![]() |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]http://img128.imageshack.us/img128/6849/adszzu6.png
http://img128.imageshack.us/img128/6603/107415il9.jpg [B]Bir köşe yazısında bu sözlerin ne işi var? Son gözaltılar belli ki Vatan yazarı Mustafa Mutlu'yu çok rahatsız etti.Köşe yazısında öyle kelimeler kullandı ki bu sözler bir köşe yazarına hiç yakışmadı. İşte okuyanları hayrete düşürecek küfürlü köşe yazısı: İktidar yalakaları birdenbire hukuka saygıdan söz eder oldu! Hukuk devletinde işimize geldiği zaman mahkemelere sahip çıkıp, işimize gelmediğinde aynı yargı organlarının itibarını ayaklar altına alamayız... Burada da sözüm “adalet”i çıkarlarına göre kullanan şerefsizlere! Bunlar, çok değil; daha üç hafta önce, türbanın üniversiteye girmesinin önünü açan anayasa değişikliğini iptal eden Anayasa Mahkemesi hakkında akla hayale gelmeyecek sözler söyledi. Halkı, yasalara ve Anayasa’ya uymamaya tahrik ettiler. Hatta bu kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin Meclis tarafından tutuklanmasını istediler. Aynı esnaf takımı dün televizyonlarda “adalet savunucusu” kesilip, mahkemelere güvenmek gerektiğini söylüyordu. Hiç merak etmeyin; yarın Anayasa Mahkemesi’nden Ak Parti’yi kapatma kararı çıkarsa yine ters dönecekler! Bu alçaklar artık akıllarını başlarına almalı... Her koşulda hukuka sahip çıkmayı ve saygı duymayı öğrenmeli... Nasıl olsa bir gün öğrenirler ama... Korkarım çok geç kalmış olurlar! MUSTAFA MUTLU/VATAN |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Bunlarda ne yalancı be kardeşim hergüne bir yalan sığdırıyorlar hergün yalan attıkları kadar oruç tutsalar şimdi evliya olurlardı :/
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
gerçekten çok yazık ya
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
[B]din düşmanı çamhuriyetten kendisi kadar pis manşet! http://img371.imageshack.us/img371/9470/adszbi2.png ---- 30 erkeğin 27’si kurşunlara hedef olup can verirken 5 kişi de evlerinde diri diri yakıldı Başbağlar katliamı ile ilgili bakalım nasıl bir manşet atacaklar ? 'İntikam alındı' veya 'katiller yaktı' diye mi ? 5 Temmuz'u bekliyorum. |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Hocam 5 Temmuzda bir şey yazacaklarını zannetmiyorum sanırım gündemi Samsun Cumhuriyet meydanındaki ortak akıl hareketi mitingi oluşturacaktır. Resmen yalan haberleriyle nerelere kadar ulaşacaklar >:(
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
İtilaf Devletlerinin TRUVA ATI'ndan başka ne bekliyorsunuz ! O katliamları ABD kontgerillası yaptı. O konrgerilla işte ergenekon yani tabelasında CUMHURİYET yazanlar. Ne Milliler ne aleviler..Karışıklık çıkartıp sabatay hegomonyasını koruma derdindeler..Alevileri kattirenler işte o cenah
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Bu Gazetelerden Ve bu medyadan bilgilenenlere Allah akıl fikir versin.
okuyanları izleyenleri kınıyorum ! |
Habercilik REZALETİ !
Hürriyet ve CNN Türk, Reuters'ın Ergenekon hakkında derlediği haber yorumu nasıl çarpıttı? Reuters muhabirinin İstanbul'daki bazı kişileri konuşturarak yaptığı haber yorumu, Hürriyet ve CNN Türk, Reuters'ın muhabirinin yorumuymuş gibi sundu. Bununla da kalmayarak Reuters'ın haber yorumunda geçen diğer Türk ve yabancı kişilerin yorumlarını görmezden geldiler. Hürriyet ve CNN Türk, Reuters'a konuşan bir yorumcunun söylediklerini 'Reuters'ın muhabiri söylemiş gibi' vermeyi tercih ederken, Ergenekon konusunda ısrarlı hedef saptırdığı yönündeki iddialara bir yenisini daha eklemiş oldu. Reuters'da yer alan haberin orjinal başlığı "Türkiye darbe planını soruşturuyor-İktidar partisi mahkemede" şeklindeyken, Hürriyet ve CNN Türk bu başlık altındaki haberin içinde görüşüne yer verilen Jenkins'in ifadesini, ajansın yorumuymuş gibi başlık olarak seçti, haberi de şöyle verdi: "Reuters yorumu: Ergenekon uyduruk bir örgüt" İstanbul'da yaşayan ve Türkiye'deki güvenlik meselelerinde uzman olduğu belirtilen Gareth Jenkins, Reuters'a yaptığı açıklamada, "Ergenekon belki bir cani örgüt olabilir ve de yargılanması gerekebilir. Fakat özensiz,bir örgütlenme ve yaşlı kişilerin sorumluluğunda. Bunun çok ciddi bir şey olabileceği hayli şüpheli" ifadesini kullanmıştı. Reuters haber yorumunda, sadece Gareth Jenkins'i değil, Türk ve yabancı çok sayıda kişinin, Ergenekon konusunda yorumlarına yer vermişti. İŞTE HÜRRİYET'İN ÇARPITMA HABERİ http://resim.samanyoluhaber.com/resi...uters-carp.jpg BU DA CNN TURK'TE YER ALAN HABER http://resim.samanyoluhaber.com/resim/cnn_turk_carp.jpg SAMANYOLUHABER |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]
[B]Cumhuriyet'in kuyruklu yalanı http://img45.imageshack.us/img45/1123/38293932bm3.jpg Cemil Çiçek'in başı 14 yıl önce yapılmış bir haberden dolayı belada. O yemin etsede bu haber onun yakasını bırakmıyor! Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in başı 17 yıl önce Hakan Aygün tarafından yapılan bir haberden dolayı belada. Bakanın başa bela haberi, Ak Parti'nin sözlü savunmasında da yine gündeme geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın Ak Parti hakkında kapatma istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne açtığı davada sözlü savunma yapan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in "flört fahişeliktir" sözlerini gündeme getirdiği öğrenildi. Yalçınkaya'nın delil olarak gösterdiği çok sayıda gazete ve TV haberlerinin asparagas olduğunu ve bunlara ilişkin tekzip yoluna gittiklerini vurgulayan Çiçek, başına gelen bir olayı Anayasa Mahkemesi üyelerine anlattı. 17 yıl önce ANAP'dayken verdiği bir röportajda kullanmadığı bir söz olan "flört fahişeliktir" cümlesini yıllarca temizleyemediğini belirten Çiçek, şunları anlattı: 4 YIL SONRA ÖZÜR "1990'da Cumhuriyet gazetesinde görev yapan Hakan Aygün, benimle röportaj yaptı. Aileden sorumlu bakan olarak görev yapıyorum ve röportajda söylemediğim 'flört fahişeliktir' başlığıyla gazete manşet attı. Benim tekzibim gazetenin arka sayfalarında, belli belirsiz yayınlandı. 17 yıl boyunca geldiğim her görevde bu sözler hatırlatıldı. Dört yıl önce, Hakan Aygün beni aradı. Yaptığı asparagas haberden vicdan azabı duyduğunu söyledi ve beni programına çağırdı. Ben de, canlı yayınlanacak olan programda herkesin önünde benden özür dileyip, yaptığı asparagas haberi itiraf etmesi şartıyla yayına katıldım." Çiçek Aygün'ün açıklamasını şöyle aktardı: "Genç bir muhabir arkadaşım var. Ben yönlendirdim, Çiçek'le bir röportaj yapın, bak bunlar mukaddesatçı falan. Sayın Bakan da 'Ben flörtü tasvip etmiyorum. Bunlar evlendikten sonra olmalı' dedi. Ancak röportajın içinde 'Flört fahişeliktir' sözü yoktu. Bunun en iyi şahidi benim. O röportaj bir iki gün bekledikten sonra Cumhuriyet'in arka sayfasında yayınlandı, 'Flört fahişeliktir' denildi." http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=147878 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
˙·٠٠•● Kartel=Yalan ˙·٠٠•●••٠·˙
|
Kartel Basına plaket yolluyalım
Yalan haberler 10. sayfaya ulaşınca doğan gurubuna ak forum plaketi yollamayı talep ediyorum :D
|
Habercilik REZALETİ !
