Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Tasavvuf (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=329)
-   -   Tasavvuf nedir? (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=93159)

fican 12-18-2014 14:47

Halîfe olmadığı, mâneviyattan yetkisi olmadığı halde halîfe ve mürşitlik dâvâsındaki tarîkat eşkıyâları ise yol kesici ve mezar soyuculardan daha da beterdirler. Bu türlü sahteleri hemen avâmın ölçmesi mümkün değildir. Zaman geçtikçe, ALLAHU TEÂLÂ Hazretleri’nin rahmeti (Settâru’l-uyûb : ayıplar örtücü sıfatı) üzerinden kaldırılır. Mutlakâ teşhir olunur. Bilmeden, bu günahı irtikap eden bâzı saf, tertemiz yaşamış insanlara dünyâda cezâ verilmese dahi hesab günü biat selahiyeti verilmediği halde “verâset-i Nebî taşıyorum” diye, yani “bana biat eden Peygamber’ine biat vecîbesini yerine getirmiş olur” diye yalan söylediğini bile bile, gerçek yolu sarpa sardıranların huzûr-ı ilâhîde halleri nice olacak?

ALLÂH’ın tertib ve tanzimi, Sûre-yi Fetih 10’ncu âyetteki beyânı : “Muhâkkak ki, sana biat edenler, ancak ALLAH’a biat etmektedirler. ALLÂH’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de ALLÂH’a verdiği ahde vefâ gösterirse ALLAH ona büyük bir mükafat verecektir.”

Bu âyet-i celîle her ne kadar Hudeybiye biatı olarak tahakkuk etmiş ise de, hâdiseler
zamâna göre zuhur etse de, tecellî eden rahmeti kıyâmete kadar geçerlidir. Şâhidim; şüphe edilmesin.
ALLÂH’ın bu türlü vazîfelendirmediği kişilerde de rahmet-i ilâhînin varolduğunu düşünmek... Rahmet-i ilâhîye vesile kıldığı kâmil insanın vazîfesinin ALLÂH’ın tertibi olduğunu bilmeden, enâniyete düşerek, “ben de yaparım” anlamında bu günaha cüret edenler, bilemediklerinden, “vazîfe yapıyorum” diye nâçiz şahıslarında varlık görenler, vazîfeleri olmadığı halde “biat vecîbesinde sâlâhiyetliyim” diye ALLÂH’ın kullarını bu türlü rahmet-i ilâhîden mahrum edenler huzûr-ı ilâhîde mâsum kulların uğradıkları zararın hesâbını ayrı ayrı kişilere verebilecekler mi?!.. Güç, kuvvet ancak ve ancak Hazret-i ALLÂH’a mahsus olup, bu gücü şahsına mâleden gâfillerin şerrinden ALLAH cümle kullarını korusun, âmîn.

Makâmâtı görüp, geçmiş gibi söz söyleyen vâiz;
Sevâbı terk edip, şekl-i hatâyı belleyen vâiz;
Kuru dâvâ ile ukbâda devlet bekleyen vâiz;
Rükû eder de mihrâbın neden kâm olduğun bilmez!.
(Abdülaziz Necâtî Efendi)

PİRİ GALİBİ

fican 12-21-2014 14:40

Nil Nehri’nin mevcudiyetinden habersiz bedevi Mısır Sultanı’nı ziyaret için çok kıymetli hediye bir desti su ile ziyarete gitmişti, bedevi için çok değerli olan bir desti su “herkes için aynı değeri taşıyor” zannı ile.
Nil Nehri’nin karşı yönünden geçtiği için Nil’in mevcudiyetinden habersiz, “Mısır Sultanı’nın da su ihtiyacını temin ettim” zevki bedeviyi hakikat yoksunu, gülünç olan varlıklı kılmıştı. Tavırları açık gösteriyordu bedevinin bilgisizliğini.
Şahsi akıl ve mantığının ölçüsü ile ne yaptığının bilincinde olmayan bedevinin bu tavrını garipseyen Sultan hoşgörü ile karşıladı. İyi anlamıştı bedevinin Nil’den habersiz yaşadığını.
Sultan taltif etmişti bedeviyi “hediyenin değerlisini bulmuşsun” diye. Adamlarına emir verdi “giderken misafiri Nil’in yanından götürün” diye.
Öyle oldu. Bedevi Nil Nehri’ni görünce inanamadı. Tetkik etti. Baktı. İçti. Sordu:
“--Her zaman bu su burada bulunur mu” diye.
“--Evet, hep akar” dediler.
Yapmacık varlık gösterilerinin mahcubiyetinin etkisi altında fenalık geçiren bedevi feryat edercesine:

“--Ne büyüksün, ey Sultanım! Benim bilgisizce tutumumu yüzüme vurmadın, ey settare’l-uyub! Ben bir testi suyun varlığı ile varlık iddia ederken, enaniyet ukalalığıma sabır gösterdin de, Nil Nehri’nin mevcudiyetini gizli tuttun. Ben haddini bilmezin bilgisizliğime tahammül gösterdin. Nil’in mevcudiyetini de sen gösterdin. Göstermese idin ayıbım olan bu varlık ve çirkin enaniyetten nasıl kurtulurdum? Yaratanıma kulluk vecibemi yerine getirmemin zevkine nasıl ererdim? Benim perdemi açtın. Artık bir katranın esiri olmam! Zira ummanı gördüm...”

