Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Tartışıyorum (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=121)
-   -   TARAF'ın Bomba Haberi Doğru Çıktı!Kınalı Kuzular Adetta İnfaz Edildi! (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=114859)

ishakyilmaz 08-26-2009 17:42

TARAF'ın Bomba Haberi Doğru Çıktı!Kınalı Kuzular Adetta İnfaz Edildi!
 
http://www.haberturk.com/2009/08/26/...ciddiaaaaa.jpgKomutan pimini çekip bombayı eline verdi!Elazığ'daki şehitler için şok iddia!

26.08.2009 16:01http://www.haberturk.com/2009/08/26/...iaakuvuuuk.jpg"Uyursan ölürsün" sendromu gerçek bir faciaya yol açtı...Elazığ’da tim komutanı, nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretti. Bomba patladı, dört şehit.

Taraf Gazetesi'nin haberine göre Koçyiğitler Taburu’nda 10 gün önce meydana gelen patlamanın kaza olmadığı belgelendi. Teğmen Mehmet Tümer, mevzide uyuyan İbrahim Öztürk’e çok kızmış. Ceza olarak da, pimini çektiği bombayı Er Öztürk’e vermiş. Elinde basılı tuttuğu bombayla 45 dakika yardım isteyen er gücü tükenince patlama olmuş.

Tarih, 17 Ağustos 2009. Haber ajansları, abonelerine, Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde bir askerin elinde bulunan bombanın kazayla patlaması sonucu dört askerin şehit düştüğünü geçiyordu. Haberlere göre Er İbrahim Öztürk’ün elindeki bombanın kazara patlaması nedeniyle kendisi ve yanındaki arkadaşları İbrahim Yaman, Ali Osman Altın ve Mesut Bulut şehit olmuştu. Ancak Taraf’ın ulaştığı ifade tutanakları, olayın, bir kaza sonucu değil, nöbette uyuyakalan Er İbrahim Öztürk’ün, komutanı Teğmen Mehmet Tümer tarafından cezalandırılmak istenmesi nedeniyle yaşandığını gösterdi. Teğmen, pimini çektiği el bombasını Er Öztürk’e verdikten sonra, “Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın” dedi. Ama pimi almak için çok uğraşan Öztürk, saatler sonra bomba patlayınca üç arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti.

Taraf’ın ulaştığı görgü tanıklarının ifadelerine göre, 17 Ağustos 2009’da devriye görevi yapan Uzman Çavuş Şakir Akçan, 05:00-07:00 devriyesini saat 06.00’da attı. Öztürk ve arkadaşı Ahmet Şensoy’un nöbet yerinde uyuduğunu gören Çavuş Akçan, askerlerden Öztürk’ün mevzideki el bombasını, Şensoy’un ise silahının alev gizleyenini aldı. Amacı askerlerin uyuduğunu kanıtlamasıydı.
Sabahın erken saatlerinde de nöbetçi askerlerin uyuduğunu söyleyip, komutanı Teğmen Mehmet Tümer’e el bombası ve alev gizleyenini verdi.

Pimi çekti bombayı verdi

Teğmen Tümer vakit kaybetmeden, İbrahim Öztürk’ün nöbet tuttuğu mevziye gitti. Er Öztürk’e el bombasının nerede olduğunu sordu. Er Öztürk, mevziye bakmasına rağmen bombayı bulamadı. Teğmen Mehmet Tümer, “Akşam uyuduğun için alındı” diyerek elindeki el bombasını asker İbrahim Öztürk’e gösterdi. Ardından da pimini çekerek kendisine verdi. “Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın” demeyi de ihmal etmeyerek mevziden ayrıldı.

Komutan pimi geri vermedi

Elinde pimi çekilmiş el bombası bulunan Er Öztürk, Teğmen Tümer’in bulunduğu mevziye giderek, “25 yaşına geldim. 75 gün askerliğim kaldı. Beni öldüreceksiniz” dedi ve pimi kendisinden istedi. Ama Komutan Tümer, “Nöbet yerine git, ben gelip takacağım zamanı biliyorum” karşılığını verdi. Bunun üzerine Öztürk, çevredeki diğer mevzilere, pim aramaya arkadaşlarından yardım istemeye gitti. İkinci kez komutanının yanına geldiğinde yine aynı cevapla karşılaştı.
Tekrar mevziler arasında dolaşmaya başladı. Olayın üzerinden çok geçmeden de arkadaşları Mesut Bulut, İbrahim Yaman ve Ali Osman Altın’ın bulunduğu mevziye geldi. Bu sırada Öztürk’ün elleri terlediği için bomba büyük bir gürültüyle patladı. Öztürk ve üç arkadaşı olay yerinde yaşamını kaybetti.

Böyle bir eğitim yok

Başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren Teğmen Mehmet Tümer, fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çektiğini, mandalı bırakmadığı sürece bombanın patlamayacağını şehit Er İbrahim Öztürk’e söylediğini ileri sürdü. Ancak ifadesi alınan sekiz tanık, birlik içinde pimi çekilmiş bir şekilde el bombası eğitimi verilmediğini vurguladı.

Görgü tanığı erler olay anını anlattı

Piyade Çavuş Yiğit Acar:
Şakir Uzman çantasından alev gizleyen ve el bombası çıkarıp, uyuyan askerlerden aldığını söyledi. El bombası ve alev gizleyeni Mehmet Teğmen’e verdim. O da 15-20 dakika sonra İbrahim Öztürk’ün yanına gitti ve geri geldi. Kütüklüğünden bir el bombası pimi çıkardı. El bombasından çıkarıldığını anlayan Soner Astsubayla Şakir Uzman, ‘ne yaptınız diye sordu. Mehmet Teğmen ‘ona iyi bir ders olsun’ dedi.

P. Uzman Çavuş Şakir Akçan:
Devriyede İbrahim Öztürk’ün gözetleme yapması gerekirken uyuduğunu tesbit ettim. Yanındaki el bombasını aldım. Amacım sonradan uyuduğunu inkâr etmesini önlemekti. Ayrıca Emrah Göz’ü de uyurken gördüm ve onun da silahının alev gizleyenini almıştım. Mehmet Teğmen saat 09:30’da uyandığında durumu kendisine bildirdik. Mehmet Teğmen, malzemeleri alıp yanımızdan ayrıldı. 15-20 dakika sonra Mehmet Teğmen ardından da İbrahim Öztürk mevziye geldi. Teğmen, İbrahim’in mevziden ayrılmamasını, birazdan gelip pimi takacağını söyledi. Bombanın piminin çıkartıldığını anladık. 15-20 dakika sonra da patlama oldu.

Piyade Er Recep Koyuncu:
Mehmet Teğmen, İbrahim’in mevzisine geldi. 10 dakika oturdular. Teğmenin elinde el bombası vardı, bombasının pimini çekip, İbrahim’e verdi. “Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın” dedi ve havan mevzisine gitti. İbrahim, teğmenden pimi vermesini istedi. “25 yaşındayım. 75 günüm kaldı, beni öldüreceksiniz” dedi. Mehmet Teğmen mevzisine gitmesini, zamanı gelince pimi takacağını söyledi. İbrahim daha sonra tekrar teğmenin yanına gitti. Pimi istedi. Teğmen yine vermedi. 5-10 dakika sonra da patlama oldu.

Bombayı verdim bekle dedim

Dört askerin hayatını kaybettiği olayla ilgili 8. Kolordu Komutanlığı tarafından soruşturma başlatıldı. Teğmen Mehmet Tümer’in ifadesi şöyle:
“17 Haziran 2009 tarihinde de taburun geçici olarak görevlendirildiği Elazığ-Karakoçan Nohuttepe Üs Bölgesi’ne katıldım. 16 Ağustos 2009 tarihine kadar Tim Komutanı olarak görev yaptım. Tabur Elazığ İl Jandarma Komutanlığı’nın harekât ve komutasına verilmişti.
16 Ağustos 2009 tarihinde Nohuttepe Üs Bölgesi’nden timimle birlikte saat 20:30 civarı ayrıldım. Yaya intikalle Düztepe mevkiine gittik. Saat 23:00 civarı geçici üs bölgesi tesis ettik ve sabaha kadar gözetleme yaptık. Saat 09:30’da uyandığımda Uzman Çavuş Şakir Akçan Bixi mevziinde görevli İbrahim Öztürk ve Ahmet Şensoy’un uyuduğunu tesbit ettiğini ve İbrahim Öztürk’ün el bombasını aldığını bildirdi.

