Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Dini Konular (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=219)
-   -   Cübbeli Ahmet Hoca'dan Musatafa İslamoğlu'na Reddiyeler (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=100076)

süleyman-bin-muhammed 09-09-2007 22:30

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Mustafa İslamoğlu'nun sitesinde hayızlı kadının Kuran okuya bilecegi..el sürebilecegi..namaz kılmasından tutun da, kazaya kalan namazın kılınamıyacagı .. recme kadar bir sürü konuda ehli sünnete muhalif görüşlerini görebilirisiniz. Müctehid edasıyla konuşan İslamoğu bir kere Arapçası bile yeterli olmayan yaptığı çeviride bir sürü hatalar yapan birisi.şia mezhebini fanatik savunucularından..

3 Muaviye nitelendirmesi, Kerbalayı anlatırken taraflı anlatması, Şii tarihçilerin ağzıyla konuşması batıl konuştuğunun delilidir hele hele Medyatik Yaşar Nuri Öztürk’e ağzından bal akıyor ..demesi..

“ Sünni medreseler, islam dünyasını yenileme ve geliştirmede acizdir ” demesi.. ..



ZAksu 09-10-2007 02:28

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
madem öyle diyorsun linkini ver hele de biz de okuyalım

süleyman-bin-muhammed 09-10-2007 02:33

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

ZAksu Nickli Üyeden Alıntı
madem öyle diyorsun linkini ver hele de biz de okuyalım

veriyom bekle...

süleyman-bin-muhammed 09-10-2007 02:38

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Arkadaşlar mustafa islamoğlu hakkında internette yaptığım araştırmalarım sonucu ehli sünnet vel cemaat olarak bildiğm bazı forumlarda sapık görüşlü biri olarak gösterilmiş..işte adresleri

http://www.halidiye.com/Forum/forum_posts.asp?TID=17588

http://www.zehirli.org/konu/m.islamo...urukluyor.html

http://www.milligorus-forum.com/foru...4ee166f&page=2

http://www.ihvan-forum.com/showthread.php?t=9963&page=2

http://www.islamisite.com/modules.ph...rticle&sid=654

http://www.kerbela.be/kitap.html

süleyman-bin-muhammed 09-10-2007 02:39

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
buda güzelce sentelenmiş kaynaklı yazılar..

MUSTAFA İSLAMOĞLU ;da Efgani mezhebsizini savunanlardan.[1] Türkiye deki mezhepsiz reformcuları kaynak alarak kitaplar yazanların içinde kalemi güçlü bir isim. Hiç değilse İmamlar ve Sultanlar kitabında, imam-ı Azam (rh.a) efendimizi Ebu Hanife hariç ;Azam lakabı ile anabilmiş, Allah(celle celalüh) rahmet eylesin, şehid imamdır diyebilmiştir.Tabi burada maksadı tağuta karşı kendine malzeme olarak İmam-ı Azam efendimizi seçmek değilse !

Bu cümlelerinin onu Muhammed Abduh, İbn Hazm, İbn Teymiyye, M.Abdulvehhab, Mevdudi..vs. gibi isimlerin ve rafizi vehhabi etkilerinden kurtarmaya bir sebep olmasını dilerim. Zira kitaplarında kaynak olarak ele aldığı isimlerden bazılara bunlar ! Bu isimlerin ne korkunç itikad hırsızları olduğunu benim gibi ilimsiz biri tesbit edebildiğine göre, kendisinin bunları bilmemesi düşünülemez !Geriye bir tek ihtimal kalıyor : Bu isimlerin çağırdığı itikadı-Allah(celle celalüh) korusun- benimsiyor olmak !

Bahsi geçen kitabında (sh: 178) İmam-ı Yusuf (rh.a.) gibi bir müctehidi yargılaması haddini bilmezlik olsa gerek.Bu mübarek imamı yargılamaktan geri durmayan birinin, mezhepsiz olduğu bilinen Mevdudi’yi de aynı sayfada İmam Yusuf’a nispet edercesine övmesi enteresandır.

Bir başka kitabında çok talihsiz cümleleri var. Sevgili Peygamberimizin gözlerinin, mübarek ağız biçiminin, inci dişlerinin güzelliğini, sesinin gür çıktığını, yani peygamberi mucizeden olmak üzere, seslerinin çok uzaklardakilerin dahi duyabildiğini, boylarının herkesten yüksek göründüğünü, tenlerinin misk-i amber gibi koktuğunu, bir çocuğu sevse o çocuğun başında mübarek ellerinden yayılan kokunun günlerce ayrılmadığını çeşitli muteber ehl-i sünnet kitaplarında okumuşsunuzdur.

İslamoğlu’da tüm bunları epey malumatla mezkur kitabında naklettikten sonra bakın ne diyor : Rabbimiz HazretiPeygamberi örnek olarak gösterdiği halde, nedense klasik ulema ille de onu efsaneleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır… Verilmek istenen insan tipi taklid edebilecekleri bir nebi değil de kendisine sadece hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi çizmekteler…Elbette efsaneler örnek alınsın diye değil, sadece insanlara ” onlar kim. biz kim! ” dedirtmek ve hayret ıslıkları çaldırmak için oluşturulur…Geçmişte bu tavır niçin takınıldı, bilemem.Lakin çağın mantığı da buna çok benziyor. Kutsa ve müzeye kaldır.. Onun örnekliği iki ayaklı Kur’an oluşundan gelir.Onunla ilgili söylenenler gerçek de olabilir..(!) [2]

nedense klasik ulema.. İmam-ı Suyuti,İmam Müslim, İmam Buhari, İmam Taberani, İmam-ı Kastalani, İbn-i Cerir M.Taberi (RA) gibi mübarek ve mutemet isimler mi klasik ulema ? Yani eski bakışlı, dar ufuklu klasik ulema demek istiyor. Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) aleyhisselatü vesselamın hayatlarını cephe cephe gözlemlemiş, yıllarca hizmetlerinde bulunup O’nu (SAV) aşkla yeterince anlatamamış olmanın sıkıntısını çekmiş sahabe mi klasik ? Zira senin klasik dediğin ulemalar bu sahabe zincirinden gelen anlatımla bize o şanlı Peygamberi anlattılar.Yine bu dini biz -Allah(celle celalüh) razı olsun- onlardan öğrendik.

Siz çağdaş ulema olmaya özendiniz ve mezhep tanımazları akıl hocası bildiniz ! Çağdaş Hamidullah alçağı, Peygamber düztabandı, tükrüğünden başka mucizesi yoktu dememiş miydi.? Kitabında nakillerde bulunduğun M.Abdulvehhab “benim elimdeki bastonumun bana faydası var, Muhammedin (SAV) faydası yok dememiş miydi ? “Kişi sevdiğiyle beraberdir” onu efsaneleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır… İlk nur ve son Peygamber.Allah(celle celalüh) (CC)’ın “habibi” sevgilisi..Buna rağmen sen, Allah(celle celalüh) Resulünün bizlerden farklı yanının olacağını, diğer insanlardan üstün vasıflara haiz olacağını kabul etmiyor musun? Kaba bir maddeci bakışla dinin tebliğ eden elçiydi hepsi o kadar mı ? Tebliğ ettiklerine bakın, tebliğciye bakmayın diyorsan, Al-i İmran suresi: 31′i muteber ehl-i sünnet tefsirlerinden oku. Biraz da Mesnevi’yi okuyalım ki, maddi gözümüz kapansın, manevi aşk gözümüz açılsın.