Alıntı:
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
:D
:) |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]http://img244.imageshack.us/img244/1893/adszve9.png
http://img244.imageshack.us/img244/2199/108367wk2.jpg [B]Vatan yine çuvalladı ! 2006 sonunda kamuoyuna açıklanan ve yakıtsız enerji üreteceği öne sürülen Erke dönergecinin patent aldığı haberleri asılsız çıktı. Üst düzey emekli paşaların katılımıyla yaklaşık 1.5 yıl önce ‘petrol savaşını bitirecek’ buluş olarak tanıtılan Erke Dönergeci’nde, ‘erken patent sevincinin’ yaşandığı ortaya çıktı. Türk Patent Enstitüsü’nün, Erke’nin patent başvurusu ile ilgili çalışmaların halen ‘araştırma’ safhasında olduğu, kurumun bülteninde yayınlanan bilgilerin ise 18 aylık sürenin dolması nedeniyle kanunen yayınlanması gereken başvuru bilgileri olduğu kaydedildi. Oysa Vatan gazetesi dün Erke Dönergeci’nin patent belgelerine ulaştığını iddia etmişti. http://img244.imageshack.us/img244/1...kebalonwj8.jpg CİDDİYE ALINMAMALI Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen ‘Erke için yapılan patent başvurusunu ‘Anne olmadan çocuğun doğacağını iddia etmek gibi birşey bu’ sözleriyle yorumladı. Çeçen ‘Erke ile ilgili birçok iddia öne sürüldü. Biz bunu gerçekçi ve bilimsel bulmuyoruz. En azından bir bilimadamı çıkıp bizlere bu bilimsel ve açıklanamayacak bir çalışmadır demeliydi. O da olmadı. Bu proje inandırıcıktan çok uzak. Kim istemez öyle bir projeyi. Elektrik mühendisleri olarak bizler bunu ciddiye alınacak bir haber olarak görmüyoruz’ dedi. BAŞVURU 25 YTL’YE Erke Projesi’nin patent başvurusu ile ilgili son durum şöyle: Türkiye’yi enerji sıkıntısından kurtaracak olan ‘asrın projesi’ Erke için, Türk Patent Enstitüsü’ne 10 Ekim 2006 tarihinde patent için başvuru yapıldı. Başvuru için sadece 25 YTL’lik bir ücret ödenmesi yeterli oluyor. Bu başvurunun ardından Erke Araştırmaları ve Mühendislik A.Ş. yetkilileri, üst düzey emekli generallerin katılımıyla buluşlarını 21 Kasım 2006 tarihinde düzenledikleri bir basın toplantısı ile duyurdu. ARAŞTIRILIYOR! TÜRK Patent Ensititüsü’nün, patent vermeden önce, buluşla ilgili olarak öncelikle ‘araştırma’ ardından da ‘inceleme’ yapması gerekiyor. Araştırma ve inceleme için de ayrı ayrı buluş sahibi tarafından talepte bulunulması ve ücret ödenmesi gerekiyor. Erke A.Ş. yöneticileri de, patent başvurusunun ardından, buluşla ilgili olarak araştırma yapılması için başvuruda bulundular. Başvurunun ardından da buluşun dünyanın bir başka ülkesinde benzerinin olup olmadığına ilişkin araştırma başlatıldı. Söz konusu araştırma halen devam ediyor. Türk Patent Enstitüsü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, patent yasasında şahısların buluşlarını korumaya yönelik düzenlemeler bulunuyor. Düzenlemeye göre, patent süresinin uzaması halinde, buluş sahibinin zararını engellemek için, patent başvuru bilgilerinin 18 ay sonra bültende kamuoyuna ilan edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, 10 Ekim 2006 tarihinde başvurusu yapılan Erke’nin de, 18 Aylık süresi Nisan 2008 tarihinde doldu. Bu yüzden başvuru bilgileri yeniden yayınlandı. samanyoluhaber 09.Temmuz.2008 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
KARTEL = YALAN tam manasıyla. Halen en çok satan gazetelerin en zirvesindeler, yahu insan diyor ki "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu".
Onlara para veren kardeşlerim uyansalar iyi olur, yoksa bunların ağzı tıkanmaz. |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]http://img140.imageshack.us/img140/860/adszct7.png
[B]Bu kadar da olmaz dedirten çelişki ! Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru, Hürriyet'in 'bu kadarına da pes' dedirten çelişkisini yazdı. İşte o köşe yazısı... Yandı gülüm keten helva Kafalarının karışık olduğunu biliyorum bilmesine, ama insan yine de bir iç tutarlılık, bir çelişkiye düşmeme titizliği bekliyor '60. Yıl' iddiası bulunan gazete ile meslek hayatı gazetesi kadar uzun başyazarından... Önceki gün, Oktay Ekşi, 'yargıya intikal etmiş konularda yazı yazmama ve haber yayımlamama' erdeminden söz ederek kim olduğunu bilmediğimiz birileriyle gölge boksu yapıyordu. Şu satırlar ona ait: “Hürriyet'in 60 yılı bulan geçmişinde, bu temel inancımıza aykırı tek satır yoktur. O nedenle burada yargı sürecini etkileyecek yayın yapılmaz. Çünkü hukuka saygı onu gerektirir.” Yazının çıktığı gün, 60 yıllık Hürriyet gazetesi, tutuklulardan Sinan Aygün'ün sorgu hakimliğinde verdiği, “Ben esnaf sokağa dökülsün istedim” ifadesini manşetine taşımıştı. Aynı haberi tamamlayan başka sorgu ifadeleri daha yer alıyordu aynı günün Hürriyet'inde. Eskiler buna “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” derlerdi. Gazetecilik heyecanı Hürriyet'e de yeni yeni avdet ediyor. Gazetenin yönetmeni, dün, Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan yüksek rütbeli emekli askerlerin arşivinden zihnindeki bir soruya cevap teşkil edecek bir belge çıkmasını iştiyakla beklediğini yazabildi. Heyecan bütünüyle geri döndüğünde, Hürriyet, yakın zamana kadar şikayetçi olduğu uygulamayı yeniden başlatabilir. Başyazarının böbürlenmesine aldanmayın, Emniyet ve Savcılık sorgulamalarında alınan ifadelerin habere ve oradan da yoruma dönüştürülmesinin şampiyonluğu Türk medyasında Hürriyet'e aittir. Sırf bu alanda çalışan birden fazla muhabiri vardır gazetenin... Tabii resmi ağızların veya yetkililerin ilettiği bilgi ve belgelerden “Ne olmaz, ne olur” ihtiyatiyle uzak durunca, Aydın Doğan'ın sahibi olduğu gazetelerin sayfaları, operasyonun değerini küçültmek, hatta amacından saptırmak isteyen kişi ve çevrelerin uyduruk fetvaları ve iler-tutar tarafı bulunmayan sahte haberleriyle dolup taşıyor. Bir gün sonra yanlışlığı ortaya çıkan haberlerle uçuk-kaçık yorumların okurlar üzerinde meydana getirdiği şaşkınlığı varın siz hesap edin. İçinden geçtiğimiz süreç sona erdiğinde, bazı kişiler, kurumlar ve bu arada medya organları ile gruplarının itibarlarında önemli bir hareketlilik görülecek; kimileri kazançlı çıkarken kimileri büyük bir ziyana uğrayacak. Kuyruğu her dönemde dik tutmaya alışmış bir grubun kendisini bu denli büyük bir risk altına sokmasını anlamak gerçekten çok güç. Unutmayalım: 2003 ve 2004 yıllarındaki darbe girişimlerinin boşa çıkartılmasında, o günlerde darbecilere pek yüz vermediği şimdilerde anlaşılan o medya grubunun da kısmi katkıları olmuştu. 2007 Nisan ayından bu yana farklı bir tavır sergiliyor grup. Bir de yavuz hırsızlığa soyunup, “Madem Hilmi Özkök, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül darbe hazırlıklarından haberdardı, neden suç duyurusunda bulunmadı, darbecilerin peşine düşmediler?” diye sormaları yok mu? O dönemdeki darbe girişimlerinden kendileri de haberdardı, ama yazmadılar. Düşünün: Gazetenin başyazarı geçmişte sorguda alınan ifadelerle yüzlerce kez manşet kotardıklarını unutmuş, Ergenekon'la birlikte başlayan sessiz kalma uygulamasını 'medya etiğine bağlılık' olarak sunma gayretinde; aynı gün onun bu kendi kendini övme girişimini boşa çıkartan bir manşet atabiliyor yayın yönetmeni. Kısa süre öncesine kadar başyazarını aratmayacak self-övgülerle okur karşısına çıkan aynı yayın yönetmeni, kendisiyle çelişmeyi de göze alarak, bavulda belge arıyor şimdilerde... Ne yaman çelişkidir bunlar... FEHMİ KORU - YENİ ŞAFAK 13.Temmuz.2008 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]http://img135.imageshack.us/img135/7030/24824946af9.jpg
[center][B]Hürriyet yazınca 'ele geçirme' oldu Ergenekon ile ilgili yapılan haberleri eleştiren ve gelişmeleri görmezden gelen Hürriyet, Tolon ve Eruygur'un ifadelerini yayınlayınca Özkök 'ele geçirdik' dedi... Ergenekon operasyonları ile alakalı yayınlanan haberler ve belgeleri eleştiren, “Ergenekon operasyonuyla ilgili haber girmiyoruz çünkü iddianame yok, iddianame çıkınca üzerine gideceğiz” diyen Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Tolon ve Eruygur’un ifadelerini ele geçiren muhabirini göklere çıkardı. Ülke gündemine bomba gibi düşen Ergenekon operasyonlarını uzun bir süre görmezden gelen ve daha çok eleştirel tarzda haberler yapan Hürriyet’in, son operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan emekli Orgeneraller Tolon ve Eruygur’un evinden çıkan klasörleri, yayınlaması yeni bir tartışma başlattı… Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, bugünkü yazısında daha önce eleştirdiği haberlerden bir farkı olmayan Hurşit Tolon ve Eruygur’un ifadelerinin yer aldığı haberi hazırlayan muhabir Nurettin Kurt’a övgüler yağdırdı. Bugün, “Ankara’dan arkadaşımız Nurettin Kurt hafta başında çok başarılı bir gazetecilik yaptı. İki emekli orgeneral Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un mahkemedeki ifadelerini ele geçirdi. Biz de bunu Hürriyet’te yayınladık.” diyen Ertuğrul Özkök daha önce Hürriyet Gazetesi’nin Ergenekon operasyonları ile ilgili neden haber yapmadığına ilişkin kamuoyundan ve diğer medya kuruluşlarından gelen tepkilere cevap vermek zorunda kalmıştı. NTV'de katıldığı televizyon programında “Çok keyfi sızdırmalarla olayın yönlendirmelere gidildiğine dair endişelerim var. Yasak telefon dinlemeler, gece yarısı apar topar aydınların gözaltına alınması bunlar yanlış şeyler.” diyerek tepkilere cevap veren Özkök, Tuncay Güney'i kastederek şunları söylemişti: "Tutarsız ve kendini mesih ilan eden bir adamın konuşmalarını verirsek Ergenekon'u sulandırmış oluruz diye düşündüm Ama 4 gün sonra başka gazetelere çıktı. İddianame açıklanınca üzerine gideceğiz." (Haber 7) 11 Temmuz 2008 ------------------------------------------------- http://img140.imageshack.us/img140/1834/59113528xj1.jpg [B]Hürriyet'in tavrı şimdi neden değişti Hürriyet'in haber yapmaktan kaçındığı Ergenekon'la ilgili, haberindeki bilgileri 'ele geçirdik' diye tanımlaması ne anlama geliyor? Ergun Babahan yorumladı. Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün, Ergenekon ile ilgili yayınladıkları belgeleri ''ele geçirdik'' diye tanımlaması şaşkınlık yarattı. Daha önce operasyon ve ele geçirilen belgelerin bazı gazetelerde yayınlanmasına tepki gösteren ve gelişmelere duyarsız kalan Özkök'ün bu tutumu bir anlamda, son operasyonlarla birlikte gelen tutuklanmaların ''işin rengi ve ciddiyeti iyice ortaya'' çıktı anlamı gelebilir. Ergenekon operasyonlarını, dava süreçleri, ifadeleri ve hemen tüm gelişmeleri sayfalarından eksik etmeyen Sabah Gazetesi'nin, Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan da aynı düşüncede. Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'te yayınlanan Ergenekon belgeleri için ''ele geçirdik'' tanımı yapıp haberi yapan muhabirin gazetecilik başarısını övmesini Haber7.com'a değerlendiren Babahan, Ergenekon operasyonlarıyla birlikte medyada ikili bir yapının oluştuğuna dikkat çekti. Gelişmelerle ilgili haber yapılmasına karşı çıkan grubun, bugüne kadar, bir sürü insanın özel telefon görüşmelerini, mahkeme ve soruşturma dosyalarından alıp yayınladığına değinen Babahan, medyadan gizlenecek bir şey olmadığını aktardı. ERGENEKON VE İKİ KISIM MEDYA Türk medyasının Ergenekon'la birlikte ikiye bölündüğünü ifade eden Babahan'ın, ''Ergenekon'a karşı tepki koyan ve koymayan'' medya analizi şöyle; ''Birinci kısım medya; Ergenekon'u yok saymak. Hatta gerekirse bilgileri görmezden gelmek, saklamak! Elinde olan haberleri bile kullanmamak gibi bir tavır sergiliyor. İkinci kısım medya ise; Bu olayın Susurluk gibi olmaması, mutlaka aydınlatılması, Türkiye'nin hukuk ve darbe tarihinde, hukukun son kez üstün geldiği, liberal anayasal düzende olan bir ülke haline gelmesi için uğraş veriyor.'' Bir çok gazetede kullanılan Ergenekon bilgilerinin, bir şekilde ''ilişki kuran arkadaşlar'' vasıtası ile gönderildiğini belirten Babahan, Çetin Emeç'ten şöyle örnek verdi; ''Zamanında Çetin Emeç Hürriyet'e aktardığı bir belgeyle ilgili olarak, küçük kardeş büyük kardeş ayrımı yapar demişti. Çok kıyamet kopmuştu.'' KAÇINILMAZ SONA GELİNDİ Bu durum karşısında karşıt medyanın anlaşılmaz bir hassasiyet gösterilmesinin doğal olarak merak edildiğini de söyleyen Sabah'ın Genel Yayın Yönetmeni Babahan, bugün gelinen noktanın ise artık kaçınılmaz olduğunu söyledi. İki emekli komutanın gözaltına alınmasının işin ciddiyetini ortaya koyduğunu belirten Babahan şunları söyledi: ''Artık kaçınılmaz bir noktaya geldi. Bir yerde, 2 bin 500 sayfalık iddianame var. Ne kadar kuşkuyla bakanlar olsa da, mahkemenin iki emekli komutan hakkında tutuklama kararı vermesi önemli bir gelişme ve bence herkes işin ne kadar ciddi boyutta olduğunu gördü.'' (Haber 7) 12 Temmuz 2008 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Taraf okuyun. Boşverin kartel medyayı :D
|
Millet bıktı, Milliyet bıkmadı ! Ve Yine Çuvalladılar !