İbrahim’e bombasını sordum
Saat 10:30 civarında İbrahim Öztürk’ü mevziinde ayakta gördüm, yanına gidip el bombasının nerede olduğunu sordum. Bu sırada Ahmet Şensoy istirahat için uyuyordu. İbrahim el bombasını mevzii içinde aradı, bulamadı.
Halen el bombasının alınmış olduğundan haberdar değildi. Normalde mevziye yerleştiklerinde el bombalarını mevzi içinde ulaşabilecekleri bir yerde muhafaza etmeleri gerekir. El bombasını bulamayınca beraberimde götürdüğüm bombayı göstererek ‘burada, gece uyuduğun için alındı’ dedim.
Fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çekerek ‘mandalını bırakmadığın sürece patlama’ deyip bombayı eline verdim. Bundan maksadım, el bombasının önemini kavraması idi.Mevziinden ayrılmamasını emrederek mevziime döndüm. İki mevzi arasında yaklaşık 15 metre kadar mesafe vardır.

Mevzide iken İbrahim Öztürk’ün, kendi mevziinin batısındaki roket mevziine gittiğini gördüm. Bu iki mevzii arası takriben 20 metre kadardır. Uyarıp mevziisinde beklemesini emrettim. Yanıma geldi. Pimi istedi. Gelip takacağımı söyleyip mevziisine gitmesini istedim. Mevziine döndü, bir iki dakika sonra tekrar roket mevziine gittiğini fark ettim. Bu kez yanıma çağırdım, tekrar mevziine gidip oturmasını, pimi gelip takacağımı söyledim. Bu sırada ben kendi mevziimde idim.

Döndüm ve patlama sesi duydum

Yanımda Yiğit Acer, 5 metre kadar yakınımda Soner Süvarı Astsubay ile Şakir Akçan Uzman Çavuş vardı, İbrahim mevziine döndü.
Ben de Şakir Uzman ile Soner Astsubay’ın yanına gittim. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra patlama sesi duyuldu. Saati hatırlamıyorum, 11:00- 11:30 arası olabilir. Sonradan duyduğuma göre İbrahim elindeki el bombasıyla benim göremeyeceğim şekilde üç mevzi dolaşmış, üçüncü mevzide patlama gerçekleşmiş. Patlama sesini duyunca koşarak sesin geldiği yere gittim. İbrahim’in mevziinin önünde şiarın üzerine yüzükoyun yığıldığını gördüm...”

ishakyilmaz 08-26-2009 17:46

http://www.ensonhaber.com/images/news/189959.jpg

EN SON HABER MANŞET

ishakyilmaz 08-26-2009 17:46

http://www.yazete.com/pics/news/2608...5022084007.jpg

YAZETE MANŞET

ishakyilmaz 08-26-2009 17:48

http://foto.gazetevatan.com/newpics/...6389698590.jpg

VATAN MANŞET

ishakyilmaz 08-26-2009 17:50

http://www.gastebursa.com/media/62039.jpg

GASTEBURSA MANŞET

Supraliminal 08-26-2009 17:55

Valla ne denir ki.
Taraf'ın yalan haber yaptığını pek görmedim-hatta hiç görmedim.


nurullah 08-26-2009 17:55

DOĞRUMU YALANMI DİYE MUHAKKAK Kİ BİR CEVAP VEREMEYİZ..LAKİN ÜZERİNE GİDİLMESİ İÇİN HER TÜRLÜ OLANAĞI GÖZ ÖNUNDE BULUNDURMAMIZ GEREKİR..

Fasl-ı Gül 08-26-2009 18:07

YeniŞAfak'ta da benzer bir metin var.

Haberin doğru olma ihtimali bile insanı dehşete düşürüyor.
Komutan olmak askerini nahak yere öldürmek değildir herhalde!
Zerre kadar iz'anı olan, insafı, düşüncesi olan böyle birşey yapmaz.. Eğer haber doğruysa binlerce kez eyvah..
Yazık..



Al@@tt!n 08-26-2009 18:15

nöbette uyuyana buna benzer cezalar verildiğini duymuştum ama bu kadarı da olmaz diyor insan,
yorum yapabilmek için sürecin sonunu beklemek gerek

ishakyilmaz 08-26-2009 18:57

Az önce dikkatimi çekti ne ilginçtir ki VAKİT editörü habere balıklama atlayarak ,haberi çirkin bir idaa olarak lanse etmiş işte haber ile ilgili VAKİT in ilginç manşetti;

http://www.habervaktim.com/resim/res...jpg?t=32335203

Tarantula_ 08-26-2009 18:59

Eğer doğruysa ortalık karışacak...

ishakyilmaz 08-26-2009 19:15

şehitle ilgili flaş tutuklamaGeçtiğimiz günlerde askeri birlikte el bombası patlaması sonucu 4 askerimiz şehit olmuştu. Patlamayla ilgili soruşturma sonunda bir teğmen tutuklandı.http://www.habervaktim.com/resim/resim84564_2.jpgElazığ'da Koçyiğitler Taburu'nda meydana gelen patlamayla ilgili resmi açıklama mevzide bekleyen erin üzerindeki el bombasının kazayla patladığı belirtilmişti.

El bombalarının patlaması sonucu 4 askerin şehit düştüğü olayla ilgili bir skandal ortaya çıktı. Hakkında yapılan iddiaları doğrulayan 1 teğmen askeri mahkeme tarafından tutukandı.



depare 08-26-2009 19:16

Beklenir kafası sıyırık olanlarda var askeriye'de...
İnşaallah bu çirkin iddia doğru çıkmaz...

muhafazakargenc 08-26-2009 19:17

Pu yazıklar olsun Allah c.c her iki cihandada sorsun...
Vesselam

menes 08-26-2009 19:18

Eğer doğruysa böyle komutanların askeriyeden temizlenmesi lazım.Yazık günah 4 tane vatan evladı şehit oldu.

muhafazakargenc 08-26-2009 19:20

Böylesi vardır bu tesekada olmayan mı var... Darbecisi ırkçısı aklı yitiği yanlışmı ???
Vesselam

ishakyilmaz 08-26-2009 19:21

İŞTE TARAF'IN BOMBA HABERİNİN DETAYLARI;TARAF YİNE BÜTÜN MEDYAYI PEŞİNDEN SÜRÜKLEDİ,GERÇEKTEN TARAF ÇOK BÜYÜK!


Bomba haberde flaş gelişme
26 Ağustos 2009 Çarşamba 17:46
Askeri taburda el bombası patlamış 4 asker şehit olmuştu. Taraf gazetesi şok bir iddia ortaya attı. Patlamayla ilgili soruşturma sonunda teğmen tutuklandı. İşte askeriyedeki skandal..

İlgili Haberler
Taraf'tan askeri kızdıracak başlık



Elazığ'da el bombalarının patlaması sonucu 4 askerin şehit düştüğü olayla ilgili bir skandal ortaya çıktı. Taraf gazetesi patlamanın tim komutanının nöbette uyuyan ere kızarak bombanın pimini çekip askerin eline tutuşturmasıyla olduğunu yazdı. Gazete bu iddiasını olayla ilgili yürütülen soruşturmaya; görgü tanıkları ve komutanın ifadesine dayandırdı.

Son gelişme olarak Askeri Savcılğın başlattığı soruşturma üzerine ifadesi alınan teğmen tutuklandı.
İŞTE MEHMET TEĞMEN’İN İFADESİ
"17 Haziran 2009 tarihinde de taburun geçici olarak görevlendirildiği Elazığ-Karakoçan Nohuttepe Üs Bölgesi’ne katıldım.16 Ağustos 2009’a kadar Tim Komutanı olarak görev yaptım. Tabur Elazığ İl Jandarma Komutanlığı’nın harekât ve komutasına verilmişti.

16 Ağustos 2009 tarihinde Nohuttepe Üs Bölgesi’nden timimle birlikte Saat 20:30 civarı ayrıldım. Yaya intikalle Düztepe mevkiine gittik. Saat 23:00 civarı geçici üz bölgesi tesis ettik ve sabaha kadar gözetleme yaptık.Saat 09:30’da uyandığımızda Uzman Çavuş Şakir Akçan Bixi mevziinde görevli İbrahim Öztürk ve Ahmet Şensoy’un uyuduğunu tespit ettiğini ve İbrahim Öztürk’ün el bombasını aldığını bildirdi.

İBRAHİM’E BOMBASINI SORDUM

Saat 10:30 civarında İbrahim Öztürk’ü mevziinde ayakta gördüm, yanına gidip el bombasının nerede olduğunu sordum. Bu sırada Ahmet Şensoy istiharat için uyuyordu. İbrahim el bombasını mevzii içinde aradı, bulamadı.

Halen el bombası alınmış olduğundan haberdar değildi. Normalde mevziiye yerleştiklerinde el bombalarını mevzii içinde ulaşabilecekleri bir yerde muhafaza etmeleri gerekir. El bombasını bulamayınca beraberimde götürdüğüm bombayı göstererek ‘burada, gece uyuduğun için alındı’ dedim. Fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çekerek ‘mandalını bırakmadığın sürece patlamaz’ deyip bombayı eline verdim. Bundan maksadım, el bombasının önemimi kavraması idi.

