![]() |
Ahmedinejad Yahudi mi?
http://i.sabah.com.tr/2009/10/03/Haber/478020937500.jpg
Ahmedinejad'ın kimliğini bir adli tıp dedektifi gibi araştıran İngiliz Daily Telegraph gazetesi ortaya şok bir iddia attı. Gazete İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Yahudi dünyasına yönelik iğneleyici saldırılarının altında dudak uçuklatıcı bir gizemin olduğunu iddia etti. "Bu şaşırtıcı sırrı ortaya çıkardığını" iddia eden gazete, Ahmedinejad'ın Mart 2008'deki seçimler sırasında kimlik kartını yukarı kaldırarak poz verdiği fotoğrafın bu sırrın delili olduğunu öne sürdü. İddaya göre, kimlik kartı Ahmedinejad'ın ailesinin Yahudi kökenli olduğunu gösteriyor. Kimlik kartı yakından incelendiğinde Ahmedinejad'ın önceden 'Sabourjian' olarak bilindiğini belirten gazete, bunun bir Yahudi ismi olduğunu ve 'kumaş dokuyan' anlamına geldiğini yazdı. Kimlik kartında kargacık burgacık yazılmış olan kısa notun, ailenin Ahmedinejad soyadını, İran liderinin doğumundan sonra, İslam dinine geçmeleriyle değiştirdiğini gösterdiği öne sürüldü. Sabourjianlar geleneksel olarak Aradan'dan (Ahmedinejad'ın doğum yeri) geliyor ve isim 'Sabourcu, Sabour dokuyan' yani Yahudilerdeki Tallit şalının İran'daki isminden geliyor. İsim, İran İçişleri Bakanlığı tarafından derlenmiş İranlı Yahudilerin kullandığı isimler listesinde bile bulunuyor. Gazeteye göre, uzmanlar da Ahmedinejad'ın İsrail'e yönelik saldırgan söyleminin geçmişi gizlemeye çalışmaktan kaynaklanıyor olabileceğini söylüyor. Arap ve İran Çalışmaları Merkezi'nden Ali Nurizade, "Ahmedinejad'ın geçmişine dair bu durum onun hakkında çok şeyi açıklıyor. Farklı bir dine dönen her aile eski inançlarını kınayarak yeni bir kimlik edinir. İsrail karşıtı açıklamalar yaparak Yahudi bağlarıyla ilgili tüm şüpheleri tamamen ortadan kaldırmaya çabalıyor olabilir" diye konuştu. Londra'dan İranlı Yahudiler konusunda uzman olan bir araştırmacı da "jian" son ekinin ailenin Yahudi kökenini gösterdiğini söylüyor. Kendisi de İran doğumlu bir Yahudi olan uzman, "Adını dini nedenlerden dolayı değiştirmiş ya da en azından ailesi öyle yapmış. Sabourjian İran'da çok iyi bilinen bir Yahudi adıdır" diyor. Londra'da İran elçiliğinden bir sözcü ise, konuyla ilgili yorum yapamayacağını belirtti. Ahmedinejad, ailesi 1950'lerde Tahran'a yerleştiğinde soyadının değiştiğini inkar etmiyor. Ama bunun din değişikliğinden kaynaklandığını asla dile getirmiyor. Yakınları daha önceden, dini ve ekonomik nedenlerin İran liderinin bir nalbant olan babası Ahmed'i Ahmedinejad dört yaşındayken isim değiştirmeye zorladığından söz etmişti. Bu yılki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi televizyonda yapılan tartışmada AHmedinejad soyadı değişikliğini söylemek zorunda bırakılmış ve bundan rahatsız olduğu gözden kaçmamıştı. SABAH |
bende fransızım ama çaktırmıyorum
|
Alıntı:
|
Yok artık sadece sapık bir Şia...
|
Abartının böylesi, nerden çamur atsakta iz kalsa gayreti .
|
evet şia sadece.
|
Ben de marslıyım zaten... Aranızda öylesine takılıyom..:(
|
yıpratma ve karalama politikasından başka bişey değil
|
Şu mason mu? Bu yahudi mi? haberlerine bir yenisi daha eklendi. Hayırlı uğurlu olsun.
