![]() |
Kahraman Tazeoğlu Şiirleri
Seni İçimden Terk Ediyorum Binmediğim hiçbir otobüs, Beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde. Gittikçe azalıyor hayat. Neyi erken yaşadıysam, Hep ona geç kalıyorum. Sana göçüyorum her sonbahar. Yolların çıkmıyor aşkıma. Unuttuğun yağmurların adı saklımda. Seni içimden terk ediyorum... Susmaktan yoruldum. Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri, Efkar demliyorum gözlerimde. Yaşlarımı yanağıma varmadan öldürüyorum. Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi. Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp, Seni içimden terk ediyorum... Ne unutacak kadar nefret ettin, Ne hatırlayacak kadar sevdin! Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin, Biliyorum. Beni hep bulmamak için aradın. Yanılgımdın, Yandığımdın, Yangındın... Sensizliğe yenilmek, Sana yenilmekten zor olsa da, Ardımda bir sürü belkiler bırakarak Seni içimden terk ediyorum... Şimdi İçimizde öldürülecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık; Tamamlayamadık bizi. Elimden tutmadın yalnızlığımın, Saçlarımı da uzaklarına gömdün. İçimin mavisi senin okyanusundandı. Al! Geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun. Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim, Sana bensizliği terk ediyorum. "Yarime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin. Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuhaf değil mi? İçimi acıtan da sendin, Acımı dindirecek olan da... Ya öldür beni dedim, Ya da git benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma. Bir gecede yakıp yarini, Şafaklara sattın ihanetini! Külüme basanlar bile utandı yaptığından. İşte soluk bir ömrün Son nefesi. Benden, İçimden Terk ediyorum... |
Beni Susarken Bölme ...(!) Dökülseydi sırlarım sen de göremeyecektin Ben ki kendimi yine sırlardım Sen kendine yeni aynalar bakmasaydın Buldun mu yüzüne en uygun olanını? Yüzünün hangi oylumuna takılsam Uçsuz uçurumlara düşüyorum Ağlayınca şişen göz kapaklarında Hangi tankerleri yüzdürdün bu akşam? Sığınağımıza kaçan birkaç damla yağmur Gözyaşına mı karıştı yoksa? Fazla değil mi bu sessizlik ikimize; Beni susarken bölme! Satır aralarındaki sızıntıdan kendimi ele veriyorum Ben sana, seni gösteren bir aynaydım Dökülseydi sırlarım sen de göremeyecektin Ben ki kendimi yine sırlardım Sen kendine yeni aynalar bakmasaydın Buldun mu yüzüne en uygun olanını? Ve ağrılarını saklayabildin mi, sırsız aynaların sırrına? Kulaklarıma sağır sesler peydahladım Beni susarken bölme! Az daha doğduğumuz öykü de ayaküstü ölüverecektik; Anamızdan emdiğimiz acılar burnumuzdan gelecekti az daha… Dipsizliğinde dibi tutarmış sandık, sanma oyunlarımızda Meğer suskunluğumun dibi karaymış Ben kuyu sanmışım Ben susarken bölme! Merhemine biraz Ağrı sür biraz Toros Yol ortasında adresim yutuluyor bırakma ellerimi Duru durdurmaya duramıyor, durak sandığımda köprüleri Oysa her şeyi birleştiren köprüler yine ayırdı bizi Saçlarını sakladığın rüzgarı biraz savursan Açılmayacaktı bu kıyı şeridinden Zulamdaki sardunya suskuları Beni susarken bölme! Ellerin büyükken ellerimden Hangi coğrafyama sakladın, mendilleşen parmaklarındaki yaşları? Bana do minör bağırma Uslu bir su kuşuyken bünyemde Verdiğin geçici rahatsızlık için, ömür dilerim senden sadece! Ben sana ne yaptımların kaldı bak Bu ucube caddelerde Susmanın onaylamak olduğunu hatırlattığın bir gecede Beni susarken bölme!!! |
Bir kâğıda sığar mı bir yürek? Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt? Daha sana yaralarımı göstermedim. Kaldı ki ben, Senden önce kendime tehlikeyim. Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi. Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı. Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını. Biriktirme unutacaklarını! Oyuncak tabancalar kadar yalan, Hüzündür yakama iğnelediğim yamam. Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin? Beni bir gülle bıçakladığın zaman… Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı. Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil! Ey gözlerimin arka bahçesi! Bu dağa tırmananlar düşer, Seyredenler değil. Yitik bir aşkta uyuyakalmış, Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim. Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım. Öyle durulup durulup. Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi, Yârin gözleriyle vurulup… Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor. Sesin kulağımdan düşüyor. Ben sadece, Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım. Daha fazlasını verme! Ey yar Böyle çok çorak bekledim. Kolayıma gelmedin, Zoruma gittin... |
