![]() |
Alıntı:
elbetteki partimiza herkezin katilmaya hakki vardir ama 2001 de kurulan partiye 10 sene sonra gelip katilirsan ve ben partime döndüm dersen , sormazlarmi adama simdiye kadar neyi bekledin diye ? bence samimiyet herkeze lazim ;;) |
Sp'li arkadaşlar yine konuyu başka yönlere çekmeyi başarmış sağolsunlar... :)
Keşke onların izine seçimlerden hemen sonra da rastlayabilsek... :hihi2: Geçen seçimlerden önce tek başına iktidar oluyordular bakalım şimdi ne olacaklar... :karizmatik: :hihi2: Şimdi Hocanızın çocuklarının da Ak parti'ye katılacağı konuşuluyor (ALLAH korusun) eğer böyle bişey olursa acaba onlarada Numan KURTULMUŞ'a yapılan hakaretleri yapacaklarmı bende merak konusu oldu da bu... ;1 |
Anketin ana sayfada daha güzel olması ve aşırı yer kablamaması için hiç oy almamış ve 1 oy almış adayları sildim,bu adaylar için diğer seçeneğini kullanabiliriz.Anketimizi ara ara facebook üzerinden de güncellemekte fayda var.
|
Numan Kurtulmuş'un Abdullah Gül kadar oy almış olması aslında Partilerin onun liderliğine çok da soğuk bakmadığını gösteriyor.
Sorun şu olabilir. Erdoğanın Gül'e olan yakınlığından daha çok Numan Kurtulmuş'a yakınlaşmaya başlar ise bu Gül ile Erdoğan arasında soruna yol açar mı? |
Alıntı:
Gül'ün Cumhurbaşkanlığından inip başbakanlığa geçme gibi bir ihtimali yoktur.Cumhurbaşkanları görevlerinden sonra belirli bir dönem siyasete katılım sağlayamamaktadır. |
Alıntı:
Gül kenara çekilebilir. Cumhurbaşkanı olduktan sonra tekrar başbakan olması zaten çok olası değil. Ama ihtimallerin tamamen dışında da değil. Başka bir parti falan kurarsa :) İlginç şeyler yaşarız |
Alıntı:
Hangi yasaya göre böyle söylüyorsun? Benim bildiğime göre cumhurbaşkanlarının cumhurbaşkanlığı görevleri sonrasında belirli bir dönem siyaset yapmalarını yasaklayan bir yasa yok. |
Alıntı:
Valla benim bildiğim de böyle bir durum yok... Öyle olsa zaten bu konuşulurdu heralde... |
Alıntı:
Buradaki anket ölçü olmaz. Numan Kurtulmuş tecrübeli bir siyasetçi olarak, AK Parti'ye 11 yıl muhalefet yaptıktan sonra partiye katıldığı tarihin üzerinden 2 yıl bile geçmeden AK Parti Genel Başkanlığı'na aday olmasının doğru olmayacağının farkındadır diye düşünüyorum. Sonuçta AK Parti'nin Genel Başkanlığı'na kimin geçeceğinin kararını verecek olanlar AK Parti'nin 1.500 civarındaki delegeleridir. Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkanlığı'na aday olsa bile, AK Parti'nin delegelerinin büyük ihtimalle 2014 yılında yapılacak olan genel başkanlık seçiminde Numan Kurtulmuş'u genel başkanlığa seçeceklerine ihtimal vermiyorum. Eğer böyle bir şey olursa ben dahil pek çok AK Partili hayal kırıklığı yaşayacaktır. |
Numan Kurtulmuş olmalı Bence Profesör Olması Lazım Kendisinin . aklımda kaldıgı kadarıyla yazdım .
|
Alıntı:
Böyle takıntılarımız yok Erdoğan fakülte mezunu Akademik kariyeri o kadar Yüksek bile yapmamış Yabancı dil dahi bilmiyor Ancak cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi isimlerinin başında gelir Prof ünvanı taşıyan bir sürü çoban tanıyorum. İki yıl uzun bir süre ancak Arınç ve Gül dışında Başbakanlık yapabilecek donanımda başka isimlerin olmadığını düşünüyorum.Her biri iyi birer bakan olabilir ama lider değiller. Bu yüzden bu üç isim arasında ki tercih ve son karar bana göre AK Parti delegelerinin değil Erdoğanın olacak. Patron Erdoğan |
Bana Göre Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra Başbakan Numan Kurtulmuş olur.
|
Ben bu numan kurtulmuş başbakan olsun olacak diyenleri anlayamıyorum...
