![]() |
Alıntı:
korkarım ki çıkarsın suudiyi de şeriatle yönetilen devlet diye haber getirirsin :) |
Alıntı:
|
Ammar, sen bir İran progopandisti misin ?
Suriye'deki İslam düşmanı Baas rejimi, tam gaz müslüman katliamlarına devam ediyor. İran'ın bir İslam devleti olduğunu iddia eden İran yönetimi ise mezhepsel ve stratejik çıkarlarını düşünerek İslam düşmanı Baas rejimine tam destek veriyor. İran yönetimi, Suriye'deki İslam düşmanı Baas rejimine karşı ayaklanan Suriye'li müslümanlara destek vermek yerine, neden Suriye'deki laikçi , Arap ırkçısı , camileri bombalayan , müslüman kadınlara tecavüz eden , müslüman katliamlarına tam gaz devam eden , sosyalist , İslam düşmanı Baas-Esad rejimine ve bu rejimin başında bulunan Beşşar Esad kafirine destek veriyor ? |
Alıntı:
öyle değilim ama yok öylesin diyorsan canın sağ olsun seni mi kırcam. ıran zalim ve kafirlere karşı destekliyorum ve seviyorum. zaman ihtilaf zaman değil diye bu tür konuları saçma ve yanlış buluyorum. eğer bunun için progopandisti veya şii isem kabulumdur. benim için fark etmez. onlarıda kardeş görüyorum çünkü. |
Alıntı:
Humeyni ve İslâm adlı bi kitap var türkiyede Mustafa Talip Güngörge isimli birine yazdırılmış... aynı bu suriyedeki kitap gibi irana devrime humeyniye giydirir... tabi bizim bazı sofiler çok tutmuşlardı bu kitabıda o dönem... ne bilsinler talip güngörge denen adamın zekeriya beyazın ta kendisi olduğunu... öyle kopyala yapıştırlar pek ilgimi çekmez o yüzden... |
Alıntı:
saddam,saddam ha hatırladım... yıllar önce amerika tarafından silahlandırılıp iranın üzerine gönderilen şu amerikan köpeği öyle değil mi :) evet... mesela bu saddamın askerleri neredeydi amerika işgale geldiğinde ? hmmm bide bu adam bi kuyuda yakalanmıştı öyle değilmi ;D ralık ayında et ve meyva kurutuyormuş ağaçta resimlere bakılırsa ;D |
''Amerikan köpeği'' dediğin Saddam, iki büyük savaşta ABD'ye karşı savaştı ve ABD'nin Irak'ı işgali sonucunda ABD ve İran destekli şii militanlar tarafından idam edildi. Ama İran ve yandaşları ısrarla Saddam Hüseyin'i ABD'nin adamı olarak damgalamaya çalışmaktadır. Peki, senin şu öve öve bitiremediğin İran bir kez ABD'ye karşı savaştı mı ? Ayrıca ABD'den silah satın almak, Amerikan köpekliği midir ? Türkiye de ABD'den birçok silah satın alıyor. Bir de o ''Humeynicilik'' isimli kitab büyük İslam alimi üstad , mücahid Said Havva'nın yazmış olduğu bir kitaptır. O kitaba karşı öyle Zekeriya Beyaz örneği vermen traji-komik olmuş sanki... Said Havva'yı tanımıyorsan, bari o mesaja cevap yazmasaydın... |
Alıntı:
''İkinci çarpıcı misal de Taliban ile alakalıdır. İlk günlerden itibaren Taliban’a kara çalmışlardır. Nedeni, dini anlamda Taliban’ın İran eksenine yakın durmamasıdır. Dini anlayışının farklı olmasıdır. Bundan dolayı İran ve dünyadaki lobileri Taliban’ı sürekli olarak Amerikancılıkla suçlamıştır. Lakin Ziya ul Hak gibi Taliban da ABD tarafından devrilmiştir. Yine İran’ı ve siyasi edebiyatını tekzip eden hususların başında Taliban’ın devrilmesi gelmektedir. Taliban devrildikten sonra işgalle birlikte Karzai iktidara gelmiştir. Müseccel marka Amerikancı ve geçmişte beşinci tabur babından Taliban’la da bir biçimde irtibatı olan Karzai İran’ın en önemli bölgesel müttefiki haline gelmiştir. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Hatta buna Amerikalılar bile hayret etmiştir. Zira İran yönetiminin çuvallarla Karzai’ye para sevk ettiği ortaya çıkmıştır. Karzai’nin öldürülen kardeşi Ahmet Karzai de CIA’nın bölgedeki en önemli işbirlikçilerinden birisiydi. Demek ki İran Taliban’ı açıktan Amerikan yandaşlığıyla suçlarken gerçek manada Amerikan yandaşı olan Karzai ile hem açıktan hem de örtülü ilişkiler geliştirebiliyor. Ülkesini ölümüne savunanlar Amerikancı, ülkesini ABD’ye peşkeş çeken ve satanlar yandaş ve müttefik olabiliyor. İran aynı tarzını Suriye’de de sürdürmektedir. Karzai’nin Amerikan yandaşlığını görmezlikten gelen İran, diktatör Esat hanedanlığına karşı çıkan Suriye halkını Amerikan yandaşı olarak göstermeye gayret etmektedir. Gerçek Amerikan yandaşlarıyla iş tutan İran işine gelmediğinde de hasımlarını veya stratejik rakiplerini Amerikan yandaşlığıyla karalamakta ve yaftalamaktadır. İran Sünni odakları Amerikancılık suçlamasıyla itibarsızlaştırmaktadır. İran’ın zararlarını en iyi anlatanlardan birisi Mavi Marmara yolcularından olan Kuveytli İslamcılardan Velit Tabatabai’dir. Bir yazısında okurlarıyla şu çarpıcı gerçekleri