![]() |
Modern hayat, insana ruh açlığını farkettirmemek için ha bire oyuncak üretiyor. Aile bağlarını, toplum bağlarını, sosyal erdemleri zayıflatıp yok ederek bireyi önce yalnızlığa itiyor. Ardından yalnızlığını hatırlayıp onu yenmeye çalışanların rotasını saptırıyor, ona -yaşına göre- oynayacağı oyuncaklar imal ediyor. [...] Ruhun varlığından haberi olmayanlar, ruhun açlığını nereden bilsinler?
(Mustafa İslamoğlu) |
- [...] Sahi sizin [din dersi] ögretmeniniz namaz kiliyor muydu?
- Kilmiyordu, fakat çok temiz kalpliydi. Allah'i da çok severdi. - Temiz kalpli olsa, Allah'a (c.c.) rest çeker miydi? (Emine Şenlikoglu) |
Düşünmemiz gerekir ki, başımıza bir şey gelmesini istemiyorsak, hiç var olmak istemiyoruz demektir. Musibetler, bozulma niteliği taşıyan şeylerin bozulmasından ileri gelir. Musibetlerin olmamasını istersek, tabiattaki oluş ve bozuluş kanununun ortadan kalkmasını istemiş oluruz. Bu ise imkânsızı istemiş olmak demektir. İmkânsızı isteyen, muradından mahrum kalır. Bu da bedbahtlıktır... (Ebu Yusuf b. İshak el-Kindi) |
Her ağıt kendi sesleminde taşır sürûrunu. Ve ben sükûnete muteber kıldım sana mecz eylediğim ne kadar harfim saklıysa gecenin rahlesinde. Bu ağıt, ellerimde büyüttüğüm yıldızlarla ismine şerhettiğim bir parantez ol diyedir sevda şerhime. Bir sözdür bu sana, ilelebet göğsümde muskalanan. Söz ki Nûn’a değer Elif olmaya meylederken kalbim... (Muhsin Kalender) |
Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyene inan! Çünkü insanın sessizliği, sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe... (Halil Cibran) |
“Dil ile ikrar kalb ile tasdik” denen imana ev sahipliği yapan kalb nerede acaba? Yürek dediğimiz kalp mi yoksa beyin mi? Kur’an buna sudûr da demektedir. Ruh beyinden müstakil bir alan mı? Beyin düşüncenin merkezi ise, ruhun yeri neresidir? Ruh’la ilgili fazla soru sormamanın istenmesi bu sorulara bir cevap bulamayacağımızın hikmeti mi yoksa? (Mustafa Everdi) |
Ne gülü tanıdık, ne aşkı anladık. [...] “Gülü seven dikenine katlanır.” deseler de, biz sadece dikenlerin kanattığı yerlere aldandık. Dikenler doldurdu dünyamızı, dikenler yok etti güle olan sevdamızı. Korktuk artık gülün yanına varmaya, korktuk gülden terazi tutmaya, korktuk gülü koklamaya… Gül bizden ırağa gitti, biz gülden ırağa… (İsmail Bingöl) |
Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyene inan! Çünkü insanın sessizliği, sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe... (Halil Cibran) |
Her nasip için ayrı ayrı Rahmet şekillenir... (Cahit Zarifoğlu) |
Damlanın denize düştüğünde deniz olduğu gibi, hakikate yaklaşabilmek de, ruhun sesi vicdanla cevherin sesi ilhama kulak vermekle mümkündür... Kâinatla bütünleşebilmekle, insanın yaratıcı olmadığı ve insani olan hiçbir şeyin de yaratık olmadığı şeklindeki bütünsel düşünceyle iç içe yaşamak, insanı kâinatın eşrefi mahlûkatı yapar... (Yunus Emre Tozal) |
Sakın ipek kurduna, kozasının içinde mahpus olduğu için acıyıp hanesini viran etme… Bil ki o, bu tenhalıkta hoş ve sarhoştur. Ey benim Allah’ım, emret ki, Sana sığınmış olan gönlü de, kimse hücresinden çıkarmaya kalkışmasın… (Samiha Ayverdi) |