Ak parti kurulurken ve bu günlere gelirken elini değil vucudu taşın altına koymuş ondan bu işi layıkıyla yapacak nice kişiler varken "numan kurtulmuş başbakan olsun"... Adam baştan beri aleyhte çalışsın hakaret varan laflar söylesin sonra gelsin en tepeye otursun... tamam geçmişiyle yargılamak doğru değil oda o zaman hata yapmış farkına varmış ve aramıza gelmiş... başımız üstüne ama başbakan olma meselesi baştan beri içimizde olan değerlere hakaret bence... |
Alıntı:
Bu iş liyakat ve yetenek işi. Ak Parti bir örgüt yada ideoloji partisi değil. Bu özelliği partiye katılımı kolaylaştırıyor. Numan kurtulmuşun GÜL kadar oy alması şaşırtmadı |
Bence şu 3 yıllık süreçte Başkanlık sistemiyle ilgili referandum oylaması olacak.Öyle ki Başbakanımız kongreden önce çıktığı yayınlarda bunun üzerinde kısa da olsa durmuştu.
O yüzden çok acele etmememiz gerekir,çok şey değişeceğine inanıyorum şu süreçte. Mâlum anayasa yapılıyor şuan dikkatlice takip etmemiz lazım meclis gündemini.. İlla ki sinyallerini verecektir Sn.Başbakanımız,Başbakan adayının kim olacağıyla ilgili... |
o listedkilerden sadece Numan Kurtulmuş ve Abdullah GÜL olabilir...
zira diğerleri tüzüğe göre milletvekili adayı olamıyorlar...;;) |
Alıntı:
|
Davutoğluda var sahi...;D
onu görmemişim yav... |
Görüyorum ki şöyle bir yanılgı içerisindeyiz;Başbakanın yerini kim doldurur?
Bu soru kesinlikle yanlıştır.Türkiye, cumhurbaşkanını halk oyuyla seçerek zaten bir "Yarı Başkanlık" modeline imza atacaktır ve Erdoğan halkın oyuyla seçildiği için Cumhurbaşkanı olarak yetkiyi halktan alacaktır ve Yarı Başkanlık sisteminde ki başkan gibi hareket edecektir.Yeni gelecek olan başbakan Erdoğan'ın yerini doldurmayacak bilakis Erdoğan'ın yardımcılığı görevini üstlenecektir.Bu yüzden liderlik vasfı olanlardan ziyade olmayanlar üzerinden tercih yapmalıyız. Burada Numan Kurtulmuş'un başbakanlık gibi bir makama gelip Erdoğan'ın gölgesinde kalıp kalamayacağı benim açımdan tartışmalı.Sadece bu değil.Diğer yandan dün bir bugün iki.Bu parti kurulduğu günden beri canla başla çalışan ve verilecek görevi hakkıyla yerine getirebilecek insan var.Tabi ki tekkeye derviş aramıyoruz ama her işide ehline vermek lazım.Bugün reel siyasetin içinde pişmiş birisiyle sırf SP'ye posta koydu diye bir tutamayız.Dediğim gibi lider filan aradığımız yok.Bakanları ve meclisi yönetebilecek bir yöneticiye(lider değil) ihtiyacımız var.Bu yüzden Numan Kurtulmuş ismi bana çok uzak geliyor ama parti yönetimimizin kafasında şöyle bir şey olabilir "Kurtulmuş'u getirirsek manevra kabiliyetimiz artar ve partimizin yıpranma payı uzatılır".Sonuçta her parti geçmişinden sorumludur fakat ithal bir liderle sıkıştığınızda değiştik diyebilmeye yüzünüz olur ve yıpranma payını minimize etmiş olursunuz.Tabi ithal başbakanı da hazmedecek bir teşkilat gerekiyor.İthal bir başbakan teşkilat anlayışına da kesinlikle darbe vuracaktır.Bu yüzden teşkilatı da küstürmemek gerekir. |
Numan Kurtulmuş, AK Parti'ye 11 sene kadar muhalefet ettikten sonra partiye katılmasının üzerinden tam 2 sene bile geçmeden yapılması muhtemel genel başkanlık seçiminde adaylığını koymayacaktır tahminimce. Farzedelim ki Numan Kurtulmuş genel başkanlığa adaylığını koydu; o durumda da AK Parti'nin 1.500 civarındaki delegesinin Numan Kurtulmuş'u AK Parti'nin genel başkanlığa seçeceklerine hiç ihtimal vermiyorum.