Ya Rab! Bize ezel meclisinde bir damla ilim vermiştin; bu damlayı varmak için yanıp tutuştuğu ummana sen eriştir!...

PİRİ GALİBİ

fican 12-22-2014 11:00

Şeyh Sadi Şirâzî Hazretleri hamamda yıkanırken, kilden güzel koku geldi, gül kokusu, gül kokusu.

Kil, biliyorsunuz eskiler sabun yerine kil kullanırlar. Başın yağını filan akıtır. Üç gün evvel ıslatırlar taş gibidir, kil, toprak. Kaynaşmış toprak, kaygan kaygandır, bilirler çokları da. Onu ıslatırlar da hamam giderler. Başlarına sürerler bütün yağı alır o, tertemiz eder. Saçlarını falan. O kilden sürmüşte gül kokusu gelince diyor ki, sen topraktın ama, sen de gül kokusu ne arıyor. Bir yanlışlık var bu işte.

Kil lisân-ı hal ile diyor ki, ben gül bahçesinin komşusuydum. Hiç ayrılmadım o gül bahçesinden. Onun için güzel koku istiyorsan, güzellik istiyorsan gül bahçesine yakın dur. Rahmet-i ilâhî bu. Verasetü’l-enbiyâ niye anlatmıyorlar bunu.

Dost dost diye geçiştiriyorlar. Ne dostu yahu. Dost her şey dost. Hepsi dost. Arapça’da yok öyle bir şey, Kur’ân-ı Azimuşşan’da yok öyle bir şey. Ama bizim tercümeleri dost dost diye almışız. Bakıyorsun ya velî ya evliyâ.

Niye dost ? Demedin evliyâ demedin, işine gelmedi değil mi? Allah hesabını sorar.

PİRİ GALİBİ

fican 12-24-2014 14:55

Alıntı:

fican Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1039337)
TEK DİN VARDIR İSMİ İSLAMİYYETTİR!
SEMAVİ VE TEVHİT DİNİ OLARAK HAZRETİ ALLAH'IN BİLDİRDİĞİ CÜMLE PEYGAMBERLERİMİZ EFENDİLERİMİZİN
TEBLİĞ EYLEDİKLERİ TEK DİN VARDIR ODA İSLAMİYYETTİR !...
PEYGAMBER EFENDİLERİMİZ DİN GETİRMEDİLER İSLAMİYYET ÜZERE GELDİLER ŞERİAT GETİRDİLER CÜMLESİ ŞERİATLARI İLE BİLİNİRLER VE TANINIRLAR !


ŞERİATLAR BİRİ DİGERİNİ İPTAL ETMEZ .
SONRA GELEN ŞERİATLAR EVVEL GELEN ŞERİATLARI İPTAL ETMEZ SONRA GELEN ŞERİATLAR DAHA KEMALATLI
KULLARA BAHŞEDİLEN HAZRETİ ALLAH'IN ZAMANA GÖRE EMRİNİN KULUN YAŞANTISINDA RAHMETİ İLAHİYENİN
KULUN FERAHLIKLA YAŞAMASINA UYGUN İLAHİ İŞTİHADIDIR SONRAKİ GELEN ŞERİATI SEÇME KULUN BİLGİ VE
ĞÖRGÜSÜ İLE GÜZELLİKLERE HAYRAN OLMA MEZİYETİNDE GÖRÜLÜR !


Pir-i GÂLİBİ

3.52 - Îsâ onlardan inkârı sezince: "Allâh yolunda kimler bana yardımcı olacak?" dedi. Havariler: "Biz, Allâh'ın yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şâhid ol, biz müslümanlarız." dediler.

zülcenaheyn 12-24-2014 22:51

Güzel bir zikir...

Halveti-Uşşaki dostlarına selam...

http://www.youtube.com/watch?v=Yb1GTYLTk1o

fican 12-25-2014 15:03

Ehlihal bilirler ki, dinin felsefesi yoktur. Felsefe beşeridir. Din ilâhidir.
Din Hazreti ALLAH’ın cümle kullarına bahşeylediği tertibi ilâhidir.
ALLAH’ın kanunlarını inceleyerek ilâve etmenin ve noksanlık aramanın kişinin aczinden ve bilgisizliğinden başka izahı yoktur.
Felsefenin akışı beyinden kalbedir.
Tasavvufun tariki ise kalbden beyinedir.

