Atatürk savaş sonrası İstanbul'a çağrıldığında, bir Osmanlı subayı olarak İstanbul'daki evi önce İtalyan askerleri tarafından aranmak istenir sonra da İngiliz askerleri tarafından didik didik aranır. Atatürk bu duruma çok sinirlenecektir ve şehrin her yerinde silahlarıyla dolaşan, kendi evini dahi arayan düşman askerlerine bakıp; bu şehirde hala bir hanedanın varmış gibi gösterilmesi ilginçtir der.
Kabul etsek de etmesek de Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşı sonrası yok edilmiş bir devlettir. Geriye kalan anadolu halkı ise kendi çabalarıyla ve Atatürk'ün liderliğinde kendini yok oluştan kurtarmıştır. Sevsek de sevmesek de bu bir gerçektir.
Biz bugün "bize birşey olmaz, düşman bize birşey yapamazdı" diyebiliriz ama o düşman çok şey yapacak vahşilikteydi.Düşünün; 1800'lü yılların sonunda ve 1900'lerin başında Üsküp şehri tam bir Türk-İslam ve şehridir. Halk sıkı sıkıya Anadolu ve İslam kültürü içinde yaşamaktadır. Zaten Üsküp dindarlığıyla bilinirdi. Peki sonra ne oldu o dindar insanlara?
Ben söyleyeyim, hemen hepsi Hristiyanlar tarafından vahşice öldürüldü, kalanlar ise ya kaçtı ya da kendi topraklarında malı mülkü elinden alınıp mülteci gibi yaşamaya zorlandı. Hristiyan kaynakları bile sırf o dönemde 3 milyona yakın Müslümanın katledildiğini yazmaktadır.
Şimdi oturup bir düşünelim. 3 Milyon Müslüman'ı katledip balkanlardan İslam'ı sildiler. Peki o dönem işgal altındaki anadolu'da kaç milyon Müslüman yaşıyordu?
Bize birşey olmazdı. :)
|
