Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Tartışıyorum (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=121)
-   -   Başkanlık Sistemi (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=177668)

akses 03-12-2017 16:29

http://fs5.directupload.net/images/170312/x5z4his9.png

akses 03-12-2017 16:29

http://fs5.directupload.net/images/170312/z287dd2w.png

akses 03-12-2017 16:30

http://fs5.directupload.net/images/170312/9j5o9chu.png

akses 03-12-2017 16:31

http://fs5.directupload.net/images/170312/8sb6vs97.png

akses 03-12-2017 16:32

http://fs5.directupload.net/images/170312/jroqfnsx.png

akses 03-12-2017 16:32

http://fs5.directupload.net/images/170312/yk76zfij.png

ak61 03-16-2017 18:21

18 yaşımda bu foruma üye oldum 2009'da, 15 yaşımdan beri Ak Parti'yi destekledim ve hala daha destekliyorum. Hukuk hep ilgi alanım oldu. Ben bu getirilen sistemin hukukçularca oluşturulduğuna inanmıyorum arkadaşlar. Burda çok ciddi sıkıntılar var ve birileri sayın Cumhurbaşkanımıza sanırım bunları açıklamıyor. Ülkede herşeyi eleştiren bir muhalefet olduğu için doğru bir eleştirisi varsa arada herşeyi eleştirdiği için gümbürtüye gidiyor. Cihannur abi'nin sistem için yaptığı analizlere katılmakla birlikte detaylı benzer bir analiz yapacağım. Ben 2010'daki referandum'daki Evet oyumdan pişmanım o yüzden bu referandumda henüz kararımı vermişte değilim. Slogan siyasetini sevmem şu bunu destekliyorsa gidip diğerine vermem. Mevcut anayasa mutlaka değişmeli ama gelmesi gereken anayasa da bu değil. Değerlendirmeye devam ediyorum. Vatanımıza milletimize hayırlı olsun.

ak61 03-16-2017 19:50

Bu sistemin önümüzdeki 20 yılda birçok aksaklıklar çıkaracağını düşünüyorum ve sistem tartışması son bulmayacak. Cumhurbaşkanımız yaşadığı sürece Başkan olarak seçilir buna bir endişem yok. Ancak uzun vadede eğer 3-4 adaylı bir seçimde varsayalım ki %40-%30-%20 gibi bir sonuç çıkarsa. 2.turda %40 oy alan aday seçimi kazansa bile meclis dağılımında çoğunluğu elde edemezse daha büyük bir sıkıntı olacak. Meclis de koalisyon olacak yada farklı partilerin dediği olacak Başkan farklı olacak. Veyahut 2.turda 2. Ve 3.partilerin adayları birleşip daha yüksek oy alırsa mecliste çoğunluk olmana rağmen bu seferde başkan farklı partiden olur. Gerçek demokrasi bu diyenler olabilir ama benim matematiğim bu sistemin istikrardan ziyade istikrarsızlığa da sebep olabileceği. Ayrıca yürütme organına Yasama'da bulunan bir partinin genel başkanlığı ve yargıya doğrudan üye seçimi hakkı tanınması başkanlık sisteminin temeli olan kuvvetler ayrılığına tamamen zıt. Sağdan bakıyorum soldan bakıyorum bir türlü bu sistem aklıma yatmıyor. Özellikle Başkan'ın tüzel kişilik kurabilmesi ilerde çekindiğim bir durum. Keşke süreli bir anayasa olsa bu mesela 10 yıl sonra bazı yetkiler kalksa. Erdoğan sonrası bu yetkilerin sevmediğim beğenmediğim birine geçmesi beni rahatsız eder. Ben hayır diyebilirmiyim? emin değilim sanırım diyemem ama oy kullanmayabilirim.

Cihannur 05-10-2017 12:55

Alıntı:

Cihannur Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1066799)
2017 halk oylamasında evet oranının % 60'ı geçebileceğine ihtimal vermiyorum; çünkü anketlere göre MHP tabanının çoğunluğu hayır oyu kullanacak. Ayrıca AK Parti'nin tabanında kararsız olan bir kesim de var ve bu kesim bugüne kadar evet tarafında olmadığına göre onların seçime katılmama ya da hayır oyu kullanma ihtimali de yüksektir. Halk oylamasında evet çıkarsa evet oranının % 50 ya da % 50'nin en fazla birkaç puan üstünde bir oran olacağı kanısındayım. Anketlere baktığımızda şu anda bıçak sırtı bir durum söz konusu; ama şunu da belirteyim ki evet tarafı biraz daha önde.


