerleşim alanlarının çoğu İsmaili oldu. Bu arada bazı kurallar getirip, sosyal reformlar yaptı. İsmailileri kardeşlik bağlarıyla birleştirdi. Böylece her birey kendisini topluluğun sorumlu bir üyesi ve onun ayrılmaz bir parçası olarak hissetmeye başlamıştır. Alamut kalesinin Hasan Sabbah tarafından ele geçirildiğini öğrenen Selçuklu veziri, Nizamülmülk, dört ay boyunca Alamut’u kuşatmasına rağmen sonuç alamadı. Bu dönemde Selçuklu Devleti’nde taht kavgası vardı. Bu durumu en iyi şekilde değerlendiren Hasan Sabbah, örgütlenme alanını günden güne genişletti. Örgütlenme ağı o kadar boyutlanmıştı ki, Selçuklu Devleti’nin üst düzey memurları dahi İsmaili olmuştu. Hasan Sabbah, bütün yaşamı boyunca İsmaili inancının özgürce yaşanması için çalıştı. Bu noktada başarılı oldu. Bugün dahi onlarca kişi Hasan Sabbah’ın yaptıklarını hayranlık, şaşkınlık ve gıpta ile değerlendirmekteler. Hasan Sabbah’a olmadık iftiralar, hakaretler ve yakıştırmalar yapıldı. Öyle ki, Hasan Sabbah taraftarlarına afyon içenler anlamında haşhaşiler denildi. Oysaki onlara “Assasin” deniliyordu. Assasin kavramının türkçe karşılığı “bekçiler, sır bekçileri”dir. Onlar hiç bir zaman dünya malına olan düşkünlüklerinden, insanın inandığı değerler için yapmayacağı şey olmadığını bilmediler. Onlar için, değerleri için, inancı için yaşamını dahi feda etmek, insanın yapacağı bir iş değildi. Günümüzde dahi, Hasan Sabbah ve taraftarları için en ahlâk dışı iftiralar yapılmaktadır. Onlara göre Hasan Sabbah, fedailerini sahte cennet vaadiyle kandırıp, onları uyuşturucuya alıştırıp, eylemlere gönderiyormuş. Ne yazık ki, bir çok Alevi insan dahi bu yalanlara inanmaktadır. Oysaki gerçekler çok daha farklıdır. Gerçekte Hasan Sabbah, kötülüklere, haksızlıklara karşı gelmiş ve öğrencilerini de bu doğrultuda eğitmiştir. Onlara asla ve asla haksızlığa boyun eğmemelerini öğütlemiştir. Bu uğurda gerekirse yaşamlarını ortaya koymalarını öğütlemiştir. Hasan Sabbah’ı izleyen öğrencileri, yer yer fedai eylemler geliştirip, haksızlıkların üzerine gitmişlerdir. Doğal olarak haksız olanlar bunun karşıt propagandasını yapmışlardır. Ama bilinmelidir ki, bir kişiye ne kadarda uyuşturucu verilirse verilsin, o kişi asla böyle eylemler yapamaz. Aksine uyuşturucu alan kişi hantallaşır. Hasan Sabbah’ın Alamut kalesini koruması, bu kaleye en güçlü ordunun dahi girememesi günümüzde dahi gıpta ile bakılan, hayranlık duyulan bir olaydır. Nasıl olurda bir fedai gözünü kırpmadan eylem gerçekleştirmiştir? O fedai nasıl bir eğitimden geçmiştir? Hasan Sabbah nasıl taktikler geliştirip, stratejisini uygulayıp, kaleyi güçlü ordu karşısında korumuştur? Bütün bunlardan yola çıkarak, Hasan Sabbah’ın etkileme gücü, bilinci, askeri dehası, örgütlenme stratejisi günümüzde hayranlık uyandırıyor. Böyle bir büyük şahsiyet görevini başarıyla tamamlamış 1124 yılında hakka yürümüştür. Alevikonseyi sitesinden alıntı *** Hasan Sabbah..Terörizm..ve Gammazlama ![]() Ilk ortaya çıkışı 8. yyla kadar dayanan batinilik mezhebi “nasların zâhiri manalarını kabul etmeyen , gerçek anlamları ancak tanrı ile ilişki kurabilen ‘mâsum imam’ın bilebileceği temel görüşünü savunan aşırı fırkaların adıdır” diye tarif edilmektedir.[1] Batiniler dünyanın "zulumle" ve "baskıyla" dolu olduğuna inanıyorlar ve kendilerini dünyayı "adalet ve hakkaniyetle doldurmak" için çabaladıklarını söylüyorlardı. Şehirdeki işi gücü olmayan toplumdan tecrid edilmiş halkı mevcut düzene dine ve sosyal hayata karşı bir başkaldırıya davet ediyorlardı.