Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Şiir (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=140)
-   -   Kahraman Tazeoğlu Şiirleri (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=129182)

akgurbetci 09-02-2010 02:30

Sen Kaybından Olacak Sonum

Vakit gece yarısı
Hüzün kar beyaz iniyor gökyüzünden kimsesizliğimin üstüne
İç çekişlerimden buğulanmış gözlerimin ardından insanlar geçiyor,telaşlı…
...Ömrümün en derin uçurumunun kıyısındayım bu gece
Ve ölüm bir “ayrılık” ötemde
Yürüyorum…
Her adımda kentin ayaza durmuş nefesi işliyor içime
Hadi yâr tut gözlerimden…
(d)üşüyorum!

Neredesin?
Gittiğinden beri gelmeyişlerinin kapı eşiklerinde nöbet tutuyor gözlerim
Ve hiç tanımadığım çocukların isimsizliğinde arıyorum seni
Belki hâlâ aynı şehrin sokaklarını tüketmekteyiz
Az önce yanımdan geçip gittin belki de! Kim bilir?
Yâhut binlerce kilometre var aramızda
Ve bir yerlerde bana benzemeyen birini beklemektesin
Ama sen bil…!
“Bülbül gülce,ben sence konuşuyorum nicedir…”

Unuttun mu?
Birbirine koşan cümlelerimiz vardı
Dudaklarımızın kelepçe yüklü şehirlerinden kaçan
Ne vakit aşk düşse geceye;
Mısra mısra sevda damlardı parmaklarımızdan
Ve kafiyeler dökülürdü uykusuzluğumuzun üstüne…
Karanlığa sarılır,ağlardık…
Sonra kelimelerimiz öpüşürdü aşkın parantez içlerinde
Biz utanır,susardık….
Söylesene kandırdın mı beni?
Yüreğinin tüm acılarını içime saldın ve benliğimi çalıp gittin mi benden?
Öyleyse sen de yalancı çıktın yâr!
Sen de aşkı “var” zannettirdin bana ve gittin
Sonrası hiçlik,sonrası acı,sonrası bir yokluğun başlangıcı…
Yoksun!
El ele yürüdüğümüz tüm yokuşları devirdim dilimin üstüne ve sustum!
Sesim yokluğunun ayak izinde gömülü durur şimdi
Ve yüzümde kırılgan gülümseyişleri çocukların…
Var mı haberin?
Parmaklarım ellerine dokunamamış olmaktan dargın öylece kayıp giderken
Şehirlerarası hüzün taşıyan bir trenin tozlu camında
Yüreğimde müebbete hüküm giydi adın!
Adın ki dilimin ucunda küf tutmuş altı kurşun
Adın ki her harfinde uçurumlarından düşüyorum
Ama bil ve unutma! Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!

Vakit yokluğunun ilkbaharı
Umudu sende kalmış yarınlara göçüyorum
Ceplerimde yağmurlarla boyanmış düşlerim var
Ve ellerimde yalanlara batırılmış parmaklarının izi…
Bu gece bir “ben” daha tükettim tütünlerin gölgesinde
Ve bir gün daha tükendim gözlerinsiz
Tükenmiş zamanların zemherisinde kayıbım şimdi
Takvimler benden,ben gözlerinden habersiz…

Kentin üşüyen sokaklarını soluklarımla ısıtarak yürüyorum sensizliğe
Bir çift ayak izinden ibaret yas karası istasyonlara bırakabildiğim
Ben zaten hep kendimi uğurluyorum tren garlarının veda sahnelerinde
Hep kendimden gidiyorum
Ve en çok düşlerimden vuruluyorum İstanbul’un eteklerinde
Kimse bilmiyor; tükeniyorum!
Sen-sizce ölüyorum gözlerimin önünde
Ve sessizce karışıyorum aşka boyanmış gül rengince toprağın bedenine
Öylece kayıp giderken ellerimden bir adım bile atamıyorum kendime
İçime işleyen sevdanın raylara mimlenmiş intihar eylemlerinden kurtaramıyorum yüreğimi
Ve vagonları yokluğunla dolu trenlere ezdiriyorum ben (siz) liğimi
Biliyorum çaresi yok bu hastalığın
Biliyorum yokluğum yokluğuna vurgun
Ve anladım ki alfabesi yok yokluğun
Susuyorum!
Dönmeyeceksen ateşe ver senli düşlerimi
Ve ört üstüme geceyi
Uyuyacağım!
Yolum çok, çook uzun…
Ve yine söylüyorum;
Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!

