![]() |
Cemaat yeni bir Nurettin Veren olayı ile karşı karşıya
Merkez iç anadolu görevlisi Emniyette ki bir çok cemaat yanlılarının isim isim listesini veriyor Operasyon başlıyor Suçları Bir cemaate mensup olmak Suçları : Sızmak Peki bu insanları nereye kadar kovalayacaklar? Daha düne kadar askeriyeye imanlı bir kişi sokabilmek için yıllarca uğraşıp emek harcayanları Şimdi harcayanlar Yarın nasıl insan içine çıkacaklar |
Alıntı:
bol keseden sallamak kolay tabi... benim kaynaklı paylatığım haberele dalga geçiyorsun kendince... aç ahmet akgündüz hocanın yazısını okuda... |
AK Parti'den HAKAN ŞÜKÜR'e de dershane konusunda uyarı geldi.
Konuşanı bitirecekler her halde Bu nasıl baskıdır ben anlamadım Amac ne? Kardeşi kardeşe kırdırmak mı? Bir yanım Erdoğan Öte yanım Gülen Böyle bir paradoksa insanları nasıl mecbur ettiniz İnsanın aklı almıyor. Abdurrahman Dilipak Cemaat fazla uzatmasın yoksa Kolejlerini de kaybedecek diye erkeklenmiş Neler oluyor? Biri artık bu saçmalığı durdursun |
Alıntı:
kimsenin kimseye baskı yaptığı falan yok... baskı olsa meb'de hocalarınız cirit atamaz... sınıflarda öğrencilere tivit atmaları ısrarcı olamazlardı... bir yanında gülen var ama diğer yanında erdeoğan olduğunu pek sanmıyorum.. niye diye soracak olursan başbakana zerre kadar güveniniz inacınız yok açıklamalarınıda umursamıyorsunuz ve tutturmuşunuz bi yola başka deneni duymuyorsunuz... yaa dilipak dedi diye olacak demekki siz nasıl böyle şeylere inanabilirsunuz... yıllarca şeriat gelecek diye birileri birilerini korkuttu şimdide siz başladınız galiba... kaynak diyorum ses yok... bana dilipak diyor... |
Ahmet Akgündüz hoacam birde Mehmet Kırkıncı hoca ile istişare etsin..
|
MEB basın toplantısına BUGÜN TV ZAMAN GAZETESİ CİHAN HABER AJANSI ve KANALTÜRK alınmamış.
28 Şubatı hortlatmaya çalışıyorlar sanırım. |
Başbakanımızın arkasındayız. Cemaat içinde bir takım fitneciler seçim sonuçlarını etkileme için, dersane konusunu bahane ediyor. Açıkça söyleyin CHPyi desteklediğinizi, bakalım taban isze uyacakmı.
|
o fitneci dediklerinizin içinde referandumda oy kullanmak için uçakla10 saat yol gelmiş insanlar var..Ve bu insanlar sırf bu yüzden saygıyı hakediyorr..
|
tabi onlar hakediyor başbakan, bakanlar ve bu yola iriliufaklı emek verenler haketmiyor demi... sizden olunca ne kadar olumlusunuz...
