![]() |
Alıntı:
Efendim, başkası olunca "tapıyor". Kendimiz olunca "saygı, sevgi." Tapıyor derecesinde abartan varsa onun kendi sorunudur. Bu herşey için geçerlidir. Bu kendi nefsi olur, kadın olur, alkol olur, Atatürk olur, Başbakan olur vs. vs. Ama "siz tapıyorsunuz." demek olmaz. Böyle bir genelleme yapılamaz. Ahmet Selim'in şu yazısını da öneririm, tam alakalı olmasa da: http://www.akpartiforum.com/soz-orta....html?t=144280 Yeri geldi mi "Tayyip" diye de hitap ederim. "Ampül" demişliğim de vardır. =P Kim ki o. Oy verdim sayemde Başbakan oldu. Ben ona borçlu değilim, o bana karşı borçlu ve mesul. Ama taptığım "Şey". İşte ben her şartta ve her zaman o "Şey" e borçlu ve O'na karşı sorumluyum. |
Alıntı:
Allaha taparız biz... aksini iddia ediyorsan bizi kafir ilan etmiş oldun ki sonuçları ağırdır... |
Alıntı:
Anlayışın için teşekkürler mümin kardeşim. |
cahil seni...
bir müslümana kafir demenin cezasını bir bilsen... yazık... |
Alıntı:
Atatürk öleli kaç sene geçmiş ama hala daha böyle bir toplumda önemi çok fazla olan "DİN" konusunda hangi noktada durduğunu bilemiyoruz. Müslüman toplumuz. Buna söz söyletmeyiz. Bizim için önemlidir. Lakin yine çok önemli olan milli bir unsurumuz olan Atatürk'ün bu konuda ne düşündüğünü, aslının, astarının, içinin ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmiyoruz. Herkes başka birşey söylüyor. Yanlış anlaşılmasın çok önemli bir mesele demiyorum. Yine yanlış anlaşılmasın bu durumda Atatürk'ü suçlamıyorum. Ama öyle bir düzen oluşmuş ki o öldükten sonra... Geçen bunca zamana rağmen konuşulması, eleştirilmesi korku veren, soğuk gelen bir konu. Bunca zamandan beri bu aşılamamış. Düzen bunu gerektiyor. Böyle bir durumda Erdoğan'ın, Fethullah'ın, Şu'nun, Bu'nun hatasını konuşmak, bunu birilerinden istemek çok mantıklı değil. Çünkü zaten düzen bunu yasaklıyor. Bence öyle. Atatürk'e gelince "hooop dur" başkasına sıra gelince "koyver gitsin". olur mu, olmaz. =) Kaldı ki Başbakan kedi, köpek, bilimum hayvan olarak bile çizilebiliyor, mahkemeler "ampül" demek suç değildir diyor vs vs. Biri çıkıp kendisine bağırabiliyor vs vs. Eleştiren, eleştiriyor küfür bile edilebiliyor. Adam herşeye öyle veya böyle kanuni olarak açık. Çıkmış diyorsun ki bana onun hatasını anlatın. Sanki çok önemli birşeymiş gibi. Çok dağıttım ya, toplayamadım. Kusura bakmayın. =P |
Alıntı:
|
Beyin evirmi gerçekleşmemiş.
Kemalist değil mi,istediniği müslüman ilan eder,istediğini kafir,istediklerini peygamber. Şutladım ;D |
ama abd askerlerine oh oh iyi oldu muttfeikimiz diyen bir muslumana ne denir tartışılır.
arkadaş onu demek istedi galiba evrenbilimci. bana turlu turlu haakret eden forum bu arakdaşın en ufak bir lafına hemen banladılar. ne adalet ama. ama ben deger vermedigim insaların hakaretlerine itibar etmem. |
Demem o ki önce şu kurulu düzenin pürüzleri giderilsin, çoktan aşılması gereken ama hala uğraştımız sorunlar aşılsın, o zaman kim neyi nasıl istiyorsa eleştirsin, hatasını anlatsın.
