![]() |
Alıntı:
Peygamberimiz Döneminde Tasavvuf söz konusu değildir...! Zamanımıza binaen Tasavvuf Ahlak ve Nefsi konuda cehd adına önemli olsada Dinin bileziği saymak Ahir zaman olgularındandır ! Ayrıca Kıyamet Alametlerin küçük ve büyüklerini inceleyip tekrardan tefekkür adına koydum naçizane...!!! |
Alıntı:
Ashab içinde ashab-ı suffe isminde bir zümre vardı peygamberimize her şeyini feda ederek hizmet eden.. onlar ilk sofilerdendir... Peygamber efendimiz bu kimselere zikir olarak çekmeleri için esmalar verirdi.. Ayrıca biliyoruz ki ashab'dan peygamberimize aşık olan, onu görmeden edemeyen, yerinde duramayan çok kişi vardı ki bu da aşktır... bu aşk da onların imanını kuvvetlendirirdi... Ayrıca peygamber efendimizin cihaddan çok daha mühim olduğunu belirtmek için nefs tezkiyesine CİHAD-I EKBER dediğini biliyoruz.... Tasavvuf yok muydu? Tam tersine en çok tasavvuf vardı! |
Alıntı:
|
Alıntı:
Hakikat olan Atatürk'ün dini bütün olduğudur. Bunun dışındaki her görüş, tutum ve tavır aynı amaca hizmet eder. Toplumsal ayrışma ve düşmanlık. http://i.imgur.com/k3APHDL.jpg Alıntı:
|
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
|
|
|
|
|
İslam Tarihi boyunca Tasavvufa İslami Ayet ve Hadislerle delil aranmıştır...! Bu çalışmalar bir edep ilmi olan tasavvufun güzelliğini İslam ile bağdaştıranları rahatsız etmesede ! Tasavvufun anlamı Ashab-ı Suffe örneğinde olduğu gibi kenara çekilen ticareti, ailesi olmayan kimseleri Peygamberimizin sosyal manada işlerinden ötürü bazı hadis ve ayetleri duymayanlar adına topladığı ilim meclisi ve bu meclisin İslam'ı yaymada gösterdiği başarılar manasında algılanmasının ötesine geçmiş ve İran menşeili felsefelerin akımında algı ve adetlerle birleşmiş ve ifrat ile tefrit açıları oluşturmuştur !
Tasavvuf güzel bir edep ilmidir ! Lakin İslam'ın bizatihi kendisi Haşa değildir !!! Bu vesile ile İslam'da ölülerden yardım isteme, rabıta gibi kavramlar İslam kaynaklı değildir...! Bakış kavramındaki mübalağalar derecesine ve zararına göre değerlendirilirken seyyie yahutta hasene bid'at sınıflarına alınabilmektedir...! Lakin İslami delilleri söz konusu değildir !!! |
MÜRŞİTTE ARANILACAK VASIFLAR
1: MANEVİ VAZİFESİ SIHHATİ BELİRLİ ŞAHİTLER TARAFINDAN KABUL GÖRMÜŞ ŞEYH EFENDİDEN TASDİKLİ İZNİ İCAZETE SAHİP OLMASI ! . 2: VAZİFESİ SIHHATLİ ŞEYH EFENDİNİN ŞAHİTLER HUZURUNDA İRŞAT VAZİFESİNİN ALENİ TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASIDA MANEVİ SIHHATININ BELGESİDİR HER NE SEBEBDEN YAZILI BELGE OLMASADA , 3: BİAT EDDİĞİ KİŞİNİN MADDESİNDE VE MANALARINDA MENSUB OLDUĞU ZATIN VAZİFESİNİN GERÇEK OLUĞUNA AŞİNA OLMASI AZ DA OLSA MUTLAKA GEREKLİDİR 4: ŞAHSINDA RABITA SELAHİYYETİ VERİLMİŞ OLMASI RABITASINA MUTLAKA CEVAB ALINMASI !. 5: MÜRŞİDİN YAŞANTISINDA GÜNAHI KEBAİR ÜZERE İSRARLI OLMAMASI .. 6: MENSUB OLDUĞU MÜRŞİDİNİN BİLİNEN VE GÖRÜNEN SIFATININ ALEMİ MANADAKİ ZUHURUNDA PEYGAMBERİNİN SIFATININ MÜRŞİDİN SIFATINDA ZUHURUNUN EHLİ AŞKIN VE SADIK DERVİŞİN MANASINDA GÖRÜLMESİ MÜRŞİDİNİN MANEVİ VAZİFESİNİN GERÇEKLİĞİNİN ŞAHİDİDİR!... 7: MÜRŞİDİN MADDEYİ VE MANAYI HELE DİNİ İSTİSMARI MANEVİ VAZİFESİNİN OLMADIĞININ GÖSTERGESİDİR .. BU TÜRLÜ İSTİSMARLAR HEP GİZLENMEYE ÇALIŞILIR AMA GİZLİYEMEZLER GÖREN GÖZLER İÇİN HEP KUYRUKLARI DIŞARIDADIR ... Galibi vazifelilerin tariki müstakim el kitabı ve islami tasavvuf prensipleri! kitabından alıntıdır. |
Peygamberimiz Efendimiz buyurdular ki;
Mürşit olmadığı halde mürşitlik iddia edenler ümmetimin en şerlileridir. HZ. ALLAH bütün kullarını bu türlü hakîkat dışı cehlin şerlerinden korusun. Alıntı:
|
Alıntı:
Ahir zaman Hadisleri ile çelişmektedir...! Ahir zamanda gelecek olan Mehdi a.s.'ın aynen Peygamber efendimizin dönemindeki gibi sünnetleri ihya edileceği bildirilmesine rağmen bu safsatalarla insanları kandırmak ne kadar doğrudur ???! Ayırca rüya yahut ilhamlarla amel edilmez !!! |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Hak Kulundan İntikamını Yine Kul İle Alır... İlmi-Ledün Bilmeyen Onu Kul Etti Sanır...