paylaşmaktadır: “Biz, Basra Körfezine Basra Körfezi diyoruz. İran da Pers Körfezi diyor. Lakin gerçek manada körfez, Amerikan Körfezi haline gelmiştir. Zira İran’ın Körfez üzerine hegemonya iddiaları dolaylı olarak bu sonucu doğurmuştur. Hazar Denizini Rusya ile paylaşan ve Rusya’nın buradaki payını artıran İran, Körfez’in küçük ve Müslüman ülkeleri karşısında ise adale göstermektedir. Onları sindirmeye çalışmakta ve yabancı hami aramaya itmektedir. Körfez ülkelerini Amerikancılıkla suçlayan İran yayılmacı emellerinin de etkisiyle Körfez’e sınır olan ülkeleri korkutmuş ve bölgeyi ABD’nin müdahalesine açık hale getirmiştir. Dolayısıyla onun Körfez’i sahiplenmesi ve tekeli altına almak istemesi Amerikan yayılmacılığını körüklemiş ve bu yöndeki planlarına hizmet etmiştir...” Velhasıl İran’ın istimale veya kazanma politikaları yerine adale gösterme politikaları zincirleme kazalara neden olmuş ve fiiliyatta ‘Pers Körfezi’ni’ Amerikan Körfezi haline getirmiştir. Körfez ülkelerini ABD’nin kucağına itmek bir politika mıdır? Hama sabıkalısı Esat rejimini halkına karşı desteklemek ABD’ye karşı çıkmak mıdır yoksa yolunu döşemek midir?'' Mustafa Özcan - Yeni Akit http://www.habervaktim.com/yazar/411...ornekleri.html |
saddam irandan sonra abd ile savaştı çünkü köpekliğini 8 yılda bile yerine getiremedi o kadar desteğe rağmen onun için bir değeri kalmadığı için abd saldırdı o ABD'eye sadırmadı. kaldıki son savaşta hiç bir şey yapmadı.
|
bence biraz daha sabır ederseniz iran'a attığınız için başınız göğe erecektir. çok az kalmış az daha dişinizi sıkın yeter.
|
Alıntı:
Eğer İran Devleti bir İslam devletiyse, o zaman İran yönetimi, Suriye'deki İslam düşmanı Baas rejimine karşı ayaklanan Suriye'li müslümanlara destek vermek yerine, neden Suriye'deki laikçi , Arap ırkçısı , camileri bombalayan , müslüman kadınlara tecavüz eden , müslüman katliamlarına tam gaz devam eden , sosyalist , İslam düşmanı Baas-Esad rejimine ve bu rejimin başında bulunan Beşşar Esad kafirine destek veriyor ? |
Alıntı:
|
Alıntı:
devrimden sonra bunu bizzat yapamadı ama beslemesi saddamı silahlandırıp saldı iranın üzerine... iranın adamlarıymış yakalanması bile komedi be saddamın ;D hani nerede çok savaştıda hangi tankı topu tüfeği uçağı karşı koydu amerikaya :) kendi silahlandırdıkları dünyanın 4.silahlı gücü yaptıkları şahı kendileri devirtti,sonra kendi elçiliklerini kendileri bastırdılar,kurtarmak için operasyon yaptılar ama o da oyundu,sonra saddamı silahlandırıp savaştırdılar ama oda danışıklı dövüştü değilmi gerçekten çok renkli bir hayal gücüymüş... ha şunu açıkça söyleyebilirim türkiye yıllar yılı çok güzel amerika uşaklığı yaptı... söylemekten çekinmem derdin buysa yani ;D irana söz söylemeye yüzünüzün olması için devletçiliği bırakıp önce kendi memleketinizin yıllar yılı yaptıklarını bi eleştirin... çok güzel alimmiş maşallah ilmini keşke ümmetin birliğine adasaydı humeyni biraz aşar onu... |
Alıntı:
|
@AKıncı34 ben devletçi değilim , İslam şeriatını savunurum. AKıncı34, anladığım kadarıyla sen baya yoğun bir şekilde, İran progopandasına maruz kalmışsın. Saddam ''ABD'nin adamı'' olduğu için mi ABD ona karşı iki kez savaştı ? Ve ABD işgali sonucunda öldürüldü ? ABD'nin, Irak'ı işgali sırasında İran yönetiminin, ABD ile işbirliği yaptığını da biliyorum.. Irak'ta ABD işgaline karşı direnen sünni direnişçilere karşı ABD askerleriyle birlikte savaşan birçok şii militan İran yönetimi tarafından destekleniyordu... Ayrıca, Hz. Ebu Bekir'e ve Hz. Ömer'e söven , Hz. Aişe annemize kin güden , hatta ona ''fahişe'' diyen insanları kardeş olarak mı görmeliyiz ? Humeyni denilen o adam da Üstad Said Havva'nın tırnağı olamaz!.. |
Alıntı:
fazla uzatmaya gerek yok... Alıntı:
maşallah sen çok şey biliyorsunda biz hiç birşey bilmiyoruz o yüzden :) ben gaza gelmem propoganda,karalama gibi gaz gerektiren işlere girişmem... okuyoruz,izliyoruz,dinliyoruz,araştırıyoruz öğreniyoruz onun bunun lafıya saf belirleyenlerden olmadık şükür... çok güzel dezenformasyon yapıyorsunda mukteda sadrı ne yapacaz,onun direnişçilerini ne yapacağız ? sen saddamın amerikaya karşı savaşıp amerika tarafından yakalanıp idam ettirildiğini düşünüyorsan sözüm yok ;D lakin her yeri vuran amerikan uçakları neden saddamın saraylarını,karargahlarını vurmamış çok şaşırtıcıdır... yada irandan ne istemiştirde devrimden kısa süre sonra saldırmıştır irana kimin gazıyla :) saddam dediğiniz adam milliyetçi bir faşistti... üstad saidin havvan kimdir tanımam etmem humeyniyi tanır bilirim... bunu söyleyebilirim ;) kendi kuklaları olan şahı humeynine niye devirttirirler manyakmı bu adamlar bilinmez ;D |
