![]() |
Öncelikle sunu ifade edeyim, bekletimin altinda olan bir film izledim.
Kötü demiyorum...fakat beklentimin karsiligi bu degil. Teknik olarak efekt ve donanim Türk sinemasi standartlarinin cok üstünde. Fakat filmin bazi elestirilecek yönleri var.... |
Alıntı:
|
Alıntı:
heyecanli gittim, heyecansiz ciktim... Ama cips süperdi...acili. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
fragmanlarda hiç akşemsettini görmedim...
filmde yer alıyor mu ? |
Alıntı:
|
Alıntı:
onu canlandirmaya calisan birisi vardi....tam bir fiyasko bence. |
bende bu gece 10 seansina gidecegim kismetse..
|
Dün gittim düne bilet bulamadım.. Bugüne de yer yoktu yani bugün de gidemeyeceğim.. Haberi alan koşuyor gece 23 bile seans açmışlar bugünün o bile dünden doluydu..
|
Fetih 1453’e dikkat!
Herhalde biliyorsunuzdur... Bugün veya yarın, “Fetih 1453” adlı bir film girecek vizyona... Filmin yapımcısı Faruk Aksoy, bu film için, epey “masraf” yapmış!.. Faruk Aksoy’u, bilenler bilir... Daha önce “Recep İvedik 1-2-3”ün yapımcısı... Yani, “gençlere kötü örnek olan” bir filmi yapıp, bundan epey para kazanan bir adam... Faruk Aksoy; aynı zamanda “şarap” ve “viski”den geri kalmayan bir adam... Bunları söylüyorum ki; “Fetih 1453” filmine gitmeyi düşünürseniz, bir “beklenti” içine girmeyin!.. Çünkü bu film, zaten ilân edildiği gibi; bir “savaş ve aşk” filmidir... Daha öz ifadesiyle, Kanuni Sultan Süleyman dönemini çarpıtan “Muhteşem Yüzyıl”ın bir “sinema versiyonu”dur!.. Demek istiyorum ki; “dinî” veya “tarihî” bir film diye düşünüp de, “hayal kırıklığı”na uğramayın!.. Sadece şu kadarını söyleyeyim: Halen televizyonda oynatılan “İffet” filminde “Cemil” olarak rol alan ve “otomobilin camına sıkıştırıp İffet’e tecavüz eden” İbrahim Çelikkol, “Fetih 1453” filminde “Ulubatlı Hasan” rolündedir, iyi mi?!?.. Haa, bütün bunlara rağmen, yine de filme giderseniz, seyrettikten sonra beni arayıp da; “Bu ne rezalet” demeyin!.. Ben söylüyorum işte, “beklenti”ye girmeyin!.. Çünkü Faruk Aksoy, havayı iyi koklayan ve “para getirecek filmler”e imza atan bir adamdır... Benden söylemesi!.. HASAN KARAYA / AKİT GAZETESİ 16 Şubat 2012 |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Filmi eleştirebilirsiniz ki benimde eleştirdiğim ve bildiğim tarihe uymayan yanları var ama el insaf yani o kadarda berbat değil... görüşünün neidüğü belirsiz cüneyt arkının filmleriyle büyümüş birisiyim ununkiler bundan daha berbattı... |
Alıntı:
|
Alıntı:
toprağım görsel olarak bir çaba var saygı duyarız ama inan beklentim cok yuksekti =) |
Hasan Karakaya bu aralar iyice saçmalamaya başladı film yapan herkes para kazanıp daha iyisini yapmak için bu işe atılır..