İlmin Hakkını vermek gerek !!! |
TASAVVUFÎ MÜRACAAT (RABITA) “Bu dünyada âmâ, ahirette âmâ” ayetini idrak etmiş bahtiyarlar... Onlar şeytandan tahrik geldiği zaman kendi iradeleri ile izale edemezlerse ALLAH’ı zikrederek, aczini itiraf ederek (rabıta) yaparlar. ALLAH’a iltica ederler. Zati sıfatı olan “muhalefetün lil-havadis” (yarattığı hiç bir şeye benzemeyen) Rabbını bir şekilde tahayyül etmeden rabıta edemeyeceğinden rahmeti ilâhi olarak kuluna ferahlık ihsan etmiş. Şeriatıyla yükümlü olduğu ALLAH’ın elçisi Peygamber Efendimiz ahirete yürümüşse hayatta olan vârisini ALLAH’a müracaat etmesi için Resûl-i Ekrem ve Nebiyyi muhterem (s.a.v.) Efendimizin talimi üzere rabıta yapar. ALLAH’a müracaat kastı ile şeriatına tâbi olduğu Peygamber Efendisinin suretini tahayyül ederek o sureti tahayyül edemiyorsa, veraset taşıyan mürşidini bir an müracaat kasti ile düşünmesi. Ne için rabıta etti ise rahmeti ilâhinin bu yönde hemen zuhurunu zevkle görecek. Ve mutmain olmaması ehliaşk için düşünülemez. Samimiyetle yapılan rabıta ret olunmaz. Yeter ki mürşidi sahte olmasın,. Dünyasını değiştiren mürşitlere de rabıta edilmez. Mürşidin bir ölçüsü de rabıtadır. Misal olarak arz edeyim: İbadet ve taat anında şeytan engellemek ister. İşte o an kastın ALLAH’a iltica olarak rabıta yaptığın an bir anda o engelin imha olduğunu göreceksin.Nefsin ve nahoş hâdiselerin zuhurunda da manen müdahale istiyorsan hemen Rabbımın lütf-u ihsanı olarak rabıtayı unutma. Bize üstatlarımızın tavsiyeleri bu veçhile olup, bizde devamlı rabıta tavsiye edilmemiştir. Na-ehil rabıtayı bilmediği için küfür zanneder. Kesinlikle bilelim ki, imandır. Amentü’ye küll olarak iman edenlerin, kitab-ı ilâhiyi, Peygamber Efendimizin tebliğ ettiği şeriatı kabul edenlerin, ALLAH’ın lütfu olan tertibi, tanzimi ilâhiyi kabul etmesi ile yaşayabilen sadıkların, bahtiyarların yolu. Tasavvuftur, tarikattır. İhlas, takva, vera bu yolda yaşanır. İtminanı kalb tecelli eder. Mananın zevki kalıcı olur. İmanının verdiği gerçeklerin güzelliğini nefsin yasak zevkine dönüştürmediği müddetçe mütteki ve mü’mindir!.. Rahmeti ilâhiyenin kalıcı ve devamlı olmasına en büyük vesile kalbinde kalası kurulmuş, üzerinde titizlikle durulan, ehlî tasavvufun yegane ümidi ve silahıdır. “Lâ ilâhe illallah”ın manasını yaşayıp ehli tevhidin, ehliaşkın yegane ümidi, dayanağı Hazreti ALLAH’ın rızasını kazanmaktır şunu hatırdan çıkarmayalım. Bu rahmeti ilâhi akılcı dincilerin ölçülerine göre değildir.. Onlar ibadet ve taat yönündeki emri ilâhileri, zikir meclisinde olanların cümlesi kemâlatlı kullarımdır hitabı ilâhiyi yeteri kadar kabul edemezler. Haşa, bu halleri imansızlık değil. Fakat taklitten öte gitmez. Gitmiş gibi görülse de kalıcı değildir. O kemâlatlı kullarına benzemez. Sahih-i Buhari’nin (Tecrid-i Sarih Tercümesi) onikinci cildinde Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayet edilen hadisi şerifte “Zikir meclislerini arayan melâikeler vardır. Zira melâikelerin gıdası zikrullahdır.” Devam eder... Hadisi Şerif’in nihayetinde melâikelerinin sualine cevaben “Ey melâikelerim, sizleri şahit kılarım ki, o mecliste bulunanları korktuklarından emin, umduklarına nail eyledim. Onlar öyle kemâlatlı kullarımdır ki, onların yanına şaki gelmez. Onu da affettim” diye buyurdu, Hazreti ALLAH (c.c.). İmanları akıl ölçüsünden öte nasip almak istemeyenler için rahmeti ilâhiler, manevî tedrisat görmediklerinden, onlar için elbette gariptir. Hüküm ALLAH’ındır. Gerçek ilim ALLAH’ın yed-i kudretindedir. Hikmet, buyurmuştur. Hikmet, mü’minin kayıp malıdır, nerede bulursa alsın, hitabı ilâhisi umuma şamil olup (biz Yusuf’a rüyanın tabirini öğrettik, ona hikmet verdik) buyurduğu gibi istisnai ilimlerin istisnai vazifelilerde zuhuru görülür. PİRİ GALİBİ SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU TASAVVUF VE ZİKRULLAH İSİMLİ ESERİDEN ALINTIDIR |
Allah c.c. nu tahayyül edemediği için Sözde evliyanın rabıta ile yüzünde bağlantı kurulması ve Osözde Velide Allah'ın tahayyül edilmesi Allah'ın Velide zuhur ettiğini iddia etmek bu manadaki Rabıta şirktir !!!
