Dine Ağır Hakaret Ettiler
 

Sağlığımızı bu doktorlara mı emanet ediyoruz? Birde devletimiz bunlara dünyanın maaşını veriyor. Bunlar, okumuşlar ama adam olamamışlar topluluğu.

Ahmağın bir dakika'da sorduğu soruya akıllı 7 yılda cevap veremez diye bir söz var..
Aklın almadığını akılla sorgulamak ya balatayı sıyırtır ya da rotayı şaşırtır (;
Allah Hidayet etsin..

Okumuşlar ne faide adam olamamışlar.
Devlet kurumları altında bu şekilde kendi tezgahını kurmuş çok dengesizler var.
Hepsini tek tek alıyoruz inşaALLAH.

şerefsiz herif

Bunlara Hakaret bile en büyük ödüldür...

Kara olsun yüzleri...

Rabbim ıslah etsin inşallah.

EĞİTİM CEHALETİ ALIR, EŞEKLİK BAKİ KALIR.

Yorum yok!

Bir şeytanın borozanını daha tanımış olduk.

hemsirelik okuyorum ve 3 yıldir gördüğüm kadarıyla tıp fakültelerindeki çoğu doktor adayı içinde birazda olsa bulunan insanlıklarınıda bu fakültelerde kaybediyorlar :(

Ateizmin yılıymış...
Bu ancak propaganda yapmaktır...
ateizm Hubble teleskopunun uzaydaki radyasyon değerinin her bir köşede eşit olduğunu saptamasından sonra çöküş sürecine girmiştir...
Ateist ve Deist düşünce sistemi çökmüş olduğu halde bu aptalın yaptığı sadece çöküşü gizlemektir...
"ALLAH nurunu tamamlayacaktır..."

Hz.Ali'nin Allah' inanmayan bir komşusu vardı.Komşusu Hz.Ali'yi Allah^'a inandığı için küçümsemeye çalışırdı.
Günlerden bir gün,komşusu hz.Ali'yi durdurdu:
-Ey Ali!Sen Allah'a ve ahiret gününe inanıyor,bu dünyada yaptıklarının ahirette hesabını vereceğini düşünüyorsun.Bu yüzden dünya hayatının zevklerini yaşayamıyorsunç Bir de bana bak,Allah'a ve ahiret gününe inanmadığım için öldükten sonra hesap verecegimi de düşünmüyorum.O yüzden canımın her istediğini dilediğince yapabiliyorum
Ne dersin sen mi mutlusun,ben mi mutluyum?diye sordu.

Hz.Ali,inançsız komşunun sözlerine güldü.
-Komşum!Sen Allah'a ve ahiret gününe inanmıyor,Öldükten sonra dirilmeyi kabul etmiyorsun.Cenneti ve cehennemi yok sayıyorsun

Eğer senin dediğin gibi ahiret hayatı yoksa,ölen her insan toprak olup gidecekse ben de toprak olup giderim.

Fakat eğer benim inandığım gibi ahiret varsa,insanlar öldükten sonra dirilecek ve dünyadayken yaptıklarının hesabını verecekse işte o zaman sen ne yapacaksın?Cehennemin sonsuz azabına nasıl dayanacaksın?Bu durumda senin kaybın mı benim kaybım mı daha önemli olur,düşünmek gerekmez mi?

Komşusu,Hz.Ali'nin bu cevabı karşısında irkilir.Evet Hz.Ali'nin açıklaması gayet açıktır.Kendi Kendine söylenir:''Dilediğimce yaşayıp dünyada mutlu olsuğumu zannedebilirim,ya ahiret varsa,o zaman halim ne olur?diye derin düşüncelere dalar.

Sonunda inanmaktan başka çare göremez.Kelime-i Şehâdeti getirerek müslüman olur.Hayatında ahirette utanmayacağı işler yapmaya çalışır.Kendisi gibi birçok inançsızın müslüman olmasına sebep olur.

Ateist doktorlarımıza gelsin :)

Emanet edildiğimiz Türk Hekimleri bunlarmı ?

Arkadaşlar! Madem demokrasiden ve çok seslilikten söz ediyorsak, eğer hoşgörüden söz ediyorsak her düşünceyi saygı ile karşılamamız gerekiyor. Kişiler bazı kişilerin görüşleri ile aynı değil diye onları yargılamak bize düşmemeli. Eğer hoşgörü diyorsak tam ve yekin bir saygı ve hoşgörü olmalı.Demokratik toplumlarda her şey konuşabilmeli ve tartışılabilmelidir. Ancak tartışılıp sorgulanırsa gerçeğe ulaşırız.

Çok güzel bir söz vardır. Bilmem bilir misin; "müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz" diye. Kimsenin ateist olması bizi ilgilendirmez. Fakat ateist kalkıp da Müslümanlığa, Kur'an'a dil uzatırsa, onu yok sayarsa, dinin emir ve yasaklarını kendi aklınca değiştirme gayesi güderse, işte o zaman dur deriz.

