![]() |
Uzun zaman olmuş buraya bakmayalı...
Yine de biz cevabımızı verelim... Alman-Sovyet saldırmazlık paktındaki iddia olunan gizli maddeyi paktı imzalayanlar reddediyor, başta Sovyet tarafından imzalayan Molotov... |
vatan haini haşhaşiler tarafından kandırılıp MHP'ye mi oy verdin?
|
İstanbul için Sarıgül'e, cumhurbaşkanlığı için Erdoğan'a oy verdim. 2015 genel seçimleri için çözüm sürecinin gidişatını izleyeceğim.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
AKP'ye bugüne kadar oy attıysam eğer sağlık, istikrar, ekonomi ve barış konularında başarılı oldukları içindir. Ben Apo ile görüşülmesine de karşı değilim. Zaten başka kimle görüşülecek ki? PKKlıların ve ona sempati duyanların gönlünde bu adam var, sanki tanrı gibi. O yüzden de bu adamla görüşmek normal. Ama bu süreç biterse o zaman Tansu Çiller dönemlerinden ne farkı olacak Türkiye'nin bu konuda? Yani yine askerler ölürse AKP'nin bir anlamı kalmayacak. Siz herhalde parti üyesisiniz ve oradan ekmek yiyorsunuz, olabilir, parti başarısız olunca da mücadelenizi sürdürürsünüz ama partiye üye olmayan toplumun bir bireyi olarak ben başarısız olan partiye oy atmam. |
Alıntı:
Asker cenazeleri gelirse AK Parti'ye oy vermem mantığı doğru değildir. Çünkü iktidara AK Parti yerine CHP-MHP faşizm koalisyonu gelirse o faşist koalisyon da asker cenazelerini engelleyemez. Güçlü bir tek parti iktidarı olan AK Parti iktidarının yapmadığını zayıf bir koalisyon olması muhtemel olan CHP-MHP faşizm koalisyonu hiç yapamaz! |
Süreç zarara uğradıktan sonra AKPnin tek başına iktidar olmasının bir anlamı kalmıyor. Başarıda başarısızlıkta aynı takıma destek vermek futbolda olan bir şey. :))) Bu futbol değil siyaset... Ülkenin genel psikolojisi açısından iktidar değişiminin genel bir rahatlama getireceğine inanıyorum..
|
Alıntı:
http://s25.postimg.org/ags0kvcf3/201...imi_Sonucu.png Yukarıdaki seçim sonucu haritasından görüleceği gibi, 2011 Genel Seçiminin sonucunda Türkiye'nin çok büyük çoğunluğunda AK Parti 1. parti olmuşken, Trakya'nın 3 ili Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ ve Ege'nin 3 ili İzmir, Aydın ve Muğla'da ve bir de Tunceli'de CHP 1. parti olmuştur. Türkiye'nin çok büyük çoğunluğu AK Parti'nin olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini görmüşlerken; Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İzmir, Aydın, Muğla ve Tunceli'de CHP'yi 1. parti yapan vatandaşlarımız kör müdürler de AK Parti'nin apaçık ve reddedilemez olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini görememişlerdir?! Elbetteki o vatandaşlarımız da AK Parti'nin olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini görüp fark etmişler, ama CHP'nin ideolojisine sahip veya yakın oldukları için oylarını CHP'ye vermişlerdir. Ben kimlik olarak Müslüman Türk'üm ve siyasi kimlik olarak da Müslüman demokratım. AK Parti'ye Müslüman demokrat olduğum için, AK Parti, benim fikriyatımın, zihniyetimin temsilciliğini yaptığı için oy veriyorum. Eğer AK Parti bu kadar başarılı olmasaydı, bu kadar olağanüstü ve muhteşem hizmetler yapmasaydı da, şimdiye kadar 12 yıllık iktidarında yapmış olduğu hizmetlerin 10'da 1'i kadar hizmet yapmış olsaydı da yine oyumu AK Parti'ye verirdim; çünkü AK Parti siyasette benim gibi insanların yani Müslümanların yani Türklerin yani Türkiyelilerin yani Anadolulluların yani Müslüman Türk Milleti'nin yani milletimizin temsilini yapan en güçlü siyasi partidir. |
Size basit bir soru sorayım zülcenaheyn. Misal, Kaf Dağı'nın arkasında ismiyle müsemma çok güzel bir ülke Güzelya varmış. Güzelya'da 2002, 2007 ve 2011 yıllarında genel seçimler yapılmış ve o genel seçimler sonucunda siyasi harita şu şekilde tecelli etmiş...