Bir insanı seven de sevmeyen de eleştiremiyor şu durumda. Severek eleştirsem etraftakilerin, diğerlerinin ne düşüneceği beni tedirgin eder. Ya da benim gibi sevenler hakkımda ne düşünür? Sevmeden eleştirsem, sevenler bana ne der. Ya da kanunlar bana ne yapar haksızlığa uğrar mıyım? Bu tedirginlikleri, bu korkuları, bu çekinceleri aşacağımız bir zaman, düzen gelsin ki herkes, herşeyi rahatça eleştirebilsin. Bak mesela banlandın. Ben buna karşıyım. Bak mesela ben "Tayyip" diye hitap edince bile sorun oluyor ki onu seviyorum. Bunun sorun olmasına da karşıyım. Umarım daha iyi anladın beni. Birbirimizin ve herkesin "normal" olmasını beklemek için daha çok fırın ekmek yememiz lazım. |
Kimseyi aydınlatacak kadar ışığım yok.
Ben bizzat aydınlanmaya muhtacım. |
belli ip değiştirerek giriyor engellenmiyor..
siteye üyelikte zeka testi koyun üye olamaz bi daha bu eleman... |
konuya mallar yine hücum yapmış...
hakket üye olurken ufak bilgi yarışması koysanız bu andavalların hiçbiri üye olamaz... |
hakkaten ozaman sakın banlanma. birdaha nasıl uye olucaksın sonra.
|
Mustafa Kemal okadar islam ve okadar müslüman ki..
Söylemeyle yazmayla bitmez.. Okadar yani.. yersen Aslında Anadolu halkı bugün MISIRDA yaşanan O DEVRİMİ mustafa Kemal'e yaşatırdı ancak can derdine düşmüştü... |
Mustafa Kemal Kürtleri öldürmemiş :)
Sabiha Gökçen'in Dersim Harekatı röportajını okuda Atana iftira etme.. Bak bakalım Sabiha Gökçen emri kimden alıp bomba yağdırmış..! Belki banlanmasan onlar isyancıydı deme cehaletini gösterebilirdin tabiki.. |
Aman Tanrım!
Haha dogrusu başlık ne amaçla açılmıs bılmıyorum ancak neden Böyle bir başlık açtınızkı. Bu tarz başlıkların ardı arkadası gelmez. Mesele İngilizler dünyada kaç milleti asimile etti dini dolayısıyla kaç millet katledildi. Fransızlar cezayırde neden milyonlarca insan öldürdü. Evet capitalistler çok müslüman öldürdü. Ancak Türkiyede katliam yapamadılar. Bunun için şükür edeceginize Neymiş Atatürk islamı yok etmek istemişmişmiş. |
Alıntı:
şurası bir gerçekki Ataturk islama karşı kotu niyetli olaysı Kuranın arapçasını turkceye tercume ettirirmiydi.. |
Alıntı:
Alıntı:
|
her şeyden önce bilinmesi gerekenler...