Dur diyemezssiniz buna da hakkınız yok. Hem dusunce ozgurlugunden sopz edeceksınız hem de kalkıp kısılerın yorumlarını elestıreceksınız. Bu sızın yaptıgınız despotizmdır.Kişiler istediği gibi dusunebılır dusunceleri doğru8ltusunda elestırı yapabılır turbana karsı ozgurluk dıye feryad eden sızler neden buna karsı boyle tepkılısınız bu suzunkısı cıfte standart.

Dine ve değerlerimize hakaret etmek küçük düşürmek ve aşağılamak mı düşünce hakkı ve eleştirme

cehepe zihniyetinde olduğun belli oluyor muhalefet edeyimde neye olursa olsun

Neden bazı şeylerin tartışılmasına bu kadar karşısınız. Gerçekler ancak tartışarak, sorgulanarak eleştirilerek bulunabilir. Eğer bir şeyleri tabu olarak görmeye devam ederseniz tabu olarak gördugunuz olgunun altında ezılırsınız. Sizler kendi inancınıoza guvenıyorsanız tartısılmasında ve fıkır alısverısınde bulunulmasında elestırılmesınde bır beis gormemenız gerekmektedir.

Evt yerinde. Neden dininizin tartışılmasından eleştirilip sorgulanmasından bu kadar endişe ediyorsunuz. Demek ki çekindiğiniz bir şey var ki dinleri eleştiremez sorgulayamaz görüyorsunuz. Oysa sizin değiştirildiğini iddia ettiğiniz incilde bile Hz. İsa GERCEGI BILECEKSINIZ VE GERCEK SIZI OZGUR KILAR DER. Dileyın verılecek kapı calana acılır demektedır.

Be adam nasıl anayasanın 1. 2. ve 3. maddeleri değiştirlemez ve teklif dahi edilemez deniyorsa buda 4. madde de sabit bağlanmışşa İSLAM ve KURAN değiştirilmesi düşünülemez bile...
Sen hangi akıl ve mantıkla ALLAH tarafından indirilen KUR'AN ve İSLAM'ı reform edilsin diyebiliyorsun.

Tahammül sınırlarını aşıyorsun ama.....

İMZA..!

Dünyevi kanunlar yasalar bile böylesine sıkı sıkıya korumaya tabi iken, Kuran ve İslam için böylesine atıp tutmak ne kadar da kolay geliyor geliyor birilerine..

Yazık..

Tartışma böyle olmaz. "Aklım almıyor" deyip, dini sanki cahil insanları kandırmada bir araç gibi göstermek doğru mudur? Bu şekilde tartışma olur mu?

Madem bu doktorlar aklı almadıkları için dini yok sayıyorlar, o zaman evrende ilimle açıklanamayan her olayı da yok saysınlar. Saymıyorlarsa o zaman bu işte bir çifte standart var demektir. Mesela boşlukta duran bir kaya parçasının (dünya) kendisine bir yol çizip aynı yolda asırlarca dönmesi de ilime göre imkansızdır. O zaman değerli doktorlarımız (!) aklın ve ilmin izah edemediği bu olayı da yok saysın.

İslamdan getirdiği inançlar ve sahip olduğu bilgileri birleştiren Ahmed El-Bruni, dünyanın döndüğünü Newton'dan asırlar önce söylediğinde bilim adamları dalga geçmişti. Bu aklen ve ilmen imkansız demişlerdi. Şimdi hala ilmen imkansız olsa da gözlerimizle şahit olduk ve dönemin bilim adamlarıyla biz dalga geçiyoruz.

Şayet bu doktorlarımız o dönemde yaşasaydı, Ahmed El-Bruni ile dalga geçenlerden olurdu.

Sadece küçük bir hatırlatma..Peygamberlerin de günahları olmuştur demişsiniz ya..

Peygamberlerin sıfatlarından biri de İSMET'tir..Yani onlar günah işlemekten uzaktırlar....!

Heralde peygamberlerin sıfatlarından da bîhaber değilsinizdir..

Bilginize..

Araştırma yapılarak doğruluğu insan aklıyla ispatlanabilecek her gerçeği araştırmak ve bilmek gerekir. Bunun bizim dinimizle çatışan hiçbir yanı yok. Bilakis bizim dinimiz ilme önem verir. Lakin, yukarda verdiğim örnekte de olduğu gibi her gerçeği bilemeyiz. Bunu yapacak kadar kudretimiz yok. Gerçekler bizi özgür kılabilir ama bilmediğimiz şeyleri yok saymak ise bizi taş devrine götürür.

Hz. Muhammed elçidir. Allah'ın elçisidir. Allah haşa kendisine hata yapan elçi seçer mi? Hata yapan bir elçiyle emirlerini insanlığa bildirirse neler olur? Bir düşün.

Of be kardeşim of.. Ne cahilsin yahu..

Cehalet ala vezni Rezalet.