Güzelya'da 2002 Genel Seçimi Sonucu http://s25.postimg.org/9zb7gll0f/200...imi_Sonucu.png Güzelya'da 2007 Genel Seçimi Sonucu http://s25.postimg.org/gt75upfhb/200...imi_Sonucu.png Güzelya'da 2011 Genel Seçimi Sonucu http://s25.postimg.org/ags0kvcf3/201...imi_Sonucu.png İmdi; yukarıdaki bu seçim haritalarında temelde 3 ana renk bölümü görüyorsunuz. Siz, siyasetle ilgilenen bir kişi olarak Güzelya'daki seçimlerde mütemadiyen tekrarlanan bu sonucu nasıl yorumlarsınız? Güzelya'nın çok büyük çoğunluğunu kaplayan sarı rengi, Güzelya'nın hemen hemen sadece 'Ege kıyılarının çoğundaki ve Trakya'sındaki' kırmızı rengi ve Güzelya'nın 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki' diğer rengi birlikte değerlendiğinizde nasıl bir sonuca ulaşırsınız? Kaf Dağı'nın arkasındaki Güzelya'ya tamamen dışardan bakarak, sadece seçim sonuç haritalarında oluşmuş olan renklere bakarak oradaki genel siyasi yapıyı nasıl yorumlar, nasıl tanımlar, bu hususta neler söylersiniz? |
şöyle açıklayayayım:
bir partiyi ideolojik, sınıfsal, vs. gibi kimlik açısı dışında tanımlayan ve oy almasını sağlayan bir de hizmet etme tarafı vardır... ve bu partileri taşıyan kemik hizmetler vardır yani sayısız hizmet vardır ama en çok öne çıkan ve çoğunluğun bu yüzden oy attığı parmakla sayılabilecek en önemli en lazım olan hizmetler vardır ve sen önceliklerini bunlara verirsin ben diyorum ki kemik hizmetler aksarsa partinin bir anlamı kalmaz... sen diyorsun ki, e iyi de bu partinin bir de ideolojik kimliği var, bu yüzden oy alıyor hizmetlerin yanında diyorsun... işte ben de bu dar kalıptan çıkmak istiyorum... yani bir ayrışma, kamplaşma olunca herkes bir yere savruluyor elbette... CHP'ye mecbur kalıp oy atan var AKP'ye mecbur kalıp oy atan var kimlikten dolayı... demokratik bir ülkede oy kimlik üzerinden değil hizmet üzerinden olmalıdır BENCE... demokratik olmayan bir ülkede bizlerin kimlik üzerinden oy atmamızın asıl sebebi korkudur çünkü hukuk oturmadığı için karşıt-kimlik iktidar olursa özgürlüğümüzü kaybedeceğimizden korkuyoruz... bu korkudan dolayı da hizmet ya da ahlaki konulara göre seçim yapamıyoruz... hukuk otursa iktidara kim gelirse gelsin insanlar kendi hürriyetlerinden korkmaz, kendi şahsi hayatında şeriatı yaşamak isteyen hürce yaşar ya da yaşamak istemeyen hürce yaşar, açılmak isteyen kapanmak isteyen, istediği gibi giyinip yaşamak düşünmek yazmak isteyen... vs. kısaca kendi olmak isteyen kendi olur rahatça.... işte ancak böyle bir ortamda insanlar kimliklerine, sınıflarına göre oy atmaz çünkü bir korkuları kalmaz.... işte o zaman insanlar sadece yapılan hizmetlere göre oy atar.... bir de baksan herkes demokrasiyi isterim diyor ama herkes birbirine engel olduğu için kimse bir şeyi başaramıyor... |
Alıntı:
Misaldeki Güzelya'nın 2002, 2007 ve 2011 genel seçim sonuçlarına bakıp mütemadiyen tekrarlayan birbirlerine çok benzer sonuçları görünce şöyle değerlendiririm: Güzelya'da sarı rengin ağırlıkta olduğu ve Güzelya'nın çok büyük çoğunluğunu oluşturan yerlerde Güzelya Halkı'nın aslî unsurları yaşıyorlardır ve bu kişiler ya dinî ya da ırkî olarak belli bir homojenliğe sahiptirler. Güzelya'daki kırmızı rengin ağırlıkta olduğu ve oranın "Ege kıyıları çoğunluğu ve Trakya bölgesindeki" yerlere bakıldığında oralarda küçük bir etnik ya da dinî azınlık yaşıyordur ve o etnik ya da dinî azınlık, büyük çoğunluktan farklı olduğu için devamlı olarak büyük çoğunluğun dışında tercihlerde bulunuyorlardır. Güzelya'nın "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde" de hem büyük çoğunluktan (sarı renk) farklı hem de batıdaki küçük azınlıktan (kırmızı renk) farklı bir etnik ya da dinî bir azınlık grubun varlığını gösteren (petrol yeşili) rengin ağırlığını görüyoruz. Ve nihayetinde Güzelya, 1- Çok büyük çoğunluğu sarı renkle temsil edilen ve Güzelya Halkı'nın aslî unsurunu oluşturan kesim, 2- Güzelya'nın "Ege kıyısı bölgesinin çoğunluğunda ve Trakya bölgesinde" Güzelya'nın küçük bir etnik ya da dinî azınlığını oluşturan ve kırmızı renkle temsil edilen bir kesim ve, 3- Güzelya'nın "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin çoğunluğunda" Güzelya'nın hem büyük çoğunluğundan hem de batı kıyılarındaki küçük azınlığından farklı bir etnik ya da dinî kimliğe sahip olan ve petrol yeşili renkle temsil edilen kesim olmak üzere genel olarak 1'i ana unsur olmak ve 2'si azınlık kesim olmak üzere 3 farklı unsurdan oluşan bir ülkedir. Demokraside yapılan hizmetler kadar; kimliğin, fikriyatın ve zihniyetin temsili de önemlidir. Sizin için hizmetler önemliyken, mesela benim için öncelikli olan kendi fikriyatımın, zihniyetimin, dünya görüşümün temsilidir. Yukarıdaki Güzelya misalinde görüleceği gibi, Güzelya Halkı'nın da öncelikli tercihi hizmetler değil, kendi kimlik, fikriyat ve zihniyetlerinin temsilidir. Yukarıda paylaşmış olduğum seçim haritalarının sonucunda oluşan Güzelya fotoğrafları bunun apaçık ve reddedilemez delilidir. Yapılan hizmetlere göre oy verilmesi gerektiği kanaatinde olduğunuza göre, 2015 Genel Seçiminde oyunuzu AK Parti'ye vermeniz gerekir. Çünkü AK Parti, Türk Siyasi Tarihi'nde 1908 yılından 2014 yılına kadar iktidar olmuş olan tüm siyasi partiler arasında Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne açık ara en çok hizmet etmiş olan en iyi ve en başarılı siyasi parti olmuştur Allah'a şükürler olsun. 2015 Genel Seçiminde oyunuzu; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olan AK Parti'ye vermelisiniz. |
Sağlıklı bir iletişim için öncelikle yazdıklarımı kale almanız gerekiyor. Cevap vermemişsiniz diyerek sözlerimi geçiştirmeniz hem hoş değil hem de anlamaya yönelik değil. Açıklamalarımı ciddiye alsanız aslında cevabını çok net verdiğimi görürsünüz.