16 Nisan 2017 Halk oylaması beklentilerle uyumlu bir şekilde % 51 Evet % 49 Hayır durumuyla sonuçlandı. Hayırlısı olsun.

Yapılmış olan bu halk oylamasıyla başkanlık sistemine geçtik diyemiyorum. Çünkü böyle başkanlık sistemi olmaz! Bir şahsa hem parti genel başkanı hem de başkan olma imkânı veriliyorsa orada başkanlık sisteminden yani gerçek bir sert kuvvetler ayrımından söz edilemez. Çünkü eğer parti genel başkanı olan bir şahıs, başkanlık seçimini kazanıp başkan seçilir ve genel başkanı olduğu siyasi parti de aynı gün yapılacak olan genel seçimde mecliste salt çoğunluğu elde ederse hem yürütmeye hem de yasamaya direkt olarak hâkim olabilecektir; böyle bir durumda başkanlık sisteminin özünü oluşturan sert kuvvetler ayrımından bahsetmek abesle iştigal etmek olacaktır.

Başkanlık sisteminin Türkiye'ye uygun bir yönetim modeli olmadığını dilimiz döndüğünce anlattık. Yasama seçimiyle yürütme seçimini birbirinden ayırıp parlamenter sistemdeki tek başlılığı bırakıp çift başlı bir yönetim sistemi olan başkanlık sistemine geçmek Türkiye'ye uymaz. Maalesef ki sözümüzü dinletemedik ve Türkiye'ye uygun olmayan çift başlı başkanlık sistemi(!) yönetim modeline geçtik.

Geçmiş olduğumuz bu yönetim modelinin Türkiye'ye niye uymayacağını çok basit bir misalle kanıtlayayım. Yıl 2019... 3 Kasım 2019 tarihinde hem başkanlık seçimini hem de milletvekilliği genel seçimini yaptığımızı varsayalım. Başkanlık seçimini AK Parti'nin başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın kazandığını ve milletvekilliği genel seçiminde ise mecliste salt çoğunluğu CHP'nin elde ettiğini varsayalım. Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi sonucunda Türkiye'de yönetimde çift başlılık oluşacak, yürütmenin başında AK Partili başkan Erdoğan, yasamanın başında ise CHP bulunacaktır. Böyle bir tablodan istikrar ve güven çıkar mı?! Elbetteki çıkmaz. Başkanlık sisteminin Türkiye'deki en koyu savunucusu olan Prof. Dr. Burhan Kuzu bile böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi sonucunda siyasi istikrar ve güvenin sağlanacağını ve AK Partili bir başkan ile CHP'li meclis çoğunluğunun Türkiye'yi 5 yıl boyunca istikrar ve uyum içinde yönetebileceklerini iddia etmez, iddia edemez!

Bir de tersi ihtimali düşünelim. 3 Kasım 2019 tarihinde başkanlık seçiminin ve milletvekilliği seçiminin yapıldığını, başkanlık seçimini CHP'li bir adayın kazandığını ve milletvekilliği seçiminde ise mecliste salt çoğunluğu AK Parti'nin elde ettiğini varsayalım. Bu sonuç muvacehesinde de Türkiye'nin yönetiminde güven ve istikrar sağlanamayacak, CHP'li bir başkan ile AK Partili meclis çoğunluğu arasında yönetim krizleri yaşanma ihtimali yüksek olacaktır.

Bunları bildiğim için başkanlık sistemine teoride itirazım olmadığı hâlde sistemin pratikte Türkiye'de uygulamaya konulmasına karşıydım, karşıyım. Sert kuvvetler ayrımlı dolayısıyla çift başlı başkanlık sistemi Türkiye'ye uygun bir yönetim modeli değildir. Türkiye için uygun olan yönetim modeli; cumhurbaşkanının yetkilerinin sembolik seviyeye düşürüldüğü, iki turlu dar bölgeli barajsız seçim sistemli, gevşek kuvvetler ayrımlı pür parlamenter sistemdir. Dilerim ki 16 Nisan 2017 Referandumuyla geçmiş olduğumuz Türkiye'ye uygun bir yönetim modeli olmayan başkanlık sisteminden(!) tez zamanda kurtularak Türkiye'ye uygun yönetim modeli olan pür parlamenter sisteme geçeriz.

Cihannur 04-23-2018 15:27

Başkanlık sistemine karşı itirazlarımı defalarca yazdım, söyledim. Türkiye olarak 16 Nisan 2017 tarihinde kabul edilen halk oylamasıyla görünürde başkanlık sistemi olan fakat gerçekte başkanlık sistemi olmayan cumhurbaşkanlığı sistemi isimli bir yönetim modeline geçiş yaptık.

Bu yönetim modeline itirazlarımı yaptım, yapıyorum. Yeni geçtiğimiz bu yönetim modelinin zararının faydasından daha fazla olduğu bir yönetim modeli olduğu kanısındayım. Parlamenter sistem, cumhurbaşkanlığı sistemine ya da başkanlık sistemine göre daha stabil ve daha iyi işleyen bir yönetim modelidir; hele ki cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırıldığı ve iki turlu dar bölgeli ve barajsız seçim sistemi içeren bir pür parlamenter sistem tam bize uygun bir yönetim modelidir.