Mevziinden ayrılmasını emrederek mevziime döndüm. İki mevzii arasında yaklaşık 15 metre kadar mesafe vardır.

Mevziide iken İbrahim Öztürk’ün, kendi mevziinin yakınındaki roket mevziine gittiğini gördüm. Bu iki mevzii arası takriben 20 metre kadardır. Uyarıp mevziinde beklemesini emrettim.

Yanıma geldi pimi istedi. Gelip takacağımı söyleyip mevziisine gitmesini söyledim. Mevziine döndü, bir iki dakika sonra tekrar roket mevziine gittiğini fark ettim.Bu kez yanıma çağırdım,tekrar mevziine gidip oturmasını,pimi gelip takacağımı söyledim.Bu sırada ben kendi mevziimde idim.

DÖNDÜM VE PATLAMA SESİ DUYDUM

Yanımda Yiğit Acer, 5 metre kadar yakınımda Soner Süvari Astsubay ile Şakir Akçan Uzman Çavuş vardı, İbrahim mevziine döndü.

Ben de Şakir Uzman ile Soner Astsubay’ın yanına gittim. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra patlama sesi duyuldu. Saati hatırlamıyorum, 11:00 - 11:30 arası olabilir.

Sonradan duyduğuma göre İbrahim elindeki el bombasıyla benim göremeyeceğim şekilde üç mevzi dolaşmış, üçüncü mevziide patlama gerçekleşmiş. Patlama sesini duyunca koşarak sesin geldiği yere gittim. İbrahim’in mevziinin önünde şiarın üzerinde yüzükoyun yığıldığını gördüm.
Olay şöyle gerçekleşti:
Elazığ'da Koçyiğitler Taburu'nda meydana gelen patlamayla ilgili resmi açıklama mevzide bekleyen erin üzerindeki el bombasının kazayla patladığı belirtilmişti.
4 askerin şehit olduğu olayın üzerinden 10 gün geçti. Ancak Taraf gazetesi olayla ilgili herkesi şoke edecek bir haberle kamuoyunun karşısına çıktı.

Taraf "Pimini çekip bombayı verdi" manşetiyle çıktı.. Mehmet Baransu imzalı haberin spotunda ise "Elazığ'da tim komutanı, nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretti. Bomba patladı, dört şehit" ifadeleri yer aldı..
Taraf'ın ulaştığı görgü tanıklarının ifadelerine göre, 17 Ağustos 2009'da devriye görevi yapan Uzman Çavuş Şakir Akçan, 05:00-07:00 devriyesini saat 06:00'da attı.
Öztürk ve arkadaşı Ahmet Şensoy'un nöbet yerinde uyuduğunu gören Çavuş Akçan, askerlerden Öztürk'ün mevzideki el bombasını, Şensoy'un ise silahının alev gizleyenini aldı. Amacı askerlerin uyuduğunu kanıtlamasıydı.
Sabahın erken saatlerinde de nöbetçi askerlerin uyuduğunu söyleyip, komutanı Teğmen Mehmet Tümer'e el bombası ve alev gizleyenini verdi.
Pimi çekti bombayı verdi
Teğmen Tümer vakit kaybetmeden, İbrahim Öztürk'ün nöbet tuttuğu mevziye gitti. Er Öztürk'e el bombasının nerede olduğunu sordu. Er Öztürk mevziye bakmasına rağmen bombayı bulamadı. Teğmen Mehmet Tümer, "Akşam uyuduğun için alındı" diyerek elindeki el bombasını asker İbrahim Öztürk'e gösterdi. Ardından da pimini çekerek kendisine verdi. "Mandalı bırakırsam ölürsün, bırakmazsan yaşarsın" demeyi de ihmal etmeyerek mevziden ayrıldı..
Komutan pimi geri vermedi
Elinde pimi çekilmiş el bombası bulunan er Öztürk, Teğmen Tümer'in bulunduğu mevziye giderek "25 yaşına geldim 75 gün askerliğim kaldı. Beni öldüreceksiniz" dedi ve pimi kendisinden istedi.
Ama komutan Tümer, "nöbet yerine git, ben gelip takacağım zamanı biliyorum" karşılııını verdi. Bunun üzerine Öztürk,çevredeki diğer mevzilere pim aramaya arkadaşlarından yardım istemeye gitti. İkinci kez komutanının yanına gelidğinde yine aynı cevapla karşılaştı

Tekrar mevziler arasında dolaşmaya başladı. Olayın üzerinden çok geçmeden de arkadaşları Mesut Bulut, İbrahim Yaman ve Ali Osman Altın'ın bulunduğu mevziye geldi. Bu sırada Öztürk'ün elleri terlediği için bomba büyük bir gürültüyle patladı. Öztürk ve üç arkadaşı olay yerinde yaşamını kaybetti
Böyle bir eğitim yok
Başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren Teğmen Mehmet Tümer,, fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çektiğini, mandalı bıkarmadığı sürece bombanın patlamayacağını şehit Er İbrahim Öztürk'e söylediğini ileri sürdü. Ancak ifadesi alınan sekiz tanık, birlik içinde pimi çekilmiş bir şekilde el bombası eğitimi verilmediğini vurguladı..

Yıldırım 08-26-2009 19:24

Alıntı:

ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 661261)
şehitle ilgili flaş tutuklamaGeçtiğimiz günlerde askeri birlikte el bombası patlaması sonucu 4 askerimiz şehit olmuştu. Patlamayla ilgili soruşturma sonunda bir teğmen tutuklandı.http://www.habervaktim.com/resim/resim84564_2.jpgElazığ'da Koçyiğitler Taburu'nda meydana gelen patlamayla ilgili resmi açıklama mevzide bekleyen erin üzerindeki el bombasının kazayla patladığı belirtilmişti.

El bombalarının patlaması sonucu 4 askerin şehit düştüğü olayla ilgili bir skandal ortaya çıktı. Hakkında yapılan iddiaları doğrulayan 1 teğmen askeri mahkeme tarafından tutukandı.


Bu ölen askerlerin terör bölgesinden olduklarını düşünsenize...utanamdan çatışamda öldü bile derler.Kimbilir niceleri böyle şehit oldu...

ishakyilmaz 08-26-2009 19:25

Görüyor musunuz dostlar,şehitlerimizi sadece PKK şehit etmiyor,TSK daki bazı iş bilmez beyinsizlerin yüzünden onca şehit toprağa düşüyor!Bu kaçıncı ihmal,inanın söyleyecek söz bulamıyorum.Bu kelimelerle anlatılacak bir olay değil.Analar ağlamaktan göz yaşları kurudu,beyinsiz teğmenlerde çocuklarla oynar gibi bombaların pimini çekip askerlerin eline tutuşturuyor,daha sonra ne oluyor EĞİTİM ZAAİYATI!!!
http://www.hurriyet.com.tr/_np/7125/8677125.jpg

ishakyilmaz 08-26-2009 19:29

Alıntı:

ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 661248)
Az önce dikkatimi çekti ne ilginçtir ki VAKİT editörü habere balıklama atlayarak ,haberi çirkin bir idaa olarak lanse etmiş işte haber ile ilgili VAKİT in ilginç manşetti;

http://www.habervaktim.com/resim/res...jpg?t=32335203


Habervaktim editörü TARAF ın bu bomba haberine ilk olarak aktardığım gibi manşetten böyle vermişti,bende hemen ikaz ettim.Çünkü haberi görmemezlikten gelip,sıradan bir başlıkla vermeye çalıştı.Bununla birlikte hemen bu manşetti yayından kaldırdılar.

menes 08-26-2009 19:33

Alıntı:

ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 661272)
Görüyor musunuz dostlar,şehitlerimizi sadece PKK şehit etmiyor,TSK daki bazı iş bilmez beyinsizlerin yüzünden onca şehit toprağa düşüyor!Bu kaçıncı ihmal,inanın söyleyecek söz bulamıyorum.Bu kelimelerle anlatılacak bir olay değil.Analar ağlamaktan göz yaşları kurudu,beyinsiz teğmenlerde çocuklarla oynar gibi bombaların pimini çekip askerlerin eline tutuşturuyor,daha sonra ne oluyor EĞİTİM ZAAİYATI!!!

sadece pkk şehit etmiyor yazsan bana göre daha doğru olucak çünkü çok yanlış anlamaya müsait bir cümle olmuş.Diğer dediğin herşeye katılıyorum.Böyle bir olay karşısında söylenecek söz yok.

ishakyilmaz 08-26-2009 19:34

Bu idaayı çirkin olarak nitelendiren HABER7 olmuştur.Sanırım Habervaktimden ordan esinlenerek vermiş haberi.Neyse buda ders oldu kendilerine,bizim bile dost doğru görüp haber yaptığımız korkunç bir idaayı,çirkin olarak görenler kendilerini gözden geçirmelerinden fayda görüyorum!

ishakyilmaz 08-26-2009 19:36

Alıntı:

menes Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 661276)
sadece pkk şehit etmiyor yazsan bana göre daha doğru olucak çünkü çok yanlış anlamaya müsait bir cümle olmuş.Diğer dediğin herşeye katılıyorum.Böyle bir olay karşısında söylenecek söz yok.