İkisinin de yolları ayrı ayrıdır.
Öz olarak kalbden beyine giden yola “ehli tarik” denilmiştir...
Felsefeyi tanzimi ilâhi olan tasavvufla eş değer görmeyelim. Felsefe nefsin ürettiği, maddeden öte gidemeyen ilmel-yakıyndır. Maddede her zerrede ALLAH’ın varlığının, tenezzülen fiili sıfatlarının zuhurunu hissetmektir.
Müşterisi azda olsa Tasavvuf, Manadır, dinin aslı ve özüdür. İhlas, takva, veradır..


PİRİ GALİBİ

fican 12-26-2014 11:38

Cennet-mekan anam aşılamıştı vatan sevgisini. Muhammetciğin kutsallığını, değerini. Gözlerinin yaşararak özlemini gizleyemediği emir tarzında ricası: “Oğlum, benim için nöbet tut.” Fırsat buldukça diyordu.
22 yaşında Ahmet ağabeyimi veremden kaybetmiştik. Çaresi yoktu o zamanlar. Askerlik muayenesinde koluna çürük damgasını vurmuşlardı. O günkü ailemin perişanlığını hiç unutamam.
Tek erkek evlatları ben kalmıştım. Zayıftım. “Bu da ölmesin” diye neler yapılmıyordu ki...
Anamın HZ. ALLAH’a yaptığı yüksek sesle ve gözyaşları ile müracaatına şahit olmuştum.
Benim dinlediğimden habersiz konuşuyordu. HZ. ALLAH’la:
--YA RABBİ! BU OĞLUMU GÜÇLÜ KIL. UZUN ÖMÜRLÜ EYLE. ASKERE ELİMLE HAZIRLIYAYIM. HİÇ ÜZÜLMEYECEGİM” diye sanki anlaşma yaptı.
Ve vaadinde durdu. 4 sene askerlik yapan oğlu için üzülmemiş gibi dursa da, ikinci anlaşmaya girdi ve dedi ki:
“—YA RABBİ! OĞLUMU GÖNDER, BİR GÜN GÖREYİM. (ANAM DEVEYİ GÖTÜRENİ BİLİYORDU.)
Öyle oldu: ANAM’la bir gün görüşebildik. Neresinden bakar isen bak METAFİZİK zuhurat.
HUBBU’L-VATAN MİNE’L-İMAN. Vatanı olmayanın imanında noksanlık vardır, hadisini çok söylerdi Anam. Zamanına uygun kültürlü kadındı. İbareyi iyi okur ve yazardı.

PİRİ GALİBİ

fican 12-27-2014 14:09

Adem (safiyullah)’tan Kıyamete Kadar Semavi Din İslamiyet’tir.

Peygamber Efendilerimiz din getirmediler. İnsanların kemalatına uygun, din-i İslam içinde şeriat getirdiler. Cümlesi İslamiyet üzere geldiler. Bütün insanlığa bu gerçekleri duyurmak zevkinden mahrum olmayalım.

Manay-ı tasavvufu inkar cehalettir, iyi bilelim. Bu gerçeklerin ilanını İslami yönü ile anlatabilir isek; gerçek İslam, cumhuriyet, demokrasi, laiklik, insan hakları İslamiyet’i bu güzellikler dışında mütala etmek, aslından saptırmak İslam’a vurulan büyük darbe ve gerçekleri tahrif olur. Böyle olunca ne olur? Beraber görelim, bütün insanlıkla...

Dost olalım. Hiç bir ülkede İslamiyet’i bilgisizce horlatmayalım. Bu durumda ilmine herkes hürmet gösterir. Şeriatına kimse küfretmediği gibi saygılı olacağından şüphen olmasın. Din özgürlüğün kabul edilir. Teşkilatına özerkliğin verilir. Başkanını din otoritelerinin kendi aralarında seçme hürriyeti elbet verilir. Bilenler katında yerimiz olur. Din istismarcılarının ipliği pazara dökülür. Sahte ilim adamları, sahte mürşitler, meşihat karşısında tuzun suda eridiği gibi yok olurlar!...


PİR-İ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
METAFİZİK isimli eserinden alıntıdır.

fican 12-28-2014 13:23

“Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanların evliyalarını evliya edinmeyin! Onlar kendilerinin evliyasıdır. (Sonra gelen şeriatı kabul ettikten sonra, evvelki şeriattaki evliyalar senin şeriatından lutfedilen evliya değildir. Sana lutfedilen şeriatını gününe yansıtan ve emri ilâhiye uyumlu evliyana tabi ol. Geri döndüğünüz zaman evvelki şeriata dönüşünle sonra gelen şeriata biatınla indi ilâhiyede nefsine zulüm etmiş olursunuz.) ALLAH zalımlar toplumuna yol göstermez.”
(Maide Suresi, 51)

İşte bu abd-i âcizin, anladığım mana… İşte evliyayı kabul etmeyip, evliyanın yerine mana ile ilgisi olmayan “dost” kelamı ile değişiklik yaparsan ayetin manasını doğru yansıtamadığın gibi, Hazret-i Kur’an’ın manasına ters düştüğünü bilesin!