Sahabe-i Kiram hazaretı Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) (SAV) mübarek sakal-ı şeriflerini tarasa, saçlarından kesseler, teller toprağa değmeden kapışıyorlardı.Hiçbiri senin gibi tebliğ ettiğine bakın, Peygamberin şahsından size ne demediler.Peygamberimizin birileri tarafından efsaneleştirilmeye, büyütülmeye hiç ihtiyacı yoktu.O (SAV) zaten en büyük ve en üstün İNSAN idi.

Yoksa “Bu övgüler övene nispetledir.Yoksa bu övüş sana bir kınamadır, bir hicivdir.” yani Ey Resul seni kendimizce, bilgimizce övdüğümüzü sanırız, kendi vasıflarını bilen, senin katında ise bunlar ne eksik şeylerdir.[3]

Verilmek istenen insan tipi… hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi çizmekteler…, haşa yani Peygamber böyle değildi de, böyle hayali bir insan aktarıldı. Aşkınlaştırılmış, abartılmış demeye getiriyor.Prens Bismark bile “Sana layık bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim Ya Mu…. derken, bizim yerliler saf İslam diye diye, Yüce dinimizde mana mefhumu adına, mucize adına hiçbir şey bırakmadılar.

M.Hamdi Yazır -rahmetüllahi aleyh- efendi, Al-i İmran : 33. Ayetini tefsir ederken, peygamberlikteki özellik ve üstünlükleri şöyle açıklar : “ Peygamberler, gerek cismani kuvvetlerde, gerekse ruhani kuvvetlerde başkalarına benzemezler. Dış ve iç duyguları gibi idrak güçleri, görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları; hafıza ve zeka gibi zihinsel güçleri, akli ve ruhi güçleri, yalnızca derece bakımından değil, nitelik bakımından da diğer insanlardan farklı bir mükemmelliğe ve varılabilecek en yüksek düzeye sahiptir. Mesela uzakları görmekle kalmazlar, arkadan ve perde gerisinden de görebilirler. Başkalarının işitmediğini işitir, duyamadığını duyar, tadamadığını tadarlar. Şifa-i Şerif’tede genişçe açıklandığı gibi Peygamber -sallahü aleyhi vesellem- Efendimizin cismani ve ruhani kuvvet melekeleri ne kadar yüksekti.”[4] diyen alimlere mi, yoksa bütün bu alimleri ve ittifakla naklettiklerini hiçe sayan reformcu çağdaş naylon müctehid taslaklarını mı dikkate almalıyız. Vallahi yakınlarıma hep şunu söylüyorum: Y.Nuri gibileri seyredeceğinize, açık-saçık bir film seyretmeniz daha evladır..Zira ilki itikadını bozup, dinden eder, ikincisi de çirkin olmakla beraber yalnızca günahkar eder! Durum bu kadar vahimdir. Peygamber varisi gerçek alim mürşid-i kamil zatlarda bu varisliklerinden ve peygamber veresesinden nasiplerini alırlar.Öyleyse günümüzde bile peygamber varisi evliyaya dikkat!

” onlar kim biz kim! ” dedirtmek ve hayret ıslıkları çaldırmak için oluşturulur…Yani Peygamberden insani yapı olarak, aslında hiçbir farklı yanımız yok demeye getiriyor.Hani şu onlar adamsa bizde adamız meşhur söylemleri gibi!..Onun örnekliği iki ayaklı Kur’an oluşundan gelir. Şu bedbah tanıma bakın! Kainatın Fahrini -sallahü aleyhi vesellemi- nasıl kaba bir tanımlamaya, tozuna kurban olacağımız mübarek varlıklarını bu şekide dillerine dolayabiliyorlar.Oysa ehl-i sünnet ve cemaat önderleri Ol Rasulü taşımak şerefindeki binitlerine dahi (katır) demeyip, ester dediler, binitlerinin bile Allahresulünce verilmiş isimleri vardı.Kaba softaların kaba dili o Allah(celle celalüh)ın boyası ile boyanmış aynaya zaten iz düşürmez!

Onunla ilgili söylenenler gerçek de olabilir..(!)Önce mübarek önderimizi (SAV) küçültücü izah et, şüphe tohumlarını ek, sonra da onunla ilgili söylenenler gerçek olabilir de. İlmine mağrur şeytan kıssasını bir anlayabilseydik ! Bir Müslüman için gerçek olabilir, diye bir düşünve olamaz. Şüphe yok.O (sav) şüphesiz Elmalılı tefsirinde (yukarıda) verdiğimiz gibiydi, hatta daha da üstte,-haşa- Allah(celle celalüh) demeyecek kadar muazzez ve muhteşemdi.

Verilmek istenen insan tipi… hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi çizmekteler.. Şimdi bu cümleyi bir daha ele alalım. İslamoğlunun başka bir cümlesini buraya taşıyalım : “ Tek kişilik bir ordu, tek kişilik bir ümmettir, göklerin kendine dar geldiği kartaldır.” Peh peh peh..! İslamoğlu bu hayranlık uyandıracak, aşkınlaştırılmış kelimeleri başka bir yerde kullandığını unutmuşa benzer. Biz kendisine hatırlatalım. Yukarıdaki bu cümleleri Kafir, mason Cemaleddin Efgani için kullanmıştır. [5] Allah(celle celalüh) Resulüne -sallahü aleyhi vesellem- çok gördüğü meth-ü sena içeren cümleleri bir mason için kullanmaktan çekinmemiştir!

Çağdaş yazarlar, siz; peygamberlik sanatlardan bir sanattır diyen, mezhepsiz ve mason birini göklerin kendine dar geldiği bir kartal olarak anarken, fena yakayı ele verdiniz. Kişi sevdiği ile beraberdir. Biz Hazreti Peygamberi, arkadaşlarını, aşıklarını övmeye devam edeceğiz. Siz de masonları övün. Er yarın Hak divanında belli olacak !

Tarikat meselesinde, batıl tarikatleri asli tasavvufa örnek göstermesi ve hak tarikatlerden misaller getirmemesi (sh: 100), kelam ilmini faraziye olarak nitelemesi, (sh:45 ); HazretiOsman (RA) efendimize yapılan iftiraları ayrıntılı gözler önüne güya tarafsız ve savunmadan vermesi (!) (sh: 38-39 dip notları ); aşere-i mübeşşere’nin sayısı, İmanın ve İslam’ın şartının kaç oluşuna kadar, herşeyi yeniden tesbit etme ve geçmiş ehl-i sünnet müctehidlerini, alimlerini yetersiz gösterme eğilimleri gibi hiç de üzerine vazife olmayan ihtilaflardan, yeni ihtilafları doğurmuş !

“Ehl-i sünnet içi tekfir yarışmasına Hanbeliler de Eş’ariyi tekfir edip, kanının helal olduğu yollu fetvalar vererek katılırlar.”(sh: 43 ) Hak mezhebleri birbirine garazlı gösterme gayreti bir kere daha karşımıza çıkıyor. Hanbeliler dediği, hanbeli mezhebinin bulunduğu bölgede, Teymiyye yandaşı vehhabilerdir. Vehhabilerin ise ehl-i sünnetin kanını, malını, ırzını helal addettikleri bilinen birşey. (Yusuf Nebhani hazretleri bunu eserlerinde açıkça belirtir.) İslamoğlu’nun çağdaşı Karaman’da bir televizyon konuşmasında Arabistanın vehhabilerini Hanbeliler olarak tanıtmıştı !!

Bu kitabı da satır satır ele alsak, yazacak çok şeyimiz olurdu elbet. Lakin bu memleketimizin ehl-i sünnet alimlerinin, hocalarının (erbabının ) yapmak zorunda oldukları bir iş. Eskiden icazetli ulema, ilmi yayınları titizlikle takip edip, gerekli gördükleri zaman tenkid yazıları yazarak; ümmete duyururlardı.

