![]() |
Gayrimüslim Arkadaşınız Oldu Mu?
Olmalı mı olmamalı mı;1
|
Hayır böyle bir arkadaş edinmedik bugüne dek.Fakat olmasında bir sakınca görmüyorum.Tabi benim kriterlerime göre bunun şartları vardır.Bu şartlar için gayrimüslim bir arkadaş edinebilirim.Şayet bunlar oluşmayacaksa ırağından bile geçmem..Eğer böyle biri ile arkadaş olmayı düşünürsem bunun birtek nedeni olur,kendisine hak din olan yücce dinimiz islama davet için olur başka alternatifi olmaz.Bunun dışında onlardan bize dost most olamazzzz!Yüce Kitabımız Kur-an-ı Kerimde bu açıkça dile getirilmektedir.
|
3. şıkkı işretlemek ne dini ne de insani olarak açıklanamaz. Allah (c.c) insanları hangi dini seçecekleri konusunda özgür bırakmış biz mi dayatma yapacağız.. Gayri müslim bir arkadaşım olmasını isterdim. Ya ben onu müslüman yapardım ya da o beni ... :-) ;(Allah korusun şaka tabi) Asla olamaz diye bir şey yok. Bu şıkkı işaretlemeyi düşünenlere sorarım geniş kültürlü, inançlı bir memlekette yaşıyor olsaydınız tıpkı Cumhuriyetten önceki Osmanlı toıpraklarında olduğu gibi... Kapı komşunuz hristiyan bir Ermeni veya Rum olsaydı onun çocuğu da sizin yaşıtınız olsaydı ne yapacaktınız? İlla ki arkadaş olacaktınız, nitekim hep de böyle oldu. Osmanlı döneminde dinler, kültürler hep içiçeydi. Bakmayın Cumhuriyetten sonra memlekette neredeyse hiçbir farklı unsurun kalmadığına, biz gönlü geniş bir medeniyetin insanlarıyız.
|
Benim oldu..
Şuan düşündüğümde bir arkadaşımla birlikte üzerinde fazlaca İslam için baskı yapmışız. Tanıtıcı şeyler, ingilizce çevirilerle filan. Kendisi Budistti. Dün aklıma geldi. Bizim üzerine o kadar düşmemize rağmen o kendi diniyle alakalı tek bir laf etmemiş bize. İlk olarak İslam'a davet için olur veriyoruz ama bu bazen yanlış geliyor. Dostlar/arkadaşlar birbirini niçin sever? Önceliğimiz din kardeşi oluşumuz mu? Genelde bunu aynı dine mensup olmamıza binaen pek düşünmeyiz. Bir ayrıcalık değildir yani. Ama konu gayrimüslimler olduğunda önceliğimiz din tebliği oluyor. İyi huyları için arkadaşlık edilemez mi? Kimse kimsenin alanına, mahremine müdahale etmeden... |
lisedeyken olmuştu. kendisi danimarkalıydı fakat çok efendi birisiydi. hatta ingilizcemi onunla pratik yaparak geliştirdim diyebilirim. İslam hukuku hakkında çok araştırma yapardı. Kendisine de elimizden geldiğince yardımda kusur etmezdik. Şimdilerde ne yazık ki görüşmüyorum kendisiyle.
Olmalı yada olmamalı diye bir şey söylenemez aslında. Yeri geldiğinde olunabilir,yeri geldiğinde olunmayabilir. Karşıdaki kişiye bağlı. |
Alıntı:
|
şimdiye kadar hiç olmadı...
|
Benim akademik durumum gereği ve aynı zamanda ek iş olarak yaptığım mihmandarlık vesilesiyle bir çok arkadaşım var.
Her şeye rağmen İshakyılmaz kardeşim yerden göğe kadar haklı... Konu, "islam" olunca renklerinin nasıl değitiğinin bizzat şahidiyim. |
gayrimüslim kişilerde dost olunmaz sır paylaşılmaz..
Allah korkusu olmayan insanlardan uzak olmak gerek. islamiyeti yalanlayan veya inanmayan insanlar müslümanın dostu olamaz. Zira onlar birbirinin dostudur.. |
Alıntı:
Kendi açımdan bakıyorum, empati denilenle.. Karşıdaki kişi bana kendi dinini anlatmaya kalksa ya da beni oraya çekmek çabasında olduğunu hissetsem (bu normal ilişkilerimde de böyledir) hep ters tepki yapar. Alıntı:
Allah korkusu olmayan insanlar olduğnu nerden biliyoruz? Sonuçta Tanrı inancı var. Dinlerin hemen hemen hepsinde iyiliğe övgü var. |
Alıntı:
*** Kur'an-ı Kerim'de Maide suresinde "“Ey iman edenler! Yahudilerle Hristıyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden her kim onları dost tutarsa o da onlardandır. Allah zalimleri doğru yolda yürütmez” Maide (5/51)deniyor. Ancak aynı surede: "“Bugün temiz ve güzel olan her şey size helal kılındı. Kitap ehlinin yemekleri size, sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Yine iffetli mü’min kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerin iffetli kadınları, namusuyla yaşamaları ve aldatmamaları şartıyla, kendilerine hak ettikleri karşılığı da vererek size helal kılındı…” Maide (5/5) diye bir ayet de var. Dikkat edilirse ilk ayet dostluk kurmaktan uzak durmayı “zulüm” ile gerekçelendiriyor. İkinci ayet ise karşılıklı yemeklerinden yemek ve evlenmek gibi son derece sıcak dostluk tezahürlerini “namus, iffet ve sadakat” gibi evliliğin evrensel değerlerine dayandırıyor. Dostluk kurmayın derken “Yahudi ve Hristıyan” tabirini kullanıyor. Yemek yeme ve yedirme ile evlenme söz konusu olunca “Kitap ehli” diyor. Demek ki buradan üç sonuç çıkıyor: 1-Yahudilik ve Hristıyanlık adıyla tanınan bu iki kurumsal dinin inanç sistemini benimsemeyin. 