Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Tartışıyorum (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=121)
-   -   TARAF'ın Bomba Haberi Doğru Çıktı!Kınalı Kuzular Adetta İnfaz Edildi! (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=114859)

çalıkuşu 08-27-2009 17:51

şimdi bu vatan askere gidenlere emanet peki bizim evlatlarımız kime emanet.aileler evlatlarını terör belasından korkarak gönderirlerdi şimdi komutanlardan korkarak gönderecekler.
orduya güveni sarsan bi olay kanaatimce

xhidayet 08-27-2009 17:57

25 arkadaşımı kaybettim... Sadece bir çatışmada 14 kişilik tim arkadaşlarım gözlerimin önünde taranıp bombalandılar..şehid oldular..
Bu acıları yaşayan bir gazi olarak Askerlerini bile bile ölüme (sebepsiz yere) gönderen bu sığ düşüncelei Teğmenin derhal Divan-ı Harpte yargılanması gerek..
Bu evlatlarını teslim eden ailelerin onuru, vatanın selamati, TSK nın aklanması için hayat mebat meselesidir.
Nasıl ki askere,polise kurşun sıkan terörist en ağır bir şekilde hücrelere tıkılıyorsa aynı şekilde ; Teğmenin de cezalandırılması gerek...

Özgür Çağrı 08-27-2009 18:30

Bunlar insanmı be

Bakın bakın gurur duydugumuz Peygamber Ocağına bakın !

ENES_CAN_AK 08-27-2009 18:51

vatan askerlere emenet edilir. peki askerlerin emenet edildikleri komtanlar nekadar insan acaba tartışılır.bu tür olayların olduğu yüzde yüz aşikar.bu komtan olamaz zaten gereğinin yapılması gerekir inşallah üstü kapanmaz.böyle komtan olmaz olsun.

redyellow 08-28-2009 01:34

Alıntı:

xhidayet Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 661518)
25 arkadaşımı kaybettim... Sadece bir çatışmada 14 kişilik tim arkadaşlarım gözlerimin önünde taranıp bombalandılar..şehid oldular..
Bu acıları yaşayan bir gazi olarak Askerlerini bile bile ölüme (sebepsiz yere) gönderen bu sığ düşüncelei Teğmenin derhal Divan-ı Harpte yargılanması gerek..
Bu evlatlarını teslim eden ailelerin onuru, vatanın selamati, TSK nın aklanması için hayat mebat meselesidir.
Nasıl ki askere,polise kurşun sıkan terörist en ağır bir şekilde hücrelere tıkılıyorsa aynı şekilde ; Teğmenin de cezalandırılması gerek...


İMZA:

Redyellow

rıfat gökalp 08-28-2009 04:28

http://www.bugun.com.tr/newsFiles/1/...file/77005.jpg
http://www.bugun.com.tr/reklam/file/kt_haber_alti2.jpg


Şehit aileleri teğmene öfke kustu

Elazığ Koçyiğitler Taburu'nda 4 askerin el bombasıyla şehit düşmesine neden olan teğmene, şehit aileleri öfke kustu:
“Bunun olayın peşini asla bırakmayacağız. Adalet için sorumlular hakkında dava açacağız...”

Genelkurmay'ın 'kaza' dediği Elazığ'daki 4 erin şehit düştüğü patlamaya Teğmen Mehmet Tümer’in verdiği cezanın neden olduğu ortaya çıkınca şehit aileleri isyan etti.

Eline pimi çekilmiş el bombası verilen Onbaşı İbrahim Öztürk'ün dayısı Mehmet Ayhan, bu işin peşini bırakmayacaklarını söyledi. Yeğeninin elinde bombayı patlatacak kadar cahil olmadığını ifade eden Ayhan, "Olayı televizyondan duyduğumuz kadarıyla biliyoruz. Bu ülkeyi beklesin diye gönderdiğimiz evlatlarımız akıl almaz şekilde ölüyor. Ben Sarıkamış'ta askerlik yaptım. Böyle bir eğitim görmedim" dedi.

Şehit er Mesut Bulut'un babası Sinan Bulut, korkunç cezayı veren teğmenin tutuklandığı haberini alınca "Adalet yerini buldu. Olayın sır perdesi aydınlandığı için rahatladım'' dedi.

DAVA AÇACAKLAR

Şehit er İbrahim Yaman'ın ailesi de olayda ihmali olanlar hakkında dava açacaklarını söyledi. Yaman’ın kardeşi Recep, "Aslında o el bombasını, pimini çekip askerin eline veren subayın ağzına vermek lazım" dedi. Olay günü 'kaza' açıklamasını yapan Elazığ Valisi Muammer Erol da 8. Kolordu Komutanlığı’nın kendisine bu yönde bilgi verdiğini söyledi.

bugün gazetesi

ishakyilmaz 08-28-2009 20:04

Flaş:TSK'dan beklenen açıklama geldi


Elazığ'da bir askeri birlikte el bombası patlaması sonucu 4 askerin şehit olması ile ilgili yapılan soruşturma sonrasında tutuklanan teğmen hakkında TSK'dan beklenen açıklama geldi http://www.habervaktim.com/resim/resim84774_2.jpg İşte Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama:
1. 17 Ağustos 2009 günü, Elazığ'daki bir askeri birlikte el bombası patlaması sonucu dört asker şehit olmuştur.

2. Aynı gün 8'nci Kolordu Savcılığı tarafından derhal soruşturma açılmış ve olayla ilgili olduğu değerlendirilen Piyade Teğmen aynı gün göz altına alınmıştır. 18 Ağustos günü ise Teğmen sevk edildiği Askeri Mahkeme tarafından "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak" suçundan tutuklanmıştır.