Günümüzde heva kitapları, her türlü kontrolden uzak, boş meydanda at oynatmaktadır. Hiç kimse rahatını bozmak istemiyor. Ahmed Davudoğlu ve Necip Fazıl merhumdan sonra bu vadide bir M.Şevket Eygi, Ebubekir Sifil hoca kaldı. Bir de son zamanlarda cesurca; bu fikirli insanların üzerine Furkan dergisinde giden Muhterem Sadeddin Ustaosmanoğlu vardı. Şer’i konularda hassas kalemlere ne kadar çok ihtiyacımız var !

[1] Furkan Dergisi, sayı: 26. yıl : 1997

[2] M.İslamoğlu, İman Risalesi sh: 281 vd.

[3] Mesnevi, Gölpınarlı c.VI, sh: 89,

[4] M.Hamdi Yazır, Hak Dini, Kur’an Dili, II/1090 vd.

[5] M.İslamoğlu, “Anadolu”, Denge yay. C.2, sh: 152,285,298,299,300,303

ZAksu 09-10-2007 02:53

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
kardeş ben kendi sitesinde söyledi dediklerini yine kendi sitesinde okumak istiyorum onun linkini verirsen bahtiyar edersn

süleyman-bin-muhammed 09-10-2007 02:54

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
http://www.mustafaislamoglu.com/

süleyman-bin-muhammed 09-14-2007 03:31

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
bu konu önemli...

AK_Genclik 09-16-2007 14:16

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Mustafa İslamoğlu Selefimi??

alcen 09-16-2007 22:19

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
çok ilginç tesadüf oldu bana.bu gün elime geçen bir şiirini okudum ve burada da karşılaştım mustafa islamoğlu ile.şiirini belki sizlerde okumuş olabilirsiniz ama yinede yazmak istiyorum.sonrada yorumlarınızı alırım izninizle.
EY İNSAN
Ey yüz akı gönül aydınlığı
Kabul olmuş sadaka kadar güzel
Bir duygu sarıyor seni anan yüreğimi
Bastığın toprakla yıkadığım gözüme Ey yüz akı gönül aydınlığı
Ben kendime ağlarken Uhud da ağlar mıymış
Hıra'yı mahzun gördüm soramadım sevgili
Hasretinin dışında başka derdi var mıymış?
Ey insan
İçimde büyüttüğüm tüm çiçekleri
Sana adıyorum
Itırları,yaseminleri,menekşeleri
Lale bana kalsın
Kapına çiçeklerin karalısı sunmaktan
Utanıyorum
Dua çıkmayan göğe sevdalar çıkar mıymış
Bülbülünü kaybetmiş bu evrensel bahçede
Dikenler bile bir hoş gayrı gül kokar mıymış?
Mustafa İslamoğlu

süleyman-bin-muhammed 09-16-2007 23:42

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

alcen Nickli Üyeden Alıntı
çok ilginç tesadüf oldu bana.bu gün elime geçen bir şiirini okudum ve burada da karşılaştım mustafa islamoğlu ile.şiirini belki sizlerde okumuş olabilirsiniz ama yinede yazmak istiyorum.sonrada yorumlarınızı alırım izninizle.
EY İNSAN
Ey yüz akı gönül aydınlığı
Kabul olmuş sadaka kadar güzel
Bir duygu sarıyor seni anan yüreğimi
Bastığın toprakla yıkadığım gözüme Ey yüz akı gönül aydınlığı
Ben kendime ağlarken Uhud da ağlar mıymış
Hıra'yı mahzun gördüm soramadım sevgili
Hasretinin dışında başka derdi var mıymış?
Ey insan
İçimde büyüttüğüm tüm çiçekleri
Sana adıyorum
Itırları,yaseminleri,menekşeleri
Lale bana kalsın
Kapına çiçeklerin karalısı sunmaktan
Utanıyorum
Dua çıkmayan göğe sevdalar çıkar mıymış
Bülbülünü kaybetmiş bu evrensel bahçede
Dikenler bile bir hoş gayrı gül kokar mıymış?
Mustafa İslamoğlu

kardeş ben admın şiirine konuşmasına edebiyatına birşey demiyorum... ben bu adamın itaikatına güvenmiyorum bakınn bakalım Hz.Ayşe Anamız İçin peygamber eşleri için neler demiş... Bu adam ki CEmaletini AFkaniyi Över ken İmamımız İmamı AZAM " Azam " demketen çekinmez yalandeğil.. araştırın yalansa bende artık bu damı sevecem tabi mümkün değil.

alcen 09-17-2007 00:06

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
arkadaşım bende hakkında fazla bir şey bilmiyorum.sadece tesadüf bu gün şiirini okudum ve burada tartışma vardı bende yazdım.yoksa tanınam fazla.

akzeinebu 09-25-2007 01:06

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
KALİTELİ BİR YAZAR BEN SEVERİM

a-peko 10-11-2007 19:26

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
evet mustaffa islamoglunu bende okudum yanluıs bilgiler veriyor sakıncalı

berg 10-12-2007 01:20

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

a-peko Nickli Üyeden Alıntı
evet mustaffa islamoglunu bende okudum yanluıs bilgiler veriyor sakıncalı

kesinlikle.

SAHILL35 10-13-2007 01:28

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
bu toprakların içinde bulunduğumuz dönemde yetiştirdiği en önemli alimlerden birisi....
tek kelime ile mükemmel bir ilim adamı...

aksavaşçı 10-13-2007 01:31

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
evet istanbulda da sohbetleri oluyodu şimdi oluyomu bilmşiyorum

sumeyra_tonkal 10-13-2007 22:49

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
arkadaşlar mustafa hocayı eleştirirken konuyuda söyleseniz iyi olur.Yanlış hatırlamıyorsam daha önce bi arkadaş daha yazmıştı böyle şeyler ama tamamen yanlış fikirlere sahipti ilk önce araştırmak lazım.Bence

berg 10-14-2007 00:30

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

sumeyra_tonkal Nickli Üyeden Alıntı
arkadaşlar mustafa hocayı eleştirirken konuyuda söyleseniz iyi olur.Yanlış hatırlamıyorsam daha önce bi arkadaş daha yazmıştı böyle şeyler ama tamamen yanlış fikirlere sahipti ilk önce araştırmak lazım.Bence

sende yazıyı okusan iyi olur.

berg 10-14-2007 00:32

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

SAHILL35 Nickli Üyeden Alıntı
bu toprakların içinde bulunduğumuz dönemde yetiştirdiği en önemli alimlerden birisi....
tek kelime ile mükemmel bir ilim adamı...

kardeş peki şu verdiğim belgelere cevap ver bende senle o mükemmel hocayı dinlemeye gidelim. :(

sumeyra_tonkal 10-15-2007 01:54

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

berg Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:

sumeyra_tonkal Nickli Üyeden Alıntı
arkadaşlar mustafa hocayı eleştirirken konuyuda söyleseniz iyi olur.Yanlış hatırlamıyorsam daha önce bi arkadaş daha yazmıştı böyle şeyler ama tamamen yanlış fikirlere sahipti ilk önce araştırmak lazım.Bence

sende yazıyı okusan iyi olur.

süleyman-bin-muhammad in yazılarını söylüyorsan ikincisini tam olmamakla beraber okudum mustafa hocayı pek tanımam birkaç defa dinledim ve sürekli okuyucusu oldugu bi arkadaşım var kendisi ilmini tamamlamış bi hoca ve mustafa h.görüşlerinden şikayet ettigini duymadım ayrıca süleyman kardeşin yazdıgı ilk yazıda bahsedilen (kadınların özel halleri)konuda mustafa hocaya katılıyorum hep bu işlerin içindeyiz aksine raslamadık.Tabiki her dedigi dogru diyemem araştırmam lazım ama genel olarak yanlış görüşleri yok sadece söylenmemesi gereken yerde söylüyor.mesebler hakkında söyledi denilen şeyler bu konunun dışında.ayrıca arapcası iyi.ALLAH(c.c)selamı üzerinize olsun.