Bu ankette yer alan ve genel başkanlığa aday olması muhtemel diğer siyasetçilerin de üst üste 3 dönemden sonra bir dönem ara vermeden milletvekili seçilememe kuralı gereğince 2015 Genel Seçiminde AK Parti'den milletvekili olamayacaklarını değerlendirdiğimizde, geriye Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu kalıyor. Başbakan olmak için milletvekili olmak gerektiği, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün de cumhurbaşkanlığını bırakacağı Ağustos 2014'ten Haziran 2015 tarihindeki genel seçime kadar 10 aylık süre boyunca milletvekili olamayacağını göz önüne aldığımızda, AK Parti Genel Başkanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı için en uygun aday olarak kala kala Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu kalıyor.http://img835.imageshack.us/img835/7...nzirsmiley.gif |
Tüzük gereği listede bulunan isimlerden Abdullah Gül , Ahmet Davutoğlu ve Numan Kurtulmuş bu göreve uygundur. Ben şahsen Abdullah Gül'ün Çankaya Köşkünden inip başbakanlık makamına geri döneceğine pek ihtimal vermiyorum. 7 sene cumhurbaşkanlığı yapmış bir isim başbakan olmaz. Abdullah Gül iyidir hoştur ama bu teşkilatı sürükleyebilecek bir profilde değildir kanaatimce.
Ahmet Davutoğlu ise apayrı bir deryadır. Dış politika dehasıdır ve kendisi cumhuriyet tarihinin en başarılı bürokratlarından biridir. Seçim meydanlarına çıkıp günde 3 mitingte konuşma yapmak veya muhalefet liderleriyle söz dalaşına girmek Ahmet Davutoğlu'na uygun bir hareket biçimi değildir. Kendisi böyle yetişmemiştir . Ben yine en yüksek ihtimali Numan Kurtulmuş beyefendiye veriyorum. Kendisi çok iyi bir akademisyen ve siyaset tecrübesi olan bir politikacıdır. Türkiyenin içinde bulunduğu sorunları iyi bilen iyi tanıyan bir insandır. Kökü ak partinin köküyle aynıdır. Ak partinin felsefesini ve dava vizyonunu içselleştirebilecek ve buna göre hareket edebilecek bir siyasetçidir. Dün gelmiş bugün gelmiş dağdan gelmiş bağdakini kovmuş gibi söylemlere girişmeye gerek yok. Eğer olay davada samimiyete gelecek olursa Numan Kurtulmuş başbakanımız pınarhisar cezaevine tutuklu bir düşünce suçlusu olarak girerken yan koltuğunda can dostu olarak oturmuş bir isimdir. Bir insanın kötü gününde yanında olan bir kimse iyi gün dostu diye eleştirilemez. Numan Kurtulmuş yiyici olsaydı bu 10 yıllık süre zarfında gelen teklifleri geri çevirmezdi. Biz has partideykende yaklaşımını beğeniyorduk şimdi partimize katıldı artık daha çok beğeniyoruz. En nihayetinde başbakanımızın genel başkanlık seçimi üzerinde büyük bir ağırlığı olacaktır. Delegelerimizi yönlendirecek olan yine kendisidir. Benim gönlümden sayın Kurtulmuş geçiyor ama bir başka arkadaşımız uygun bulunur delegelerimiz tarafından seçilirse bu dava çatısı altında küskünlüğe ve fitneye mahal vermeden aynı coşku ve heyecanla çalışmaya devam ederiz. Ali İmran 144 ' te Muhammed yalnızca bir elçidir; ondan önce de (başka) ... o ölür yahut öldürülürse, topuklarınız üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz? ... Şimdi o ölse veya öldürülse, siz (inancınızdan - davanızdan) geri mi döneceksiniz? diyor rabbimiz. Şüphesiz bu dava kutsal bir davadır. Tayyiplerde olur Abdullahlarda Numanlarda . Abdullah görev başına geçti diye topuklarımızın üzerinde gerisin geri dönmeyiz. Numan geçsede dönmeyiz. Çünkü bu dava başbakanımızın dediği gibi şahısların davası değil hakkın davasıdır. ve bize hizmet yaraşır bize hizmet yakışır. |