Cumhurbaşkanlığı sistemi isimli bu yönetim modeline geçtiğimizde ilk başta üzülüyordum. Türkiye, 21. yüzyıl boyunca bu yönetim sistemiyle nasıl devam eder diye endişeleniyordum. Fakat daha sonra düşündüm ki kanımca mademki Deccaliyet Çağı'nı yaşıyoruz, yaşamakta olduğumuz bu kötü ve korkunç Deccaliyet Çağı'ndan sonra iyi ve huzurlu Mehdiyet Çağı'nı beklemeliyiz. Öyleyse endişe edilecek bir durum söz konusu değil. Mehdiyet Çağı'na geçtiğimizde yönetim modeli sorunumuza, sorunlarımıza da çözüm bulacağızdır inşaallah.

Cihannur 05-10-2018 07:19

Başkanlık sistemiyle ilgili olarak bugüne kadar daha ziyade teorik değerlendirmelerde bulunduk. Fakat artık bu yönetim modeline benzer bir yönetim modeli olan cumhurbaşkanlığı sistemine 24 Haziran 2018 tarihinde resmen geçiş yapıyoruz. Öyleyse şimdi bu konu üzerinde pratik değerlendirmelerde bulunma zamanı gelmiştir.

YSK tarafından yapılan açıklamaya göre 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde cumhurbaşkanlığına şu altı kişi aday olmuştur: Recep Tayyip Erdoğan, Meral Akşener, Muharrem İnce, Temel Karamollaoğlu, Selahattin Demirtaş ve Doğu Perinçek.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimiz için bu sisteme göre parti iktidarı değil şahıs iktidarı söz konusudur. O yüzden 24 Haziran 2018 tarihinde cumhurbaşkanlığı seçiminin 1. turunda yukarıda ismi geçen altı adaydan biri salt çoğunluk olan en az % 50 + 1 oy alırsa cumhurbaşkanı seçilecek ve hükümeti kuracaktır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1. turunda hiçbir aday salt çoğunluğa ulaşamazsa, seçimde en çok oyu almış olan iki aday 8 Temmuz 2018 tarihinde tekrar yarışacak ve o iki aday arasında kim daha fazla oy alırsa o kişi cumhurbaşkanı seçilecek ve hükümeti kuracaktır.

Türkiye'de bundan böyle artık parti iktidarı yok şahıs iktidarı var! Bu yüzden siyasi partilerin 'bana oy verin çünkü ben size diğer siyasi partilerden daha iyi hizmet ederim' deme durumları kalmamıştır. Siyasi partilerin görevi bundan böyle yasama faaliyetlerine hasredilmiştir. Siyasi partiler artık ülkeyi yönetemeyecek, yasama faaliyetleriyle iştigal edecek ve ülkeyi cumhurbaşkanı seçilen partili ya da partisiz kişiler yönetecektir.

Bu durum doğal olarak çift başlılığı getiriyor. Bir tarafta ülkeyi yöneten cumhurbaşkanı (yürütme iktidarı) ve diğer tarafta ise yasama faaliyetlerinde çoğunluğa sahip olan siyasi parti ya da siyasi partiler çoğunluğu (yasama iktidarı) var. Bunu güncel ve somut siyasi tablomuzla birlikte misallendireyim.

24 Haziran 2018 Milletvekilliği Seçimine % 10'luk seçim barajını geçmesi normalde kesin olan iki ittifak grubu (Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı) ve barajı geçme ihtimali bulunan HDP ve barajı kesine yakın ihtimalle geçemeyecek olan diğer birkaç siyasi parti giriyor.

Burada % 10'luk antidemokratik seçim barajına bir bahis açayım. % 10'luk antidemokratik seçim barajı cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte antidemokratikliğin de ötesine geçerek hukuksuz duruma düşmüştür. Niye böyle söylediğimi izah edeyim. Genel seçimlere % 10'luk seçim barajı konulmasının kanuni gerekçesi koalisyonların önlenerek ülkenin yönetiminde istikrarın sağlanmasıdır. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimize ve dolayısıyla yürütmede koalisyon ihtimali meselemiz kalmadığına göre hukuksuz duruma düşmüş olan % 10'luk antidemokratik seçim barajı iptal edilmelidir. Bunu yapması gereken merci ise Anayasa Mahkemesi'dir. Anayasa Mahkemesi bu konuyla ilgili olarak bir toplantı yaparak şu minvalde bir karar almak durumundadır:

"Türkiye'de cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte yürütmede koalisyon oluşması ihtimali ve dolayısıyla % 10'luk antidemokratik seçim barajının kanuni gerekçesi ortadan kalkmıştır. Bu yüzden % 10'luk seçim barajı yasasını oy birliğiyle iptal ediyoruz."