İyi Oldu Gelmediğin Bu yol korkaklar için değildir iyi oldu gelmediğin Bu sulardan her babayiğit içemez, Bu köprüden her benim diyen geçemez, iyi oldu gelmediğin Yumuşacık yürek gerek, sevgi kadar derin gözler, inançlı bir bilek gerek iyi oldu gelmediğin. Sen, bilindik kıyıların sığ sularından açılmadan yaşarsın Sen,okyanus mavisine uzaklardan bakarsın, Biz, yürüyemeyeceğin kadar uzak, düşleyemeyeceğin kadar renkli, ve berrak bir ülkeye birlikte gidemezdik. Sen, açık denizlerden habersiz bir balık, yalçın tepelerden uzak bir martısın. Sen, benim için korkak, herkes için heryerdeki insansın. İyi oldu gelmediğin. Alınmanı istemem, darılman üzer beni, sana yalan söyleyemem. Tabi, hep sevdim seni, sende sığ suları, sende martıları, açık denizden habersiz balıkları, sıradan insanları. Geçemeyeceğin köprüleri, düşleyemeyeceğin mavileri sende korkaklığı sevdim. Sende sevgisizliği sevdim. İyi oldu gelmediğin... |
Madem Ki Aşk Cemresidir Gönlün Sevgili... Yine bahar gelip vurdu kapımızı. Ben ki yaktım bütün anılarımı, Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara. Film bitmedi, son yazmadı henüz. Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında. Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri. Durup durup kendime yaktım yıllar boyu, Onun için biraz is kokar libasım, Onun için dağınık biraz saçlarım. Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm. Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü, Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan. Sevgili... Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi, Düşüyorum içimin kuyularına durmadan. Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey, Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim. Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim, Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi. Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten. Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur? Ve neden aşkın çocukları yoktur? Oysa sevgili... Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana Birikmiş bütün baharlarımı adayarak, Koşarak doru taylar gibi yalınayak, Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın. Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde, Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda. Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka, Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı. Sevgili... Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni. Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak. Madem aşk cemresidir gönlün, Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak.... |
Kahraman Tazeoğlu şiirlerin çok beğeniyorum ama daha favorim Umut Sandalı
|
Ben Seni Bir Romana Konu Ederken “ Yine uyanamadım masalına. Uykularımdan uyanıp Sesimle örtemedim üzerini.. Bağışla beni.. Bağışla ey sevgili ” Kayıptı düşlerim. Hain pusuda şehit verdim yüreğimin yarısını. Uzaktı mesafelerim. Kalabalık sanırken etrafımı Hep yalnızlığa çıkıyordu adımlarım. Rolleri çalınmış bir hayatın içinde Unuttum sevdadan umduklarımı. Karanlıktı perdelerim. Umudun bir penceresine yıldız kümelerini serdim. Nefes aldıkça, Hayatlandım acının en dar safında.. Yalnızlıktı rolüm. Adıma istiflenmiş tüm rolleri Ustaca oynadım ben. Acının repliklerini hiçbir zaman es geçmedim. Hüzne koynumu açıp Yataklığına soyundum sonbahar sancılarının. Tüm cephelerde tek başıma ben savaştım. Kazanır zannederken Bir siyah’a bulandı hükmüm. Sonra sen geldin. Bir Mayıs gecesi düştün içime. Yıldızları şahit bildik sevdamıza. Orta yaş sancılarımı susturamadıkça Sen taze ömrünü sürüyordun acılarıma. Eriyordum takvimlerin gölgesine. Bana istinad edilmiş tüm suçlarını kabullenip Kan ter içinde sana koştum. Gecenin en karanlık yerinde Gözlerinin aydınlığına boyadım beyaz duvağımı. Sen bana hayat derken, Ben senin şiirlerinden acıya düşüyordum. Kadehime düşen nihavent sesimden Geçiyordum taze çocukluğuna. Islak mektuplarına işlenmiş Özlemlerin düğümlerini çözüp Yağıyordum içine sağnak sağnak. Ve dua dua içinde sen oluyordum sevgili. Sesimi kapayıp Çantamın içinde sakladıkça seni, Daha da büyüyordun içimde Oysa sen bana ait değildin. Bir ömür kadar uzaktı dudakların. Yüreğinin en eyvallah’ından öpsem Islak bir günaha kazınacaktı adım. Oysa senin ölümünü görüp Yokluğunda ölmektense Varlığında ölmeyi diledim gözlerime. Ve sen bir romana konu olurken Ben sana bir hayatı bağışladım.. Gel dudaklarıma, Kana kana iç beni sevgili. Uykundan feragat edip En güzel masalını istemiştim senden. Uyanamadım yine. Sesimle gelemedim. Üstünü örtemedim nihavent nefesimle. Ölü gibiyim sevgili. Kütük gibi bedenim.. Sancılarım revaçta. Acılarımı yüreğimden ayıklayıp Bir dinlensem Söz verdiğin en güzel masalı dinleyeceğim sesinden. Ne olur üzme kendini, Sesimle yüreğini uyandıramadım diye Sen beni “ kendine “ bağışla ne olur. Bilirim ki; Suskunluğum sende koca bi ömür. Ve bil ki ey sevgili; Seni konuş(a)madığım, Adını an(a)madığım her bir an, Benim ölüme senden önce kavuşmamdır. Eyvallah yüreğine. Eyvallah en güzel masalın sahibi sesine.. “ Her bir harfin bende bir Cennet sayfası. Her nefesin acılarıma bağışlanmış yüreğimin en büyük duası..” Kahraman TAZEOĞLU |