2-Yahudiler ve Hristıyanlar içinde “zalim” olan kliği (gurubu, franksiyonu) dost edinmeyin. 3-Bunların dışında karşılıklı yeyip içmek ve kadınlarıyla evlenmek gibi gayet insanî dostluk ilişkilerine girebilirsiniz. Bu durum, Kur’an’ın “öteki” ile ilişkilere getirdiği mantığı kavramış olanlar açısından gayet anlaşılabilirdir. Bu mantığın özü şu: Kur’an’da dostluk ilişkilerinin kesilmesini, hatta savaşı gerektirecek sebep “adalet-zulüm” çelişkisidir. İman-küfür, tevhid-şirk veya İslam-Yahudi/Hrıstıyan çelişkisi savaş sebebi değildir. Her kim zulmediyor yani saldırgan bir tutum içine giriyor, haksızlık yapıyor, can ve mal güvenliğini tehdit ediyorsa odur dost olunamayacak olan. Aksi halde inançlarını benimsemesen de bir arada yaşanabilir görürsün. Yeme içme, evlenme gibi ilişkilere girebilirsin. Kur’an’ın bu mantığını Mekke’de baş düşman olarak gördüğü “müşrikler” ile ilişkilerde daha açık görürüz. Tevbe suresi müşriklere “ultimatom” ile ve besmelesiz başlayan tek suredir. Orada müşrikler kendi elleriyle yaptıkları antlaşmalarını tek yanlı bozarak “saldıranlar” ve antlaşmalarına bağlı kalan ve “saldırmayanlar” diye ikiye ayrılır. Saldırgan kliğe karşı savaş, diğerlerine ise iyi muamele emredilir; hatta gerekirse gideceği yere kadar güvenliklerinin sağlanması bile istenir. (Tevbe; 9/1-6). Demek ki dostluğu kesmenin tek sebebi vardır; zulüm. Yani antlaşmaları hiçe saymak, tek yanlı bozmak, saldırı, hakka tecavüz, cana ve mala kastetme… Bunun dışında farklı dinlere mensup olmak insanî dostluğa (yeme içme, evlenme) engel değildir. Her kim sırf Yahudi, Hristıyan veya bir başka dine mensup diye birisine kurşun sıkarsa bütün insanlığa sıkmış gibi olur. Recep İhsan alıntı |
Alıntı:
|
Benim ateist arkadaşım oldu.Şöyle arkadaş bir sınıfdaydık.Samimi değildik.Öyle merhabamız vardı.
|
Sayın dilemma,Allah korusun bu yöndeki bazı düşünceleriniz tehlike arz etmektedir.İslam dini varsayımlar üzerine kurulu bir din değildir.Haram ve helallerimiz tartışılmaz açık ve seçiktir.Bu bir güncel konu değildir.Bunun empatilik tarafı olunamaz.Size altını kırmızı kalemle çizerek olması gerekeni söylüyorum,bunun dışındakiler küfre götürür...Gayrimüslimleri ancak ve ancak istisnasi durumlar dahilinde ilişkilerimiz olabilir,buda dostane ilişkiler olamaz.Mecburi ilişkiler olabilir.Bunun dışındaki düşünceler ahir zaman alametleridir.Dinin konuları daha fazla tartışmaya açmayalım,konu ile ilgili fetva açık ve nettir.Bunun dışına çıkarsak yanlış yapmış oluruz.
Benim bu konuyla ilgili olarak bulabildiğim ayet mealleri şunlar; “Sen, onların milletlerine (dinlerine)(1) uyuncaya kadar Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmayacaktır…… “(Bakara/120) “Ey (hakiki) iman sahipleri! Mü’minleri bırakıp da küfre sapanları/inkârcıları/İslâm karşıtlarını velî (sırdaş ve başlarınıza idareci) edinmeyin. (Bunu yaparak) Allah yanında aleyhinize olacak (onlardan olduğunuzu gösterecek) açık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa/144) “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları velî (sırdaş, dost ve idareci) edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yâr ve yardakçısı (İslâm’ın da düşmanı)dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) velî edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve Müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez.”(Maide/51) Bizi Allah en keskin ifadelerle uyarıyor. Bu ayetlere anlamak için tefsir de gerekmez. Biz ne yapıyoruz? |
Alıntı:
Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever. (Mümtehine:60/8) Hayrettin Karaman'ın Sitesi'nden alıntıdır. |
İmanın esası buğdi fillah, hubbi fillahtır. Yani Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını düşman bilmektir. Gayri Müslimler Allah’ın düşmanıdır. Allah’ın düşmanlarını sevenin kâfir olacağına dair âyet ve hadis vardır. Allah’ın rahmeti bol olduğu gibi azabı da şiddetlidir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Elbette azabım çok şiddetlidir.) [İbrahim 7] (Kurtuluşa erenler, Allah’a ve Resulüne itaat edip Allah’tan korkan ve sakınanlardır.) [Nur 52] |