Bu kısa bahisten sonra konumuza dönelim. 24 Haziran 2018 Genel Seçimine AK Parti ve MHP oy pusulasında, BBP ise adaylarının oy pusulası dışında AK Parti listelerinde gösterilmesiyle Cumhur İttifakı'yla giriyor. İyi Parti, CHP ve Saadet Partisi ise oy pusulasında ve Demokrat Parti ise adaylarının başka parti ya da partilerin listesinde gösterilmesiyle Millet İttifakı'yla giriyor. Cumhur İttifakı (AK Parti, MHP ve BBP) cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'ı destekliyor; Millet İttifakı'ndaki (İyi Parti, CHP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti) Demokrat Parti dışındaki siyasi partilerin her biri kendilerinin cumhurbaşkanı adayını destekliyor. Demokrat Parti ise cumhurbaşkanlığı seçiminde Meral Akşener'i destekliyormuş. HDP ise genel seçime bildiğim kadarıyla tek başına girecek ve cumhurbaşkanlığı seçiminde ise kendi adayları olan Selahattin Demirtaş'ı destekliyor.

Bu kısa izahattan sonra seçim sonucuna ilişkin olarak gerçekleşmesi muhtemel tahminlerde bulunayım. Farz edelim ki 24 Haziran 2018 akşamı cumhurbaşkanlığı seçimini Recep Tayyip Erdoğan kazanarak yürütme iktidarına sahip oldu. Ve bunun yanı sıra Cumhur İttifakı (AK Parti ve MHP) genel seçimde salt çoğunluğa yani 300'den fazla milletvekili sayısına ve mesela 315 milletvekili sayısına ulaştı. Bu durumda sistemin demokratik eksikliklerini bir yana koyarsak muhtemel 24 Haziran 2023 Genel Seçimlerine kadar yönetimde ufak tefek sorunlar yaşanabilmekle birlikte genel olarak istikrarlı bir dönem geçirilebilir.

Şimdi ise somut siyasi tabloda gerçekleşmesi muhtemel başka bir tahminde bulunayım. Farz edelim ki 24 Haziran 2018 akşamı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi; fakat Cumhur İttifakı mecliste salt çoğunluktan az sayıda milletvekiline mesela 285 milletvekiline sahip oldu. HDP'nin % 10'luk seçim barajını geçtiğini ve Millet İttifakı'nın (İyi Parti, CHP ve Saadet Partisi) + HDP'nin genel seçimdeki toplam milletvekili sayısının 315'i bulduğunu varsayalım. Bu gerçekleşemeyecek bir seçim tablosu mudur? Hayır, elbette ki gerçekleşebilecek bir seçim tablosudur. HDP, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde % 13,12 oranında ve 1 Kasım 2015 Genel Seçiminde ise % 10,78 oranında oy almış ve her iki genel seçimde de % 10'luk seçim barajını aşmıştı. Eğer HDP, 2015 Genel Seçimlerindeki oy oranını koruyorsa 24 Haziran 2018 Genel Seçiminde de % 10'luk seçim barajını aşarak meclise girebilir.

24 Haziran 2018 akşamı bu ikinci tahminimde olduğu şekilde yani Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilerek yürütme iktidarını elde ettiği, fakat Erdoğan'ı destekleyen Cumhur İttifakı'nın parlamentoda azınlıkta kalarak Erdoğan'ın karşısında olan Millet İttifakı + HDP'nin parlamentoda çoğunluğu yani yasama iktidarını elde ettiği bir siyasi tabloyla karşı karşıya kalırsak, o siyasi tablo durumunda cumhurbaşkanlığı sistemi dedikleri bu sistemdeki bu çift başlılıkla ülkemizde 5 yıl boyunca muhtemel 24 Haziran 2023 Genel Seçimlerine kadar istikrarlı bir yönetim sürdürülebilir mi?! Dünya üzerinde bunu iddia eden bir kişi bile var mı?!

Başka bir soru daha sorayım: Yukarıdaki ikinci tahminimdeki senaryonun gerçekleştiğini varsayalım. Bu sistemi savunan AK Partililer o durumda 24 Haziran 2018 akşamı "Oh ne güzel bir seçim oldu. Bizim ittifakımız olan Cumhur İttifakı parlamentoda azınlıkta kaldı ama sorun değil; çünkü yürütme iktidarını Cumhurbaşkanı Erdoğan kazandı ve yasama-yürütme genelinde oluşmuş olan çift başlılık hiç sorun değildir" diyebilecekler midir? Eğer onlar cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bu sistemi samimiyetle savunuyorlarsa bu minvalde bir şeyi söylemeleri gerekir. Çünkü bu sistem çift başlı bir yönetim modelidir ve cumhurbaşkanı ile yasama çoğunluğunun farklı siyasi görüşe sahip olması durumunda yönetimde doğal olarak çift başlılık oluşur.