Mâsivâ 09-02-2010 20:40

http://img03.blogcu.com/images/s/i/i...1245307383.jpg

AMA GİTME

ama gitme
gözlerimde kan gezer
yasadışı bir soğuk işler iliklerime
gözyaşlarını geçirip sırtına
küflü bir sapak mı bırakacaksın sabıkama

biraz duman hıçkırığı sigaranda
biraz gece kırığı bende
şiir yorgunu damarlarıma ilk aşktan sola dön
ama gitme


şiir kanamalı bir aşkın "sonu yok"undan geçerken
ışığın sesini bul
aynandaki kırık yüzümü topla
gözümde seğiren acı bir denizde yüzdür
olimpos'un sıcağını
ama gitme

uçurumlar seri cinayetleri tökezletirken
sesini sakladım cebime
yağmur işgalli bir gecede ıskaladım
kapına dayanmalarımı
daha binmeden otobüslere
duraklar mı tuttu da kustun sesini üstüme
bak sana dil sürçmeli peltek şiirler yazdım
satırlarından kan sızar
satırla doğranmış bir aşkın cinayetinde


bir insan iki kıyıya aynı anda gözlerinden düşebilir
itme

ama gitme
daha saat "hoşça kal"ı göstermedi
bitme !

Kahraman TAZEOĞLU

akgurbetci 09-03-2010 20:32

Olabilir bir aşkın hem kolaylığına aldanıp en aşkı yaşayamamak hem de olmazlığıyla karşılaşıp, aşkın en asil yüzüne küfür etmemek için seni sevdim! Korkak cesaretine her yol tehlikesiz görünür ve tehlike denilen, korkak için cesurluğunu göstereceği bir kürsüdür!

Ben, kahraman olmak için seni sevdim! Yeterince imkansızdın, çokça tehlikeliydin ve senin için yaşamayı başardığımda ölümsüz olacaktım. Ben, seni sevmemek için neden aradıkça ve “neden”ler buldukça, seni daha çok sevdim! Şimdi!

Var mısın? Kalalım sen ve ben ve bu öykünün tüm yel değirmenleriyle savaşalım, bir Donkişot şizofrenisiyle…
Hangimizin Cervantes, hangimizin Donkişot olduğunun ne önemi var? Tekimizin sanrısına, “biz” gücüyle karşı koyarız.

Kalem kimin elinde, kim kahraman? Bilinse ne değişir ki?
Kazansak da hayal ürünü, kaybetsek de… Sayfalar arasındaki aynı tarafta saf tutmuş bizliğimizin resmi, bakarsın güzel durur! Bakarsın, yakışır yan yanyanalığımız birbirimize.

Evetse, siper et düşlerini, gerçeklerin keskinliğine…
Hayırsa, bir daha sus! sus!




http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-..._6110776_n.jpg




SUSACAK VAR isimli romanından

akgurbetci 09-04-2010 14:29

Gözlerini gözlerime çakıp içime daldı.

Baktığıydım ama gördüğü değildim...


susacak var'dan

Mâsivâ 09-04-2010 17:17

Kaç bahar oldu..
Neden Yoksun ?