"Bir adam çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra o kadın ansızın onu terk etti. Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir ozan oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiginde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''merheba'' dedi. Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı. Kadın,''beni tanıdın mı '' dedi. Adam, ''hayır tanımadım'' dedi. ''Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben. Seni şair yapan kadın'' dedi kadın. Adam kadının gözlerine baktı ve şöyle dedi: ''Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu...'' "ARAZ ROMANINDAN" |
yazdan kalma bir kış ölüsüyüz ikimiz zaman alnımızda bilenen kör bıçak şimdi ve bilir misin ayrılmak vazgeçmek gibidir doğru değildir ama gereklidir çünkü hayat olduğu gibidir olması gerektiği gibi değil http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-..._3091245_n.jpg |
öyle bir gittin, karanlık daha bir kör buralarda faili belli bir intiharsın şimdi avazım çıktığı kadar bağırsam ne değişir iç kanamalı susmalar düştü payıma.. |
Tomurcuktum sana,
saklatmadın içinde... Oysa benim içimin yarısı senden yapılmaydı... http://www.fotoplatforma.pl/foto_gal...CN4385x370.jpg |
neden sonra farkına varıyor insan ayağına takılan bütün taşları yoluna kendi döşediğinin... |
Vasat bir günün sonu. Hava kararmak üzere. Üşüyorum. Kendime daha kalın bir mont almalıyım. Şöyle yüreğime kadar beni ısıtacak... |
NEDEN YOKSUN... Bir yıldız sağanağı ve bir yanım veda.. Bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana.. Çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat.. Tanıdığım bir şey bu bulutlar,ulvi bir el tarafından ağlayabiliyorsa.. Beni de ağlat demeliyim.. Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi.. Yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuşum gibi.. Neden yoksun..Neden parmaklarında kavizler çizmiyorsun artık.. Bilmiyor musun artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu.. Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç.. Yoksun..Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum yok oluşunu.. Şehrin ilk simidini ben yedim..Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor.. İlk çayını ben içtim bu şehrin..Sen yoksun.. Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini buğulu bir camdan seyrediyorum.. Sonun nerede olduğunu bilmeden ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına ismini kazıyorum.. Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam.. Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden.. Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları beni avutan.. Kimi zaman evet son kez git ve bir daha dönme kalbimi yıkan.. Dokunduğun yürek aynı marur bakışlarınla izliyorsun bu şehri.. Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların bir gün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin.. Adımlarını ne de çabuk sıklaştırdın gitmek için ve neden acele ettin haykırışlarını çığlıklarına adamak için.. Gözlerim kan dolu izliyorum seni.. Bir yerlerde hala varsın biliyorum.. Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için.. Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin dar ağacına.. Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin gitsen de yalnızız kalsan da yalnız.. Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki.. Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin.. Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarından.. Kaç bahar oldu söylermisin.. Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu.. Ebediyen ölmeyecek ruhumun bir şehri var sende akgurbetçi konuya verdiğin destek için teşekkürler :çiçek: |
ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç
bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç dilsizler yalan söyleyemez anladım ...ya ben konuşamadım ya sen sağırdın her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki içimde kimseye yer bırakmadın http://img1.loadtr.com/b-147959-yoksun.jpg |
mayınlı bir sevda tarlasındayız
ikimiz de yasaklıyız el ele ve korkarak yürüyoruz korkumuz basacağımız her adımda yeniden başlıyor ...oysa mayınlar ayağımızı kaldırınca patlıyor http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-..._6875105_n.jpg |
Faraza bu aşkta, değişmediğinle kaldın. Ben değişmezliğinle çözülüp değiştirmedim kendimi. Sabrım vardı da tükendi değil. Sabırsızdım. Sadece "kabul ettim" bana sunduğun seni. Olduğun gibi, olamadığın gibi! Olur dedim, kaldım!