Olaya o kadar çok içerlendimki hiçbirşey umrumda değil,içimden nasıl geldiyse öyle yazdım.Tüylerim diken diken oldu,bunca acı keder,göz yaşları kurumuş anneleri düşünebiliyor musunuz?

ishakyilmaz 08-26-2009 19:41

http://www.hurriyet.com.tr/_np/7125/8677125.jpg

ishakyilmaz 08-26-2009 19:44

http://www.gazeteden.com/photos/large/taraf.jpg

Yıldırım 08-26-2009 20:34

Takvim işliyor bizi izlemeye devam edin...

Yıldırım 08-27-2009 00:20

Emri veren teğmen tutuklandı
26 Ağustos 2009 Çarşamba, 18:02 GÜNCEL
Elazığ'da tim komutanı, nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretti... Bombanın mandalını 45 dakika elinde sıkan er gücü tükenince patlama meydana geldi, 4 er şehit oldu...Askeri savcılık olayla ilgili soruşturma başlattı. Emri veren teğmen tutuklandı.
İŞTE MEHMET TEĞMEN’İN İFADESİ

Dört askerin hayatını kaybettiği olayla ilgili 8. Kolordu Komutanlığı tarafından soruşturma başlatıldı.

Teğmen Mehmet Tümer’in ifadesi şöyle "17 Haziran 2009 tarihinde de taburun geçici olarak görevlendirildiği Elazığ-Karakoçan Nohuttepe Üs Bölgesi’ne katıldım.16 Ağustos 2009’a kadar Tim Komutanı olarak görev yaptım. Tabur Elazığ İl Jandarma Komutanlığı’nın harekât ve komutasına verilmişti.

16 Ağustos 2009 tarihinde Nohuttepe Üs Bölgesi’nden timimle birlikte Saat 20:30 civarı ayrıldım. Yaya intikalle Düztepe mevkiine gittik. Saat 23:00 civarı geçici üz bölgesi tesis ettik ve sabaha kadar gözetleme yaptık.Saat 09:30’da uyandığımızda Uzman Çavuş Şakir Akçan Bixi mevziinde görevli İbrahim Öztürk ve Ahmet Şensoy’un uyuduğunu tespit ettiğini ve İbrahim Öztürk’ün el bombasını aldığını bildirdi.

İBRAHİM’E BOMBASINI SORDUM

Saat 10:30 civarında İbrahim Öztürk’ü mevziinde ayakta gördüm, yanına gidip el bombasının nerede olduğunu sordum. Bu sırada Ahmet Şensoy istiharat için uyuyordu. İbrahim el bombasını mevzii içinde aradı, bulamadı.

Halen el bombası alınmış olduğundan haberdar değildi. Normalde mevziiye yerleştiklerinde el bombalarını mevzii içinde ulaşabilecekleri bir yerde muhafaza etmeleri gerekir. El bombasını bulamayınca beraberimde götürdüğüm bombayı göstererek ‘burada, gece uyuduğun için alındı’ dedim. Fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çekerek ‘mandalını bırakmadığın sürece patlamaz’ deyip bombayı eline verdim. Bundan maksadım, el bombasının önemimi kavraması idi.

Mevziinden ayrılmasını emrederek mevziime döndüm. İki mevzii arasında yaklaşık 15 metre kadar mesafe vardır.

Mevziide iken İbrahim Öztürk’ün, kendi mevziinin yakınındaki roket mevziine gittiğini gördüm. Bu iki mevzii arası takriben 20 metre kadardır. Uyarıp mevziinde beklemesini emrettim.

Yanıma geldi pimi istedi. Gelip takacağımı söyleyip mevziisine gitmesini söyledim. Mevziine döndü, bir iki dakika sonra tekrar roket mevziine gittiğini fark ettim.Bu kez yanıma çağırdım,tekrar mevziine gidip oturmasını,pimi gelip takacağımı söyledim.Bu sırada ben kendi mevziimde idim.

DÖNDÜM VE PATLAMA SESİ DUYDUM


Yanımda Yiğit Acer, 5 metre kadar yakınımda Soner Süvari Astsubay ile Şakir Akçan Uzman Çavuş vardı, İbrahim mevziine döndü.

Ben de Şakir Uzman ile Soner Astsubay’ın yanına gittim. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra patlama sesi duyuldu. Saati hatırlamıyorum, 11:00 - 11:30 arası olabilir.

Sonradan duyduğuma göre İbrahim elindeki el bombasıyla benim göremeyeceğim şekilde üç mevzi dolaşmış, üçüncü mevziide patlama gerçekleşmiş. Patlama sesini duyunca koşarak sesin geldiği yere gittim. İbrahim’in mevziinin önünde şiarın üzerinde yüzükoyun yığıldığını gördüm.

rıfat gökalp 08-27-2009 00:23

teğmen için hemen soruşturma açılmalıdır ama askeri yargı ile bu işin açığa
kavuşmasını ve hakkaniyetli bir karar vermesini düşünmek biraz fazla hayalcilik olacaktır.
33 er'in şehit edilmesi gibi bu hadise de sümenaltı edilecektir.

ishakyilmaz 08-27-2009 15:20

Bu Korkunç İNFAZ ile ilgili Bugün Basına Yansıyanlar;

HASAN KARAKAYA-VAKİT

Açılım böyle olur!
Haber ajansları, 17 Ağustos 2009 günü, şöyle bir haber geçmişlerdi: “Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde bir askerin elinde bulunan bombanın kazayla patlaması sonucu, dört asker şehid oldu... Er İbrahim Öztürk’ün elindeki bombanın kazara patlaması sonucu kendisiyle birlikte, yanındaki arkadaşlarından İbrahim Yaman, Ali Osman Altın ve Mesut Bulut’un şehid olduğu bildirildi.”
Evet, “ajans”lardan geçen haber böyleydi... Ama “gerçek” böyle miydi?.. Bir gazetenin iddiasına göre; Teğmen Mehmet Tümer, nöbette uyuyan İbrahim Öztürk’ü cezalandırmak için, “pimini çektiği el bombası”nı avucuna koymuş!.. Ve demiş ki; “mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın!”
Er İbrahim Öztürk, tam 45 dakika mandala basmış ama avucu terleyince, gümmm!.. Hem kendisi, hem 3 arkadaşı ölmüş!..
Bu kadar “keyfîlik” olmaz!.. Böylesine “insanlık dışı ceza” olmaz!.. Bu, “sadistlik”tir, bu “cinayet”tir!.. Bana sorarsanız, derim ki; “Teğmen Mehmet Tümer bir an önce TSK’dan atılmalıdır!”
Sayın Genelkurmay Başkanı; “eğitimin hangi dilde yapılacağı”na veya “Kürt açılımının nasıl olacağı” ile ilgilenip, üzerine vazife olmayan “kırmızı çizgi”ler çizmek yerine, “kendi işine bakmalı” ve 4 askerin ölümüne sebep olan “Teğmen”in askerliğine son vermelidir... Ya da; o teğmenin eline “pimi çekilmiş bomba” vermelidir ki, ceza neymiş görsün!


MÜMTEZAR TÜRKÖNE-ZAMAN
Pimi çekilmiş bomba Elazığ'da dört askerimizin hayatına mal olan el bombası, belki başka kazaların veya hataların da sembolü. Önce dört askerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı dileyelim. Olayın kendisine gelince. Taraf'ın verdiği haber doğru ise dört vatan evladının hayatına mal olan bu hata, askerî kayıtlara "eğitim zayiatı" olarak geçecek.
Eğitim araçları öldürücü silahlar olunca, eğitim de riskli bir hale giriyor. El bombası kolay taşınan ve kullanılan bir mühimmat. İşaret parmağının girebileceği kadar bir halkanın tuttuğu pimi çıkarttığınız zaman, el bombasının içindeki düzenek işlemeye başlıyor ve bu düzenek pimi çektikten, gerilip elinizdekini en uzağa atabileceğiniz birkaç saniyeye ayarlı. İçerideki patlayıcı bu kısa zamanın sonunda ateşleniyor ve bombanın etrafında pasta dilimi gibi duran parçalardan her biri patlamayla birlikte bir kurşun gibi sağa sola dağılıyor.