Fikrinizin temsilinize gelirsek. Eğer her insan bir ülkede kendi fikrini dile getirme ve yaşama özgürlüğüne sahip olursa o insan kendini kendi fikrinde bir siyasi akımın iktidarını isteme gibi bir zorunluluğa girmez. Sizin kendi fikrinizde bir akımın iktidar olmasını isteme sebebiniz muhtemelen başka bir fikrin iktidar olması halinde kendi fikrinizin özgürlüğünün kısıtlanması ihtimali olacaktır. İşte ben de diyorum ki gerçek bir demokratik hukuk devletinde böyle bir tehlike olmaz. Evet, ülke çapında insanlar sizin bahsettiğiniz analize göre oy atıyor ve kamplaşıyor olabilirler ama bu benim bahsettiğim analizin gerçeğini değiştirmez. Neden AKPye oy vermem gerektiğini enteresan bir şekilde açıklamışsınız. 1908'den itibaren tarihi alıp 2014e çekip, bugünü geçmişle kıyaslamışsınız. Benim mantığıma göre 100 sene öncesi ile bugün kıyaslanarak bugünküler pohpohlanamaz. 2002'de olsak AKP'ye atardım ama 2015'e geliyoruz, partiyi kendisi ile kıyaslamak durumundayız. Ayrıca bir konuya da parmak basmak lazım: Türkiye demokrasiye geçmiş ama bunu cuntalar yüzünden sürdürememişti, AKPnin büyük başarısı cuntalar devrini bitirmiş olmasıdır, Türkiye demokratik istikrarını kanıtladı, şimdi Türkiyenin başarması gereken şey darbe falan olmadan kendi iradesi ile demokratik yollardan iktidarı değiştirebilmek ve hukuğunu düzeltebilmek yani eğer başka bir parti iktidar olduğu zaman dindarlar ve kürtler yeniden zor duruma düşerse bu AKP'nin suçu olacaktır çünkü AKP şu anda bunu düzeltmek zorundadır yani öyle bir düzenleme yapacak ki iktidarın her istediğini yapamaması gerekiyor ve her iktidar olan ezici olamaması gerekiyor. Sadece güneydoğuda özerklik ilan edenlerden ve AKPlilerin çözüm sürecine mahkum değiliz ve Ecevit de bunu denedi diyerek topu taca atanlardan rahatsız değiliz aynı zamanda cumhurbaşkanlığı sonrasına fezlekelerin açılmasını erteleyerek bizi bekletenlerin daha sonra işi daha da erteletmesine ve 4 bakanı açığa almalarına rağmen hala sorgulamaları ertelemelerinden de rahatsızız. Yani hizmet ve ahlak konusunda kusurlar var. Bu uzayan iktidarın yozlaşmasıdır. İyi işler yapmaları reddedilemez ama uzayan iktidar yozlaştırdı. Olabilir yani. Bunlar insan. Ama babamızın oğlu da değil yani, bir çıkarımız yoksa eğer gördüğümüzü söylemek boynumuzun borcu. Ben kendimi kandıramam şahsen. |
Alıntı:
Sizin mesajınızı dikkatle okudum ve bir bölümünü de mesajımda alıntıladım. Mesajınızı kaale almasam bunları yapmazdım; ama siz, Güzelya ile ilgili soruma cevap vermediniz. Bu durumda da o sorumun cevabını vermek bana düştü. Evet, AK Parti'ye oy vermemizin bir sebebi de CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin iktidara gelerek ülkemize ve millletimize zulümlerle saldırmasını engellemektir. Çünkü CHP, Batı Medeniyeti'nin Türkiye içindeki 5. kol faaliyeti olarak Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin değerlerine düşman olan bir organizasyondur. CHP iktidarda olduğu dönemlerde nasıl ki; dinimize, dilimize, tarihimize, kültürümüze, bütün değerlerimize saldırdığı gibi, yeniden iktidara gelirse Allah korusun, yine milletimizin değerlerine saldıracaktır. Ama AK Parti'ye oy vermemizin asıl sebebi, AK Parti'nin bizim yani milletimizin fikriyatını temsil etmesi ve ülkemizin, milletimizin fikriyatına göre yönetilmesini istememizdir. Aşağıdaki seçim sonuç haritalarını bir kez daha dikkatinize sunmak isterim. 