Bu filmin yönetmeni Çağrı filmin'in yönetmeni değil o yüzden filmde dini motif eksikliğini eleştirmek ne kadar doğrudur şunu diyebilirsiniz filmin yönetmeni Osmanlı düşmanı bu daha mantıklı durur :) Bu yönetmene göre çok üstü düzey film olduğu ortada bu adamın çektiği filmleri göz önüne aldığımız da Harem den çıkmayan bir Fatih Sultan Mehmet tiplemesi de izleyebilirdik sonuçta yine gişe patlaması yapardı :) Eleştirin'in dozacını kaçırırsak yarın daha mükemmelini çekecek olan adam eleştiri kaygısıyla onuda çekmez.. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Filmin rejisi, bütçesi vs. beni ilgilendirmiyor keza paylaştığım yazıda bunu dikkate almış değil keza bence haklı zaten bizim bunları ikinci planda tutmamız gerekiyor ha olaya sadece sinema olarak yaklaşırsak başarılı bir yapım olarak nitelendirebiliriz ancak olaylara hassasiyetler ve bir müslüman olarak beklentiler bağlamında baktığımızda bence tam bir hayal kırıklığına düşeriz ha filme gitmeyecek miyim, elbette gideceğim, yazılanların, kadronun, yapımcının ve fragmanın bana düşündürdüklerini tasdiklemek için, yiğidi öldür hakkını yeme diyebileceğim yerleri de gözlemlemek için gideceğim... |
Alıntı:
|
Alıntı:
benim yazarı eleştirdiğim taraf ön yargılı olması... ya düşünün ki biz Selahaddini, Baybarsı aklıma gelmeyen onlarcasını hep gayri müslümlerde gördük... ya adamın birisi çıkıp bir film yapmış en azından bir ilk ondan bile önemli... bazı akıl sahiplerine örnek olsun... |
Bana göre bu filmin baslica hatali yönü,
1. efsanelesmis olan ulubatli hasani, tarihi kaynaklardan cok uzak ve ulubatli kimliginden apayri canlandirmis olmalari. 2. Fatihhi canlandiran sahis bir ara , basarisizliktan dolayi sinirleniyor ve bir asker durumu aciklarken onu bir tokatta deviriyor ve " sürün bunu " diyor...ki burda sanki fatihi bence cok yanlis lanse ediyorlar... keza bir ara fatih öyle bocaliyorki, babasinin tesbihini kopariyor ve tesbih tanelerinin üzerinde tepinmeye, ziplamaya basliyor...Psikolojisi bozuk birisi yapar anca bunu. Bunlar belki önemsiz gibi görünen detaylar fakat bazi önemli noktalar iste bu detaylarda gizlidir. |
Yönetmen Faruk Aksoy'un geçmişeki projeleri de baya sağlammış.
http://www.imdb.com/name/nm1147588/ Çılgın Dershane Çılgın Dershane Kampta Avanak Kuzenler Hani Hollywood filmlerinde denir ya, Titanic'in yönetmeninden Avatar Çılgın Dershanenin yönetmeninden Fetih 1453 http://forum.shiftdelete.net/images/...2/laughing.gif |
Dikkat ederseniz ulubattı hasan olmasa feth edilmiyecek istanbul..adam fatihin degilde urbanın fedaisi sanki =) ulubattı hasanın kemıklerı sızlıyacak bu fılmden sonra ..bızım ecdadımızın urunu degıl bu hayat olsa olsa sovalyelerın askı boyle olur..ben fatıhın ıstanbul askını gormek ıstedım ama ulubattını askı agır basıyor..
dıkkat edın gemıler ındı ne işe yaradı ? orhan sultan nereye kayboldu ? mehteranları hıc goremedık ? fatıhın bas vezırı durmadan engelledı ya sonunda nıye goremedık ? yanı fılmın sonu bıle etkıleyıcı degıl.. ulubattı öldu fılm bıttı ..ak semseddın falan zaten komedi .. sımdı malzemeyı ıyı bır yonetmene versek yemınle soyluyorum daha az elestırırdım..adam boyuna sahnede efekt calısmıs senaryo ıcler acısı o kadar soyleyım |
filmden daha yeni geldi.. su anda viyana da fetih 1453 izdihami var bütün salonlar dolmus, ek salonlar acilmis durumda..
sahsen filmi basarili yani konusunu degil efektleri, görselligini ve düzenini.. ama su ulubatli hasan konusu cok abartilmis yani neredeyse fetih ve fatihin önüne gecmis.. ayrica benim bildigim kadariyla aksemseddin köse degilmiydi :).. neyse fazlada elestiri yapmak istemiyorum sonucta ortada bir emek var yani daha iyisi yapilana kadar simdilik en iyisi bu.. |
filmden daha yeni geldi.. su anda viyana da fetih 1453 izdihami var bütün salonlar dolmus, ek salonlar acilmis durumda..