'susacak var' romanindan |
Hocam paylaştığınız şiirlerin ismini yazarsanız daha hoş olur diye düşünüyorum.Merak ediyorum ve almak istiyorum fakat isim yokta..:)
|
"Unutma!
Seni, içimi çürütürcesine özlediğimi! Unutma! Seni, içimi tazelercesini sevdiğimi.." susacak var |
Şimdi beklentisine küsmüş çocuklar gibi,
kazınmıyor bakışlarım duvarlardan... Tek başıma saklambaç oynuyorum bulunmaz bir hiçlikte... Ebe de ben sobe de... benden kac olursa sen olmaz |
Karanlığa çare yoktur, nasıl olsa yolunu bulur.
Ve yürekleri sağır eden bir sessizlik, tükenmişlikten arta kalan tek varlığın olur. Söylenememiş tüm sözcükleri ancak ağlarsın içinde. Ve bilemezsin geride kalan mı yalnızdır, yoksa giden midir aslında... Araz romanından... |
Cepten hüzünler yiyorum uzun süredir.
Ağlamaklı bir iç borca bile girdim. Karşılığında; devrik cümlelerime el konuldu, içten konuşmalarım dinlemeye alındı ve kelimelerimin şifresi çözüldü. Önemsemiyorum.. Pervasızım sorumluluklara, sorunlara, sorulara... Kesin sonuç: Bataklığın çamur rahatlığındayım ve iyiyim! susacak var |
...vazgeçmek için öyle uzun bir gece ki
tutunmuşken sesine düşmek kadar yaralı düş kadar yalan başa dönmenin tutar yanı yok ...devam etmenin geleceği.. |
Kahraman Tazeoğlu..Müthiş..Çok beğeniyorum..
Sağolun arkadaşlar.. |
"Bir sokak kedisinin gözlerinde, sessizim yalnızlaştırıyor yüzümü beton giymiş kalabalıklar. Ne açtığın boşlukları doldurabiliyorum,ne de yaşayabiliyorum içinde. Gecenin segahını mesken edindi yüreğim, umut mahsulü saatler bana varmadan ölüyor. Bir kapsüle sığmayacak kadar çoğaldı içimde yaralar, Yarım bardak uykuyla susturamıyorum kendimi. Dilime acımı bağlayıp haykırıyorum, acım dinmiyor. Haykırışlar yetse de kırılışları anlatmaya,anlattığını dinletmeye yetmiyor. Ruh esir, aşk diri, kalem küskün… İz bırakmış gölgelerle yaşanmıyor aşk kavradım. Kapatılmamış defterlerinin ağrısı volta atıyor şimdi, titreyen kıyılarımda. Tanımadığım suretlerin hoyratlığını yudumluyorum avuçlarından… Eskitemediğin acılarına sattın sevgimi! Halbuki ben, yüreğine baştan borçlu yazıldığımdan bihaber, dünyaya sığdıramadığın ismini tek heceye sığdırmıştım. Yorgun düşmüş yüreğini dokunmadan tutmuş, "sus"olup sancılarında, su olup akmıştım yeşertmeye çalıştığın ne varsa… Sen bütün sebepleri buruşturup savururken çöp kutularına, sonuçları birbirine geçirip yollar yaparken ayaklarına, ben sadece kendime söylemişim anlıyorum. Çok gördüm aslında, herhangi bir zamanın içinde kaybolanı, ama görmedim kaybolduğu yerde bulunanı. Sen kendini hep yanlış yerde aradın, bulamadıkça vazgeçtin en insancıl yanlarından da Anlık hazları diyarına hükümdar yaptın, koynundan çıkaramadın tek duyumluk dokunmaları. Anlamadın yâr hiç anlamadın ; Başını kuma gömüp yaşanmaz hayat… Sağlam, hatta sayısız köprü inşa etmek; köprülerde yaşamak hayatı, nehri akmaz kılmıyor. Örülen duvarların arkasından bakmak ya da hayata, fırtınaları uzağına düşürmüyor. Kaçmak ise sadece çözümsüzlük zincirine bir halka daha ekliyor. Ve dayanılır kılmıyor yalancı söylemler acıları… Emir verilmiyor durağan olmayana! Acılar yüzleşme istiyor; yüzleşme kendine dönüp bakmayı ve tam burada başlıyor, aynalara yeminli dillerin firarı. "Oysa firar katlanılır kılmaz efkârları ve üstünden atlayarak aşılmaz hiç bir acı…" Gün senin günündür artık… Sen, ben ve gölgeler denklemine yenik düştü bir yanım. Harcanacak tek bir "gel"im bile kalmadı hiçlik sokaklarında kaybolmayı emir biçtiğin ömrüne. Bir mucizeyi yok ettin… Hadi, alkışla kendini! Bir korsan dağınıklığı şimdi bana kalan… Bakire bir yıldız bile kalmadı gök/yüzümde. Her gün biraz daha artan bedeli ödüyorum, bilmem kaç kursun eskiterek yüreğimde. Dirhem dirhem sonlanan çağ, hatırlatıyor unuttuklarımı anımsıyorum mesela tüm acılar mutluluklardan doğardı. Varlığın kaybolan bir günün içinde kalsa da; kaybolan günün yamacından sessizliğe vuranlara atılan her ok, gecemin karanlığında saklı. Geceyi kaybolan gün mü karartmıştı yoksa yıldızlar parlamak için geceyi karanlığa mı mecbur kılmıştı? "Cevapsızlığın körü, sarfet sarfet söylenmeyenler var, söylesem de duyuramadıklarım…" Leş kokuyorsa dizelerim ; Harcadıklarından, Harcattıklarındandır, Bil ! Sevgi dediğin; arsız duygulara kurban edilecek kadar ucuz değil. Hâlâ, Seni yazıyorsa hâlâ kalemim Aldıkların, Verdiklerin, ve Senden değil… "Kalemin itibarındandır" Bil! |