1 - abdulhamithan karşıtı herkes, dolaylıda olsa ,vatan, millet hainidir... 2 - o dönemin tüm basını,tüm matbaaları,tüm posta telgraf işleri, dış güçler desteği ve içerdeki hainlerce kimlerin elindeydi... 3 - kazım karbekirin erzurumda m. kemale biat etmesi iki telgraf teli operasyonu veya sahte basılmış fermanla yapılmamışmıdır, ki rütbe farkı gözetelirse bu ihtimal %99 dur... 4 - sahte para basımından her nedense kimse bahsetmiyor,ki yahudilerin devlet kurmasının en büyük kaynağı osmanlı topraklarında sahte para basmaları ve bu sebeple osmanlı ekonomisini mahvederek kendi devletlerini üzerimizden kurmaları şerefsizliğidir... 5 - abdulhamithan ın hal fetvasını şeyhülislam yerine imzalayan yahudi hiçi elmalılı hamdi yazır ( okan bayülgen in dedesi ) gibilerinin sahte fetva ve sahte fermanları adeta ,matbu basım olduğu için ortalıkda, sokakda her iş yerinde elden ele gezmekte idi... 6 - yapılan savaş kurtuluş savaşı değil ,istiklal savaşıdır, sebebide islam içindir, ama sonucu la dini bir alçaklığı sergilemek olduğu sonradan anlaşılmışdır... ve daha bir çok sebep geniş araştırılmalı her yazılanada inanılmamalıdır... ki yukarıdaki yazdıklarım mantık çerçevesine uygun kulakdan kulağa gelen ama doğruluğu sabit ,veya sağlam mesnetli bilgiler değildir... önemli olanda delil bilgi ve belge ile mantık çerçevesinde gerçekleri ortaya çıkarmakdır... . |
konuya bakın hele
atatürk islamı yok etmek istedi mi ? yahu islam dininin dünyada o dönemde 1 milyara yakın mensubu varken her yerde binlerce mushaf-ı şerif varken kalplerde milyonlarca insanın imanı varken 1 kişi kim oluyor da dini yok etmeye gücü yetsin. firavundan daha mı zalimdi ? neyi tartışıyorsunuz sayfalarca ? dindar olduysa bizene dinsiz olduysa bizene gıybet edip daha büyük günaha girmiyormuyuz ? vazgeçin artık bunlardan arkadaşlar. kendi seviyemizi ve kalitemizi düşürüyoruz. başka hiçbir işe yaramıyor en basitinden örnek adamın biri hz. muhammed efendimize gelir şunu sorar "ey Allahın resulu, kıyamet ne vakit kopacak ? " efendimiz buyurur "sen dünyanın kıyametinden önce kendi kıyametini, yani kendi ölümünü düşün, müslümanın kıyameti ölümüdür" buyurmuştur. yani demek istediğim filancanın imanndan inancından bizene. biz kendi imanımıza bakalım. ölünce biz kendi imanımızdan sorguya çekileceğiz. başkasının ilke ve inkilabına göre hesap vermeyeceğiz. kendi amelimizden sorulacağız. durum vaziyet ahval buyken bizene bilmem kimin dindarlığından veya din düşmanlığından. |
Alıntı:
sana tavsiyem kuranı anlayarak oku .... oylesine anlamadan sadece okumak için okuyanlar yuzunden halimiz bu. |
Alıntı:
yav 1931 de liselerde okutulan tarih kitabında ne yazıyordu biliyormusun... muhammedin koyduğu esasların yer aldığı kitaba kuran denir yazıyordu... |
Alıntı:
|
Alıntı:
olum tövbe de ya... manyakmısın nesin... Kuran Allah kelamıdır ya... nolur xfce sonun kötü olur bu konulara girme sen komünist konulara devam et... |
Alıntı:
|
xfce sapıttınmı lan
|
Alıntı:
her bişeyi sorgulamadan kabul edin. yoksa dinden çıkarsınız. |
Bizim iki ordumuz vardır, biri manevi diğeri maddi ordumuzdur.
Diyanet manevi ordumuz, Silahlı kuvvetlerimiz ise maddi ordumuzdur. Maneviyat maddeden once gelir, bu sebeple diyanet işleri başkanı, genelkurmay başkanından, beş lira aslı maaş fazla almalıdır. Mustafa Kemal Atatürk 1924 yılındaki Devlet protokolünde diyanet başkanının yeri 3. genelkurmay başkanının yeride 4. sıradır.Bu günki protokolde, genelkurmay başkanı yerini korumaktadır ama, diyanet işleri başkanı 52 sıraya düşmüştür |
Lütfen tartışma ortamının huzurunu bozucu faaliyetlerde bulunmayınız..İnsanların manevi değerlerine saygısızca sözler edenleri de saygıya davet ediyorum..Üslubunuza da kesinlikle dikkat ediniz..Bu tarafımdan ilk ve son uyarıdır..Bundan sonra aynı durumla karşılaşıldığında konu kilitlenecektir..
|
Arkadaslar bazı yazıları okudum 1931 de lisede okutulan Muhammedin koydugu esaslara Kuranı kerim denir derken belkı bir hata olmus olabilir ama belkı şu denmek istenıyordur.