Allah c.c. Evliyada zuhur etmez ! Çünkü evliya olduğunu kimse bilemez ! İnşaAllah evliya hüsnü zannı vardır !!! İfrat ve Tefrit ölçülerini aşmamak lazım ! Rabıta eğer nefsini kontrol etmede zorlandığı anda Şeyhini hatrına getirmek suretiyle kalbini bağlamaya cehd etmek suretiyle çaba göstermesi kınanmaz !!! |
Alıntı:
Alıntı:
Hz.Allah olmayan bir şeyi mi EVLİYA edinmeyin diyor? Her şeriatın EVLİYAS'I vardır.Kendi şeriatından olan EVLİYA'YA tabi olmak EMRİ İLAHİDİR. RABITA EVLİYA'YA TABİ OLAN KULUNA HZ.ALLAH'IN RAHMETİDİR,İHSANIDIR,LUTFUDUR,ÜMİDİDİR,SİLAHIDIR. Hak Kuluna Rahmetini Yine Kulu İle Gönderir... İlmi-Ledün Bilmeyen Onu Kul Etti Sanır... Alıntı:
Ancak, nasıl ki PEYGAMBER EFENDİLERİMİZ kendilerini ve vazifelerini biliyor ve bunu tereddüt bırakmayacak şekilde ilan ediyorlar ise bu durum gerçek varisleri EVLİYASI içinde ayndır. |
Tasavvufçuların sözlerinden, ele bir şey geçmez. Onların hâllerinden insanın bir şeyi artmaz. Onların vecdleri ve hâlleri, islâmiyyete uygun olmazsa, on para etmez. Keşfleri, ilhâmları, kitâba ve sünnete benzemezse, yarım arpa kadar değerleri olmaz. Tasavvuf yolunda ilerlemenin sebebi, islâmiyette inanılması lâzım olan şeylere, yakînin, îmânın artması içindir. Hakîkî îmân da, bu demektir. İkinci sebebi de, fıkıhta bildirilen vazîfeleri yapmanın kolay ve tatlı olması içindir. Tasavvuf, bu ikisine kavuşmak içindir. Bunlardan başka bir şey için değildir. Çünki, Allahu Teâlâ, Cennette görülecektir. Dünyâda hiç görülemez. Tasavvufçuların aradıkları müşâhedeler, tecellîler, gölgelere kavuşmaktır ve benzetilen, O sanılan şeylerle avunmaktır. Allahu Teâlâ, ötelerin ötesidir. Şaşılacak şeydir ki, onların müşâhedeler ve tecellîler diye övündükleri şeylerin iç yüzleri, eğer anlatılırsa, bu yola yeni girenlerin gevşemelerinden korkulur ve arzûları, istekleri azalır. Eğer iç yüzleri anlatılmazsa, doğrusunu bildiğim hâlde, doğru ile yanlışın birbirlerine karışmalarına göz yummuş olmaktan korkarım. Ey, yollarını şaşırmışlara, doğru yolu gösteren Rabbim! Âlemlere rahmet olarak yarattığın Muhammed “sallallahu aleyhi ve sellem” hürmeti için, bana doğru yolu göster! Hâlinizi ara sıra bildiriniz ki, sevgiyi arttırır. Doğru yolda bulunanlara selâm olsun!
İmam Rabbani Mektubat 207nci Mektup |
Sevgilinin yanında Sevgiliye mektup yazılmaz.