İyi misin.. Bu Soruyu Ne cok Sormustum Sana Ne cok susmustun Sen benim bu Soruma.. Unutmadim Hala.. Usudugunde Gulmem Gerektigini Hic Unutmadim.. Çunku Boyle bitecekti Gunler Biz oyle atlatacaktik Firtina gecitlerini Bugun Kalemimi Elime aldigimda Hicbirsey yazamicagimi hissetmistim Hic birsey Akmicakti icimden En anlamlisi boyle baslamakti yaziya Iyi misin.. Tipki ogunlerdeki gibi,hic gitmemissin gibi Yasadiklarimizdan Buyuktu Duslerimiz,Tasiyamadik.. Hep Tel orgulu hayat bakiyordu Bize Avuclarimizi Kanaticak kadar Sitigimiz yumruklarimiz Ogretiyordu,yitirdiklerimizi.. Yinede Gulumsuyorduk ya Elimize aldigimiz her hucre kokulu mektuba Hayati Paylasiyorduk Tek bir Sozcukle.. Iyi misin.. Haziranda bitiyor iste Ayin Son yapragina Bakiyor Nekadar cok benzemis Sana biliyormusun Yeri Gelmis Durulmusum, Yeri Gelmis Karadenizde bir dalga olmusum Ve yeri gelmis Senin dilinde Solemisim Ezgimi Didionana Demisim.. Biliyorum,Ne yazsam Seni Anlatmayacak Ne cizsem beyaz Kagida,Sen oLmayacaksin Seni anlatmaya yeltendigim herbir SOzcugumu yaktilar Tek bir SOzcuk Var zuLamda.. Iyi misin.. Insan Degisebiliyormus da Herkes gibi deil Senin Gibi Yani Sana benzemek gibi Senin Dalgalarina benzemek gibi ole hircin,ole asi,ole alingan ve ole suskun iyi misin.. Payima Dusen Koca Yalnizliktan Degil Sikayetim Degil kendi Yalnizligim Seni uzagima Dusurenlerle derdim.. Susuyorsam bundandir. Usudugunu Hissettigim an anLa Hala iyimisin Diyorsam Senden Bir ses alabilmek icindir.. Oyle Dalgin BAKma Bu sozcuk bende hep olucak Bikmicagim Sana solemekten Ikimizde anlicaz birbirimizi tek bir sozcukle Iyimisin.. Artik Butun rollerimi Yaktim Ve unuttum Gelecege Dair ne varsa Tek bir Sozcuge Takildim Iyi misin.. Kursun Rengini Severdin,Ben Hep Mavi cizerdim ellerine, Daha fazla Ozgurluk icin Simdi Kursun Kalemle Yaziyordum sAna Donuk..Issiz Gecelerin Agirligina astim Kalemimi Ucundan Tek bir Sozcuk akitabildim Iyi misin.. Yarali Kirlangiclardan Ben coktan Gectim Erguvani bahardanda Onlarsizim,Susuzum.. Susuzda Yasanabiliyor ya.. Ama ben Feslegen Kokusuyla Yasiyorum Bilirmisin O kokuyu ELbette Bilirsin.. Su vermeyi Unutmadim Elimde Bir feslegen Kokusu var ,Saclarimda ve Senin Baharinda.. Bir avuc Kokuyla usuyen Parmak uclarima DOkunuyorum da.. Iyi misin.. Baharda Gelir Demistin bu Kente Neden Hep Usuyorum Neden O sarkilara DOkunamiyorum Neden Hep Ayni Ezgide Icim Burkuluyor ANlamadim,Anlatamadim.. Yinede.. O Dedigin Bahari Bekliyorum.. Ayni Ezgide dolasiyor parmaklarim Notalar Sana Selam Durmus Saclarin Ucusuyor ucuk bir mavide Saclarinda birikiyor ezgisiz Notalar Iyi misin.. Ben Hep Hayattan soz ettim Sana Ama Hayati anlatmadim Anlatamadim BAgisla.. Yikik Bir omrun Kirilmis Yanlariydi Hayat.. Daha yeni yeni Kaleme Aldigim Yazdigim bir kac sozcukten biriydi Sen onu benden bilmedin Bildiginide bana hic solemedin Sustugumuzdu Hayat.. Soramadigimiz,anlatamadigimiz,Hatasiz ROl yaptigimizdi.. O roLde bitti. Seni UGURLadigim Ogun Sahnemi Yaktim,Degistim.. VE Hayattan cok Hayati Yaziyorum.. Sonra Sen Dusuyorsun Aklima Gozlerinin en derinlerine Bakiyorum İyi misin..? |
yüzünü özledim ama sesini gördüm bütün simarikliginla..
sesini özledim kokun geldi doldu icime.. gülüsünü özledim geldi sarildi boynuma.. ( ama ben a$iktim ) |
