![]() |
Baykal'dan Cüppeli'ye geçmiş olsun
http://haber7media.noc.com.tr/haber/...3011200486.jpg
ABDULLAH YILDIRIM'ın haberi CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Türkiye'de sol öldü, sağa dönüyoruz' açıklamasından sonra CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 3 ay önce kalp damarına stent takılan İsmail Ağa cemaatinin önde gelen isimlerinden Ahmet Mahmut Ünlü'yü (Cüppeli Ahmet Hoca) arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulunduğu ortaya çıktı. Cemaatlere karşı sert duruşuyla bilinen CHP lideri Deniz Baykal'ın bu jesti "CHP'nin Çarşamba açılımı' açılımı olarak yorumlandı. CHP 29 Mart yerel seçimlerinden önce de çarşaf açılımını gerçekleştirmiş, ancak seçimlerden sonra rafa kaldırmıştı. Baykal, çarşaf ve türbanlı kadınlara parti rozeti takarak, tüm kesimlerin partisi olduklarının mesajını vermişti. SOL ÖLDÜ SAĞA GİDİYORUZ CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde ODTÜ Mezunlar Derneği'nin düzenlediği bir etkinlikte yaptığı açıklamada da Türkiye'de solun öldüğünü ve sağa hareket ettiklerini söylemişti. Siyasi parti için başarı kriterinin iktidara gelmek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunun için de siyasi parti üyelerinin militanlaşması gerektiğini söylemişti. Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de CHP dışındaki sol öldü. Sol yok, sağımız güçlü bu yüzden sağa doğru gidiyoruz. Çünkü oy alacağız, kimden alacağız' diye konuştu. Çarşaftan sonra Çarşamba açılımı Deniz Baykal, CHP 29 Mart 2009'da yapılan yerel seçimlerde de partisinin Eyüp ilçe teşkilatında bazı çarşaflı vatandaşların basın önünde partiye katılım töreninde katılmış ve kameralar önünde kadınlara CHP rozeti takmıştı. CHP lideri, Sultanahmet Camii eski imamı Osman Nuri Bedir'i de de yerel seçimlerde AK Parti'nin kalelerinden Sultanbeyli İlçesi'nde belediye başkan adayı olarak gösterilmişti. Yeni Şafak |
Allah Allah..Enteresan bir gelişme,Hayırlı olsun ne diyelim..:)
|
hadi buyur yeni bi gündem onlar için:)
|
Baykal hocamız yeni fetvalar,yeni açılımlarla yakında tekrar sahne alacaktır:)
|
Buda çarşaf açılımı gibi birşey olsa gerek...
|
sevgili dostlar,biraz hakkaniyetli olunuz.tamam ikiside farklı kutuplar da olabilir ama insaniyet adına biraz hoşgörü lütfen...şahsım olarak cübbeli ahmet hocaya geçmiş olsun dilerim...
|
Tamamdır Baykal kaptın benim oyumu hadi yine iyisin :w:
Baykalı'da yola getirmesin Cübbeli Ahmet Hoca olay olur :hihi2: |
Alıntı:
|
Ve baykal bu düşüncesi ile İsmailağa cemaatinden oy koparmaya çalışmaktadır!
|
Hayır neden Baykal'ın Cübbelie geçmiş olsun demesini büyük bir hadise olarak görmeniz acayip. Sonuçta Sayın Baykal medya önünde olan ve en önemlisi bir insana geçmiş olsun demiş.
|
CHP'den yeni boş adımlar...