Vahiy yoluyla indi ve bu peygamber ve etrafındakıler tarafından düzenlendi. Ayrıca 2004 Yılında Başında Hüseyin çelikin bulundugu Meb din kültürü kitaplarına Hz. Muhammedin resmini basıp skandal yaratmadımı??? Partizanlık yapmayın lutfen ne Atatürkçü olarak nede Tayyipçi olarak. |
Alıntı:
biliyorsan konuş alim sansınlar demişler... biliyorsanız konuşun yok bilmiyorsanız tahminlerinizle bir sonuca ulaşamayız... öncelikle şu 2004 yılındaki söylediğiniz olayla ilgili bilgiyi paylaşalımda milletin aklında şüphe kalmasın... http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=146148 ''muhammedin koyduğu esasların toplu olarak bulunduğu kitaba kuran denir'' cümlesini istediğiniz kadar uğraşın sizin söylediğiniz anlama çekemeyiz... çünkü zaten cümlenin anlamı içerisinde açıkça ortada... aynı kitapta muhammed mekkeden kalkıp medineye kaçtı buna hicret denir yazıyor buna ne diyelim... ''Muhammed medineye yerleştikten ve az çok teşkilat yaptıktan sonra mekke ile suriye arasında gidip gelen tüccar kervanlarına tecavüze başlamıştır'' cümlesinide çevirelim hadi... |
Alıntı:
|
Atatürk İslamı yok etmek istedi ve ya istemedi, sonuç olarak yok edemedi. Neyi tartışıyorsunuz.
|
Açıkçası bu konulardan sıkıldığım için yazmak pek içimden gelmedi. Yazılanların bir kısmını okudum. Merak ettiğim tek bir şey var.
Bilindiği üzere Atatürk dini daha doğru öğretmek için Cumhuriyeti ilan ettikten sonra Diyanet işlerini kurdu. Atanın kurduğu Diyanet, dini daha iyi öğretmek için 2 hedef belirledi. Birincisi Kur'an'ı Türkçeleştirmek ve halkın anlamasını sağlamak. İkincisi de peygamberimizin sözlerini ve davranışlarını doğru bir şekilde bir araya getirip Türkçe bir hadis kitabı hazırlamak. Diyanet işleri bu iki amacına ulaştı. Önce bir hadis kitabı yayınladı. Daha sonra Elmalılı Hamdi'nin tefsirini yayınladı. Bunların hepsi 1930'lu yıllardan sonra Atatürk ölmeden önce oldu. 2011 yılındayız. Hala Elmalılı'nın 1936'da hazırladığı Diyanet tefsiri, belkide en fazla itibar edilen, en çok ismi duyulan tefsir olma özelliğinde. Yine Atatürk zamanında hazırlanan Diyanet'in Hadisler kitabı, en fazla itibar edilen hadis kitabı. Şimdi insan soruyor. Yahu bu nasıl olur? Atatürk din düşmanıysa nasıl Atatürk'ün kurduğu Diyanet'in o dönem ki tefsir ve hadis kitapları hala itibar edilen bir kitap olabilir? Acaba Atatürk islamı yok etmek istedi diyenler, bu olaya nasıl bir kılıf buluyor merak ediyorum. Elmalılı'nın 1936'da yayınladığı tefsir için o günlerde bazı kesimlerin dediği gibi Elmalılı İslamı yok etme amacı güdüyor, Atatürk'ün adamı mı diyor? Yoksa Atatürk islamı yok etmek isterken, farkında olmadan İslam'a hizmet mi etti diyor? Ya da son dönemlerin popüler söylemi olan Diyanet ayrı Atatürk ayrı, Onların yazımına ve yayımlanmasına diyanet vesile oldu, Atatürk değil mi diyorsunuz? |
Alıntı:
Yahu adam sorar o tarih kitabında yazılanlar sanki Tüm Atatürk boyuncamı yazılmıs 23-24-25-....38 e kadar hep aynı şeymı yazılmış sanki. Ayrıca Yazanda Atatürkmüymüş peh düşmanlık yapacaklarya. |