İshak Hocam başta verdiğiniz iki ayetin konu ile hiçbir alakası yok. Kur'an-da müslüman erkeklerin kitap ehli (Yahudi Hristiyan) iffetli bayanlarla evleneceği ve kitap ehli insanların yemeklerinden yenebileceği ayrıca onların da biizm yemeklerimizden yiyebilecekleri (ikram) net biçimde yazıyor. Maide (5/5) “Bugün temiz ve güzel olan her şey size helal kılındı. Kitap ehlinin yemekleri size, sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Yine iffetli mü’min kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerin iffetli kadınları, namusuyla yaşamaları ve aldatmamaları şartıyla, kendilerine hak ettikleri karşılığı da vererek size helal kılındı…”
O bahsettiğin ayette "dost" tan kasıt "veli" dir. Yok öyle olmasaydı söyler misin bana bir bayanla dost olmadan nasıl evlenilir hadi görücü usulüyle evlenildi diyelim nasıl beraber yaşanılır. Dost olmadan niye gidip kitap ehlinin yemeklerini yiyelim ve dost olmadan niye onlara yemek ikram edelim. İşte o bahsettiğin ayete göre müslüman bayanlar kitap ehli erkeklerle evlenemez. Burada velilik durumu oluşuyor çünkü. |
Dayım Allaha inanmayan materyalist bir subay (:
Zerre kadar sevmem isterse babam olsun bazen gelir bize oturup konuşuruz tabi konuşmalarımız kısa süre'de tartışmaya döner (: Gerektiğin'de konuşurum ama sevmem çünkü kafiri sevmek kesin olarak haramdır... Gayri Müslim tanıdığım insanlar oldu,konuştuğumuzda oldu ama asla arkadaşım değildi onlar olamazda... Gayri Müslimlerle gerekiyorsa konuşulur,birlikte yolculuk edilir ama arkadaş olarak kabul edilemez... İnsan arkadaşını sevmezmi..? Bir kafiri sevmek dost edinmek ayetle sabit haramdır... Ama siz eğer yok ben sevmiyorum sadece arkadaşım diyorsanız ona bir şey diyemem... 3. şık Hayır. Hatta asla olamaz! |
Arkadaşlar burada herkes kendi kafasına göre yorum yapıyor.Ayetleri kendine göre yorumluyor.Din alimlerine sorun onlar ne diyor?Buyrun ben yazdım.Hayrettin Karaman'ın bu konudaki söylediklerini.Olamaz diyen abilerim/ablalarım lütfen kaynak yazsınlar.
|
dilemma
Bu kötü bir bakış açısı. Allah korkusu olmayan insanlar olduğnu nerden biliyoruz? Sonuçta Tanrı inancı var. Dinlerin hemen hemen hepsinde iyiliğe övgü var. Nasıl Kuranı Kerimin bir ayetini inkar eden bütün Kuranı inkar etmiş ise... Bizim Peygamberimize iman etmeyende Hem Peygamberi,Hem Dini hemde Allahı inkar etmiştir... Dolayısıyla Allah korkuları olması imkansız... Görünüşe aldanmayalım... |
Alıntı:
Neredeyse islam dini ile diğer dinleri aynı kefeye koyacaksın (haşa) Kesinlikle katılmak mümkün değil..! |
Alıntı:
|
Komşu gayr-i müslim dahi olsa yine komsuluk hakki vardir. Müslüman olursa iki kat hakki vardir, bir de akraba ise üç kat hakki olmus olur. Dolayisiyla komsularimizla iyi geçinmeye,herhangi bir yardima ihtiyaçlari oldugu zaman onlarin yaninda yer almaya çalismaliyiz.
Onlarin sevinç ve üzüntülerini paylasmaliyiz. Ne demisler Komsu komsunun külüne muhtaçtir. Mustafa Karataş Hoca'nın sitesinden alıntıdır. |
Benim üniversite de hocam vardı. Kendisi ateistti. 30 kişilik sınıfta ve okulda kimseyle anlaşamayan, içe kapanık bir insandı. Nedendir bilinmez ama üniversitede konuştuğu iki kişi vardı; biri asistanı diğeri de ben.
Kendisinin odasına sık sık giderdim. Ama açıkçası dini mevzuları konuşmazdık. Fakat düşünce yapısı "görmediğime inanmam" şeklindeydi. Dini, insanlar için gerekli bir oyun gibi görürdü. |
Tartışma konusunda kısa konuşacağım, ehl-i kitap sahipleriyle dostluk kurmam sadece arkadaş olurum. (O da şahsiyeti iyiyse) Haramlar dışında onlarla yiyip içebilirim. Ehl-i kitap sahibi olmayanların yemeklerini yemem, içtiklerini içmem.
|
Oldu...
İyi ki de olmuş kendimin farkına varmamı sağladı... Aklına takılan şeyleri sorardı samimiyetinden... Bi kısmına cevap veremeyişimdi beni de kendime getiren... İyi ki yakın bulupta sormuştu zamanında bi çok şeyi... Art niyetsiz olduğu inancıyla yaklaştım hep öyleymişte zaten... Şuanda müslüman... Azıcık katkım olduysa ne mutlu bana... |
oldu ama çok samimi bir arkadaşlık değildi..keşke samimi olsaydık da İslamı anlatma fırsatm olsaydı az da olsa...
|
Evet var ve çoğumuzdan daha fazla insan.