Kaybettiğimiz dört asker, bir tek bombanın yol açacağı tahribat hakkında fikir veriyor. Bu faciadaki hata ise nöbetçi subaya ait. Elde pimi çekilmiş bomba ile askerin dayanabildiği süre, emri veren subayın öngördüğünden az: Sadece 20 dakika. Hata ise şurada: Böyle bir eğitim ve cezalandırma yöntemi yok. Subayın uyguladığı ceza, her şeyden önce sağduyuya aykırı.




DERYA SAZAK-VATAN
Eğitim zayiatı!
Askerlik yapanlar bilirler. Gece 03-05 nöbeti en zorudur. Uykunun en derin yerinde koğuş nöbetçisi tarafından kaldırılırsınız; giyinmeniz silah kuşanmanız üç beş dakikayı geçmez, yaz sıcağında Antalya gibi bir yerdeyseniz ayrıca soğuk suyun altına girmeniz gerekir ve bir hayalet gibi gecenin karanlığına süzülürsünüz.
Bizim kuşak askerliğini, 12 Eylül 1980 sonrası “kısa dönem er” olarak yaptı.
Avcı eriydik.
Öyle fazla anımız olmadı; Şener Şen ve Kemal Sunal hallerinden öteye geçmedi, askerliğimiz. O dönemde “Güneydoğu sendromu” da yoktu. Ben “merasim bölüğüne” düştüğüm için silah arkadaşlarıma göre Antalya’nın gölgede 50 dereceye varan sıcağında daha fazla eğitim yapma dışında şikayetim olmadı. Zaten tamamı 4 ay olan askerliğin “kısalacağına” ilişkin balonların da etkisiyle askerliğimiz bir kamp havasında geçti. Bir bayram vakti tezkere aldık.
Tek kaygımız, 03-05 nöbetinde, “parolayı unutacağımız, uykunun bastırdığı bir anda omzumuzdaki tüfeği kaptıracağımız” duygusuydu. Çünkü nöbette silahına sahip çıkamamış bir kişinin “askerliği bitmezdi!”
Çavuşlar ve genç teğmenler, acemi erleri gece nöbetinde tuzağa düşürmekten, askerliğin o katı kurallarının gerektirdiği şekilde keyif alırlardı. Üstelik eğitimin ve disiplinin bir parçasıydı; nöbette uyanık olmak. Ki o sayede herkes rahat uyusun!
Dün Taraf’ta okuduğum bir haber, “trajik bir kaza”nın ardındaki gerçeklerin Doğu ve Güneydoğu’da askerlik yapmanın zorlukları ve ölümcül sonuçları hakkında, 25 yıl önceki Türkiye’den ne denli farklı bir yerde olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. Aslında PKK’nın ülkeyi bir “iç savaş” ortamına sürüklediği 1980’lerin sonundan itibaren askerlik, bir yurttaşlık hizmeti olmanın ötesinde genç sivillerin, en küçük hatayı yaşamlarıyla ödediği profesyonel bir meslek haline geldi.
17 Ağustos 2009 tarihinde Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde bir askerin elinde patlayan bombanın kazayla patlaması sonucu 4 askerin şehit düştüğü açıklanmıştı.
Taraf’ta Mehmet Baransu’nun dünkü haberinden öğreniyoruz; olayla ilgili 8. Kolordu Komutanlığı tarafından soruşturulma açılmış: Tim komutanı bir teğmenin, Düztepe mevkiinde mevzilenen askerlerden birinin sabah 05-07 nöbeti sırasında devriye gezen bir uzman çavuşa, uyuduğu için “el bombası ve silahının alev gizleyenini” kaptırması üzerine sergilediği tutumun dehşet verici sonucu nedeniyle savunması alınmış.
Teğmen, askerin nöbetçi çavuşa kaptırdığı el bombasıyla mevziye gidiyor ve Er İbrahim Öztürk’e, “Uyuduğun için alındı” diyerek elindeki el bombasını pimini çekerek veriyor, “Mandalı bırakırsan ölürsün” diye uyarmayı da ihmal etmiyor!
Pimi çekilmiş bombayla panik içinde birkaç kez mevzi değiştiren erin elindeki bomba sonunda patlıyor.
4 er şehit oluyor!
İşte “Güneydoğu sendromu”nun başka bir yüzü. Çözümsüzlüğü savunanlara, “Kürt açılımı”na edebiyat diyenlere duyurulur.



ishakyilmaz 08-27-2009 15:26

Herkese yalan söylediler



Taraf/YILDIRAY OĞUR-YASEMİN ÇONGAR - Istanbul - 27.08.2009





Tim komutanının verdiği ceza nedeniyle şehit düşen askerlerin ailesine ‘O habere inanmayın’ dendi. “Olay kaza” diyen vali yanıltıldı, Bakan Gönül’ün de bilgisi yok. Elazığ’da nöbette uyuduğu için Teğmen Mehmet Tümer’in, Er İbrahim Öztürk’ün eline verdiği pimi çekilmiş bombanın patlamasıyla ölen dört askerin ailesi dün günboyu açıklama bekledi. “Oğlunuz operasyonda şehit düştü” denen ailelere bu kez de “Haberlere inanmayın” diye yalan söylendi. Olay günü “kaza” açıklamasını yapan Elazığ Valisi Erol da, Kolordu Komutanlığı’nın kendisine bu yönde bilgi verdiğini söyledi. Savunma Bakanı Gönül ise “Bana bu konuda bilgi verilmedi. Meclis’te sorulursa cevap gelir” dedi. O soru, bugün Meclis’te sorulacak








Elazığ’da dört askerin şehit olmasıyla sonuçlanan patlamanın kazayla değil, komutanlardan birinin askere verdiği ceza nedeniyle meydana geldiğinin ortaya çıkması aileleri kahretti. Dün günboyu Genelkurmay’dan açıklama bekleyen şehit aileler, bilgi almak için askerlik şubelerine gitti.
Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde Koçyiğitler Taburu’nda 17 Ağustos 2009’da Er İbrahim Öztürk’ün üzerindeki bombanın kazayla patlaması sonucu Öztürk’le birlikte İbrahim Yaman, Osman Altın ve Mesut Bulut adlı askerlerin şehit olduğu açıklanmıştı.
Ancak Taraf’ın ulaştığı ifade tutanakları, olayın kazayla değil, askerini cezalandırmak isteyen bir komutanın emri nedeniyle gerçekleştiğini ortaya koydu. Teğmen Mehmet Tümer, nöbette uyuyakalan Er İbrahim Öztürk’e ceza olarak verdiği pimi çekilmiş bomba bir süre sonra patladı. Öztürk’le birlikte üç er şehit oldu.

Askerlik şubesine gittiler
Taraf’ın gerçekleri ortaya çıkarmasıyla birlikte şehit erlerden İbrahim Öztürk’ün ailesi dün Tarsus Askerlik Şubesi’ne gitti. Baba Hacı Öztürk, askerlik şubesinde tam iki saat kaldı. Acılı babaya tatmin edici cevap veremeyen Tarsus Askerlik Şubesi yetkilileri, gazetemizi yalanlamakla yetindiler. Olayın ardından kendisiyle görüştüğümüz Hacı Öztürk, konuşamayacak durumda olduğunu belirterek, “Ben oğlumun acısıyla yaşarken bir de olayın bu şekilde olduğunu duydum. Bu olay beni daha da yıktı. Komutanlar bana gazetenin haberine inanma dedi. Ben oğlumun akıbetinin ne olduğunu öğrenmek istiyorum” dedi.

Bize ‘kaza değil’ dediler
Afyon Karahisar’da toprağa verilen Ali Osman Altın’ın ağabeyi Mehmet Altın ise kendilerine, kardeşinin iç güvenlik operasyonları sırasındaki patlama sonucu şehit düştüğünü söylendiğini anlattı. Gazetedeki habere inanmak istemediğini söyleyen Altın, “Mevzide bomba patlaması sonucu kardeşimin şehit olduğu söylendi. Bize söylenen başka birşey yok” dedi.
Samsun’da toprağa verilen şehit Er İbrahim Yaman’ın babası Adam Yaman’a da sadece mevzide patlama olduğu söylenmiş. Yaman, belgelerin ortaya çıkması halinde olaya inanabileceğini kaydetti. Gaziantepli şehit Er Mesut Bulut’un amcası Bedir Bulut, “Olayda bir ihmal ya da suçlu varsa bunların cezalandırılmasını bekliyoruz” dedi.