Milliyet, 'ekranlara ‘alkol sansürü’ geliyor' dedi ama bu haber de çok geçmeden yalanlandı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan (RTÜK) yapılan açıklamada, “RTÜK'ün, içki yayınlarıyla ilgili radyo ve televizyonlara abluka ve sansür uygulamasının söz konusu olmadığı” belirtildi. Açıklamada, “televizyon programlarında içkili sahnelere yapım aşamasında müdahale edileceğine” ilişkin basında yer alan haberin yanlış olduğu ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: “RTÜK, ne içki yayınlarıyla ne de başka bir konuyla ilgili radyo ve televizyonlara bir abluka uygulamıştır. Sansür uygulaması da söz konusu değildir. RTÜK, 3984 Sayılı Kanun'dan aldığı yetkiyle, herhangi bir program yayınlandıktan sonra ancak denetim yapmaktadır. Bu nedenle herhangi bir programa yapım aşamasında RTÜK tarafından müdahale edilmesi de mümkün değildir. RTÜK, herhangi bir ihlal ve tekerrür söz konusu olduğunda 3984 Sayılı Kanun'un 33. maddesindeki müeyyideleri aşamalı olarak uygulamaktadır. Bu çerçevede, içki ile ilgili ayrı bir müeyyide sistemi uygulaması intibaını veren haber yanlıştır. RTÜK, toplumumuzu ilgilendiren konularda uzun araştırmalar yaptıktan sonra bir konuyu gündemine alıp değerlendirmektedir ve kararlarını verirken konuyla ilgili bilim insanlarının, uzmanlarının ve üyelerinin görüş ve tecrübelerinden yararlanmaktadır.” Milliyet gazetesinde bugün yayınlanan haberde, "RTÜK Teşkilat Yasası'nda yapılacak yeni düzenlemeyle dizilerde alkollü ürünlere mozaik uygulanmayacak, ancak alkollü sahnelere prodüksiyon aşamasında müdahale edilecek" iddiası yer alıyordu. http://resim.samanyoluhaber.com/resi...rtuk_yalan.jpg |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Ulusal gazete ve kanallar bu araları masa başı haberler yazmayı kendilerine alışkanlık ettiler.Bir kaç gün öncede şerefsizce yapılan bir saldırıyı Ülkücülerin üzerine atmaya kalkmışlardı ama pisliklerini temizlemek zorunda kaldılar.Bu gidişle kendilerine zaten az olan inanç tamamen kaybolacak ve sonuçda Türk Milleti, masa başı yazdıkları haberler dolayısı ile yarın birgün onları Ulusal olarak değilde kendi borularını öttürmeye çalıştıkları için Borusal olarak hatırlayacak.
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
'Yalan' ve 'çirkef' haberler çoğaldı,yarın eklicem inşaAllah :-*
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Alıntı:
|
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
http://img231.imageshack.us/img231/1...m262741oz4.gif http://img373.imageshack.us/img373/4...m262742pv0.jpg [B]Kartel yapınca haber, Vakit yapınca hedef gösterme Kartel yapınca haber, Vakit yapınca hedef göstermeVakit’in Danıştay hakimlerinin fotoğraflarını yayınlamasının ardından linç kampanyası başlatan ve ‘Üyeler hedef gösterildi’ diye manşetler atan kartel gazeteleri, Ergenekon soruşturmasını yürüten ve tehdit üstüne tehdit aldığı bilinen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün fotoğraflarını manşetten yüzü açık şekilde yayınlayarak ikiyüzlülük örneği sergiledi. “İŞTE O SAVCI” SUNUMUYLA VERİLDİ Zekeriya Öz’ün önceki gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’i makamında ziyaret etmesinin ardından İstanbul Adliyesi önünde çekilen fotoğrafları, dün özellikle Hürriyet gazetesinin birinci sayfasından büyük ölçülerde, üstelik yüzü açık şekilde yayınlandı. Manşetin göbeğine konan fotoğrafta, çetelerin hedefindeki savcı Zekeriya Öz’ün güneş gözlüklü karelerinin de bulunmasına rağmen yüzünün kapatılmaması, bunun yerine açık yüzlü fotoğrafının kullanılması dikkat çekti. Milliyet de savcının yüzünü açık şekilde tam boy olarak 1. sayfada yayınlayan bir başka Doğan Grubu gazetesi oldu. Diğer gazetelerde genellikle Savcı Öz’ün güneş gözlüklü fotoğraflarının yayınlandığı görüldü. Ergekenon savunuculuğu yapan Hürriyet’in iç sayfasındaki fotoğraf altı habere attığı başlık ilgi çekiciydi: “İşte o savcı”... Zekeriya Öz, Ergenekon soruşturması sebebiyle çok sıkı korunuyor. Her gün tehdit alan ve üst düzey koruma sağlanan Savcı Öz’ün yüzünün kamuoyu tarafından tanınmaması, saldırıları önleme noktasında büyük avantaj olarak kabul ediliyordu. Hürriyet, manşetten üstelik güneş gözlüğü olmadan Savcı Öz’ün fotoğrafını eleştirerek ve “İşte o savcı” ifadeleriyle yayınlayınca, savcı, Ergenekon taraftarlarının açık hedefi haline geldi. Bilindiği gibi; özellikle Aydın Doğan’ın gazeteleri, Danıştay saldırısı ardından Vakit’in 13 Şubat 2006 tarihli manşetinde Danıştay 2. Dairesi üyelerinin fotoğraflarını yayınlamasını bahane ederek hakimlerin Vakit tarafından hedef gösterildiklerini iddia etmişti. Oysa ki Vakit’in haberinin yayınlandığı dönemde Danıştay hakimlerine yönelik tehditler sözkonusu değildi. Hakan Güneş-Vakit |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
http://img401.imageshack.us/img401/3442/adszwu7.png http://img401.imageshack.us/img401/1548/109407ij1.jpg [B]Akşam'cı yazar fena çuvalladı Son dönemde ulusalcı çizgide yaptığı yayınlarla dikkat çeken Akşam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni de yapan Serdar Turgut bugün fena çuvalladı. Hakan Şükür’ün önce Cumhurbaşkanı Gül ile daha sonrada Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmeden “Hakan Şükür siyasete atılıyor?” sonucunu çıkaran bir kısım medya dün Şükür hakkında akla hayale gelmedik senoryalar yazıp, çizdi. Kral futbolcu Şükür, hakkında çıkan iddialara jet hızıyla cevap verdi. Hakkında çıkan siyasete atılıyor iddialarını yalanlayan Şükür, bazı köşe yazarlarını da ters köşeye yatırdı. Bu köşe yazarlarından biri de Akşam yazarı Serdar Turgut oldu. Turgut, yıldız futbolcu hakkında çıkan iddialara balıklama atlayıp köşesine taşıyınca olan oldu. Akşam Gazetesi’de Turgut’un yazısını baskıya verdi. Ve bugün Akşam Gazetesi’ni alıp okuyanlar Turgut’un köşesinde Hakan Şükür hakkında yazılan yazı ile karşılaştılar. İşte Serdar Turgut’un o yazısı: Hakan Şükür sahada iki alkış aldı diye politikaya atılmaya karar vermiş. Tabii o büyük insan olduğundan öyle işe temelden başlayıp parti teşkilatı içinde çalışıp yükselmek gibi bir derdi de yok. Başka mesleklerden atlayıp gazeteci olmak isteyen bir insan, direkt yazar veya yayın yönetmeni olmak ister. Hiçbirisi stajyer muhabir olayım daha uygun olur demez. Hata yapmak üzere olduğunu düşünmeme rağmen hakkını yemeyeyim belki de Hakan Şükür belediye başkanlığında çok başarılı da olabilir. Arnold Schwarzengger gibi bir ebleh Kaliforniya valisi olabildikten sonra hemen her şey mümkün tabi ki. Ama benim gönlüm adabıyla yana çekilmeyi bilen insanlardan yana. Kaliteli emeklilik yaşamak da çok önemlidir. Bazı insanların emekli olabilmesi insanlığa bir katkı bile sayılabilir zaten. Fakat Turgut’un köşesine taşıdığı bu haber, saatler önce hem de kaynağından yalanlanmıştı. Yani Turgut’un köşesini okuyanlar yalan haber okumuş oldular. Serdar Turgut, yazdığı yazının yalan olduğunu iş işten geçtikten sonra fark etmiş olmalı ki bugün aynı gazetenin internet sayfasında Serdar Turgut’un köşesini okuyanlar bambaşka bir yazı ile karşılaştılar. Çünkü Turgut, internet sayfasında Ergenekon operasyonunu sulandırma planında kendine biçilen görevi ifa ediyordu. samanyoluhaber 17.Temmuz.2008 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