2002 Genel Seçimi Sonucu http://s25.postimg.org/9zb7gll0f/200...imi_Sonucu.png 2007 Genel Seçimi Sonucu http://s25.postimg.org/gt75upfhb/200...imi_Sonucu.png 2011 Genel Seçimi Sonucu http://s25.postimg.org/ags0kvcf3/201...imi_Sonucu.png Yukarıdaki bu seçim haritalarında net bir biçimde görülen tabloyu ve verilen apaçık mesajı okuyup anlamadan Türkiye'de siyaset hakkıyla yapılamaz. Verilen mesaj sadece 1 genel seçimde değil, sadece 2 genel seçimde değil, üst üste 3 genel seçimde de açıkça verilmiş, normal şartlarda önümüzdeki genel seçimlerde de verilecek olan mesajdır. Yukarıdaki seçim haritalarına lütfen dikkatlice bakınız. AK Parti'nin sarı renginin nasıl kendini Türkiye'nin çok büyük çoğunluğuna verdiğine dikkat ediniz. Mesaj açık ve nettir. Milletimiz olan Müslüman Türk Milleti âdeta haykırırcasına, 'Beni, benim ve değerlerimin temsilcisi olan AK Parti yönetsin' demektedir. Mevcut tablo böyleyken, sizin, 'İnsanlar hizmete göre oy versinler' mealindeki görüşünüz ütopik kalmaktadır. Mütemadiyen benzer biçimde tekrarlayan yukarıdaki seçim sonuçlarının önümüzdeki seçimlerde de benzer biçimde oluşması beklenmeli. Hoş, halkımız eğer hizmete göre oy verse, fikriyata göre Türkiye'nin büyük çoğunluğuna rengini veren AK Parti, hizmete göre Türkiye'nin tamamına rengini verir ve seçim sonuç haritalarına bakılınca haritadaki illerde AK Parti'nin rengi dışında başka hiçbir siyasi partinin rengine rastlanılamaz. Çünkü bilimsel olarak apaçık ve reddedilemez bir biçimde sabittir ki, AK Parti, Türk Siyasi Tarihi'nde Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne açık ara en çok hizmet etmiş olan ve hizmetlerini elan sürdürmekte olan siyasi partidir. Şunu da ilave edeyim: 100 sene öncesiyle bugünü kıyaslamıyorum. 1908 yılından 2014 yılına kadar 107 yıl boyunca Türkiye'de hangi siyasi partiler iktidar olmuşsa, AK Parti, geçmiş olan bu 107 yılda iktidarda bulunmuş olan tüm siyasi partiler arasında ülkemize ve milletimize hem en çok hizmet etmiş hem de hizmette 2. sırada yer alarak 2. en çok hizmet etmiş siyasi parti olan Demokrat Parti'den fersah fersah önde olarak; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olmuştur diyorum. |
Size katıldığım ve katılmadığım noktalar var ama konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum.
Sadece bugün bir sorun varsa ülkemizde eğer, bence o sorunun çözümü sizin ütopik olarak yorumladığınız çözümdedir |
Alıntı:
Konsensus'un yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'nin siyasi yelpazesi aşağıdaki tablolarda görüldüğü gibi şekillenmiştir. http://s25.postimg.org/p1usd9okf/tur...elpazesi_1.jpg Araştırmaya katılanların % 14'ü siyasi yelpazenin neresinde olduğunu bilmediğini belirtmiştir. "Siyasi yelpazenin neresindesiniz?" sorusuna cevap verip de "Ben siyasi yelpazenin sağındayım" diyenlerin oranı % 47, "solundayım" diyenlerin oranı ise % 26'dır. Kendini siyasi yelpazenin "merkezinde" görenlerin oranı ise % 27'dir. http://s25.postimg.org/9rux62t27/tur...elpazesi_2.jpg http://s25.postimg.org/q5ewp897j/tur...elpazesi_3.jpg Türkiye'deki siyasi yapı son yıllarda iyicene yerleşiklik kazandı. Türkiye'de var olan 4 ana siyasi görüş, 4 ana zihniyet (1- Müslümanlık, Türkiyelilik, Anadoluluk, ülkenin ve milletin değerlerine bağlılık, millî ve manevi değerlerimize bağlılık, Müslüman demokratlık, muhafazakâr demokratlık (AK Parti Zihniyeti), 2- Laikçilik, Kemalizm (CHP Zihniyeti), 3- Türk Milliyetçiliği (MHP Zihniyeti), 4- Kürt Milliyetçiliği (HDP Zihniyeti)) 4 siyasi partide (AK Parti, CHP, MHP ve HDP) toplanmıştır. Son genel seçim olan 2011 Genel Seçiminin sonucuna bakıldığında bu 4 siyasi partinin toplam oyu -HDP Zihniyeti'nin seçime bağımsız adaylarla girdiğini de göz önüne aldığımızda- % 95'ler civarındadır. İnsanlar temelde işte sahip oldukları bu anlayışlarına göre oy veriyorlar. İnsanlar hizmete göre oy vermeliler görüşünüzün ütopik olduğunuz söylemem, insanların sahip oldukları bu anlayışlarının bugünden yarına değişmesinin mümkün olmayacağındandır. |
Ütopik mi değil mi, gerçekleşir mi gerçekleşemez mi gibi tahminler çok da önemli değil, durum tespiti yapabilmek, realiteyi analiz edip burada ifade edebilmek önemli şu anda benim için bu forumda...