Beritan 10-15-2007 17:17

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
islam kimliği altında sapkın fikirleri olan bi insan

ZAksu 10-15-2007 17:50

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

ammar Nickli Üyeden Alıntı
islam kimliği altında sapkın fikirleri olan bi insan

ya arkadaşlar delil gösterin tırnak içinde kendi ifaelerini alıntı yapın merak ediyorum net olun

sahren 10-17-2007 16:39

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Arkadaşlar Mustafa İslamoğlu'nun ''Yürek Deleti'' kitabını bir okuyun lütfen.Ondan sonra hakkında bir fikre sahip olursunuz.Ben bir kaç kitabını okudum Hilal Tv'de Tefsir derslerini izledim ,Allah kendinden razı olsun diyorum.
Birde Müslüman müslüman hakkında olumlu düşünür, bir kelimeden bir sözden bir kişi hakkında olumlu yada olumsuz kanaata varamaz, varmamalıdır diyorum,saygılar sunuyorum.

mehmetal 10-19-2007 17:37

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
bu yazanların hiç biri gercek degıl kendısı nadır ınsanlardan bırıdır ???

büyükdoğu 10-20-2007 13:50

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
İslamoğlu'nun arapçası yetersiz falan değildir...Bir kere bu kesinlikle yanlış...Kendisi son derece iyi bir Arapçaya sahiptir...Özellikle etimolojide çok iyidir...El-Ezher mezunu birisinin arapçasını yetersiz olması zaten çelişkidir...Arapçaya son derece hakimdir...Kendisini dinlemek isteyenler "AKABE VAKFINDAKİ" sohbetlerine katılabilirler

HuRReM 10-20-2007 23:09

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Alıntı:

büyükdoğu Nickli Üyeden Alıntı
İslamoğlu'nun arapçası yetersiz falan değildir...Bir kere bu kesinlikle yanlış...Kendisi son derece iyi bir Arapçaya sahiptir...Özellikle etimolojide çok iyidir...El-Ezher mezunu birisinin arapçasını yetersiz olması zaten çelişkidir...Arapçaya son derece hakimdir...Kendisini dinlemek isteyenler "AKABE VAKFINDAKİ" sohbetlerine katılabilirler

Kesinlikle.
Ben de kitaplarını okuyor ve sohbetlerini dinlemeye gayret gösteriyorum.
Çok istifade ettim.
Allah binlerce kez razı olsun kendisinden.

berg 11-01-2007 15:58

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
ben arapçasına bir şeydemem bilgisinede bir şeydemen çünkü el-ezherde okumuş bir sürü kitap yazmış fakat itikati sorunları olan biridir...söylediği 100 şeyden 99 doğru olsun teki sallama olsun evliyaullah tarafından tekfir edilirdi bu adam kalkıp mezheplere laf atsın imamı azam'a dil uzatsın ... imam-ı malik cunup halde acaba yıkılmış bir mescidin arsasından geçilirmi diye öğrencileri ile tartışırken hayızlı bir kadının kuranı ellemesinde sorun yoktur desin bizde bu adama ulema diyelim yazıktır günahtır... herkez hadini bilsin imamı azam kim? m. islam oğlu kim ?

selahattin_ay 11-01-2007 16:03

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
??? ??? ???

.::RuKaL::. 11-01-2007 19:03

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Mustafa İslamoğlu'nun güzel kitapları var bende okudum..
Fakat itikad konusunda yanlışları vardır..
Bir arkadaşta belirtmiş abdest ve Kuran konusunda yanlış bilgiler vermiştir..

Özellikle yanlışları olmadığını düşünen arkadaşların Aşağıdaki Mustafa İslamoğluna ait yazıyı okumalarını tavsiye ederim..


Aşağıdaki makale Mustafa İslamoğlu isimli gazete yazarına aittir. Bunun cevabı altta verilmiştir.

Bilmez ki sorsun, sormaz ki bilsin!

Bugünkü yazımızı, cevabı herkesi ilgilendiren bir “soruya” ayırdık. Hayır hayır, bu bir “soru değil, bu bir “sorun!” Hem de çok ciddi ve adı: “Dini anlama sorunu.” Bu sorun, kimi zaman ortaya birden fazla “din” çıkarıyor ve insanlar “hangi dine” inanacağını şaşırıyor. (Siz ‘yanılmaz’ atalarını pazarlayanların dinine değil, kaynağı Kur’an olan Allah’ın dinine inanın.) Kimi zaman, Allah’ın kitabında yazmayan, Peygamber’in sünnetinde yer almayan “farzlar, haramlar” çıkarıyor.Düşünebiliyor musunuz; bu nevzuhur farzlardan Hz. Peygamber’in haberi yok! Bizim akıldanelerimizin bildiği bir “farz” düşünün ki, sahabe bilmiyor? Bir “farz” düşünün ki, müctehid imamların bu -sözümona- “farzdan” haberi yok! Güldünüz değil mi? Hayır, kimse gülmesin; çünkü kendisi gülünç durumda olanların başkalarına gülme hakkı yoktur ve şu an kendini çok dindar sananların dinleriyle ilgisi hurafe düzeyinde, bilgisi ise efsane niteliğindedir. İnsanlar ibadetleri âdetleştirince âdetleri de ibadetleştirdiler.

Bu satırları sert bulmayın lütfen; imamların birçoğuna göre “mukallid”in tarifi şudur: “Amellerini delilleriyle birlikte bilip, o delilleri değerlendirmede mezhep imamının ictihadını benimseyen kimse.” Söyler misiniz? Bu durumda kendini Hanefi sananların kaçta kaçı Hanefi’dir? Kaçta kaçı Şafii’dir? Bırakın avamı, “hocam” denilenlerin kaçta kaçı “mezheplidir?” Utanmadan yıllar yılı “mezhepsizlik edebiyatı” yapan ‘mezhepçiler’, duygularını, paralarını sömürerek sırtından geçindikleri Müslümanlara kinden, nefretten, cehaletten başka ne verdiler? Tezgâhında mezhep satarak geçinen bu tiplerden oluşan bir cemaat, radyodan ‘düz’ kadın sesine ‘haram’ diyen sözümona ilmihaller tezgâhlarken, dansöz pazarlayan TV istasyonuna sahip olmanın fetvasını bulmakta hiç de zorlanmadı. Bu tiplerden kaçını tanıdımsa, hepsi de şarlatandı. Ayak üstü “sübhaneke”nin anlamını sorsanız “kem-küm”den başka cevap alamazdınız. Ama dillerinin keskin yanını koca koca alimlerin enselerinden bir türlü çekmezlerdi. Mevdudi gibi, Seyyid Kutup gibi, nerede imanının bedelini ödemiş bir alim var, onun etini yiyerek semirmeyi beslenme alışkanlığı haline getirmiştiler. Haddini bilmeyen neyi bilir ki?