Alıntı:
AK Parti; muhazafakâr demokrat, toplumsal merkez, tertemiz-ak bir siyasi parti olacak; tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak fikriyatını ve böylelikle Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin birlik ve beraberliğini savunacak; partinin adında yer aldığı gibi adaleti ve kalkınmayı gerçekleştirmeyi ve sürdürmeyi temel ilkelerinden biri olarak belirleyecek, 3Y (yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar) ile mücadeleyi de temel ilkelerinden biri olarak belirleyecek ve Büyük Türkiye ideali doğrultusunda Türkiye'yi Yeniden Büyük Türkiye durumuna getirmek için siyaset yapacak ve böyle bir AK Parti, ideoloji partisi olmayacak! Bu mümkün mü? Hayır, elbette mümkün değil! AK Parti, fikir partisidir. AK Parti; Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Abddülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Ali Coşkun, Hüseyin Çelik gibi toplumda tanınmış ve değerli bir siyasi kadro tarafından kurulacak ve daha sonra da o siyasi kadronun genel başkanının (Recep Tayyip Erdoğan) genel seçimde aday olması ve dolayısıyla başbakan olması (3 Kasım 2002 Genel Seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'a getirilmiş olan milletvekili seçilme yasağı) engellenmesine rağmen AK Parti seçimde almış olduğu % 34 oyla, % 19 oy almış olan en yakın rakibi CHP'ye 15 puan fark atmış olacak ve 10 yıllık iktidarı boyunca da kadrolarını güçlendirerek kurumsallaşmasını tamamlayacak ve kadro partisi olmayacak! Bu mümkün mü? Hayır, bu da mümkün değil! AK Parti, kadro partisidir. AK Parti, Türkiye'de dindar ağırlıklı merkez sağ bir siyasi parti olarak ve de aşırılıklardan uzak toplumsal merkez partisi olması hasebiyle de merkezde yer alarak kurumsallaşmasını tamamlamış bir siyasi partidir. AK Parti, lider partisi değildir; fikir ve kadro partisidir ve dindar ağırlıklı merkez sağ kurumsallaşmasıyla, güçlü teşkilatı ve 5.000.000'un üzerinde üye sayısıyla Türkiye'nin gelmiş geçmiş; en köklü, en yerleşik, en kurumsal ve en güçlü siyasi partisidir Allah'a şükürler olsun. AK Parti'nin fikrî öncülleri olarak kabul edilebilecek ve Türk Siyasi Tarihi'nde Türkiye'ye veTürk Milleti'ne AK Parti'den sonra en çok hizmet etmiş siyasi partiler olan ne Demokrat Parti, ne Adalet Partisi ne de Anavatan Partisi; AK Parti'nin fikriyat olarak ve hizmet olarak ulaştığı yüksek seviyeye ulaşamamışlardır. O 3 parti de ülkemize ve milletimize pek çok hizmet yapmalarına rağmen asla bir AK Parti olamamışlardır. Ne Demokrat Parti, ne Adalet Partisi ne de Anavatan Partisi bir Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) değildir. |
Numan Kurtulmuş'un, AK Parti'nin 2023 Vizyonu hakkında geçen seneki seçimler öncesinde bugünden daha 1.5 yıl kadar önce neler söylediğini aşağıdaki videodan seyredebilirsiniz.