Türkiye'nin siyasi yapısı çift başlı bir yönetim modeline uygun değildir. Başkanlık sistemine de ona benzeyen cumhurbaşkanlığı sistemine de işte bu yüzden ısrarla karşı oldum, karşıyım. Temenni etmiyorum elbette ama Türkiye olarak 24 Haziran 2018 akşamı eğer yukarıdaki ikinci tahminimde olduğu üzere yürütme iktidarına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçildiği ve yasama çoğunluğuna ise Millet İttifakı + HDP'nin sahip olarak yasama iktidarını bunların elde ettiği bir siyasi tabloyla karşı karşıya kalırsak, başkanlık sistemini ya da cumhurbaşkanlığı sistemini savunanların yüzünü işte o akşam ve ertesi sabah olan 25 Haziran 2018 sabahında görmeyi çok isterim.

akses 05-10-2018 08:09

Sistem birden değişemiyor malesef. Erdoğan ın kazanacağı varsayılarak halk seviniyor.

Bu seçim umudumuz Erdoğan ve Ak Parti çoğunluklu meclis.

Darbecilerin umudu parlementer sistem bitmiştir. Geriye dönüş yok.

Halk ; Başkanlık verdiğine ,Meclis de çoğunluğu vermez ise olacakları artık düşünmeli.Sandığa bilinçli gitmeli.

Bu ilk seçim çok önemli bu yüzden.

Erdoğan ve Ak Parti yüksek oy yüzdesiyle gelmeli.

CHP PKK FETÖ işbirliğinin ülkeyi felakete götüreceğini seçmen idrak etmeli.

Muhalefet eskiden olduğu gibi rehaveti bırakmalı halkın sesine kulak vermeli. FETÖ PKK desteğinine talip olmamalı. Halkı inandırabilirse iktidar olur. Halk memnun kalırsa tekrar olur.

Aksi halde Ak Parti hep iktidar olur.

Erdoğan yaşadığı müddetçe Başkan olur.

Muhalefetin kendine çeki düzen vermesi gerekir.

Halk FETÖ PKK tehlikesi devam ederken Ak Parti den başka tercihe kaymamalı.

Etrafımız sarılı, gavur donanması Akdeniz'e demirlendi.

Finansal saldıralar devam ediyor.

Dik ve sağlam durarak , Erdoğan ve Ak Partili bir tercih ile düşmanın elini zayıflatmalıyız.

Zira Ak Parti ve Erdoğan çok profesyonel bir şekilde bunlarla mücadele edecek.

Bunu dünya alem biliyor.

PKK FETÖ CHP koalisyonlu bir Meclis ve Başkan'lık, ülkeyi gavura teslim etmek, hazineyi boşaltmak, yatırımları iptal etmek, IMF ile anlaşmak demektir.

Halk doğru tercih yaparsa bu sistem iş görür.

Demekki neymiş? NASIL İSENİZ ÖYLE YÖNETİLİRSİNİZ.

PKK FETÖ CHP bu seçimde ebedi bir karanlığa gömülmeli ve ülkemiz bir şahlanışa geçmeli.

Milletimizin bu günkü iktidar ile yaşadığı sıkıntıları varsa bir kenar koysun. Eleştirilerini seçim sonrasına saklasın ve tercihini iktidardan taraf yapsın. Zamanın ruhu SEÇMENİ BİLİNÇLİ OLMAYA ZORLUYOR.

Erdoğan ve ekibinin tabiki hataları olmuştur. Olacaktır da. Ama şimdi eleştiri ve had bildirme zamanı değil. İçerden dışardan yapılan saldırıların amacı halkı fakirleştirmek. FETÖ PKK düzenini ülkemizde diri tutmak.

Buna son verelim. Her şey çok güzel olacak.




.

Cihannur 05-10-2018 08:50

Alıntı:

akses Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1073698)

PKK FETÖ CHP koalisyonlu bir Meclis ve Başkan'lık, ülkeyi gavura teslim etmek, hazineyi boşaltmak, yatırımları iptal etmek, IMF ile anlaşmak demektir.

Halk doğru tercih yaparsa bu sistem iş görür.

Eğer cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bu sistemi samimiyetle savunuyorsanız cumhurbaşkanının ve meclis çoğunluğunun farklı siyasi görüşler tarafından temsil edildiği durumlarda da savunmalısınız. Çünkü başkanlık sistemi ya da cumhurbaşkanlığı sistemi denilen sistemlerin her ikisi de çift başlılık ihtiva etmektedir. Önceki mesajımda sadece iki misal verdim. Sistemde başka türlü de çift başlılık oluşabilir. Mesela cumhurbaşkanlığına Meral Akşener'in seçildiği ama meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı'nın elde ettiği bir sonuç da gerçekleşebilir.