Valiyi bile kandırmışlar
Patlamanın meydana geldiği gün kamuoyuna “olayın kaza olduğunu” açıklayan Elazığ Valisi Muammer Erol ise taburda yaşananları kendisinin bilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Vali Erol, Taraf’a şu açıklamayı yaptı: “Bana o gün Elazığ Kolordu Komutanlığı’ndan olayın kaza olduğu söylendi. Ben de bu bilgiye dayanarak açıklama yaptım.”

O teğmen tutuklandı
Nöbette uyuyan askeri cezalandırmak için el bombasının pimini çekip askerinin eline veren Teğmen Mehmet Tümer hakkında “Taksirle birden çok insan öldürmeye sebebiyet vermek” suçundan soruşturma açıldı. Tümer, Taraf’ın dünkü haberinden sonra tutuklandı.

Öldüren emir Meclis’e taşınıyor
DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Elazığ’da dört askerin ölümüyle sonuçlanan patlamayı Meclis’e taşıyor. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün yanıtlaması istemiyle soru önergesi hazırlayan Halis, konuyu bugün Meclis gündemine getirecek.
Konuyla ilgili gelişmeleri yakından izlediğini söyleyen Milletvekili Halis soru önergesinde sadece Elazığ’daki patlamayla değil, son 20 yılda buna benzer olaylarla ilgili de bilgi istedi. Halis, “Bu tür olaylar sık sık yaşanıyor. Konunun araştırılması için bugün soru önergesi vereceğim” dedi.

‘Patlayan mayın bizim mi’ soruşturması
27 Mayıs 2009. Saat. 23.30. Hakkâri’nin Çukurca ilçesi kırsalında askeri aracın geçişi sırasında patlayan mayınla altı asker şehit oldu.
Türkiye ertesi sabah bu haberle sarsılırken, saldırı ertesi gün Ankara’da yapılması planlanan kritik bir görüşmenin de iptal edilmesine neden oldu. Başbakan Erdoğan “elini sıkmam” dediği DTP lideri Ahmet Türk’e 29 mayıs günü randevu vermişti. O randevunun iptal edilmesinin nedeninin Çukurca’daki mayın patlaması olduğunu bir süre önce bir televizyona verdiği röportajda bizzat Başbakan açıklamış “Randevu vermek için sakinleşsin diye bekledik. Tekrar bir mayın olayı ve 6 şehit. Tam bir adım atmaya karar veriyorsunuz, bombalar patlıyor” demişti. Olayla ilgili askerî kaynaklardan patlamanın PKK’lıların yol döşediği mayının uzaktan patlatılması sonucu gerçekleştiğini açıklamış hatta Genelkurmay Başkanlığı saldırı sonrasında hava kuvvetlerine bağlı uçakların Avaşin-Basyan bölgesindeki PKK kamplarını vurduğunu duyurmuştu.
Patlama ile ilgili birkaç ay sonra internete şok ses kayıtları düştü. Hakkâri Tümen Komutanı Tümgeneral G.K. ve Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Z.E. arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarında Z.E. 6 askerin şehit olduğu mayınlarla ilgili Hakkâri Tümen Komutanı’nı bilgilendirirken “Bu mayınlar büyük bir olasılıkla bizim” diyordu. Konuşmalarla ilgili askerî çevrelerden bugüne kadar bir yalanlama gelmedi.
İşte internete düşen bu konuşma, patlamada hayatını kaybeden piyade erlerden Deniz Demirci’nin Ankara’da yaşayan ailesini harekete geçirdi. Şehit Demirci’nin babası Halil Demirci ve annesi Raziye Demirci çocuklarının ölüm nedeninin aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılması için Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu ile ilgili Taraf’a konuşan anne Raziye Demirci “İlk günden beri bize oğlumun ölümüyle ilgili çelişkili bilgiler verdiler. Aracın içindeydi, dışındaydı, önündeydi, arkasındaydı diye farklı şeyler söylediler. Komutanların konuşmalarını öğrenince ertesi gün dilekçe yazıp Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk” dedi. Avukatları olmadığını söyleyen aile, şimdi Hakkari Başsavcılığı’ndaki soruşturmanın sonuçlandırılmasını bekliyor.

İşte internete düşen ‘mayınlar bizimdi’ konuşmaları

Z.E:
Komutanım uzaktan komutalı değil. Maalesef

G. K:
Değil mi?

Z. E:
Değil komutanım. Uzaktan komutalı değil. Biliyorsunuz bunları korumak için ben burada sıkıntılı oldukları için kendim risk alarak geldim. Bizzat kendim yerleştirdim.

Z. E:
Komutanım benim niyet maksadımı biliyorsunuz. Ben bu çocukları koruyayım diye onları döşedim. Ama onlar demek ki bu hassasiyeti o kadar yırtınmama rağmen göstermemişler. Komutanımızla da bir paylaşırsanız komutanım ben sabahleyin sıkıntıda kalabilirim. Yani olduğu gibi paylaşmak durumunda kalabilirim. Komutanım sizi böyle sıkıntıya soktuğum için kahroluyorum.

G. K:
Hiç önemli değil. Kahrolacak bir şey yok. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Bu mücadelenin içerisinde birileri ufak tefek hata yapacaktır. Bunun bedeli belki ağır olacaktır.

Bakan Gönül: TSK bana rapor vermedi
On gün önce Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde dört asker şehit düştü. Piyade Başçavuş İbrahim Yaman, erler İbrahim Öztürk, Ali Osman Altın ve Mesut Bulut terhis olmalarına birkaç ay kala, memleketlerine birer tahta kutu içinde geri döndüler. Dört gencin hayatına son veren olayı, Mehmet Baransu önceki gün Taraf’ın manşetinde yer alan “Pimini çekip bombayı verdi” başlıklı haberinde ayrıntılarıyla yazdı.
Her şey, Er İbrahim Öztürk nöbette uyuyakalınca başlamıştı.
Öztürk’ün komutanı Teğmen Mehmet Tümer, bu duruma kızmış ve ceza olarak eline pimini çektiği bir el bombasını verip emretmişti: “Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın.”
Öztürk, “yapmayın, etmeyin” dese de dinletememiş, birkaç saat sonra terli ellerinden kayıp patlayan bomba, kendisiyle birlikte mevzideki üç arkadaşının da canını almıştı.
Taraf’ın haberi olmasaydı, “kaza” diye, “eğitim zayiatı” diye unutturulmaya mahkum görünen bu korkunç olayı Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e sorduk:

Elazığ’daki olayı biliyor muydunuz?

Bana resmen rapor gelmedi. Gazete havadisini okudukça öğrendim. Ayrıntısını bilmiyordum.

Bu konudaki soruşturmanın akıbeti nedir?

Soruşturmada Genelkurmay yetkilidir.

Size bilgi verilmedi mi?

Resmî bir bilgi yok ama Meclis’te bu konu sorulursa, o zaman bir cevap verilir.

Konunun siyasi düzeydeki üst düzey muhatabı olduğunuza göre, rapor gelmesi gerekmez mi?

Genelkurmay yetkili olduğu için aramızda bir işbölümü var. Ama Meclis’te bu konunun sorulması durumunda, resmî cevabın benim kanalımdan gitmesi gerekir.

Basının sorması yeterli olmuyor, ancak soru önergesi olursa mı resmî rapor size ulaşıyor?
Evet.

İçlerinden biri pimi çekilmiş bir bombayı tutmaya zorlandığı için oğulları ölen dört şehit ailesine ne diyeceksiniz?

Şehitlerden dolayı fevkalade üzüldüm. Tek bir askerin burnunun kanaması bile beni üzer. Ama tabii bu olayın oluş şeklini tam olarak bilmeden, resmî bir bilgi yokken birşey söyleyemem.

ishakyilmaz 08-27-2009 15:30

http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/y...rkarkalici.jpgARADA

Ama Elazığ’da askerlik yaparken ölen o dört çocuk benim kadar şanslı değildi.

Onların bir isimleri var: İbrahim Yaman, Ali Osman Altın, Mesut Bulut, İbrahim Öztürk...

Hikâye korkunç. Nöbetçi uzman çavuş işgüzarlık yapıp devriyesinde nöbette uyurken yakaladığı Er İbrahim Öztürk’ün el bombasını alıp komutanı teğmene götürüyor. Komutan da “ceza” olarak pimini çektiği el bombasını Öztürk’e tutturuyor “Böyle bekle” diyor. Öztürk komutanının mevzisine gelerek “25 günlük askerliğim kaldı. Beni öldüreceksiniz” diyor...

Sonrası malûm. Öztürk ret cevabı alınca mevzi mevzi dolaşıp pim arıyor. Derken gittiği son mevzide bomba patlıyor. Dört günahsız er şehit oluyor.

Hikâye Mehmet Baransu’nun ulaştığı askerî soruşturmanın tutanaklarından. 17 ağustos tarihinde yaşanan bu elim hadise hakkındaki tek açıklamayı Elazığ Valiliği yapmış olayın kaza olduğunusöylemişti. Çünkü Elazığ Kolordu Komutanlığı kendisine sadece bu açıklamayı yapmıştı.