Var git bir iki kitab karışdır da öyle gel.. Ezbere sadece mantığınla konuşma.
Ya da sen bilirsin.. Cehennemin odunu yokdu zaten bir de sen eklen..

Demek ki Hz. Muhammed insan üstü bir varlıktı. Hata yapmaz gunah ıslemez tamamn gunahlardan munezzeh bır varlık oyle mı? Evet elcı olabılır Ama bu onun beşer olmasını kul olmasını beser olan kulun hata gunah ıslemeyecegı anlamına gelmez.Kaldı kı eger Hz. Muhammed de boyle bır sey var ıse kuran da uc ayrı ayette Ey mmuhammed kendın ve aılenın kurtulusu ıcın tovbe et demezdı kuranda. Gunah ıslemeyen hata yapmayan bırı tovbeye ıhtıyac duyar mı?

Hatanın gunahın buyugu kucugu olmaz hata hatadır gunah da oyle ne olursa olsun en kucuk bır hata ya da gunah kutsaallıga golge dusurur. Incılde der kı KUTSAL OLUN CUNKI TANRINIZ RAB KUTSALDIR dıyor. Yanı bu drumda Gunahın hatanın boyutu olmaz. Nasıl kı bembeyaz sute dusen bır toz zerrecıgı bıle o sute goze batarsa gunahda hata da aynı sekıldedır. Sıradan ınsdanların ne olursa olsun gunahsızlıgı dusunulemez. Kaldı kıKurandada beyanedılıyor o halde Hz. İsa tamamen saf ve gunahsızdır. Zira daha doğmadan evvel gunahsız bır cocuk doguracagı mujdelenmıstır. Boyle bır sey Hz. Muhammed için soz konusu degıl.

Misyonerlik faaliyetlerinizle burayı kirletmeyin..!

Size verilecek cevap çok lakin benim vaktim yok..! Doğruyu bulmanız temennisi ile..

Ne misyonerliği ben sadece olanı sooyluyorum Feride hanım.Incılden ayet vermemden mı rahatsız oldunuz.Neden hanı hpos goru nerde kaldı Feride hanım.Siz mesajıma verecek cevabınız olmadıgından dolayı olayı buraya surukleme cabası ıcerısındesınız. Ben İncilden oldugu gıbı Kurandan da ornek verdım ıkkatınızı cekerım

Delinin biri bi kuyuya taş atarmış...
kırk Akıllı çıkarmak için uğraşırmış...
Arkadaşlar...
Bununla uğraşmak için Akıllı değil Deli olacaksınız ki...
laftan anlasın...:)

Peygamber Efendimiz (asm) hiç günahı olmadığı halde günde yetmiş kere istiğfar ederdi…

Peygamber Efendimiz (asm) bütün güzel hasletlerde olduğu gibi istiğfar etmekte de en önde olup ümmetine rehber olmuştur.

“Peygamber Efendimiz (asm) kendileri istiğfara devam etmiş, ümmetini de teşvik etmiştir.” (Buhârî)

“Muhakkak kötü arzular kalbime gelir de bu yüzden günde yetmiş defa istiğfar ederim.” (Müslim)

Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edilen bir hadis-i şerife göre Peygamberimiz (asm):

"Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan çok istiğfar ediyorum." buyurmuştur.

Başka bazı hadislerde Hz. Peygamberin (asm) günde yüz defa istiğfar ettiği belirtilir. (Müslim)

Bu nedenle Ebu Hureyre (ra):

"Peygamberden daha çok istiğfar edeni görmedim." demiştir. (El-Kurtubi)

İslam, insanın günah işlemesiyle sonuna kadar kötü kalacağını kabul etmez. İnsanın günahının affedilmesini başkalarının tasarrufuna bırakmaz.
Kulun Allah'a (cc) tevbe etmesi, her yerde, her zaman mümkündür.

Hz. Peygamber (asm) de insanları tevbe etmeye teşvik etmiştir:

"Bütün insanlar hatalıdır; hatalı insanların Allah (cc) katında en makbul olanları tevbe edenleridir." (Et-Taç, Şâmil İslam Ansiklopedisi)

Cenab-ı Hak, mümin kullarına Gafur ve Rahim gibi iki büyük ismiyle ve en azim bir şekilde teveccüh eder. Kur’an-ı Hakim’de Allah (cc) , peygamberlerine en mühim ihsanının, “mağfiret” olduğunu ilan etmiş ve onları çokça istiğfara davet etmiştir. Peygamber Efendimiz (asm) bütün güzel hasletlerde önde olduğu gibi, günde 70 defa (ve daha ziyade) istiğfarda bulunduğunu söyleyerek, tevbe ve istiğfar hasletinde de ümmetine en güzel numûne olduğunu göstermiştir.

Peygamberimiz kendi yapar uygular, etrafındakileri de teşvik ederdi bay cahil.
Kendi yapmadığı halde istemesi ümmetine zor gelebilirdi.. Kendisi hem sözleri hem de ameli ile en iyi örnekdi..
O'nu anlayana ne mutlu !