3. Bu bilgilendirmenin yapılmasının nedeni, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin suç işlediği değerlendirilen personeli hakkında her zaman, yargı yoluna gittiği hususunun bir kez daha ifade edilmesidir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur

ishakyilmaz 08-28-2009 20:18

http://www.haberturk.com/2009/08/28/...kdogru2man.jpg

xhidayet 08-29-2009 01:07

İnsanın aklı karışıyor ve ister istemez sesli düşünüyor;
Şimdi bu zavallı mehmetcik elindeki el bombasını arkadaşlarını mevzisinde değil de Teğmenin olduğu yerde elinden düşürseydi ve bomba o alanda patlasaydı ne olurdu?!!..


TSK Şehit ve Gazi Şubesi Teğmeni -kattiyle, şeksiz şübhesiz- "şehit" katagorisine koyar..Asker de PKK lı diye lanse edilirdi..Olur mu olur?!http://www.nizip.com/images/smilies/confused.gif

Ben de, sıcak bir çatışma sonunda el bombasını pimi çekilmiş vaziyette 4-5 saat elimde tutmuştum. Pimi ben çekmiştim, silahımda mermi kalmamıştı.. Son bir hamle teröristleri de yanımda götürürüm diye beklemiştim. Daha sonra takviye askerler geldi de pimi mandala yeniden taktım.. O vesile Pimi çekilmiş bir el bombasının ne demek olduğunu bilirim..

xhidayet 08-29-2009 01:08

TSK Şehit ve Gazi Şubesi Teğmeni -kattiyle, şeksiz şübhesiz- "şehit" katagorisine koyar..Asker de PKK lı diye lanse edilirdi..Olur mu olur?!http://www.nizip.com/images/smilies/confused.gif

İnsanın aklı karışıyor ve ister istemez sesli düşünüyor;

Şimdi bu zavallı mehmetcik elindeki el bombasını arkadaşlarını mevzisinde değil de Teğmenin olduğu yerde elinden düşürseydi ve bomba o alanda patlasaydı ne olurdu?!!..

TSK Şehit ve Gazi Şubesi Teğmeni -kattiyle, şeksiz şübhesiz- "şehit" katagorisine koyar..Asker de PKK lı diye lanse edilirdi..Olur mu olur?!http://www.nizip.com/images/smilies/confused.gif

Ben de, sıcak bir çatışma sonunda el bombasını pimi çekilmiş vaziyette 4-5 saat elimde tutmuştum. Pimi ben çekmiştim, silahımda mermi kalmamıştı.. Son bir hamle teröristleri de yanımda götürürüm diye beklemiştim. Daha sonra takviye askerler geldi de pimi mandala yeniden taktım.. O vesile Pimi çekilmiş bir el bombasının ne demek olduğunu bilirim..

Eşref 08-29-2009 01:45

99'da Van sınır karakolunda, karakol komutanı olan abimin konuyla ilgili bir yorumu oldu. Dedi ki araziye çıkıldığında, gece nöbette uyuyan asker olursa, tüm taburun hayatını riske attığı için ağır bir ceza verilirmiş. Abimin uyguladığı ceza, üzerine bir pet şişe su döküp askeri uyandırmakmış. Ki o soğukta askerin halini var sen düşün diyor.

Ceza acımasızca ama şart diyor. El bombasının pimini çekip 25-30 dk arası askere tutturma eğitimi de İzmir Foça dağ komando okulunda da kendisine verilmiş. Yani eğitimin bir parçası olarak. Hatta asker arkadaşlarından biri panikleyip hemen atınca oda hapsi cezasıyla cezalandırılmış. Şayet askerin elinde patlarsa da eğitim zahiyatı olarak kayıtlara geçiyormuş.

Sistem askeriyede böylesine acımasızca işlerken, konu gündeme gelmeseydi, bu eğitim zahiyatlarına muhtemelen bir yenisi daha eklenmiş olacaktı. Demek oluyor ki askeri sistemde bir sorun var.

Peki askerin direncinin bittiğini gören teğmende suç yok mu? Suçun zaten en büyüğü onda. Bir insan bu kadar acımasız olamaz. Teğmenin dağdaki teröristten bir farkı kalmamış. Peki şehit askerimizin hatası? Bence onun hatası da el bombasını elinden atmamasıdır. Ölüm yok ya bunun ucunda. Madem dayanamadın, arazidesin, at gitsin. Neden hem kendi canından oldun hemde arkadaşlarını canından ettin?