sahsen filmi basarili yani konusunu degil efektleri, görselligini ve düzenini.. ama su ulubatli hasan konusu cok abartilmis yani neredeyse fetih ve fatihin önüne gecmis.. ayrica benim bildigim kadariyla aksemseddin köse degilmiydi :).. neyse fazlada elestiri yapmak istemiyorum sonucta ortada bir emek var yani daha iyisi yapilana kadar simdilik en iyisi bu.. |
Alıntı:
|
Hasan Karakaya Filmi fazla dinsiz bulmuş
Mustafa Armağan Filmi fazla dinci ve milliyetçi bulmuş Ulubatlı Hasan Fatih'in önüne geçmiş Normal Aksiyon sahnelerinde Fatih olacak değil Hiçbir eleştiriyi doğru bulmuyorum Film hala vizyonda iken Daha sonra eleştiri yapılabilir Göğüs dekoltesi varmış Evet var ulan :) hayırdır mescid mi sandın sinema salonunu.. |
dün sinemada tandigim dini hassasiyetleri olmayan, alevi kökenli daha dogrusu dindar olmayan insanlarin bu filmi izledigini gördüm yani dini motifler fazla olsaydi film bu kadar kitleye ulasirmiydi bence hayir..
ben zaten filmin o yönünü degil daha cok bazi noktalarini elestiriyorum mesela sehzade orhanin sonunu ben google den arayip ögrendim, fetihden sonrasina cok kisa deginilmis, aksemseddin neredeyse hic yok,gemiler karadan yürütüldü ya sonrasinda ne oldu, ulubatli cok öne cikmis ki o ask hikayesi gercek mi onuda arastiriyorum ama daha bulamadim.. ama daha öncede dedigim gibi verdigim paranin hakkini veren bir filmdi en azindan filmde sikilmadim ve görselligi üst seviyedeydi.. en iyisi yapilana kadar simdilik en iyisi budur.. |
İzlenme rakamlarına ulaşamadım
Eğer bilgi edinen olursa şuana kadar izlenme oranı şeklinde kıyaslı mukayeseli Ben merak ediyorum 5 milyon barajı koymuştum |
Elestirenlerden biride benim.
Fakat ilk mesajimda dedigim gibi teknik ve efekt olarak gercekten cok güzel yapilmis bir film. Türk sinemasinda dönüm noktasi olusturabilecek bir yapit. Fakat bu durum elestirilemez anlamina gelmez. Bilakis , eger bu özelliginden ötürü bu filmi elestirmek bir tabu haline getirilirse, basta muhtesem yüzyil olmak üzere, sultan dördüncü muradi escinsel gibi lanse edenleride elestiremeyiz... Binanin estetigi güzel olmus, velakin temelindeki harci eksik.... |
bugü ikinci defa izledim... burda yapılan yorumları göz önünde tutarak izledim... ve hala diyorum ki eksikleri ve eleştirilecek yönleri olsa da bence yapılmış en iyi film...