|
http://haber7media.noc.com.tr/haber/...4113758815.jpg
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 3 ay önce kalp damarına stent takılan Cüppeli Ahmet Hoca'yı telefonla arayarak 'Geçmiş olsun' dileklerinde bulunduğu ortaya çıktı. Kamuoyunda şaşkınlık oluşturan bu gelişmeden sonra akıllara CHP'nin 29 Mart seçimlerinden önce yaptığı çarşaf açılımı geldi ve "Baykal ve partisi CHPyeni bir açılım yolunda" yorumu yapıldı. NTV'de katıldığı canlı yayında Baykal'ın Cübbeli Ahmet Hoca'yı aramasını değerlendiren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise konuyu farklı bir pencereden bakarak Türkiye'de artık irtica tehlikesinin olmadığının Baykal'ın bu girişimleriyle gün yüzüne çıktığını söyledi. "BERABER RESİM ÇEKİLSEK..." Arınç, Murat Akgün'ün kendisine yönelttiği “İrticanın artık bir tehdit olmaktan çıktı düşüncesi mi hakim Hükümet’te?” şeklindeki soruya cevap verirken konuyu CHP lideri Deniz Baykal’ın Cübbeli Ahmet Hoca’yı aramasına getirdi. Cübbeli Ahmet Hoca için "Biz onu yanımıza alsak, birlikte bir fotoğraf sergilesek başımıza neler gelebileceğini az çok tahmin edebiliyoruz." diyen Arınç, Fatih Altaylı'ya da göndermede bulundu. Habertürk Televizyonunu kast ederek Cübbeli Ahmet'in bir televizyon programı tarafından "kadrolu yorumcu" yapıldığını belirten Arınç şunları söyledi: "Ama bir televizyon kanalı maşallah neredeyse kadrolu yorumcusu yaptı, her hafta programlara çıkartıp, bu hoca efendinin incilerini gülerek ve güldürerek izlettiriyorlar." "CHP ARTIK TEHDİT OLARAK GÖRMÜYOR" Arınç'ın konuya ilişkin şunları kaydetti: "CHP 29 Mart seçimlerinden önce yıllarca tehlike olarak gördüğü ve yaprak kımıldasa “irtica var” diye konularda, mesela “laiklik elden gidiyor, rejim tehlikede” dediği konuların artık tehdit olmadığını gördü. CHP kendisini rejimin teminatı olarak gören, Atatürk’ün partisi olarak gören, Cumhuriyetten bizzat sorumlu olarak gören bir parti... Ama seçimler öncesinde tarikat büyüklerinin çocuklarını büyük merasimlerle CHP rozetini taktı. Aynı zamanda çarşaflı hanım efendilere de parti rozetini taktı, “Bunlar bizim zenginliğimizdir, biz onlarla siyaset yapacağız” dedi. İNCİLERİNE GÜLÜYORLAR Hatta Sayın Baykal birkaç gün önce de Cübbeli Ahmet Hoca’ya telefon açarak “geçmiş olsun” dediği ortaya çıktı. Cübbeli Ahmet Hoca Efendi’yi biliyorsunuz. Biz onu yanımıza alsak, birlikte bir fotoğraf sergilesek başımıza neler gelebileceğini az çok tahmin edebiliyoruz. Ama bir televizyon kanalı maşallah neredeyse kadrolu yorumcusu yaptı, her hafta programlara çıkartıp, bu hoca efendinin incilerini gülerek ve güldürerek izlettiriyorlar. Demek ki tehlike olmaktan çıkan bazı şeyler var Türkiye’de. CHP iktidarda olsaydı MGK’da bu düşüncelerini açıklayacak ve “artık Türkiye’de irtica tehlike olmaktan çıkmıştır” diyecekti. Ben olsam her halde böyle bir kanaate varacaktım. Ama biz bundan farklı düşüncelerimizi MGK’da söyleyeceğiz." Haber 7 |
Enteresan bi olay değil mi ??? dünyada ne ilginç olaylar oluyor....
Bayaklı tanırsınız sanırım menfaatsiz bir iş yapmaz ama benim merak ettiğim önceden aldığı menfaatlerin karşrlığımı bu ziyaret yoksa sonrakilerin mi??? |
http://www.habervaktim.com/resim/res...jpg?t=97383956
http://www.habervaktim.com/resim/resim106831_2.jpgCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Cübbeli Ahmet Hoca'yı telefonla aradığı'' iddiasına ilişkin olarak, ''Aylar önce bir eski AKP'li bir milletvekili beni aradı, konuşmanın bir noktasında 'yanımda Cübbeli Ahmet Hoca var. Bir geçmiş olsun demez misiniz kendisine?' dedi. 