Benim tespitlerim bunlar: Eğer insanlar yapılan işlere göre değil de yakınlık duydukları kimliklere göre oy atıyorlarsa bu zorunluluktandır ve bu zorunluluk da temelinde korkuyu barındırır. Kaç defa duymuşuzdur AKP'ye oy atanlar arasında "başka alternatif mi var?" lafını ya da kaç defa duymuşuzdur CHP'ye oy atanlar arasında bu aynı lafı, onlar da oy bölünmesin diye CHP'ye oy atan çok insan var. Peki neden CHP'ye mecbur kaldığını düşünen çok insan var? Bunun nedeni kendilerini kimlikleriyle beraber tehlikede hissediyorlar. Ve peki neden AKP'ye mecbur kaldığını düşünen çok insan var? Aynen bu insanlar da aynı şeyi düşünüyor, iktidar giderse hayat tarzları tehlikeye girer diye düşünüyor. Türkiye olarak demokratik anlamda çok alt seviyelerdeyiz dünyada maalesef. Onlarca sene askeri darbeler yüzünden Avrupa Birliği üyeliğine yaklaşmışken 10 sene hep geri gittik ve hep baştan başladık. Şimdi darbe olmuyor ama buna rağmen otoriterleşiyor ve AB raporlarını çöpe atıyor, kulaklarımızı tıkıyoruz. Ortam demokratik olmazsa her zaman korku olur ve insanlar korktuklarında öncelik güvenlik olur ve insanlar kendilerine benzerlerin yanında birlik olunca güvende hissederler. İşte bu yüzden de kimliklerinin, kültürlerinin benzer oldukları ile birlikte olup onlara oy atıyorlar. Gerçekten kentleşip, bireyleştiğimiz, olgunlaştığımız zaman ve demokratik güven ortamımız sağlandığı zaman korku olmayacak, kamplaşma, sıkışma, köşelere dağılma olmayacak ve özgüvenli teker teker bireyler olarak aklımızı rahatça kullanıp kararımızı verebileceğiz: aksi halde şartlanmalar yenilmeden bunlar mümkün değil. |
Alıntı:
CHP seçmenine gelirsek... CHP seçmeni, dindarlardan korktukları ve dindarlar onlara zulmederler korkusuyla CHP'ye oy vermemektedirler. AK Parti, 12 yıldır iktidardadır. Dindarların CHP'lilere zulmetmedikleri ve bir kısım kötülerce üretilmeye çalışılan böyle bir korkunun anlamsızlığı, AK Parti'nin 12 yılllık iktidarıyla apaçık ve net olarak görülüp anlaşılmıştır. Bir kısım CHP'liler; AK Parti'den, dindarlardan ve Müslüman Türk Milleti'nin çoğunluğundan korkmamaktadırlar ama 'korkunççuluk' oynamaktadırlar. Bu konuda daha detaylı malûmata sahip olmak isterseniz, Alper Görmüş'ün 'Korkmuyorsunuz, nefret ediyorsunuz' başlıklı 4 makalesini okumanızı salık veririm. Alper Görmüş'ün, kendisinin ateist olduğunu açıklamış olan ve seküler bir hayat yaşayan bir vatandaşımız olduğunu dikkate almak da gerekir. Yani laikçilerin, dindarlardan ve Müslüman Türk Milleti'nin çoğunluğundan korkmayıp nefret ettiklerini dindar bir vatandaşımız değil, seküler yaşayan bir vatandaşımız söylemektedir. Laikçiler, İslam ülkesi Türkiye'den ve Müslüman Türk Milleti'nden korkmamakta ama nefret etmektedirler. Türkiye'deki siyasi yapı son yıllarda şu şekilde yerleşiklik kazandı: AK Parti % 50'ler CHP % 25'ler MHP % 15'ler HDP % 5'ler Diğer % 5'ler... Oylar üç aşağı beş yukarı biraz azalıp biraz artabilir; ama normal şartlarda işte bu mevcut tablonun devam edeceği kanaatindeyim. İnsanlar elbetteki Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı tutar gibi yani takım tutar gibi koyulukta ve kesinlikte siyasi parti tutmuyorlar; ama yine de insanların siyasi parti tutmalarında da belli bir koyuluk, kesinlik ve kararlılık var. Dün AK Parti'ye oy veren bir vatandaş, bugün yine AK Parti'ye oy veriyor ve gelecek seçimde de oyunu yine AK Parti'ye verme kararlılığında ve oy kullanırsa da oyunu yine AK Parti'ye verecek. Aynı şeyi; CHP'ye, MHP'ye ve HDP'ye oy veren vatandaşlar için de söylemek mümkün. Yani vatandaşın çoğunluğu, 'Geçen seçimde oyumu AK Parti'ye vermiştim; ama bu seçimde bir değişiklik yapayım da oyumu CHP'ye vereyim ya da tersi biçimde, geçen seçimde oyumu CHP'ye vermiştim; ama bu seçimde bir değişiklik yapayım da oyumu AK Parti'ye vereyim' demiyor. Çoğunluk vatandaşlarımız belli bir siyasi partiyi tutuyorlar ve oylarını, tutmuş oldukları o siyasi partiye veriyorlar, izleyen seçimlerde de yine daha önce oy vermiş oldukları siyasi partiye oylarını vermeye devam ediyorlar. |
Mesela tesettür takan çok kişi yurt dışına okumaya gidiyordu eskiden...