ishakyilmaz 08-29-2009 12:26

HASAN CEMAL
MİLLİYET
29.08.2009 06:06Yazarın Önceki Yazıları İnsanlığa karşı işlenmiş suçların mekanı yok olmasın! Asıl bölücülüğü Baykal’la Bahçeli yapıyor! Erdoğan, “Beni de tehdit ediyorlar, öldürmek istiyorlar” diyebilmişse bu ülkede... Hilmi Özkök Paşa’nın Evren Paşa’yla ilgili ‘no comment’i... Aldatılmak ya da bir ömür boyu aldanmak! Kürt sorununu çözen bir Türkiye havalanır, uçar diyen işadamı... Büyük işdünyası, Kürt sorununun ne kadar farkında? Geçmişi gömmeden güzel bir gelecek kurulamaz! Baykal-Bahçeli ikilisi bu sese kulak verebilir mi?.. Erdoğan’ın konuşması tarihi bir dönüm noktası olabilir Bu yazıyı okumayan Fenerli olsun!.. Ahmet Türk’ten çağrı: ‘Nerede o eski Baykal?’ On noktada darbe ortamı! Erdoğan-Türk buluşması: Olumlu bir ilk adım... Türkiye’nin barış seferberliğine ihtiyacı var! Devlet Bahçeli’nin tehlikeli oyunu! Kürt sorunuyla silahın, şiddetin bağını koparmak! Şeytanın bacağı Kürt açılımıyla kırılabilir mi? Ne günlerdi, bir zamanlar telefon başında saatlerce beklerdik, bağlansın diye... Hükümetten ihtiyatlı ama olumlu başlangıç! Şimdi hep birlikte avazımız çıktığı kadar bağırma zamanıdır: Yaşasın tam bağımsız Türk yargısı! Kürt sorununu hissetmek, anlamak, çözmek! (1) Devletin bu hoyratlığı neden, çocuklara da acımaz mı bu devlet?.. Urumçi’de 30 yıl önce Uygur Türkleri ile geçen zaman... Cumhurbaşkanı Gül, doğru olanı yaptı ama daha yapılması gerekenler var! Türkiye’de sorunların anası, ‘asker sorunu’ üzerine... Askerin sivile bu kadar güvensizliğiyle ne istikrar olur, ne de demokrasi! Askere karşı demokrasiyi ‘sivil koruma ve kollama’ görevi... DEMOKRASİ VE GELENEKSEL GAZETECİLİK... ASKER SORUNU TÜRKİYE İNANDIRICILIK SORUNU YAŞIYOR YOKSA İŞLER ZORA GİRECEK! TOP YİNE TÜRKİYE'DE SAYIN BAŞBAKAN, İYİ PAZARLAR ! DİLERİZ ARKASI GELİR KÜSKÜNÜM LEYLA! BUGÜN YENİ OLAN SÜRECİN KAPIMIZDA OLMASIDIR HASAN CEMAL KANDİL'E NEDEN GİTTİN?-2 KANDİL DAĞI'NA NEDEN GİTTİN? HATIRLAMA VE UNUTMA! BU SÖZLERE KATILIYORUM AMA... YAZIK DEĞİL Mİ? ÜZGÜNÜM LEYLA'DAN KÜSKÜNÜM LEYLA'YA ÖNCE ATEŞKES SONRA DİYALOG HAYAL KIRIKLIĞI SİYASETTE RİSK ALMAK ERGENEKON'A ÇEKİN BİR ÇİZGİ ÜŞENMEYİN! BÜYÜKANIT'IN SÖYLEDİKLERİ SÖYLEMEDİKLERİ... SİLAHLARIN SUSMASI İÇİNBunca gündür sesi sedası çıkmayanlara sesleniyorum: Yoksa onlar can değil miydi?
Günlerdir sesi sedası çıkmayanlara sesleniyorum. Öncelikle muhalefete sesleniyorum.
Baykal’la Bahçeli’ye sesleniyorum.
Yoksa onlar can değil miydi?
İktidara sesleniyorum.
Başbakan Erdoğan’a, Savunma Bakanı Gönül’e sesleniyorum.
Askere sesleniyorum.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’a sesleniyorum.
Neden sesiniz çıkmıyor?..
Yoksa onlar can değil miydi?
Onların ana babaları yok mu?
Birazcık vicdanı olan herkese sesleniyorum.
Neden susuyorsunuz?
Hepsi can değil miydi?
Yoksa ben mi yanılıyorum?
Komutan, ceza olarak, pimi çekilmiş el bombasını tutuşturuyor askerin eline...
Bomba elinde patlıyor.
Ve dört asker ölüyor.
Tarih 17 Ağustos 2009.
Kaza diye açıklama yapılıyor, şehit diye toprağa veriliyor dört asker.
Oysa kaza değil.
Kaza olmadığını, aradan dokuz gün geçtikten sonra Taraf gazetesinin manşetinde patlayan haberden öğreniyor Türkiye. Ancak o zaman tutuklanıyor komutan...
Ve Genelkurmay’dan bir açıklama ancak dün akşam üstü geliyor.
Bir haber daha var.
O da Taraf’ta çıktı.
Üç ay önce, 27 Mayıs’ta Güneydoğu’daki bir yerde mayın patlıyor, 6 asker şehit oluyor, açıklama PKK mayını diye geliyor. Büyük bir cenaze töreni düzenleniyor. Başbakan, DTP Genel Başkanı’yla randevusunu iptal ediyor.
Gerçekten PKK mayını mı?..
İlgili iki komutan arasında internete düşen telefon görüşmesi, eğer doğruysa, patlayan mayın PKK mayını değil. Altı erin ölümüne yol açan mayın, koruma amaçlı olarak bizzat asker tarafından döşenmiş.
Komutanların kendi aralarındaki telefon görüşmesinden çıkan gerçek bu, öyle mi?
Bir başka deyişle:
PKK değil, eğitim zayiatı mı?..
Evet, günlerdir sesi sedası çıkmayan herkese seslenmek istiyorum.
En başta da Baykal’la Bahçeli’ye..
Neden sesiniz çıkmıyor?..
Ölenler can değil miydi?
Bu önemsiz bir olay mı?
Orgeneral Başbuğ’a sesleniyorum:
‘Güçlü ordu’ böyle mi olur?
Savunma Bakanı’na sesleniyorum:
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki ‘eğitim zayiatı’ konusuna el atmayı düşünüyor musunuz?
Başbakan Erdoğan’a sesleniyorum:
Asker sorgulanmayacak mı?
Asker tabu mu?
Asker, üstüne vazife olmadığı halde her gün siyaset kurumunun işine karışacak, ama siyaset kurumu, siyasetçiler askerin yanlışlarına sessiz kalmaya devam edecekler?
Siyasetçi askere mi tabi?
Yoksa tersi mi?..
Hatırlasanıza:
Daha bir kaç ay önce Yunanistan’da çok konuşan bir Genelkurmay Başkanı bir anda emekliye sevkedildi hükümet tarafından...
Gerçek demokrasi budur.
Canlar ölecek, hesabı verilmeyecek!
Böyle demokrasi olur mu?
Böyle hukuk devleti olur mu?
Sonra da mikrofonların karşısına geçilip bilgiçlik taslanacak, eski deyişle malumatfuruşluk yapılacak, “Güçlü ordu, güçlü Türkiye!” diye fetvalar verilecek!
Hadi canım sen de!
Önce ana babalar, askere gönderdikleri çocuklarının nasıl öldüklerini öğrenebilsinler.
Yapılacak ilk iş budur.
Genelkurmay’da dün yapılan haftalık basını bilgilendirme toplantısında ölümlerle ilgili sesi sedası çıkmayanlara sesleniyorum:
Nerelerdesiniz?
Yoksa onlar can değil miydi?..
Anaları babaları yok muydu?..
Ne yazık!
Ne zor bir ülkede yaşıyoruz.