'Gayet tabii, niye demeyeyim' dedim. Verdi telefonu telefonda 'geçmiş olsun' dedim'' diye konuştu. Baykal, canlı yayınlanan ''Ankara Kulisi'' programına katılarak gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bu konudaki sözleri hatırlatılarak ''Cübbeli Ahmet Hoca'yı telefonla aradınız mı?'' diye sorulması üzerine Baykal, Türkiye'nin gerilimli tartışmalar yaşadığı bir ortamda bu konuya gösterilen ilginin düşündürücü ve ibretlik bir yaklaşım olduğunu söyledi. Böyle bir telefon görüşmesini kendisinin gündeme getirmediğine de dikkati çeken Baykal, kamuoyunda tanınan ve sağlık problemiyle karşılaşan bir kişiye ''geçmiş olsun telefonu'' etmiş olsa bile bunun çok büyük bir heyecan yaratmasına anlam veremediğini söyledi. ''Yaradılanı severim yaradandan ötürü'' diyenlerin böyle bir telefon görüşmesine gösterdikleri yaklaşımı anlamanın da mümkün olmadığını ifade eden Baykal, ''Siyasi tartışmalarla, dünya görüşü farklılıklarıyla insani ilgileri ayırmamız gerekir'' dedi. Baykal, şöyle konuştu: ''Aylar önce bir gün bir eski milletvekili geçen dönemki AKP'li bir milletvekili akşam beni evimden aradı ve hal hatır sordu. Memleket meseleleri hakkındaki düşüncelerini ifade etti. Zaman zaman beni arayan bir insan. Konuşmanın bir noktasında dedi ki 'Bakın şimdi yanımda Cübbeli Ahmet Hoca var. Kendisi bir kalp operasyonu geçirdi, bir geçmiş olsun demez misiniz kendisine?' dedi. 'Gayet tabii, niye demeyeyim' dedim. Verdi telefonu 'geçmiş olsun' dedim. Teşekkür etti o da. 'Bunlar artık günümüzde yaygın ve güvenli uygulamalar haline geldi' dedim. 'Sağlığınızı tam kazanmış olduğunuzu umut ediyorum. Allah'tan sağlık afiyet diliyorum' dedim. Kapattık. Şimdi aylar geçti, bunu kim çıkardı? 'Ben böyle bir telefon yaptım' diye ne siyasi ne bir başka amaçla ifade etme gereğini duydum.'' Baykal, bu telefon görüşmesine gösterilen ilginin şaşırtıcı olduğunu vurgulayarak, ''Ben bunu olağanüstü bir olay olarak algılamadım, çok doğal bir şeydi. Bunu herkesin anlayışla ve doğal karşılaması lazım. Ben sadece ona değil Türkiye'de siyasi tartışmalar içinde adı geçen pek çok insan vardır, kim olursa olsun bir yerde karşılaştığım zaman hiç tereddüt etmeden insani ilişkileri, selamı sabahı eksik etmeyiz'' diye konuştu. Arınç'ın bu görüşmeyi bir suç gibi, yadırgayarak ifade ettiğini ileri süren Baykal, asıl meselenin bunu yadırgayan zihniyet olduğunu savundu. Baykal, ''Örneğin Fethullah Gülen Hoca, onunla karşılaşsanız tavrınız ne olur?'' sorusuna da ''Hiç şüphe yok gayet insani bir şekilde selamlaşırız, hal hatır sorarız'' karşılığını verdi. -''PEYGAMBER REFERANSI İNANAN HERKESİ RENCİDE ETMİŞTİR''- Baykal, bir başka soruyu yanıtlarken de TBMM'de yaşanan gerginliğin bireysel olmanın ötesinde partisel bir çatışmaya dönüştüğünü, bunun üzüntü verici ve Türkiye'ye yakışmayan bir durum olduğunu söyledi. Olayların temelinde yatan ilk yanlışın iktidar partisine mensup bir siyaset adamının günlük, siyasi tartışmaların içinde yer alan bir siyasetçi için ''peygamber benzetmesi yapması'' olduğunu ifade eden Baykal, ''Peygamber referansını kullanma ihtiyacını hissetmesi inanan herkesi rencide etmiştir'' dedi. Böyle bir benzetme yapmayı ''haddini bilmezliğin, ölçüsüzlüğün daniskası'' olarak niteleyen Baykal, partisinin bu sözü söyleyen kişiyi sözlerinin ardından taltif ettiğini bunun da yanlış bir yaklaşım olduğunu savundu. Bir muhalefet milletvekilinin bu söze referans yaparak gündelik konularda eleştirilerde bulunmasına gösterilen toplu tepkiyi anlamanın güç olduğunu da belirten Baykal, yaşananları yakışıksız olarak değerlendirdi. Baykal, şöyle devam etti: ''Tabii olayın altında Başbakan'ın eşinin GATA'ya girmesi konusunda bir uyarının dile getirilmiş olması rahatsızlık verici bir konu. Ama bu rahatsızlık verici konuyu olaydan bu kadar sonra Başbakan'ın eşinden bahsederek, olaydan bahsederek bir vesileyle gündeme getirmiş olması siyasetin artık temel meselelerden çıkıp tekrar partilerin kendi siyasi cephaneliklerine yöneleceğini, alışılmış silahların tekrar