Kürt açılımı üzerine 30 Ağustos Zafer Bayramı konuşmasını önceye alıp yetkilerini aşarak açıklama yapan Genelkurmay Başkanı Başbuğ, TSK olarak kırmızı çizgilerinin PKK ile savaşta yitirilen 5003 evladın kanıyla çizildiği imasında bulunuyordu.

Peki bizler, bu canların sahipleri olarak, hem bu 5003 evladımızın, hem de bu korkunç olayda olduğu gibi, asla sadece bu teğmene yıkılamayacak zihniyet ihmalleri yüzünden solup giden evlatlarımızın ölümünü sorgulama hakkına sahip miyiz acaba?

TSK, yıllar boyunca bu şekildeki “kaza”larda ölen evlatlarımızın sayısını bize verebilir mi?

Her bir “kaza” için adaletin nasıl tecelli ettiğini, suçluların nasıl cezalandırıldığını, ama 30 ağustoslarda, ama gecenin bir vakti internet sitesine bildiri koyarak olsun, vatandaşlarına izah edebilir mi?

Yoksa, bu da Sayın Başbuğ’un son açıklamasında “Her konuyu tartışabilme özgürlüğünün, devletin varlığını riske sokacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma ortamına sokacak konuları içermemesi gerektiğine inanır” şeklinde beyan ettiği TSK’nın kabullenemeyeceği zararlı fikirler grubuna mı giriyor?

Ordu bu ülkenin önemli bir kurumu. Kurumun içinde bu dört çocuğun boşu boşuna ölmesine üzülen isyan eden –benim komutanım gibi- pek çok vicdanlı asker olduğuna eminim.

Lakin TSK çok önemli birkaç konuda kendisine çok zarar verecek hataları düstur edinmiş durumda. Bu Ortaçağ’daki “Papa’nın yanılmazlığı” doktrinine benziyor.

TSK hata yapmaz. TSK yanılmaz. Dolayısıyla hesap vermez. Çünkü hesap verecek bir durum tabiatı gereği TSK’da o-lu-şa-maz.

Yok öyle şey! İnsanın olduğu her yerde hata da, çürümüşlük de, suç da olur. Asıl mesele şeffaf olmakta, suçun üzerini örtmemekte.

Haber Taraf sayesinde kamuoyuna yansıyınca, teğmeni alelacele tutuklamakla adalet yerine gelmiş, şeffaflaşılmış olmuyor.

TSK siyasete sürekli müdahale etmekte ve itibarını sözüm ona korumak adına şeffaflaşmamakta ısrar ederse, en büyük zararı asıl kendi kendine verecek.

Kırmızı çizgilerin otoriteleri kutsayamadığı özgür çağlardayız çünkü...

ishakyilmaz 08-27-2009 15:31

http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/y...ldirayogur.jpgMANİFESTOM


Yıldıray Oğur




Bir teğmen, emri altındaki bir erin eline pimi çıkarılmış, bırakırsan patlayacak bir bomba tutuşturup onu diğer erlerin içine bıraktığına göre şundan epey bir emin olmalı: Kimse bana hesap sormaz.

Teğmenin ifadesini okuyunca pek tırlatmış biri olmadığı da anlaşılıyor. Dört ölümün üstüne o hâlâ yaptığının “fırsat eğitiminin” bir parçası olduğunu iddia ediyor. Özetle “Asker ölerek ve kendisiyle birlikte üç arkadaşını da öldürerek tedbirsiz davrandı” diyor.

Bu haberi okuyan ve askere gitmiş herkes biliyor ki o ünlü sözde söylendiği gibi “Askerlik mantığın bittiği yerde başlıyor.” Ve yine herkes az çok ayarındaki askerde böyle şeyler olabiliyor.

Peki, genç bir teğmen bu deli cesaretini nereden alıyor?

O dört askerin ailesine bu kadar rahat “oğullarınız kazayla öldü” diye yalan söylenmesinden olabilir mi?

Yoksa Elazığ Valisi’ne “olay tamamen kaza sonucu olmuştur” açıklamasını yaptıran komutanlarına güvenerek mi?

Belki de Taraf ortaya çıkarmazsa bu cinayetin hiçbir zaman ortaya çıkmayacağına olan sonsuz inancınadır.

Ama sadece onlara güvenseydi yine de bu kadarını yapmaya cesaret edemezdi.

Onun güvendiği daha büyük dağlar olmalı.

Mesela o teğmen “Dağlıca ve Aktütün’ün hesabı sorulabildi mi ki bunun hesabı sorulsun” diye düşünmüşse, haksız sayılabilir mi?

Dağlıca ve Aktütün’deki askerî ihmalleri örtbas etmek için asker-medya ittifakının gayretkeşliğinden etkilenmiş, “Er ölse bile bu haberi yazmaya hiçbir gazete cesaret edemez” diye hesap kitap yapmıştır, ne dersiniz?

Hiç olmadı, Ergenekon paşaları gibi tutuklansa bile aniden hastalanıp tahliye edileceğine güvenmiştir.

Tabii ordunun “kol kırılır yen içinde kalır” prensibine, TSK’ya yönelik en ufak eleştiriye Genelkurmay’dan, CHP’den ve medyadan yükselen “malûm çevrelerin askeri yıpratmaya dönük kötü niyeti” açıklamalarına güvenmiş de olabilir.

Kim bilir o teğmen belki de Kenan Evren’i düşünmüştür: “Adam darbe yaptı, çocukları bile astı hâlâ itibarlı, hâlâ el üstünde.”

Çevik Bir’i de düşünmüş olabilir: “Az kalsın darbe yapacaktı. Az kalsın uydurma andıçlarla bir adamı öldürtecekti. Kimse dokunabiliyor mu?”

Ellerini kollarını sallayarak dışarılarda dolaşan, az kalsın “Milli Güvenlik Konseyi” üyeleri olacak Şener Eruygur’u, Hurşit Tolon’u, Özden Örnek’i, Aytaç Yalman’ı da düşünmüştür.

“Terörle mücadelede olur böyle kazalar” diye yırtabileceğine, “Görev zayiatı” diye işin içinden çıkabileceğine, dağlarda teröre karşı mücadele veren bir askerin böyle bir mesele için kolay harcanmayacağına da inanmış olabilir ve haklıdır da.

“15 bin faili meçhulün yanında dört tanenin daha ne hükmü olur ki” diye içinden de geçirmiştir herhalde.

O teğmen Genelkurmay Başkanı’nın iki kelimesiyle iktidarın, muhalefetin nasıl hazırola geçtiğini, “Asıl bizim gibi düşünüyor” diye rütbelerin tutanın elinde kaldığı kahredici siyasi tartışmaları görmüştür.

Bu haber velev ki Taraf gazetesine ulaşırsa “Peki kim sızdırdı bu belgeleri, asıl o açıklansın” reflekslerinden de cesaret almıştır. O teğmenin azmettiricisi “Asker sorgulanmaz, hesap vermez”e olan imandır. Askeri eleştirene hemen yapıştırılan “hain, CIA ajanı, şeriatçı, bölücü” yaftalarıdır.

Şimdi Taraf skandalı ortaya çıkarınca teğmeni apar topar tutukladılar. Peki ya onu azmettiren, sırtını sıvazlayan, yürü koçum diyen askerî vesayet? O ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor. Ve o öyle dolaştıkça bir gün bir başka birimizin eline pimi çıkarılmış bir bomba tutuşturulmayacağını kim garanti edebilir

LeyaL 08-27-2009 15:31

Vatan millet ülke devlet..
Herşey vatan için ..felan filan..hepsi yalan..

Bu ne şimdi analar oğullarını kime ?? emanet ediyor..

Yazık çok yazık..

Doğuda askerliğini yapan tanıdık eş dost ile de muhabbet ettikden sonra
ordu ..... .

dilimiz varmıyor ama gerçek bu..


ishakyilmaz 08-27-2009 15:35

TARAF gazetesini bu büyük başarısından dolayı canı gönülden kutluyorum.Türkiye basını ayakta uyutulurken,TARAF üstün gazetecilik başarısı ile korkunç bir haberi tüm kamuoyunun gözlerinin önüne serdi!Kimileri bu haber için 'çirkin idaa'tanımlamasını yaparken,kimileride gözlerini kapatıp görmemezlikten geldi.Lakin TARAF kimseden çekinmeden olayın peşine cesurca düşüp kahredici gerçeği ortaya çıkardı.Olayı detaylı olarak aktardık,umut ederizki bu son olur...