http://img401.imageshack.us/img401/4254/adszyp4.png http://img401.imageshack.us/img401/2296/109381wr2.jpg [B]Özkök'e ağza alınmayacak hakaret! Uğur Dündar'la Star Haber, Uğur Dündar'la Ergenekon Haber'e döndü.Dünkü bültende aleni çarpıtmayla, "gizli tanıklar ve Org. Hilmi Özkök" hedef tahtası yapıldı. Darbe iddialarını yalanlamayan hatta yaptığı imalarla doğruluğu yönündeki inancı güçlendiren emekli Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Uğur Dündar’ın hedef tahtası oldu. Gün geçmiyor ki Org. Hilmi Özkök aleyhine bir haber Uğur Dündar’la Star Haber’de olmasın.. Üstelik Org. Özkök aleyhine yapılan bu haberlerde, Org. Özkök’e eleştiriyi en belaltı ve aşağılık kelimelerle yapanlar seçiliyor. Toplumda itibarı şüpheli Yalçın Küçük ve Erman Toroğlu bu iş için Uğur Dündar’ın seçtiği iki isim oldu. Dündar dün akşamki Ana Haber’de Erman Toroğlu’yu çıkartarak, tuhaf yorumlar yaptırdı. Org. Hilmi Özkök’ün “Ergenekon davasında tanık olur musunuz?” sorusuna verdiği “kasaptaki ete soğan doğramam, önce dava açılsın” sözleriyle ilgili Erman Toroğlu, “et ve soğan” ekseninde garip değerlendirmeler yaptı. Kendisinin nasıl bel altı benzetmeler yaptığı tüm kamuoyu tarafından bilinen Erman Toroğlu’nun, bir özdeyiş üzerinden benzetme yapan Org. Özkök’ü eleştirmeye ne kadar hakkı var tartışılır. Ancak Star Haber’in asıl derdi bu değildi. Geçmişte Erman Toroğlu’nun Org. Özkök’e “kodu mu oturtan” gibi sözlerle yaptığı hakaret tekrar tekrar ekrana getirildi ve Org. Özkök’ün sözleriyle birleştirildi. Sonrasında ise Erman Toroğlu’nun soğanlı etli muhabbeti üstüne eklendi. Dündar'ın haberin sonunda yaptığı "Erman hoca çok vergi veriyor" yorumu ise evlere şenlikti. YALÇIN KÜÇÜK’Ü DE ES GEÇMEMİŞTİ Uğur Dündar’lı Star Haber, Org. Özkök’ü hedef alan yayınlarında önceki gün de Yalçın Küçük’ü kullanmıştı. Yalan olduğu kesin olarak ispatlanan Kara Kuvvetleri Brove’sinden Atatürk’ü sökme gibi iftiralarla Yalçın Küçük’ün Org. Özkök’e hakaretleri uzun uzun yayınlanmıştı. UĞUR DÜNDAR NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR? İddianame’nin açıklandığı günün akşamından itibaren, iddianameyi sulandıracak haberlere imza atan Uğur Dündar’lı Star Haber, dün akşam da görev başındaydı. Yaptığı haberler, dışarıda kalan Ergenekoncuların iddianameyi sulandırmak için hazırladığı "Acil ve senkronize reaksiyon uyarısı"nda belirtilenlere bire bir uyan Uğur Dündar dün yine aynı tarzda yayın yaptı. Yine Agarta ismini öne çekip, Hollywood filmlerinden montajlar yaptı ama asıl vurgu bu kez “Ergenekon Savcısı’nın tanık koruma programına alınan gizli tanıkları”yla ilgiliydi. 1. ADIM: TANIK KORUMA PROGRAMINI SULANDIRMA Uğur Dündar, ilk olarak gizli tanıklarla ilgili “Ergenekon Tanığı Yuki” başlıklı bir haber yaptı. Haberde Orhan Boran’ın yıllar önce yaptığı bir komedi animasyon programıyla sulandırma yapıldı. Orhan Boran’ın Yuki’siyle, Ergenekon Operasyonu tanıkları özdeşleştirildi ve tanıkların ses ve görüntülerinin gizlenme yöntemi polemik haline getirildi. Oysa daha önceki gün gizli tanıkların ses ve görüntülerini gizleme sistemini kuran firmayla igili haber diğer Ana Haber Bültenleri’nde yayınlanmıştı. Haberin sonuna doğru ise sulandırma bitti ve Ergenekon’un gizli tanıklarını korkutabilecek bölüme geçildi. Hollywood fimlerindeki gizli tanıkların öldürülme sahneleriyle yapılan montajlarla haber devam etti. Son olaraksa Ergenekon’un gizli tanıklarını şüpheye düşürecek, geri adım atmalarına yolacabilecek bölüme geçildi ve “Tanık Koruma Programı Meclis’ten geçtikten sonra CHP bazı maddeleri için Anayasa Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Yani bu yasa iptal edilebilir” iması yapıldı. 2. ADIM: GİZLİ TANIK YASASINI ALENEN ÇARPITIP KORKUTMA Bir gizli tanığın haberini yaptı. Uğur Dündarlı Star Haber bununla da yetinmedi ve başka bir davanın gizli tanığı olduğunu iddia ettiği kişiyi ekranlara taşıdı. “Gizli Tanık Oldu Hayatı Kaydı” başlıklı haberde, “gizli tanık olmayın başınıza gelmeyen kalmaz” dedirtecek her şey söylendi. Oysa haberde büyük bir çelişki vardı. Çünkü sözkonusu olayda gizli tanık olduğu iddia edilen olay 2001 yılında gerçekleşmiş ve dava o tarihte görülmüştü. Oysa Ergenekon Operasyonu’nun gizli tanıklarını koruyacak yasa Aralık 2007’de çıktı. Yani haber baştan aşağı çarpıtma olduğu gibi, haberde bahsedilen tanık, normal bir tanıktı ve “gizli tanık” kapsamına alınması 2001 tarihi itibariyle imkansız. Peki Uğur Dündar’ın “Gizli Tanık Oldu Hayatı Karardı” içerikli haberi, Ergenekon’un gizli tanıklarına iletilmek istenen mesajı vermiş midir? Karar sizin…. samanyoluhaber 17.Temmuz.2008 VİDEOLAR: http://www.analiztv.com/news_detail.php?id=2119 http://www.analiztv.com/news_detail.php?id=2120 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
http://img213.imageshack.us/img213/4408/109381qv8.jpg [B]Böyle bir aymazlık ancak Milliyet'e yakışır Milliyet Gazetesi, Kızı başörtülü olduğu için törene alınmamasına tepki gösteren anneyi suçlu gibi göstermeye çalışarak büyük bir aymazlık yaptı. Oktay MAHŞER'in haber analizi... Aydın DOĞAN'a ait basın yayın organların dine ve dindarlara yönelik hakarete varan yaklaşımını artık her tarafta görmek mümkün. Kendini dindar olarak gören ve bu amaçla başörtüsü gibi İslam'ın temel emirlerinden biri olan örtünme vazifesini yerine getiren müslümanlar her platformda Doğan medyasının kuşatması altına alınıyor. Bu insanların başörtüsüne özgürlük istemeleri nedense Doğan Medyasını özellikle rahatsız ediyor. Hak arama mücadelesini "ortalığı karıştırmak istiyor" yakıştırmasıyla manipüle ediliyor. Aydın DOĞAN Gazetelerinin ve bu gazetelerde bu tür haberlere imza atan muhabir, yazar vb görevlilerinin başörtüsüne ve dindarlara yönelik bu düşmanca tavrı ibretle gözleniyor. Ve insan sormadan edemiyor. Aydın Doğan medyasının müslümanlarla ve onların inançlarıyla ne alıp veremediği var? İnanmak , inancının gereğini yerine getirmeye çalışmak neden Doğan Medyası için bir suç olarak görünüyor? Bu haberlere imza atanlar Aydın Doğan'ın emriyle mi bu tür haberlere imza atıyorlar yoksa onlarında mı din ile diyanetle bir alıp veremedikleri var? ANTALYA Milli Eğitim Müdürlüğü'nün ÖSS ve OKS'de dereceye giren öğrenciler için düzenlediği ödül töreninde kürsüye çıkan bir öğrenci velisi, ÖSS'de dereceye giren kızının başörtülü olduğu için törene çağrılmadığını söyleyerek , “Deniz şortlu kızlar ödül alıyor, ama benim kızım dışlanıyor. Bu nasıl adalet” diye kızının hakkını aramaya çalışıyor. Milliyet Gazetesi ise bu olayı "Annenin ortalığı karıştırması" olarak görüyor. Bundan önce müslümanlar maalesef daha az bilinçliydi ve seslerini yükseltemiyordu ancak yükselen bilinç seviyesi müslümanların haklarını arama konusunda sivil iradeyi kullanmasına ve seslerini yükseltmelerine neden oldu. Bu topraklarda yıllarca istedikleri gibi kovboyluk yapan ve at koşturan insanlar bu tür seslerden rahatsız olmaya başladı. Bu haberde görüleceği üzere Aydın Doğan Medyası müslümanların haklarını aramak için ses çıkarmasına tahammül dahi edemiyor. Eşcinsellerin haklarını savunurken manşetlerinden bas bas bağıranlar konu başörtülülerin özgürlüğü olunca kırmızı görmüş boğaya benziyor. Toplumsal hafıza Aydın Doğan gazetelerinin bu tavrını kaydediyor. WWW.MORALHABER.NET 17 Temmuz 2008 Perşembe |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