gündeme sokulacağı, bunun göze alındığı, tercih edildiği gibi bir gözlem yapmamıza fırsat verdi. Bu da yakışık almadı, bu da bir başka yanlıştır. Bunun sonucunda gördüğümüz Türkiye'yi Kore, Tayvan meclislerine benzeten görüntüler ortaya çıkmıştır. Çok üzüntü verici.'' -''BAŞBAKAN YARDIMCISI'NIN GÜLDAL MUMCU'DAN ÖZÜR DİLEMESİ İHTİYACI VARDIR'' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu arasındaki olayı da değerlendiren Baykal, sözü geçen odanın mahrem bir yer olduğunu buraya davetsiz, izinsiz girmenin kabul edilemeyeceğini söyledi. Odanın Başkanvekilince kürsüye hazırlanmak ve kıyafet değiştirmek için de kullanıldığını ifade eden Baykal, ''Bir hanımefendinin odası, oraya giriyor. Selamsız, sabahsız, izinsiz, ruhsatsız. O girmeye bazıları 'basma' diyor. 'Ben tek başıma mı basarım'... Bir hanımefendiyi yetmiyorsun da bir kaç kişiyle mi basacaksın. Ne biçim laf? Basmak girenlerin sayısıyla tarif edilecek bir iş değil. Üslubunla ölçülecek ve bu üslup o'' diye konuştu. İşin nezaket yönünün ötesinde Mumcu'nun TBMM'yi temsil etmesi bakımından da önemli olduğuna işaret eden Baykal, Arınç'ın Mumcu'ya müdahaleye hakkı bulunmadığını söyledi. Arınç'ın CHP İstanbul milletvekili Çetin Soysal'ın genel kuruldaki eleştirilerine sinirlenerek tepkisini Meclis Bakanvekili Mumcu'ya gösterdiğini ileri süren Baykal, Soysal'ın sarhoş olduğu yönündeki iddiaları da iftira olarak nitelendirdi. Soysal'ın uzun süredir kilo vermek için mücadele ettiğini ve içki tüketmediğini anlatan Baykal, ayrıca kimsenin böyle bir hesap sormaya hakkı olmadığını kaydetti. Baykal, bunun altında yatan zihniyetin ''siyasi saygısızlık ve haddini bilmezlik'' olduğunu ileri sürdü. Baykal, ''Ciddi bir ortamda bu duygusal gerilimi derhal ortadan kaldırmak ve açıkça Başbakan Yardımcısının Güldal Mumcu'dan özür dilemesi ihtiyacı vardır. Meclis Başkanı'na saygısızlık yapılmıştır, bir hanımefendiye yanlış yapılmıştır. Kadın olması bu tür sindirme, baskı yapma, erkeklik taslama hakkını mı onlara verdiğini düşünüyorlar? Özür dilenmelidir'' diye konuştu. -''SİYASİ AMAÇLARLA GERİLİME SOKMAK YANLIŞTIR'' Baykal, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın başı örtülü olduğu gerekçesiyle GATA'ya alınmamış olması konusuna ilişkin olarak olarak da ''Mesela o sırada Başbakan oradaki bir doktorun Nejat Uygur'un eşine söylediği o sözü ciddiye alıp temasını, ziyaretini erteleyeceğine açıp telefonu deseydi ki GATA komutanına ya da kuvvet komutanına ya da genelkurmay başkanına 'Böyle bir şey var. Bu yakışmaz. Eşim ziyaret edecek, bunda nasıl bir sakınca var?' dese belki de 'rica ederim buyurun' diyeceklerdi ve bu ziyaret yapılacaktı'' şeklinde konuştu. Önemli olanın iyi niyet, kamplaşma yaratmamak olduğunu vurgulayan Baykal, ''Ama 'vay o zaman öyle oldu, bu zaman böyle oldu' diye siyasi amaçlarla bir gerilime sokmak yanlıştır'' dedi. -EMASYA PROTOKOLÜ- Baykal, EMASYA Protokolünün kaldırılmasına ilişkin olarak da protokolün sivil otoritenin üstünlüğünü tehdit eden bir tehlike gibi sunulmak istendiğini, ancak böyle bir niteliğinin bulunmadığını söyledi. Uygulamasında da böyle bir durumun ortaya çıkmadığını kaydeden Baykal, protokol hakkında bilgi verdi. Baykal, ''Bu bir yönetim takdiri. İnşallah Türkiye'nin önüne içerde büyük toplumsal sorunlar, sıkıntılar çıkmaz da bir boşluk tablosu kendisini göstermez. Yani Sivas'ta (Madımak Oteli olayı) olduğu gibi bir tablo olmaz. Olmazsa hiç mesele yok, bu iş bitmiştir'' diye konuştu. Baykal, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi etrafında da bir ajitasyon yaratılmaya çalıştığını ifade ederek, bunun da zaten sürekli değişen, hükümetin yönlendirdiği bir olay olduğunu savundu. AA |
|
All times are GMT +3. The time now is 08:01. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025