Bu şarlatanlar, yüreklerinde çamur, sıvayacak alim yüzü aradılar. Ve koca bir toplumu kelimenin tam anlamıyla “mezhepsizleştirdiler.” Ey Hanefiler! Ebu Hanife’ye göre siz Hanefi falan değilsiniz, sizin mezhebiniz falan yok! “Mezhepçilik” yapan şarlatanlar sizi dolmuşa bindiriyor. Avamın mezhebi müftüsünün mezhebidir, demişler. Haydi “doğrudur” diyelim; fakat kaçta kaçınızın “fetva makamı” (müftüsü) var? İçtihat kapısının meccane bekçileri hâlâ neyin edebiyatını yapıyorlar? Cahili cühelasıyla milletin tümü müctehid oldu. Üç beş yetkin alime tahammül edemeyen tulumbacı takımının gözü aydın; Hayreddin Karaman Hoca gibi bir ikisinin tepesine iftira küfelerini boca etmek için hazır beklerlerken, sayelerinde milyonlarca müctehide kavuştuk. Herkes her gün kendi yaptıklarına kılıf bulmak için onlarca ictihat yapıyor, ahkâm kesiyor, fetva veriyor. Okumak mı, öğrenmek mi, bilmek mi, bilenden sormak mı? Hak getire. “Bilmez ki sorsun, sormaz ki bilsin” diyenin hesabı."Kur’an okurken abdest almak farzdır” öyle mi?!

Bir okuyucumuz, 18 Temmuz 2000 tarihli Zaman Gazetesi'ndeki bir köşe yazısından alıntı yaparak soruyor: “Kur’an okurken abdest almak, gerçekten de bu yazarın dediği gibi farz mıdır?” Önce mezkur yazıdan ilgili pasajı alalım:“Hazret-i Kur’an’ı eline alan herkesin abdestli olması farzdır. Abdestsiz Kur’an ele alınamaz. Ancak dini kitaplar için böyle bir mecburiyet yoktur. Dini kitapların sadece içinde bulunan ayetlere elle dokunmak için abdestli olmak gerekir. Ayetten boş olan yerlere, yazılara abdestsiz dokunulabilir, okunabilir. Kur’an’la dini kitap arasında böyle bir ince fark vardır. Kur’an-ı Kerim’in ayetten boş olan kısımları da ayet hükmündedir. Bu yüzden dikişli kabına bile abdestsiz dokunulamaz. Abdestsiz kimseler bir mendil veya temiz bezle tutup bir yerlere koyarlar. Abdestsiz ele alamazlar.”Allah Allah! “İnce fark”ı da öğrenmiş olduk. Hele “dikişli kabına bile dokunulamaz” cümlesi karşısında bitmemek mümkün mü?Ben bu zamana kadar ne Kur’an’dan, ne Rasulullah’tan, ne sahabeden ve ne de müctehid imamlardan Kur’an okurken abdestin farz olduğuna dair ‘sahih’ bir şey okumadım, duymadım. Bir şeye “farzdır” demek, helâl ve haram koyma yetkisine girer. Helâl ve haram koyma yetkisinin ise kime verildiği bellidir. Burada “farz olduğu” söylenen bir hüküm olduğuna göre, o hükmü farz kılan delili muhkem ve mütevatir nasslarda bulmamız gerekir. Kur’an’da abdestin sadece namaz için emredildiğini görüyoruz. Bu konuda, çok yaygın bir yanlış anlamaya alet edilen bir ayet vardır: “Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz.” (56.79) Birazcık Arapçadan, ilimden, Kur’an’dan, tefsirden nasibi olan kimsenin bu ayetteki “o” zamirinin bir önceki ayetteki “gizli kitab”a gittiğini bilir, bir. Bu ayet Mekke’de, Abdest’in geçtiği tek Kur’an ayeti (5.6) ise Medine’de inmiştir, iki. Ayetteki “dokunmasın” şeklinde yanlış algılanan “la yemessuhu” ibaresi “inşai” değil “ihbari”dir ve “dokunamaz” demektir; oysa ki Kur’an’a münkiri de müşriki de dokunur, üç...Bilgime güvenmeyip, “Kur'an okumak için abdest farzdır” diyen sahih bir hadis, bir imam, bir alim var mıdır diye Mektebetu’l-Elfiyye’den 400.000 hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan 1000’e yakın kitabı, tüm mezheplerin 40’ı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi, bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Süyuti’nin “Kur’an okumanın âdabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek:“Kur’an okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldir ve Peygamber (sav) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamu’l-Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kur’an okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber abdestsiz okuyordu. el-Mühezzeb Şerhi’nde ise: Eğer kişi Kur’an okurken yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telâffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.” (el-itkan, 1/295)Buraya, başta Hanefiler olmak üzere, tüm mezhep ve meşreplerin temel referanslarından sayfalarca alıntı yapar, tercüme ederim. Fakat yerim yok, vaktim yok, keyfim yok; lüzum da yok. Tüketenler de, üretenler de hep olacak. Böyle başa böyle tarak. Biraz da insanımız ciddi ve uyanık olsun; bitli baklanın kör alıcısı olmasın.Şafii’dir, Hanefi’dir meselesi değil bu! Allah’ın emretmediği bir şeyi emretmek, farz kılmaktır ki, bunun vahameti “Kur’an okurken abdest almanın hükmü nedir?” sorusundan çok daha derindir ve problem dinin temelleriyle ilgilidir. Şakası var mı bu işin? Biri kalkıp da “Şu farzdır?” diyorsa, dinini donundan birazcık fazla ciddiye alan bir Müslümanın, “Nerede, hangi delille?” diye sorması “farz olur.” Çünkü, o ünlü usul kuralı gereğince “farzı” bilmek farz olduğu gibi, farz olmayanı farz bilmek de “haram” olur. Eğer o kişi üçüncü, beşinci sınıf ilmihalleri getirip de önünüze koyuyorsa, bu kez sizin “İlmihal yazarlarının farz koyma yetkisi olduğunu bilmiyordum” demeniz “farz” olur. Kaldı ki bunlar arasında “Tevrat’ı abdestli okumak farzdır” diyenini bile gördüm ben.Bir şeye “farz” demek, “haram” demek ciddi bir iştir; Allah’a atfen verilmiş bir hükümdür, kimse keyfi olarak “farz” ve “haram” ilan edemez. Ne demiştik bir yazımızda: Cahiller dinden ıskonto yaparlar, ham sofularsa dine zam yaparlar; bu ikisi de birdir.Siz siz olun, etrafınızda ahkâm kesenlere Kur’an’ın öğrettiği gibi sorun:“Kul hâtû burhanekum in kuntum sadıkîn: De ki: Hadi getirin delilinizi, eğer doğru söylüyorsanız?”