Alıntı:
|
@AKıncı34, Humeyni 1979 İran devriminden önce Fransa'da kalıyormuş , değil mi ? Hatta İran Şahı devrilince Humeyni, Fransa Havayollarına ait bir uçakla İran'a yollanmış... Saddam hakkında söylediğin komplo teorilerine sen kendin inanıyor musun ? Adam, ABD'nin Irak'ı işgaliyle devrildi , ve sonra ABD destekli şii militanlar tarafından idam edildi... Ben, Saddam'ın faşistliğini filan savunmuyorum , senin ABD işgaliyle devrilen Saddam Hüseyin'i ABD'nin uşağı olarak göstermene karşı çıkıyorum.. Eğer Saddam'a ABD uşağı diyorsanız, Beşşar Esad'a da öyle demeniz lazım. Saddam İsrail'e füze fırlatmıştı , Beşşar Esad ise Golan tepelerini işgal eden İsrail askerlerine senelerdir bir tek kurşun bile sıktırtmadı!.. |
Alıntı:
sürgün hayatı boyunce pek çok yer dolaşmıştır fransada 3-4 ay kalmıştır ve fransa bir çok siyasi mültecinin gittiği bir yerdir... insanı işkillendirir mi bu ? başta emperyalistlerin petrolünü sömürdüğü ülkeyi laik ve dinsiz bir şekilde yöneten amerika tarafında dünyanın en büyük 4.silah gücü yapılmış şah pehlevi olmasa belki derdik ama... he yakalandı,idam edildi onuda şiiler yaptı ;D hatta kuyudaymış biliyormusun saddam... amerikan askerlerinin daha önce kontrol ettiği ve temiz dediği bir evde yakalanıyor :) yalnız saddam irana,kuveyte kimin gazıyla saldırdı onu iyi bilmek gerekir :) beşar esedle saddam arasında en ufak fark görmüyorum :) aynı dediğin gibi yıllardır golanın hesabını sormayan bir adamı savunmak yersiz... |
Alıntı:
Bu yazdığına sen kendin inanıyor musun ? ABD, Saddam'ın ölmesini istemeseydi, onun yakalanmasına izin vermezdi veya en azından onun idam edilmesine karşı çıkardı... Ama ABD'nin çıkarları gereği Saddam'ın devrilmesi gerekiyormuş , mesela geçende yakalanan Kaddafi'yi de konuşmasın diye öldürttüler... |
Alıntı:
yok inanmadan yazıyorum ;D kuklaların sonu budur kullanılır atılırsınız... makro düzeyde değil mikro düzeyde bile bakarsan bunu görürsün... devlet yıllarca bazı adamları kullanır sonra tarihe gömer arasında hiç bir fark yoktur... saddamın yakalanışı,liderliği yalandır haarp üstad vardı acaba nerelerde o çok daha iyi anlatırdı burada olsaydı... |
la bu konu ne ara bu kadar uçtu haberim yok..
|
Alıntı:
Haritalara dikkatlice bakınca Yemen'deki durum da dikkat çekiyor. Sasani İmparatorluğu'nun 610 yılındaki topraklarını gösteren haritada Sasani topraklarında görülen Yemen, yeryüzündeki Sünni-Şii dağılımını gösteren haritada Şii nüfusun yaygın olduğu bir yer olarak görülüyor.http://img706.imageshack.us/img706/2...yansmiley1.gif Bu, yeryüzündeki Sünni-Şii dağılımını gösteren harita: http://img193.imageshack.us/img193/6...stribution.jpg Bu da, Hz. Ömer tarafından ortadan kaldırılan Sasani İmparatorluğu'nun 610 yılındaki topraklarını gösteren bir harita: http://img267.imageshack.us/img267/8...dempire620.png Yukarıdaki haritalar arasındaki benzerlikleri tesadüf diyerek açıklayanlar olabilir. Ama kanımca haritalar arasındaki benzerliğin temel nedeni, Sasanilerin epey bir bölümünün -özellikle Sasani Devleti'nin merkezinde yer alan İranlıların-, İslam ordusunun onlara karşı elde ettiği zaferi içlerine sindirememelerinden dolayı Şii olmalarından kaynaklanmaktadır. |
ya hu bunu gorende ehli sunnet diye gosterdigi yerler tek mezhep bir siiler farkli sanacak :)
evet safevi siiligi yapanlar vardir iranda mezhepci tefrikaci... bizim emevi sunnileri ile cok benzerdirler |
Nedense İrancılar, Emevileri ve Hz. Muaviye'yi sevmezler... Ama birçok İrancı, Osmanlı'yı çok zarar uğratan Safevileri ise çok sevmektedir. Cihannur, önemli bir konuya değinmişsin. Acaba bazı şiilerin, İslam'ın adil ve cesur reisi olan Hz. Ömer (radıyAllahu anh)'a olan kinleri, İran'ın, Hz. Ömer'in halifeliği zamanında fethedilmesinden mi kaynaklanıyor ? |
Alıntı:
Saddam Hüseyin, bazı Irak'lı şiiler tarafından ABD desteğiyle idam edilmiştir. Sen bunu kabul etsen de etmesen de bu böyledir. Saddam'ın idam edilme görüntülerine de montaj mı diyorsun ? |
