![]() |
Hezimet 85 yaşında
Televizyondaki adamı dinlerken kulaklarıma inanamadım: 1950 öncesini hasretle yâd ediyor, her şeyin çok güzel gittiğini söylüyordu. Oysa 1950 öncesi gerçeği, söylediklerinin tam tersiydi... “CHP önderlerinden birinin çocuğu mu, yoksa bir memur çocuğu mu?” olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Çünkü o dönemi övebilmek için, ya “memur çocuğu” ya da “CHP önderlerinden birinin çocuğu” olmak gerekiyor... Köy çocukları, yeterince beslenememekten dolayı şişen karınlarını tutup kırk yamalı giysileriyle birlikte tüm varlıklarını saklama ihtiyacı içinde ürkek ürkek bakınırken, memur ya da “CHP çocukları” (kısaca), cicilerini savura savura şehir meydanında özgürce oynarlardı. Onları gören, tüm şehri, içindekilerle birlikte babalarının tapulu malı zannederdi. Öylesine şımarık, öylesine umursamaz, öylesine savruktular. Merakımı fısıltıya gömüp, anneme “Kim bunlar?” diye sorduğum gün, kurtlanan barsaklarımı arındırmak için yarı zorla doktora götürüldüğüm gündü. “Ağa çocukları” demişti annem, hafiften iç çekerek. Daha önce sorduğum için “Ağa”nın ne anlama geldiğini biliyordum. “Onlar zengindi, memurdu, mâmurdu, beydi; onlar her şeydi...” Onlar vali idi, kaymakamdı, nahiye müdürüydü, başkandı, şube reisiydi, belediye reisiydi, kumandandı... Biz ise gariban köylülerdik. Köylülerin gayr-i resmi olarak ağaların her türlü çağrısına uyma zorunluluğu vardı. Çağrıya uymayanın başına bin türlü belâ gelirdi. Askerliğinizi yeni yapmış olsanız da, defterinizi dürerler-tekrardan askere gönderirlerdi. Ölümüne çalışıp zar-zor denkleştirerek ödediğiniz vergi borcunuzu tekrar ödemeniz için jandarma destekli tahsildarı kapınıza gönderirler, odanızdan yatağınızı, ahırınızdan dananızı çıkarır, tepenizdeki damın kiremitlerini indirirlerdi: “Vergi borcuna masuben (tahsildar “mahsup” diyemez “masup” derdi) el koyuyorum!” Köylü çaresizlik içinde boyun büker, en fazla da, “Ellerin kırılsın inşAllah” diye beddua ederdi. Direnmeniz halinde belayı büyütürler, bu kez, “Hazine arazisi” iddiasıyla atadan kalma toprağınızı elinizden alırlardı. Aç kalırdınız. Ağaya-paşaya direnenleri, en azından bir bahane ile karakola çektirip eşek sudan gelene kadar dövdürürlerdi. Üstelik bu karakol ziyaretlerini her hafta tekrarlatabilirlerdi... Aslına bakarsanız, köylülerin en fakir kesimi (ki çoğunluğu teşkil ediyordu) ağaların imecesine (gönüllü katkılarla topluca yapılan iş) gitmeye gönüllüydü. Neden derseniz, ancak ağaların imecesinde kursaklarına doğru düzgün yemek giriyordu. Ancak ağaların imecesinde karınları tıka basa doyuyordu. “Ağanın imecesinde öyle bolluk vardı ki, makarnayı ekmeksiz yedik” sözü, çocukluğumun atasözlerinden daha yaygın bir sözdü. Kısacası, benim çocukluğumda yalnızca memurlarla Halkçıların (CHP önderleri anlamında) karınları doğru düzgün doyardı. Bazıları ise sözün tam anlamıyla, bir elleri yağda, bir elleri balda yaşarlardı. Halk ise alabildiğine yoksuldu, alabildiğine fakirdi, alabildiğine garibandı; neredeyse bir dilim ekmeğe muhtaçtık. Devir, sözün tüm açılımları itibarıyla “fakr-ı mutlak” devriydi. Şekersizlikte ramazan baklavalarına üzüm pekmezi katılıyor, çay bulabilen bahtiyar, çayını kuru üzümle tatlandırıyordu... “Köylü şeker bulamıyor Paşam” diye arz ettiklerinde, Milli Şef İsmet İnönü’nün şöyle buyurduğu rivayet ediliyordu: “Şeker bulamayan pekmez kullansın!” (“Halk ekmek bulamıyorsa pasta yesin” diyen Fransız Kraliçesi Mary Antoinet miydi?) Pekmezi olmayan ne yapsın peki, ölsün mü?.. Şekersizlikten kim ölmüş ki? Şekersizlikten değil, ama doktorsuzluktan, ilâçsızlıktan ölüyorduk. Köylü sefil, köylü aç, köylü bîilâçtı. çocuklar, beslenme yetersizliğinden dolayı şiş karınlıydı. Çöp bacaklarına ağır gelen şiş karınlarıyla yalpalayarak yürürlerdi. Anadan yarı üryan halde oynar, altı delik çarıklarıyla kar üzerinde yürüyüp izlerini belli ederlerdi. Çarıkların altındaki delik karın üzerine aynen çıkardı. Onlara bakıp mahalle çocuklarının ne yöne gittiğini bulurduk. Bu da bizim oyunumuzdu işte, oyuncağımız filan yoktu ki zaten, başka ne oynayabilirdik... Annelerimizin evlerdeki el tezgâhlarda dokudukları kumaşı denize indirip beyazlatana kadar deniz suyunda yıkar, elbise yerine onu giyerdik. CHP yönetimi sayesinde, takım elbise köylülerin rüyasına bile girmezdi. (Koca köyde tek bir takım elbise varmış, o da köy camiinin oturma odasında asılıymış. İlçeye, daha doğrusu “hükümete” işi düşen onu giyer, huzura öyle çıkarmış). Ezan-Kur’an yasağını (Din eğitimi anlamında), hac yasağını, jandarma-tahsildar korkusunu bu yoksulluğa katın. Ardından da yıkıma terk edilen, kiralanan, hatta satılan camiler listesini ekleyin. Böylece, 1950 öncesi gerçeğine birazcık ulaşmış olursunuz. Yavuz Bahadıroğlu Okunası bir yazı ... :) |
Hezimet 85 yaşında
Allah razı olsun Alamet-i_Farika bu yazıyı hatırlıyorum
|
Hezimet 85 yaşında
inönü komunizmin etkisinde kalmadi mi?