Peygamber Efendimiz buyurdular ki; BU DÜNYADA AMA, AHİRETTE AMA. |
Alıntı:
|
“EVLİY” MANASINI TAHRİF Kur’an-ı Azimü’ş-şan’ın manasının bilerek, velev ki bilemeyerek bazı ayetlerinin madde ve manasının tahrif edildiği bir gerçeğini daha belirtmek isteğinin sıkletini taşıyorum! Kur’an-ı Azimü’ş-şan’ın çok yerlerinde vârisü’n-Nebi, nedim-i ilahi olan kuluna HZ.ALLAH c.c “Evliya” ismini verdiği halde, benzeri ve ilahi bir anlamı olmayan, her sıfata layık görülüp, yakınlık manasında hayvanlar için de kullanılan “ dost ” kelamını Hazret-i ALLAH’ın ezel-i ervahta tertibi ve tanzimi olan evliyasının yerine nasıl layık gördün?! ALLAH’ın o kişi dostu da, diğer cümle kulları Hazret-i ALLAH’ın düşmanları mı? Bilerek yapmadınsa ALLAH affetsin. Şunu bilesin ki: tanzim ve tertibi ilâhiye sebep olduğun tahrifatın hesabı sorulmaz mı zannediyorsun?! Hazret-i ALLAH Kur’an-ı Azimü’ş-şan’da bu gerçeği bildirmedi mi:“Dikkat et! Evliyama korku yoktur; onlar üzülmiyecektir de.” (Yûnus Sûresi, 62) “Onlar iman edip, takvaya erenlerdir.” (Yûnus Sûresi, 63) Kudsi hadis-i şerifte buyurdu ki: “Evliyama eza edene harp ilan ederim.” Hazret-i ALLAH’ın harbi nasıl olur? ben bilemiyorum. Sen biliyorsan söyle! Gazab-ı ilahiyeden tek sığınma mercimiz Rabbıma sığınırız! Peygamber efendilerimiz vazifelerini bitirip ahirete yürüdükleri zaman yerine vekil verilmeyip mananın yani ihsan edilen şeriatın sahibsiz kaldığını mı anlatmak istiyorsun beşer bu noksanlığı yapmaz. HZ. ALLAH bu noksanlığı bilemedi mi demek istiyorsun ? İyi anladığın gibi kulağına küpe yap da bu gerçeği bilemediğin manevi vazifesinin sıkletini taşıyan bu abdi acizden dinle! HZ. ALLAH hiçbir zaman yer yüzünü rahmeti ilâhi olan kulun hayrına halkettiği rahmetin geri çekildiği görülmemiştir Peygamber efendimiz bu gerçeği ümmetine şöyle bildirdiler: “Kıyamet kopmadıkca tövbe kapısı kapanmayacaktır!” Senin gücün yeter mi HZ. ALLAH’ın bu rahmetini alemden kaldırmaya? Öyle ise haddini bil! PİRİ GALİBİ SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR |
Atatürk ve Sultan Vahdettin Han “--Ben de liste başına Mustafa Kemal Paşa’dan daha ehil kimse görmüyorum. Fakat sizden çekindim ve yazmadım. Mustafa Kemal öteden beri yenilik, cumhuriyet taraftarıdır, diye çekindim” deyince, Padişah elindeki kağıdı atar gibi masanın üzerine bıraktı ...Ayağa kalkıp pencereye döndü. Limanda demirli duran İtilaf Devletleri’nin İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan gemilerini göstererek: “--Paşa paşa... Bu gemileri görmek kanıma dokunuyor. Bu memleket kurtulsun da isterse cumhuriyet olsun!.. Kendisine selamımla birlikte tebliğ ediniz” diyerek, getireceği paşalar listesinin başında Mustafa Kemal ismini görmek istediğini bizzat Fevzi Çakmak Paşaya emir vermiştir. Tercüman Gazetesi’nde 1976 yılında manşetten verilen, yakın tarihimizin en büyük sırrı diye bahsedilen bu hatıratta cumhuriyet döneminin ilk beş simasından biri olan Mareşal Fevzi Çakmak Hazretleri eşi Fitnat Hanım Efendi’ye: “--Bak Fitnat. Öyle bir şey biliyorum ki, ortaya çıkıp söylememe bu güne kadar tutum ve davranışlarımız müsait değildi. Mecburum bu sırrı kendimle kabre götürmeye!..” Ve ifşa etmiştir ki, teferruatına girmiyorum. Fakat bu vatanın ve milletin esaretten kurtulmasına emeği geçenlere, tarih boyu bilen insanların hasretini çektiği cumhuriyetin gelmesine emeği geçenlere küfredilmesini yadırgıyorum ve nankörlük görüyorum. Sultan Vahdettin Han vatan haini değildir. Gerçekleri olduğu gibi anlatmanın zamanı geldi, zannediyorum. Bunları milletimize olduğu gibi yansıtırsak milletin fikir bölünmeleri düzelip, kardeşlik anlaşılıp cumhuriyet layık olduğu mecrasına oturacak. Atatürk’ün kıymeti ve değeri bütün millet tarafından bilinip, Atatürk düşmanlığı yerini dostluğa terk edip, Atatürk istismarcılarının sermayeleri bitecek. İflas edecekler. Bir kısım insanlar da vatana ve millete canını dahi feda etmekten çekinmeyen büyük insanlara teşekkürü borç bilecekler, nankör olmayacaklar. Selahiyetli, güçlü idarecilerimizden rica ediyorum: Vatan millet ve ALLAH aşkına düzeltin... Evvela Mustafa Kemal Atatürk’ün dinsiz olmadığı gerçeğini lütfen ilan edin. Yalnız Türkiye değil, dünyanın bu gerçek bildiriye ihtiyacı var.... Bu abd-i acizin manevi vazifemden dolayı, Atatürk düşüncesine, icraatına ters düştüğümü düşünmeyesin? Atatürk biraz daha yaşasa idi bu izahlara lüzum kalmazdı. Islah için lüzum görülen icraatlar çok geçmeden yerini gerçeğine bırakmak zorundadır. Atatürk’ün vefatından 15 gün evvel o zamanki başbakan ve hariciye vekiline emir verip, cümle İslam ülkelerine tamim yazdırdığı, inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Amma çok kişilerin işlerine gelmeyip, Hazret-i ALLAH’ın bu milletin esaretten kurtulmasına vesile kıldığı büyük insanı küfürlerine ortak gibi göstererek, Din-i İslam’ın beşer uydurması imiş gibi yansıtmaya cüret etmeleri, safiyetle ALLAH’a ve Resülü’ne inanan vatan evlatlarını rencide ettiklerini, bu tutumlarının dinden menfaat sağlayan çıkarcıların işlerine yaradığını görmüyorlar mı? Gerçeği anladıkları zaman Din-i İslam’ın Hazret-i ALLAH’ın rahmeti olarak umumu ihata ettiğini elbet görecekler. Umulur ki, bu görgüyü mahşere bırakmazlar ! GALİBİ PİRİ H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU METAFİZİK ESERİNDEN ALINTIDIR |
Alıntı:
|
Hz. Allah’ın Tertip, Tanzim Eyleyip Yevmil Kıyame Devam Edeceği Kullarına Bildirdiği Tek Din İSLAMİYET’tir.