|
İşte Mustafa Armağan'ın ''Büyük Fetih'in ışığında Fetih 1453' başlıklı o yazısı
Beklenen film 16 Şubat günü saat 14.53'te başlayacaktı. İlk sahneler istisnasız hepimize "İyi ki gelmişim" dedirtti. Önce "İstanbul mutlaka fetholunacaktır" diye başlayan hadis-i şerifin ışığında Medine'ye odaklandık ve emri alan ashab-ı kiramın açtığı kapıdan çıkıp Şehzade Mehmed'in Edirne Sarayı'nda doğumuna tanıklık ettik. Bu, nicedir yazıp durduğum, İstanbul'un fethinin sağlıklı bir tarihî zemine oturtulması adına son derece umut verici bir başlangıçtı. Zihnimizdeki 'acaba'lar uçup gitmişti; koltuklarımıza daha rahat yerleşebilirdik. ULUBATLI FATİH'TEN DAHA FAZLA AKILDA KALDI İlk kırılma, surlara sancağı dikmesi dışında tamamen meçhulümüz olan Ulubatlı Hasan'ı Fatih'in kılıç hocası olarak gördüğümüz sahnede başladı ve o andan itibaren bir Ulubatlı-Fatih rekabetidir başladı. (1)Ne yalan söyleyelim, daha renkli bir karakter kazandırılan Ulubatlı'nın, ışıklar yanınca Fatih'ten daha fazla akıllarda kaldığını fark ettik. Baştan şunu söyleyeyim ki, "Fetih 1453"ü genel anlamda olumlu ve etkileyici buldum. Fetih hadisiyle başlaması ve onu Fatih'in doğumuyla sıkı sıkıya ilişkilendirmiş olması, filme Asr-ı Saadet'e uzanan müthiş bir derinlik kazandırıyor ve şimdiye kadar yapılan Fetih filmlerinin kesinlikle üstüne çıkartıyordu. Bence filmdeki en etkili sahnelerden biri, göçük altında kalan lağımcıların, Bizanslıların kılıçlarıyla can vermektense barut fıçılarını ateşleyerek o anı gerçek bir trajediye dönüştürmeleriydi. FAZLA DİNCİ VE MİLLİYETÇİ SAHNELER VAR Filmin mesajı, bu tipte bir prodüksiyondan beklenmeyecek ölçüde olumluydu. Eşini ve çocuğunu bile yanından uzaklaştırması ve kendisini fethe adaması önemliydi. (2)Ne yalan söyleyeyim, zaman zaman fazla "dinci" ve "milliyetçi" bulduğum yerler bile oldu. Özellikle Bizanslı ve Papa dahil Batılı yöneticileri aciz, kalleş ve korkak gösteren kısımlara gerek yoktu bence. Unutmayalım ki, Konstantin'i küçültmek, Fatih'i büyütmez; aksine onun büyüklüğünden de bir şeyler eksiltir. Filmin eleştirilmesi gereken yanları da yok değildi. GAYRİMEŞRU CİNSEL İLİŞKİ (3)Mesela Ulubatlı Hasan'a aslında bir Müslüman kızı olduğu belirtilen Era'yla bir Holivut filmindeymiş gibi gayri meşru cinsel ilişki yaşatılmış olması, ona biçilen "İslam kahramanı" tipiyle tezat teşkil ediyor. Fethi başından beri destekleyen, hatta morali bozuk olduğu sırada Fatih'e uyarı mektubu dahi yazan Akşemseddin'in, filmde misafir oyuncuymuş gibi epey geç ortaya çıkması da ciddi bir hata. (4)Şişmanlığıyla Nasreddin Hoca'yı andıran Akşemseddin fazla rind kaçmıştı. Fatih'in Kürt hocası Molla Gürani ile Molla Hüsrev de yoktu ortada. Fatih namaz kıldırdı mı? Çandarlı Halil Paşa gibi tecrübeli bir sadrazam, hem Fatih, hem de diğer vezirler tarafından fazla aşağılanmış. İstanbul'un kuşatılmasını riskli gördüğü doğru ama bu, fethe karşı olduğu anlamına gelmez. İnisiyatifi elden kaçırmadan ve muhtemelen tahrip edilmeden alınmasını istiyordu. (5)Lakin Zağanos Paşa da olsa kimse bir sadrazama "Dilerim sultan kelleni vurdurur" diyemez. Dese bile sadrazam bunu sineye çekmez. Bir bakanın başbakana "dilerim seni asarlar" dediğini, onun da bunu normal karşıladığını düşünün. Sonuçta kukla tiyatrosu seyretmiyoruz, değil mi? (Bu arada acizane kanaatim, Zağanos karakterinin Fatih'e daha iyi oturacağı yönünde.) (6)Fatih ile Konstantin'in surların