Hazret-i ALLAH’ın ehl-i kitabı Hazret-i Kur’an’da rahmeti ile ihya ettiğinin aksini, ne ile izah edeceksin?Hala, ALLAH’a iman eden ehl-i kitaba “gayr-ı müslim” “kafir” “gavur” demekte israr edecek misin? Daha ne kadar çarpık fikir devam edecek İnsaf et!

Ahir zaman ümmetine bahşedilen şeriat-ı muhammediyeyi korumak kasdi ile üstünlük kompleksine kapılıp ne hale getirdin Din-i İslâm’ı?!

PİRİ GALİBİ

fican 12-29-2014 15:41

Alıntı:

2.285 - Allah'ın gönderdiği peygamber, Rabbinden, kendisine indirilene inandı, mü'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandı. "O'nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz" . Ve dediler ki: "İşittik, itâ'at ettik! Rabbimiz, bağışlamanı dileriz. Dönüş sanadır!"
Daha evvelki gelen Peygamber efendilerimize ve getirdikleri kitaplara hürmetkar olmamızı, Hz.ALLAH Kuranı azimüşanda emrediyor.

Hz.Peygamber efendimize verilen şeriat üzere yaşamakla emrolunduk ,bizden evvelki şeriata Ehli Kitaba karşı hürmetkar olmamız da Emri ilahidir.

Cihad emri vardır.Vatanını,namusunu,izzetini, iffetini korumak için Harp edebilirsin ama kimsenin Peygamberine kitabına inancına İbadethanesine dil uzatmayacaksın.Hz.Allah cümle kullarını bu türlü ithamdan ve imandan men ediyor.
Müminler ve Sahte olmayan Mutasavvıfin Cümlesinin takip ettiği yol ki sıratı mustakim budur.Cümle Kullarının gelecekte bu emri ilahiyeye iyi anlayacaklarını düşünmek İman Zevkimdir.
Bu gün dahi Dünyanın Bu kardeşliğe yaklaştığını yaklaşacağını, bunun Müjdesi mahiyetinde aklı eren kişilerin Dinler Arası dialoğa azda olsa önem verdiği bariz görülüyor. Elhamdülillah.

PİRİ GALİBİ

fican 01-01-2015 19:43

Havârilere: "Bana ve elçime inanın!" diye vahyetmiştim ; "İnandık, bizim Müslümanlar olduğumuza şâhid ol!" demişlerdi.
Maide 111

Mûsâ dedi ki: "Ey kavmim, eğer Allâh'a inandıysanız, gerçekten müslüman iseniz o'na dayanın."
Yunus 84

‘‘İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan idi; fakat o, dosdoğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi.’’
Ali İmran 67


fican 01-03-2015 13:33

Alıntı:

fican Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1055776)
Havârilere: "Bana ve elçime inanın!" diye vahyetmiştim ; "İnandık, bizim Müslümanlar olduğumuza şâhid ol!" demişlerdi.
Maide 111

Mûsâ dedi ki: "Ey kavmim, eğer Allâh'a inandıysanız, gerçekten müslüman iseniz o'na dayanın."
Yunus 84

‘‘İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan idi; fakat o, dosdoğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi.’’
Ali İmran 67



‘‘Allah uğrunda ona yaraşacak şekilde cihat edin. Sizi o seçti. Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi. Babanız İbrahim'in dininde peygamberin size şahit olması, sizin de onlara şahit olmanız için o gerek bundan önce gerekse bundan sonra size ‘‘Müslümanlar’’ adını verdi. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Ne güzel Mevlâ’dır o ve ne güzel yardımcıdır.’’
Hac 78

fican 01-05-2015 00:03

Onlar, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allâh bazı insanları diğer bazılarıyle savunmassaydı, içlerinde Allâh'ın ismi çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı. Allâh, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allâh, güçlüdür üstündür.
Hac 40

fican 01-06-2015 17:37

İSLAM

Adem Safiullah-tan kıyamete kadar ALLAH var diyen. herkes müslümandır. Zira Hiç bir peygamber efendimiz din getirmediler, Cümlesi İslamiyet üzere geldiler. Zamanın yaşantısına uyumlu getirdikleri şeriatları ile anılırlar. Cümlesinin Şeriatı Haktır ve Gerçektir. En son şeriata tabi olmak,O Günün kemalatını ifade eder.

İslam Dünyaya gelen her şahsın fıtratında vardır. Beni Adem Allah-ı hissedebilecek şekilde yaratılmıştır. Ama bunu ilimle teçhiz etmedikçe uzaklaşır. Gerçekse Amentüdür.