|
Öfkeye bakın
Cübbeli Ahmet Hoca STV de dershanelerin kapatılmasını eleştirince CAPRİS için Cübbelinin eteğini öpen sarığının dibinden ayrılmayan JET FADIL Cübbeli ile dostluğunu bitirdiğini açıklamış "Düşmanımızın dostu bizim düşmanımızdır" İfadelere bakın Allah belanızı versin diyeceğim de Müslümana bela okumak yakışmaz Tetikçiler ve yalakalar bir bir sahnede http://s1311.hizliresim.com/1h/u/ux3m6.jpg |
Mademki dershanelere ihtiyaç kalmadı deniliyor; öyleyse hükümet, dershaneleri kapatmakla ilgili hiçbir düzenleme yapmasın. Eğer söylenildiği gibiyse yani dershanelere ihtiyaç kalmadıysa, insanlar çocuklarını dershanelere göndermezler ve böylelikle öğrencisiz kalan dershaneler kapanmak zorunda kalırlar.http://img835.imageshack.us/img835/7...nzirsmiley.gif
|
Alıntı:
Dershane benim gözümde sadece Ünv. kazandıran bir kurum değildir. Öğrencinin ders eksikliklerini tamamlayan bir kurumdur. Bütün dershaneler ünv. girecek diye bir şart yok. Böyle bir şey iddaa eden de yok zaten. Üniversite kontanjanı örneğin 500 nin ise, dershaneler olsa da 500 bin kişi alınacaktır, olmasada. Bu değişmez. Burdaki olay öğrencilerin ne kadar net yapacağı, hangi başarı ile gireceğidir. Dershaneler kapanıyor da paralı İngilizce, kürtçe Kursları niye kapanmıyor acaba. Yeni SBS de ingilizce sorularıda soruluyor. İngilizce kursuna gidip başarılı olanlarla olamayanlar arasında adaletsizilik olmuyor mu sanki. Bir ikinci KPSS kurslarıda serbest. Parası olan gitsin kazansın, parası olmayan kazanamasın. Var mı böle garip bir uygulama. Üçüncüsü kimse demiyor. Özel okula dönüşen dershaneye 15000 lirayı kim verecek diye. Bu konularda çene yorunda bi görelim Ekinoks arkadaşım;;) |
Uzun yazdım; Sayın Başbakanım gündeme getirmeseydi Dershaneleri kapatmak kimsenin aklına gelmeyecekti Ortada eğitim faaliyeti yapan özel kurumlar var Dünyada ve Avrupada bir çok örneği olan kurumlar Erdoğan ulaşım sağlık ekonomi gibi alanlarda yakaladığı başarıyı eğitimde yakalayadı Bunun günah keçisi olarak da Dershaneler seçilmiş görünüyor Meğer bütün suç dershanelerin miş Öğrneğin MEB de görev yapan bir öğretmenin yıl içinde bitirmesi gereken 12 ünitesi varken bunların sadece 7-8 ini bitirmesinin hiç bir etkisi yok İşe yaramayacak kadar değersiz ders kitaplarının hiç önemi yok Mesele o kadar vahim ki MEB öğretmenlerinin bir çoğu DERSHANE YAYINLARINI kullanır Matematik öğretmeninden tut Fizik öğretmenine kadar Bütün bunların Milli Eğitimde ki kalitesizliğe hiç bir etkisi yok Ama dershaneler suçlu Sebep? Sebep ne? Neden dershaneleri kapatıyoruz bunu izah edebilecek bir babayiğit çıkmadı Sadece kapatıyoruz diyenler var Çocuklarımız yarış atına dönmüş. Bunun suçlusu dershaneler mi? yoksa 50 yıldır sürdürdüğünün basiretsiz eğitim sistemi mi? Kaldi CEMAAT için Dershanelerin özel bir önemi var Bu insanlar ahlaklı maneviyatlı dindar bir nesil yetiştirip bunlara tahsil de kazandırarak toplumda saygın kişilerin dindar kişiler olması yolunda dershaneleri bir araç vasıta ve sebep olarak kullanıyorlar Bu hizmet kurumlarının kapatılmasına hiç bir şey olmamış gibi seyirci olmalarını beklememek gerek Ve bunu Erdoğan ve Ak Parti düşmanlığı olarak da görmemek gerek Erdem o dur ki DOST ACI söyler lafını en zor zamanlarda hatırlamak Yoksa Kralın soytarısı gibi şak şak yaparak ömür geçirmek kişiye geçici menfaatler dışında bir şey katmaz |
Dershaneler özel sektör kuruluşlarıdır. AK Parti, dershaneleri nasıl kapatacak? 21. yüzyılda Türkiye'de özel ders vermek yasaklanmıştır mı diyecek? Özel sektör kuruluşlarında; matematik, fen, Türkçe, İngilizce vb. dersler öğretilemez mi diyecek? Varsayalım ki AK Parti bunları yaptı; ya direnenler olursa, ya özel teşebbüs hürriyetine aykırılıktan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidenler olursa ne olacak? Dershanelerin kapatılması konusunu tartışırken bunları da düşünmek gerekir.