|
tamamen aslı olmayan bir iftira..ingilizlere güven olurmu hiç zaten
ahmednecad gibi yumruğunu masaya vurabilen insanlar lazım bütün müslüman ülkelerin başına.. |
tamamen aslı olmayan bir iftira..ingilizlere güven olurmu hiç zaten
ahmednecad gibi yumruğunu masaya vurabilen insanlar lazım bütün müslüman ülkelerin başına.. |
Alıntı:
kardeşim sözlerinize dikkat ediniz...ne demek sapık bir şia... |
Alıntı:
Kim sapık?!... Ahmedinejat mı?..:@??? |
Alıntı:
|
Alıntı:
bırakalımda arkadaş cevap versin;) |
evet çok sapık bir şia :)
|
"Sapık" ifadesini bir şahsiyet için kullanmak ne kadar doğru olur bilemiyorum lakin, şia inancı dinimizde hak bir inanç mı ki..
Şia hak bir mezhep mi ki..Değil tabi ki.. Sanıyorum inanç bağlamında sapık olarak nitelendirdi. Nitekim dinimizde yeri olmayan bir mezhebe hadi sapık demeyelim de, yanlış diyelim. Kaldı ki islam çerçevesi dışında olan, islamın öngörmediği reddettiği herşey birer dalalet değil midir.. Ahmedinejad görünüşte dinine çok bağlı olan, dinini her platformda savunan biri gibi görünüyor olabilir. Ama eğer ki şia ise, (ki iranlılar genelde bu mezhebe mensup), o öyle diye, bu doğrudur da diyemeyiz..! (Şia konusu hakkındaki yorumumdur..) |
Alıntı:
nasıl vardınız bu kanıya ?ahmedijadla 24 saat berabersiniz heralde ki nasıl yaşadığını biliyorsunuz.siz dört dörtlükmü yaşıyorsunuz.başkalarına sapık diyorsunuz.lütfen kelimelerimize biiraz daha dikkat edelim.:güzel: |
Ahmedinejat'a ve Mü'min İran Halkına küfür edilmeye devam edilirse daha fazla katlanamayacağımı bildiririm.
Lütfen ama lütfen sözlerinize dikkat edin... Ne zaman İran veya İran Halkıyla ilgili bir yorum veya haber geçse biri veya birileri anında harekete geçiyor başlıyor bilir bilmez hakarete.. Ne bu ya?.. yakışıyor mu müslümana?!!..izzetimize onurumuza.. ???!!.. Burası açık bir forum, kitleleri yanlış yönlendirip fitne sokmak yakışıyor mu bize?.. Şu İngiliz fitnebazının yaptığından daha beter bir hareket içerisinde olduğunuzu fark ettiğin de illa çok mu geç olmalı?!!..; Bakın Irak halkına?.. Filistine, Afganistan'a..????!!!.... 72 Milletten bir İmparatorluk kuran Osmanlıya bir bakın?.. yetmediyse, 100 farklı milletten Dünya'yı yöneten ABD'ye bir bakın.. ve ondan sonra İran'a laf söyleyin... Ahhh Metin Yüksel'im!.. sen İran Devrimini desteklediğin için sana kurşun sıkan eller, şimdide kalemleriyle kan kusturuyorlar. Kalk ta bak ne hale gelmişiz... Yazık..yazık..yazık..yazık.... |
Sadece iftira ve asılsız bir haber olduğunu düşünüyorum ...
Bu yüzden üzerinde durmaya bile gerek yok ...! |
Alıntı:
:güzel: |
Ya yorumlara bakıyorumda Ahmedi nejada kim iftira veya hakaret etti ??
|
Alıntı:
"sapık şia " |
buyrun...