http://img232.imageshack.us/img232/4865/14481615yc7.png [B]Aydınlık baltayı taşa vurdu Aydın dergisi baltayı taşa vurdu. Kandil'de gizli çekilmiş fotoğraflar diye sundu. Oysa işin aslı başkaydı. Aydınlık dergisi Taraf gazetesini hedef aldı. Yayınladıkları fotoğraf silahı kendilerine döndü. Resimde Ahmet Altan ve Yasemin Çongar terör örgütü yöneticileriyle poz veriyordu. Gizli çekilmiş havası veren dergi, örgütle bağlantıları olduğu iddiası izlenimini verdiler. Oysa işin aslı başkaydı. O fotoğraf gizli değildi. İnternet haber sitelerinin hemen hepsinde çıktı. Sınırötesi operasyonla vurulan Kandil'deki izlenimler ve söyleşilerdi. O günlerde bütün gazeteciler Taraf'ın yaptığı gibi Kandil'in yolunu tutmuştu. Ocak ayı sonunda yapılan söyleşi sadece Taraf'ta çıkmadı. Yani fotoğraf gizli değil, aleniydi. İnternet haber sitelerinin hemen hepsi bu haber ve fotoğrafları kullandı. Dahası da var. Kimsenin giremediği Kandil'e giren gazetecilerle Sabah gazetesi yaptığı röportajı 1. sayfadan verdi. Kandil'in bombalanması sonrası gazetecilik sıfatıyla Kandil'e giden Altan ve Çongar'ın bu fotoğrafını kampta gizli çekilmiş gibi sundular. İşte Sabah'ta çıkan fotoğraf.. 4 Şubat 2008 tarihinde Sabah'ta Ecevit Kılıç imzasıyla Altan ve Çongar'ın izlenimleri yer aldı. PKK yöneticilerinin sınırötesi operasyonla ilgili görüşlerinin yanı sıra yandaki bu fotoğraf yayınlanmıştı. Dergi ayrıca Taraf'ın finans kaynağına ilişkin iddiaları tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi. İşte Aydınlık dergisi tarafından ileri sürülen iddialar: DÜĞMEYE BASILDI, DÖRT KOLDAN PARA AKIYOR Taraf’ın finansörü Fethullah! Taraf’ı çıkaran Alkım Gazetecilik, 1992’ye kadar küçük bir yayıneviyken ve batma noktasındayken birdenbire durumu düzeltti. Alkım Yayınevi’nin borçlarını Fethullah bağlantılı Albaraka Türk çekleriyle ödemesi yayıncıların dikkatini çekmişti. O tarihten sonra, birileri, Savaş ve Başar Arslan kardeşlere “yürü…” dedi. AKP iktidarıyla birlikte ise “kanatlandılar”! Arslan kardeşler, Brüksel’de büro açıp AB’yle de ilişkiye geçtiler… Fethullahçı gladyo TSK’ya karşı Ergenekon operasyonunu başlatırken, Pentagon, Taraf için de düğmeye bastı.Yasemin Çongar, Amerika’dan görevli olarak gönderildi. Burada, ABD İstanbul Başkonsolosluğu kolları sıvadı. “Vatanı bir kadın memesine satarım” sözüyle meşhur Ahmet Altan, 30 bin YTL maaşla gazetenin kuruluş görevini üstlenmesi için ikna edildi. Taraf yayına başladıktan sonra ayrılacağını söylemişti, ayrılmadı, genel yayın yönetmeni oldu. Gazetenin sahibi, Alkım Gazetecilik adına Başar Arslan oldu. Ahmet Altan’ın belirttiğine göre Başar Arslan yayın çizginse hiç karışmadı, odasını bile Altan’a bırakıp gitti. İLK DESTEK FETHULLAH CEMAATİNDEN Ahmet Altan 10 Kasım 2007 tarihli Zaman gazetesinde yayımlanan röportajda, Taraf gazetesinin ilan gelirlerine dayanacağını söylemişti. 15 Kasım 2007 tarihinde yayına başlayan Taraf’taki ilanlara bakıyoruz, “Alkım Yayınları” dışında, 2008’e kadar ilk bir ayda “Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” ağırlıkta. Kimse Yok mu Derneği 2002 yılında Fethullah’ın Samanyolu Televizyonu bünyesinde “Kimse Yok mu?” programı ile başladı. AKP iktidarı Kimse Yok mu Derneği benzeri vakıf ve dernekler için gelir vergisi kanununu değiştirdi, bu derneklere yapılan bağışlar vergiden muaf tutuldu… “Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği”, şimdi 5 kıtada faaliyet yürütüyor, katrilyonlara hükmediyor. Uzmanlar, Fethullah cemaati üzerinden aktarılan paraların asıl kaynağının Amerika olduğunu, Soros’un açık toplum enstitüsünden geldiğini belirtiyorlar. Devletin Halkbank ve Vakıfbank’ı ile Fethullah Gülen, daha ilk aydan Taraf’a ilan verenler arasındaydı! DEVLETİN TMSF’Sİ BASTI, DAĞITTI Taraf’ın tanıtım ilanları da Fethullahçı Zaman gazetesi tarafından yayımlandı. Hem Zaman, hem Fethullah’ın diğer yayın organı Aksiyon, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar röportajlarıyla gazetenin tanıtımını yaptı. Taraf’ın iki de transferi var Zaman’dan. Biri, bildiğiniz Etyen Mahçupyan, öbürü Gülen bursuyla Amerika’da eğitim gören Leyla İpekçi. Taraf, bir devlet kuruluşunun, TMSF’nin elindeki Sabah’ın baskı tesislerinde (Princity) basıldı, dağıtımını da TMSF’ye teslim edilen Merkez Dağıtım yaptı. Alkım’ların TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’le yakın ilişkisi olduğu belirtiliyor. Sabah gazetesi tüm tesisleriyle birlikte Damat Bey’in Çalık Holdingine devredildikten sonra ise Taraf, yine aynı tesislerde basılıyor, yine Çalık Holding’in elindeki Turkuvaz Dağıtım tarafından dağıtımı yapılıyor. Çalık dışındaki taliplilerin Sabah ihalesinden en ufak bir ses çıkarmadan çekilmesinde de Amerikan-İsrail diplomatlarının ya da istihbarat kuruluşlarının etkisi var mıdır, ne dersiniz? ALTAN, “EGEMEN GÜÇ”TEN DAHA FAZLA DESTEK TALEP EDİYOR “Eğer sizin sattığınız mal zararla satılıyorsa, bu zararı başka yerden karşılamak zorundasınız” demişti Ahmet Altan, Taraf gazetesi çıkmadan 5 gün önce. 10 Kasım 2007 tarihli Zaman’da yayımlanan röportajda Altan, sözlerini şöyle sürdürüyordu: “Bu da sizi bir yere karşı boynu eğik hale getirir. O yerin neresi olacağına siz kendiniz karar verirsiniz. Ya bir iktidardır, ya bir hükümettir, ya egemen bir güçtür, ya size ilan verecek olandır. Biz hiç kimseye karşı boynumuz eğik olsun istemiyoruz. 1 YTL’den satmamızın nedeni bu.” Ahmet Altan’ın anlattığına göre Fethullah cemaatinden gelen ilan paraları ile iktidarın baskı-dağıtım desteği, gazetenin 1 milyon liradan daha ucuza satılmasına olanak vermiyordu. Daha büyük paralar gerekiyordu. Kendi deyimiyle “Vatan satıcısı” Altan, bağlı olduğu “egemen güç”ten daha fazla destek talep ediyordu. O destek 4 ay içinde geldi. Taraf, 8 Mart 2008 tarihinden itibaren 40 kuruşa düşürüldü. AYDA EN AZ 500 BİN DOLAR! 40 kuruşa gazete çıkarmak, ayda en az 500 bin dolar zarar demek. Yayın sektöründen işadamları, “Matbaanız ve dağıtım şirketiniz yoksa, zarar 1 milyar dolara yaklaşır” diyor. Taraf, ilk 4 aylık yayın çizgisiyle bu parayı “hak etmişti”! Pentagon güdümlü Fethullahçı gladyo da daha çok satan bir “tetikçi gazete”ye ihtiyaç duyuyordu. Değişik gazetelerdeki bağlantı mekanizmaları artık temel operasyonlar için yeterli sonuç vermiyordu. ABD-İsrail bağlantılı Fethullah sermayesi daha aktif bir biçimde Taraf’a para akıtmalıydı. 4. ayında, Taraf gazetesine ve Alkım Yayınevi’ne “çok büyük para akışının başladığı” belirtiliyor. Taraf odaklı para akışı ve karmaşık ilişkiler öyle boyutlara geldi ki, Aydınlık’ın edindiği bilgilere göre, 40 yaşında medya patronu olan Başar Arslan şu sıralar paniğe kapılmaya başladı. İLK BÜYÜK ERGENEKON BASKININDAN 13 GÜN ÖNCE Taraf gazetesinin 40 kuruşa düşürüldüğü tarih 8 Mart. Fethullahçı gladyonun üçüncü ve ilk geniş kapsamlı Ergenekon operasyonunun tarihi 21 Mart. 21 Mart’ta Türkiye, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten, Cumhuriyet, Aydınlık ve Ulusal Kanal Genel Yayın yönetmenlerine, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’na varan geniş çaplı bir operasyonla sarsıldı. İşte, Taraf o günler için çıkarılmıştı. FETHULLAHÇI İSTİHBARATIN PSİKOLOJİK SAVAŞ BÜLTENİ Taraf işin öylesine göbeğindeydi ki, sanık avukatlarına gösterilmeyen “belgeler” Fethullahçı gladyo tarafından Taraf’a servis ediliyordu. Bunların en çarpıcısı, baskından önce Alkım Yayınları’nın Ankara’daki bürosundan Taraf’a fakslandığı anlaşılan “Yargıtay Krokisi” belgesiydi… Fethullah, Taraf’ı yalnız parayla değil, kirli haberlerle de besliyor. Taraf, Fethullahçı istihbaratçıların servis ettiği haberlerle çıkıyor. Emniyet’te yuvalanmış F tipi istihbararatçıların basın bülteni gibi. Ahmet Altan’ın medyayı peşlerinden sürükleme iddiasıyla, “Babıâli’nin kimyasını değiştireceğiz!” sözleri böylece anlam kazanıyordu. Gazete hem F tipi istihbaratçıların yürüttüğü psikolojik savaşın aracı misyonunu yürütüyor, hem de haber kaynaklarının Genelkurmay’dan olduğu yalanını ortaya atıyor. Bu da tipik bir istihbaratçı numarası. Fethullahçı Gladyo’nun çok sık başvurduğu bir tertip. HER GÜN SATIR SATIR ÇEVİRİSİ YAPILIP, AB’YE SUNULUYOR Gazeteyi çıkaran Alkım Yayınevi’nin sahibi Savaş-Başer Arslan kardeşler, Brüksel’deki büroları kanalıyla Avrupa Birliği’yle de ilişkiye geçtiler. Taraf gazetesi’nin satır satır çevirisi yapılıp her gün Avrupa Birliği’nin önüne konuluyor! AB, gazetelere doğrudan hibe yapamıyor ama yayınevlerine yapabiliyor. Alkım Yayınevi’nin, Ahmet Altan’ın “İçimizdeki Bir Yer” adlı romanının, 2004’te AB parasıyla basıldığı belirtiliyor. 