Hem de her haliyle insan. Dinimize , dilimize , milliyetimize bizden daha fazla saygılı. İnşaallah müslüman olur da , insanlık gerçek müslüman görür. |
olmadı ama olabilir.. sadece dinimiz adına bişeler söylemek açısından tabi dilimiz dönermi bilmem,çok isterim.. arkadaşımın böyle bir arkadaşı vardı ve çok uzun süre konuştular tartıştılar islamiyet adına..kendiside araştırıyormuş zaten sonunda çok çok güzel bir şey olmuş ki efendimiz(s.a.v) onu rüyasında islamiyete davet etmiş ve müslüman olmuş o sabah.. hala ağlar onu anlatırlek...
|
Alıntı:
gayrimüslümler ile aramızdaki ilişkilere bir seviye koymamız lazım |
doğru söylüyorsunuz olcayatay abi diyelim:) dediğim gibi zaten sadece bişeyler söyleyebilmek adına olabilir olursa..
|
Sen, onların milletlerine (dinlerine)(1) uyuncaya kadar Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmayacaktır…… “(Bakara/120)
“Ey (hakiki) iman sahipleri! Mü’minleri bırakıp da küfre sapanları/inkârcıları/İslâm karşıtlarını velî (sırdaş ve başlarınıza idareci) edinmeyin. (Bunu yaparak) Allah yanında aleyhinize olacak (onlardan olduğunuzu gösterecek) açık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa/144) “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları velî (sırdaş, dost ve idareci) edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yâr ve yardakçısı (İslâm’ın da düşmanı)dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) velî edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve Müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez.”(Maide/51) Bu ayetlerin tefsir açıklamasına bakalım dost mu kastedilmiş velimi kaştedilmiş yoksa başka bir şeymi... "Ey iman etmiş olan kimseler! Yahudileri ve Hristyanları (kendiniz için güvenecek,yardım edip yardım isteyecek ve ahbab gibi geçinecek) dostlar edinmeyin! Çünkü onların bir kısmı (size karşı) diğer bir kısmın dostlarıdır. içinizden kim onları dost edinirse,şüpesiz ki o da onlardandır. Gerçekten Allah (kafirlerle dostluk kurarak hem kendilerine hem de müminlere haksızlık yapmış olan) o zalimler topluluğunu (doğruyu bulmaya) hidayet etmez!"(Maide/51) (Habibim!) Sen onların dinine tamamen uyuncaya kadar, ne Yahudiler ne de Hristyanlar asla senden razı olacak değil(ler)dir. De ki: "Allahın hidayeti (ve dosdoğru yolu olan islam var ya), şüpesiz ki (iki cihan saadetine ulaştıracak istikameti gösteren) hidayet ancak odur( sizin davet ettiğiniz sapık yolların ise hidayetle hiç bir alakası yoktur)! Andolsun ki; eğer (İslamın doğruluğuna dair) sana gelmiş olan (bunca) ilimden sonra yine de onların(eğri büğrü görüşlerine ve) kötü arzularına uyacak olursan, elbette Allah'tan(başına gelecek belalara karşı) senin için ne bir dost bulunur ne de bir yardımcı! (Bakara/120) "Ey iman etmiş olan kimseler! Müminleri bırakıpta kafirleri bir takım dostlar edinmeyin!(Çünkü bu,münafıkların adetidir,siz de onlara benzemeyin!) Yoksa siz (böyle yaparak) kendi aleyhinize (olacak nitelikte ve size azap etmesini haklı çıkaracak şekilde) Allaha apaçık güçlü bir delil mi vermek istiyorsunuz?" (Nisa/144) Kaynak: Kuran-ı Mecid ve Tefsirli Meal-i Âlisi/Mahmud Ustaosmanoğlu (k.s)/Cübbeli Ahmet Hoca vs... Bu Tefsirli Kuranı Kerim bütün Tefsir Alimlerinin tefsirleri incelenerek hazırlanmıştır... A cemaatinin ya da B cemaatinin görüşü değildir zaten tefsir bu şekilde hazırlanamaz... Gayri Müslimler ile ticaret yapılır,onların "helal" ölçü kapsamın da olan yemekleri yenebilir... Eğer komşumuz gayri müslim ise komşumuz olduğu için bizim üzerimiz'de komşuluk hakkı vardır... Zaten İslam Dini Müslüman olsun,Gayri müslim olsun yada başka inanca sahip olsun kimseye kötü davranmayı değil iyi davranmayı tavsiye eder... "Müslüman elinden ve dilinden başkasının zarar görmediği kimsedir"(Hadisi Şerif) Bunlara zaten kimsenin karşı çıktığı yok yasaklanan dost edinmek ve sevmektir... Yardım etmek için,iyilik yapmak için dost edinme yada sevme şartı yoktur... "Size kötülük yapana iyilikle muamele ediniz (Hadisi Şerif) Uhud savaşında sahabelerin bir çoğunun Babası,oğlu,karısı,dayısı kafirdi ve düşman safındaydılar... Burda Baba oğlu ile oğul babası ile savaş yaptı bu ince ayrıntıya dikkat etmek lazım... Tabi ki savaş zamanı durum farklıdır...Ama sahabe savaş dışında da kafir oldukları için Babalarına,oğullarına bakış açıları çok farklıydı.. |
Alıntı:
Mesela yalan söylemek haramdır ama üç yerde söylemek caizdir.. Karı kocanın arasını yaparken,Savaşta düşmanı yanıltmak için,Dargınları barıştırmak için... Mesela Domuz eti yemek haramdır ama bir kaç yerde serbesttir... Aç kaldığın zaman(Aşırı açlık ta) yersen,ya da birisi zorla yedirdiği zaman haram işlemiş olmazsın... Kafirleri dost edinmek,sevmekte haramdır, yalnız bir yerde oda Tahrimen mekruh(Harama yakın mekruh) olmakla beraber Ehli Kitap olan bir kızla evlenmeye izin verilmiştir... Zor'da kalmadıktan sonra(Aşık olduysan vs..) da Tahrimen mekruh işlemek caiz değildir.. Bir de dikkatini çekmek isterim bu izin yalnızca erkeğe verilmiştir... Kadın Ehli Kitaptan birisiyle asla evlenemez Alimler böyle bir durum da bu kızın büyük günah işlemiş olacağını hatta kimileri kafir olacağını beyan etmiştir.... Şimdi bu konuyla ilgili bir kaç kaynağa bakalım: Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki: Kâfirleri sevmemek Kur'an-ı kerimde açıkça emredilmiştir. Kur'ana uymak ise farzdır. Kâfirleri sevmenin haram olduğunu bildiren âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyledir: (Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez.) [Mücadele 22] (Demek ki babası da olsa kâfir sevilmez.) (Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, [İslam düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51] Hakiki imana kavuşmak Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Allah’ın düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için seven ve kâfirleri düşman bilen, Allah’ın sevgisine kavuşur.) [İ. Ahmed] (Allah’ın dostunu seven, düşmanını düşman bilenin imanı kâmil olur.) [Ebu Davud] (İsyan edenlere düşmanlık ederek, Allah’a yaklaşın!) [Deylemi] (Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur.) [Taberani] (Kâfirlerle mal, can ve dilinizle cihad edin!) [Redd-ül-muhtar] (Kâfirleri sevmek cihad değildir.) Halife Hazret-i Ömer'e, (Hireli bir Hıristiyan var. Çok zeki, yazısı da çok güzel, bunu kendine kâtip yap) dediler. Kabul etmedi. Aşağıdaki âyeti okuyup, (Mümin olmayan birini dost edinemem) dedi. Müslüman kadın, kitapsız kâfirle evlenemediği gibi, ister harbi olsun, ister zimmi olsun hiçbir kitap ehli kâfirle de evlenemez. Evlenmeye karar verdiği zaman kâfir olur. (Redd-ül Muhtar) Bir müslüman, hıristiyan zevcesinin kiliseye gitmesini ve evde şarap yapmasını yasaklayabilir. Hayz ve nifas sonunda, gusletmeye zorlayamaz. Tesettür ettirirse iyi olur. (Nimet-i islam) Sual: Bir Hıristiyan kadınla evlenmek istiyorum. Bu kadının başını kapatmam gerekir mi? CEVAP Hıristiyan kadınla evlenmek tahrimen mekruhtur. Yani harama yakındır. Evlenince başını kapatmanız gerekmez. Hiç bir ibadeti yaptırmanız da gerekmez. Çünkü gayri müslimin önce iman etmesi gerekir. İmansız ibadetlerin faydası olmaz Ebu Musel Eşari hazretleri anlatır: Halife Hz.Ömer'e(r.a) (Hıristiyan kâtibim çok işe yarıyor) dedim. “Niçin bir Müslüman kâtip almadın? (Ey müminler, Yahudi ve Hıristiyanları sevmeyin) âyetini işitmedin mi sen?” dedi. Ben de, “Onu dini için değil, kâtipliği için aldım” dedim. “Allahü teâlânın hakir ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz eyleme! Allah’ın uzaklaştırdığına yaklaşma” dedi. “Ama Basra’yı onunla idare edebiliyorum” dedim. “Hıristiyan ölürse ne yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen onu değiştir”dedi. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, hakkı Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi.) [Tirmizi] Bakın Hz.Ömer (r.a)'da ayetleri bu şekilde anlamış ve uygulamış :) Sual: Bazı kimseler, hoşgörü adı altında gayrimüslimlerle arkadaşlık kuruyorlar, Kiliselerine gidiyorlar, ayinlerine katılıyorlar. Bu dinen caiz midir? CEVAP Asla caiz değildir. Aşağıdaki âyet-i kerimeler, kâfirleri sevmenin haram olduğunu bildiriyor: (Ey müminler, mümin olmayan kâfirlerle dost olmayın!) [Âl-i İmran 118] (Ey iman edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin.) [Mümtehine 1] (Ey Nebi, kâfirlerle [silahla] ve münafıklarla [öğütle, delille, belgeyle] cihad et, [öğüt de kâr etmezse] onlara sert davran! Onların gidecekleri Cehennem, ne kötü yerdir.) [Tevbe 73, Tahrim 9] (İbrahim ve Onunla beraber olan müminlerin sözlerinden ibret alın! Onlar, kâfirlere dediler ki: Biz sizden ve putlarınızdan uzağız. Dininizi beğenmiyoruz. Allah’a inanıncaya kadar, aramızda düşmanlık, nefret vardır.) [Mümtehine 4] Eshab-ı kiram, (Kâfirlere karşı çok çetin, sert davranırlar) diye övülüyor. (Feth 29) Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Allahü teâlâ, bir Peygambere vahy etti ki, şu âbide söyle: Benim için ne yaptı?) Âbid dedi ki: Yâ Rabbi! Senin için ne yapılır? Allahü teâlâ buyurdu: (Düşmanıma, benim için düşmanlık ettin mi ve sevdiğimi benim için sevdin mi?) [Mektubat-ı Rabbani 3/55] Kâfirler ve fasıklar, Allahü teâlânın düşmanı olmasalardı, Buğz-ı fillah farz olmazdı. İnsanı Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacak şeylerin en üstünü olmaz ve imanın kemaline sebep olmazdı. Kaynak: Dinimizislam.com |
MÜSLÜMAN – GAYR-I MÜSLİM İLİŞKİLERİ (Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR)