Alıntı:
|
şia ne demek peki ?
|
Alıntı:
Şiilik (veya şia) , selim aklın her türlü desteğinden mahrum ve insani sapıklık çapta yüceltme, putlaştırma kuruluşudur.. Ehli Sünnet çizgisinden o kadar uzak bir vaziyet teşkil ederki, tam bir fikri sapıklıktan ibarettir. Hz.Ali (r.h) devrinde başlar bu Şiilik, ve ilerleye ilerleye bugüne kadar gelir. Hz.Ali'ye insan üstü bir hüviyet vermeye kadar gider ,ve korkunç bir küfür merkezidir. Hz.Ali'yi mübalağa ile sevmek, diğer üç büyük sahabayide küfürle suçlamak vs. vs.. sapıklıları diz boyu yani. "sapıt sapıtabildiğin kadar" , tam bunların sapık azmış itikadları için geçerlidir. Şah İsmail'in Safevi'nin Şiiliği resmen ilan etmesiyle, bu sapık itikad devletleşmiştir diyebiliriz. Bugün İran'ın -%90 gibi bir oran var- mezhep diye tutunduğu "Şiilik"tir. Yani yahudiye, israil'e karşı dik duruş vaziyetini hiç bozmaması , müthiş derecede hep net konuşması takdirimizi alıyor. Diğer taraftan Ahmedinejad'da bir "şia"dır... yani itikadi bakımdan sapıklık çizgisi var denilebilir, Şiilik nedir ne değildir onu tarihteki merhalelerde, sapıklıklarını araştırın lütfen... İtikadi bakımdan korkunç bir çizgisi var, küfre kadar varıyor. Söyleyeceklerim bunlar. |
Şiiler pek çok yönden bizden farklı. Mesela oruç tutarken onlar hanımlarıyla birlikte olabiliyor. Bunun orucu bozmayacağını iddia ediyorlar. Mesela peygamberimizin sözlerine rağmen kadınlarıyla (afedersiniz) tersten birlikte olmayı normal karşılarken, biz buna haram diyoruz, pislik diyoruz. Kadınlarına hasta oldukları günlerde bile namaz kıldırıp, oruç da tutturuyorlar.
|
No comment...:(:(:(
|
Yaser Arafat'ta Yahudi asıllıydı sanırım.
Müslümanlığı seçmişti sonra.. Ahmedinejad Irk olarak Yahudi olabilir, bu normaldir ancak din olarak Müslümandır... |
Öncelikle gazete haberinin asılsız yada asıllı olması durumunda,karalama kampanyalarından bir tanesi daha olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim..
Şia mezhebinin tartışma konusuna gelince..Burası her alana açık bir site arkadaşlar..Şia mezhebinin sapık olup olmadığını veya bilmeyen arkadaşlara neden Gayri Müslimlerden sonra İslam'a en çok zarar veren bir mezhep olduğunu başka bir bölümde anlatırız.. Bir başlık altında açılan konuya,aynı konu altında cevap vermeye özen gösterirsek daha istikametli olacağı kanaatindeyim... |
bana göre pskolojik savaş adına yapılmış bir haber.
|
Alıntı:
Yorumu da bugünkü Vakit ARŞİV'in yorumuna bırakayım; http://img9.imageshack.us/img9/3088/...tarvcevabi.jpg |
İngiliz çıkarması işde..
Çok görmeyin.. |
Üç günlük fani dünyaya gelen ''iyi'' insan sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadardır..Ve ne yazık ki bu iyi insanlar her zaman çetin mücadelerle geçirmişler hayatlarını..Onların doğruluk eksenindeki mücadelesi her daim mihrak güçler tarafından lekelenmeye,gölgelenmeye çalışılsada,doğru yolda yenilgi meydana gelmeyeceğini biliyorlardı..Gelse bile bu yenilgileri kutsal sayıyorlardı..Sanırım bu karalamada bu türden..
|
Tamamen bir iftira..Hem yahudi olsa nolur? Sonuçta bu bir ırk elbet onlarında iyisi kötüsü vardır..Çoğunluğu katil ve zalim olsa da elbet aralarında insan vardır...
|
yahudilerin yeni oyunu işte...kendi görüşüm müslüman bir şii olduguna yönelik
|
Arkadaşlar ben şia'nın ne anlama geldiğini yanlış biliyormuşum, sapık demek asla istemedim Ahmedinejata. Size yanlışlıkla gerilim verdiğimden ötürü özür dilerim.