|
Alıntı:
Ne güldüm bakanın bu sözüne var ya:hihi2: Meb teki öğretmenler çoğu yasak olmasına rağmen acaba niye dershane yayınlarını kullandığını ve öğrencilerine aldırdığını bir bilse. Devletin dağıttığı kitapların çoğu yetersiz durumdadır. Yayınevleri üzülmesin diye sırayla bastırılıp dağıtılır. Ayrıca bölgesel farklılıklar vardır. Ankara'da 3. Sınıf Türkçe kitabı A yayınları iken, Manisa'da aynı sınıfın Türkçe kitabı B kitabı olabilmektedir. Kalite farkları da cabasıdır. Büyükşehirlerde kaynak aldırmayan, fotokopi çektirmeyen öğretmen yok desem yeridir. Acaba neden bunlar yapılır, sormak lazım. |
Alıntı:
Dershaneciler OKUL kitaplarını kapıdan içeri sokmaz Bir işe yaradığı da yok Zaten MİLLİ EĞİTİMİ baltalamak için yapılan adımlar bunlar Abuk subuk kitaplar İlkokul birinci sınıf öğrencisi karanlık çökmüş ama hala okulda Yazık Bu evladımızı o yaşta düşünmeyenler 20 yaşındakileri düşünüyor Tabi yersen Eğer Milli Eğitimi kurtarırsan geleceğini kurtarırsın Bu iş ray döşemeye benzemez SABIR işidir Vizyon işidir Başbakanımız Keşke eğitimden anlayan birileriyle yola devam etseydi |
eğitimden anlamayan kişi dediğiniz adam Eğitim ve İletişimde Prof.
ayrıca Ak Parti vizyonunu Hayati Yazıcı ve Nevzat Er'le beraber yazmış kişidir... Az araştırın Nabi Avcı kim ya... |
Alıntı:
Nabi Avcı diyor Ya öncekiler Nimet Baş eğitimci mi? Ömer Dİnçer eğitimci mi? Hadi NABİ AVCI eğitimci diyelim Ben onun marifetini bu hafta Türkiye genelinde yapılacak orta öğretim sınavlarında göreceğim Tuncelide Hakkari'de merkezi sınav yapacaklar bir tane güvenlik tedbiri yok Kim kime dum duma Daha müfredatı yetiştiremeyen yüzlerce okul var 12 yılda eğitimin canına okuduk 4+4+4 sistemine geçerken alt yapı hazırlanmadan Bir yıl çocuklar branş hocası bulamadı Yüzbinlerce çocuk yine ziyan Tabi eğitimin içinde olmayanlar bu detaylardan uzak Yetmezmiş gibi dershane tartışmaları tuz biber oldu |
Meselenin Özüne ne zaman geleceğiz Benhur kardeşim ??? Matematikçi olarak Dershane muhabbeti sarıyor olmalı !
Meselenin Özü Oslo değildir ! Meselenin Özü Milli görüş zihniyeti ile Diyalog Zihniyeti arasındadır...! Mısır, Filistin ve Suriye'de Küresel Evrenselci tarafı seçip Erdoğan'ın üstünü çizmeye kalkan gruplarla ittifak eden Cemaat'in gizli bir kolu arasındadır ! O grupta Cia'mi Cemaat mi yakında anlaşılır !!! |
|
Alıntı:
Bunu direk başbakan istiyor. Oda eğitimden anlamıyor kusura bakma. Fatih Projeside böyle erken uygulanan bir projedir. Ben MEB'te Sınıf öğretmeniyim. Saat 18.20'de ders bitiyor biliyor musun. Hala ikili bir öğretimin olduğu bir yerde, mevcutların 20-25 arası sayılara inmediği, sınavların kalkmadığı, sadece öğretmenin değil tüm memurların "salla başını al maaşını" mantığını yenmediği bir ülkede ilk önce direk dershaneyi kapatamazsınz. |
Alıntı:
eğitimden anlayan bi siz varsınız zatenya... sen öğretmensen bende öğretmenim... hem eğitim sistemiden yakınacaksın hemde sistemdeki iyileştirmelere yok birine zamansız yok öbürü gereksiz... ne güzel valla bakanlıktakiler ve diğer öğretmenler bişeyden anlamıyor bi cemaat anlıyor... sen mesleğinin hakkını ver gerisi herkesin kendi sorumluluğu herkes birey olarak kendine baksa sorun kalmaz memlekette... |
Alıntı:
Sen ya da ben işimizin hakkını verebiriz. Ancak vermeyenlerin ne kadar çok olduğunu eğer MEB te isen sende bilirsin. Bu ayrı bir mevzu. Burda öğretmen mevzu bahis değil ayrıca önemli olan sistemdir. Sistem bozuk olursa her şey bozulur. Ayrıca MEB kitapları çok mu mükemmel sence. Eğer öğretmnsen niye hala öğretmenler kaynak kitap aldırıyor. Sistemdeki aksalıklar ve öğretmen kalitesini düzeltirsen zaten dersheneye gerek kalmaz. Bak iki gün sınav var. Hemde hafta içi. Senin eğitim öğretim takviminde var mı bu sınav hiç baktın mı? Lay lay lom işler. Sallıyosun diye olmuyor bu işler değerli meslektaşım. |
Alıntı:
öğrenmenlerin ek kaynak aldırmalarının sebebi sınav sorularının ders kitaplarından değilde diğer test usulu hazırlanan kitaplardan sorulması ve tabi menfaat sahipleri için aldırılan kitaplarda mevcut... şimdi ise o işe çözüm sağlanıyor kitaplarda hatalar eksiklikler olsa dahi artık daha dengeli ve yeni sınav sistemiyle de kitaba bağlı sorular sorulacak ayrıca tek sınav olmayacağı için daha dengeli olacak... sistemde değişme oldu ufak aksaklıkları düzeltmek öğretmenin görevi... size göre tek gerçek dershane gerisi laylaylom ama asıl laylaylom dershane... |
Alıntı:
Bizim meselemiz Türkiye'de gençlere sahip çıkma meselesidir Meselesi günlük politika siyaset olanlar bu meselede uzak kalır Suriye konusunda eline ne geçti? Hadi madem meseleyi sen açtın Esad'ın 3 günde gideceğini sanıp yada birileri tarafından GAZA getirilip Hiç bir ülkenin takip etmediği kadar şahin politikanın sonucu? Elimize ne geçti? Bu meseleleri konuşacak değilim Çünkü hepsi kendisi içinde dağ gibi meseleler zaten Ben çevresinde bunca dini bütün insanların yapma etme zarar veriyorsun seslerine hatta feryatlarına kulak asmayıp kendi bildiği yolda gitmesini anlamaya çalışıyorum Milli Eğitimde ki sorunları çözmek istiyorsan MİLLİ EĞİTİMDE ki OKULLARDAN başlayacaksın İşini yapan Özel Öğretimden değil 800 bin öğretmenin kaçta kaçı gerçek manada Öğretmenlik yapıyor? Bu sorunları çözeceksin Yoksa salla başı al maaşı devam ettiği sürece ülke gençliğine MİLLİ EĞİTİMİN liselerin Orta okulların ilköğretimlerin verebileceği bir şey yok |
Alıntı:
Hadi onu geçtim. Hayat Bilgisi ders saati geçen sene haftada 5 dersten 4 derse düşürüldü. Ama kitaplar hala eski sistemde geliyor bi sürü konu fazlası var. Aynı şey matemetik içn geçerli Maemetik ders saati geçen sene haftada 4 dersten 5 derse çıkarıldı. Ama kitaplar yine 2 yıldır eski düzen basılıyor. Bu seferde konu eksikliği ortaya çıkıyor. Şimdi bu kitaplarla neyi işleyeceksin. Sürekli fotokopi çekmek lazım ama devlet 1 top kağıt bile vermez. Okulda bir tane kadrolu hizmetli yok. 1500 kişilk okul 4 tane görevli para ile tutuluyor. Bunların parasını devlet mi veriyor hocam. İlkokulda elektrik, su, doğalgaz dışında devlet 1 lira vermiyor. Sonrada para toplamak yasak. Eğer siz bir eğitimci olarak bunları dile getirmiyorsanız ben ne diyeyim. Çocuğum İmam Hatip ortaokulu 6. sınıfta iki yıldır. Onuda anlatayım istersen. |
Alıntı:
bilgim olan konulara gelince öncelikle sizde bilirsiniz ki müfredatı uygulamak öğretmenin görevidir. aksaklıklarada çözüm bulabilir... size bir örnek vereceğim mesela benim bildiğim kadarıyla ilkokulun ilk dönemi oyun ve benzeri eğlenceli aktivitelerle geçirilecekti ama ilkokula giden birisi yeğenim 3 ayrı çocuk var üçününde öğretmeni farklı... birisi birinci dönem bitmeden okuma yazma öğrendi okuldan kaçmanın yollarını arıyor öğretmen o kadar zorlamış ki... yeğenimin öğretmeni yeni müfredata çok yakın uygulama yapmasından dolayı hergün koşa koşa okula gidiyor, diğer tanıdığım ise 1, sınıfın sonuna okuma yazmayı çat pat öğrendi... şimdi müfredat bu kadar berbatsa bu farklar niye? sakın yanlış anlamayın muhteşem bi sistem var demyorum ama sizede el insaf diyorum... siz başka ülkede yaşıyorsunuz galiba... Benim kardeşim ve diğer yeğenimde imam hatipe gidiyorlar... bizim yaşadığımız yer kasaba ihl ilçede... yol parasını devlet veriyor, yemeklerini veriyor, okula ufak tefek ihtiyaçlar dışında bir kuruş alınmıyor... haaa bu arada cemaatçi hocalar bişeyleri bahane edip meb'de para topluyorlar cirit atıyorlar tabi buda devletin suçu!... anlayacağınız bizimde haberimiz var bazı konulardan ;;) |