DİKKAT ! Din ile İmanı Karıştırmayasın.

*Hz.ALLAH buyurdu ki Bedeviler İman ettik demesinler islama girdik desinler daha henüz İman kalplerine yerleşmedi Müslüman olduk desinler.Şayet ALLAH-a ve peygamberine itaat ederseniz,amellerinizden birşey eksiltmez.Muhakkak ki ALLAH çok esirgeyen ,çok bağışlayandır.* Hucurat 14


Not: Adem a.s dan Hz.Muhammed Mustafa s.a.v. efendimize kadar TEK DİN İSLAMDIR !. Başka din arayan ALLAH-ın buyruğuna göre, Hüsrandadır!...

Peygamber efendimiz s.a.v de buyurdular ki : *Atam ibrahimin dini üzere gönderildim,Onun dini Hanifti Müslümandı.*

Pir-i Gâlibi
H.Galip Hasan Kuşçuoğlu

fican 01-09-2015 09:23

Kitâp ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve deyin ki: "Bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve Tanrınız birdir, biz de O'na teslim olanlarız."
Ankebut 46

fican 01-11-2015 19:26

Kim izzet ve şeref istiyor ise bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi ALLAH’ındır. O’na ancak güzel sözler yükselir.
Onları da ALLAH’a amel-i salih ulaştırır.
Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır. Ve onların tuzağı bozulur.
( Fatır Suresi, 10 )

fican 01-13-2015 13:53

“Denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa kamil mürşidi vesile kılıp kullarına ihsanını yazmaya güçleri yetmediği gibi, deniz kurur, ağaçlar biter, rahmet-i ilahiyyenin sonu gelmez.”

PİRİ GALİBİ

fican 01-15-2015 23:38

Allah-u Teâla Hazretleri dünyayı hiç bir zaman boş bırakmamıştır.
Dünya zaten rahmet-i ilahi için halk olunmuştur. Dünya menduhtur, en güzel şekilde yaratılmıştır. Dünyadaki kazanç hiç bir alemde mevcut değildir. En büyük kazanç dünyada elde edilir. Dünya ihmal edenler -Allah korusun- hüsrandadırlar. Allah-u Teâla Hazretlerinin buyurduğu;

Bismillahirrahmanirrahim. Ve’l-asrı inne’l-insane lefî husrin illellezîne âmenû ve amilü’s-salihâti ve tevâsav bi’l-hakkı ve tevasav bi’ssabri.

Hazret-i Osman Zinnureyn Efendimiz buyurdular ki. Kur’ân inzâl olmasaydı yalnız bu ve’l-asr suresi inseydi, o dahi insanlara yön vermeye yeterliydi. Özetini veriyor Hazreti Allah. Asra yemin ederim diyor. Asra zaman, zaman çok mühim. Zaman çok mühim. Allah’ın sonsuz rahmetinin tecellisi zaman. Sana fırsat veriyor Hazret-i Allah, zaman veriyor. Değerlendir bunu. Nasıl değerlendir. Geçmişi geri getiremezsin. Ehl-i mutasavvıfın buyurduğu gibi; geçmişi getiremezsin. İstikbal Allah’a malum, bilemezsin. Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Ama zaman, gün bugün, saat bu saat. Hal bugündür hal.


PİRİ GALİBİ

fican 01-17-2015 21:57

Vücûduyla mevcut, sıfatıyla muhit, esmasıyla zahir, efali ile malûm olan Hazret-i Allah’a hamd olsun.
Sevgili Habibi Muhammet Mustafa ve Nebiy-yi Müctebâ (s.t.a.v.) Efendimize ve âl-i ashabına salat u selam olsun.
Bizleri islâm ana babadan İslâmiyet üzere halk eden ve diğer dinlere de hakâret eden zümreden kılmayan Rabbime hamd ile başlarım.

PİRİ GALİBİ

01/10/1995 tarihli sohbetinden.

fican 01-20-2015 09:59

“Sonraki gelen semavi din evvelki gelen dini iptal etmez” başka din yokki islamiyetten gayri iptal edesin şeriatlar dahi iptal edilmeziken sonra gelen şeriatlara salikin geçmesi emri ilahiyeye uygun olup geriye gidilmemeside emri ilahidir... Sonra gelen şeriatlar kulların kültür ve bilgilerine göre ihsan edilmiş, kişinin inisiyatifine göre lutfedilmiştir, rahmettir. “Dinde cebir yoktur” anlamı budur. Hazret-i Kur’an’ın da bildirisi budur. “Hala bir şeriat geldi mi, evvelki şeriatlar iptal olur” iddiasında ısrar edenler Hazret-i ALLAH’A zulüm isnat ederler. Hazret-i Kur’an’la çelişkiye düşerler çünkü Hazret-i ALLAH’ın lütfettiği küllü rahmeti ilahiler geçici değildir.mizaç itibarı ile kul inandığı bir davayı kolayca bırakmaya müsait olmayıp daha kemalatlısını seçebilmesi kültürünün kemalatına bağlıdır !.. Samimiyetle arayan kul, hiç şüphesi olmasın, bilgisi müsaitse mutlaka bulur. “Kırk senelik kani olur mu yani ? Kani olur ise yani, daha mütekamil kullarına gönderdiği şeriata tabi olup yaşayabiliyorsa, yani kemalattır, uygundur. Tertib-i tanzim-i ilahidir. Tarih boyu ne kadar gösterebildin ki, kani olmuş yani.