Dingiliz haberlerine itimat edilmesi ile Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerinde itimat edilmes arasında bir fark görmüyorum. O yüzden bu islam dünyasını karıştırıcıları, inananları birbirine düşürmeye çalışanlara pirim vermeyelim. Onlar Ahmedinejatı istemiyorlar, ingiliz entrikaları çeviriyorlardır. |
Alıntı:
KUR'AN-I KERİM EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Ehil Sünnet Kur'an'ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak etmiştir. Kur'an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır. Ehli Sünnet Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç ve muamelatta ilk kaynağının Kur'an olduğuna inanırlar. ŞİİLERE GÖRE; Bazılarına göre Kur'an sıhhatli değildir Kur'an Şii inançlarından herhangi biriyle çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden bunlara "Müteevvile" ismi verilmiştir. Daima Kur'an toplanırken ortaya çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara göre güvenilen teşri kaynağıdır. HADİS EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Şeriatta ikinci kaynak ve Kur'an'ı açıklayıcı mahiyettedir Peygamber (SAV)'den sahih olarak gelen herhangi bir hadise muhalefet etmek caiz değildir. Hadislerin sahih olduğunu anlamak İslam Ümmeti alimlerinin Hadis Usulü hususunda ittifak ettiği kurallara dayanır. Bunun yolu da senedin tahkikidir. Kadın ve erkek ayırdedilmeksizin adil şahısların şehadetiyle güvenilir olup olmadıkları incelenir. Her hadis rivayet edenin belli bir tarihi, rivayet ettiği hadislerin sahih olup olmadığı tespit edilmiştir. Yalancıdan, meçhul şahıslardan sadece akrabalık vasfıyla hadis kabul edilmez. Çünkü hadis rivayeti her türlü itibarın üzerinde büyük bir emanettir. ŞİİLERE GÖRE; Resulullah (SAV)'ın ehli beytine nisbet edilen ve siyasi savaşlarında Hz. Ali'nin yanında bulunanların rivayet ettiği hadislerden başkasını kabul etmezler Hadislerin kabulünde sahih olup olmadığına, senedine ve ilmi metoda ehemmiyet vermezler. Çok defa meçhul şahıslardan rivayet ederler ve derler ki : Muhammed b. İsmail'den .o da ashabımızdan birinden, o da bir adamdan rivayet etti ki şöyle dedi..." Kitapları sıhhatinin ispatı mümkün olmayan on binlerce hadisle doludur. Ve bu hadisler üzerinde dinlerini bina etmişlerdir " Bu tutumlarıyla Sünnet-i Nebeviye'nin dörtte üçünden fazlasını inkar etmişlerdir. Bu nokta Şiiler'in diğer müslümanlardan ayrıldığı en mühim noktadır. SAHABE EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Ehli Sünnet sahabeye hürmet edilmesi ve onlardan razı olduklarına ittifak etmişlerdir. Çıkan anlaşmazlıklar samimi olarak yaptıkları ictihad kabilindendir. Ve o ortam geçmiştir. Onların anlaşmazlıklarını ele alarak nesiller boyu kin beslemek caiz değildir, Zira sahabileri Allahu Teala hayırla zikretmiş çok yerde methetmiş ve bazılarını tahdit ederek beraatlarını beyan etmiştir. Bu sebepten de kimsenin onları itham etmesi helal olmaz ve bunda kimsenin de bir menfaati yoktur. ŞİİLERE GÖRE; Resulullah'tan sonra parmak sayısını aşmayacak kadar az bir topluluğun dışında bütün sahabenin kafir olduğuna inanırlar Hz Ali'ye çok özel bir makam verirler. Bazıları vasi, bazıları peygamber bazıları da ilah mertebesinde olduğuna inanırlar Sonra da kalkar müslümanlar hakkında Hz. Ali hususunda