Bir ince iştir Yaşamak dediğin! "Sana" yürümek düşer... Çünkü; yol olur yeryüzü yürümeyi bilene... Yeter ki; vakar olsun duruşun, özlemli olsun yürüyüşün! "Yürümek" kavlin olsun, ahdin olsun, vefan olsun... Vur kendini yollara.. İmdada sesin olsun, dara uzansın ellerin, zora dayansın bileğin.. Olurda sürçerse ayağın; dayandığın, güvendiğin her daim Rabbin olsun! (Hekimoğlu İsmail) |
Şehrin öte yanından bir adamın koşarak kavmini uyarmak üzere gelmesi, bir şahitliğin arkasında durması bana çok cesurca geliyor. Benim kahramanlarım o adamlar. Kasas suresindeki Yasin suresindeki adamlar. Aynı ölçüde mümin, aynı ölçüde sadık, aynı ölçüde yiğit, aynı ölçüde müşfik adamlar... (Tarık Tufan) |
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; Hem yolunu kaybedirsin hem dostunu... (Necip Fazıl Kısakürek) |
Çıkamazsın, gönlüm haremdir sana. Bakamazsın, eller mahremdir sana. Umut pınarından su serp sineme. Kerem’sin. Bu yanan Aslı’dır sana... (Cemal Sâfî) |
Si quelqu'un aime une fleur qui n'existe qu'à un exemplaire dans les millions et les millions d'étoiles, ça suffit pour qu'il soit heureux quand il les regarde. Alors il se dit: "Ma fleur est là quelque part." Mais si le mouton mange la fleur, c'est pour lui comme si brusquement, toutes les étoiles s'éteignaient! Et ce n'est pas important ça?
| Antoine de Saint-Exupéry, Le Petit Prince Yani... :) Eger bir insan milyon ve milyonlarca yildizlar arasinda benzeri olmayan bir çiçegi severse, onlara baktiginda mutlu olmak için bu yeterli olacaktir. Kendi kendine: “Çicegim oralarda bir yerde” diyebilecektir. Ama bir koyun o çiçegi yerse, sanki aniden bütün yildizlar sönmüstür onun için! Ve, önemli olan da, bu degil midir? | Antoine de Saint-Exupery, Küçük Prens |
Ey eski çağların, cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!
Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur’an’ın sabahında uyanınız! | Bediüzzaman Said Nursi |
Çilesiz bilgi kalıcı değildir. Acı çekmeden öğrenilen her cümlenin kanadı vardır, ilk fırsatta uçar. Bildiklerimizin kanatlı olmasını istemiyorsak öğrenirken kendimizi yolmalıyız. Bu iş CD izlettirmek, internetten kopyalamak, slayt göstermekle olmaz. Bunu anladığımız gün, emin olun ki çocuklarımız diplomalı cahiller olmaktan kurtulacaklardır.
| Bülent Akyürek |
Keşke Dünya Libya'daki kimin yediği belli olmayan dayağı atmak için değil de Japonya'da patlamak üzere olan nükleer reaktörü etkisiz hale getirmek için birleşebilseydi. Gittikçe ümidimi kaybediyorum artık...
| Ümit Sönmez |
Nokta, bana ölümü hatırlatır evvela. Bir sonun habercisidir nokta. Her cümlenin noktası vardır. Buna söyle desem nasil olur? “Her cümle nokta’yı tadacaktır.” Nokta, cümlenin ölümü, ölüm ise hayatın noktası bir başka anlatımla. Nokta ile cümle biter, ölüm ile cümle hayat. Her hayatın bir noktası ve her cümlenin de bir ölümü var şüphesiz. Nokta bana “Fanisin ey insan!” mesajı verir... Nokta, beni tabutumun tahtalarını düşünmeye sevkeder...
