![]() |
iz
hem yaradır hem cana derman bu aşk beni diyar diyar götürür yüklesem derdimi taşımaz dağlar toplar sızımı da tad'a döndürür vay ateşler ortasında kalışım hangi deniz yangınımı söndürür çöller biter ceylan izlerin bitmez çarpar sonsuz yörüngede döndürür ya yüreğim / ya yangınlar / veya dağ bir gün beni sınırında öldürür Ahmet Mercan |
aydınlık
otuz üç yaşındaydı omuz omuza tosluyorduk karanlığa ölüm aklımızda son sıralarda bir gün tebessümü aradık ve anladık gitti onunla o kocaman çantana sıkıştırıp sağ yan meleğinden kalma evrakları gitmek kolaydır aydın bu kıyıda sensiz kalmayı deneyebilir misin bizimle şimdi yürürken üstüne çirkinliğin böyle boş bir yanımız ve gidiyorsun sen mütevekkil / alnı açık / telaşsız elimiz tutuşturduğun sonsuza uzanan alevden urganla kalmayı dene burda kalmayı dene çelikten dualara tutun da kuşların sesleri işaret olsun kesik sevgi cümlesisin aramızda güne aydın deyişimiz ondan ölüm seni giyindi güzellik yarışında ıssız ovalar boyu boşluk burkulmuş nehir damla damla nasıl düşer kayadan içinden yanar şikâyetsiz dağ aydın diye sesleniriz güneşle yağmur birlikte yağar yırtılmış bulutları kıskandıran gözlerle yürek yırtığında saklı durur duruşun öyle mütevekkil alnı açık / telaşsız seni sıradan olmayan dostlara sıradan olmayan düşmanlıklara anlatacağım kirsiz maviye / çizgisiz kağıda ve gözlerin kadar yeşil bu dinmeyen yağmura kuşlar uçar kader derim gidersin kader derim burda ben giden dost acıya hayat derim Ahmet Mercan |
su içer gibi hançer
alnımdaki çizgiler avucumun içinde kimsenin bilmediği bir pencere benimki gelip ceylan gözleri su içer gibi çölden akşam bir ordu bende uykular kan denizi elinde hançeriyle leyla geceme geldi ve bir daha gitmedi akşamı sahiplendi kentte türkü söylerim işitmez gökdelenler bulutlar anlar beni bir de suskun çeşmeler Ahmet Mercan |
kırık merdiven
yolculuk odur ki yollar arşa erişsin yıldız kulak versin de karıcalar söz dinlesin yağmurun gözlerinde düğün kursun periler niyaz eylesin şehir insin meleklerden geceye tebessümler geçmesin ince saz semai bizi dinlemeden inciniriz ömrün sonbaharında eski bir eşya gibi yaşamak istemeyiz gürültüye sarmasınlar bizi tenhada inlemeyi yeğleriz dönünce mahzenine günlerin okşar ebruli tuğra ısınır ellerimiz Ahmet Mercan |
alevden kelepçe
daldan düşmüş yaprağın vatanı hani rüzgâr taşıyamaz bilirim yükümü hiçbir diyar kalıyorum çaresiz serapsın kaçtıkça yaklaşılan sığındığım her liman taşıyor seni bana kesilmiş cümle gibi gideceğim bunu bil dağ oluyorsun yaklaşan bense kaçışan deniz mekânsız tenhadayım telaşlı / çaresiz yağmurdan alır sükût susmayan gözlerini |
sürgün özlemler
bakışların yana düştüğü zaman göğsünde bir hazan bahçesi vardır yokluğunda sen sanırsın ben varım varlığımı acılardan sor hele gülyüzlü çağın örsünden gelir bir ince sızıntı çağırır beni ellerim ufkundan ışık dilenir yeter ki, izinden ayırma beni kirpiklerimde ıslak bir ünlem yanar hayat her saniye depremler sunar başucuma sonsuzluk sayfalarını karıştırır boşluğa sayhalar salar ben bilirim sensiz hecelerimi kelime kuramam öksüz günlerim kırık notalardan eksik bestemi bastırır kalbime özlemim derim pazarlara sürmem yürek yaramı yaram benim candamarımdır taşımaz kantarlar ağırlığımı ateşi kül eden yangınım vardır Ahmet Mercan |
isli mavi
bir çocuk koşuyor kurşun daha hızlı güvercin uçuyor uçak daha hızlı beyaz bir bulut buruşup yere düşüyor üstünde "insanlık öldü" yazılı Ahmet Mercan |
Cevapsız Büyüyen Soru
Mesut Yabanigül'e... bir çığlık oldum yükseldim gözyüzüne Hiroşima'dan ben suçumu anlayamadan koşarken yığılıp kaldım Halepçe'de Hama'da ben dudağında gülücüğü donan elinde çemberiyle oracıkta kalakalan elleri yakanızda ölen çocuğum kardeşlerimi duyarım Filistinde gökyüzüne tırmanan ateş çemberi Bosna'da ölümü baharda yaşayan ben soğuk çehreler arasından gülücüğe kapı aralayan ben bezbebeğini ağlatmadan ölen Azarbaycanlı çocuğum hiçbirşey istememiştim sizden oyuncaklarımı bile yapardım ben anladan anlayamadan düştüm bir cevap istiyorum sizden bir cevap ben hangi suçtan öldürüldüm evcilik oynadığım evim çocuklarımı bekleyen yemeklerim tarumar edilirken gözlerimi saran alevler içinde annemin bana koşan çığlığı da eridi yeryüzünde yasımı tutsun çiğdemler durmadan kardeşlerime duâdayım ben yanımda ordu ordu melekler Asya'da Ortadoğu'da Afrika'dayım ben ben anneme, ben bebeğime ben babamın eve dönüşüne doyamadan elleri yakanızda ölen çocuğum Ahmet Mercan |
ah-ı kadim
Taner Yüncüoğlu'na sal sabrını okyanuslar üstüne acı gelir yürek yırtar derdim oy! gün gelir güne dayanır yıkılır birdün bu dağlar sevin o zaman, çıldır yüzün ayan, yüzün ak değil mi ki, yol almışsın sıratta meğer ki, yalın ayak taş merdiven toprak yular inişe çeker beni hezeyan yolumda bin bir tuzak ben aşkı kamçılayan küheylan dağı delen gürzün nabzı bende attıkça yıkansın perçemler müjde suyunda nebiler izinde sürgün süvari ok salar gül bahçesine süngü ucunda dağ derim dost anlarım ölümüne sadık ölümüne vefa kumaşlara ilmek salan ellerin taşısın beni de mavi sabaha dalgaları Nuh'a beşik yapan yar iksirin içinde ok'um kalmıştır senden gelen başım gözüm üstüne yar uğruna bir ah çekmek bende murad olmuştur Sürgün Özlemler-Ahmet Mercan |
Gökyüzü Depremleri
-Filistin Direnişine- Kudüs göklerinde kara bulutlar Bulutlar içimde ışık saçarlar Filistin'de küçük beyaz yumruklar Anne feryatları gökleri sarsar Hadi Ammar Hadi Ammar durma at Ebabiller sana kanat çırparlar Taşından büyük öfken bilenir Yüreğin kadar sıkı avuçlarında Süleyman seni seyreder sana güvenir Mescid-i Aksâ'nın kapılarında Attığın taşları taşır melekler Büyütür götürür hedefe kadar Varsın duymasın duyarsız yürekler Melekler seninle cennete kadar Ahmet Mercan |
All times are GMT +3. The time now is 22:45. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025