Madem Ki Aşk Cemresidir Gönlün Sevgili... Yine bahar gelip vurdu kapımızı. Ben ki yaktım bütün anılarımı, Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara. Film bitmedi, son yazmadı henüz. Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında. Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri. Durup durup kendime yaktım yıllar boyu, Onun için biraz is kokar libasım, Onun için dağınık biraz saçlarım. Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm. Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü, Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan. Sevgili... Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi, Düşüyorum içimin kuyularına durmadan. Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey, Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim. Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim, Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi. Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten. Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur? Ve neden aşkın çocukları yoktur? Oysa sevgili... Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana Birikmiş bütün baharlarımı adayarak, Koşarak doru taylar gibi yalınayak, Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın. Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde, Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda. Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka, Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı. Sevgili... Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni. Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak. Madem aşk cemresidir gönlün, Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak.... |
Kolayıma Gelmedin, Zoruma Gittin “Yoldaşım! Zamanla unutulur bu kalleş kahır, diner acısı ayrılığın. Gidilecek uzun bir yolumuz var daha; senin için senden vazgeçebilirim. Bir boşlukta karşılaşmıştık ilk kez, bir başıma başka bir boşlukta da yol alabilirim. Haydi, beni bulduğun eski, yalnız sokağa bırak yine. Şimdi gitmek vakti… Biliyorum gitmek, bazen en çok kalmak. Ne olur; bu defa da giderken en çok kal ya da yanında en çok beni götür olur mu?” (A.Altunhan) Bir kâğıda sığar mı bir yürek? Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt? Daha sana yaralarımı göstermedim. Kaldı ki ben, Senden önce kendime tehlikeyim. Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi. Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı. Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını. Biriktirme unutacaklarını! Oyuncak tabancalar kadar yalan, Hüzündür yakama iğnelediğim yamam. Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin? Beni bir gülle bıçakladığın zaman… Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı. Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil! Ey gözlerimin arka bahçesi! Bu dağa tırmananlar düşer, Seyredenler değil. Yitik bir aşkta uyuyakalmış, Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim. Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım. Öyle durulup durulup. Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi, Yârin gözleriyle vurulup… Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor. Sesin kulağımdan düşüyor. Ben sadece, Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım. Daha fazlasını verme! Ey yar Böyle çok çorak bekledim. Kolayıma gelmedin, Zoruma gittin... Kahraman Tazeoğlu |
Aklım Karakış ben seni yaralarından tanıdım ecelime son kurşundun deli davalım n'olur bulutsuzluğuma darılma dudağında bizi gül kıyametime adım kala beni senden alma aklım kara kış ellerim seni üşüyor bugün günlerden soğuk ben aysız gecelerde çocukluğuma mektup yazardım ah çocukluğum kağıt gemilerim düşlerim dudaklanıyor sesin kokuma gizli yıldızları sönük gecelerde dilime yağmursun gözlerini uyuyorum her gece bu kent içimin bahçesi gemilerim çözülüyor yüreğine ellerinle okşuyorsun bilmiyorsun kendi bakışlı kız ömrümün kırçıl masalısın uçurumlar vaadetme bana yaralısın... Kahraman Tazeoğlu |
Akıllı kadınların “konuşacak çok şeyleri olduğu için suskunlukları da büyük olur”.