Cümle Allah Elçileri İslamiyet Üzere Geldiler, Din Getirmediler. Cümlesi Emri İlahiyeleri Tebliğ,Asra Uyumlu Yaşadıkları Şeriatları ile Anılırlar. İslam’da Şart Yoktur! Allah’ın Varlığına İnanan Kula,Kul; Allah’ın Bildirisi Müslüman Demekle Mükelleftir. Gayrı Ölçü, Kulun İradesi Dışındadır!Yalnız Hz. Allah’a Mahsustur. Nuru Muhammed-i Kıyamete Kadar Devam Edecek Rahmeti İlahiyenin İsmidir! Yalnız Bir Ferde, Bir Topluma Maledilemez! Muhammedilerde Savm, Salat, Hacc u Zekat ,Hazreti Allah’ın Müttaki, İttika Sahibi Kullarına, Mü’min Olanlara İn-Amı, İhsanı ve Sadakasıdır! Şahadet İse İmanın Zirvesinin Kulda Zuhuru Görülen, Şahitliğidir. Kabile İsimleri Din İsmi Değildir. Din Terakkiye Mani Değildir, Din Bizatihi Terakkiyattır! Din Aklın Tanzimi Olmayıp,Nakli İlahiyedir. Vahyi İlahi’dir. "Allah Vardır" Diyen Müslümandır.Tabi Olduğu Peygamberinin Getirdiği Şeriatına Uyumlu Yaşıyor İse Müttakidir Mü’mindir. Sonra Gelen Şeriata Tabi Olmak Kemalattır. Pir-i Gâlibi H.Galip Hasan Kuşçuoğlu |
Alıntı:
Kur'anın bahis ettiği Müslümanlık Ehli Kitab içerisinde kendisine gelen Peygambere ve Şeriata samimi olarak kabul ve tasdik edenler kast edilmiştir !!! |
Alıntı:
DÜŞÜLEN ENANİYET VE VARLIK. "MUHAMMEDÜN RESULULLAH" DEMEYENLERE NİÇİN, GAYR-İ MÜSLİM, KAFİR, GAVUR DEDİK? ALLAH’ın emrine, Resulü’nün tebliğ ettiği şeriatına bilmeden muhâlefet ettik. Bizim yaşantımıza benzemeyenlere ibadet ve taatları bizim yaptığımıza benzemez ise "gayr-i müslimdir, kâfirdir, gavurdur" dedik. ALLAH’ın rahmetini kalıplaştırdık. İmam mutasavvıf Kuşeyrî’nin îzah ettiği gibi Hazret-i Muhammed (s.t.a.v.) âlemlere rahmet olarak gönderildi. Elbette doğru. Ama sen bu rahmeti gazab-ı ilâhîye dönüştürmeye çalışıyorsun. Yapma! İslâmiyet bu değil. "Muhammedün resulullah’ demeyen cehenneme gidecek" fetvâsında ısrârın, hakîkat dışı düşünce ve telkînin ile, âhir zaman Peygamberi’ni âlemlere rahmet olarak değil de rahmetin alternatifi imiş gibi göstermeye çalışıyorsun. Sayısız, milyarları insafsız ve merhametsizce cehenneme at, bunun ismine de "İslâm" de. Suçları ne imiş bu günahkarların: "Muhammedün resulullah" dememişler. İmanın şartındandır: ALLAH’ın cümle elçilerini ve semâvî kitapları kabul etmedikçe îman etmiş sayılmaz ama bizim hakaretimiz bu mânâyı yansıtmıyor! *** Hani, Subaşı maiyyetine emreder: "--Suçlu olan Bektâşîye, vurun kıçına 200 deynek" diye. Bu hâlin vehâmetini bilen Bektâşî, Subaşı’na çıkışır da, der ki:"--Sen ya sayı bilmiyorsun, yahut da kıçın yok!" *** Bu nükteyi iyi anla. Kur’ân’ın, İmâm-ı A’zam Hazretleri’nin içtihâdına göre birinci, İmam Şâfiî Hazretlerine göre ikinci âyetidir: "el-Hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn" (Alemlerin Rabbı ALLAH’a hamdolsun). Hazret-i ALLAH: "Yalnız dünyânın veyâ bir kavmin değil, âlemlerin terbiyecisi benim" diyor. "Men araf" sırrını iyi anlayasın. Nefsini bilen ALLAH’ı bilir"demektir. Gâfil olma. Başkalarının mahvından zevk alanların rahmet-i ilâhîden nasipli olmaları düşünülebilir mi? İmanın şartı olan Amentü’yü lisânen ve kalben ikrar etmek, teferruâtını bilmediğin halde senin zâtını mü’min ediyor da, bu hakkı başka ümmet ve cemaatlere niçin tanımak istemiyorsun? Hazret-i ALLAH: "Şu peygamberimi tanımadı" diye zâtını tanıyan kuluna azab etmez. Çünkü ALLAH elçilerinin vazîfesi ALLAH’ı tanıtmaktır. Elçilerin elçiliklerini kabul etmek îman şartlarındandır. Hangi ALLAH elçisine biat ettinse, söz verdinse o elçinin getirdiği emr-i ilâhî ile yükümlüsün. Daha sonra gelen ALLAH elçisinin getirdiği emr-i ilâhîye bağlanmak fevkalâde ilim ve kemâlâttır. Her yiğidin kârı değildir. Her rahmet, ALLAH’ın kulu,yaratanını tanısın, diyedir. En’âm