PİRİ GALİBİ

fican 01-31-2015 20:45

30.01.2015 Cuma Hutbesi (İstanbul Dergahı)
Alemlerin Rabbi olan Hz.ALLAH ( c.c.) Yusuf Suresinde (105) : "Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler."Buyuruyor. Hz.Pir Efendimiz diyor ki !.. Bu âyetleri anladığın zaman vazîfeni de anlarsın. Arzı ALLAH yarattı. Cüz’i de olsa tanzim ve düzenini ise Benî Adem’e bıraktı. ALLAH’ın haram kıldığı dışında en güzeli bulan, "Rabbımın lütfu ihsânıdır" diye yaşayan insan, medeniyette ve teknojide ilerlemiş, ALLAH’a şirk koşmadan yaşayan fert ve toplumlar İslâm’ın bu yönünü anlamış örnek insan ve toplumlardır. Müslüman olmayanlarda bilgisizlik, şüphe ve korku vardır. Bu hastalığın ilacı gerçek ilimdir. İslâm’ı yalnız şahsımıza mâlederek teleffuz etmemizde sakınca görmüyoruz. Bu düşünce Hazret-i Kur’ân’a ters düşüyormuş, umurumuzda değil. Bu mevzuda âlimlerimiz pasif kalıyor, yâhut nedense, bu gerçeği dolaylı yoldan tahrif etmeyi vazîfe edinmişcesine, gerçekler öğretilmediğinden dünyaya ne anlatacaklar? ALLAH’ın lütfettiği bir din vardır: O da İslâm’dır. Umumun dîni İslâm’dır. "ALLAH’tan başka ilah yok" diyen müslümandır. Müslümanlarsa kardeştir!. Cümle peygamber efendilerimizin tebliğ ettikleri ve yaşadıkları din İslâm’dır. Tâbi olanlar da müslimdir. Ehl-i Kitab gayr-i müslim değildir. İşte ALLAH’ın bu bildirisini dünyâya duyuralım. Hazret-i ALLAH dün yeterli olmayan duyurma imkanlarını bugün nâ- mütenahi ihsan etti. Kadrini bilmeden, o rahmetleri oyuncak zannedip oynuyoruz. O rahmeti yerinde kullanmayı bilelim!. "Atı alan Üsküdar’ı geçmeden!."

fican 02-01-2015 14:01

5.43 - İçinde Allâh'ın hükmü bulunan Tevrât yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar, ondan sonra da dönüyorlar. Onlar inanıcı değillerdir.

5.44 - Gerçekten Tevrât'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla yahûdilere hüküm verirlerdi, kendilerini Tanrıya vermiş zâhidler ve âlimler de "Allâh'ın Kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hüküm verirlerdi ve onu gözetip kollarlardı. İnsanlardan korkmayın, benden korkun ve benim âyetlerimi az bir paraya satmayın! Kim Allâh'ın indirdiği ile hükmetmezse işte kâfirler onlardır!

5.45 - Onda onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısâs yazdık. Kim bunu bağışlarsa o, kendisi için keffâret olur. Ve kim Allâh'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zâlimler onlardır.

5.46 - Onların ardından, yanlarındaki Tevrât'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu Îsâ'yı gönderdik ve ona, içinde yol gösterme ve nur bulunan, önündeki Tevrât'ı doğrulayan, korunanlar için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik.

5.47 - İncil sâhipleri, Allâh'ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allâh'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar, yoldan çıkmışlardır.

5.48 - Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri'at ve bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdikleri içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.

doluzeynep 02-19-2015 22:21

Evet gezinecek manevi bi alemi, inanci olmayanların nerde gezdiğini açıkça görüyor bu millet.

fican 02-26-2015 23:01

ARABÇA BİLMEK ALLAH'I BİLMEK İÇİN YETERLİ OLMUYOR

İlmin her dalı güzeldir. Çok lisan bilmekte elbet güzeldir. Şeriat-ı Muhammedi ile yükümlü olanlar için Arapça bilmek çok çok güzeldir. Amma imanı muhafazada Arapça bilmek de yeterli olmuyor. Zira Ebu Cehil ve Peygamberimizin amcası Ebu Leheb, daha niceleri Arapça’yı iyi biliyorlardı. İmanı kurtarmada yalnız Arapça bilmek yetmiyor. İman yoksa Efendimizin amcası olması da bir şey ifade etmiyor.