Yani öncelik özgürlüktür ve tabii eşitlik çünkü daha az eşit gibi görülenlerin özgürlüğü daha kısıtlı olur. Bu yüzden eskiden tesettür özgür değildi. Bunun garanti altına alınmasını bence tek bir ülke kendi bünyesinde sağlayamaz, birbirini uyaran uluslararası birlikler altındaki ülkeler gerekir. İşte bu yüzden AB önemli. Şahsen ben eskiden kimliğe göre oy atıyordum ama artık bu saatten sonra darbe dışında özgürlüklerin gideceğini düşünmüyorum. AB politikasını kim arttıracağına söz verirse ona oy atacağım. Hepsinin değil ama bir takım CHPlilerin İslam düşmanı olduklarını biliyorum ama ben de Mehmet Altan'ın Kitabı'nı öneririm "Kışla ile Cami Arasında" diye. Iki Taraflı baskı ancak uluslararası baskı ile son bulur. Ama biz henüz AB üyesi olmadığımız için onların Türkiye raporlarını çöpe atabiliyoruz. |
Alıntı:
Arkadaşım, iki taraflı baskı falan yok! Tek taraflı baskı (laikçi baskı, faşist baskı vardı, Kemalist baskı) vardı; AK Parti iktidara geldi ve o baskıyı ortadan kaldırdı. Git bak; İstanbul'da Kadıköy'e, Bakırköy'e, Beşiktaş'a, Şişli'ye; Ankara'da Çankaya'ya; İzmir'de Karşıyaka'ya. Oralarda yaşayan büyük çoğunluğu laik olan vatandaşlarımızın hayatlarını izle ve onların baskı altında yaşamadıklarını gör. Laikler ne fikrî baskı altındalar ne dinî baskı altındalar ne de ekonomik baskı altındalar. Laiklerin çoğunun ekonomik durumları iyi olduğu için de maddi olarak senden benden rahat yaşıyorlar. Türkiye'de yaşamasak, bizlere baskı var diyerek CNN'i, BBC'yi kandırdıkları gibi belki bizi de kandırabilecekler laikler; ama Türkiye'de yaşıyoruz ve laiklerin Türkiye'de baskı altında yaşamadıklarını, Türkiye'de ekonomik durumu en iyi olan kesim onlar olduğu için de Türkiye'de maddi olarak en rahat yaşayan, en çok para harcayan kesimin laik kesim olduğunu biliyoruz. Dediklerime gözlerinizle şahit olmak için laiklerin yoğun olarak yaşadıkları ilçelere, semtlere gidin lütfen ve laiklerin nasıl rahat içinde yaşadıklarını gözlerinizle görün. |
Tek bir tarafın görüşünü kale alarak yorum yapmıyorum. Ak parti tarafı nasıl baskı hissediyorsa laik taraf da baskı hissediyor. Ama iki taraf da birbirini suçlar doğal olarak bu konularda.
Ha bir tarafa göre karşı taraf o kadar da baskı hissetmez çünkü bu çıkar mevzusudur. Mesela bir Kürt kendi haklarına daha çok odaklanır ama diğerlerinin haklarına çok hassas olamayabilir; bu laik ya da dindar kesim için de böyle. Sosyal demokrasi ile sosyal adalet nasıl uçurumları kapatırsa, liberal demokrasi ile de özgürlükler tamamen sağlanır, baskılar azaltılır. Sizin artık bir açıklama yapmanıza gerek yok çünkü kendi partinizi korumanız gayet doğal aksi halde Ak partili olmazdınız. Şöyle bir tabir çıktı: Yeni Türkiye'nin Yeni Muhafazakarları... Yani Ak parti siyasi çizgisinde olup demokrasiye, azınlık haklarına vurgu yapan bir söylem. Demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını hatırlatan bir söylem. |
Alıntı:
|
Hissiyattan bahsediyorum, iki taraf da karşı taraftan baskı ve korku hissediyor.
Birkaç mesaj önce şu anda bir sorun yok dedim, özgürlükler var ama uzayan yozlaşmış ve otoriterleşmiş olan bir iktidar bulunduğu makamı daha da güçlendirmeye kalkarsa gün gelir rakibi iktidar olur ve o hazırlanan gücü karşısında bulduğu anda bu sefer o bunu kullanmaya kalkar. Bu rekabet ve çatışma Cumhuriyetten eskidir. Bence demokratik istikrar ülkede ilk defa yakalanmıştır çünkü sandık çalışıyor ve darbe olmuyor ama iktidar demokrasi ile de hala değişemiyor. Yani bu Menderes dönemi de böyleydi. Darbeler azınlığın diktatörlüğü iken demokrasi çoğunluğun diktatörlüğüne dönüşüyor. Bir türlü iki tarafın da hakları aynı anda temin edilemiyor. Demokrasi ezme-ezilme sistemi değil, demokrasi yenişemeyenlerin sistemidir. İnönü demokrasiye bence mecburiyetten geçmişti çünkü dünya savaşını demokratlar kazanıp hitler kaybedince Batı bizi sıkıştırdı ve biz de sovyetlerden de korktuğumuz için mecburi demokrasiye geçtik. Bence yine Batı'dan korkulduğu için Doğu bloğuna giremiyoruz. Aksi halde iktidarın otoriterleşmeye eğilimi var ve bu eğilimin yönü Doğu otoriterliğidir, Batı demokrasisi değil. Demokrasiye bayıldığımızdan değil, dünya şartları gereği mecbur olduğumuzdan demokrasi çat pat var bizde. Yoksa herkesin diktatörlüğe meyili var. |
Alıntı:
Laikler demokrasiyi kabul etmek ve içlerine sindirmek zorundalar. Türkiye'de 12 yıldır iktidarda laiklerin istemedikleri ama halkın istediği AK Parti iktidarı var. Laikler istemedikleri AK Parti iktidarını değiştirmek istiyorlarsa -ki deli gibi istiyorlar- yapacakları tek şey var: Seçim kampanyalarında çalışarak ya da muhalefetin seçim kampanyalarına destek vererek, halkı, AK Parti'den başka siyasi partilere oy vermeye ikna etmek ve bunun sonucunda da AK Parti'nin önümüzdeki ya da daha sonraki genel seçimlerde salt çoğunluk olan 276'dan daha az sayıda milletvekili çıkarmasını sağlayarak AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek. Süleyman Demirel'in bir zamanlar meşhur bir sözü vardı. Onun hükümetini düşürmek isteyenlere, "Bulun 226'yı düşürün hükümeti" derdi. TBMM o zamanlar 450 milletvekilinden oluştuğu için, hükümetleri düşürebilmek için salt çoğunluk olan 226 milletvekilinin oyu gerekiyordu. Şimdilerde ise TBMM, 550 milletvekilinden oluşmakta, tek başına hükümet olabilmek ya da mevcut hükümeti düşürebilmek için şimdilerdeki salt çoğunluk olan 276 milletvekilinin oyuna gereksinim duyulmaktadır. |
Anladım siz de farklı bir yönden bakıyorsunuz olaya. O dediklerinize bir şey demiyorum zaten...