"Ben bu sistemi (cumhurbaşkanlığı sistemi) savunuyorum ama yönetimde ancak tek başlılık oluştuğunda yani cumhurbaşkanı ile meclis çoğunluğunun aynı siyasi görüşte ya da birbirleriyle ittifakta olduğu durumlarda savunuyorum; yönetimde çift başlılık oluştuğu yani cumhurbaşkanının siyasi görüşü ile meclis çoğunluğunun siyasi görüşü birbirlerine karşıt olduğu durumlarda bu sistemi savunmuyorum" demek gerçekte bu sistemi savunmamak anlamına gelir. Eğer bu sistemi samimiyetle savunuyorsanız misal verdiğim üzere cumhurbaşkanlığına Erdoğan'ın seçildiği fakat meclis çoğunluğuna Erdoğan'ın karşısındaki siyasi görüşlerin hâkim olduğu durumda da savunmalısınız. Çünkü başkanlık sistemi de cumhurbaşkanlığı sistemi de doğaları gereği ihtiva ettikleri çift başlılık nedeniyle çift başlılığa açık yönetim modelleridir.

Sorum çok basit: 24 Haziran 2018 akşamı yönetimde herhangi bir şekilde çift başlılık oluşur da cumhurbaşkanı ve meclis çoğunluğu farklı siyasi görüşe sahip olursa, 'Yönetim sistemimiz ne güzel, demokratik de bir seçim yaptık ve artık kafamız muhtemel 24 Haziran 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekillliği Seçimlerine kadar rahat' diyebilecek misiniz? Eğer herhangi bir şekilde çift başlılığın oluştuğu bir sonuç sonrasında 24 Haziran 2018 akşamında ve 25 Haziran 2018 sabahında bunu diyemeyecekseniz lütfen bu sistemi savunmayın. Çünkü defalarca belirttiğim üzere başkanlık sistemi de cumhurbaşkanlığı sistemi de çift başlı birer yönetim modelidir ve bu sistemleri savunanlar onların ihtiva ettiği çift başlılığı da savunmak durumundadır.

akses 05-10-2018 12:07

Eskiye dönüş olmaz artık. FETÖ PKK CHP için talan ortamını oluşturmak için herhangi bir sistem gerekmez. Onlar her sistemi kabul eder yeterki talan edecek bir yer olsun.

Bu yeni sistem devam eder. Halk Ak Parti ye tepki için YIKIM İTTİFAKINA OY VERİRSE, kazanan Erdoğan bunu halka anlatmak için yine meydanlara iner. Ta ki halk karını zararını anlayana kadar.

Yeryüzünde mükemmel bir sistem şu an yok.

Biz oluşturduğumuz sistemi deneyerek göreceğiz.

Yıkımcılara oy verilmez ise ne ala, verilirse halkın tercihidir.

O takdide Ak Parti eksiklerini araştırır,kendine bir çeki düzen verir, yıkımcıların meclisteki rezilliklerinden bir kazancı olmayan halk ÇALIŞANA OYUNU MUTLAKA VERİR. YIKIMCILARA DEĞİL.

Yaşamadan göremeyiz.

Zaman kaybedilmek istenmiyorsa halk sinirle değil, mantıkla karar verir.

Aksi takdirde bir süreci yaşar ve görürüz, ama parlementer sisteme dönülmez.

Cihannur 05-10-2018 18:29

Alıntı:

akses Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1073716)

Bu yeni sistem devam eder. Halk Ak Parti ye tepki için YIKIM İTTİFAKINA OY VERİRSE, kazanan Erdoğan bunu halka anlatmak için yine meydanlara iner. Ta ki halk karını zararını anlayana kadar.

Anlaşamadığımız nokta şurası: Eğer bu sistemi samimiyetle savunuyorsanız çift başlılığı arızi bir durum olarak görmemeniz gerekir. Cumhurbaşkanlığına Erdoğan'ın seçilip meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı'nın elde edip yönetimde tek başlılığın oluşması nasıl doğalsa, cumhurbaşkanlığına Erdoğan'ın seçilip meclis çoğunluğunu Millet İttifakı + HDP'nin elde etmesiyle yönetimde çift başlılığın oluşması da bu sisteme göre o kadar doğal bir durumdur. Tersinden bir misal verirsem cumhurbaşkanlığına Meral Akşener'in ya da Muharrem İnce'nin seçilip Millet İttifakı + HDP'nin meclis çoğunluğunu elde edip yönetimde tek başlılığın oluşması nasıl doğalsa, cumhurbaşkanlığına Meral Akşener'in ya da Muharrem İnce'nin seçilip meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı'nın elde ederek yönetimde çift başlılığın oluşması da o kadar doğaldır.