Bir yıldız sağanağı ve bir yanım veda..
Bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana..
Çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat..
Tanıdığım bir şey bu bulutlar,ulvi bir el tarafından ağlayabiliyorsa..
Beni de ağlat demeliyim..
Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi..
Yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuşum gibi..
Neden yoksun..Neden parmaklarında kavizler çizmiyorsun artık..
Bilmiyor musun artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu..
Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç..
Yoksun..Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum yok oluşunu..
Şehrin ilk simidini ben yedim..Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor..
İlk çayını ben içtim bu şehrin..Sen yoksun..
Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini buğulu bir camdan seyrediyorum..
Sonun nerede olduğunu bilmeden ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına ismini kazıyorum..
Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam..
Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden..


Neden Yoksun ?
Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları beni avutan..
Kimi zaman evet son kez git ve bir daha dönme kalbimi yıkan..


Dokunduğun yürek aynı marur bakışlarınla izliyorsun bu şehri..
Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların bir gün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin..
Adımlarını ne de çabuk sıklaştırdın gitmek için ve neden acele ettin haykırışlarını çığlıklarına adamak için..

Gözlerim kan dolu izliyorum seni..
Bir yerlerde hala varsın biliyorum..


Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için..
Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin dar ağacına..
Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin gitsen de yalnızız kalsan da yalnız..
Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki..
Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin..
Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarından..


http://img220.imageshack.us/img220/6...inedbyshp5.jpg

Kaç bahar oldu söylermisin..
Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu..
Ebediyen ölmeyecek ruhumun bir şehri var sende..



Kahraman Tazeoğlu

akgurbetci 09-05-2010 02:36

sustumsa vardır bir bilmediğim

şöyle kurulup oturamadım kelimelerinin döşüne
gramerinden devrilen zarf sürülerinden düştüm hep
...
kime bölündüm sessizliğin sırtında bilme
sırra kalem basmadım

sustumsa vardır bir bilmediğim

Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ 09-05-2010 15:08

Bana kalbini ver.
Avuçlarımda tutacağım mayınların yerine.
Acele giden gece zamanlarında çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana. Düşerken dibe, soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana.
Tercüme edilmemiş öfkeler seyrelsin ömründe.
Yüksek sesler alçakça dinlenir.
Bana usul sessizliğini ver.



Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince.
Adının anlamını ver bana.
Telaffuzunda özlemlerin dindiği adını ver bana.

Başkaları, bu aşkı oyalamak için var olur.
Ne kadar durdururlarsa nefesini, o kadar hızlanırlar.
Bana kendini ver.
Her şeyden ayıkladığın kendini…
En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler.
Seninle gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.
Bana gücünü ver.
Yaralar değil canı yakan. İzin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardımseverliği…
Yaralarını göster ve bana izlerini ver.

Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde.
Baktıkça seni gördüm.
Bana var oluşunun sırrını ver.
Günbatımlarında gözümün değdiği yerlere kurul.
Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım.
Bana zamanını ver.

Atlardan daha hızlı koş oraya.
Soluk soluğa kaldıkça koş…
Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat, vaktinde yetişmek için bana, bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya. Bana verdiklerinle bekliyorum seni. Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde…
Kuşlara takılmasın ayakların.
Takatini zorla ve koş…
Oraya… Kent soysuzlarının, aşk eşkıyalarının, gurur kırmak için hendek kazanların, dokunuşun esrarından acizlerin, kontrol edilmeyen sevilerin, intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya… Koş…

Ben bütün gemileri uğurladım. Gitmeyeceğim.
İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
Yazılmış sözleri susuyorum.
Konuşarak, yazılmamışları siliyorum.
Bana hecelerini ver.
Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç.
Bana başlangıçlara yeter hevesini ver.

“Susacak var” edilen bir yemin, sözle tutulamayan.
Bana yüzünden çizgiler ver, gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan.

Suya yazılmaktan kurudu kelimeler…
Bana bir cevap ver!


KAHRAMAN TAZEOĞLU

akgurbetci 09-13-2010 00:34

Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk.


Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği..


Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ 09-13-2010 00:37

Alıntı:

akgurbetci Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 801264)
Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk.


Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği..