Suresi, ayet 157: "Yâhut bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk’ demiyesiniz diye, işte size de Rabbınızdan açık bir delil, hidâyet ve rahmet geldi. ALLAH’ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsü ile cezâlandıracağız.” Ehl-i îman ALLAH’ı bilendir. Ehl-i İslâm ise peygamberinin getirdiği şeriata tâbi olarak ALLAH’ı bilendir. Din İslâm’dır. Cümle peygamber efendilerimiz İslâm’ı tebliğ etmek için lütfedildiler. Tâbi olanlar da müslümandır. Gayrı düşünce Kur’ân’ın anlamına da ters düşer, îman değildir. ALLAH’ın irâdesine bağlanmak İslâmiyet’tir. İrâde, dilemesidir. Bu âlem ALLAHU TEALA Hazretleri’nin ilim ve irâdesinin zuhuru olup, "lev-lâke levlâk, le-mâ-halaktü’l-eflâk" (Sen olmasa idin, eflâki yaratmazdım) hitâbı cümle peygamber efendilerimizi kapsar. Nur-u Muhammedî’dir. Bir zamâna mahsus olmayıp, bu nur-ı ilâhî kıyâmete kadar devam edecektir. Hiç şüphen olmasın. ALLAH’ın rahmeti yalnız bir şahsa, bir zamâna, bir ümmete mahsus değildir kelâmı kadimi anlayarak oku ve İyi tefekkür et, anlamaya çalış. İşine gelmeyen hükümleri ‘tefsir ediyorum’ diye, aynı manayı yansıtmayan kelamlarla değiştirdiğin zaman günaha girdiğin gibi, zatına itimat edenleri "SIRAT-I MÜSTAKİM" den uzaklaştırıp "GAYRİL-MAĞDUBİ" ye doğru tarikini gösterdiğini bilesin. Ölçü ve hüküm ALLAH’a mahsustur. Beşerin ölçüsü ile "ALLAH’tan başka ilah yoktur" diyene müslüman denir. HZ. ALLAH’ın varlığını hangi lehce ve lisanla söyler ise söylesin o kişi ALLAH’ın bildirisine göre müslümandır. Meziyetlerini anlatmaya çalıştığım bu Benî Adem’i İslâm dışı görmek hakkımız ve haddimiz değildir. Gayri hüküm ALLAH’a mahsustur. "Habîbim, sen onları yüzlerinden tanırsın, konuşmalarından daha iyi tanıyacaksın" hitâbını düstur edin. Peygamber efendilerimizin de ilim ve yetkisi sınırlıdır. "Abdühu ve resulüh." Cemîsi ALLAH’ın kuludur. İlahlaştırma. ALLAH cümlesini şefî kılsın. İzlerinden ayırmasın. Amîn. PİRİ GALİBİ SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU RAHMET DAMLALARI İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR |
EVLİYA Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir resülü memleketlerin ana merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir. Kasas 59 ‘‘Ey İman edenler Yahudi ve Hıristiyanların Evliyalarını Evliya edinmeyin. Zira onlar kendilerinin Evliyasıdır. İçinizde onların evliyalarını evliya edinenler onlardandır. Allah zalımlar toplumuna yol göstermez. Maide 51 "Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size âyetlerimi anlatan ve bugününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Kendi aleyhimize şâhidiz." dediler. Dünyâ hayâtı onları aldattı ve kendilerinin kâfir olduklarına şâhidlik ettiler. EN'ÂM suresi 130. ayet Bu böyledir, çünkü Rabbin, halkı habersiz iken ülkeleri zulüm ile helâk edici değildir. EN'ÂM suresi 131. ayet |
SEMAVİ TEK DİN İSLAM’DIR. "Peygamber efendilerimizle gönderilen şeriatlar yenisi geldi mi, eskisi peygamber efendilerimizle birlikte iptal olur" dediler. Demeyenlere de isrâren dedirdiler. Muhammet ümmeti olarak bilmeden, 1200 senelik içtihatsızlığın nâhoş meyvesinin zuhuru o küfrü bizler de benimsedik. Bu tür yaşamayı îman ve ihlas zannettik. Hakîkat dışı "sen, ben" dâvâsından kurtulamadık. Emr-i ilâhîleri kalıplaştırdık. Enâniyet pazarına sergiledik. Gerçek ve hakikat ehli ile tarih boyu uyum sağlıyamadık.. Beş duygunun esiri, materyalistlerle halâ bu üzücü gerçek devam eder. İster istemez, manasız yaşantıları öyle benimsedik ki… heyhat, küll olarak gerçeği bulup kurtulmak da istemiyoruz! Sene 2001. Din-i İslam’ın az da olsa gerçekleri dünyada zuhur etmeye başladı. Hazret-i