24 Haziran 2018 akşamı yönetimde muhtemel bir çift başlılık oluştuğu yani cumhurbaşkanının siyasi görüşüyle meclis çoğunluğunun siyasi görüşünün birbirlerinden farklı veya birbirlerine karşıt olduğu bir durumda bu sistemi savunanlar olarak 'eyvah' diyeceksiniz aradığınız yönetim sistemi bu değildir! Ve eğer seçim sonucunda cumhurbaşkanının siyasi görüşüyle meclis çoğunluğunun siyasi görüşünün birbirlerinden farklı olduğu bir siyasi tablonun ortaya çıkmasını büyük bir sorun olarak algılıyorsanız gerçekte bu sistemden yana değilsiniz demektir. Çünkü ısrarla vurguladığım üzere başkanlık sistemi de cumhurbaşkanlığı sistemi de çift başlılık ihtiva eden yönetim modelleridir ve bu sistemlerin iyi birer yönetim modeli olduğunu samimiyetle savunanların bu sistemlerin temel özelliklerinden biri olan çift başlılık durumunu doğal karşılamayıp yadırgamaları düşünülemez.

akses 05-10-2018 18:47

Mükemmel sistem ne?

Dünya da ya krallık ya diktatörlük var. Bize dayatılan parlementer sistemden bıktık.

Sezer tipli biri Cumhurbaşkanıyken yaşadıklarımız ortada.

Başkanımız belli. Meclis için de halk gözünün önüne baksın, Başkan'ın adamlarına oy versin. Vermiyorsa keyfi bilir. Halk ne derse o.

Tahminim Ak Parti MHP BBP mecliste çoğunluğu elde eder. KORKULACAK BİR DURUM YOK.

Cihannur 05-10-2018 19:06

Alıntı:

akses Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1073718)
Mükemmel sistem ne?

Dünya da ya krallık ya diktatörlük var. Bize dayatılan parlementer sistemden bıktık.

Türkiye için en uygun yönetim modelinin cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırıldığı iki turlu dar bölgeli barajsız pür parlamenter sistem olduğu kanaatindeyim. Çünkü iki turlu dar bölgeli barajsız pür parlamenter sistem, büyük ihtimalle tek parti iktidarlarının göreve gelmesinin sağlandığı tek başlı bir yönetim modelidir ve dolayısıyla başkanlık sisteminde de cumhurbaşkanlığı sisteminde de var olan çift başlılık sorunu o sistemde yoktur.

akses 05-10-2018 19:09

Cumhurbaşkanlığının pasif kaldığı sistemden hayır gelmedi gelmez de. Masraf makamı olmaktan öteye gitmez.

Cihannur 05-17-2018 22:10

Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde ve genel seçimde oluşması muhtemel siyasi tablolar üzerinden yaptığım misallendirmelerden de açıkça görüleceği üzere başkanlık sistemi ya da cumhurbaşkanlığı sistemi yönetim modeli Türkiye gibi ülkelerde seçimlerde ancak tek başlılığın sağlandığı durumlarda verimli olabilir ve stabil işleyebilir. Tersine durumlarda yani cumhurbaşkanıyla -ya da başkanla- meclis çoğunluğunun farklı siyasi görüşten oluştuğu durumlarda sorunlu olan ve stabil olmayan bir yasama-yürütme yönetimine yol açar.

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçiminde cumhurbaşkanlığına Recep Tayyip Erdoğan'ın seçildiği ve meclis çoğunluğunu ise Millet İttifakı + HDP'nin elde ettiği bir çift başlılık durumunda ya da cumhurbaşkanlığına Meral Akşener'in ya da Muharrem İnce'nin seçildiği ve meclis çoğunluğunu ise Cumhur İttifakı'nın elde ettiği çift başlılık durumunda muhtemel 24 Haziran 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçimine kadar Türkiye'nin istikrarlı bir biçimde yönetilebileceğini kim iddia edebilir?! Böyle bir şeyi akıl sağlığı yerinde ve aklı başında olan hiç kimse iddia edemez!

Mademki başkanlık sistemi ya da cumhurbaşkanlığı sistemi bilhassa Türkiye gibi siyasi kutuplaşmanın yoğun olarak yaşandığı ülkelerde seçimlerin sonucunda ancak tek başlılığın oluştuğu durumlarda işlevseldir ve çift başlılık oluştuğunda ise sorunlu birer yönetim modelidir, öyleyse bunun böyle olduğunu halkın bilmesi doğrusudur.

Cihannur 06-21-2018 13:07

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kral FM'in programcılardan Gezegen Mehmet'le yaptığı röportajda "İttifakların içerisinde de koalisyonlar oluşmaz diye bir şey yok. Mesela Cumhur İttifakı'nda böyle bir şey oluşur mu göreceğiz. 300'ün altında kalırsa o zaman bir koalisyon arayışına gidilebilir o da ayrı konu" demiş.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilince hani koalisyonlar ortadan kalkacaktı, hani bir daha koalisyonlar olmayacaktı?!