Yukarıdaki video seyredildikten sonra, büyük ihtimalle 2014 yılı Ağustos ayında yapılacak olan AK Parti Genel Başkanlığı seçiminde Numan Kurtulmuş'un AK Parti delegeleri tarafından AK Parti Genel Başkanlığı'na seçilebileceğine inanan pek kalmayacaktır sanırım. Numan Kurtulmuş'un AK Parti'ye katkısı, üzerinde özellikle durduğu ekonomi konularında yapacağı çalışmalarla olabilir. Kendisine AK Parti hükümetlerinde ekonomiyle ilgili bakanlık görevi verilebilir. Numan Kurtulmuş, mesela Aile Sigortası uygulamasının getirilmesi ya da İşsizlik Sigortası'nın kapsamının genişletilmesi türü ekonomik politikalarla dar gelirli vatandaşlarımızın ekonomik durumlarının iyiliştirilmesine ve böylelikle gelir dağılımında adaletin sağlanmasına yönelik etkili ve faydalı politikalar geliştirebilir. Ayrıca AK Parti'nin eksik bulduğu yönlerine ve politikalarına karşı yapılmasının doğru olacağına inandığı politikaları önerebilir. AK Parti'nin yetkili kurulları Numan Kurtulmuş'un önerilerini dinleyerek uygun görürlerse o konularda politika değişikliğine gidebilirler. Numan Kurtulmuş'tan bu aşamada daha fazlasını beklemek ona da AK Parti'ye de zarar verebilir. Şu hususu hatırlatmakta da fayda görüyorum: AK Parti liderliğinde Türkiye-ABD ilişkileri tarihlerindeki en yakın ilişki durumuna ulaşmıştır. AK Parti iktidarında Türkiye, ABD ile stratejik ortaklıktan model ortaklığa geçmiştir. ABD'nin dünya üzerindeki en yakın müttefiklerinden biri Türkiye'dir. Numan Kurtulmuş, ABD'ye karşı mesafeli duran bir siyasetçidir. Numan Kurtulmuş'un AK Parti'ye genel başkan olması durumunda Türkiye-ABD ilişkileri bugünkünden farklı bir boyuta taşınabilir ve ABD ile kurmuş olduğumuz model ortaklık bir yana, stratejik ortaklıktan bile önceki duruma dönülebilir. |
Alıntı:
Bu amerikancı yaklaşımınız partimizin kökü ve dava şuuruna aykırıdır. Biz yüzümüzü ortadoğuya döndük. Hedefimiz İslam Birliğidir ümmet şuurunu halklara kazandırmaktır. Eğer sizin korkunuz Numan Kurtulmuş başa gelirde amerika ile ilişkilerimiz bozulur İslam dünyası ile bütünleşiriz tarzı bir korkuysa bence Recep Tayyip Erdoğan'dan da korkun. Korkularınızda mutlak surette haklısınız. |
Alıntı:
Yorumunuza maddeler hâlinde cevap vereyim: 1- Türkiye, ABD'nin mandası pozisyonunda değildir. Türkiye ile ABD şu sıralar model ortaklık politikası izlemektedirler. Yani aradaki ilişki eşit pozisyonda ortaklık ilişkisi yürüten iki devlet ilişikisidir. 2- Amerkancı bir yaklaşım içinde değilimdir. Amerikancı bir yaklaşım içinde olmadığımın açık ve net delillerinden biri, AK Parti Forum'da 5 Mayıs 2011 tarihinde açmış olduğum, "Silahsız Usame Bin Ladin'i Teslim Almayıp Öldüren Katil Amerika'yı Protesto Ediyorum" başlıklı konum ve konuda yazmış olduğum mesajlarımdır. O konuyu açarken yazmış olduğum mesajımı buraya alıntılıyayım. Daha detaylı olarak incelemek isterseniz aşağıda yer alan linke tıklayarak o konuda yazmış olduğum mesajlarımı okuyabilirsiniz. 05.05.2011 tarihli 06:37 saatinde yazmış olduğum mesajım: Alıntı:
Silahsız Usame Bin Ladin'i Teslim Almayıp Öldüren Katil Amerika'yı Protesto Ediyorum 3- AK Parti'nin Türkiye'nin ABD ile daha önce var olan stratejik ortaklığını daha da ileri götürerek model ortaklık durumuna getirmesi partimizin köküne ve dava şuuruna aykırı değildir. Böyle bir ilişki AK Parti'nin; muhafazakâr demokrat, toplumsal merkez, tertemiz-ak, adaleti ve kalkınmayı gerçekleştirmek, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak, 3Y (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) ile mücadele etmek vb. ilkelerinden hiçbirine aykırı değildir. Türkiye'nin bir NATO ülkesi ve NATO'nun 2. büyük askerî gücü olarak, NATO'nun 1. büyük askerî gücü olan ABD ile iyi ilişkiler kurması normal ve doğaldır. Ayrıca Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olarak demokratik ülkeler bloğunda yer alan demokratik ve özgürlükçü bir ülke olduğu gerçeğini de hatırda tutmalıyız. 