[2] Anlatılanlara göre Hasan Sabbah Alamut Kalesini zaptederek oarada ihtilalci bir propaganda yürütmüştür. Batinilik aslında Hasan Sabbah ile ayrı bir boyut kazanmıştır. Kendisi parlak bir zeka teşkilatçılık cebir geometri astronomi sihir ve dini ilimlere hakim birisi olmasına karşın Müridlerine eğitim ve öğretimi yasaklamış “Allah akıl ve düşünceyle değil imamın rehberliğiyle tanınabilir” diyerek müridlerini ilimden bilimden ve araştırmadan uzak tutmuş, peşinden sürüklemiştir. Haşşâşîn (assassin) Artık “masum imam adına davet eden dâiler” yerini esrarkeşlere bırakmıştır. Haşiş içtikleri için “haşîşî” olarak da anlandırılan müridlerine hasan sabbah cennet vaad etmiş ve onları bekleyen mutluluğu önceden tatmaları için esrar içirmiştir. Bu şekilde onlara her türlü emiri vermiş bir insanın yapmaya cesaret edemeyeceği şeyleri onların beyinlerini uyuşturarak yaptırmıştır. [3] Buna müridlerin aşırı bağlılığı itikadı da denebilir. Bir düşünür bu konuda şöyle demektedir. “bu çok sağlam bir itikatla beraber korkunç bir inhiraf müthiş bir sapıklığın ifadesidr. O bakımdan evvela itikadın çok sağlam ilahi esas ve prensiplere bağlanması gerekmektedir.” Haşşaşin kelimesi bugün ingilizcede kullanılan “Assassin” kelimesinin kökenini oluşturmaktadır. Assassin kelimesi suikastçi adam öldüren anlamına gelip etimolojisi şu şekilde açıklanmıştır. “Medieval Latin assassinus, from Arabic hashshAshIn, plural of hashshAsh one who smokes or chews hashish, from hashIsh hashish”[4] Suikastler..cinayetler.. Batıl bir mezhep olan batiniyye [5] Hasan Sabbah’ın liderliğinde çok zararlı faaliyetlerde bulunmuş, uyuşturucu ile kandırdığı fidâileri suikaslar yaptırmıştır. Ünlü Selçuklu verizi Nizamülmülk bu suikasta kurban gidenlerden birisidir. Kendisine bir arzuhal vereceğini söyleyerek huzuruna çıkan bir batınî fedaisi tarafından hançerlenerek öldürülmüştü.[6]Ardından Melikşah’ın, bir söylentiye göre av etinden zehrilenip hummadan diğer bir söylentiye göre ise zehir içirilerek öldürülmesi akıllara suikast sorusunu getirdi. Suikasa kurban gittiği açıktı.. Bu hazin ölümünün ardında Hasan Sabbah ve adamlarının olduğu sanılıyordu. [7] Devletin zirvesini devirerek ülkeyi bir kaosa sürüklemişlerdir. Taht kavgalarını, ve haçlı seferlerini fırsat bilen Hasan Sabbah, nüfuzunu artırarak cinayet faaliyetlerine hız vermiştir. Yeni yeni yerler alırken diğer taraftan propaganda faaliyetleriyle Selçuklu Devletini baskı altında tutmustur.Hemen hergün 5-10 insan fidâiler tarafından öldürülüyordu. Sultan Berkyaruk dahi suikastlerden nasibini almışt1r. Neyseki canlı kurtulabilmişti. Hasan Sabbah’ın öldürttüğü şahsiyetler genelde siyasi dini ve askeri kesimden insanlardı. Bu nedenle ülkede adeta terör havası esiyordu. 13.Yy. Ben Bu Filmi Bir Yerden Hat1rl1yorum Ama... Dehşet ve korku salma anlamına gelen terör aslında tam anlamını bulmuştur. Yollarda emniyet diye bişey kalmamıştı. Fidailer hiç çekinmeden cinayet işleyebiliyorlardı. Halk sürekli korku içindeydi. Kanun venizam tanımayan söz konusu Batinilerin kökünü kazımaya karar veren Berkyaruk girisimlere baslam1st1. İşi hiç de kolay değildir. Büyük bir kararlılıkla hareket eden Berkyaruk batını olduğu bilinen kişilerin tutuklanmaısnı istedi. Bu beraberinde 1950 lerde Amerikada McCarthy’nin kominist avının benzeri bir ifşaat tablusunu da beraberinde getirdi. Insanlar sevmedikleri kişilere adeta batini diye iftira atarak fişlenmelerine onların ölmelerine sebeb olmuştur. [8] Yani halk terörize olmuştur. 35 Yıl faaliyetlerini sürdürdüğü Alamut kalesinde 1124 de ölmüştür. [1] Batinilik mezhebi hakkında geniş bilgi için bkz. Avni İlhan; “Bâtıniyye”, TDVİA, C. 5, İst. 1992, s. 190, Abdülkerim Özaydın;agm, s.348 [2] Coşkun alptekin; age, s. 143 [3] Abdülkerim Özaydın “ Hasan Sabbah”, TDVIA, cilt 16 ist. 1997 s. 348 [4] http://www.seslisozluk.com/?word=assassin aynı zamanda bkz, Abdülkerim Özaydın; agm, s. 348 [5] “Ayetlerin dış manalarından ziyade bâtın yani iç manalarına ehemmiyet verdikleri için tanrı sıfatlarının bazılarını şüpheli gösterirler.” Ferit Devllioğlu; “Batiniyye” Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ank. 1993, s. 73 [6] Coşkun Alptekin; “Büyük Selçuklular” Doğuştan Günümüze Büyük Islam Tarihi, c. 7, s. 143 [7] Coşkun Alptekin; age, s. 143 [8] Hasan Sabbah 1124 yılında otuz beş yıl aralıksız faaliyet gösterdiği Alamut Kalesinde öldü Abdülkerim Özaydın; “Hasan Sabbah” TDVİA, C. 16, İst. 1997, s. 348 Gönderen Can UGUR zaman: 28.10.06 Etiketler: Can UGUR Arkadaşlar aradaki farka dikkat! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() yav zaten şaşırmadım..