Alıntı:
Tabi farklar olur. Bİr sınıfta 2006 çocukta var, 2008 li çocukta var. Arada 24 ay var. Öğretmen napsın buna aynı sınıfta. 2008 li çocuklar için uyum haftası var 16 haftalık (4 ay) bunu yapacaksın diyor. Uyum haftasında boyama, çizgi filan gidiyor. Harf filan asla yok. Büyük çocuk patlar tabi sıkıntıdan. Sen uygulamayı değiştirince müfettişi sen napıyorsun diyor. Müfredat bu diyor. Bizi anaokulu öğretmeni yaptılar resmen. Bir önce geçer, diğeri sonra geçer. Bu öğretmene ve diğer öğrencilere haksızlıktır, zulümdür. Sen sistemle zırt pırt öğretmene sormadan oynarsan, sonra öğretmenden iyi iş beklersen bu öğretmene haksızlıktır. 4+4+4 dedi de noldu. Al bu sene 60 aylıktan vazgeçti, tepkilerden geri adım attı. Bak yine 69 ay oldu. Veli bile bilinçlendi de göndermemeye başladı. Kitap olayı bir senelik değil iki senelik olay. Bana hem kaynak almayı yasaklayacak, hem de yanlış kitapla eğitim yap diyecek. E sonrada siz diyeceksiniz ki öğretmen bu hataları düzeltsin. Kimse kusura bakamasın ama herkes işini iyi yapsın. Sadece öğretmen değil. Bunda el insaf diyecek bir durum da yok. Ben Bursa merkezde yaşıyorum. Çocuğumum gittiği İmam Hatip, Lise bünyesinde halen. Yani iki yıldır liseli çocuklarla beraberler. Hocalarının bir kısmı lise öğretmeni. Öğretmen devamsızlıkları had safhada. Seviyelerine inemiyorlar. Sınıflar 47 kişi. İmam Hatip Dersi ile ilgili kitapların bir kısmı eksik. Biz bu olayı destekledik ve gönderdik. Kötü mü ettik. Kötü yanları varsa eleştirince niye hemen tepki koyuyorsunuz. Bu yıl dershaneye gönderme ihtiyacı hisettim. Ne yapaydım. Ek bir eğitim almasını istemek kötü mü? Bide cemaatçilerin para toplamasını anlamadım. İmam hatipin meslek dersi öğretmenleri pekde cemaati sevmez. |
Dershanelerin zararından çok faydasını görmüş bir millete KAPATMA dayatması yapılmamalı
Bu adalete de sığmaz. Zararlı olduğunu iddia ettikleri yönlerini dahi düşünseniz Bunca faydayı bir kenara bırakıp küçük zararlardan ötürü bunca fayda heba edilmez Ben şahsen TEKNİK LİSE çıkışlıyım Eğer dershanem olmasaydı Üniversite okuyamazdım Mesele bu kadar net Ayrıca bunca zararlı kurum varken işe Dershaneleri kapatmaktan başlamak akıl işi değil Eğer gerçekten Milli Eğitim sorunlarını çözmek istiyorsak iyi niyetli olmalıyız. MEB öğretmenlerini dinledim geçen gün Öğrenci dershaneyi ciddiye alıyor Okulu önemsemiyor diye hayıflanıyor Ama bence yanlış yere hayıflanıyor Sen eğitim kaliteni artırırsan öğrenci de dershaneye gitmez Niye durduk yere para versin Milyonlarca veli deli mi? Ayrıca camaat için bu kurumlar İslam davası yolunda gençleri yetiştirmek için birer tarla Buralar ticarethane değil En azından cemaate bakan yönü böyle Bu tarlalarda yetişen genç talebeler Üniversiteli olup toplumda önemli kişiler olmalı Hedef bu Yetişmiş ahlaklı imanlı elit bir topluluk Zira halkın tamamını ulaşamazsın Ama halkın önünde olacaklara ulaşırsın |
Hocam onların böyle bir amacı olmadığı için anlamazlar.