M.İslamoğlu, 25 Eylül 2000 Akit Gazetesi

***

CEVAP:

"Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in, Kur'an'ın bulunduğu odada uyumayıp, sabaha kadar hürmeten ayakta beklediğini, bunun mükâfatı olarak da onun nesline 6 asır devam eden bir cihan devleti verildiğini, ana-babamızdan kaç kere dinlemiş, kitaplardan okumuş, va'zlarda dinlemişizdir.Kur'an'a hürmet bu milletin ruhunda var.Kur'an'ı abdestsiz olarak eline almamak bir tarafa, abdestli de olsa onu göbekten aşağıda tutmaz. Bu kötü bir hal midir? Dine aykırı bir hareket midir? Kur'an-ı Kerim'e hürmet, İslâm'a zıt mıdır? Kur'an'a fazla hürmet yersiz bir şey midir? Asla! Bir evladın, anne ve babasına gösterdiği hürmet ve hizmet ne kadar fazla olursa o kadar değerli olduğu gibi, Kur'an'a gösterilen hürmet de ne kadar fazla olursa, o da Allah indinde o kadar değerlidir.Gerçek bu iken, din âlimi gözüken bazılarının, Kur'an'a gösterilen bu hürmetten rahatsız olmaları anlaşılır gibi değil...Mukaddes kitabımıza karşı vazifelerimizin ne olduğu, yüzyıllar önce zaten kitaplara yazılmış. Bilinmeyen bir husus değil... Ama bazıları hem bilip hem de bilmezden gelerek bu kitaplarla alâkası olmayan şeyler söylerse, kim olursa olsun biz ona karşı çıkarız. Doğru yazanları ise tasdik etmek vazifemizdir. Bir zat meselâ şunları yazmış: "Hazret-i Kur'an'ı eline alan herkesin abdestli olması farzdır. Abdestsiz, Kur'an ele alınamaz. Ancak, dini kitaplar için böyle bir mecburiyet yoktur. Dini kitapların sadece içinde bulunan âyetlere elle dokunmak için abdestli olmak gerekir. Ayetten boş olan yerlere, yazılara abdestsiz dokunulabilir, okunabilir. Kur'an'la dini kitap arasında böyle bir ince fark vardır. Kur'an-ı Kerim'in âyetten boş olan kısımları da âyet hükmündedir. Bu yüzden dikişli kabına bile abdestsiz dokunulamaz. Abdestsiz kimseler bir mendil veya bezle tutup bir yerlere koyarlar. Abdestsiz ele alamazlar." Bu cümleler baştan sona doğru ve asırlardan beri yazılagelen kitaplara uygundur. İslâmî hükümlerdir. Müslümanların Kur'an'a Karşı tutumunu anlatmaktadır.Ne var ki, bir zat bu cümlelere çok bozulmuş. Kur'an'ın abdestli olarak tutulmasını hazmedemiyor. "Kur'an'dan, Resûlullah'tan, sahabe ve müctehit imamlardan, abdestin farz olduğuna dair sahih bir şey okumadığını ve duymadığını" söylüyor. Halbuki, kendisi Resûlullah, sahabe ve müctehitler zamanında yaşamadığı için, duymaması normal. O normal de "Duymadım" demesi ne oluyor? Manen görüştüğünü falan mı îmâ ediyor acaba? "Okumadım" demesine gelince... Kitaplar o meseleyi barım barım bağırıyor ama, siz onları yok sayarsanız kitapların ne suçu var? Gözünü sıkıca kapat, sonra da güneş yok de.!. Ne âlâ iş... Sayın hocamız, bu mesele için 400.000 hadis, bazıları 30 cild olan 1000'e yakın kitap ve mezheplere ait 40'ı aşkın kaynak taramış; ama abdestin şart olduğu hakkında bir hüküm bulamamış!..Hani padişah bir suçluya 100 sopa vurulmasını emretmiş de, o da gülmeye başlamış. Niye güldüğü sorulunca "Padişahım ya sen hiç dayak yemedin veya sayı saymasını bilmiyorsun" demiş ya; bu da onun gibi...

Ya hocamızın bir günü 24 değil 240 saat veya kendisine, 950 sene peygamberlik yapan Nuh Aleyhisselam gibi uzun ömür verilmiş ki sadece bir mesele için bu kadar kitap karıştırabilmiş.Bununla da kalmamış; diyor ki:

"Tüm mezhep ve meşreplerin temel referanslarından sayfalarca alıntı yapar, tercüme ederim."

Edemezsin demek ne haddimize? Eder mi edersin...Hocamız sonra yeri, vakti ve keyfi olmadığı için bu tercümeden vazgeçiyor ve tevazu gösterip "en iyisi, bu konularda en katı davrandığını bildiğim" dediği İmam Süyûtî'nin El-ltkan kitabından kısa bir tercüme yapıyor. Ne var ki, tercüme ettiği yer, Kur'an'a abdestsiz dokunup dokunmamakla değil, abdestsiz okunabileceğine dair. Ona itiraz eden yok ki. Çünkü âlimlerimiz zaten, ezbere Kur'an okunurken abdestli olmak şarttır demiyorlar. Yüzüne okurken, Kur'an'a dokunulmadığı takdirde abdestli olmak şarttır diyen de yok. Amma bütün kitaplar, ister okunsun ister okunmasın, "Kur'an'a abdestsiz dokunulmaz" demektedir. Hocamız bu noktaya cevap vermesi lâzımken, meseleyi başka tarafa çekiyor ve Peygamberimizden misal getirerek kendince kurnazlık yapıyor...Ama misali geçersiz. Çünkü, Peygamberimiz Kur'an'ı zaten ezbere okuyordu. 400.000 hadisi ve binlerce kitabı taradığı halde, böyle bir hüküm bulamadığını söyleyen hocamız, -hadi yalan söylüyor demeyeyim- gerçekleri söylemiyor. Eğer dediği gibi gerçekten okumuş olsaydı, kaynak gösterdiği "İtkan" isimli meşhur eserin ilerki sahifelerinde, iddiasının tam tersini görecekti.

Madem "ltkan"ı kaynak eser kabul ediyorlar; biz de aynı eserden iktibas yapalım:

"Bizim ve âlimler topluluğunun görüşü, abdestsiz olanın Kur'an'a dokunmasının haram olduğudur. O abdestsiz olan, ister küçük abdest (namaz abdesti) almamış olsun, isterse büyük abdest (yani gusül abdesti). Çünkü Kur'an-ı Kerim'de, 'Kur'an'a ancak temiz olanlar dokunabilir' buyurulmaktadır. Sünen-i Tirmizi ve diğerlerinde geçen bir hadis şöyledir: Kur'an'a ancak abdestli olanlar dokunabilir." (İtkan 2/1188 Dâr-ı İbn-i Kesir/Beyrut)

Hocamız, herhalde bunları yazdığı için İmam Süyûtî'ye, tercüme ettiğimiz için de bize kızmamıştır. Kitabın dipnotu şöyle: Aynı hadis Dârimî'nin Talak bahsinde "Nikâhtan önce boşama olmaz" babında 2183 numarayla, Dâre Kutnî'de ise Taharet bahsinde "Abdestsiz olanın Kur'an'a dokunmasının yasak olması" babında yer almaktadır.

Ne dersiniz, hocamızın, bu meseleyi 400.000 hadisi taradığı halde bulamadığına inanalım mı? Ve kaynak gösterdiği "İtkan" isimli kitapta açık açık yazıldığı halde, "Bulamadım" demesine mi? Arapça bilmeyen okuyucularımızın merakını giderelim. İtkan, Madve Yayınları tarafından "Kur'an İlimleri Ansiklopedisi" adıyla tercüme edilmiştir. Arzu edenler, 2.cilt, 44.sahifede bu meseleyi okuyabilirler.

"Kur'an Abdestsiz Ele Alınabilir mi?" başlıklı yazımız eksik kalmış, sütunumuz bitmiş, yazacaklarımız bitmemişti. Bu yazıda, olabildiğince kısa tutmaya çalışarak ilave bilgi vermek niyetindeyim. Önceki yazımda, "Kur'an'a ancak abdestlî olan dokunabilir" manasındaki hadis-i şerifin bulunduğu üç eser ismi vermiştim, iki isim daha veriyorum:

1) Bedâiüs Sanâyf, 1/33, Beyrut, 1 987,
2) Feyzül Kadir, 6/455.Aşağıda isimlerini vereceğim Arapça ve Türkçe eserlerin hepsinde de "Abdestsiz olarak Kur'an'a dokunmanın caiz olmadığı" hükmü yer almaktadır.