Akıllı kadınlar kendini ezdirmez. Akıllı kadınlar salağı oynayamaz. Akıllı kadınlar kendilerine haksızlık etmez. Akıllı kadınlar “mış” gibi yapmaz. Akıllı kadınlar aşıkken de akıllıdır. Bu yüzden hep yalnız kalırlar. Kahraman Tazeoğlu'nun bir köşe yazısından alıntıdır... |
Her Aşk Katilidir Bir Öncekinin rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi kent suskun ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan gecenin en serseri yanını alırım günceme durup durup şiirler yazmak yoluna yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan her gece yorganımın altında sakladığım kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana sen uykudayken babam her gece ölüyor şimdilerde annem nihavent bir çığlık oluyor bana en çok sensizlik koyuyor sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi uyanmak için eski bir aşkını anlatıyorken bana konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım kaç kez kanıyorum bir bilsen (ya da hiç bilmesen) sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor yastığının altında yalnızlığın var biliyorum oysa ben senden bir bardak su istedim akdeniz değil son yalnızı benimdir bu kentin istanbul arkamdan gelir ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız hep kendine mi saklarsın çocukluğunu ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış kayadan seken kurşun en serseri yanımız olur kimi zaman ve ben hep kendimi terk ederim senden her katilin aşkı her aşkın katili bir öncekinin faili hep ben olurum hep ben ölürüm içime uzanan koridorların ortasından hep gülerdin beni görünce bense sana hep geç kalırdım sona kalırdım sonra kanardım yağmurlarla inseydin içime içim senden yanaydı yüzümdeki işgaller senden karaydı seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi sana yazacaklarım sil sil bitmezdi ve ben sende hiçbir şeydim sen bende herşeyken canım yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin ve sevgisizlik alır bir gün seni benden işte bu yüzden sen hep sevil hep sevil sevil Kahraman Tazeoğlu |
Baş ucumda sayıklıyor başı bozuk gece..
Kursağında küflü bekleyişler var odaların.. Ve eşiklerde yarım kalmış sözler .. Cansesim ! ...Gidişinle binlerce çarmıha gerildi ruhum. Adından devşirdiğim hecelerle Harf harf cesetler giyindim durdum.. Siyahımın şafağı söküyor yine.. Görüyor musun? Ölüme doğarken üstüme yıkılıyor bu koca şehir!... İnan bana Her gün yüzümü döndüm. Küskün güneşe hep selam durdum. Değil benden yana ama Suçsuzum! Bilmiyorsun.. Sükut lehçem Görmüyorsun.. Gözlerimi yıkamalıyken güneşler Karanlıklar devriliyor içime. Her gece hüznü sürüp kaleme Gecenin şakağına kırık şiirler sıkıyorum!.. Uzun soluklu bir besmele kuşanıp Yetişiyorum koşar adım yanlızlığıma. Yüreğimin tek ganimeti Kesif bir düş kırığı ardımda!... Kanrevan oldu seslerim Aşkla doğrandı Dilim lal dilim naçar Bir suskuda kilitliyim.. Canımı yaktı geçti yetim gülüşün Avuçlarım har kokuyor. Geceler gözlerimde paramparça Uykumdan ince ince kan sızıyor.. Ölümseten bir sesle sendeledim arsız yokluğunda Bak işte! Sonunda devrildim. Çığırtkan soluklarla Arenefesindeyim son nefeslerin... Artık versen ellerini Neye yarar cansesim? Gözyaşlarımı aralasan Neye yarar? Umudu düşürdüm ellerimden Yamayamadım! Ve ben dağıldım ardından. Ellerim bir duada asılı kaldı! Derman/sızım ... ... ... Sen hep gelme! (aminlerdir benim azığım) KAHRAMAN TAZEOĞLU |
Buzul ve akgurbetçi paylaşımlarınızı zevkle okuyorum teşekküler :çiçek:
|
Yitikliğimize Birbirimize dokunmalarımız korkak kelebeklerdir, dokununca renkleri yıkılan... Çünkü küskün çocuklar inanmazlar. Ki inanmak küskün bir çocuğun en büyük kan kaybıdır. Susarım içimde bir yangın başlar. Dokunsam arta kalan sen, kül olan ben. Taş duvarlar yanmaz bilirim. Büyük yangınların isini giyinirler. (ama nafile.. hiçbir kalem ve hiçbir ben, sonraki sayfada aynı sen’i bulamıyoruz. uzaklar hep uzak kalıyor sevdaya... sen yine de artık sesime düşme.) Her gece gözlerimden hatıralar çalınmış. Bir denizci ağ atmış yalçınlaşmış düşlerime... Düşmüşüm. Bir ses... giden gitmiştir demiş... Susmuşum... Bir baharın bedeliydi bu... Kahraman TAZEOĞLU |
Beni Sana Terket..