ishakyilmaz 08-29-2009 12:29

Ali Karahasanoğlu - Vakit
akarahasanoglu@vakit.com.tr
2009-08-29
Genelkurmay tutuklamayı niye geç açıkladı? Genelkurmay Başkanlığı, Elazığ’daki el bombası patlaması ile yaşanan vahim sonucun hemen akabinde, “pimi çekilmiş el bombası ile eğitim yapmaya kalkışan teğmen”in tutuklandığını açıkladı.
Yani, olay gazetelere yansıdıktan sonra tutuklama kararı verilmiş değil.Genelkurmay’ın olayı örtbas etme gibi bir çabası yok. Genelkurmay konuyu hemen olayın akabinde soruşturmuş ve ilk planda teğmenin sorumluluğunu görerek tutuklama kararı verilmiş!
Daha sonra da olay, basına intikal etmiş!
Bu açıdan bakıldığında, Genelkurmay’ın verdiği bilgilere göre, gerçekten olayın örtbas edilmesi gibi bir niyet olmadığı görülüyor.
Ama böyle bir açıklamayı yapmak için, Genelkurmay niçin günlerce bekler?
Niçin?
Olay yaşanmış, hemen akabinde bir teğmenin tutuklandığının açıklanması, kime neyi kaybettirir?
Şimdi açıkladınız işte. Bir sürü dedikodu edildikten sonra.
Oysa ilk anda açıklanmış olsaydı, Genelkurmay’ın dedikodularla itibarının sarsılmasının önüne geçilmiş olurdu.
Hadi diyelim ilk gün cenazeler defnedilmeden, böyle bir açıklama infial oluşturabilirdi.
Peki, olay gazetelere intikal ettikten sonra neyi beklediniz? Yine aradan günler geçmedi mi?
Niçin olay basına intikal ettiği gün, hemen açıklamadınız; “O teğmen tutuklanmıştır” diye!
Olay yaşandığı gün açıklamıyorsunuz.
Olay basına intikal ettikten sonra açıklamıyorsunuz..
Günler geçtikten sonra, bir akşam saati, internet sitenize koyduğunuz duyuru ile, olayın ne şekilde cereyan ettiğini kamuoyunun bilgisine sunuyorsunuz.
Burada çok ciddi bir hata yok mu?
Kusur, her insanda olabilir.Her kurumda kusurlu hareketler yaşanabilir..
Ama bir teğmenin kusurlu hareketi sonrasında yaşanan ölümler, şimdi Genelkurmay’ın da zamanında gerekli açıklamayı yapmaması sebebi ile, kurumsallaşmış olmuyor mu?
Hemen o gün açıklama yapılmış olsaydı, “Dünyanın neresinde, silah eğitimi alınırken hiç kaza yaşanmaz? Teğmenin yaptığı, açıkça bir görevi suistimal. Çok büyük bir hata.. Genelkurmay, o teğmene, bu tür olaylarda böyle hareket etmesini emretmiş mi ki, böyle davranıyor? Tamamen bireysel kusur. Bireysel kusuru, kurumsal kusura dönüştürmeyelim” derdik..
Ama ya şimdi?
“Bireysel kusur”un “kurumsal kusur”a dönüştüğünü, çok net olarak görmüyor muyuz?
Hatta haberler basında tartışılırken bile suskunluğa devam edilmesi, “kurumsal kusur”un katmerleşmesi anlamına gelmiyor mu?
Böyle olunca, biz Genelkurmay’ın açıklamalarına nasıl güveneceğiz? Genelkurmay’ın suskunluğundan nasıl çıkarımlarda bulunacağız?
Bence bu son olay, Genelkurmay’da bir değişikliğin başlangıcı olmalıdır.
Genelkurmay, basının önemli bir bölümü ile arasındaki güven tartışmasına sebeb olan “akredite uygulaması”nı kaldırarak, işe başlamalıdır.
Akredite uygulaması kaldırıldıktan sonra, aktüel olarak tartıştığımız tüm konulardaki gerçekler, birer birer kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır.
Örneğin GüvenErkaya ile ilgili gazetemizde çıkan haberler üzerine, ne işlem yapılmıştır, işlem yapılması düşünülmekte midir, açıklanmalıdır..
Malvarlığı konusunda, daha önce mahkum edilen bir oramiral örneği varken ve bu mahkumiyet Genelkurmay Askeri Mahkemesi tarafından verilmişken, şimdi Erkaya konusunda Genelkurmay’ın sessiz kalmasını nasıl izah edeceğiz?
4 askerin ölümünden bir teğmenin sorumlu tutulup tutuklandığı açıklamasının günler sonra yapılmasındaki gibi, Erkaya’nın malvarlığı hakkında da bir soruşturma varsa, bu soruşturma günler sonra mı açıklanacaktır?
Bu arada geçen süre içinde, Genelkurmay’ın uğrayacağı itibar kaybının müsebbibleri, yine aynı kurumun yetkilileri olmayacak mıdır?
Günümüz dünyasında, hiçbir şey, artık gizli kalmamaktadır. Her şeyin şeffaf olduğu bir dünyaya açılıyoruz artık.. Genelkurmay da bu gerçeği görmeli ve bir an önce gereğini yaparak, itibar kaybına son vermelidir!

ishakyilmaz 08-29-2009 12:36

17 Ağustos 2009’da Elazığ'da şehit düşen 4 askerin komutanları tarafından cezalandırılırken öldüğü iddiasıyla ilgili suçlanan teğmenin tutuklandığı bildirildi.

