Ben de bu fikirdeyim. Polis aslında "devletim" derken, olayın hararetiyle yanlış bir söz etmiş. Sadece "sen vekilsen ben de polisim" demesi yeterliydi.






Orada polis; "ben devletim, döverim" demiyor. Ama milletvekili "Sen bir polis parçasısın. Ben ise koskoca bir milletvekiliyim. Seni sürdürürüm. Seni meslekten attırırım. Aç, açıkta kalırsın. Benim gibi koskoca bir vekile sen karışamazsın" diyor. Polis ise alışık olmadığımız bir şekilde bu tehdite boyun eğmemiş. Hatırlayın, zamanında bdplililer sokak ortasında başkomiser tokatlamıştı. Polisin gıkı çıkmamıştı.

Bu ülkede ister çöpçü olun isterseniz cumhurbaşkanı. Herkes bu milletin ferdidir ve herkes eşittir. Kimse ben şuyum, ben buyum diyerek, kendine bir ayrıcalık kazandıramaz, başına buyruk hareket edemez. Etmemelidir de.

Bu inanma veya inanmama meselesi değil. Olması gereken bu. Ama bu durum Türkiye'de geçerli değil. Her yerde alt-üst ilişkisi var ve sürekli üstteki alttakini eziyor.

Bu polisin davranışını önemli bulmamın sebebi ise istersek alt-üst zincirinin kırılabileceğini ve makûs kaderimizi değiştirebileceğimizi bize göstermesidir. Ben yine de inşAllah polis sürülmez veya işinden olmaz diyeyim. Malum, burası Türkiye. :)

http://i.milliyet.com.tr/568x337/201...--1683831.Jpeg

BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, Diyarbakır’da bir polis memuru ile BDP Bingöl Milletvekili İdris Baluken arasında yaşanan diyalogu sert dille eleştirdi. Üçer şöyle konuştu:

"Kim olduğu belli olmayan soytarı kılıklı biri, bir milletvekilinin yakasına yapışarak ’devlet benim’ diyor. Eğer devlet senin gibi soytarılarsa, yerin dibine batsın bu devlet. Eğer senin gibi faşistlerse bu devlet, asla Kürt halkı bu devleti bu şekliyle kabul etmeyecektir. Ta ki Türkiye’de demokratik bir cumhuriyet, özerk Kürdistan kuruluncaya kadar Kürt halkının özgürlük mücadelesi devam edecektir. Yaşasın özgürlük, yaşasın demokratik özerklik, yaşasın özerk Kürdistan, yaşasın Kürt halkının özgürlük mücadelesi."





Kaynak