4- Türkiye'nin ABD ile ilişkisini model ortaklık durumuna getiren kişi AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu durumda Türkiye'nin ABD ile ilişkisinin model ortaklık seviyesine getirilmesinin AK Parti'nin köküne ve dava şuuruna aykırı olduğunu iddia ettiğinizde o aykırılığı Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğunu iddia etmiş olursunuz. Ayrıca şunu da söylemek isterim ki, Türkiye'nin ABD ile ilişkisinin model ortaklık seviyesine getirilmesinden sonra, 'böyle bir şey AK Parti'nin köküne ve dava şuuruna aykırıdır' diye ne AK Parti teşkilatlarından ne de AK Parti tabanından karşı çıkış duymadım. Eğer siz, AK Parti teşkilatlarından olsun, AK Parti tabanından olsun, Türkiye ile ABD'nin ilişkisinin model ortaklık seviyesine yükseltilmesine verilmiş olan tepkileri biliyorsanız lütfen o tepkileri ve o tepkilerin kimlerden geldiğini burada belirtiniz. 5- İslam dünyasıya bütünleşmemiz diye bir korkum yoktur. Numan Kurtulmuş'un AK Parti Genel Başkanı olması durumunda Türkiye'nin ABD ile ilişkileri farklılaşabilir. Dünyada mevcut olan ve giderek artan demokratik ülkeler-otoriter ülkeler kutuplaşmasını göz önüne aldığımızda, Türkiye'nin demokratik ülkelerle ilişkilerini iyi seviyelerde tutması gerekmektedir. 6- Son olarak şunu söyleyeyim: Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini geliştirmesi İslam dünyası ile ilişkilerini geliştirmesine engel değildir. AK Parti iktidarında Türkiye hem ABD ile ilişkisini geliştirmiş hem de İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmiştir. |
Alıntı:
Bizim islam dünyasıyla bütünleşme gibi bir korkumuz neden olsun.Senin yaşın kaç? Türkiye'nin islam ülkelerinde ki popülaritesini hiç mi görmüyorsun? Öyle bir konuşuyorsunu ki sanki partili olan bizler değilde sensin. Zeplinlemi geldin :) |
Bu konuda konuşmak daha erken bence ..
|
Alıntı:
Örnek olsun diye söylüyorum AK Parti'de genel başkanlık başbakanlık dahil yapmış Abdullah Gül'ün eski yıllarda AB ile ilgili düşünceleri neydi? Erbakan AB ye Hristiyan klübü diyen Gül Ak Parti ile AB ortak vizyonumuz ilkesine evrildi. Siyasetin geçmişi yoktur Bugünü vardır. Bu yazılanlardan dolayı illa Numan Genel başkan olsun şeklinde bir söylem de olmamalı Görelim bakalım |
Benim adayım Egemen Bağış
Ankette yok ama en iyisi bence :hihi2: |
Alıntı:
Tabiri caiz ise pişmesi gerek... |
Alıntı:
Türkiye'nin israille amerikayla ilişkisi bozulunca kan ağlayan partili arkadaşlar var bilmiyorum sen onlardanmısın. Ama biz yüzümüzü ortadoğuya döndük İslam dünyasına Türk dünyasına döndük. Kongremizde açıklanan yeni 2023 ve parti vizyonumuzu iyice incelemeni öneririm. Kutsal kitabımızın emrettiği yahudi ve hristiyanları ve müşrikleri önderlerimiz yapmayacağız. onlar birbirlerinin yol göstericisidirler. Biz inşaallah önder olacağız ve müslüman devletlerin önderi olacağız. |
Alıntı:
|
Haa şunu da unutmadan söyleyeyim: AK Parti'nin muhtemel kongresi Ağustos 2014 tarihinde yapılacağı ve Numan Kurtulmuş'un milletvekili olması da ancak 2015 Genel Seçimiyle Haziran 2015 tarihinde olabileceği için, başbakan olmak için de mutlaka milletvekili olmak gerektiği için Numan Kurtulmuş'un AK Parti'nin muhtemel Ağustos 2014 kongresinde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olması normal şartlarda mümkün değildir.