Rant rant derler ama bi bakmışsın Yalçın Akdoğan nın eniştesi, Suat Kılıç'ın kayın pederi bak neler yapmış. Olay ortaya çıkınca suç duyuruunda bulunmuşmuş Akparti zamanıdan büyüyen iş adamlarını görmez onlar hiç. |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Gülen'den geri adım mesajı!
Dershane tartışmalarının başladığı günden bu yana mesajlarını video sohbetleriyle ileten Fethullah Gülen, yayınladığı son videosunda 'Sizin gibi Kur'an'a, imana, milli mefkuremize hizmete kendini adamış insanlar geri adım atmayı da bilmeli' mesajı verdi. Fethullah Gülen, dershane tartışmalarında beşinci video sohbetini de herkul.org sitesinde yayınladı. Gülen sohbetinde enâniyet (bencillik-kibir), şehvet, haset, hırs ve inat gibi duyguların ‘yaratılış hikmetlerini’ anlattı. Siteden, sohbetin 1 Aralık Pazar günü yapıldığı açıklandı. Bu açıdan verilen mesajların en dikkat çekeni ‘inat’ konusunda yapılan ‘geri adım atmayı bilin’ çağrısı oldu. Zira 2 aralık Pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında Hükümet dershane düzenlemesinin 2015’e bırakıldığını açıkladı. İşte Gülen’in mesajından satırbaşları: *Cenâb-ı Hak, insanı yaratırken, yerinde “ben” deyip varlığını ortaya koyabilecek bir fıtratta yaratmış ve onun benliğini, bir taraftan irade, şuur, his, gönül; diğer yandan da şehvet, kin, nefret ve benzeri duygularla donatmıştır. *İnsan mahiyetindeki benlik, şehvet, öfke, inat ve hırs gibi boşlukların yüzleri terbiye ile bâkî gerçeklere ve uhrevîliğe döndürülürse, bunların hepsi insanın önemli birer derinliği haline de gelebilir. Bu duyguları kontrol altına alma kahramanlığını ortaya koyanlar, nefislerine köle olma ve şeytanın oyununa gelme zilletinden kurtulurlar. Zaten din, bizdeki iyiliğe açık nüveleri besleyip geliştirmek ve kötülük temayülleri taşıyan fena çekirdekleri de kurutup bodurlaştırmak için nazil olmuştur.. mahiyetimizde mündemiç bulunan şer meyillerinin önünü kesmek suretiyle kötü hasletlerin boy atıp karaktere dönüşmesine fırsat vermemek ve iyi yanlarımızı inkişaf ettirip bizi hakiki insanlığa ulaştırarak Cennet’e ehil hale getirmek için vaz’ edilmiştir. *Enâniyet, değişik kullanım şekilleriyle “ben” mânâsına gelen “ene”den türetilmiş bir kelimedir. Ene’yi, nefis yerinde kullananlar da olmuştur ki, bu yönüyle o, insanın gerçek kimliği, hakikati, daha da önemlisi kendi mahiyeti dahil pek çok hakaiki ölçüp belirlemede mühim bir unsur (vâhid-i kıyâsî), sınırlılığıyla sınırsızlığa ışık tutan bir projektör, tenâhîsi içinde Nâmütenâhî’ye bakan doğru sözlü bir şahit ve açılmaz gibi görülen mânevî kapıları açabilecek sihirli bir anahtardır. Bu anahtarı kullanmasını bilenlere Allah, varlık, eşya ve esrar-ı ulûhiyete ait öyle derin sırlarını açar ki, bu sayede “ene” –ben ve ego da diyebilirsiniz– insanın en nuranî derinliği hâline gelir ve “Kenz-i Mahfî”nin lisan-ı fasîhi olur. Onu bilmeyen ve mahiyetinden haberdar olmayanlara gelince, onlar için “ene” öyle bir gayya ve bir girdaptır ki, şimdiye kadar ne dev cüsseleri yutmuş, nice güçlüleri yere sermiş, ne hanlar devirmiş ve ne hanümanları yerle bir etmiştir. Yükselenler onun acz u fakr kanatlarıyla yükselmiş, çakılıp yerinde kalanlar da onun çalım, gurur ve iddialarının kurbanı olmuşlardır. *İnsan mahiyetindeki duygulardan