''Bir devir kapandı, öyle mi? Obama, 2003’te başlattıkları Irak savaşının bittiğini ilan etti. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta ise savaşı resmen sona erdirmek üzere Bağdat’a kadar giderek başkentteki en büyük Amerikan üssünde yapılan bir törenle, savaşın resmen bittiğini dünyaya ilan etti. Bunu temsilen de Amerikan askeri bayrağı gönderden törenle indirildi. Misyon tamamlandı, Beyaz Adam’ın medenîleştirme görevi sona erdi!.. Irak’a yıkıcı askerî gücüyle saldırıp işgal ettikten sonra 170 bin asker konuşlandırmıştı. Bu işgal tasarlandığı gibi başarılı olsaydı Suriye ve İran sıradaydı. Amaçları Ortadoğu haritasını yeniden çizmek, bir yüzyıl daha bölgeyi kontrol etmekti. Demokrasi yalanlarına sığındıkları için çiçeklerle karşılanacaklarını umuyorlardı, ama güçlü bir mukavemet hareketi onları selamladı. Saddam’ın zulmünden çok çekmiş Iraklı Şiiler ve Sünni Kürtler ise bazı istisnalara rağmen ABD ile işbirliğine giderek kalenin kapısını içeriden açtılar. Yüzde 25 civarında olan Sünni Araplar ise direndi. İslâmcılar ve Baascılar mukavemeti seçtiler. Nüfusun azınlıkta olan bu kesimi Amerika’ya Irak’ı dar etti. Bunun sonucu olarak Amerika 4500 askerini kaybetti, 32 bin askeri de yaralandı. Tahminlere göre 800 milyardan fazla maddi bedel ödedi. Onlar, Irak’ta istediklerini tam olarak elde edemeseler de tamamen başarısız oldular da denemez. Asıl kaybeden ise maalesef Irak oldu; toplumsal birliği, etnik yapısı dinamitlendi, dinî ve mezhebi fay hatları nefret merkezli harekete geçirildi, tarihî kültürel yapısı yağmalandı. Müzelerdeki tarihi eserlerden kütüphanelerdeki kitaplara kadar değerli ne varsa çalındı. Şimdilerde bu kitapların bir kısmının İsrail’de ortaya çıkması bizi şaşırtmıyor. ABD ve şürekası 1 milyondan fazla insan öldürdü, 4 milyon insan hicret etmek zorunda kaldı. Farklı bilimsel alanlarda Irak’ın beyni niteliğindeki nice bilim adamı sûikastlarla ortadan kaldırıldı. Farklı mezhep müntesiplerinin bir arada yaşama iradesi zayıflatıldı. Iraklı Sünni bir akademisyen dostum daha önceden Şii ve Sünni toplumlar arasında ilişkilerin mezhepsel farklılıklara rağmen karşılıklı kız alıp vermelere varana kadar tabii olduğunu ama artık bunların yaşanmadığını söylemişti. Aksine işgal sonrası çıkan fitnelerden dolayı daha önceden yapılmış evliliklerin varolan çocuklara rağmen boşanmayla noktalanabildiğinin de altını çizerek. Saddam muhalifi İran çizgisindeki “hattı inkılap Şiî hareketleri” Amerika’yla işbirliği yaptı. İnkılapçı hareketlerin Irak halkının kanı pahasına çıkarcı konuşlanmaları ve arkasından at izinin it izine karıştığı bir vasatta onbinlerce sivilin hayatını kaybetmesi iki kesim arasında intikam duygularıyla örülmüş aşılması zor bariyerler yükseltti. Aynı şekilde Iraklı Kürtlerin tavrı da Arap ve Kürt halkları arasında başka bir nefret hattını çizmiş bulunmaktadır. ABD, bütün bunlara ek olarak Irak toplumuna sürekli birbiriyle sorun yaşayacakları bir de anayasa hediye etti. Sömürgeci güçler Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında coğrafyamızda haritaları tartışmalı çizerek komşu ülkeler arasında sürekli gerilim üretecek hatlar döşemişlerdi. Şimdi bu böl yönet kodlarını yeni yapılan Irak anayasasına dercettiler. Irak’ın doğal zenginliklerini 2003’ten beri yağmalamakla yetinmediler, büyük şirketler üzerinden bu zenginliğin sürekli yağmalanabilmesi için anlaşma metinleriyle işi garantiye aldılar. Şimdi bütün bunlara rağmen bir devir kapandı diyebilir miyiz?'' Serdar Demirel - Yeni Akit - 18 Aralık 2011 |
Alıntı:
iki ihtimal var...ya dublajlarından birisidir ya kendisidir... ama fark etmez... idamda dünya müslümanlarına mesaj verilmeye çalışıldı... o yüzden saddam yada dublörü olması fark etmez... amerika işgal eder,kralıda asar mesajı verildi... sadece onların o küstah tavırları canımı skıkıyor... yoksa saddam köpeği defalarca gebermeyi hak etti inşallah dublörü değil kendisidir asılan... çok ibretlik bir son değilmi... yıllarca köpekliğini yaptığın amerika gelip sana kötü köpek muamelesi yapıyor |
Alıntı:
ABD'nin köpekliğini yapmakla itham ettiğin Saddam Hüseyin iki büyük savaşta ABD'ye karşı savaşmıştır. İlkinde Baba Bush'a , ikincisinde de oğul Bush'a karşı.. Eğer Saddam Hüseyin, 90'lı yıllarda ABD'ye karşı savaşmamış olsaydı, belki senin bu görüşüne katılabilirdim. Ama iki büyük savaşta ABD'ye karşı savaşmış ve ABD'nin ülkesini işgali sonucunda idam edilmiş olan bir adama ''ABD'nin köpeği'' demek çok komik , hatta itici olabilir. ABD'yi sözde ''büyük şeytan'' ilan eden İran yönetimi bir kez bile ABD'ye karşı savaştı mı ? Aksine, İran yönetimi, Irak ve Afganistan'da ABD ile işbirliği yaptı... |