Evet arkadaşlar; böylelikle bu ankette Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu dışında kalan muhtemel adayların muhtemel Ağustos 2014 kongresinde AK Parti Genel Başkanlığı'na ve dolayısıyla başbakanlığa aday olmalarının mantıkî ve uygun olmayacağı açık ve net olarak ortada olduğu için ve hem karakteri ve kişiliğiyle, hem geçmişiyle, hem dürüstlüğü ve sevecenliğiyle, hem bilgi birikimiyle, hem kalitesiyle ve hem de diğer üstün özellikleriyle AK Parti Genel Başkanı kimliğini (muhafazakâr demokrat, toplumsal merkez, tertemiz-ak vd. özellikler) en iyi ve en başarılı biçimde temsil edecek kişi Ahmet Davutoğlu olduğu için, AK Parti'nin muhtemel Ağustos 2014 kongresinde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olmaya en uygun siyasetçi Ahmet Davutoğlu'dur. Allah ömür verirse ve o da AK Parti Genel Başkanlığı'na adaylığını koyarsa, dilerim ki muhtemel Ağustos 2014 kongremizde Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olur inşaallah. |
Alıntı:
Alıntı:
Türkiye'nin mevcut dış politikasını değerlendirdiğmizde genel olarak şunları söyleyebiliriz: Türkiye, yavru vatan olarak değerlendirdiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti'nin hâmisi durumundadır. Azerbaycan en yakın ilişkide olduğumuz, 1 millet ve 2 devlet anlayışını paylaştımız 'gardaş ülke' olarak kardeş ülkemizdir. Azerbaycan dahil Türk cumhuriyetleri, soydaşlarımız olmaları hasebiyle çok yakın ilişkilerimiz olan, adı üstünde Türk cumhuriyetleri olarak bizden olan kardeş ülkelerdir. Bunların dışında Pakistan'la hem ülke hem de millet olarak birbirlerimize karşı yoğun sevgi, saygı ve hürmetimiz olduğu için bizim için özel bir yeri olan ülkedir. Bunların dışında, Türkiye'nin Osmanlı Devleti süresince yönettiği ve şimdi bağımsız olan özellikle Müslüman halkların devletleriyle de genel olarak iyi ilişkilerimiz vardır. Türkiye'nin var olan sistemi ve Türk Milleti'nin siyasi kültürünü göz önüne alarak içinde bulunduğumuz siyasi anlayış birliği sistemini değerlendirelim: Türkiye özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ve Batı Avrupa Bloğu-Rusya, Çin ve Doğu Avrupa Bloğu (özgür ve demokratik dünya ile baskıcı ve komünist dünya) arasında seçimini özgür ve demokratik dünyadan yana kullanmıştır. Türkiye, 14 Mayıs 1950 Genel Seçimiyle birlikte demokrasiye geçmiş, ordumuz içindeki cuntacı ve darbecilerce askerî darbelerle uğratılan bazı kesintilere rağmen demokrasi yolundaki yürüyüşünü bugüne kadar sürdürmüştür. Türkiye bir NATO ülkesidir. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi bir ülkedir. Türkiye, Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunmuş ve AB ile hâlen tam üyelik müzakerelerini sürdüren bir ülkedir. Dünya konjonktüründeki yerini aynı siyasi anlayışı paylaştığı demokratik ülkelerin yanı olarak belirleyen Türkiye, başta ABD olmak üzere özellikle batıdaki demokratik ülkelerle yakın ilişkiler geliştirmiştir. Türkiye'nin yeri 2. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi bugün de özgür ve demokratik ülkelerin yanıdır. Bu açıdan baktığımızda Türkiye'nin; ABD, İngiltere, Kanada, Avrupa ülkeleri vd. diğer demokratik ülkelerle iyi ilişkiler geliştirmekte olması normal ve doğaldır. 1990'lı yıllarda komünizm yıkıldıktan sonra dünya tek kutuplu dünyaya dönüşmüş, Arap Baharı'ndan sonra ve özellikle Suriye'de yaşanan iç savaştan sonra ise tekrar iki kutuplu dünyaya dönülmüştür. Dünyadaki kutupların bir tarafında; Türkiye, ABD, Kanada, İngiltere, Avrupa ülkeleri vd. demokratik ülkeler ve bu ülkelerle birlikte hareket eden ülkeler, diğer tarafında ise; Rusya, Çin, İran, Kuzey Kore vd. otoriter ülkeler ve bu ülkelerle birlikte hareket eden ülkeler vardır. Türkiye, demokratik ülkeler bloğunda yer almasına rağmen, otoriter ülkeler olan Rusya, Çin ve İran ile de iyi ilişkiler kurmuş ve yürütmüştür. Rusya'yla, İran'la ve Çin'le ilişkilerimiz, Suriye politikasında o ülkelerin politikalarının tam tersine politikalar izlememize rağmen hâlen iyi durumdadır. AK Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte daha da geliştirerek ve daha da sağlamlaştırarak izlemekte olduğu Türkiye'nin dış politikasını, AK Parti'nin mevcut genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sonraki genel başkanlarının da sürdürmesi doğru olacaktır. |
All times are GMT +3. The time now is 18:20. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025