(TEVBE SURESİNİN 5. AYETİNE YANLIŞ ANLAM YÜKLENMESİ) David isminde, Çek Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye yüksek lisans yapmak için gelmiş Hıristiyan bir öğrencim vardı. Bir gün konu karikatür krizine ve Müslüman-gayrı Müslim ilişkilerine geldi. David, benim bu konudaki görüşümün ne olduğunu sordu. Ben de ona: “Aç Tevbe suresinin 5. ayetini, oku” dedim. Açtı ve okudu. 9. Tevbe 5: Haram aylar çıkınca o müşrikleri nerde bulursanız öldürün. Onları yakalayın, çevrelerini kuşatın, her gözetleme yerinde onlar için oturun. Tevbe eder namazı kılar ve zekâtı verirlerse yollarını açın. David ayeti okuyunca dedi ki: “Müşrik kime denir?” Dedim ki: “Sen de onlara dahilsin” Çocuk tedirgin olmaya ve sağa-sola bakınmaya başladı. Ben de David’e; “Bak, Avrupalılar ayeti bu kadarıyla okuyorlar ve ‘Müslümanlar bize böyle davranacak’ diyorlar” dedim ve konuyu burada size anlatacağım gibi anlattım. Sorun, ayeti Avrupalıların/insanların yanlış anlamaları değildir. Asıl sorun bizim bazı âlimlerimizin konuyu yanlış anlamaları ve onları taklit eden günümüz bazı meal yazanlarının aynı yanlışa düşmeleridir. Çünkü tarihte Müslüman gayrı Müslim ilişkilerinin merkezine bu ayet konmuş ve bu ayete dayanarak Kur’ân’daki Müslüman-gayrı Müslim ilişkilerini düzenleyen pek çok ayetin hükmü geçersiz kılınmıştır (nesh) Peki, bu ayet nasıl anlaşılmalıdır? Bu ayet gerçekten Müslüman-gayrı Müslim ilişkilerini mi belirliyor yoksa burada anlatılan başka bir şey mi var? Bunu anlamak için bu ayeti öncesiyle beraber okuyalım. Tevbe suresini 1. ayetten itibaren okursak 5. ayette öldürülmeleri istenen müşriklerin “bütün müşrikler” olmadığını, “antlaşma yapıp da antlaşmayı bozan savaş suçlusu müşrikler” olduğunu görürüz. 1) Antlaşma yaptığınız müşriklere, Allah ve Elçisi tarafından yapılan ilişkiyi kesme duyurusudur. 2) Bu topraklarda dört ay daha dolaşın. Bilin ki, Allah’ı çaresiz bırakamazsınız. Ama Allah, görmezlikten gelenleri (kâfirleri) rezil eder. 3) Bu büyük hac gününde Allah ve Elçisi tarafından bütün insanlara bildirilen şudur: Allah’ın o müşriklere desteği yoktur; Elçisinin de öyle. Ey müşrikler, tevbe ederseniz hayrınıza olur. Sırt çevirirseniz bilin ki, siz Allah’ı çaresiz bırakamazsınız. Görmezlikten gelenlere (kâfirlere) acıklı bir azabı müjdele. 4) Bu duyuru, sizinle antlaşma yapmış ve daha sonra bir kusur işlememiş, size karşı kimseye destek vermemiş müşrikleri kapsamaz. Onlara karşı olan andınızı süresinin sonuna kadar tam yerine getirin. Allah korunanları sever. 5) (Dört) yasak ay[1] çıkınca o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın, onlar için her gözetleme yerinde oturun. Ama tevbe ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse yollarını açın. Allah’ın bağışlaması çok, ikramı boldur.” 5. ayette anlatılan müşrikler; savaş suçlusu olan, antlaşmayı bozan müşriklerdir. Ayetleri dikkatle okursak bunu çok kolay anlarız. Çünkü birinci ayette “anlaşma yaptığınız müşriklere ilişkiyi kesme duyurusudur.” dendiğine göre ayetler tüm müşrikleri/gayrı müslimleri kapsamaz. 4. ayette de “antlaşmayı bozmayanların ve Müslümanların aleyhine çalışmayan müşriklerin hariç tutulduğu” söyleniyor. Demek ki bu ayetteki ilişkiyi kesme duyurusu, anlaşma yapılan her müşrikle ilgili değildir. 5. ayette de “o müşrikler” deniyor. 4. ayette antlaşmayı bozmayanlar hariç tutulduğuna göre geriye sadece “antlaşma yapıldığı halde antlaşmayı bozan müşrikler” kalıyor. Ayetteki ilk muhataplar Mekkeli müşriklerdir. Onca suçlarına rağmen yine de bunlara dört ay süre tanınıyor ve yanlıştan dönenlere (tevbe edenlere) ve çekip gidenlere dokunulmayacağı bildiriliyor. Ayet böyle olduğu halde ayeti bağlamından koparıp burada “o müşrikler” diye anlatılan müşrikleri, “tüm müşrikler” olarak anlamak ve bu ayeti Müslüman-gayrı Müslim ilişkilerinin merkezine oturtmak tam bir cinnet olsa gerektir. Zaten dikkat edilirse ayette; “el-müşrikîn” kelimesi geçiyor. “el- müşrikîn” “o müşrikler” demektir. Arapça kurallara göre bir kelimenin başına belirlilik takısı (el) gelirse bilinen bir şeyden bahsediliyor demektir. Dolayısıyla 5. ayette bahsedilen müşrikler tüm müşrikler değil, antlaşmayı bozan müşriklerdir. Ama maalesef tarihte, bu özel olayı anlatan ayetler tüm müşriklere genellenmiş ve buna göre hukuk oluşturulmuştur. Aslında bu ayetler, Mumtehine suresi 8-9. ayetlerle ilgili bir örnektir. Mumtehine suresi 8-9. ayetlerde üç kırmızıçizgi çizilmiştir. Bu kırmızıçizgileri çiğnemeyen herkesle iyi ilişkiler kurulur. Bu çizgiler şunlardır: 1. Dinimizden dolayı bizi öldürmeye kalkanlar (savaş açanlar) 2. Bizi vatanımızdan sürüp çıkaranlar 3. Vatanımızdan sürüp çıkaranlara destek verenler. Tevbe suresi 5. ayette bahsedilen müşrikler, bu üç kırmızıçizginin tamamını çiğneyen Mekkeli müşriklerdi. Mekkeli müşrikler sırf inançlarından dolayı Müslümanları öldürmeye kalkmışlar, onları yurtlarından çıkarmışlar ve çıkarmak için işbirliği yapmışlardı. Peygamberimizle yaptıkları barış anlaşmasına (Hudeybiye antlaşmasına) rağmen Medine’nin dış mahallelerine baskın yapıp adam öldürmüşler ve hayvanları alıp götürmüşlerdi. Bu olaydan sonra