inançlarına göre hüküm verirler. Hz. Ali'den önce halife seçilenler ya zalim veya kafirdir. Hz. Ali'ye fikrinde muhalefet eden zalim veya kafir veyahut da fasıktır. Hz. Ali'nin zurriyetinden gelenlere muhalefet etmek de böyledir. Böylece tarihte nesiller boyu devam eden bir düşmanlık ve iftira kapısı açtılar Şii'lik bu öğretilerle devam eden tarihi bir ekol haline geldi. TEVHİD (ALLAH'I BİRLEME) İNANCI EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Allah'ın bir olduğuna, ortağı, benzeri olmadığına ,kul ile Allah arasında vasıta bulunmadığına iman ederler. Sıfat hususundaki ayetlere tevil, inkar ve teşbih yapmaksızın inanırlar. Allah dini tebliğ için peygamberler göndermiştir. Onlar da dini tebliğ etmişler hiçbir şeyi gizlememişlerdir. Gaybı sadece Allah'ın bildiğine inanırlar. Şefaatin Allah'ın izni şartına bağlı olduğuna, duanın, adağın ve kurbanın sadece Allah için olacağına, Allah'-dan başkasına caiz olmadığına inanırlar. Hayır ve şerrin Allah'ın mülkünde olduğuna, Allah'tan başkasının diri olsun ölü olsun kainatta tasarruf ve yetkisinin olmadığına, herkesin Allah'ın fadl ve rahmetine muhtaç olduğuna inanırlar. Allah'ı bilmek ise akıldan önce Şeriat ve Allah'ın ayetleriyle olacağına inanırlar. Her zaman hakkı bulması mümkün olmayan aklıyla insan imanını kuvvetlendirir. ŞİİLERE GÖRE; Allah'ın birliğine iman ederler fakat bu inancı bazı şirke götüren tutumlarıyla bulandırırlar Allah'tan başkalarına, kullara dua eder onlardan isterler ve "Ya Ali, Ya Hüseyin, Ya Zeyneb" derler. Allah'tan başkasına kurban keserler ve adak adarlar Ölülerden ihtiyaçlarının giderilmesini isterler Kendilerince malum duaları vardır. Bu dualarla ibadet ederler imamlarının masum olduğuna ve gaybı bildiklerine inanırlar, imamlarının kainatı idare ettiklerine inanırlar. Bu batıl inançlarını bina etmek için de kendilerine göre bir tasavvuf yolu icad ederler. Evliyanın, kutupların ve Ehli beytin (Allah'ın kudretinin dışında) hususi güç ve kuvvetlerinin olduğuna inanırlar. Dinde imtiyazlı bir tabaka olduğunu yayarlar ve bu imtiyazın veraset yoluyla oğullarına geçtiğini öğretirler. Allah'ı bilmenin akıl ile olduğuna Kur'an ayetlerinin aklın te'kidi mahiyetinde olduğuna. Kur'an'ın yeni şey getirmediğine inanırlar. Onlara göre Kur'an aklın eriştiği marifeti kuvvetlendirir. RÛYETULLAH (ALLAH'I GÖRMEK) EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Ahirette görmek mümkündür. Zira Kur'an'da : "O günde bazı yüzler parlaktır (çünkü) Rablerine bakmaktadırlar" buyurulmaktadır. (Ayrıca bu hususta sarih hadisler vardır). ŞİİLERE GÖRE; Ne dünyada ne de ahırette görmek mümkün değildir GAYB EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Gaybı Allah'tan başkası bilemez. Allah gaybı kendisine has kılmıştır Ancak başta Hz. Muhammed olmak üzere peygamberlerine gayba ait bazı şeyleri bildirir. "Dilediğinden başka onun ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar." ŞİİLERE GÖRE; Gaybı bilmenin sadece kendi imamlarının hakkı olduğuna inanırlar (Gaybtan haber vermek Peygamberin hakkı değildir) Bu sebepden bazıları imamlarına ilahlık nisbet etmektedirler. RÂSULULLAH'IN ÂLİ (EHLİ BEYTİ. TABİLERİ) EHL-İ BEYTE GÖRE; (En sahih kavle göre) İslam dini üzerine kendine tabi olanlardır. Bir rivayette Ümmetin en