Kahraman Tazeoğlu

cesaretsiz olmak lazım, teşekkürler diyor ve susuyorum :ayutandım:

Mâsivâ 09-15-2010 19:32

‎../Yitik bir aşkta uyuyakalmış,
Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim.
Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım.
Öyle durulup durulup.
Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi,
...
Yârin gözleriyle vurulup…


Mâsivâ 09-16-2010 19:05

‎../Her çoğul kavgada yerini buldu yaralı geçmişimiz. Unutma özürlü hafızalarımız içimize aşk oldu, dışımıza kin! Bizi küskünlükler bağladı, aşk ayırdı. Seni seviyorum’lar düştü dilimize her bağırışın ardından. Seni seviyorum’lar düştü dilimizden, ellerimiz ellerimizdeyken...

Kahraman Tazeoglu

susacak var romanından...

Mâsivâ 09-17-2010 16:32

..vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
söyle saçlarında öldüğüm
bir geri gidiş kaç günde gelirdi../

Mâsivâ 09-17-2010 17:25

Kahraman TAZEOĞLU - Unutabilirsin Beni

Yeryüzünün bütün hüznü karşımda.
Ayrılık uçurumlarına sürükleniyor ruhum.
Bahanelerinin hükmü sarkıyor yüzünden.
......Boğazıma dolanan aşk nameleri hicranımı kaldırıyor yerinden,
karalıyorum son sayfaları gözlerimde büyüttüğüm bütün çığlıkları…
Suskun bir duvar aksediyor, eşgalim kafeste nöbetçi.
Aşk gece zemherisinde korunaksız tuttuğum fotoğrafta sadece sen ve ben;
bizliğimiz adını ters düz ettiğim gün bitmişti zaten ;
yaralı geçmişim istanbulun ayakları altında!
Eksik kalmışım aşk adına mihribat korusuna.
Hecelerim sessiz keskin bir suskunluk var içimde…
İçim içinden çekip gitmiş.
Anlamsız mürekkepler lekesi olup düştün mısralarıma.
Ellerimi tutmaya aciz.
Konuştuklarıma ecnebi kaldın, yaprakları tutuşturup saçlarıma.
Vedasız gidecek kadar uzaktın bana.
Sancıdan başka birşey bulamazsın adının geçtiği satırlarda.
Kapat gözlerini ve bigane kal.
Gelip geçilecek yer değildir ömrüm!
İlk gülümseme , ilk bakış, ilk aşk, ilk baharı çoktan geçtim ”YAGRUT”!!!
Kanımın değdiği yerde acı var.
Ufak tefek terkedilişlerle büyüttüm içimde koca bir terk ediş.
Topla sevdanı kırık yüzümün hüznünden.
Astım aşkı ve defnettim kalbime koca bir haykırışı.
Yazıldığın kadarsın ne biraz az ne biraz fazla…
İsyanlarımın ortasında rutin kaldım aşka ama sen yazacak söz bırakmadın düşücek yaprak kalmadı.
Hem ölü hem yaralı var avuçlarımda.
Ceset gibi düşsende ardıma bakmam ihanete yüz çevirmiş adama…
Ağlayanın gitti!!!
Sessiz bir nefes vermek istiyorum şimdi.
Bitti.
Unutabilirsin beni , bitti!!!


burdan dinleyebilirsiniz..

Ruh-i zar 09-17-2010 18:13

[Kesinlikle dinlenilmeli]

GİT
---

Şimdi gidiyorsun
Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git

Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle

Bir insan bu kadar eksilebilir mi

Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
O adam bendim unuttun mu
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
Seni unutamadı

İşin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun

Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin

Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
Git

Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin

Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun git


Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ 09-19-2010 18:00

Beni benden ayıran, beni bana ayartan sevgili! Henüz karşıma çıkmadan, karşı çıkmadan, kayıp gittin, kaybedip gittin. Küfür gibi kanayan bu yaradan yangın doğuyor. Alev alev sönüyor, cayır cayır susuyorum. Sana ait ne varsa yakıp yıksaydım keşke diyorum. Ne çare gücüm yetmiyor. En büyük sevgiler geçiyor yanımdan, bakamıyorum. 'Kendini... intihardır bu' diyorlar, diyenlere de bakamıyorum.