ARAPÇALAR: 1-Kadı Beyzâvî, 2-Rûhul Meânî, 3-Ruhul Beyan, 4-Ahkâmül Kur'an, 5-Tefsir-i Kebir. (Bu eserlerde Vakıa Sûresi'nin 79. âyetinin tefsirine bakılabilir.)6-Dürerül Hükkâm, 7-El-Muğnî, 8-Muhit, 9-Kâfî, 10-Hidâye, 11-Merâkıl Felah,. 12-Tahtâvî, 13-EI-Mezâhibül Erbaa, 14-Bedâiü.s Sanâyî, 15-İtkan.

TÜRKÇELER: 1-Elmalılı Tefsiri, 2-Çantay Tefsiri, 3-5 Prof. ve l doçent tarafından hazırlanan TDV meali, 4-Enver Baytan, eski İstanbul Müftüsü A. Fikri Yavuz ve Ahmed Davudoğlu tarafından hazırlanan meallerde, ilgili yere bakılabilir. (Yani Vakıa Sûresi, 79. âyet)5-Ahmed Zühdü Paşa'nın (Osmanlıca) Mecmua-ı Zühdiye,6-Numan Kurtulmuş'un Âmentü Şerhi, 7-Fatih devri âlimlerinden Molla Hüsrev'in, 8-Büyük İslâm Fıkhı ismiyle tercüme edilen Dürer Tercümesi, . 9-Mehmet Zihni Efendi'nin Nimet-i İslâm, 10-Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki'nin İslâm Dini,11-Eski Diyanet işleri Başkanlarından Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslâm İlmihali Bu eserlerin "Abdest" bahislerine bakılabilir. 12-Prof. İbrahim Canan'ın Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi (4/289), 13-Ibn-i Abidin Tercümesi, (l /l 10, 1/217), 14-İmam Gazâlî Hazretleri'nin İhya u Ulûmiddin Tercümesi (1/797), .15-Kur'an İlimleri Ansiklopedisi ismiyle tercüme edilen İtkan Tercümesi (2/444).

Okuyucularımıza kolaylık bakımından Türkçeler bana göre daha mühim..."Abdestsiz olarak Kur'an'a dokunulamayacağı"nı yazan eserler bunlardan ibaret olmayıp, eski yeni birçok eserlerde bu hüküm tekrarlanmaktadır.Esasen, "El ârîfü yekfihil işâre" kabilinden, tek bir eserde bile yazılı olsa -niyet kabul etmekse-, bu hükmü kabul etmeye o tek eser dahi kafidir. Daha fazla eser ismi istenirse önümüze Süleymaniye Kütüphanesindeki kitapları da yığsak, -şazlar hariç- "Kur'an'a dokunmak için abdestli olmak şarttır" hükmünden başka bir şey bulamayız. Prof. Hüseyin Algül, Prof. Yunus Aydın, Prof. İbrahim Kâfi Dönmez, Prof. Mehmet Erdal, Prof. Ömer Faruk Harman, Prof. Ahmet Saim Kılavuz, Prof. Süleyman Uludağ ve İrfan Yücel'den meydana gelen heyetin hazırladığı ve Prof. Hayrettin Karaman, Ali Bardakoğlu ve . H. Yunus Aydın'ın gözden geçirdikleri İLMİHAL İman ve İbâdet isimli yeni eserde bile, Sünnî mezheplere göre "Abdestsiz olanların Kur'an'a dokunamayacakları" vurgulanmaktadır. (1/196)

Sünnî âlimlerin asırlardan beri bize ulaşan kitaplarındaki, "Abdestsiz olarak Kur'an'a el dokunulamaz" hükmü ortadayken, "Bu mesele de nereden çıktı?" şeklinde bir itirazın, Müslümanları şüpheye düşürmekten başka bir şeye yaramadığı görülüyor. Âlimlerde, ilmin verdiği bir vakar bir ağırlık aranır. Öyleyken, "Üçüncü, besinci sınıf ilmihaller" diye o kitaplarla dalga geçmek, üzücü ve incitici bir hal değil midir? Rica ederim! "Kur'an'a dokunmak için abdest almak şarttır" dedikleri, daha doğrusu bunu yazan âlimlerin yazdıklarını eserlerine aldıkları için, bir Ahmed Hamdi Akseki'nin, bir Ömer Nasuhi Bilmen'in ilmihalleri üçüncü, beşinci sınıf ilmihaller midir?..Müslümanlar hakkında reva görülen şu cümlelere de üzülmemek mümkün mü?

"Utanmadan yıllar yılı mezhepsizlik edebiyatı yapan mezhepçiler."
"Mezhepçilik yapan şarlatanlar sizi dolmuşa bindiriyor."
"Tulumbacı takımı."
"Dinini donundan biraz ciddiye alan bir Müslüman..."
"...bitli baklanın kör alıcısı."

Bu cümleler hiç de hoş ifadeler değil...

Geçmiş âlimleri kabul etmeyip, onların "Kur'an okumakla Kur'an'a dokunmayı birbirine karıştırdıklarını" ve bu hususta "tarihi" bir yanılgı içinde olduklarını söylersek, bu mantığa göre, onların yazdıklarına nasıl güveneceğiz? Onların yazdıklarına, aktardıklarına güvenmezsek elimizde ne kalır? Esas mesele, mütekaddimîn ve müteahhirîn ulemânın kitaplarına itimat edip etmemek, kabul edip etmemek meselesi...Biz, hem itimat ediyor hem de o kitaplardaki meseleleri kabul ediyoruz.Tarihi bir yanılgı içinde olduklarını da kabul etmiyoruz....

Ali EREN

TÜRK EVLADI 11-03-2007 14:46

sizce mustafa islamoğlu nasıl bir insan...
 
Tek bildiğim Kayserili olduğu...

şeyh şamil 10-13-2008 13:20

"Mustafa İslamoğlu ehli sünnet dışıdır"
 



MUSTAFA iSLAMOĞLU EHLİSÜNNET DIŞIDIR !!! !!! !!!

ALLAH VAKİT GAZETESİNE AKIL FİKİR VERSİN !!!






"Ümmetin cemaatini tenkid eden, -cemaat dört mezhep ittifakıdır- bid'atçi, yenilikçi çok hoca bozuntusu var şimdi. Bana geçenlerde Mustafa İslamoğlu hakkında ne diyorsunuz diye soruldu. Hocalar korkuyorlar, televizyonu var, şöyle adamları var, böyle oldu, netice yanaşmıyorlar. E niye öğrendik bunları? Yanıma Hoca arıyorum, birleşelim; İslamoğlu'nun yanlış görüşlerine cevap verelim. Bu diyor ki ben gelmiyeyim. O diyor ki ben almıyayım. Kaldık yahu. İstihare yaptım, ALLAH rızası için söyle çıktı.


Ben İslamoğlu'nu tanımıyorum, hiç de görüşmedim. Bir kitabı elime geçti. ... İçinde yazıyor. "Hayızlı kadın Camiye girer" diyor. "Eski alimler Yahudilere meylettiğinden giremez demişler"... Halbuki 4 Mezhebin müçtehidinde hayızlı Camiye girer diye bir fetva yok!