biri de şehvettir; o, insanın meşru yollarla tatmini ve neslin çoğalması için verilmiştir. Dolayısıyla onun, bir taraftan bu duyguya tamamen inhimâk etmek gibi bir ifrattan, diğer taraftan da bütün bütün tecerrüt gibi bir tefritten kaçınması ve orta yolu bulması gerekir ki, o da meşru çerçevedeki zevklerle yetinip, gayr-i meşru isteklere karşı tavır almakla olur. *İnsandaki kötü duygulardan birisi de “inat”tır. Çok defa kuru bir inat adına insanlar birbirlerine düşmekte, aralarında ciddî kavgalar meydana gelmekte, hatta birbirlerini öldürmektedirler. Ne var ki, inadını iradesinin emrine alan bir insan, ne olursa olsun asla hak ve hakikatten ayrılmaz. Böyle bir kimsenin önünü tama, makam, mevki, şöhret, rahat ve rehavet gibi duygular kat’iyen kesemez ve o kişi, iradesinin hakkını tamı tamına vererek hak yoldan hiçbir zaman ayrılmaz. Böylece fena bir huy olan ve tamamen nefis mekanizması içinde yer alan inat duygusu, bu insanda hakta sebat ve hakikate teslim olma şeklinde kendisini hissettirir. Evet, artık şeytanî bir mekanizma olan inadın yönü müspete çevrilmiş ve bu sayede inat, insanın melekî yanında yer alarak onun melekiyetine hizmet eder hâle gelmiştir. *Mus’ ab bin Umeyr (radıyallahu anh) hazretleri, Uhud gününde Allah Rasûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) önünde savaşırken, bir kolu koparılınca öbür kolunu, o da budanınca âdeta “Bir bu kaldı.” deyip, kin ve nefretle kalkan kılıçlara tereddüt etmeden boynunu uzatmıştı. İşte onun ortaya koyduğu inat çirkin bir sıfat değil hakta sebat idi. *Allah Rasûlü, her meseleyi ashabıyla istişare ederek onların düşünce ve görüşlerini alıyor, planladığı her işi mâşerî vicdana mâlediyor ve onun hissiyat, duygu ve temayüllerini âdeta blokaj gibi kullanarak, karar verdiği işlere mukavemet açısından ayrı bir güç kazandırıyordu. Yani yapılması planlanan işlere, herkesin ruhen ve fikren iştirakini sağlayarak projelerini en sağlam statikler üzerinde gerçekleştiriyordu. Hatta ashabının görüşünü kendi fikrinin önüne alıp onlara göre hareket ettiği de az değildi. Mesela, Allah Rasûlü (aleyhissalatü vesselam), Uhud Savaşı öncesi ashabı ile meşveret etmişti; kendi görüşü, Medine’de kalıp müdafaa harbi yapma istikametindeydi. Ancak, yapılan istişare sonucu, Medine’nin dışına çıkılarak taarruz harbi yapılmasına karar verilmişti. Bu karar gereği Nebiler Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem) Uhud’a gitmişti. Bu noktada Seyyid Kutub’un şu enfes yorumu çok yerindedir: “Allah Rasûlü, Uhud’a çıkarken orada 70 kişinin şehit verilmesi değil, Medine’de taş taşın üstünde kalmayacağını bilseydi, meşveretin hakkını vermek için yine çıkacaktı.” *Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, Hudeybiye’de o ağır şartlar karşısındaki anlaşmayı onur meselesi yapmadı. Bu, geriye adım atma demek de değildi. Problemi çözme adına karşı tarafın hissiyatını da hesaba katmaydı. O tablonun gelecek adına vaad ettiği şeyleri çok iyi görme ve tabloyu doğru okumaydı.. inat etmeme, enaniyeti hesabına iş yapmama, kırıp geçirmeme ve gelecek adına bir sürü problem oluşturmamaydı. *Hazreti Ömer Efendimiz “el-vakkâf inde’l-hak” sözüyle anılmaktadır. Bu tabir, “her zaman doğrunun yanında yer alan, hak ve adaletten asla ayrılmayan, kendisinin