Ama siz para mevzusuna takılmışsınız gibi geldi bana. Sermaye zaten artık muhafazakar kesimde ve kadrolarının çevresinde... Altında jipi olan Tesettürlü hanımlar çoğaldı... O yüzden her kesimden zengin var artık... Dengelendi... |
Alıntı:
"CHP'nin havuzlu villalı oy deposu http://imagizer.imageshack.us/v2/xq90/819/v2hg.jpg AK Parti karşısında hezimet yaşayan CHP için tek teselli kaynağı Doğan medyası ve paşaların oturduğu, orman işgali ile inşa edilen Acarkent ve Beykoz Konakları oldu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), Türkiye genelinde en yüksek oy aldığı yer yine değişmedi. Orman talanı yapılarak kurulması sebebiyle gündemden düşmeyen, villa ve konakların bulunduğu Acarkent'te ikâmet edenlerin CHP'ye âdeta rekor kırdırdığı ortaya çıktı. Bir önceki seçimlerde Acarkent ve Beykoz Konakları'nda % 67 oy alan CHP, bu seçimlerde kendi rekorunu da kırarak oyunu % 80'e çıkardı. ACARKENT'TEN CHP'YE % 80 Beykoz'da seçimi kaybeden CHP için, 2.000'e yakın sakiniyle Acarkent teselli oldu. Beykoz genelinde de AK Parti'nin % 45'lik oy oranına karşılık, % 32'de kalan CHP, ilçe de sadece Acarkent mahallesinde kendi rekorunu kırdı. CHP'nin Acarkent ve Beykoz Konakları'nın bulunduğu Acarlar Mahallesi'ndeki oy oranı % 80 çıktı. CHP, bir önceki yerel seçimlerde Acarkent'ten % 67,54 oy almıştı. Bu sonuçlarla CHP kendi rekorunu kırmış oldu. Beykoz genelinde % 45 oy alan AK Parti'nin Acarlar Mahallesi'nde % 15 oy aldığı öğrenildi. Orman Genel Müdürlüğü'nce Acarkent'teki 1822, Beykoz Konakları'ndaki 465 gayrimenkulün tapularının iptali talebiyle açılan 2 ayrı dava sürüyor. Kaynak Haber 7 01.04.2014" "Gezi'de meselesi ağaç olan, ormanları yağmalayan zihniyetin CHP'li olması şaşırtıcı değil mi? http://i.ensonhaber.com/resimler/diger/v_7834.jpg İstanbul'un ormanları üzerine kurulu Zekeriyaköy, Acarkent ve Bahçeköy gibi semtlerde CHP adayı Ekmeleddin İhsanoğlu oy patlaması yaptı. http://i.ensonhaber.com/resimler/dig...rkent_3608.jpg ERDOĞAN'A 1 OY ÇIKTI Çiller'in Başbakanlığı döneminde ruhsatlandırılan Bahçeköy'de yer alan Saklıkoru villalarında oturan seçmenden Erdoğan'a yalnızca 1 oy çıktı. http://i.ensonhaber.com/resimler/dig...yakoy_2317.jpg ACARKENTLİ İHSANOĞLU'NA YÜZDE 76 OY Ekmeleddin İhsanoğlu, ormanların katledilerek villalar ve konakların dikildiği kendisinin de 2 villasının bulunduğu Acarkent'te yüzde 76 oy alarak adeta patlama yaşadı. Erdoğan ise Acarkent'ten ancak yüzde 12 oy alabildi. http://i.ensonhaber.com/resimler/dig...riyakoy_51.jpg MEDYANIN GÖRMEZDEN GELDİĞİ KATLİAM Bu bölgelerde inşa edilen villalar, orman katliamları üzerine alınan ruhsatlarla anılmasına rağmen medyanın gündemine bir türlü girememişti. Gülben Ergen, Beyazıt Öztürk gibi ünlülerin hemen hepsinin villa sahibi olduğu Bahçeköy, Zekeriyaköy ve Acarkent gibi "cennet" mahalleleri, yapıldıkları günden beri CHP'nin oy deposu olarak karşımıza çıktı. Yıllarca orman katliamlarının gizlendiği bu bölgelerde Ekmeleddin İhsanoğlu, İzmir de dahil olmak üzere hemen hiçbir yerde böyle bir seçim başarısı kazanamadı." Evet, son 12 yılda muhafazakâr kesimde de zenginleşme arttı ve dindarların ekonomik durumları eskiye göre daha iyi bir duruma geldi. Fakat Türkiye'de maddi durumu en iyi olan kesim elan laik kesimdir. Laik partisi, Alevi partisi olan CHP, Alevileri ayrı tutarsak -Alevilerin çoğunun maddi durumu pek iyi değildir- zengin partisidir, zengin çocuğu partisidir. Son 55 yılda yapılmış olan 4 askerî darbe (1960, 1971, 1980, 1997 askerî darbeleri) niye yapıldı zannediyorsunuz? Askerî darbeler sadece, ordumuz içindeki din düşmanı subayların İslam düşmanlığı sebebiyle mi yapıldı zannediyorsunuz? Hayır, askerî darbelerin bir ana sebebi, din düşmanı darbeci subayların gâvur gibi yaşama, kendi gâvur yaşam tarzlarını Müslüman Türk Milleti'ne dayatmaksa, diğer ana sebebi de ekonominin hâkimiyetini zengin çocuklarının -ithal ikâmeci montaj sanayii sistemiyle küçük gâvurumsu azınlıkta biriken sermaye- elinde tutmak ve milletimizin yani Müslüman Türk Milleti'nin zenginleşmesini engellemektir. CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin yatacak yeri yok yatacak! Ah ah, halkımız, CHP'nin ve CHP Zihniyeti'nin bu güzel ülkeye ve bu aziz millete ne kadar zulüm ve ne kadar kötülük yaptığının benim gibi, bizim gibi farkına varsa, AK Parti değil % 50; % 60, % 70, % 80'lere varan oranlarda oylara ulaşır; CHP de değil % 25; % 15 % 10 % 5'lere varan oranlarda oylara düşer. |
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Recep Tayyip Erdoğan; Demokrat Parti'nin, Adalet Partisi'nin, Anavatan Partisi'nin, Adnan Menderes'in, Süleyman Demirel'in ve Turgut Özal'ın yapamadıklarını yapmayı başarmıştır Allah'a hamdolsun: Yere düşürülmüş olan Büyük Türkiye bayrağını yerden kaldırmak.