peygamberimiz Mekke’yi fethetmiş ve bu işi yapan insanlara bir yıl hiç dokunmamış, sonra bu ayetler inmişti. Ayetlerde o müşriklere dört ay daha süre tanınıyordu. (toplam 16 ay) Bu dört aylık süre zarfında istedikleri yere gidebilirler ya da Müslüman olabilirlerdi. Bu süre bittikten sonra Tevbe suresinin 5. ayeti uygulanacaktı. Bu ayette geçen haram aylar zilkade, zilhicce, muharrem, receb ayları değildir. Bu ayetin gelmesinden sonraki dört aydır. Fakat elinizdeki meallere bir bakın, Tevbe suresi 5. ayete nasıl anlam vermişler? Mesela ben bir-iki örnek okuyayım: “O haram aylar çıktı mı artık diğer müşrikleri nerede bulursanız öldürün” “Haram aylar çıktığı zaman müşrikleri nerde yakalarsanız öldürün” Peki “diğer müşrikler” ile “o müşrikler” aynı kavram mı? Veya “müşrikler” ile “o müşrikler” aynı şeyi mi anlatıyor? Ne oldu ayetin manasına? Ayetin manası değişti ve sistem tersine döndü. Günümüzde bilen bilmeyen herkes meal yapmaya başladı. Meal yapanların çoğu, âyetler arası ilişkileri dikkate alarak değil, eski ulemanın görüşlerine uyarak meal yapıyor. Onlar bir konuyu yanlış anlamışsa bu yanlış anlayış normal anlayış haline getiriliyor. Bu da hakların çiğnenmesine ve saldırılara yol açılıyor. Dikkatsiz cahil insanların tuzağa düşmesi de kolaylaşıyor. |
Yalçın Karaca
Allah zalim topluluğa hidayet etmez ayeti, onlarla diyaloğa ve beşeri ilişkilere mani değildir ki Zaten arkadaşların bir kısmının belirttiği gibi ehli Kitaptan kız almak, Kuranın hükmüyle sabit bir vaka değilmi Aynı dili konuşuyoruz hocam bunları bende kabul ediyorum... Yanlışmı anlaşılıyorum bilemiyorum ama ben beşeri ilişkilere karşı değilim ben sevmekten bahsediyorum... Bakın bizim mahalle'de sahibi alevi olan bir bakkal var içki satmadığı için ben oradan alışveriş yapıyorum işte bu beşeri ilişki ama adamı sevmiyorum... (Kişi, dünyada kimi severse, ahirette onun yanında olur.) [Buhari] Sevgi sıfatı Allahın düşmanına duyulamaz,dostlukta sevgi temeli üzerine kurulur ben bunlardan bahsediyorum... Allah,Peygambere inanmayan her kim olursa olsun Allahın düşmanı olur . Ehli Kitabın hepsi bir değil(idi) Eskiden öyleydi zımmi olan Ehli Kitap vardı,Harbi olan Ehli kitab vardı. Bugün ise Ehli Kitabın hepsi harbidir... Evlilik husuna karşı olmadığımı yukarı da belirtmiştim zaten ayet var nasıl karşı olabilirim ki..? Anlatmak istediğim evet ayet var onun için caiz ama Tahrimen mekruh... Zımmi olan Ehli kitapla evlenmek Tenzihen mekruhtu.. Bugün dediğim gibi Ehli Kitabın hepsi harbiidir... Harbi olan Ehli Kitapla evlenmekte caiz ama Tahrimen mekruh... 2 bin yılının müceddidi 70 bin evliyanın reisi İmamı Rabbani hazretleri mektubatında şöyle buyuruyor; "Resulullah efendimize tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz sevmek gerekir. Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düşmanlarını düşman bilmektir. Onu beğenmeyenleri sevmemektir. Sevgiye müdahene [gevşeklik] sığmaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez. İki zıttan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir. (1/165) Eğer İmamı Rabbani(r.h) kalitesin'de başka bir alimin görüşü varsa onuda görmek isteriz.. Kafirleri sevmekle ilgili bir kaç bilgi daha; Mektubat-ı Masumiyye’de deniyor ki: (Sevgi, sevgilinin [Allah’ın] dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir. Seviyorum diyen, sevgilisinin düşmanlarından uzaklaşmadıkça sözünün eri sayılmaz, o yalancıdır. Allah’ın düşmanlarını sevmek, insanı Allah’tan uzaklaştırır. Onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz.) [4/29] Allahü teâlâ, Hz. Musa’ya, (Benim için ne işledin?) buyurdu. O da namaz, oruç, zekat gibi ibadetleri saydı. (Bunların faydası sanadır. Benim için ne yaptın?) buyurdu. Hz. Musa, (Ya Rabbi, senin için ne yapmak gerekirdi?) dedi. Allahü teâlâ, (Sırf benim için dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?) buyurdu. Hz. Musa, Allah için olan en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah olduğunu anladı. (1/22) Allahü teâlânın rızasını kazanmak isteyenlerin kâfirlerden uzaklaşması gerekir. Allahü teâlâ, (Kâfirleri sevmek, Allah’ı sevmemektir) buyuruyor. Bir kimse, ben Allah’ı seviyorum dese, ama kâfirlerden uzak durmasa bu sözüne inanılmaz. Bir âyet meali: (Kâfirleri sevenleri, Allah, azabı ile korkutuyor.) [Al-i İmran 28] Bu büyük tehdit, çirkinliğin çok büyük olduğunu gösteriyor. (3/55) |
önce insan olsun bir sakıncası yok benim için.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Bir insan, gerçek manada ancak ve de ancak islamla şeref bulur. Saygılı olan da mutlaka vardır olmayan da vardır. Bu tek başına bir kıstas değil.. Yorum yaparken, bir gayri müslim kişi için, dini bağlamda aşırı bir ölçü ile göklere çıkarmanın manasızlığını bilmem nasıl anlatmak gerek..! |
Yazılan mesajları tek tek okudum. yani öyleleri var ki hayretten hayrete düşmemek mümkün değil.