rağmına olsa da mutlaka hakka boyun eğen, Kitabullah’ın hükmüne gönülden rıza gösteren ve hakkın söz konusu olduğu yerde anında frenlemesini bilen insan” demektir. Hazreti Ömer, yumruğunu kaldırıp tam hasmının gözüne indireceği bir anda, hakkın hatırı için öfkesini yutarak kollarını hafifçe iki yanına salıverecek kadar duygularına hâkim bir insandır. O, Mescid-i Nebevî’nin genişletilmesi gibi hiçbir işi kendi düşüncesine göre yapmamış, hemen her meselesini mü’minlerle istişare etmiş; Kur’an’a, Sünnet’e ve İcma’ya uygun bir kararla karşılaşınca da hemen kendi düşüncesinden vazgeçebilmiştir. Şüphesiz onun bu hali, hâlis mü’minlerin ve takva ehlinin de halidir. *Seyyidina Hazreti Ömer, evlilik akdi esnasında tesbit edilen mehir miktarı hakkında üst sınır belirlenmesi gerektiğini söylüyordu. (Bu, Ömer’ce bir zühul sayılabilir, bize göre bir zühul da değildir. Çünkü evlenmeyi kolaylaştırmak adına çok önemli bir husus olduğundan bunu hemen her aklı başında insan düşünmüştür.) O, bunu mehir miktarının evliliğe engel olmaması için yapıyordu. Bir hutbe esnasında mescidde irad edilen bu beyan karşısında, bugün adını sanını dahi bilmediğimiz bir kadın şöyle demişti: “Ya Ömer! Bu konuda Efendimiz’den duyduğun bir söz, senin bilip de bizim haberdâr olmadığımız bir ifade mi var? Çünkü, Cenâb-ı Allah, Kur’an’da, ‘Ve âteytüm ihdâhünne kıntâran…’ (Nisâ Sûresi, 4/20) buyuruyor. Demek ki, kantar kantar mehir verilebilir.” Hazreti Ömer, o kadının itirazını yerinde bulmuş; kendi kendine “Yaşlı bir kadın kadar dahi dinini bilmiyorsun!” diyerek sözünü geri almış ve hak karşısında hemen boyun eğmişti. *Sizin gibi Kur’an’a, imana, milli mefkuremize ve gaye-i hayalimize hizmete kendini adamış insanlar, ileriye adım attıkları gibi yerinde yanlışlarından dönmeyi de bilmeli ve geriye adım atmada da diriğ etmemelidirler. O, ileriye doğru atılan adımların on katı adım sayılır. Efendimiz o idi, Raşit halifeler onlardı; bize demezler mi, “Siz kimin ümmetisiniz, kimi temsil ediyorsunuz, neyin arkasındasınız, Allah aşkına?!.” http://islahhaber.com/gulen-den-geri...aji-45237h.htm |
Buyuk bir fitne uyandirildi.
Artik yeter. Ak parti oyda kaybedebilir hatta siyaset sahsesinden yokda olabilir. lakin bu fitne camianin milletin nezdindeki itibarini gun gectikce iflas noktasina dusuruyor...Allahualem zararin neresinden donulurse kardir. |
Alıntı:
Dün fişlemeler için ortalığı yıkanlar Asker fişlediği için demokrasi nerede Özgürlük nerede özel hayat nerede diye ağlayanlar Bugün iktidar fişlerken Bugün fişlenenler Nurcular cemaatliler iken Belirli cemaatlerden olduğu için Sesini çıkarmıyor ise Ayıptır Mesele doğruları söyleme Adil olma meselesi Bir rektör sırf bir cemaat mensubu diye fişlemiş ise Ve fişleyenler de 12 yıl boyunca KARDEŞİZ diyenler ise Herkes konumunu bir kez daha gözden geçirmeli |
Müslüman müslüman a kırdırılacak, yine birilerinin ekmeğine yağ sürülecek anlaşılan. Allah hayır etsin inş.
|
Alıntı:
Nasıl olsa kafirlerden daha istekliler var aramızda bu kırma geçirme konusunda |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Fetö örgütnün masum görünen bütün inleri terör yuvasıymış meğerse.
|
helaaaal
|
All times are GMT +3. The time now is 19:12. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025