suna emin ol bu halk inönüyü benimseseydi bastaci yapardi demek ki o halk cok zulüm görmüs ki ilk firsatta inönüye gereken cevabi verdi!.. Hala daha ekonomik alanda yaptiklari konusunda beni tatmin edemedin ;) |
Hezimet 85 yaşında
Alıntı:
İsmet Paşa'ya bir kız çocouğu gelmiş ve "babam işsiz kaldı, ben de şeker yiyemiyorum" demiştir. Buna karşın İsmet Paşa da "sizi aç bıraktım maalesef ama babasız bırakmadım" demiştir. Sonuçta Dünya Savaşı yıllarından bahsediyoruz.Bugün hayal gibi gelse de o yılların zorluklarını gözönünde canlandırmak bile korkunçtur. Ayrıca yazının çok mübalağalı ve ideolojik yazıldığı bellidir."Kedi, uzanamadığı ciğere mundar" der atasözümüze olduğu gibi. |
Hezimet 85 yaşında
Alıntı:
Ayrıca savaş zamanında ekonomi ne kadar canlanabilirdi ki.Genç erkeklerin ekseriyeti silah altında ve ülkede seferberlik var.Bu şartları da göz önüne almak var.Şu anda Lübnan'da ne kadar düzgün bir ekonomi kurulabilirse o zaman da onlar yapıldı. Varlık vergisi de bunun için çıkarılmıştır. |
Hezimet 85 yaşında
peki nasil oluyorda inönü iktidardan inince ülke saha kalkiyor :). bu arada kedi, mundar hikayesi senin menderese söylemlerinde daha bir asikar ortaya cikiyor :)
|
Hezimet 85 yaşında
Alıntı:
Bahane üretmek kolaydir, icraat yapmak zordur... o ülke savas gibi büyük bir badireyi atlatmisken, inönü iktidariyla neredeyse savasi arar duruma gelmistir!... inönü bana göre komunizm rejimini uyguladi bu nedenlede ülkemiz yillarca tutucu, icine kapanik ve hic ilerlemeyen bir dönem yasadi ta ki demokrat parti iktidarina kadar zaten ondan sonrada chp dogru,dürüst iktidar olmadi :) |
Hezimet 85 yaşında
Alıntı:
Ayrıca Demokrat Parti, marshall yardımlarından alarak, Amerikan emperyalizmi güdümüne girişimizin başlangıcını yapmıştır. Dış borç ile gelişme sağlanır ama nereye kadar ? Şu anki 500 milyar dolara yakın dış borç,cari açığımızın korkunçluğu ve gelişmişlik seviyemizin düzeyi bu konuda bir fikir vermiyor mu ? Kedi-mundar hikayesine gelince.Güzel bir atasözümüzdür ve isteyen istediği gibi kullanır. |
Hezimet 85 yaşında
Senin yorumunda çok ideolojik olmuş. Gerçekeleri görmek İsmet Paşa penceresinden bakınca mümkün olamıyor. İsmetçilik adına Atatürkçü maskeler artık takanı da rahat ve feraha ram edemiyor. Rahatsız ediyor. Keşke paralara Bay-kıl resmi basabilsek - aynı İsmet de olduğu gibi - tek parti dönemine geçebilsek, aç olsak, fakir kalsak ama bot boyamaya devam etsek felsefesi artık ne karın doyuruyor nede zihin dolduruyor. Biz bie yakışanla devam ediyor, eskiye bakıyor, hüzünleniyor ama çok da ders alıyoruz.
Bak bende çok ideolojik (!) yazdım. Ne yaparsın buda benim sanatım. ;) |
Hezimet 85 yaşında
Alıntı:
Madem komünistti, o halde neden demokrasiye geçirdi? Ayrıca İnönü ve komünizm, ekonomik bazı esinlenmeler dışında çok alakasızdır."ben Türk milliyetçisiyim" diyen İnönü,komünizmin kıyısından geçmezdi. Ülke asla savaşı arar durumuna gelmemiştir.Belki büyük zorluklar çekildi ama insanların savaşı aradığını düşünmek mantıksızdır.Dünya Savaşı'nı canlandırın kafanızda ve İnönü'ye bizi o kıyametten uzak tuttuğu için dua edin. Sadece milyonlarca Türk gencinin hayatını kurtarması bile büyük bir başarıdır. Ne olmasını istiyordunuz ki ? Cumhuriyetin yeni yeni yetiştirdiği nesillerin savaşlarda kırıma uğramasını mı ? |
All times are GMT +3. The time now is 14:46. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025