Müçtehidler ve fıkıh alimleri Ehl-i Sünnet ve Cemaatteki "Cemaat" denilenlerdir, yoksa Camide toplananlar değil. Cemaat "giremez" diyor, bu kadar alim konu üzerinde birleşmiş, İslamoğlu çıkmış "girer" diyor. Bir de "Giremez" diyenler "Yahudilere meyletmiş" diyor. Yahu Resulullah'a mı Yahudi(ye meyletti) diyorsun?! O buyurmuştur. 'Hayızlı kadınla cünübe Camiyi helal etmiyorum' buyuruyor. Kaynakları sabittir. Kitaplarımızda kaynaklarını yazdık. Müçtehidler de zaten bu Hadisin dışına çıkamazlar. Nitekim öyle olmuştur.

Bu kadar İslam ulemasını Yahudi temayülüyle suçluyorsun! Bu kimsenin haddi değildir. Bu memleket de Ehli Sünnet de sahipsiz değil. Biz ölümden korkmayız.

Siz de bunu duyurun, duyurmazsanız sorumlusunuz. Tefsir dersleri diye insanlar gidiyorlar, çarşaflı kadınlar dahi gidiyorlar; Mezhepten de çıkıyorlar. Durum vahim! Millet fesada uğradı. İçten içe bozulma başladı."




Kaynak için tıklayınız


VEYA AŞAGIDAKİ LİNKE GİDİNİZ

http://video.yahoo.com/watch/3429116



islam 10-13-2008 15:01

Mustafa İslamoğlunu ne olduğu ortada? ben Yakinen tanırım...
Bence En büyük tehlike???

Mu-Alim 10-13-2008 17:24

Ben de yakınen tanırım İslamoğlu'nu...

Kendisi İslamiyet'in gerçek kimliğini ortaya koyma noktasında çok önemli şeyleri kaleme almış birisidir.

Birileri tarafından "aforoz" edilmesi ise İslam'ın "hoşgörü dini" olduğunu kanıtlamaya çalışmasından, "din adamı" diye geçinip de insanları dinden soğutanları tahtından etmesindendir.

Okumayanlar için söylüyorum: Açın okuyun Yürek Devleti'ni İslamoğlu'nun...Ha okudunuz da hala bu adamı beğenmiyor ya da "gayrimüslim" ilan ediyorsanız, "okuduğunu anlama" konusunda çok büyük uçurumlar var demektir aramızda...

Hakan Özkan 10-13-2008 17:24

Hadis üzerindeki yorumlara binaen ortaya serilen yorum ve fıkıh acılımları na budenli keskin hatlar ile karşı cıkmanın doğru olduğunu düşünmüyorum .

islam 10-13-2008 17:32

Mualim Kardeş bu adam kim ? NE okumuş nerde yetişmiş ? geçmişinde neler var... Bilirmisiniz... Ne kadar yakinen tanırsınız... Kimlerle ne iklişkisi vardır... bilirmisiniz....

Mu-Alim 10-13-2008 17:37

Hayır, hiç bilmiyorum nerede okuduğunu kimlerle iletişim kurduğunu ve geçmişinde ne dediğini...

Ama istesem bilirdim değil mi? Sen nasıl öğrendiysen ben de öğrenirdim. Hatta istesem girerim google'a; anında öğrenirim. Ama umrumda değil benim kimin nerede okuduğu, geçmişinde ne dediği...

Umrumda olsaydı geçmişinde Refah, Fazilet gibi partilerin bir mensubu, hatta üst düzey yöneticisi olan ve şu anda birçoğu Ak Parti çatısı altında olan insanlara sevgi, saygı beslemezdim...

O yüzden tartışırken "şu geçmişinde şöyle yapmış, şununla konuşmuş." demeyin. Tartışacaksak eserlerini, eserlerinde dile getirdiği şeyleri tartışalım.

islam 10-13-2008 18:07

Mustafa İslamoğlunu;
1.Googleden değil aileden tanırım..
2.Refah ve Fazilete hizmetlerine saygı duymayan bir kisiden saygı beklemem…
Allahın Saygın kıldığına saygı Duymamak hadime değil.
3. İnsanlar geçmişleri ile vardır…
HizbulVahşetin Estiği yıllarda İslamoğlunun Vakfında Çıkan silahlarala (Akabe vakfı) İslamoğlunu ilişkisi nedir… Nerden silahları temin etmiştir.. Bu vahşetin estiği dönemde kendisi nerededir… Bu olaylarla ne ilişkisi vardır…

Ayrıca … Dini olarakta….
Hayızlı kadın Kuranda okur, Ellerde diyen bir adama Hoca demem… ( Eğer yeni MİX bir mezhepmi kuruyor acaba…)
Cemalettini Afkaniyi Gökelere çıkartirken İmamı Azama İsmi ile Hitap edene adam hoca demem…
Cemaletini Afkaniye Laf söyleyen Tüm islam alimleri ve ll.Abdulhamit Hana Onun Bezi olamazlar diyen adam hoca demem...

Sayın.. Muallim bu konu birdaha cevap yazmayacağı…
Tartışmak için değil görüşleri söylemek için yazdım saygılarımla..

Fasl-ı Gül 10-13-2008 20:43

Sevgili arkadaşlar,

Daha önce forumumuzda yine buna benzer bir yazı paylaşılmıştı.. Yine buna benzer sözler... Ama artık ilmiyle, hizmetleriyle temayüz etmiş insanların yine bizler tarafından "acımasızca" eleştirilmesine tahammül etmekte zorlanıyorum.. Mustafa İSLAMOĞLU ehl-i sünnet değilmiş, bilmiyorum bunu iddia eden kardeşlerimiz ehl-i sünnetin neresinde duruyor. Ehl-i sünneti ne kadar tanıyor? Velev ki dediğiniz gibi İslamoğlu ehk-i sünnet olmasın, bu bir alim için nakısa mıdır? İslam tarihi boyunca farklı mezheplerde sayısız alim gelmiştir. Mürcie, Mutezile mensubu olan ve eserlerinden istifade edilen yüzlerce alim gelmiştir ve İslam Medeniyetinin oluşmasında bu eserlerin hepsinin katkısı olmuştur. Şimdi biz bu insanlar ehl-i sünnet değildir diye eserlerini hiçe mi sayacağız..

Başkalarını eleştirmekten aynalara bakamaz olduk, sorarım biz ne kadar ehl-i sünnetiz. Eleştirdiğimiiz muhterem zat kadar dine hizmetimiz oldu mu? İlmimiz onun kadar genişde ondan mı bu kadar rahat eleştirme hakkını haiziz. . Ve İslamoğlu'nun dediği gibi " Alimin eti zehirlidir, yiyeni iflah etmez." unutmayalım ve ona göre konuşalım..

İslama hizmet ettiğini düşünce ve eylemleriyle vuzuha kavuşturan bir insanı "en büyük tehlike" olarak görmek için olayları hangi bakış açısıyla okumak lazımdır.. Birlik ve dirliğimizin sağlanması için müslümanların "bir" olması gereken günümüzde farklı düşünceler yüzünden birbirimizi töhmet altında mı bırakmalıyız? Rica ederim akl-ı selim ile düşünelim. Din konusunda ülkemizde kalem oynatmayan yoktur ama din hakkında konuşmanın sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu unutmayalım. Kendi "peşin hükümlerimiz"le insanları yaftalamayalım. Kalblerin içini bilen Allah'tır, niyet okumacılığı yaparak değil eylemleriyle değerlendirelim insanları...

selamlar

Mu-Alim 10-13-2008 20:47

dirilis.f üstadım şu yazdıkların o kadar önemli ve o kadar kendine münhasır ki içimden "böyle bir yorum kopyala/yapıştırcılara ve yargısız infazcılara layık mı" demeden geçemiyorum.

Teşekkürler...


All times are GMT +3. The time now is 06:04.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025