Kur’ân’ın ALLAH kelâmı olduğunu, Peygamberimiz Efendimiz Muhammed Mustafa (s.t.a.v) Efendimizin hak peygamber olduğunu, dünyada yaşayan ekseri insanlar tasdik eder oldu. Devam eder inşaALLAH. Hazret-i ALLAH açık ve sarih, Hazret-i Kur ân da "ALLAH elçilerinin, evvel gelen elçileri tasdik, sonra gelecekleri müjdeleyici olarak gönderildiğini beyanla, ‘elçilerim arasında ayrılık yapmayın"diye bildirdiği halde, halâ aksini düşünerek yanlış hükümler verebiliyoruz.BAŞKA BİR DİN OLMADIĞI HALDE, NİÇİN PEYGAMBER EFENDİLERİMİZİ AYRI AYRI DİNDE GÖSTERMEYE ÇALIŞTIK? Yukarıda arz ettiğim rahmet ışığı belirmeye başladı. Bu rahmetin devamı HZ. ALLAH’a tazarru ve niyazımdır.. Dini cehlinden ancak katı kurallarda görmekle tatmin olup, sonsuz rahmet-i ilâhiyeden habersiz yaşayanların, işlerine gelmese de Rabbıma abdi aciz yakarışımdır... PİRİ GALİBİ SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU RAHMET DAMLALARI İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR |
"Ey Adem oğulları! Şeytan ana babanızı fenâ yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardı ise sakın size de bir fitne, belâ yapmasın. Çünkü o da, kabîlesinden olanlar da sizi sizin göremiyeceğiniz yerlerden muhâkkak görürler.
Biz şeytanları îman etmeyeceklerin EVLİYASI yaptık." (A’râf Suresi, 27) |
Alıntı:
La İlahe İlla Allah kabul ve tasdiki Arafa alır şahsı bu doğrudur ! Lakin Son Kitab'ı ve Son Peygamberi tasdike ihtiyaç yok demek sapıklıktır ! Süreç bağlamından konuşmak farklıdır ! Tanımamak ile İlmin kendisine mazhar olmasından sonra yok demesi kabul edilmez !!! Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık; Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık. Mehmet Akif Ersoy |
Alıntı:
Alıntı:
İSA RUHULLAH,MUSA KELİMULLAH DİYEN NİYE KAFİR-GAVUR GAYRİMÜSLİM OLSUN.Hz. Kuran'dan konuşuyoruz.İslam yoksa senin babanın malı mı? Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Hz. Allah’ın Tertip, Tanzim Eyleyip Yevmil Kıyame Devam Edeceği Kullarına Bildirdiği Tek Din İSLAMİYET’tir.
Cümle Allah Elçileri İslamiyet Üzere Geldiler, Din Getirmediler. Cümlesi Emri İlahiyeleri Tebliğ,Asra Uyumlu Yaşadıkları Şeriatları ile Anılırlar. İslam’da Şart Yoktur! Allah’ın Varlığına İnanan Kula,Kul; Allah’ın Bildirisi Müslüman Demekle Mükelleftir. Gayrı Ölçü, Kulun İradesi Dışındadır!Yalnız Hz. Allah’a Mahsustur. Nuru Muhammed-i Kıyamete Kadar Devam Edecek Rahmeti İlahiyenin İsmidir! Yalnız Bir Ferde, Bir Topluma Maledilemez! Muhammedilerde Savm, Salat, Hacc u Zekat ,Hazreti Allah’ın Müttaki, İttika Sahibi Kullarına, Mü’min Olanlara İn-Amı, İhsanı ve Sadakasıdır! Şahadet İse İmanın Zirvesinin Kulda Zuhuru Görülen, Şahitliğidir. Kabile İsimleri Din İsmi Değildir. Din Terakkiye Mani Değildir, Din Bizatihi Terakkiyattır! Din Aklın Tanzimi Olmayıp,Nakli İlahiyedir. Vahyi İlahi’dir. "Allah Vardır" Diyen Müslümandır. Tabi Olduğu Peygamberinin Getirdiği Şeriatına Uyumlu Yaşıyor İse Müttakidir Mü’mindir. Sonra Gelen Şeriata Tabi Olmak Kemalattır. Pir-i Gâlibi H.Galip Hasan Kuşçuoğlu |
Sizin Tasavvuftan ve Tarikattan Anladığınız Mustafa Kemal'i Evliya Nasara ve Yahudileri Müslüman yapmak ise bilin ki Barikattan başka bir şey olmadığınızı ısrarla ispat ediyorsunuz ! Müslümanlar bunları yemezler ! Cahilleri zehirlemeye boşuna gayret etmeyiniz ! Söyledikleriniz zırvadır ! Tasavvufu İmam Rabbani'den öğrenenler dahi sizi kaale almazlar !!! İslam Deccaliyetliğinin mukallitliğini sahiplenen bir şahsı evliya makamına yükselterek ve hatta daha da ileri giderek bunu İslam'ın nuruna nispet etmeniz İslam'a yapılacak en büyük katliam seviyesindedir...! Bilgi sahibi olmadan Fikir sahibi olamazsınız !!!