1 milyon adet basılıp maliyetinin 4’te biri fiyatına satılan Altan projesi, AB fonlarınca desteklendi. Gazete bayilerine kadar ulaştırılan kitap için bakkallara bile standlar yerleştirmişti. Ardından, Alkım yayınları Sabah Gazetesi’yle işbirliği yaparak Milli Eğitim Bakanlığı onaylı Yüz Temel Eser’i basmıştı. AB ile kurulan bu köklü ilişkilerin, bugün para kanallarının çeşitlenmesinde etkili olduğu belirtiliyor. HARİRİ’DEN ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ’NE… Haziran alından itibaren Taraf’ta yayımlanan ilanlar çoğaldı ve çeşitlendi: Uluslararası Af Örgütü, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Asya Finas… İsrail-MI6 bağlantılı Hariri’ye satılan Türk Telekom’un tam sayfa ilanları Taraf’ta dikkat çekici sıklıkta yayımlanıyor. İlan, bir gazeteye para aktarmanın yasal ve gözle görülür yöntemi. Ama tek yöntem değil. Bir bankacı, “Unutmayın Türkiye'de para giriş çıkışı çok kolaydır. Hiç bir denetim yok” diyor. TARAF AKP’Yİ HİZAYA SOKUYOR Taraf, Nisan-Mayıs aylarında yaptığı yayınlarda “Ergenekon Ordu’ya uzanmalı” kampanyası yürüttü. Bu yayınlar sırasında Taraf, Tayyip-Gül bölünmesinde açıkça Abdullah Gül yanlısı yayın yaptı. Zamanında Taraf’a destek veren Tayyip Erdoğan, bu kez Taraf gazetesinde “korkaklıkla” suçlandı… Yasemin Çongar, 2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da yayımlanan röportajında şöyle diyordu: “Diyelim ki AK parti büyük bir pazarlık yaptı, Ergenekon’u güdük bıraktı, AB konusunda zaten durgun olan politikasını sürdürme sözü verdi, diyelim ki devletin antidemokratik alışkanlıklarını ve uygulamalarını sorgulamayacak noktaya geldi, o zaman kapatılmaz belki; ama AK Parti, AK Parti olmaktan çıkar. Bu toplum da önümüzdeki seçimde başka bir parti bulur kendine.” PSİKOLOJİK SAVAŞIN KARARGÂHI Haziran’dan itibaren Taraf gazetesi, hemen her gün TSK’ya karşı bir yalan uydurup manşetine taşıdı. İşte birkaç manşet “haber”: - Genelkurmay’ın yeni kontrgerilla planı (2 Haziran). - Asker- Rektör kumpası (8 Haziran). - Yakında darbe olacak (10 Haziran). - Genelkurmay’ın Türkiye’yi biçimlendirme planı (20 Haziran). - Dağlıca baskını biliniyordu (25 Haziran). ORG. BÜYÜKANIT: O GAZETEYİ FİNANSE EDEN KİM ONA BAKIN! Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 20 Haziranda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı duvarına asılan Atatürk Rölyefi’nin açılış töreni sonrasında verilen resepsiyonda şunları söyledi; “ O gazeteyi finanse eden kim, siz ona bakın; bakın sadece o gazetenin finansörü diyorum.” Orgeneral Büyükanıt’ın “O gazete” dediği Taraf. Genelkurmay Başkanı, aynı resepsiyonda şunları da söyledi; “Dünyada bu kadar saldırıya uğrayan başka bir silahlı kuvvvetler var mı? Hele ki bu dönemde. Terörle mücadelede en başarılı olduğu bir sırada.” Gazete, 20 Haziran 2008 tarihli sayısında, Genelkurmay Karargahı’nda hazırlandığını iddia ettiği bir dökümanı manşet yapmıştı. İşte Org. Büyükanıt da “o gazetenin finansörü” nü bu son saldırıdan sonra gündeme getirdi. Aydınlık’a ulaşan bilgiye göre Genelkurmay Başkanı, bunları söylerken “finansörün” kim olduğunu da bilerek söylüyordu. Ama Taraf’ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Fethullahçı para kaynakları apaçık olduğu halde, bu sefer de Genelkurmay Başkanı’nı “bildiği para kaynağını açıklamaya” çağırdı. Gazetenin 22 Haziran 2008 tarihli manşeti de bu yöndeydi. … VE 1 TEMMUZ Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli iki subayın, Org. Hurşit Tolon ve Org. Şener Eruygur’un tutuklanmasıyla sonuçlanan son operasyonla birlikte Taraf, adeta bayram ilan etti. 2 Temmuz günkü manşet şöyleydi: Cumhuriyet tarihide ilk defa/ Darbeci paşalar göz altında. 6 Temuz 2008 tarihli Taraf’ın manşeti şöyleydi: Yargılanacaklar! Aynı gün, Emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen “Darbe günlükleri” Taraf gazetesince yeniden piyasaya sürüldü. Taraf bununla da kalmadı, bir darbe planı daha piyasaya sürdü. Operasyon günü Taraf yine TSK’ya saldırı halindeydi. 1 Temmuz günü Taraf gazetesi, CİA’nın kontrolundaki Tuncay Güney’in ifadelerine dayanarak, Ordu’nun bölündüğünü öne süren bir manşetle çıkmıştı… NEDEN TSK HEDEF? Yasemin Çongar, Aksiyon’daki röportajında TSK’yı neden hedef aldıklarını anlattı. 1 Mart Tezkeresinin reddedilmesi Çongar’da, onların jargonuyla travma yaratmış anlaşılan. “Amerikan Merkezî Kuvvetler Komutanlığı askerleri gemide bekliyordu Türkiye üzerinden Irak’a geçmek için. Son anda savaş planları bozuldu” diyor Çongar, “Amerika’nın çıkarları Irak’ın bölünmemesinden yana. Yine o çıkarlar, Irak’ın bugünkü federal yapısını koruyarak Türkiye ile sağlam ilişkiler kurmasını gerektiriyor.” Ahmet Altan da Zaman’a konuşurken TSK’nın Kuzey Irak operasyonuna şiddetle karşı çıkıyor ve şöyle diyor: “Bunun bedelini kim ödeyecek? Onlar mı, çocuklar mı?” Yine Yasemin Çongar, “Genç Siviller”in düzenlediği bir panelde “Ergenekon sadece toplum düşmanı değil, dünya düşmanı bir örgüt” diyordu, “Türkiye’yi dünyadan koparmaya çalışıyor.” Kimden? Çongar’ın yanıtı şöyle: “Başta Avrupa Birliği’nden, ABD’den ve diğer ülkelerden de.” TSK DÜŞMANLIĞI, TARAF İÇİNDE DE TARTIŞMA YARATTI Taraf’ın yayınları gazetenin kadrosu içinde de tartışma yarattı. Mayıs ayı içinde bazı muhabirler gazeteden istifa etti. 27 Mayıs 2008 tarihli Gerçek Gündem internet sitesinde “Ahmet Altan’a istifa şoku” başlığıyla yer alan habere göre istifacılar arasında Alev Er de vardı: “Taraf Gazetesi’nin yayın politikasına dayanamayan yedi kişi ilişiğini kesti. Taraf Gazetesi’nin Fethullah Gülen-Abdullah Gül hayranlığı çalışanlarını da bıktırdı. Gazetenin yedi çalışanı yönetime istifasını sundu. Gazetecilerin ayrılma gerekçesinin ‘yayın politikası’ olduğu öğrenildi…” “Bize böyle bir gazete yapılacağı söylenmemişti” diyordu ayrılanlar. “Demokrat, sivil, özgürlükçü bir gazete yapılacaktı. Ancak 17 Mayıs günü Deniz Gezmiş hakkında (ırkçı-yabancı düşmanı) diye bir yazı basıldı. Herkesin kafası karıştı. Biz de bu tablo içinde görünmek istemedik.” Bir başkası şöyle konuşuyordu: “Fethullah Gülen ve Abdullah Gül yanlısı gazete yapılıyor. Belgesiz bilgisiz bir şekilde TSK karşıtı haberler yer alıyor. Bunu anlatmaya çalıştık. Ama kimse dinlemedi.” Haziran başında ise bir kısım Alkım Kitabevi üyeleri “sola ve devrimci değerlere karşı kampanya başlattığı için” üyeliklerinden istifa ettiler. “Biz artık niyetin ne olduğunu anlamış bulunuyoruz” diyordu istifacılar, “Vakit, Yeni Şafak, Zaman gibi bir yayın olacaksa Taraf gazetesi, kimsenin tuttuğu yok. Ancak net olarak açıklasın, Truva atını kimse oynamasın!” İSRAİL KONSOLOSLUĞU’NDAN TARAF’A ZİYARET Yalnızca Amerikan Konsolosluğu değil Taraf için kollarını sıvayan. Gerçek Gündem adlı internet gazetesi, 8 Temmuz günü Taraf Gazetesi'ni İsrail Konsolosluğu'nda görevli bir kadın ile bir erkeğin ziyaret ettiğini yazdı. Ziyaretçilere üç de koruma eşlik etmişti. Haberde şu satırlara yer verildi: Taraf'ın İstanbul Kadıköy'deki bürosunu ziyaret eden İsrail konsolosluğu yetkilileri, binaya zırhlı bir araçla geldi. Taraf'taki gazetecilerin Gerçek Gündem’e verdiği bilgiye göre, İsrail yetkilileri önce Yasemin Çongar'la ardından ise Ahmet Altan'la görüştü. Ziyaretçiler, Altan ve Çongar, daha sonra hep birlikte yemeğe çıktılar. Yasemin Çongar’ın başka görevleri de var Taraf için ta Amerika’dan getirilen Yasemin Çongar, “Milliyet’in önerdiği tepe yöneticilik teklifini de bağımsız gazetecilik yapabilmek adına reddettiğini” anlattı orda burda. Ayrıca onun görevi gazetecilikle, hatta Taraf’la sınırlı değildi. 2 Haziran 2008 tarihli Aksiyon’da şöyle diyordu Çongar: “Batı artık Türkiye ile ilişkilerini tamamen devlet üzerinden değil, iş dünyası ve sivil toplum üzerinden de kurmaya başladı. Sadece İstanbul ve Ankara’yla değil, Anadolu ile de temas ediyorlar artık. Taraf için döndüğümden beri 7 ay içinde birkaç kez Güneydoğu’ya gittim, Orta Anadolu’yu 10 yıl aradan sonra gördüm…” Çongar’la kol kola gördüğümüz isimlerin başında Yıldıray Oğur geliyor. Oğur, “Genç Siviller” adlı örgütün başkanı. Soros’tan besleniyor, Türkiye’de de “turuncu devrim” denemesine hazırlanıyorlar. Adları daha yeni duyulmuştu ki, Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığına getirilir getirilmez Yıldıray Oğur’u köşkte konuk etti. Oğur, Genç Siviller’in simgesi olan kırmızı Convers marka ayakkabı hediye etti Cumhurbaşkanı’na; “asker postalını protesto” anlamı taşıyordu Gül’e verilen hediye. internethaber 17 Temmuz 2008 Perşembe |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]http://img177.imageshack.us/img177/695/adszwc2.png