PİRİ GALİBİ

fican 02-27-2015 22:37

Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya.
Ne malı, ne de kazandığı onu kurtaramadı.
Alevli bir ateşe girecektir .
Karısı da, odun hamalı olarak.
Boynunda hurma lifinden bir ip olacaktır.

fican 03-09-2015 21:20

Bilge kişi, yeniliklere gözünü kapatır, kulağını tıkarsa zaman zaman sanat değerini kaybeder. Alıcısı kalmaz. Tahammülü güç hâdiseler hayâtı çekilmez hâle getirir. Çünkü müşteri dünü düşünen değil, yaşadığı günü idrak eden insandır. ALLÂH’ın tertip ve tanzîmi böyledir. İnsanın fizikî durumu da, hücreleri de dâimâ değişir. Bir kararda kalan Hazret-i ALLAH’tır.

Muâsır milletlerin seviyesine çıkmak imkânı her an mevcuttur. Şerîat-i Muhammedî daha müsâittir. Bilge kişi hem İslâm’ı yaşadığını iddiâ etsin, hem de yeniliklere ve medeniyete karşı çıksın; gülünçtür. zamâna göre içtihat kapısı açık bırakılmıştır. Geçmişi geri getiremezsin. İstikbal, yâni gelecek ALLÂH’a mâlum olup, hal bugündür. Günü yaşa, yaşamak için ALLAH’tan güç ve imkan iste. Evvelâ, irâdeni kullan. Havfu reca üzre ol. ALLAH’tan nasıl korkmak lâzımsa öyle kork ve kulluk vazîfeni yap. Ondan sonra tazarru ve niyâzı bırakma.

PİRİ GALİBİ

fican 04-21-2015 09:11

Alıntı:

fican Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1038042)
Kardeş, Ben askerliğimin bir kısım zamanında Çanakkale-Biga bölgesinde bağlı olduğum birliğin görevi sebebiyle tatbikat için bulundum.Söylediklerine göre mezarı dahi olmayan pek çok şehidimiz burada yatıyormuş.
Birliğimizdeki Kıdemli Başçavuş'nun anlatığı olayı aynen yazıyorum.
Tatbikat periyodik olarak düzenli bir şekilde yapıldığı için kendisi bu tatbikata defalarca katılmış.
Ancak ilk tatbikat zamanında kendisi ve onunla beraber gelenler sahaya ulaştıklarında espiri olsun diye ŞÜHEDAYA seslenerek 'EN KIDEMLİNİZ GELSİN İÇTİMA ALACAĞIM'' demiş.
Daha o gece şehid bir ÇAVUŞUMUZ kendisine emrindeki askerler ile içtimasını vermiş.
Bunları anlatan başçavuş arkadaşım bu olay sonrası kapısında nöbetçi ile gecelediğini söyledi.

Hz. Allah diyor ki: Siz onlara ölü demeyin onlar diridir.

Sen Atatürk'ü bide kendisinin emri altında canları ile şehit (şahid) olanlara sor.



Kardeş,kastımız Allah rızası.Atatürk'ü böyle tanıyoruz.Bulunduğunuz ithamdan dolayı özür borçlusunuz.

Çanakkale Zaferi tanıtım filmi yayınlandı
Cumhurbaşkanlığınca, Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümü dolayısıyla tanıtım filmi hazırlandı.
Çanakkale Şehitler Anıtı'nın görüntüsü ve ''Sen hiç şühedanın sesini duydun mu'' sorusuyla başlayan görüntülerde, Çanakkale Savaşı'nı temsilen cephedeki askerlerin tekmil seslerine yer verildi.



http://www.haber7.com/guncel/haber/1...lmi-yayinlandi

fican 04-22-2015 09:53

YERSİZ SOYKIRIM İDDİASI
Birinci Cihan Harbinde Türk milletinin zafiyetini fırsat bilip, işgal kuvvetleri ile beraber olup bu millete lâyık olmadığı, tüyler ürperten, akla ve hayale dahi gelmeyen işkenceleri reva görerek, duyulmadık nankörlük örneği sergileyen Ermeni vatandaşlarımız –Ankara’daki Ermeni vatandaşlarımızı tenzih ederim- Türk milletinin az da olsa zaferi ile neticelenen harbin neticesinde, dış güçler ülkemizi mecburi terk edince, Üçüncü Orduda mimlenen Ermenileri hainlik ettiği ülkeyi terk etmeye haklı olarak mecbur etmiştir. Ermeni vatandaşlarımızın yanlış tutumları ve yersiz çığlıklarının faturasını bu millete ödetme arzuları tarih boyu kesintisiz devam etmiştir.
Soykırım çığlıkları ile dünya Hıristiyanlarını Türk Milletine düşman kıldığını bilmeyen kalmadı herhalde. O türlü yaygaracıları ALLAH düzeltir inşaALLAH.
Gerçekleri zaman gelecek tarih daha açık elbette yazacak. Birinci Dünya Harbini görmüş, itimad edilir büyüklerimi dinle-dim ve anladım ki, Bunun adına soykırım demezler, Arapça’da "men dakka dukka” derler. Çalma kapımı, çalarlar kapını. Çorum’da bir Atasözü vardır: Varışına gelişim, tarhana aşına bulgur aşım, derler.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptırdığı Sahibini Arayan Madalya filmini görmüşsünüzdür. Görmedi iseniz mutlaka görünüz. Muhammedisi de görsün, İsevisi de görsün.