muttaki olanlarıdır. Başka bir rivayete göre de Beni Haşim ve Beni Abdul-Muttalip'ten mü'min olan akrabalarıdır. ŞİİLERE GÖRE Sadece damadı Alı ve onun bazı çocuklarıdır. Sonra onların oğulları, daha sonra da torunlarıdır. ŞERİAT VE HAKİKAT EHL-İ SÜNNETE GÖRE Şeriat, hakikattir; hakikat, şeriattır. Resulullah ümmetinden hiçbir şeyi gizlememiştir. Bütün hayırları göstermiş ve tüm serlerden sakındırmıştır. Cenabı Hak "Bugün size dininizi tamamladım." buyurmuştur. Dinin kaynakları Kur'an ve Sünnet'tir. Tamamlayıcı başka bir şeye ihtiyaç yoktur. Amel, ibadet ve Allah'a kavuşmanın yolu vasıtasız olarak açıktır. Kulların hakikatini sadece Allah bilir. Peygamberden başka her şahsın sözü alınır veya reddedilir. Çünkü Peygamber masumdur. ŞİİLERE GÖRE Şeriat Peygamberin getirdiği ahkamdır. Ve sadece avam tabakası ile satıhcıları ilgilendirir. Halbuki Hakikat veya ilmi Hası Ehli Beyt'in imamlarından başkası bilemez. Onlar Hakikat ilmini veraset yoluyla nesilden nesile elde ederler Ve onların nezdinde sır olarak kalır imamlar hatadan masumdurlar ve amellerinin hepsi dindir. Onların her tasarrufu caizdir. Allah'a kavuşmak vasıtasız (imamlar olmaksızın) tamam olmaz. Bu yüzden kendilerine verdikleri isim ve lakaplarda ileri giderek "Veliyyullah. Babullah. Hüccetullah. Ayetullah EI-Masum vs." gibi isimler verirler FIKIH (HUKUK) EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Ehli Sünnet Kur'an ahkamına bütün dikkatleriyle inceden inceye bağlıdırlar. Kur'an ahkamını Peygamber'in sünneti açıklar. Resulullah'ın söz ve fiillerinden sonra sahabenin ve güvenilir (sika) tabiilerin sözleri de büyük ehemmiyet kesbeder. Çünkü bu tabaka Resulullah'a zaman bakımından insanların en yakınları ve ona en bağlılarıdır. Allah bu dini tamamladıktan sonra hiç kimsenin yeni ahkam getirmeye hakkı yoktur. Fakat tafsilatın anlaşılmasında ve yeni meselelerin çözümünde İslam alimleri Kur'an ve Sünnet'in ışığı altında gayret sarf ederler. Yoksa kendiliklerinden yeni şeyler getiremezler. Mutlaka ayet veya hadise dayanması gerekir. ŞİİLERE GÖRE; Hukukta kendi imamlarına nispet ettikleri kendi kaynaklarına dayanırlar Kur'an ayetlerini Ümmet-i Muhammed'in galibiyetine muhalif olarak tevil ederler ve hukukta bunlara dayanırlar. Müctehid ve masum imamlarının yeni hükümler ihdas etme hakkı olduğuna inanırlar Aşağıdaki hususlarda Şii imamları yeni ahkam getirmişlerdir: - Ezan, namaz vakitleri, namazın heyet ve keyfiyeti. - Oruç vakitleri, orucu açma zamanı. - Hac ve ziyaret işleri. - Zekat meseleleri ve sarf olunacak yerler - Miras Ehli sünnete muhalefet etmeye son derece dikkat ederler ve anlaşmazlık dairesini genişletmeye özen gösterirler. VELA (BAĞLILIK) EHLİ SÜNNETE GÖRE Vela tam bağlılık demektir. Ehli Sünnet "Resul'e itaat eden Allah'a itaat etmiştir" ayeti gereğince Resulullah'tan başkasına vela göstermezler. Resulullah'ın dışında kalan her kese Şeriat kaidelerinin hükmüne göre bağlanırlar. Çünkü Allah'a isyanda kula itaat yoktur. ŞİİLERE GÖRE Velayı imanın rükünlerinden biri olarak kabul ederler Onlara göre vela : Oniki imamı tasdik etmektir. Ehli beyte bu anlayış içinde vela göstermeyen onlara göre iman vasfıyla vasıflanamaz Arkasında namaz kılınmaz. Farz zekattan kendisine verilmez Ancak kafirlere de verilen adi sadakalardan