http://img177.imageshack.us/img177/778/109527ve6.jpg [B]Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ! Hemen her fırsatta yabancı ajansların haberlerini referans göstermekten çekinmeyen Hürriyet, bugün inanılmaz bir çifte standarta imza attı.[/color] İngiliz The Economist dergisi, bugün satışa çıkan yeni sayısında yer alan “Bayraklar, Peçeler ve Şeriat” başlıklı haberinde, Ak Parti hakkında açılan kapatma davasını değerlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın siyasi geçmişinin, Türk siyasi tarihinde kapatılan siyasi partilerin ve Ak Parti'nin son yıllarda yakaladığı çıkışın özetlendiği haberde, kapatma davasının arkasında 'müdahaleci generallerin' olduğu iddia edildi. Bu iddia, komplo teorilerini her fırsatta dış kaynaklara dayandıran Hürriyet'in işine gelmemiş olacak ki, bu sefer haberi sahiplenmek yerine derginin idddiasına yalan yaftasını yapıştırdı. Amiral gemisinin bir çok haberde mal bulmuş mağrip edesıyla sarıldığı bir kaynağına attığı çamur dikkatlerden kaçmadı. Hürriyet'in bu haberini okuyan okuyuculara da 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' demek düştü. İŞTE HÜRRİYET İNTERNET SİTESİNİN MANŞETİ http://img329.imageshack.us/img329/6...tcifte1th8.jpg BU DA HABERİN İÇERİĞİ http://img177.imageshack.us/img177/4...tcifte2oj8.jpg HABERİN DOĞRUSUNU OKUMAK İÇİN TIKLAYIN |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
http://img230.imageshack.us/img230/6...sevincbcn4.jpg [B]Hakan Şükür'den Yalanlama Hakan Şükür, bugün yaptığı açıklama ile kendisinin söylediği iddia edilen "Konuşursam sokağa çıkamazlar" sözünü tekzip etti. Şükür, "Benim böyle bir açıklamam yok. Bu, tamamen benimle kulübün arasını bozmak isteyen insanların uydurması" dedi. Kendi ağzından kaleme alınmış olan bu kelimeleri kesinlikle kullanmadığını aktaran tecrübeli futbolcu, "Kamuoyunun bilmesini istiyorum ki, bu konu ve bunun gibi hakkımda çıkan spekülasyonlarla ilgili kimseye bir açıklamam olmadı. Sadece Başbakanlık binası çıkışında medya mensuplarına yaptığım bir açıklama var. Bu tip şeylerin ortaya atılmasını üzüntüyle karşılıyorum. Benim böyle bir beyanım yok" diye konuştu. Hakan Şükür, futbol hayatıyla ilgili net kararını verdiği anda bunu tüm medyanın önünde bir basın toplantısıyla duyuracağını anlatarak, "Bugüne kadar beraber çalıştığım medya mensuplarına olan saygım bunu gerektirir" ifadelerini kullandı. http://img230.imageshack.us/img230/9952/ualogo4tk2.png |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
AK Parti - Tayyip Erdoğan - İcraat üçgeniyle , Galatasaray - Hakan Şükür - Gol Krallığı/Kupa toplamayı BENZER ÜÇGENLER olarak görüyorum. Bu iki üçgen benzer üçgenlerdir.
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
http://www.habervaktim.com/resim/resim26673_2.jpg [B]Akşamcı kafa nasıl şaşırdı? İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’na yapılan saldırının ardından, türk polisine kapıları kapattıkları ortaya çıkan konsolosluk görevlilerini manşetten aklamaya çalışan Akşam gazetesi, dünyaya nasıl şaşı baktığını Vakit gazetesinin bulmacasından duyduğu rahatsızlığı haberleştirerek gösterdi. 20 Temmuz Tarihli Vakit gazetesinin bulmacanın “Gavurlar için değer miydi” mesajını içlerine sindiremeyen Akşam’cılar, “çirkin” olarak nitelendirdikleri mesaj için “Kafaya bak” başlığını kullandı. Vakit’e manşetten saldırdılar Konsolosluk saldırısından sonra yaptığı haberlerde “ABD’lilerde silah yokmuş” türünden manşetler atan Akşam’ın Vakit’teki bulmaca ile ilgili haberinde şu ifadelere yer verilmişti: “Vakit gazetesi, çirkin mesajını yine bulmacaya gizledi. ABD Konsolosluğu’ndaki 3 şehidin fotoğrafının yer aldığı bulmacanın çözümü: Gavurlar için değer miydi?” Dünyaya da olaylara da şaşı bakıyorlar Vakit gazetesi Akşam’ın saldırgan haberine bugünkü Arşiv sayfasında şu ifadelerle cevap verdi: “Karamehmetler’in Akşam’ı, dünkü Vakit’te yer alan bulmacadaki ‘Gavurlar için değer miydi’ mesajından alınmış olmalı ki, “Kafaya bak” başlığı ile manşete çekti. Konsolosluk baskınında attıkları manşetleri unutmuş olmalılar… Anlaşılan o ki, dünyaya şaşı bakan Serdar Turgut, olaylara da şaşı bakmaya başlamış.” Engin Kaşdaş-habervaktim.com |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
http://img253.imageshack.us/img253/3...m266611zk4.jpg [B]Takke düştü kel göründü! İllegal Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’nin psikiyatr eşi Aysel Ekşi’nin The Times’ta yer alan ve Hayrünnisa Gül için söylenmiş “o kadından nefret ediyorum” şeklindeki ifadeleri, başını Aydın Doğan medyasının çekliği laikçilerin dindarlardan nefret ettiğini ortaya çıkardı. Konuyu bugünkü köşesine taşıyan Sabah Yazarı Emre Aköz, ‘Takke düştü kel göründü” yorumu yaptı. Yazısında “Dindarlardan, türbanlılardan nefret ediyorlar ve bunu hiddetle ifade etmekten de çekinmiyorlar” ifadelerini de kullanan Aköz, yazısını “Acaba Prof. Aysel Ekşi, International Hospital'a başvuran türbanlı gençlerin ruhsal sorunlarıyla ilgileniyor mu? Yoksa hastayı görür görmez, "Türbanını çıkar da gel" mi diyor? (Masaya da vurarak!)” sorusuyla tamamladı. Yazının tamamını okumak için tıklayın |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
http://img88.imageshack.us/img88/8179/aarf4.jpg [B]Cumhuriyet'ten basına ilginç tanımlama Ergenekon Terör Örgütü’nün üssü konumundaki Cumhuriyet Gazetesi, basına ilginç tanımlama getirdi ve basının demokrasinin bekçi köpeği olduğunu yazdı. Cumhuriyet Gazetesi’nin 9. sayfasında yer alan ve Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalara ilişkin yazdıkları “Üç maymun 3. bomba ile uyandı” başlıklı yazıda aynen şöyle ifadeler yer alıyor: “(…) Bütün yasadışı oluşumların, demokrasiyi tehdit eden silahlı suç örgütlerinin, çetelerin, karanlık güç odaklarının açığa çıkarılması için herkesin üzerine düşen görevi sorumluluk bilinciyle yerine getirmesi gerekir. Bu bağlamda, halkın gözü, kulağı, bilgi kaynağı ve demokrasinin bekçi köpeği olan basının ayrı ve özel sorumluluğu vardır. (…) Ergenekon soruşturması sırasında, özellikle hükümet yanlısı yayınlarıyla bilinen basının belirli kesiminin gazetecilik yapmadığı ortadadır…” habervaktim.com |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi -Hizbullah'ın sözcüsü Cumhuriyet-
