Gönülden |
01-11-2010 20:37 |
Olayın içinde istismar ve kışkırtma vardır...işçilerin haklarını bu güne kadar savunan bir parti söyleyin ...Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile devrim niteliğinde reformular gerçekleştirilmiştir...AK parti göreve geldiğinde zorunlu tasarruf hesabında biriken 13,5 milyar liralık ana parayı faiziyle birlikte ödemiştir...hak sahipleri bulundukça hakları KEY ödemeleri olarak teslim edilmektedir..şimdi bunu unutturmaya çalışıyorlar.. bu paralar iççinin hakkıydı ve bu parayı AK parti gelene kadar tüm ikdidarlar tarafınca işçinin üzerinden soyulmuştur...
Bir işçinin şikayetiyle ilgili işlemler önceden 8 ayda tamamlanırken, şimdi bu süreyi 15 güne indirilmiştir... 1 Mayıs'ın resmi tatil olmasında gene AK partinin imzası var...2002 sonunda 184 lira olan net asgari ücretin, 1 Ocak 2010 itibariyle net 577 liraya çıkmıştır buda yüzde 214 artışa denk gelmektedir....bu bizden önceki ikdidarlar için sadece hayaldi...ayrıca TEKEL işçilerine CHP tarafından tahsiz edilen arabanın demokratik mücadelede yeri var mı...ayrıca konu ile ilgili başbakanımızın şu sözlerinede yer vereyim geriside size kalmış
Alıntı:
''İşçilerimizin durumlarını iyileştirmek için gayret sarf ettik. TEKEL'li işçi kardeşim ihbar, kıdem tazminatını alıyorsun. Bir defa bu paralarını değerlendir. Bankada mı, farklı bir yerde mi değerlendirirsin, değerlerdir. Oradan sana bir şeyler gelecek. 4-C'den de alacaksın. Böylece geçim koşulların, sosyal güvencede de bir kaybın söz konusu değil, o da aynı şekilde devam edecek. O zaman yapmak istediğin ne? Adama bunu sorarlar. Ha, şu; 'Biz bunların hiç birini istemiyoruz.' Ne istiyorsun? İstediğimiz 'Bizi aynı şekilde aynı koşullarla başka yerde çalıştır.' Kusura bakma. Biz her meslek erbabını olması gereken yerde çalıştırıyoruz, çalıştırmaya da devam edeceğiz. Burada kimse kaydıhayat şartıyla devletin kapısını artık kendisi için 'buraya girdik, kapağı attık, bundan sonra artık korkma', böyle görmemeli. Devlet başarıyla yönetilmeli ve tüyü bitmemiş yetimin hakkı yedirtilmemeli. Bir diğeri farklı yerde farklı bir şekilde çalışırken, burada farklı beklentiler içerisine girmek yanlıştır. Onun için hiçbir zaman hak ve hukukun zedelenmesine göz yummadık ama hiç bir zaman da popülizm yapmadık. İşte bakıyorsunuz CHP'nin, MHP'nin milletvekilleri, gidip bu kardeşlerimin arasına karışıyorlar, orada bağırıyorlar, çağırıyorlar, hakaret ediyorlar. Partimizin kapısına geliyorlar. Bu parti teşkilatının yapmış olduğu bir şey değil ki... Bu, hükümetin tamamen hakka, hukuka bağlı bir şekilde uygulamaya koyduğu bir karardır ve bu kararı kesinlikle uygulayacak. Depolar boş depo, bu depolarda üretim filan yapılmıyor. Tütün işlemesi şu anda bir kaç yerde yapılıyor onlar da bitecek. Bunlar boş depo. Bu boş depolarda 10 bin kişi istihdam ediliyor, yazık değil mi? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı ne olacak? Buna rağmen diyorum ki; gelin 4-C'ye alalım. Yine açıkta kalmayın. Burada istihdam edelim ama topluca kıdem ve ihbarlarını da para olarak verelim. Buyur. Hakkaniyetle olaylara yaklaşmaya çalıştık, adaletle meselelere eğilmeye çalıştık. Bundan sonra da aynı hassasiyeti göstermeye devam edeceğiz. Ben, TEKEL işçisi kardeşlerimizin bunu iyi görmelerini ve bizim iyi niyetimizi, samimiyetimizi görmelerini istiyorum. İstismara alet olmamalarını kendilerinden özellikle rica ediyorum. Bu, bir tuzaktır ve gelenler sadece bu tuzağın aktörü olarak geliyor. Bunu iyi bilmelerini istiyorum. Sayın Baykal, bir zamanlar SEKA'ya da gitti biliyorsunuz aynı şekilde. SEKA'da da yanına topladı 30-35 milletvekilini ve 'burayı kimse kapayamaz' dedi. Sayın Baykal git SEKA Parkında iyice dinlen de kendine gel. O gezdiğin SEKA da müze oluyor. Bunlar hep popülizmin peşinde koştular. Biz, gerçeklerin peşinde koşuyoruz. Ülkemizi nasıl sıçratacağız, bunun gayreti içindeyiz.''
|
|