Gönülden 09-19-2010 18:02

Teşekkürler sevgili Buz-ul emeğine sağlık güzeldi ;1







Mâsivâ 09-19-2010 18:05

Alıntı:

Gönülden Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 806404)
Teşekkürler sevgili Buz-ul emeğine sağlık güzeldi ;1






rica ederim ;1

Mâsivâ 09-19-2010 18:07

Sakince dokunup bahçendeki çiçeklere anlatmak isterdim sana hangi topraktan söküldüğümü.
İsterdim ki al beni koynunda kurut ucuk renkli bir gül gibi...
Sonra baharın ılık nefesi kesilirken çocukluğumdan başla yırtmaya sana dokuduğum düşleri.

Mâsivâ 09-20-2010 12:11

../fırtınalar kopuyor demişsin
yüreğinin en rüzgarsız yerlerinde
oysa ben
bin mevsim sana fırtınalandım
sen bilmedin
...gittiğine inansam dönmeni beklerdim...

Mâsivâ 09-29-2010 11:47

'Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi'nden...
 


Aşkın,kendini öldürebilecek kadar cesur olmalı sevdiğim.
Her nakaratta yeniden hatırlayacağın,cepleri boş bir gidişi bırakıyorum sana!
Enkazı kaldırılmamış çocuk yüzümle.

Beni şakaklarımdaki sonbahardan tut. Birazdan utancını bırakacağım sana bu aşkın.

Bu gidiş beni de bitirecek biliyorum ama kaçsam ağlamaklı oluyor omuz başlarım.
Yaslansam uçurumsun…

Her gidişime yenilip her dönüşüme güçleniyorum.
Nedir bu ters denklem?



K.T

Ak_Kelebek 09-29-2010 17:26

Her gidişime yenilip her dönüşüme güçleniyorum.
Nedir bu ters denklem?

çok hoş . teşekkürler paylaşım için. +

akgurbetci 10-07-2010 08:05

Eğer insan unutmak istemezse, bir günü bile hatırlar on yıl sonra...

Ve unutmak isteyen, bir günde unutur on yılı...


susacak var romanından...

merve 11-20-2010 02:53

Hemen Gitme
Unutmuşum aşkta söylenenleri
Nasılsını bile bir başkaydı..
Hemen gitme !
Böyle tenhalaşmışım ya
Durup halini hatırını soruyorum gölgemin
Sanki yüzgöz olmuşum hüzünlerle
Kalbim diyorum ellerim çıkıp geliyor
Kovamıyorum da
Hemen gitme !
Sana bir yaprak kadar solgunum desem, rüzgar çeler aklımı
Dallanıp budaklanır içimdeki boşluk
Bahara karın tokluğuna gelen ağaçlar gibi olurum
Hemen gitme, bu kente bir sokak daha gelse
Söyle kim arar seni
Kırılır gülümsemelerin bir bir içime düşer ve
Bir gülü uyandırıp uygarlığından kırmızılığı ne kadar
Kim götürür seni
Ahh neydi ki suçum
Gençliğimi ve terketmelerini kayırmaktan başka
Alıp başını gidiyorsun benden
Hemen gitme !
Sana diyorum bir ağlasam, üşüsem derin bir kuyu gibi
Omuzlarından başlayıp yıkılsam önüne
Utanır sevinçlerim insan içine çıkamayan toprak gibi olur
Hemen gitme !
Anla beni ben bu yalnızlıkla geçinemem
Geçinemem terkedilmiş bir yürekle
Ama yinede sen sen herşeysin işte
Hayata açılan pencerem
Sevinçlerimi büyüten odalarım
Hemen gitme !
Terkedilmiş evler gibi olurum
Hemen gitme..

Kahraman Tazeoğlu


All times are GMT +3. The time now is 19:29.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025