''Kara propaganda örnekleri Murat Yetkin, ‘Esat herkesle dalga geçiyor’ başlıklı yazısının bir bölümünde şu değerlendirmede bulunuyor: “Esat herkesle dalga geçiyor ya dokuz canı olduğuna inanıyor ya da güvendiği bir şeyler var ki kim ne derse desin biraz geri çekilip sonra bildiğini okumayı sürdürüyor. Bunların başında Esat giderse yerine kimin geçeceği konusundaki belirsizlik, başka deyişle Esat’ın yerine geçecek kişinin her şeyi daha kötüye götüreceği yolundaki endişe geliyor. Bu endişe, bölgede birbirinden ayrı gündemleri olan pek çok oyuncuyu Esat’ın devrilmesini istememe çizgisinde birleştiriyor. Örneğin, İran ile İsrail’in aynı düşündüğü muhtemelen tek konu, en azından şu an itibarıyla Esat’ın gitmemesidir...” Yani Esat’ın bekası ve kalması konusunda İsrail ve İran’ın zımni bir mutabakat içinde olduğunu ifade ediyor. Esat’ın İsrail’e, duruşuyla ve dolaylı olarak yaptığı hizmeti Saddam yapmış olsaydı İran’ın dilinden asla kurtulamazdı. Kirpi yavrusunu severken ‘pamuk yavrum’ dermiş. Kimse ayranım ekşi demiyor. İran, devriminden sonra İslam dünyasında ideolojik, dini ve siyasi bir tekel kurmak istedi. Bundan dolayı da belirme ve öne çıkma potansiyeli olan Sünni odaklara siyasi ve ideolojik savaş açtı ve onları karaladı. Kara çalmada da maharetini gösterdi ve bütün Sünni kökenli ve bağımsız hareketleri Amerikancılıkla yaftaladı. İran, bölgede Sünni bir siyasi odağın ortaya çıkmasını istemiyordu. Sahanın kendisine kalmasını istiyor ve bunun için de beliren Sünni odakların meşruiyetini sorguluyordu. En temel meşruiyet sorgulama biçimi de Amerikancılık suçlamasıydı. Sünni liderlikle gölgelenmek istemiyordu ve bundan dolayı da Sünnilerin referanslarını sürekli olarak kara çaldı. Bu karalama kampanyasının başında Amerikancılık yaftası geliyor. Bu bağlamda iki örnek vermek mümkündür. Bunlardan birisi Ziya ul Hak’tır ve dünyadaki İran lobisi sürekli olarak Ziya ul Hak’ı karaladı ve onun bir Amerikan kuklası olduğunu ileri sürdü. Lakin Ziya ul Hak’ın sonu İran lobisinin tezyiflerini tekzip eden bir sahne oldu ve genel anlamda kabul gören teze göre Ziya ul Hak hem ideolojik hem de çıkar çatışması sonucu Amerikalılarca öldürüldü. Bunu teyit eden bir husus daha sonra Afganistan’ın Amerikan işgalinin hedefi olmasıdır. Afganistan’a göz diken ABD bu bölgeyi, Ziya ul Hak’a yar etmek istememiştir. * İkinci çarpıcı misal de Taliban ile alakalıdır. İlk günlerden itibaren Taliban’a kara çalmışlardır. Nedeni, dini anlamda Taliban’ın İran eksenine yakın durmamasıdır. Dini anlayışının farklı olmasıdır. Bundan dolayı İran ve dünyadaki lobileri Taliban’ı sürekli olarak Amerikancılıkla suçlamıştır. Lakin Ziya ul Hak gibi Taliban da ABD tarafından devrilmiştir. Yine İran’ı ve siyasi edebiyatını tekzip eden hususların başında Taliban’ın devrilmesi gelmektedir. Taliban devrildikten sonra işgalle birlikte Karzai iktidara gelmiştir. Müseccel marka Amerikancı ve geçmişte beşinci tabur babından Taliban’la da bir biçimde irtibatı olan Karzai İran’ın en önemli bölgesel müttefiki haline gelmiştir. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Hatta buna Amerikalılar bile hayret etmiştir. Zira İran yönetiminin çuvallarla Karzai’ye para sevk ettiği ortaya çıkmıştır. Karzai’nin öldürülen kardeşi Ahmet Karzai de CIA’nın bölgedeki en önemli işbirlikçilerinden birisiydi. Demek ki İran Taliban’ı açıktan Amerikan yandaşlığıyla suçlarken gerçek manada Amerikan yandaşı olan Karzai ile hem açıktan hem de örtülü ilişkiler geliştirebiliyor. Ülkesini ölümüne savunanlar Amerikancı, ülkesini ABD’ye peşkeş çeken ve satanlar yandaş ve müttefik olabiliyor. İran aynı tarzını Suriye’de de sürdürmektedir. Karzai’nin Amerikan yandaşlığını görmezlikten gelen İran, diktatör Esat hanedanlığına karşı çıkan Suriye halkını Amerikan yandaşı olarak göstermeye gayret etmektedir. Gerçek Amerikan yandaşlarıyla iş tutan İran işine gelmediğinde de hasımlarını veya stratejik rakiplerini Amerikan yandaşlığıyla karalamakta ve yaftalamaktadır. İran Sünni odakları Amerikancılık suçlamasıyla itibarsızlaştırmaktadır. * İran’ın zararlarını en iyi anlatanlardan birisi Mavi Marmara yolcularından olan Kuveytli İslamcılardan Velit Tabatabai’dir. Bir yazısında okurlarıyla şu çarpıcı gerçekleri paylaşmaktadır: “Biz, Basra Körfezine Basra Körfezi diyoruz. İran da Pers Körfezi diyor. Lakin gerçek manada körfez, Amerikan Körfezi haline gelmiştir. Zira İran’ın Körfez üzerine hegemonya iddiaları dolaylı olarak bu sonucu doğurmuştur. Hazar Denizini Rusya ile paylaşan ve Rusya’nın