Nokta bana “Mut’u kable ente mut” (Ölmeden önce ölünüz) sırrını hatırlatır. Ölmeden önce ölmenin ince sırrını. Nokta, beni önce mezarıma götürür sonra hayatın içine çeker. Öz benliğini, kundeye yatırmış bir pehlivan misali. Hayatın içinde özne olmaya çağırır nokta beni. Nokta, önce yok eder sonra var eder... | Bilgin Erdoğan |
İyi ki varsın ey ölüm. Senin olmadığın bir dünyada yaşamak istemezdim. Zaten böyle bir dünya yaşanacak bir dünya da olmazdı. Düşünsene ey ölüm, farz-ı muhal sen ölmüşsün, insan ölümsüzleşmiş. Ne olurdu şu yalan dünyanın hâli? Kim tutardı insanoğlunu? Ne frenlerdi insanoğlunun ihtirasını? Azgınları, sapkınları, zalimleri, kâfirleri, hainleri, gafilleri kim zapt ederdi?
| Mustafa İslamoğlu |
mekkenin zorba efendilerine ve sistemlerine baş kaldıran peygamber için; muhammed hayal görüyor şair mi deli mi belli değil demişlerdi. bir avuç insanla yola koyulan peygamber seneler sonra mekke'yi onbinlerce devrim meşalesi yakan yiğitle kuşattı. mekke'yi ve çevresindeki din sömürüsünü yerle bir etti. bu yüzden umudunu yitirmek peygamberin sünnetine karşı gelmektir. umut etmek ve inanmak peygamberin en büyük sünnetidir. rab nurunu tamamlayacak, zalim sistemler bir bir yokolacak. inanın, umut edin ve harekete geçin.
|
Millî duygular, toprak, bayrak denince en barbar faşizm taktikleri üreten insanımız, din kitap denince bir hoşgörü, bir centilmenlik, bir yüksek tolerans sormayın gitsin!
| Bülent Akyürek – Öğle namazına nasıl kalkılır? |
Modernizasyon temelde batının kendi teknolojisi ile ürettiği malları kullanabilecek toplumların meydana getirilmesidir.
| Ali Bulaç |
Hep aynı saatte gelsen iyi olur, dedi tilki. Sözgelimi öğleden sonra saat dörtte gelecek olsan, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Her geçen dakika mutluluğum artar. Saat dört dedi mi meraktan yerimde duramaz olurum. Mutluluğumun armağanını veririm sana. Ama gelişigüzel gelirsen, içimi sana hangi saatte ayarlayacağımı bilemem.
| Antoine de Saint-Exupéry |
Alıntı:
|
Teşekkürler... Çok güzel olanları var içlerinde...
|
Dinsiz, ama özgür...
Alkolik, ama özgür... Anneyi babayı terk ediyor, ama özgür... Evlenmiyor, çıkmak ya da beraberlik adıyla zina yapıyor, ama özgür... Kasıtlı olara çocuk sahibi olmuyor, ama özgür... Karısının veya kocasının sevgilisi var, ama özgür... Yaşlandığında su verecek kimsesi olmayacak, ama özgür... Özgürlük denilen sinsi düşman tuzağı, binlerce genci perişan etti. Sadece günaha kapı açan bu ozgürlük tuzağına maalesef, bazı Müslümanın evlatları da düşebiliyor. Sinsi ama güler yüzlü şeytanlar, gençlerimizi, özgürlük hikayeleri ile dinsizleştirebiliyorlar. | Emine Şenlikoğlu – Kılavuz |
Sözleriniz değil ama güneş doğmamışken, gecenin sabaha karşıki besleyici karanlığında sizi mescide giderken görmek inandırır beni.
| Cahit Zarifoğlu |
Kötülüğü yaşayarak öğrenmeye kalkmayınız. Bu, ölümü denemeye benzer. “Bir kez ölümü deneyeyim, eğer hoşuma gitmezse bir daha ölmem” diyemezsiniz. Günah denenmez. Herkes için kötü olan, sizin için de kötüdür. Kötünün ve iyinin berlirlenmesinde, Allah'a itimadınız tam olsun. Zaten, iman da bu değil mi?
│ Mustafa İslamoğlu – Tavsiyeler |
''Bakakalırsın.
Bitmiştir artık sözler. Boğazına düğümlenir kelimeler. Bir gök gürler önce. Ve sonra sağanak bir yağmur başlar. Gözyaşlarına karışır hıçkırıklar. Arkasından gidişini izler ama gitme diyemezsin ve biter. Kavuşursan meşk, kavuşamazsan aşk olurmuş ya, belki birisi de bir gün senin aşkını hikaye eder.'' |
All times are GMT +3. The time now is 20:24. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025