dışında karşı karşıya gelmesi de gerçeklere tamamen aykırı. Film icabı böyle bir sahneye ihtiyaç duyulsa bile daha gerçekçi bir formülü bulunabilmeliydi. (7)Fatih'in, surların önünde ordusuna namaz kıldırmasının da gerçeklerle en ufak bir ilgisi yok. Bizanslıların namaz kılanlara dokunmaması bir başka tuhaflık. Kaldı ki, Fatih namaz kıldırmaz. Ayasofya'daki namazda dahi imamlığa Akşemseddin'i geçirdiğini biliyoruz. (8)Top döküm sahneleri filmin en başarılı bölümlerindendi. Lakin "Şahi top" sanki Urban'ın yaptığı topun özel ismiymiş gibi sunuluyor. Oysa "Şahi", büyük topların genel adıdır. Urban'ın rolü de abartılmış olup Era'yı evlatlık alması tamamen kurgu eseridir. (9)Ayrıca İstanbul surları sanki tek kattan ibaret gibi gösteriliyor. Oysa üç kat sur vardı ve surların arasında derin hendekler bulunuyordu. Her ne kadar bunların deniz suyuyla dolu olup olmadığını bilmiyorsak da, belki de susuz olması, suyla dolu olmasından daha fazla zorlaştırıyordu kuşatanların işlerini. (10)Konstantin'in yarı çıplak Bizanslı kadınlarla havuza girme ve aralara zoraki serpiştirilmiş öpüşme sahnelerinin de hadisle başlayan bir filmde çok sakil kaçtığını belirtelim. Sonuçta her tarihî filmde eleştirilecek noktalar bulunabilir. "Fetih 1453"ün bütün bu defoların ötesinde fetih olayını başarılı bir prodüksiyonla buluşturan ilk gerçek tarihî film olduğunu söyleyebilirim. Bundan sonra Fethin asıl mesajının filmleştirilmesi gelebilir ama oraya varmak için almamız gereken daha çok mesafe var. Çünkü Fatih'in İstanbul'u alma tutkusu, yalnız maddî değil, manevî temellere de dayanır ve filmin başında verilen muhteşem mesaj, taşa saplanan kılıç gibi orada çakılı kalmıştır. O kılıcı, oradan çıkarıp bilim ve marifet sahillerine saplamayı hedef alacak bir "Fetih 857" filmine bilseniz ne çok ihtiyacımız var. Büyük Fetih Fetihten 10 yıl sonra "Küçük cihad bitti, büyük cihada başlıyoruz" diyen bir Fatih portresi karşımızda. Medreseyi yaptırırken "cihad-ı asgardan cihad-ı ekbere müracaat" ettiğini yazdırmış vakfiyesine. Sizin anlayacağınız, İstanbul'un Fethi dahi, onun nazarında, yapılacak olan büyük ruh ve zihin açılımının yanında küçük kalır demesek bile asıl fethe basamak teşkil eder. Bu, Nurettin Topçu'nun kastettiği anlamda Büyük Fetih'tir. Bunun için başına ulema sarığı takmış, bu yüzden alimler karşısında ayağa kalkmış, bu sebeple fırsat buldukça medreselere ders dinlemeye koşmuştu. İstanbul'un mekân olarak fethi, bu Büyük Fethin 'fatiha'sı olacağı için önemliydi. Fatih bu Büyük Fetih hareketini başlattı ama bitiremedi. Lakin bize o taşlarda donmuş arzuyu miras bıraktı. Nitekim Hızır Bey Çelebi, bu arzunun ipuçlarını şöyle vermişti: Feth-i Stanbul'a fırsat bulmadılar evvelûn Feth edip Sultan Muhammed didi tarih 'Âhirûn'. Yani İstanbul'un fethine ondan öncekiler nail olamazken, Fatih hem onu fethetti, hem de şu tarihi düşürdü: 'Sonrakiler'. Sonrakiler, yani gelecek nesiller... Yani bugün için biz... |
ulan bu kadar adam izlemiş her biriniz 10 ar dakka kayıt alsa bizde izlerdik filmi
|
Alıntı:
sana da özet geçerim;D |
http://www.youtube.com/watch?v=izhkeokY4Ew
Al bak bu filmin başında süper özet geçme var... bence senaryo çalıntı :) |
Alıntı:
bari mehter marşı çalıyor la;D |
1951 versiyonu var efektlere takılmayın daha bir orjinal =)
|
| All times are GMT +3. The time now is 08:44. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2026