LeyaL 08-27-2009 15:42

Alıntı:

ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 661477)
TARAF gazetesini bu büyük başarısından dolayı canı gönülden kutluyorum.Türkiye basını ayakta uyutulurken,TARAF üstün gazetecilik başarısı ile korkunç bir haberi tüm kamuoyunun gözlerinin önüne serdi!Kimileri bu haber için 'çirkin idaa'tanımlamasını yaparken,kimileride gözlerini kapatıp görmemezlikten geldi.Lakin TARAF kimseden çekinmeden olayın peşine cesurca düşüp kahredici gerçeği ortaya çıkardı.Olayı detaylı olarak aktardık,umut ederizki bu son olur...

İşde gerçek habercilik budur deyip yazınızı destekliyim bende o hâlde...

Kolay ulaşmadıkları kesin bu bilgilere 2 fotoraf bir manşetle bitmiyor demekki iş..

ishakyilmaz 08-27-2009 15:47

http://www.yazete.com/pics/news/2708...0409760321.jpg

http://www.haberturk.com/2009/08/27/...enzerlikkk.jpg


http://photos-c.ak.fbcdn.net/hphotos..._7206116_n.jpg

ishakyilmaz 08-27-2009 17:11

AHMET ALTAN ÖYLE BİR YAZI YAZDI Kİ...
http://images.cafesiyaset.com/photos/225739873.jpg http://images.cafesiyaset.com/1v2/images/fontpx.gif http://images.cafesiyaset.com/1v2/images/fontpx10.gif http://images.cafesiyaset.com/1v2/images/fontpx12.gif http://images.cafesiyaset.com/1v2/images/fontpx14.gif http://images.cafesiyaset.com/1v2/images/fontpx16.gif






27 Ağustos 2009 15:01

Bir teğmenin eline bir bomba verip pimini çekmesinden sonra mevziden mevzie dolaşırken bombanın patlamasıyla birlikte ölen genç askerin babası, dün sabah bizim gazetedeki haberi görünce...

Ahmet Altan yazdı...
Bir teğmenin eline bir bomba verip pimini çekmesinden sonra mevziden mevzie dolaşırken bombanın patlamasıyla birlikte ölen genç askerin babası, dün sabah bizim gazetedeki haberi görünce koşa koşa askerlik şubesine gitmiş.

“Bu haber nedir” diye sormuş.

Şubedeki görevliler ona aynen şunu söylemişler.
“Sen o gazetede yazılanlara inanıyor musun?”
Eğer o baba bana gelseydi ben de ona sanırım benzer bir söz söylerdim.
“Sen o ordunun söylediklerine inanıyor musun?”
Bizim ordunun doğru söylememek gibi bir alışkanlığı var.
Bu kaçıncı?
Dağlıca'da aynı, Aktütün'de aynı, bulunan LAW silahlarının kime ait olduğu konusunda aynı, mayın konusunda aynı, bu son bomba olayında aynı.
Gidin sorun bakalım, çocukları “bombalı ceza” yüzünden ölen annelerle babalar çocuklarının niye öldüğünü biliyorlar mı?
Anneleri babaları bir yana bırakın Milli Savunma Bakanı bile bilmiyor o çocukların nasıl öldüğünü.
Generaller akıllarını siyasete öyle bir takmışlar ki askerliği unutmuşlar neredeyse.
İttihatçılardan bu yana bu ülke, ordusunun bu alışkanlığını değiştirmeyi bir türlü başaramadı.
Siyasetle uğraşan her ordu gibi askerî konularda çok fazla hatalar yapıyorlar ve sürekli olarak bu hataları saklamaya uğraşıyorlar.
Generaller hep siyaset konuşuyorlar ama halk hiç askerlik konuşamıyor.
Ordunun hataları gündeme gelmiyor bir türlü.
Biz, Kıbrıs savaşında kendi gemimizi batırdığımızı kaç yıl sonra öğrendik, hatırlıyor musunuz?
Hatırlamıyorsunuzdur bile.
Ordunun hatalarını konuşmak ve hatırlamak yasak.
Medyaya baksanıza.
Genelkurmay Başkanı siyasetle ilgili açıklama yapınca manşetlerine çekiyorlar, sanki bu çok doğal bir şeymiş gibi.
Generaller siyasetle ilgili konuşamazlar.
Bu, onların işi değil.
Onların işi askerlik.
Bu ülkenin birçok “açılım” yapması gerekiyor.
Bir tanesi de “ordu açılımı”.
Ordunun konumunu, işleyişini, askerî yeteneklerini, hatalarını, yapılanmasını yeniden tartışmalıyız.
Lafa gelince bu “bizim ordumuz”, ordu “bizimse” neden biz ordu hakkında konuşamıyoruz, neden soru soramıyoruz, neden hatalarını soruşturamıyoruz?
Neden hiçbir hatasının hesabını vermiyor ordu?
Bu ülkedeki generaller, hiç mi askerî bir hatadan dolayı istifa etmez?
Kürt açılımı konusunda üstüne vazife olmamasına rağmen uzun uzun konuşan Genelkurmay Başkanı neden ordunun işleyişi konusunda ortaya çıkan aksaklıkların hesabını vermiyor bu halka?
O ordunun sahibi generaller değil, o ordunun sahibi bu ülkenin halkı.
Tabii, o hesabın sorulabilmesi için gerçek bir medyanın ve gerçek siyasetçilerin olması gerekiyor bu ülkede.
Dün MHP yöneticilerinden birinin açıklamasını utançla okudum.
Genelkurmay Başkanı'nın konuşması üzerine, “açılım meselesi bitmiştir” diyordu sevinçle.
Eğer siyasi açılımlar bir generalin konuşmasıyla bitiyorsa, bu ülkede parlamentoya, siyasi partilere, milletvekillerine ne ihtiyaç var?
O siyasetçi o açıklamayı yaparken aslında “ben yokum, partim de yok, seçmenim de yok, parlamento da yok, sadece general var” demek istiyordu.
Bu tür siyasetçilerle nasıl uygarlaşacak, gelişecek, kalkınacak bu ülke?
Örtülü bir askerî diktatörlük olmaktan nasıl kurtulacak?
Böyle, kendi kimliğinden, kişiliğinden, fikirlerinden, seçmeninden vazgeçmiş, kendi iradesiyle “emireri” haline gelmiş siyasetçilerle Türkiye, gerçek bir demokrasiye kavuşabilir mi?
Türkiye ordusunu düzeltmek zorunda.
Ordunun düzelebilmesi için de kışlasına dönmesi, aklını kendi mesleğine vermesi, sağlam bir disipline kavuşması, üstüne vazife olmayan işlerde susması gerekiyor.
Yaşadığımız çağda bizimki gibi bir ordu kalmadı gelişmiş ülkelerde.
Daha yeni, Yunanistan fazla konuşan genelkurmay başkanını görevden aldı.
Onun için zaten Yunanistan Avrupa'nın üyesi, biz değiliz.
Onun için minicik Yunanistan bizden kat kat zengin.
Bir ordu açılımı yapmalıyız.
Orduyu disipline, siyaseti ve medyayı kişiliğine kavuşturmalıyız.
Aksi takdirde kanlı bir hercümercin içinde debelenmekten bir türlü kurtulamayacağız.
Çocuklar ölüp duracak.



TARAF


Bu haber cafesyaset

xhidayet 08-27-2009 17:28

Otogarda havlara atılıp tutulan toy delikanlı ;"En Büyük Asker Bizim Asker!" nidalarıyla ağıt va farklı bir sevinçle kışlaya yolcu edilir..ya kışlaya girince..O ASKER...??!!..

*AZRA* 08-27-2009 17:38

Biz kime güvenmeliyiz?? Bu teğmen acaba ergenekoncumu cok üzülüyorum bu olaylara Yargı garibanlar içimi geçerli??:hmm:hmmKİMSE BABASININ HAYRINA GÖREV YAPMIYOR HERKES MAAŞINI ALIYOR TEK MEHMETÇİK HARİÇ ONUDA BU ŞEKİLDE TELEF EDERLERSE NE OLACAK BU VATANIN HALİ.:(

ishakyilmaz 08-27-2009 17:38

Bu ülkeye Ahmet Altan gibi kalemini eğip bükmeden yazabilen şerefli gazeteciler lazım.Ahmet Bey'in yorumları fazla söze hacet bırakmıyor.Söylenmesi gerken ne var ise cesurca dile getirmiştir.Umutluyuz,inancımızda tam!Bu ülkede kangren haline dönüşmüş bu sorunlar birgün mutlaka çözüme kavuşacaktır,Türkiye'de Avrupa ülkeleri gibi yerinde saymadan,bu tür ufak tefek işlerini söze gerek bırakmadan çözecektir inş.Bu hadiselerin sonucunda hayırlı olaylar meydana gelecektir.


All times are GMT +3. The time now is 12:22.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025