üzüldüm de çokca.. Hakkaniyet adına birşey barındırmadığını gördüm bazı arkadaşların.. Allah onları dost edinmeyin derken Dostluktan neyi kastetmiştir iyi okumak lazımdır ki eklenen bazı ayetler bunu açıklamıştır. Gayrimüslim olan kişilerle Yalçın Abi'nin mesajında belirttiği üzre beşeri ilişkilerde/diyaloglarda bulunmakta bir sakınca görmüyorum. İslamla şereflenmeyen insanların Allah korkusu yoktur sözlerini de ağlanası cümleler olarak görüyorum. Bizler dünyaya ailelerimizi de dinimizi de seçerek gelmedik. Ya da sonradan bunu hakederek bu dinle şereflenmedik. Miras bir dini devraldık. Yani o yüzden gayrimüslim kişilerin inançları hakkında yorum yapmadan evvel biraz daha mütevazi olalım. Kişinin iyi huyları için dinine,milliyetine, şusuna busuna bakmaksızın arkadaşlığımı devam ettiririm. Aslolan kimlik olarak müslüman olmak değil Allah'a halef olabilecek kadar İNSAN olmaktır. Bu tüm dinlere mensup kişiler için geçerlidir. "Cennete sadece müslümanlar girecektir" diye düşünen kişilerle aynı paydada buluşamayacağız sanırım.. Tehlike arz eden fikirlerim... Dinden çıktığımı da söyleyen çok insan oldu ama... Allah çok şükür, Allah ne olduğumu biliyor da öyle olmadığını gösteriyor bir şekilde. Sevgili menes, eklediğin ayet aradığım cevabı vermiş oldu, teşekkür ederim. İyi ki varsın. |
Cennete sadece müslümanlar girecektir" diye düşünen kişilerle aynı paydada buluşamayacağız sanırım..
Hadi diğer sözlerini bir yere kadar anlamak mümkün'de bu ne demek şimdi..? Sizde Hayrettin Karaman gibi Yahudiler ile Hristyanların cennete girebileceği gibi bir düşünceyemi sahibsiniz yoksa..? Bize şiiler ile vehhabilerden bulaşan bu görüşümü savunuyorsunuz..? Hayrettin Karamana göre "Kuranı Kerim bütün insanların Müslüman olması için inmemiş" imiş... Ehli Kitabın Amentüsü 2 imiş bunlara inanırlarsa Cennete giderler imiş... Bir sonra ki aşama ne..? Ateisti Cehennem çukurundan çıkartıp cennete sokmakmı..? Peygamberin(s.a.v) cennete asla giremeyeceklerini söylediği Ehli Kitabı cennete sokmak bizemi düştü..? Burada bu görüşleri tek bir hadis çürütmeye yetiyorda artıyor ama anlayana, ülkemiz'de bu tür görüşlere sahip olanların bu görüşleri sağlam delillerle reddiyer yapılıp çökertildi... "Cennete yalnız Müslüman olan girer" (Buhari) Sadece Müslümanların cennete gireceğini düşünenlerle aynı payda'da buluşamayacağız'da ne demek oluyor..? İslam Dini gelmeden önce ki Ehli Kitabdan bahsediyorsanız onlar'da İbrahim (a.s)'ın Hanef olan Dini üzere Müslümandı... Öyle olmasaydı bile onlardan Peygamberlerinin Dinine uyanlar Cennete gidecek tabi ki biz bizim Dinimizden bahsediyoruz... İslam geldikten sonra bu Dine iman etmeyen ister Edison gibi ampulu bulup bütün insanlığa hizmet etsin... İsterse Peygamberimizi sevsin ama iman etmesin(Kaldı ki iman etmeyenin sevgisi yalandır) Her ne olursa olsun cennete gi-re-mez..! Müslüman olmayanın insan olma durumunu açıklamak için "Esfelesafilin" tabiri kafidir.. Yahu nasıl aslolan kimlik olarak Müslüman olmak değil sizi anlayamıyorum hayret.. Şimdi işim var gitmem icab ediyor ama bu konu uzayacağa benziyor bu söylediklerinizin ucu tutulacak bir yerini bulmak imkansız gibi... |
All times are GMT +3. The time now is 12:45. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025