Atatürk'ün 1931 yılında bastırdığı tarih kitabı VE İslam hakkında el yazmaları KABE VE SAİR MABETLER VE KAHİNLER Arabistan'ın muhtelif yerlerinde insan heykellerinden ve nebat resim ve suretlerinden ibaret ağaçtan ve taştan putların muhafazasına mahsup yerler vardı. Muhammed'in neş'et etmiş olduğu Mekke'de ki Kabe denilen mabet bu yerlerin en büyüklerinden idi. Her mabet kahinler tarafından idare olunurdu. Kahinler nezirleri sadakaları kabul ve ayinler icra ederlerdi.Güya gayıptan haber verirler, rüyaları tabir ederlerdi. Syf. 85 Kabe, mikap yani tavla zarı şeklinde demektir. Filhakika, kabe zar şeklinde, insan boyunda dört duvardan ibaretti, duvarlar harçsız adi taştan yapılmıştı. Binanın çatısı da yoktu, dört köşesinde dört taş vardı. Bunların en meşhuru Haceriesvet denilen bir karataştı. Kabe çok eskidir. Ne vakit ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. Arap ananesi, kabenin inşasını İbrahim peygambere atfetmektedir. Bu mukaddes karataş ananesi aynen Frikler'de de vardı. Friklerin mukaddes sayarak ihtiram ve ibadet ettikleri karataş bugünkü Afyon Karahisar şimalinde kadim Pessinüs şehrinde bulunuyordu. Bunun kutsiyeti ananesi bu şehrin Romalılar tarafından zaptına kadar devam etmişti. Demek ki, Kabe'nin bir köşesindeki karataşın kutsiyet almasından, ziyaret tavaf edilmesinden çok evvel Friklerde karataşın mabet ve ziyaretgah esası olması adeti teessüs eylemiş bulunuyordu. Kabe bidayette mahalli bir mabet iken Mekke ahalisi burasını bir milli mabet derecesine yükseltmişlerdi. Mekkeliler Arapları kendi mabetlerine celbedebilmek için Arap yarımadasının muhtelif yerlerinde mabut tanınan 360 putu Kabe'de yerleştirmişlerdi. Kabe'nin kutsiyetini Yahudi ananelerine de raptetmişlerdi. Bu uydurmalara göre İbrahim karısı Hacer ile oğlu İsmail'i buraya getirmişti. Zemzem'de onlar için fışkırmıştı. İbrahim oğlu İsmail ile birlikte Kabe'yi bina etmişlerdi. Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella olan Haceriesvedi getirmişti, bu taş sonradan günahkarların ellerini sürmelerinden dolayı kararmıştı. Bunların hepsi, bittabi sonradan uydurulmuş masallardır. Kureyşliler, Kabenin teşkilatınada ehemmiyet vermişlerdi, ayrı ayrı dini vazifeler ihdas etmişlerdi. Kabe kapıcılığı ve hacılara su temin etmek ve fakir hacılara meccanen yemek tevzi eylemek gibi Arapları celbedecek işleri görmeğe mahsus bir takım memuriyetler ihadas edilmişti. Bu itina neticesinde Kabe bütün Arabistan'ın dini ve milli bir merkezi oldu. Bundan başka Mekke'de bir panayır tesis edildi. Ticaret Kureyşliler elinde olduğundan bu panayırdan çok istifade ederlerdi. Panayırda şiir ve hitabet müsabakaları açmak sureti ile de Mekke ve havalisinin ehemmiyeti büyütülmüştü. Ticaretlerinin inkişafı ve Kabeyi ziyaret etmek üzere hacıların gelmesi için emniyet ve asayişin temini lazım olduğundan Mekke'nin etrafında Syf. 86 muharebelerin men'i maksadı ile birtakım kaideler konmuştu. Bunların herbirine dini şekiller verilmişti. Kabe'nin İbrahim tarafından bina edilmiş olduğu söylenerek dört ay etrafında muharebe etmek men olunmuştu. Bu tedbirlerin herbiri Mekke ve Kabe'nin ehemmiyet ve şerefini arttırmıştı. Arabistan'da az çok Hristiyanlar da bulunduğundan, diğer putlar arasına elinde çocuğu İsa olduğu halde Meryem'in de resmi konulmuştu. İşte bu şeriat içinde Kabe Kureyşliler için iktisadi ve ticari menfaatler teminine yarayan bir vasıta oldu. Syf. 90 1- Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı. Medinelileri Muhammed'in davetine icabet etmeye sevk eden başlıca sebepler işte bunlardır. Bu anlatım, öncelikli olarak, Medinelilerin İslam'ı kabul etmelerinin, doğrudan İslam'la bağlantılı olmadığını belirtiyor. Ayrıca, bilindiği gibi, bütün Müslümanlar, peygamberlerinden bahsederken isminin başında mutlaka yücelik ifadesi olarak Hz. sıfatını kullanırlar. 