Taraf Gazetesi'nin ortaya attığı iddiaya göre, mevzide uyuyan askerler komutanları tarafından cezalandırılırken hayatlarını kaybetti. Bu habere şu ana kadar Genelkurmay’dan bir açıklama gelmedi.

Daha önce açıklandığı gibi kaza sonucu değil kanunsuz bir emir sonucu cezalandırılmak istenirken şehit olan 4 erle ilgili iddialar gündeme bomba gibi düştü.

‘Açık Toplum’u algılayamamak
Olayın bir boyutu usulle ilgili. Askeri bürokratlar suskun duruyorlar, eski alışkanlık devam ediyor. Olayları örtbas ederek kontrollerinin devam edeceğini zannediyorlar.

Açık Toplum’u algılayamamış komutanlar TSK’yı zan altında tuttuklarını ve TSK’yı yıprattıklarını göremiyorlar. Bir gazeteci gerçek bilgiye rahatlıkla ulaştı.

Artık TSK’da olan her olaya kuşku ile yaklaşmak durumunda kalacağız ve toplumun TSK’ya güveni olumsuz etkilendi. “Çocuklarımızı bu komutanlara nasıl emanet edeceğiz” diye düşünen aileler haklılar.

Eğer konu basına yansımasa olay eğitim zayiatı diye kapatılacak mıydı? sorusu kafalarda canlandı.

Eğitim zayiatı değil dört ocağa ateş düşme olgusu
Olayın diğer boyutu ‘Fırsat eğitimi’ kavramı. İddialara göre teğmen ifadesinde “Fırsat eğitimi esnasında kaza ile öldüler” şeklinde vermiş.

Fırsat eğitimi, eğitimde yüksek sorumluluk taşıyan yöneticilerin kalite standardı için teşvik ettikleri bir uygulamadır.
Sırada beklerken, nöbet tutarken serbest zamanlarda verilen kısa emirlerdir. “Düşman bu taraftan gelse ne yaparsın, deprem olursa ne yaparsın” gibi. Bilgi tazelemek, tecrübe kazanmak ve hızlı kazar vermek için faydalıdır.
Fakat 45 dakika pimi çekilmiş el bombası ile yapılan eğitime "eğitim" denmez firavunluk denilir. Fırsat eğitimi ile ilgili böyle bir prosedür ve standart olamaz.

Sorunlu ‘Liderlik’ eğitimi
Harb Okulları’nda en önemli verilen dersler liderlik eğitimi ile ilgilidir.
Liderlik eğitiminde eski anlayış ‘Karizmatik Liderlik’ anlayışı idi. Bu eğitimde her Harbiyeli kendisini küçük bir Atatürk olarak görmek zorunda idi.

Bu anlayışın hedeflediği yüksek özgüven, risk alma, kendini dava için feda etme, baskın olma ihtiyacı, yüksek ikna ve etkileme gücü, vatanseverlik davası için yüksek maliyete katlanma ve sadakatin yüceltilmesi sakıncaları da getiriyordu. Ancak özel şartlarda savaş gibi durumlarda kullanılacak ve gerekli bu özelliklerin genelleme yapılarak barışta da kullanılması sakınca doğuruyordu.

Bunun için bütün dünya ordularında olduğu gibi ‘Bilimsel Liderlik’e geçiş yapıldı. Hilmi Özkök paşa döneminde Hollanda Genelkurmayı ile ortak akademik bir çalışma başlatılmıştı.

Karizmatik liderlik itaat ve sadakati yüceltmeye öncelik verdiği için yönetilenlerde yetersizlik, korku, suçluluk, pişmanlık, tatminsizlik, sorumluluktan kaçma duyguları uyandırıyor ve yaşatıyordu. Bu duygularla ‘iç mücadele’ çoğu zaman radikallik doğuruyordu.

Bu teğmen bozuk sistemin ürünüdür
Bilimsel Liderlik stratejik ve bağımsız düşünmeyi, araştırma özgürlüğünü, özgüven ve girişimciliği, gerçekçiliği, uygulamacılığı, pragmatik olmayı amaçlar. Liderliğin bireysel değil kurumsal olmasını hedefler.
Mamafih Kurtuluş Savaşında büyük Atatürk’ün karizmatik liderliği daha sonra pragmatik değişime uğramıştır. O dönemin büyük eğitim düşünürü John Dewey’i Türkiye’ye davet etmesi bunu göstergesi idi.

Bugün bakıyoruz Harb Okullarına tabulara dayalı, dogmatik, sadakati yücelten eğitim devam ediyor. Yüksek özgüven sahibi insan yetiştirirken çılgınca fırsat eğitimi adı altında katliam yapıp ‘eğitim zayiatı’ diyen subay tipi yetişiyor.
İnsanın aklına 28 Şubat döneminde 40 Milyar doları batıran, yönetim kurullarında orgenerallerin olduğu bankaların sonuçta ‘görev zararı’ diyerek dosyaları kapatmaları geliyor.

Artık açık toplum var şeffaflıktan başka yol yok, bilimin rehberliği sözde değil özde olmalı ve komutanlar özeleştiri yapmalılar.

Yoksa böyle fabrikadan böyle malzeme çıkar.

Prof. Dr. Nevzat TARHAN / HABER 7
ntarhan@gmail.com

ishakyilmaz 08-29-2009 13:44

http://www.ensonhaber.com/images/news/190487.jpg

ishakyilmaz 08-29-2009 19:37

Son günlerde TSK'yla ilgili haberleri birbirini ardına patlatan Taraf gazetesinin yakışıklı yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, bugünkü yazısında TSK'ya çok ağır ithamlarda bulundu. Kütahyalı, "Türk ordusunun, Türk devletinin şehitlik tabiri üzerinden yaptığı şey ahlaksızca bir din istismarıdır." dedi.
İNSANIN ÇILDIRASI GELİYOR
Türkiye'de en büyük din sömürüsü, en büyük din bezirgânlığı şehitlik makamı ve şehitler edebiyatı üzerinden yapılıyor... Bu vatanın gepegenç dört evladı vicdan kanatan, insanlıkdışı bir “askerî ceza” vesilesiyle canlarını kaybetti... Ders olsun diye pimi çekilmiş bir bombayı bir askerin eline vermek, onu 45 dakika süründürmek ve bu rezalet sonunda üç arkadaşıyla birlikte ölmesini sümenaltı etmeye çalışmak... Böyle bir onursuzluğa imza atabilmek, üstüne de pişkin pişkin bu katledilen çocukların ailelerine “Oğlunuz vatan için şehit oldu, mekânları cennettir” demek... İnsanın çıldırası geliyor...