müslümanım diyen bir insan zaten kendi vatanına kurşun sıkar mı? bu kadar ağdi veşerefsizce bir işe girişirmi? |
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Pkk'yı (bdp'yi) destekleyenler görün bunların gerçek yüzlerini artık! Kör olmak için neden ısrar ediyorsunuz hala?!
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Soy ismiyle bu kadar uyuşan bir kadın görmek zordur
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Söyledikelri doğru olsaydı bizde terörist olurduk elbet
![]() Teröristtir,domuz eti yiyenden aklı selim açıklama beklenmez. ![]() ![]() ![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Hassan Sabbah fitnesi meşhurdur...
Bu karı ne ki Zerdüşt alimi felan mı... Sallıyor kendince n...pu... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Başka bir dine geçen birileri beni alakadar etmez
Onun hesabını soracak olan Allah'tır ancak İslam'a laf atan, İslam'a maksatlı bir biçimde karşı çıkan kişiler benim gözümde 5 para etmez. Kaale bile almam. Yinede karşı çıkmam gereken bir durum oluşursa karşı çıkmaktan hiç çekinmem. BDP'nin seçmenini bir kaç dinsiz, münafık, alçak kişi yüzünden yadırgamak ve onları birkaç dinsiz, münafık ve alçakla aynı kefeye koymak bana göre talihsizliktir. Her taraf dinsiz, münafık ve alçak kaynıyor. AKP'de de, MHP'de de, CHP'de de BDP'de de bir sürü münafık, dinsiz ve alçak vardır. Bunların İnançla ilgili hesabını partileri veya kişiler değil Allah sorar. Ancak tabidir ki inancınıza saygısızlık yapılırsa elbette o insanı sözlerinizle yerden yere vurabilirsiniz. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
Biz BDP tabanına birkaç dinsiz, münafık ve alçak kişi yüzünden yadırgamıyoruz. Biz onları bu insanlarla aynı kefe yede koymuyoruz, koymadığımızı da herkes biliyor ki bunun en açık örneği de senin burada rahatça yazabilmendir. Bizim karşı olduğumuz nokta bu tür şeyleri bilebile hala onları savunuyor olmanızdır. Evet, her tarafta münafık, müşrik ve şahsiyetsiz insanlar mevcut yalnız önemli olan yönetim kadrolarının ne olduğudur neye ve kime hizmet ettikleridir. Saygıyla |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
Öncelikle yazımın bir kısmını neden renklendirdiğinizi sormak istiyorum? Bu renklendirdiğiniz kısımlardaki düşüncelerinizi paylaşmışsınız fakat daha detaylı bir şekilde paylaşırsanız sevinirim? PKK ile ilgili bir savunmaya geçecek durumda değilim fakat ben bu güne kadar "halka" dayatılan böyle baskıyı görmedim varsa sizin böyle bir izleniminiz tatmin edici bir biçimde bizimle paylaşmanızı isterim. Elbette birileri İslam karşıtıdır ve İslam'ı halkın gözünden düşürmek isteyebilir, bu inkar edilemez ancak bu birileri üzerinden bir genelleme yapmaya çalışmak kendi kendinizi kandırmak olur. Siz şahsi olarak BDP seçmenlerini "alçak" kişilerle aynı kefeye koymayabilirsiniz fakat aynı kefeye koyan binlerce, belkide milyonlarca insan var. Bu durumu tedavi etmek elbette en başta İktidar'a düşer. Burda rahat yazmamam için MHP ile aynı vizyona sahip olmalısınız. Kaldıki siz MHP ile aynı görüşe sahip olmadığınız için burada yazmama pek karışmıyorsunuz. Aksi durumda durum sizin lehinize değil aleyhinize sonuçlanır. O yüzden de karışmıyorsunuz. Neyi "bile bile"? savunuyoruz? "Bir kaç kişinin" alçaklığını mı "bile bile" savunuyoruz? O kişiler Allahından bulsun. Ancak genelleme yapmaya çalışmanız bana göre anti-demokratikliktir, dar görüşlülüktür. Saygıyla... |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|