Başkanlık sistemi ya da cumhurbaşkanlığı sistemi hangisi olursa olsun bu sistemlerin uygulandığı bilhassa Türkiye gibi kutuplaşmanın yoğun olduğu ülkelerde yönetimde istikrarın sağlanabilmesi için hem başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı seçiminin hem de parlamento seçiminin aynı siyasi görüş tarafından kazanılması gerektiğini defalarca dile getirdik. Eğer hem cumhurbaşkanlığı seçimini hem de parlamento seçimini aynı siyasi görüş kazanamazsa, bu durumda ya başka siyasi parti ya da partilerle ittifaka gitmek ya da koalisyon yapmak durumunda kalınır.

Cihannur 06-24-2018 23:35

Türkiye'mizde uygulamaya konulmuş olan cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk seçimi 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirildi. Seçimlerin genel sonucuna göre AK Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yürütme iktidarını kazanarak cumhurbaşkanı seçildi; fakat AK Parti, yasama iktidarını elde edemeyerek parlamentonun salt çoğunluğu olan 301'den daha az milletvekili çıkardı.

Başkanlık sisteminin ve cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamenter sistem gibi tek başlı bir yönetim modeli olmadığını, çift başlı birer yönetim modeli olduğunu söyleye geldik. Başkanlık sistemine de cumhurbaşkanlığı sistemine de itiraz ederek karşı çıkan ve karşı olan benim gibi insanların vurgulamış olduğu çift başlılık durumu cumhurbaşkanlığı sisteminin daha ilk seçiminde ortaya çıktı.

24 Haziran 2018 Milletvekilliği Seçiminin kesin sonucunda oluşacak parlamento tablosuna göre AK Parti'nin meclisten tek başına yasa çıkarabilecek hâkimiyeti kalmayacağı gibi, AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hazırlatacağı Türkiye bütçelerinin mecliste kabul edilmesini tek başına sağlayabilecek milletvekili çoğunluğu sayısına da -eğer çoğunlukta olan diğer siyasi partiler karşı çıkarlarsa- sahip olamayacak. Başka bir deyişle söylersek yürütme iktidarına sahip olan AK Parti, TBMM'de azınlıkta kalarak yasama iktidarına sahip olamadı. İşte çift başlılık budur!

24 Haziran 2018 Milletvekilliği Seçiminin sonuçlarına göre parlamentonun anahtar partisi MHP olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, genel olarak ve normalde meclisten yasa çıkartabilmek için de Türkiye bütçelerinin meclisten geçirilerek yasalaşmasını sağlayabilmek için de MHP'yi ikna etmek durumunda kalacaktır. Eğer MHP ikna edilemez ve TBMM'deki diğer siyasi partiler de karşı dururlarsa, AK Parti, meclisten yasa çıkartamayacak ve Türkiye bütçelerini de meclisten geçirtemeyecektir.

Hayırlısı olsun.

Cihannur 06-25-2018 11:48

AK Parti ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadar 16 yıllık iktidarlarında 7 Haziran 2015 - 1 Kasım 2015 tarihleri arası hariç olmak üzere istedikleri yasayı istedikleri zaman meclisten geçirebilecek güce sahipti ve bunu yaptılar. Ayrıca AK Parti bugüne kadar 16 Türkiye bütçesini istediği gibi yapıp meclisten geçirebilecek güce sahipti ve AK Parti, iktidarı boyunca Türkiye bütçelerini meclisimizden rahatlıkla geçirerek yasalaştırabildi ve bütün bunları parlamenter sistem yürürlükteyken gerçekleştirdi.

Şimdi ise cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik ve bu sistemin ilk milletvekilliği seçiminin sonucuna göre AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın meclisten tek başlarına yasa çıkarabilecek gücü de Türkiye bütçesi geçirebilecek gücü de yok! Bu da açıkça şu anlama geliyor ki AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 yıllık iktidarları boyunca sahip oldukları güçten daha az bir güçle cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk döneminde yollarına devam etmek durumunda kalacaklar. 24 Haziran 2018 Milletvekilliği Seçiminin kesin sonucuyla oluşacak milletvekilliği dağılımında zaman içinde AK Parti'nin salt çoğunluğu elde edeceği bir tablo oluşmadığı müddetçe de muhtemel 24 Haziran 2023 Seçimlerine kadar bu durum böyle devam edecek.

AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mevcut durumdaki avantajı AK Parti ile MHP'nin Cumhur İttifakı kurmuş olmasıdır. Cumhur İttifakı önümüzdeki dönemde de devam ederse ülkemizde ciddi bir sıkıntı yaşanmadan istikrarlı bir yönetim sürdürülebilir.

appar 01-12-2025 01:06

başkanlık sistemi şarttı şükür oldu


All times are GMT +3. The time now is 13:00.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025