http://img146.imageshack.us/img146/1253/aagg0.jpg [B]Hizbullah'ın sözcüsü Cumhuriyet Zaman Gazetesi'nin Hizbullah ile Ergenekon bağlantılarına dikkat çeken haberine örgütten gelen tepkiyi sadece Cumhuriyet yayınladı. İşte ilginç haber: Bu zamana kadar Hizbullah örgütünü deşifre eden onlarca yazı dizisi yayınlayan, örgütün Güneydoğu’da konuşlandığı mahallelere kadar ince ayrıntıları ele alıp, cihat çağrısı yaptığının altını dikkatlice çizen Cumhuriyet dünkü haberinde örgütün sözcülüğünü yaptı. Cumhuriyet Gazetesi’nde özellikle Hizbullah ile ilgili yaptığı haberlerle adından söz ettiren ve haberlerinde örgüt hakkında devletten daha bilgili olduğunu söyleyen Mehmet Faraç, Hizbullah’ın Zaman Gazetesi’ni hedef alan açıklamasını yayınladı. http://img229.imageshack.us/img229/3...2211411fk5.jpg Zaman Gazetesi’nin terör örgütü Hizbullah’ın, Ergenekon’la bağlantısına ilişkin, ‘Hizbulvahşet’in büyük abisi Ergenekon çıktı’ başlıklı haberine, Hizbullah’ın tepki gösterdiği maili geniş bir şekilde haber yapan Cumhuriyet, Hizbullah’ın Zaman’ı iddiaları yalanladığını söyledi. Hizbullah’ın açıklamasını birinci sayfadan, ‘Zaman’a Hizbullah Protestosu’ başlığı ile gören ve habere altıncı sayfanın üstünden geniş bir şekilde devam eden Cumhuriyet, Hizbullah’ın ilk kez bir basın açıklaması yaptığına dikkat çekti. 1997 yılından beri Mehmet Faraç imzası ile Hizbullah hakkında 50 tane haber ve yazı dizisine yer veren Cumhuriyet’in, örgütün sözcülüğünü üstlenircesine verdiği bu haber kafalarda soru işareti bıraktı. Zaman Gazetesi, 21 Temmuz'da manşetten verdiği haberde, terör örgütü Hizbulvahşet ile Ergenekon örgütünün ilişkisini olduğunu belirterek, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görev yapmış üç tanığın ifadelerine yer ver vermişti. (Haber 7) |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Baykalcılığın yazılı versiyonu olmuş. ;)
|
Hürriyet, İP, Ulusal Kanal, Aydınlık el ele
http://img77.imageshack.us/img77/9512/94852318uq8.jpg [B]Hürriyet, İP, Ulusal Kanal, Aydınlık el ele Başta Doğu Perinçek olmak üzere yöneticilerinin büyük bir bölümü Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanan İşçi Partisi ve Ulusal Kanal’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a yönelik saldırılarında Hürriyet gazetesini kılavuz olarak kullandıkları ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı karalama kampanyası başlatan Aydınlık Dergisi’nin 7-13 Temmuz tarihli haftalık sayısında verdiği haberin kaynağı Aydın Doğan’ın gazetelerinden Hürriyet çıktı. ''Tarikatçılıkla suçlanan üye'' Hürriyet Gazetesi’nin 24 Şubat 1991 tarihli sayısında 18. sayfadan verdiği haberde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç için, “Anayasa Mahkemesi'nin 'tarikatçı'lıkla suçlanan tartışmalı üyesi Haşim Kılıç'ın, 12 Eylül öncesinde İslam devrimi için silahlı mücadele veren bir grubun yayın organı olan Gölge dergisinin Ankara Temsilciliği'ni yaptığı belirlendi. Radikal İslamcı derginin 7. sayısının da Atatürk'e hakaret edildiği gerekçesiyle toplatıldığı öğrenildi. 1976 yılı içinde 10 sayı çıkarıldığı belirlenen derginin tüm sayılarında İslam devrimi için silahlı mücadele çağrısı yapılıyordu” şeklinde iddialara yer verilmişti. İlk hedef: Haşim Kılıç İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bazı parti yöneticileri, Ulusal Kanal’ın çok sayıda yöneticisinin Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanması üzerine harekete geçen Aydınlık Dergisi, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi’nin internet sitesi, yargıya yönelik çamur kampanyası başlattı. Ulusalcıların hedefinde ise doğrudan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç vardı. İP'çilere Hürriyet'ten servis! Ulusalcıların Haşim Kılıç’ı yıpratmak ve bu sayede ortalığı karıştırmak için kaynak arayışı da fazla sürmedi. Kılavuzları Hürriyet gazetesi, 1991 yılında birinci sayfadan giremediği, ancak 18. sayfasında bir köşeye sıkıştırarak verdiği bir haber Perinçek yandaşlarına adeta bayram ettirdi. Habere adeta saldırdılar Aydınlık dergisi, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi’nin internet sitesi, Hürriyet’in 24 Şubat 1991 tarihli sayısını ve bu sayıda yer alan Haşim Kılıç’a ilişkin haberi bulmakta zorlanmadı. Hürriyet’in birkaç satırlık haberine adeta saldıran Perinçek’in çevresi, günlerce katıldıkları kartel televizyonlarındaki canlı yayınlarda bu iddialarla Haşim Kılıç’a saldırdı. Haşim Kılıç’ı Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı ilan eden sözde ulusalcılar günlerce bu saldırılarını sürdürdü. İftiradan Tuncay Özkan da nemalandı İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Basri Özbey’in, Hürriyet’in 1991 yılında ortaya attığı bir iddiayı yeniden günmede taşıyarak Haşim Kılıç’ı istifaya davet etmesine tam destek veren sözde ulusalcıların şahı Tuncay Özkan da, desteğini bizkaçkişilyiz isimli internet sitesinde gösterdi. Habervaktim.com olarak, Hürriyet’in Haşim Kılıç’la ilgili iddialara yer verdiği, ancak 18. sayfasına sıkıştırdığı haberi yayınlıyoruz. Engin Kaşdaş-habervaktim.com http://img77.imageshack.us/img77/3558/65431952eo7.jpg http://img77.imageshack.us/img77/128/29364132mw4.jpg |
Yahudi'nin Hürriyet'i...
[center]
http://img61.imageshack.us/img61/898...m269932nm2.jpg [B]Yahudi'nin Hürriyet'i Hürriyet gazetesi, Yahudiler’in gazetesi çıktı. Azınlık gazetesi Şalom’un yaptığı ankete göre, Türkiye’deki yahudilerin yüzde 24,8’I Hürriyet’in devamlı okuru. Milliyet ve Vatan’la birlikte Doğan Grubu gazetelerinin Yahudiler arasındaki okunma oranı yüzde 38,6 oluyor. Yahudiler’in sevdikleri ilk üç gazetenin çok sayıda yalan irtica haberleriyle tanınan Hürriyet, Cumhuriyet ve Milliyet olması ise dikkat çekiyor.. “İLK ÜÇ”TE HÜRRİYET, CUMHURİYET VE MİLLİYET VAR Türkiye’de yaşayan Yahudiler’e hitap eden Şalom Gazetesi, Yahudi cemaatinin gazete alışkanlıkları ile ilgili bir anket düzenledi. Gazetenin internet versiyonunda yapılan ankete katılan bin 476 Yahudi’den 601’I “En sıklıkla hangi gazeteyi okuyorsunuz?” sorusuna bütün katılımcıların yüzde 24,8’ini oluşturan 601 kişi, “Hürriyet” cevabını verdi. Bu gazeteyi yüzde 13 (314 kişi) ile Cumhuriyet ve 231 kişi (yüzde 9,5) ile de Milliyet takip etti. Sabah gazetesi yüzde 9,4 (227 kişi) ile dördüncü, Doğan grubunun küçük gazetelerinden Vatan da yüzde 4,3 (103 kişi) ile beşinci sırada yer aldı. Ankete katılanların yüzde 39,1’ini oluşturan 947 Yahudi ise bu soruya “diğer gazeteler” cevabını verdi. BÜYÜK ÇAĞRI: BU GAZETEYİ BOYKOT EDİN BURHAN FELEK: “BEN YAHUDİ GAZETESİ’NDE YAZMAM” Hürriyet’in Yahudiler arasında açık ara birinci gazete çıkması, geçmiş yıllarda bu gazete ile Yahudi sermayesi arasında kurulan bağa ilişkin spekülasyonları akla getirdi. Eski gazeteci Ahmet Kahraman’ın “Cici Basının Sefalet ve Rezaleti” isimli kitabında, Meşrutiyet yıllarından itibaren gazetecilik yapan Burhan Felek’in, 1948 yılında Hürriyet’i kuran Sedat Simavi’nin gazetede yazma teklifine “Ben yahudi gazetesinde yazmam” karşılığını verdiği belirtiliyor. Gerçekten de Burhan Felek, Hürriyet’e hiç bir zaman girmeyecek ve ölünceye kadar 29 yıl Milliyet’te yazarlık yapacaktı. Kitapta ayrıca şu satırlara da yer veriliyor: “Hürriyet’in ilk günlerinde, gazetenin yazarlarından Bahadır Dülger bu yüzden kovulmuştu. Bahadır Dülger bir bakanın, ‘Hürriyet’i Yahudiler mi kurdurttu?’ sorusuna ‘evet’ cevabı verdiği için.” KOLOĞLU: “SİMAVİ, BURLA BİRADERLER’DEN YARDIM ALDI” Libya eski Başbakanlarından Suud Sadullah’ın oğlu, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Türk Büyükelçiliklerinde Basın Ataşeliği görevlerinde bulunmuş, pek çok gazete yönetmiş, Osmanlı ve yakın tarih ile basın tarihine ilişkin 60 kitaba imza atmış olan Orhan Koloğlu da, bir süre önce Aksiyon dergisinden Cemal Kalyoncu’ya verdiği röportajda, Hürriyet kurulurken Yahudi Burla Biraderler’in Sedat Simavi’ye destek verdiklerini anlatmıştı. Koloğlu şunları anlatmıştı:”Sedat Simavi, 1948’de Burla Biraderler’den yardım aldı Hürriyet’i kurarken. Kendisi mason değildi ama oğlu Erol Simavi’nin bağı vardı masonlarla. Parasal destek de aldı. Erol mason olsa ne olur ki. Zaten çok suluydu.” (Murat Unay – habervaktim.com) |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Hüdaverdi sen dipsiz bir kuyuya girdin kardeş :D
|
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Alıntı:
|
All times are GMT +3. The time now is 11:53. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025