buradaki payını artıran İran, Körfez’in küçük ve Müslüman ülkeleri karşısında ise adale göstermektedir. Onları sindirmeye çalışmakta ve yabancı hami aramaya itmektedir. Körfez ülkelerini Amerikancılıkla suçlayan İran yayılmacı emellerinin de etkisiyle Körfez’e sınır olan ülkeleri korkutmuş ve bölgeyi ABD’nin müdahalesine açık hale getirmiştir. Dolayısıyla onun Körfez’i sahiplenmesi ve tekeli altına almak istemesi Amerikan yayılmacılığını körüklemiş ve bu yöndeki planlarına hizmet etmiştir...” Velhasıl İran’ın istimale veya kazanma politikaları yerine adale gösterme politikaları zincirleme kazalara neden olmuş ve fiiliyatta ‘Pers Körfezi’ni’ Amerikan Körfezi haline getirmiştir. Körfez ülkelerini ABD’nin kucağına itmek bir politika mıdır? Hama sabıkalısı Esat rejimini halkına karşı desteklemek ABD’ye karşı çıkmak mıdır yoksa yolunu döşemek midir?'' Mustafa Özcan - Yeni Akit |
:)
saddamın iktidara nasıl geldiğini baas partisini ve saddamı irana kimin saldırttığını araştır :) birinci körfez savaşı dediğiniz olay ırakın kuveyti işgaliyle başladı... peki saddam kuveyte kimin emriyle saldırdı onu bir araştır istersen... kimle görüştü işgalden önce bi öğren istersen... amerika ve bm vurdu vurdu vurdu ama saddamın karargahlarına birşey olmadı,kendisine birşey olmadı... ikinci savaşta yani amerikanın fiilen işgale başladığı saldırıda biz neden direnişi halkta ve islami örgütlerde gördük hep... saddamın askerleri,silahları,uçakları neredeydi ? kendi kürt vatandaşlarına kimyasal silah atmaktan çekinmeyen saddam o güçlü silahlarını neden amerikaya karşı kullanmadı ? ve saddamın yakalanışı :) komediydi,bushun seçim çalışmasına çok faydalı oldu... amerikan halkı gibi gerizekalı bir halkı çok başarılı dizginledi... benzeri bir olayı 5-6 ay önce gördük... kriz,kaos içindeki halk nasıl birden ladinin öldürülmesiyle rüyalara boğuldu yine... yazık kendi zalimimizi bile amerikaya yargılatıyoruz... |
AKıncı34, üste eklediğim ''Kara progopanda örnekleri'' başlıklı yazıyı dikkatlice okumanı tavsiye ederim. ''Amerikancılık'' yaftalaması İrancıların, sünni örgütlere ve sünni yönetimlere karşı çok sıkça ve ustaca kullandıkları bir silahtır ama İrancılar nedense bu silahı ABD ile işbirliği yapan İran yandaşlarına karşı yöneltmezler. ''Gelelim İran'a: İran bugün "Falanca Suriyeli muhalif Amerika'ya iltifat etti, filanca Suriyeli muhalif NATO müdahalesi istedi, demek ki Beşşar Esed'e muhalefetin arkasında CIA var, demek ki muhalifler emperyalist uşağı, demek ki Siyonistlere kök söktüren Esed'e karşı bir komplo sözkonusu" deyip duruyor, sürgündeki birkaç muhalifin angajmanlarından yola çıkarak Suriye Devrimi'ni lekelemeye çalışıyor, daha ortada ABD yahut NATO müdahalesi yokken Suriyeli devrimcileri işgalci emperyalistlerle işbirliği yapmakla suçluyor; ama Irak'ın işgaline giden yolda ABD'ye iltifat edip duran Ahmed Çelebi ve İyad Allavi gibi kimselerden hareketle "Saddam karşıtları emperyalistlere çalışıyıor, Irak'taki muhalefet hareketlerini CIA başlattı, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi de Amerikan uşağıdır, yaşasın antisiyonist kahramanımız Saddam Hüseyin" filan demiyordu. İşgal sürecinde emperyalistlerle siyasi, askeri ve iktisadi işbirliğine giden gönüldaşlarına da CIA yaftası yapıştırmadı. Zaten işgale de göz yumdu. Ara sıra Amerikalılara ayar vermek için gerginliği tırmandırıp çatışma çıkarmış olabilir, ama genel olarak işgalden istifade etmeye baktı. Menfaatleri öyle gerektirdiğinde Mukteda Sadr'a "İşgalcileri vurmayacaksın" bile dedi. İran'ı Amerikan uşağı yapar mı bu? Ahmedinejad'ı CIA ajanı yapar mı? Hayır, yapmaz. Ayetullah Sistani, El Hekim, işgalin bir sonucu olarak başbakanlık koltuğuna oturan ve Amerikalılarla petrol anlaşmaları imzalayan Nuri Maliki vs, vs, vs de CIA ajanı değil. Kendilerince bir maslahat siyaseti izlediler, Saddam ve Baas Partisi'inden kurtulmak için emperyalistlerden istifade ettiler veya onları düpedüz kullandılar. Onlar kullanınca iyi oluyor da Libyalı İslamcılar kullanınca mı kötü oluyor? İran devleti ve neredeyse blok halde Iraklı Şiiler "Hele şu Saddam bir devrilsin" diyerek ve kendilerine gün doğacağını umarak Amerikan işgaline göz yumarken, işgalcilerle beraber çalışırken veya en azından onlara tahammül ederken külliyen Amerikancı olmadıysa "Şu rejim bir devrilsin de nasıl devrilirse devrilsin" diyen Suriyeli rejim muhalifleri niye Amerikancı olsunlar?'' Hakan Albayrak |
irancı ne la...