ŞEHİTLİK ÜZERİNDEN DİN İSTİSMARI
Defalarca yazdım yine yazıyorum... Türk ordusunun, Türk devletinin şehitlik tabiri üzerinden yaptığı şey ahlaksızca bir din istismarıdır... Türk devletinin şehadet kavramını kullanması laiklik ilkesine temelden aykırıdır... Laik bir devlette dince kutsal sayılan kavramlar ve değerler kullanılamaz... Bu resmen devletin, vatandaşlarının dinî duygularını sömürmesi demektir... Kutsal din duygularının dünyevi işlere alet edilmesi denen şeyin en hası bugün laik Türk devleti ve ordusu tarafından yapılmaktadır... Ve artık buna bir son verilmelidir... Türk medyasının vicdanlı organları da devletin yurttaşlarının dinî duygularını sömürmesine artık alet olmamalıdır... Gazetemiz Taraf da bundan böyle vefat eden askerlerimizle ilgili “Şehit oldular” tabirini asla kullanmamalıdır diye düşünüyorum... Bu feci olay artık böyle bir ilke kararının kesin olarak benimsenmesine vesile olmalıdır... Gerçekten vicdanlı, gerçekten demokrat ve gerçekten laik tüm yazarlara da buradan çağrıda bulunuyorum... Türk devlet zihniyetinin yurttaşlarımızın kutsal dinî duygularını ahlaksızca sömürmesine ARTIK DUR DİYELİM... Bu sömürüye, bu bezirgânlığa ortak olmayalım!

TÜRK ORDUSU LAİKLİK İLKESİNİ ÇİĞNEDİ
Dört gepegenç insanın, Er Öztürk, Er Yaman, Er Bulut ve Er Altın'ın psikopatça bir ceza sonucu ölmeleri de şehitlik kavramının sömürülmesi aracılığıyla kapatılmak istendi... Türkiye halkının kırsal kökenli dindar çoğunluğunun yani Derin Anadolu'nun genç evlatları 25 yıldır bu kirli, bu karanlık savaşta hep İslami duyguları sömürülerek ölüme gönderildi... Laiklik gerekçesiyle darbe yapan Türk ordusu, subay alımlarında namaz kılan adayları “laiklik” gerekçesiyle içine almayan Türk ordusu, erleri askere çağırırken ve savaşmaya motive ederken her zaman sonuna kadar laiklik ilkesini çiğnedi...

ANALAR PEYGAMBER OCAĞINA GÖNDERİYORDU ÇOCUKLARINI
“Burası Peygamber Ocağı, ben de bir Türk subayı olarak beş vakit namaz kılmak istiyorum” diyen kişiler ordudan kovuldu!! Ama erleri orduya çağırırken “Burası Peygamber ocağıdır, siz de gerekirse bu vatan için şehit olup, cennete gidecek mehmetçiklerimizsiniz” dendi... Sadece şehitlik değil mehmetçik tabiri bile tümüyle İslami/manevi duygularla örülü bir kavramdır Derin Anadolu'nun yüreğinde... Mehmetçik tabiri Derin Anadolu'da Hz. Muhammed'i akla getirir... Oğullarını askere “Küçük Muhammed” olarak, “Küçük Peygamber” olarak yani Mehmetçik olarak gönderir bu ülkenin halkının büyük çoğunluğu... O manevi duygular sebebiyle düğün zurnayla gönderir oğlunu askere... Sanki bir dinî ibadet gibidir oğlanı askere göndermek Derin Anadolu'nun dünyasında... Bu ülkenin halkının çoğunluğu için çok sevdikleri oğullarını hacca göndermek ile askere göndermek arasında fark yoktur çoğu zaman... Oğlanları öldürülecek olsa da şehadet makamına ulaşacaktır, mekânı cennet olacaktır... O sebeple, bu kirli iç savaş patlamadan önce uzun süre dindar Kürt halkı da oğullarını gönül rahatlığıyla askere gönderiyordu bu ülkede... Aynı ortak İslami/manevi duygular sebebiyle....

AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI
Ne kadar acı, ne kadar trajik ki bu safiyane manevi duyguların istismarı üzerinden ne vatan evlatları bu dört er gibi sebepsiz yere can verdi... Eğitim zayiatı gerekçesiyle kaç asker öldü? Kaç defa yaralı askerler yardım beklerken telsizden “Analar çok mehmetçik doğurur ama Skorsky doğuramaz, helikopteri riske atamayız!” diye cevap geldi... Çünkü ne gerekçeyle, ne ihmaller ne hatalar ne suiistimaller sebebiyle bu ülkenin gençleri ölürse ölsün bu durumu sorgulamıyordu Derin Anadolu... Tam aksine “Oğlum şehit oldu, mekânı cennet oldu” diye seviniyordu belki de... At izinin, it izine karıştığı bu kirli ve karanlık savaşı da sorgulamıyordu...

BU ÜLKEDE ASKERE GİDİLİR Mİ
Kendi iç yapısında birazcık dindar subayları bile barındırmayan, derhal kovan Türk Genelkurmay zihniyeti tam gaz din sömürüsüne devam ediyordu “şehit aileleri”yle temastayken... Oğullarını kaybetmiş bu insanların acıları üzerinden, daha fazla din istismarı yaparak daha fazla kan akmasını kışkırtıyordu kimi generaller, subaylar ve politikacılar...