verilebilir TAKIYYE: (İNSANIN KORKUDAN İNANDIĞININ AKSİNİ SÖYLEMESİ VEYA ÖYLE GÖRÜNMESİ) EHL-İ SÜNNETE GÖRE Ehli sünnete göre bir müslümanın diğer müslümanları sözüyle veya fiiliyle kandırması, aldatması caiz değildir. Çünkü Resulullah "Aldatan bizden değildir" buyurmuştur. Takıyye din düşmanı kafirlerden başkasına yapılamaz caiz değildir. Bu da sadece harp esnasında olur. Çünkü harp hiledir. Müslümanın hak hususunda cesur ve doğru sözlü olması, riyakar, yalancı ve sahtekar olmaması tam tersine iyiliği emredip kötülükten nehyetmesi gerekir. ŞİİLERE GÖRE; Takıyye Şiiler'in bütün fırkalarında mezheplerinin gereği olarak kabul edilen bir farzdır. Takıyye usulünü gizli ve açık olarak öğreniyorlar ve onunla amel ediyorlar. Özellikle de kötü şartlarda. Bu durumlarda kendilerine göre öldürülmeyi hak etmiş kimseleri medih ve senada mübalağa ederler. Kendi mezheplerinden olmayana küfür hükmü tatbik ederler. Onlara göre gaye her türlü vasıtanın mubah olmasıdır Bu insanlar yalan, hile ve iki yüzlülüğün bütün üsluplarını mubah saymaktadırlar (Ehli sünnetin bazılarına göre imamın Kureyşten olması şart koşulur) İMAMET VE DEVLET REİSLİĞİ EHL-İ SÜNNETE GÖRE; Devleti müslümanların arasından seçilen halife idare eder. Ve halifede denklik (İmamlarından rivayet ederler ki şöyle demişlerdir : -Takıyye benim ve babalarımın dinidir.- -Takıyyesi olmayanın dini yoktur.- Mutemet kitaplarından -İslam Kurtuluş ve Seadetin Yolu- isimli kitabın 109 uncu sayfasında şunlar vardır -Mükellefin nefsinde yahut malında bir zarara girme ihtimali varsa veya umumi düzene bir halel gelecekse onun emri bilmarufu terketmesi vaciptir. Bu hüküm Şia'nın özelliklerinden biridir ve Takıyye diye isimlendirilir.-), yani akıllı, bilgili, salih olarak bilinmesi, emin olması ve bu mesuliyeti yüklenecek güçte bulunması gerekir. Müslümanlardan onu hal ve akd ehli seçer. Adaletle hükmetmez ise veya kitap ve sünnet ahkamını çiğnerse onu azledebilirler. Bütün müslümanların ona itaati gerekir. İdare külfet ve mesuliyettir, mükafat ve ganimet değildir. ŞİİLERE GÖRE; İdare Hz Alı ve Hz Fatıma'nın çocuklarında veraset usulüyle devam eder. işte bu idare meselesi yüzünden Şiiler hiçbir idareciye halisane bağlanmazlar Çünkü inançlarına göre Fatıma evladı olmayan idareci olama? Bu düşüncelerinin tarihte gerçekleşmemesi üzerine bu inançlarına Ric'at nazariyesini eklediler. Ric'atın manası- Son imamları olun EI-Kaim ahir zaman yerden çıkarak bütün siyasi hasımları secek ve Şia'ya diğer fırkalar tarafından tarih boyunca gasbedilen haklarını geri verecek.. Muhibbudin Hatip - Şia Hakkında Bir Araştırma - |
Yahudi olabilir fakat sonunda doğru yolu bulmuşmu ! bitti ...
|
yahudi mi diyerek dikkati acaip bi şekilde başka yere çekmek istemiş ama bence bu tam bir YAHUDİ oyunu.
Ahmedinejadın dik duruşunu, eğilmeyişini, bükülmeyişini çekemeyen alçak israilin tipik bir oyunu. Ulan israil denen, İngiliz denen zalimler: diyelim ki ahmedinejad yahudi. ama şu bir kesin ki: Sizin gibi asla değil. adam gibi bir adam. yahudi de olsa asla sizin gibi iki ayaklı zalim yaratıklardan değil. onu seviyoruz ve sizin gibi zalimlerin karşısında her zaman onun arkasındayız. |
All times are GMT +3. The time now is 18:53. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025