Yine girdim gecenin korku tüneline cesurca, |
Sana Anlattıklarım Neleri Susuyor Bir Bilsen... Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen Ve anlatmadıklarım neleri söylüyor Boğazımı yırtarcasına susuyorum Ya verilmekten yıpranan cevaplardayım Ya sorulmamaktan solan sorularda Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun her akşam Ben ıslanmasını bilmeyen ahmak Bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam Pimi çekilmiş coğrafyalarda Zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydım Ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım Az gittim; uz bittim; hiç geldim! Uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde Kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen Kalabalıkta unutulmuş bir yalnızdım Kendine kaçak yolcular bindiren... Her yolcu da kendini ihbar eden! Kalbime girmek teklikeli ve yasaktırlarla Yaşamamaya kalkışıyorsun hayata Ve ben senden yırtılma bir yelkenle Aynı yöne gittikçe aynı yere geldim Sonumu baştan yazdım; İçimde hala bana ilk aldığın acım! Gece, sabahı da siyah kusuyor üstüme Aklıma yaprakların dökülüyor Bugün aklımda sen vardın; Aklımı karıştırmadım! Artık biliyorum; Aşk bir intihar saldırısıdır; yalnızca iki kişinin öldüğü! Aşka nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi Hala gözlerinde kalp kapaklarım Seni almadan içimden nasıl giderim? Ve sen kaç kez bu hırsla sevildin Koca koca kışları; Kısa kısa şubatları biriktirdin... Susku sınanmamış bir ustura gibidir Susardın; İç denizine sığınmış gemileri yakan bir limandın "Bak şimdi gönülsüz gittiler senden; Gönlünü çaldıkların !!!" Yazmadıklarından korkarsın en çok yaşadığın hiçbir şey de Ve adın gibi bilirsin; Aramayı unutan bulmayı öğrenemez Bugünler dünlerinden utanıyorsa Hiç yarın olamayacaklar Şimdi ne bugünsün ne de yarın Olsa olsa sadece bir yarım; Ya da eksilen yanım! An kaybından ölen zaman Senden daha katilini bulamadı kendine Gelseydin eğer kendimi bile kovardım yanımdan Gelmedin yine kendimsiz kaldım ardından... Dünyanın bütün dillerinde sustum ve bir şair bıraktım geride Ekmeğini aşktan çıkaran! Sustalı bir aşk seninki Sesinle çıplaklaşıp suskunluğumla giyiniyorum Korunak sandığım tüm senlerde İçimde yoktan başka bir şey kalmadı Ruh ölünce cesedi beden taşıyor sırtında İki büklüm acılarla; Patlasam her yere acı sıçrayacak biliyorum Patlamamaya hazır bir bomba oluyorum Ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç? Bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç? Dilsizler yalan söyleyemez anladım, Ya ben konuşamadım ya sen sağırdın! Her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki İçimde kimseye yer bırakmadın Bildiğim; Ağaç misali toprağa bağlandıkça gökyüzüne uzamak Çelişkim; Giden bir tren de kalanların şarkısını haykırmak Hangi dil kendini kandırabilir ki? Aşk bir suç değil mi ; Her defasında kendini ihbar edip yakalatan. Ve en saf ihanet, kendi ihanetine kanan Senin gibiler vakitsiz susan aşkı severler Seni bu kör kuyulardan salan neyin şarkısıysa Gözlerinin kahvesinden içtiğimde oydu Şimdi eksilen her yanıma adını verdim Bu yüzden güzelim ben Dudağını düğümlediğim fırtınaları kopardım sonunda bir bardak su da Ben hancı sen soncu "Sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar" Elbette unuturum sonunda En fazla bir mevsim ağlarım Alışırım yalancı baharlara ama; Ama yine de biri beni kandırsın yokluğunda Sen bu şiiri okurken ben başka bir şiir de olacam Başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış meğer Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor Ve sustuklarım neler söylüyor Gittin değil mi? Şimdi ne desem kar yağıyor Kahraman Tazeoğlu |
Alıntı:
Okuyan gözlerinize saglik. Rica ederim(z) ;1 |
öldüm ulan!
|
ÜÇ NOKTA . . . |
All times are GMT +3. The time now is 07:04. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025