iranı adam gibi eleştirenlerde yine bizleriz... yok şöyle itikadı bozuk böyle sapık diye eleştirilerin değil iran tarafından bizim tarafımızdan bile itibarı yok... özgürlük düşmanlığı yapıyorlar,muhalifleri susturuyorlar... yeri geliyor imam humeynin kemiklerini sızlatıyorlar... ama devlet politikası,liderlik düzeyinde hiç bir zaman emperyalistlerle ortak hareket etmediler... zaten etselerdi şah devrilmezdi... şah zaten emperyalist köpeğinin tekiydi... Allah imam humeyniden defalarca razı olsun... saddamın yıllarca amerikanın köpekliğini yaptığını ortadoğuyla ilgili araştırma yapmış herkes bilir... birkere baas partisini bilir insanlar... hakan albayrakın saddamla ilgili güzel bir yazısı var bul oku iyi tanımlamıştır saddamı... amerikanın uşaklığını nasıl yaptığını güzelde anlatmıştır o yazıda... suriye meselesiyle ilgili süper bir yorum yapmış hakan abi yine baas yancılığı yapanların okuması lazım... sadr işgal sırasında amerikaya destek oldumu bilmiyorum ama saddamın ordusunun göstermediği direnişi gösterdiler yıllarca... şu günlerde sadrda esadı desteklemekte allah akıl fikir versin... iradesiz tavırlar bunlar... tabi sizin gibi gençleri türkiye konusunda da iki çift laf ederken görmek istiyoruz... malum 1.körfezdede 2.körfezdede üs açtık amerikaya... iranın amerikan uşağı olduğu hakkında somut hiç bir delili olmayan kafası karışık mezhepçi takıntısı olan kardeşlerimiz söz konusu türkiye olunca yine devletçilik kisvesine bürünüp gık çıkarmazlar... |
Ben ''devletçi'' filan değilim. Daha önce de yazmıştım bunu.
İran'ın, Ermenistan-Azerbaycan savaşında Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı desteklemesine nasıl bakıyorsun ? Aşağıdaki yazıda ABD-İran ilişkileri irdelenmiş... ''Son dönemde ABD - İran gerginliği yine sınırları zorluyor. Gerilim siyasetinin merkezinde İran’ın nükleer çalışmaları var. Şimdilerde; gerginliği artırmak için kullanılan bu argüman, bir zamanlar iki ülkenin yakınlaşması için kullanılmıştı. Nitekim İran, ilk nükleer çalışmalarını 1957 yılında ABD’nin desteğiyle başlatmıştı. Pragmatik ABD siyaseti için bu tarz argümanlar bulmak hiçbir dönemde zor olmamıştır. Yakın tarih, ABD siyasetinin İran’a adapte olan yönlerini ortaya koyarken son derece net ve cömerttir. Petrol rezervlerinin büyüklüğü ve doğalgaz üretimi açısından dünyada ikinci sırada yer alan İran’a daima ilgi duyulmuştur. Nitekim ABD’nin İran’a yönelik politikasında değişmeyen şeyin ‘’amaç’’ yani ‘’enerji eşittir kapital’’ olduğu herkesin malumu. Buna bir de ‘’İsrail’in güvenliğini sağlama’’ amacı eklenebilir. II. Dünya Savaşı’ndan (ABD’nin İran’da etkin olma çabaları bu dönemde başlar) 1979 İslam Devrimi’ne kadar geçen süreçte, İran’ın ABD politikalarına direnebildiğini söylemek pek mümkün değildir. Öyle ki; II. Dünya Savaşı’nda İran’ı işgal eden Müttefik Devletler (SSCB, Britanya, ABD), iktidara Şah Muhammet Pehlevi’yi getirir. Yeni Şah iktidar olunca, müttefik devletler lehine petrol arama imtiyazları tanır. Böylece amacına ulaşan işgal sonlandırılır. 1951’de İran siyasetinde milliyetçi söylemleriyle öne çıkan Muhammet Musaddık, İran petrollerini millileştiren yasayı meclisten geçirir ve başbakan olmayı başarır. Seçimle gelen Musaddık, iki yıl sonra ABD destekli bir darbeyle devrilecek; Şah, petrol imtiyazlarını bir kez daha teslim edecektir. 1955’ten itibaren ABD – İran stratejik ortaklığı güçlenmeye başlar. 1957’de Barış İçin Atom Projesiyle ABD destekli nükleer çalışmalara başlayan İran’da, aynı yıl CIA bağlantılı gizli servis SAVAK kurulur. Arkasına ABD’yi alan Şah, ülkenin silahlanmasına ayrı bir önem verir. Devam eden süreçte, bu silahları ve güçlü istihbarat ağını muhalefete karşı baskı unsuru olarak kullanır. Zulme maruz kalan halk, Ayetullah Humeyni etrafında birleşmeye başlamıştır. Bunun üzerine Şah, Humeyni’yi sürgüne gönderir ve İran’ı tek partili sisteme geçirir. 1975’ten itibaren ABD – İran ilişkileri yavaş yavaş bozulmaya başlar. Bunun sebebi; halkın zulme uğraması, Humeyni’nin sürgün edilmesi ya da tek partili sisteme geçilmesi değildir. Asıl sebep; Şah’ın SSCB’yi çevreleme politikasında yetersiz kalacağına dair ABD kanaatidir. Misyonunu tamamlayan Şah, gözden çıkarılır ve ülkesinden kaçmak zorunda bırakılır. Bunun üzerine ABD, hazırda beklettiği projeyi devreye sokar: Yeşil Kuşak Projesi. Sosyalizm tehdidine karşı en sağlam duvarlar, İslami ideoloji sayesinde inşa edilecektir. ABD’ye göre dini ideoloji dahi bir argümandır. Gerektiğinde lehte ya da aleyhte kullanılabilir. 1979’da devrim için uygun şartlar artık oluşmuştur. İran tarihinin ilk referandumu yapılır. İran İslam Cumhuriyeti böylece ilan edilir. Humeyni’nin ilk icraatları, İsrail’le ilişkileri kesmek ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Tahran Bürosu’nu açmak olur. Ardından ABD Tahran Büyükelçiliği İranlı gençler tarafından basılınca, iki ülke arasında rehine krizi yaşanır. İlişkiler kopar. ABD – İran dostluğu sadece bir yıl içinde yerini düşmanlığa bırakır. İran, tahminlerin ötesine geçmiş ve ABD’nin tabiriyle ‘’Şer Ekseni’’ oluvermiştir. ABD ise İran’ın tabiriyle “Büyük Şeytan”.'' Av. Süleyman Akdoğan http://www.haber7.com/haber/20111216...ejik-ortak.php |