Böyle utanç tablosunun olduğu bir ülkede askere gidilir mi? Böyle bir ortamda askerlik “vatan görevi” sayılabilir mi?

ishakyilmaz 09-03-2009 17:12

http://i.milliyet.com.tr/MansetSol37..._mf362594.Jpeg

fgencay 09-03-2009 17:33

Askeriyeye güçlü bi denetim mekanizması lazım çürük yumurtaların ayıklanması lazım.En yukarıdan En aşağıya kadar.Yapılan israfın önlanmesı lazım.

ishakyilmaz 09-03-2009 17:36

Birileri peygamber ocağı,göz bebeğimiz Türkiye Silahlı Kuvetlerini Guantanamo işkence merkezine dönüştürmeye çalışıyorlar!ALLAH bu zalim ve hain idarecileri kınalı kuzuların başından def etsin!

ishakyilmaz 09-08-2009 15:59

El bombası cezası veren teğmenin avukatı çekildi

Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde bir askerin eline pimi çekilmiş el bombası vererek patlamaya neden olduğu öne sürülen tutuklu teğmenin avukatı davadan çekildi. http://www.habervaktim.com/resim/resim86241_2.jpg Alınan bilgiye göre, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesine dilekçeyle başvuran sanık avukatı Veysel Demirok, davadan çekildiğini belirtti. Sanık M.T'yi, talebi üzerine avukat Behiç Cantürk'ün savunacağı öğrenildi.
Karakoçan'da 17 Ağustos'ta mevzide el bombasının patlaması sonucu 4 asker şehit olmuş, patlamaya neden olduğu öne sürülen görevli teğmen, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak" iddiasıyla tutuklanmıştı.

AA

BlueMoon 09-08-2009 16:03

bu yazıya verilecek en müthiş cevap stv yorumcularından Abdullah Abdülkadiroğlunun köşe yazısıdır

halilky 09-23-2009 16:24

Açılımı engellemek için yok yere askeri mayına bastırmadılar mı?
Kamuoyunu yanlış yönlendirip AKP'yi kasten güç durumda bırakmak için.
Haberin doğruluk payı hiç de az değil.

EZEL 09-23-2009 19:29

Bu olayda kesinlikle askeriyeyi hükmeti suçlamıyorum askeriyeyi haklı buluyorum biz ak partiler askeriyenin siyasete karışmasını sevmiyoruz yoksa ordumuzu seven insanlarız dostumuzun düşmanımızın pkk'ıların pkk'lı medyanın olduğu yerde ordumuzun onbinlerce operasyon yaptığını unutup düşmanlarımıız güldürmemek adına gizlediği bir olaydan dolayı ordumuzu suçlayamam doğru olanı yapmıştırlar

ishakyilmaz 10-17-2009 15:26

http://www.ensonhaber.com/images/news/197693.jpg

Elazığ'da pimi çekilen bombanın patlaması sonucunda 4 askerin öldüğü olayda suçlanan Teğmen Mehmet Tümer ve mevzilerdeki diğer askerler, olayı patlamadan 2 saat sonra askeri savcıya anlattı. Soruşturma Jandarma kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi

OLAY YERİNDE ÇEKİLEN GÖRÜNTÜLER:
http://www.ensonhaber.com/images/news/185804.jpg
Karakoçan İlçesi Koçyiğitler Piyade Taburu’nda iç güvenlik harekatının sürdürüldüğü 17 Ağustos 2009 tarihinde Teğmen Mehmet Tümer, emirlerini yerine getirmediği gerekçesiyle cezalandırmak amacıyla piyada onbaşı İbrahim Öztürk’ün eline verdiği pimi çekili el bombası patlamıştı. Patlamada, Öztürk ile birlikte piyade çavuş İbrahim Yaman, piyade onbaşı Ali Osman Altın ve er Mesut Bulut şehit olmuştu. ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak’ gerekçesiyle tutuklanan Teğmen Mehmet Tümer'in olaydan 2 saat sonra askeri savcıya olay yerinde verdiği ifadenin görüntüleri ortaya çıktı.
Teğmen Tümer'in Elazığ 8’inci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yargılanmasına dün devam edildi.
ÖZTÜRK DİSİPLİNSİZ BİR ASKERDİ
Mahkemede, sanık Teğmen Tümer’in talebi üzerine görevli tim kolunda daha önce görev yapan uzman çavuş Zeydan Arabacı tanık olarak dinlendi. Arabacı, şehit asker İbrahim Öztürk’ün acemi birliğinden sonra geldiği usta birliğinde devamlı birlikte olduklarını 8 ay birlikte görev yaptıklarını söyledi.

Öztürk’ün usta birliğine geldiğinde kendisine mekanik nişancılık ve el bombası eğitimleri verildiğini söyleyen uzman çavuş Arabacı, “Gerçekten disiplinsiz bir askerdi. Hakaret konusu yoktu ama 18 askerin içinde emir verdiğinde alternatif üretirdi, diğer personele örnek oluyordu. Giyimi bile bir askere yakışmayacak şekilde oluyordu” dedi.
Mahkeme başkanının “Öztürk’ün bu durumuna karşı ne yaptınız?” sorusuna Arabacı, “İkaz ettik. Ona, bir hatanın hepimize mal olacağını anlattık. Ama gözümüzün önünde arkadaşları ile tartışıyor, dalaşıyordu. Uyarı ve ikazlarla tedbir aldık. Herhangi bir ceza vermedik” yanıtı verdi.
Arabacı, müdahil avukat Özgür Murat Büyük’ün “Disiplinsiz diyorsunuz, disiplin cezası aldığını biliyor musunuz?” sorusuna ise “Biz askerlerin tezkerelerini alıncaya kadar ceza almamalarını isteriz. Yoksa 20 asker var, hepsine tutanak tutalım mahkemeye verelim. Bu tür davranışlar pek gösterilmez. Hataları ikaz ile cezalandırıyoruz. Burada Öztürk’ün babası var. Kusura bakmasın başı sağ olsun. Belki kendisinden başka ben uğraşmışımdır. Ben koluna girip banyoya götürürdüm, getirir yatağına yatırırdım.”
SANIK YERİNE ŞEHİT ASKER YARGILANIYOR
Müdahil avukat Büyük araya girerek, mahkemenin sanık Tümer yerine şehit Öztürk’ü yargılamaya başladığı izlenimi edindiğini belirterek, bu durumun kendisini rahatsız ettiğini söyledi.