2- Muhammet te Mekke'den kalkıp Medine'ye kaçtı. Buna Hicret denildi. Hiçbir İslami anlatımda rastlanmayacağı gibi, bir Müslüman tarafından yazılmış hiçbir tarih kitabında, Muhammed'in, Mekke'den Medine'ye kaçışı için, kaçtı ifadesi kesinlikle kullanılmamıştır. 3- Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir. İslam inanışına göre Kuran, Muhammed'in koyduğu esaslar değil, Allah'ın koyduğu hükümlerdir. Muhammed ise, bu esasları vahiy yolu ile alan peygamberdir. 4- Bu esasları ihtiva eden cümlelere ayet, ayetlerden mürekkep parçalara da sure derler. İslam an'anesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtası ile Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Buradaki ifade de görüldüğü gibi, ayetlerin Allah tarafından geldiği değil, Allah tarafından geldiğinin İslam an'anesi tarafından kabul edildiği belirtilmektedir. Böyle bir ifadeden, ancak Kuran, Allah'tan gelen bir vahiy olmasa da, İslam gürüşünün şekli budur anlamını çıkarmak mümkündür. Kuran'ın, Allah tarafından gelen bir vahiy olduğuna inanan bir Müslüman'ın, insanı düşünmeye zorlayarak, kafasında böylesine soru işaretleri bırakan bir anlatımda bulunması mümkünmüdür ? 5- Muhammet birdenbire Allah'ın Resulüyüm diye ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur. Vahiy insanda fikir olarak doğmaz ve bir insan hiç bir şekilde vahiy almaya karar veremez. Bir insanın kendisinde vahiy fikrinin doğması, ancak çevresine böyle bir telkinde bulunarak insanlar üzerinde etki sağlamaya çalışması fikrine kapılması şeklinde açıklanabilir. Burada da Muhammed'in aynı kavram içinde bulunduğu çok açık bir şekilde belirtilmektedir. Tenha yerlere çekilerek, yıllarca tefekkürden kastedilen Hira dağında geçirdiği zamandır. 6- Vahiy, ilham fikri Muhammetten evvel de Araplarca meçhul değildi. Yani, Muhammed'in vahiy fikrine kapılması için, kendiliğinden böyle bir fikri bulması da gerekmiyordu. Kendisinden önce de aynı konuma gelmiş kişilerden vahiy konusunu bilmekteydi. 7- Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Burada da, Muhammed'in, Arapların bu tür inançlarını, kendi vahiy inançları doğrultusunda kullanmaya çalıştığı anlatılmak istenmiştir. Syf.91 8- Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Cinler güya, kahinlere gayıptan haber vermek kudretini ilham ederlerdi. Bu nevi itikatlar Arabistan da herzaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır. Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır ifadesi, Muhmmed hakkındaki düşünceyi bir defa daha açık olarak vurgulamaktadır. 9- Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi. Muhammed'in Musa, İsa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi. Atatürk el yazılarında, ' Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur.' demektedir. İslam'da bütün dinler kapsamındadır ve aynı yaklaşım burada da geçerlidir. 10- Muhammet başlangıçta herhalde şedit bir heyecana maruz oldu. Muhammed'in peygamberliğine kendisinin de inandığını ancak, bunun bir heyecana kapılarak oluştuğunu düşünmektedir. 11- Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir. Burada da, ayetlerin Muhammed tarafından söylendiği belirtilmekte. 12- Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri luzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. Ayetlerin Muhammed'in düşüncelerinin bir mahsulü olduğunu belirten bir açık ifade daha. 13- Bununla beraber kendisini tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna samimi surette kani idi. Muhammedi harekete getiren ilk amil bu samimi heyecanlar olmuştur. İifadelerden anlaşılacağı gibi, Muhammed'i harekete getiren, gerçekte Cebrail'i görmüş olması değil, bir kuvvet tarafınan tahrik edildiğini sanarak, kendi peygamberliğine inanması ve harekete geçmesidir. Syf. 92 14- Muhammet davet ettiği dinin, kendinden evvel, Musa, İsa ve sair peygamberler tarafından davet edilen İbrahim ve Tevhid dini olduğunu söylemiştir. Bu söylem, Kuran'da ayet olarak yer almaktadır ve dolayısı ile Allah'ın söylemidir. Ancak, burada da, Muhammed'in söylemi olarak geçmektedir. Syf. 93 15- Caminin kıblesi Kudüs idi sonraları Mekke'ye döndürüldü. Burada, Allah'ın yanılmaz iradesine dikkat çekilmektedir. Kıble, madem ki Kabe olacaktı ki, önceleri öyledir. Sonradan Kudüs'e çevrilmiştir. Öyleyse neden daha sonra tekrar Mekke'ye çevrilerek ikide bir fikir değiştiren bir irade ortaya çıkmıştır. Bakınız, Kıble'nin Değiştirilmesi Syf. 94 16- Muhammet Medinede yerleştikten ve az çok teşkilat yaptıktan sonra Mekke ile Suriye arasında gelip giden tüccar kervanlarına tecavüzlere başlamıştı. Suriyeye ticaret içingitmiş bir kervan hepsi Kureyş kabilesine mensup 70 kadar suvari ile Mekke'ye dönüyordu. Bunların başında Ebu Süfyan vardı. Sahil yolu ile yürüyorlardı. Muhammet bunu haber aldı. Kervanın yanında nekadar servet olduğunu ve kuvvetlerinin azlığını da öğrenmişti. Muhammet Müslümanları topladı. Onlara vaziyeti anlattı ve bu kervanı vurmak üzere Medine'den hareket olundu. Yukarıdaki ifadeler, açıkça bir soyguncu çetesinin yaptıklarını alatmaktadır. Bu soygunlar İslam adına yapılan talanlardır. Soyguncu çetesinin başındaki de İslam peygamberi Muhammed'dir. Konu için bakınız Seriyye. Atatürk'ün bu gerçekleri Tarih kitabına koymasındaki en büyük amaç, Türk Gençliğine İslam'ı bütün yönüyle göstermek istemesiydi hiç kuşkusuz. Syf. 95 17- Medineye dönüldüğü zaman Müslümanlar arasında ganimetlerin taksimi yüzünden ihtilaf çıktı. Muhammet bu ihtilafı teskin için Ganaim denilen ayetleri tebliğ etti. Dikkat edilecek olursa burada da, ayetleri tebliğ eden Allah değil, gene Muhammed'dir. Ganimetlerin dağılımı konusu ile ilgili olarak bakınız Ganimet ve Ganaim Ayetleri Syf. 119 18- Kuran ayetlerini bir cilt halinde toplayarak, Kuran denilen kitabı ilk vücuda getiren Ebubekirdir. Atatürk'ün, çok kitap okuyan ve kitaba karşı saygılı olan bir şahsiyet olduğu bilinir. Burada, Kuran denilen kitap ifadesi ile, Kuran'a ne kadar saygı gösterildiği meydandadır. Alıntı Bilerek Yazı boyutunuda büyük yaptım gözünüzün içine sokalım yoksa başka türlü anlamıyosunuz |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Evet Kuranı anlayarak okuyun ve içinde ki sosyal komünist düzene ışık(!) tutan yerleri görün artık ;D |
All times are GMT +3. The time now is 23:10. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025