Türkiye, tarihinde büyüktü. Büyük Selçuklu Devleti'yle büyüktü, (Büyük) Osmanlı Devleti'yle büyüktü. İttihatçıların 27 Nisan 1909 tarihinde Sultan 2. Abdülhamid Han'ı tahttan indirmeleriyle birlikte Büyük Türkiye bayrağı İttihatçı hainler tarafından yere düşürüldü. 27 Nisan 1909, Osmanlı Devleti'ndeki Büyük Türkiye'nin son günüydü. O günden sonra Büyük Türkiye gitti ve yerine Küçültülmüş Türkiye geldi. Türkiye Cumhuriyeti'nde 80 sene kadar Küçültülmüş Türkiye olarak yaşadık maalesef. Demokrat Parti ve Adnan Menderes, Adalet Partisi ve Süleyman Demirel, Anavatan Partisi ve Turgut Özal denediler; Türkiye'ye dar gelen, Türkiye'ye yakışmayan, Türkiye'ye ait olmayan Küçültülmüş Türkiye gömleğini yırtmaya ve Türkiye'yi tarihinde olduğu gibi yeniden Büyük Türkiye yapmaya çalıştılar; ama başaramadılar. Büyük Türkiye bayrağını yerden kaldıranlar AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan oldu. 3 Kasım 2002 Genel Seçiminde AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte Büyük Türkiye bayrağı yerden kaldırıldı, yeniden Büyük Türkiye olma yoluna girildi ve Büyük Türkiye olma hedefine kilitlenildi. Allah'ın izni ve inayetiyle Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılına kadar Büyük Türkiye olmayı başaracağız ve 2023 yılından sonraki yıllarda yolumuza Büyük Türkiye olarak devam edeceğiz inşaallah. |
Valla basitlik, sonradan görmüşlüğün durdurulamaz absürtlüğü, doğayı umursamama ve rant AKPden CHPye bizim millette genellikle olan bir şey. İki parti de bu noktada birbiri ile yarışıyor.
Particilik yapanlara bir noktada acıyorum çünkü kendi partisinin bazı işlerini beğense de beğenmese de savunmak durumunda hissediyor ve kılıfına uydurmaya çalışıyor. Direk net örnek veriyorum. Bizim elimizde kalan adalara bakılsın bir yunanlılarda kalan adalara bakılsın. Nüfus, bina, yerlerde gezen çöpler, Doğa-ağaç sevgisi, vs. karşılaştırılsın. |
Alıntı:
Bununla beraber çevrecilik konusunda AK Parti ile CHP'yi ya da başka bir siyasi partiyi bir tutmak doğru olmaz. AK Parti, 12 yıllık iktidarında 3.000.000.000 (3 milyar) civarında ağaç dikmiş olan bir siyasi partidir ve bu icraatıyla da Türk Siyasi Tarihi'nde bugüne kadar iktidar olmuş tüm siyasi partiler arasında en çok ağaç dikmiş olan en çevreci siyasi parti olarak tarihe geçmiştir. AK Parti; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olmasının yanı sıra en çevreci siyasi partidir de. |
Bazı konularda iş işten geçti artık... Nüfus aldı başını gitti... İstanbul'da nefes alacak yer kalmadı... Menderes'in en büyük hatası bu oldu.. Onun devrinde kontrolsüz göçler oldu... Bugün artık bina yapımının ucu kaçtı...
|
Alıntı:
|
Samimi bir şey söyliyeyim. Bence siz hastasınız.
|
Alıntı:
Amanın ne diyorsunuz doktor bey! Ölecek miyim? Kaç ay ömrüm kaldı?:ağla: |
Daha kötüsü. Yaşayacaksınız.
|
|
Konu başka yerlere gitmiş
|
Alıntı:
onu git egemen bağışa söyle akyürüyen |
dsfsdafsdfsadfda
|
sdafsdafdsafdsafdsfsdaf
|
sdfasfsadfasdfdasfdsa
|
All times are GMT +3. The time now is 21:25. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025