Duruşma daha sonra tarafların yaptıkları talep doğrultusunda keşif yapılması için ara verildi.

xhidayet 10-17-2009 18:39

Çok söyledik ve söylemeye devam edecğiz.. Yeter artık... Bunlar insan!...

Supraliminal 10-17-2009 18:50

Allah kimsenin karşısına bunun gibi komutan çıkarmasın askerde.Çıkarmasın diyorum çünkü tek değil eminimki bunun gibiler.Elbet onlarca var ordunun içinde.

Ak_Urfalı 10-17-2009 19:24

Alıntı:

xhidayet Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 678257)
Çok söyledik ve söylemeye devam edecğiz.. Yeter artık... Bunlar insan!...

abi bukınalı kuzular insan ama..bi bak hele bunu yapan şerefizler insanmııı ???

ishakyilmaz 10-18-2009 18:36

http://image.samanyoluhaber.com/Imag...1018/88762.jpgTaraf: O teğmen yalan söylüyor...

Askere ceza olarak pimi çekilmiş el bombası vererek dört askerin şehit olmasına neden olan Teğmen Tümer görüntülü ifadesinde yanıltmış.Yazı Boyutu 10 12 14 16 İlişkili Haberlerhttp://www.samanyoluhaber.com/Images/kare_k.jpgİşte o teğmen olayı anlattı - İzleyin....
Elazığ'ın Karakoçan ilçesine bağlı askeri taburda nöbette uyuyan askeri cezalandırmak için pimi çekilmiş el bombasını veren ve dört askerin ölümüne sebep olan Teğmen Mehmet Tümer'in, olayın ardından alınan görüntülü ilk ifadesinde yanıltıcı konuştuğu ortaya çıktı. Tümer, olayı incelemek üzere gelen komutanlarına pimi geri taktığını, er İbrahim Öztürk'ün pimi çıkartıp, bombayı patlattığı iddiasında bulunmuş. Ancak, olaydan sonra görgü tanıklarının alınan ilk ifadelerinde pimin hiç takılmadığı, Öztürk'ün “Beni öldüreceksiniz komutanım” demesine rağmen Teğmen'in 45 dakika pimi takmadığı ve akabinde patlama olduğu ortaya çıkmıştı.

Elazığ Askeri Mahkemesi'nde önceki gün hakim karşısına çıkan Teğmen Tümer'in yargılandığı davada bir ilk gerçekleşmiş ve duruşmayı takip eden basın mensuplarına, olaydan sonra yapılan incelemenin görüntüleri dağıtılmıştı. Görüntülerde dikkati çeken en önemli konu, Teğmen Tümer'in olayı objektif bir şekilde anlatmadığının kameralara yansımasıydı.

Pimi taktım ama o çıkarmış...

Görüntülerde olayla ilgili ilk incelemeleri yapan komutanlar, mevziileri gezerken Teğmen Mehmet Tümer'den pimin içerisinde bulunduğu kutuyu açmasını istiyorlar. Tümer, pimin içerisinde bulunan kutuyu açıp, komutanına veriyor. Komutan, pimi alınca Teğmen Tümer'e “Bu pimin İbrahim Öztürk'e ait olduğunu biliyor muyuz” diye soruyor. Tümer de pimi onun mevziinde aldıklarını, pimin ona ait olduğunu söylüyor. Tam burada da kameralara pim gösteriliyor. Soruşturmayı yapan komutan pimi aldıktan sonra konuşmalar devam ederken, askerin herhangi bir sıkıntısı olup olmadığını soruyor. Tümer de soruyu “yok” diye cevaplıyor.
Tümer olayın hemen ardından komutanlarına olayı anlatırken, pimi taktığını, er İbrahim Öztürk'ün kendisin pimi tekrar çıkartıp, patlattığını şöyle anlatıyor: “Ben bombayı fırsat eğitimi kapsamında kendisine verdim. Bak dedim mandalı bıraktığın anda patlar. Zaten bunlar eğitimlerini alıp geliyor. Ondan sonra tekrar takıp yanına koydum. Ondan sonra kendisi çıkarıyor, önce bu mevziine gidiyor roket mevzisine, oradan uyarıyorlar, sonra ben uyarıyorum geç otur yerine diye. Ondan sonra tekrar arkadan dolaşıyor, şu taraftan buraya geliyor. Patlama oluyor.”

Tanık askerler Teğmen'i yalanlıyor

Daha önce Taraf'ta yayımlanan tanık tüm askerlerın anlatımları, Teğmen Tümer'in ceza olarak pimi çektiğini, yaklaşık 45 dakika takmadığını ve sonrasında patlamanın meydana geldiğini itiraf etmiş ve Tümer'i yalanlamışlardı. Benzer beyanlar Teğmen Tümer'in üç gündür yargılandığı askeri mahkemede de devam etti. Tümer'in yaptığı savunmalar, dinlenen bazı tanıkların ifadelerinde, pimi çekilmiş el bombası eline verilen İbrahim Öztürk devamlı suçlandı. Disiplinsiz olduğu, bombayı bilerek patlattığı gibi iddialar ortaya atıldı. MEHMET BARANSU - TARAF

http://image.samanyoluhaber.com/Imag...8/askerler.jpg


18.10.2009 15:33:07


All times are GMT +3. The time now is 02:59.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025