Ya öğrenin yahutta susun ! Bu katliama asla izin vermeyiz ! M. Kemal’in hatıratını yazan Falih Rıfkı Atay “Kemalizm aslında büyük ve esaslı bir din reformudur... Kemalizm ibadetler dışındaki bütün ayet hükümlerini kaldırmıştır.Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İst., 1969, s. 393. |
Alıntı:
Sen elinden geleni yap. |
“Evliyâma ezâ edene harp îlan ederim.”
Bâzıları derler ki, “ böyle bir harbe hiç rastlanmadı. “ “Mûsâ aleyhi’s-selâm’a kavmi gelerek: “Bizleri korkuttuğun azap ne zaman gelecek? ” diye alay ettiler. Hazret-i ALLAH buyurdu ki: “Yâ Mûsâ, biz onları sonsuz rahmetim olan zâtım için akacak göz yaşından mahrum ettik, yetmiyor mu? ” Pir-i Gâlibi H.Galip Hasan Kuşçuoğlu |
Alıntı:
|
Alıntı:
Kardeş, içinde bulunduğun durumun,Kuran ayetlerine,Peygamber Efendimizin sözlerine,TCK'ya ve fiziğe aykırı olduğunu hatırlatırım. Müslüman:Allah var diyen MÜSLÜMANDIR. Alıntı:
Mümin:Tabi Olduğu Peygamberinin Getirdiği Şeriatına Uyumlu Yaşıyor İse Müttakidir Mü’mindir. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Peygamber Efendimiz buyurdular ki: Alıntı:
Alıntı:
|
Muhterem hocam! Mü’minle müslümanı birini diğerine karıştırdın. İslam’a girmeyi zorlaştırdın. Ülkemizde ve dış ülkelerde din-i İslam’ın gerçeğini anlatamadığın için her yerde dost değil düşmanı çoğalttın. Dinle, Hazret-i ALLAH Kelam-ı Kadim’de ne buyuruyor? İslamiyet’i kullarına elçisi vasıtası ile nasıl izah ediyor? Sen de ALLAH rızası için hakiykatın dışına çıkma da, başkaları anlamadan dünyaya sen ilan et. Çünkü en son, mütekamil kullarına elçisi ile gönderilen şeriatın sahibisin.. Bu rahmet-i ilahiyyeyi bilesin, bulasın ki, anlatasın. Bu rahmet-i ilahiyyenin ilanını da Avrupa’dan, Amerikadan mı bekleyeceksin? Gerçeği bilmeye, görmeye çalış. Ki toplumlara bildirmek şerefini elinden kaçırma. Kadrini bilemiyerek hurafa, bid’at, işe yaramaz hikayelerle zamanı geçirir, maddeyi yaşatır, manayı öldürmeye devam eder isen hiç şüphen olmasın Rabbım emr-i ilahiye uygun rahmetini bir yerden zuhur ettirecek. Şüphe edilmesin. Rabbımın lutfu ihsanı ile abd-i aciz gerçekleri görebilmen için gördüğüm kadarı ile hedef gösteriyorum. Dini izahta toplumların itimat ettiği yerde bulunuyorsun. İlmin zahiri de olsa itimat edilen ismi taşıyorsun. Vazifeni yap. Sorumlusun.
“Ya Davut, cehaleti özür olarak kabul etmiyorum” buyurmadı mı? Hazret-i ALLAH (c.c.).. “Bedeviler “inandık” dediler, de ki: “İman ettik” demeyin, “İslâm’a girdik” deyin, henüz iman kalblerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçilerine itaat ederseniz ALLAH işlediklerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Çünkü o çok esirgeyen, çok bağışlayandır.” (Hucurat Suresi, 14) Hocam! Lütfen, İslam’ı anlatırken daha dikkatli ol. Hazret-i ALLAH Kur’an-ı Kerim’de ayetlerini açık açık her kulunun anlayacağı gibi beyan ediyor. Sen de tek din olan İslam’ı anlatırken “ibadete teşvik ediyorum” zannı ile beş şart koyarak beni Adem’in arasına düşmanlık getirdin. Hatanı ALLAH aşkına düzelt. Ayetin dışına çıkma. Ayet-i celileyi Hazret-i ALLAH 1400 sene evvel bedeviye anlattı. Bedevi de “LÂ İLAHE İLLA ALLAH” dediği için müslüman olduğunu anladı.! Bedevi müslüman olduğunu anladı, sen ey medeni, müslümanlığı ne zaman anlayacaksın?!.. PİRİ GALİBİ SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU METAFİZİK I İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR |
All times are GMT +3. The time now is 10:33. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025