HZ. PİRİ GALİBİ (K.S.)

fican 04-24-2015 11:53

ŞEHİTLERLE SOHBET!...
Çorum Üçtutlar mahallesi, Sağrıcı sokak, Osmancık caddesinde iki katlı, dedemlerden miras kalan konakta iskan ediyorduk. Sokağın içerisine uzanan kısmında bilmem ne harbinde şehit olmuş iki erkek, bir kadın, bir de oğlan çocuk Tosyalı şehitler orada medfun idiler. Kabirlerinin bir kısmı komşu evde kalmış. Kabirleri çoktan kayıp olmuş. Amma o mübarek şehitler orada kıyamete kadar mevcut. Hazret-i ALLAH şefi kılsın!.. Zaman zaman orada mevcudiyetlerini belirtmeleri hadiselerle bariz görüle gelmiştir. Tevatüren anlatırlar: Babamın babası dedem şehitlerin bulunduğu yeri hayvan ahırı yapmış. Hayvanları koyduğu günün sabahı bütün hayvanlar çarpuk çurpuk çıkmışlar. Dedeme gece manasında: “--Biz buradayız. Burayı temiz tut. Malınla sana işaret verdik. Anlayış göstermez isen canına olur” demişler. Dedem hayvan ahırını kaldırmış. Orayı temiz tutmuşlar. O kısım Ahmet amcama düşmüş. Amcama da görünmüşler. Amcamlar da orayı kiler olarak temiz tutmuşlar. Amcam vefat edince ailesi teyzeme bir ev alınarak orası da konağa eklenmiş. Babamın vefatı ile kardeşlerim müstakil tapulu orayı bana uygun görmüşler. İtiraz etmedim. Ankara’da idim. Tapusu üzerime devrolduğu gece şehitlerle sabaha kadar sohbet ettik. “--Çok sevindik buranın sana geçtiğine” dediler. Ben de o mübarek şehitlerin orada olmalarının ALLAH’ın bir lutfu ihsanı olduğunu belirttim.
Mali durumum müsait değildi. Orayı iskana müsait hale getirip kiraya verecektik “Ankara’da benim ödeyeceğim kiraya katkısı olsun” diye. Evin yapılmasını kayınpederim Şeyh Hacı Mustafa Efendi yürütüyordu. Kendisine rica ettim: “--Efendi, şehitlerin olduğu yeri türbe gibi çevirelim” dedim. “--Eğer türbe gibi yapar isek kimse burayı kiraya tutmaz, korkar, duramazlar. Ben orayı temiz tutulacak yatak yorgan yığmak için yer yaparım” dedi ve öyle oldu. Ankara Sitelerdeki iş yerini yaparken mecbur oldum, damadım Hacı İzzet efendi istedi, ona sattım. “Temiz tutun!” diye tenbih ettiğim halde oraya banyo yaptırmışlar. Malumatım yoktu. Başları felaketten kurtulmadı. Onlar da evi sattılar. Başka yerlere gittiler.

“Niye bu kadar anlatıyorsun?” dersen: Orayı türbe yapma imkanı bulamadım, üzgünüm. Kitaba yazdım ki: Şimdi yerine apartman yapılmış, orada duranların rahat olacaklarını zannetmiyorum. Orda Tosyalı şehitler yatıyor. Sabır ile makam almış evliyaya benzemezler, dikkat edin! Bu fakir hayatta iken şühedaya hürmeten bir şey yapılır ise türbeyi ben yaptıracağım imkanım nispetinde. İmanlı müteşebbise katkım elbet olacak. Orada medfun şehit kardeşlerim beni affetsinler. Kaynağı tavında dövemedik, maddi imkansızlıktan. Buna şehitler şahit, Rabb’ım şahit!... İşte yaşayanlar için fırsat: Kıyamete kadar METAFİZİK. Rahmet-i ilahi, büyük hadise halâ mevcut olay!...

PİRİ GALİBİ

jhebe 04-25-2015 17:46

İslam'dır, özdür.


All times are GMT +3. The time now is 17:41.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025