Alıntı:
"Nereye gitti büyük Sasaniler? Ne oldu Behram'a ve Samanilere?" Türkiye'de şu an halkımızın büyük kısmı Osmanlı'ya gönülden bağlıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki karalamalara rağmen halkımızdaki Osmanlı'ya ve Osmanı Padişahlarına olan sevgi ve saygı azalmamıştır. Osmanlı bizim için her zaman şanlı tarihimizdir. Forumumuzda paylaşmış olduğum Engin Ardıç'ın Osmanlı Partisi isimli makalesini okumanızı öneririm. O makalesinde Engin Ardıç, şunları söylüyor: "(AK Parti'yi kastederek) Çünkü "yerli" partidir. Çünkü bu, Osmanlı Partisi'dir. ("Padişahçı" demedik budala!) Çünkü burası Osmanlı toprağıdır. Bunlar bizim temennilerimiz değil, gerçeklerdir; hoşunuza gitse de gitmese de. Osmanlı halkı, Osmanlı'ya küfür edenleri, reddedenleri, yok sayanları iktidara getirmez." Osmanlı Devleti yıkılalı 89 sene olmuş, Türkiye'nin önde gelen köşe yazarlarından birisi makalesinde halkımıza Osmanlı halkı, toprağımıza da Osmanlı toprağı diyebiliyor. Osmanlı Devleti, Türk Milleti nazarında ne manaya geliyorsa, Sasani Devleti de İran Milleti nazarında o manaya geliyordur zannediyorum. Çünkü dediğim gibi Sasaniler İranlıların bir nevi Osmanlısıdır. Şii İranlıların sahabe düşmanlığının temel sebebi, onların büyük imparatorluklarının İslam ordusu tarafından yıkılmasıdır. |
Vallaha sesimi çıkarmıyorum ama..
Atıp tutuyorsun be Nur Abi.. Yok 'zannediyorum', yok bilmem ne.. Sasani İran'ın Osmanlı'sıymış, sapık Şia'ların sahabe düşmanlığı burdan geliyormuş.. Daha neler.. Bi kendinize gelin yav.. |
Alıntı:
yahu şu yazıyı objektif bir gözle okuyun Allah aşkına... al yazıdan alıntılıyorum... Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
hemde bizimde dile getirdiğimiz somut gerçekler paylaşılmış... işte birde humeyni dönemiyle ilgili kısmı alıntılıyorum... Alıntı:
ahanda bu da imamın dönemiyle ilgili alıntı... şimdi efendi şahı anlatmış çünkü tarih yalan söylemez bunlarıda söylemezse madara olur... iğrenç bir amerikan kuklası... sonra devrimi amerikayla ilişkilendirmeye kalkışmış ama humeyni dönemini yazınca onunda iftira olduğu ortaya çıkmış... Allah aşkına şu benim alıntıladığım kısımları objektif bir gözle okuyun... teşekürler yazı için... imama sevgim pekişti... yazar yazısına şahın halka gösteri yapmaya devam ederseniz sizi öldürürüm dediğinde halkın beyaz kefen giyip sokağa döküldüğünüde anlatsın... |
Alıntı:
Sasani İmparatorluğu'nun 224-651 yılları arasında 427 sene hüküm sürdüğü mü atıp tutma! 427 sene hüküm süren Sasani İmpartorluğu'nun, 623 sene hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir imparatorluk olduğu mu ve böylelikle Sasanilerin İranlıların bir nevi Osmanlısı oldukları mı atıp tutma! Şiilerin sahabe düşmanlığı mı atıp tutma! Şiiler; Hz. Ebubekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Osman'a ve başka pek çok sahabeye ve Hz. Aişe'ye düşmanlık yapmıyorlar mı? Bu mu atıp tutma! Sapık Şia demedim hiçbir mesajımda; sapık kelimesini kullanmaktan kaçınıyorum. Şia'nın itikadı bozuk diyorum ve bu sözüm doğrudur ve itikatları bozuktur. İtikadı doğru olan fırka Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat fırkasıdır inşaallah. Benim kanaatime göre Şiilerin sahabe düşmanlığının temel sebebi sahabelerin, İranlıların büyük impartorluğu olan Sasani İmparatorluğu'nu yıkmasıdır. Sahabelerin onların impartorluğunu yıkmaları İranlıların içlerine öyle oturmuş ki sahabe düşmanı olmuşlar. Kanaatim budur ve bu kanaatimin doğru olduğuna inanıyorum. |
Alıntı:
1- Bazı Müslümanlarda şöyle bir anlayış var. Birine mesela kızarak Şii dersen neredeyse o kişiye küfür etmişsin gibi algılanıyor. Müslümanlardaki Şii karşıtlığının temel sebebi, Müslümanların Allah Resulü'ne ve onun temiz ashabına olan büyük sevgi ve saygılarından kaynaklanmaktadır. 2- Şiilerin her ne kadar itikatları bozuk olsa da sonuçta onlar Müslümandırlar ve bizim Müslüman kardeşlerimizdirler. İtikatlarında küfre varmayan Şiilerin gidecekleri yer de Cennet'tir inşaallah. |
Alıntı:
ya hu ne haddinize milletin itikadını değerlendirmek... kimden alıyorsunuz bu garantiyi bilmiyorum ki... |
All times are GMT +3. The time now is 19:59. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025