![]() |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Malatya Şeker Fabrikası'nın içinde bulunan Şeker Camisi'nin "Şeker Hoca'' lakaplı imamı Celal Tilgen, 9 ay önce organlarını bağışlayıp cemaate de sürekli aynı yönde telkinde bulununca 550 kişi organlarını bağışladı.
Simberk Aslan'ın haberi Tilgen'in "Organ bağışı Allah katında sevaptır" vaazları sayesinde Malatya İl Sağlık Müdürlüğü ve Malatya Valiliği'nin başlattığı organ bağış kampanyası kapsamında kent organ bağışı sıralamasında Türkiye'de 5'inci sırada yer aldı. Tilgen, "Her organını bağışlayan başkalarını da etkilese, işte kamuoyu böyle oluşur ve toprağa gömülüp boşa gideceğine bazı insanlara yaşam olur, hayat olur" dedi. (sabah) |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Allah razı olsun ne diyelim güzel ve hayırlı bir iş olmuş bende düşünüyorum organ bağışlamayı ::)
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
güzel bir davranış. dinen de uygunluğu fetva edildi.. teşekkürler paylaşım için +1
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Çok güzel bir davranış ama benim cevabını tam alamadığım sorularım olduğu için kesin bir karara varmış değilim.
Paylaşım için teşekkürler. |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
arkadaslar ben de bagislayacagim ama dikkat edelim o kadar pis insanlarimiz da var bunun ticaretini yapan ;) |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
ORGAN BAĞIŞI HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ
Bizim yada en sevdiklerimizden birinin organ nakline ihtiyacı olursa ne yaparız? Onları yaşatmak için nelerden vazgeçebileceğimizi bir düşünün! Bir gün daha bizimle kalması için neleri feda edebileceğimizi? Ve bu durumdaki binlerce gözü yaşlı insanı….. Lütfen… Organ bağışına destek verelim, duyarlılık gösterelim! ORGAN NAKLİ NEDİR? Vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir. ORGAN BAĞIŞI NEDİR? Bir kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir. NAKİL YAPILABİLECEK DOKU VE ORGANLAR HANGİLERİDİR? Ülkemizde nakil yapılan organlar -Böbrek -Deri -Karaciğer -Kalp -Akciğer -Pankreas -İncebağırsak Nakil yapılan dokular ise; -Kemik -Kemik iliği -Kornea -Kalp kapağı HER ÖLÜMDEN SONRA ORGANLAR ALINABİLİR Mİ? Organ bağışı yapılsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün değildir. Örneğin evde yada yolda vefat eden bir kimse bağış kartı ve ailesinin rızası olsa bile organları alınamaz. Yalnızca hastane yoğun bakım ortamında tıbben ölümü gerçekleşen insanlardan organ nakli yapılabilir. Yani sıkça duyduğumuz deprem ve felaketlerden sonra cesetlerin organlarının alınması gibi bir durum söz konusu değildir. BİR ORGAN HERKESE NAKLEDİLEBİLİR Mİ? Bir organın hiçbir özellik aranmadan herhangi birine nakledilmesi söz konusu değildir.Organ naklinde alıcı verici olacak kişilerin doku uyumları önem arz etmektedir. Alıcı ve vericinin doku uyumları testlerle belirlenir en yüksek doku uyumunda cerrahi işlem gerçekleştirilir. Ayrıca doku uyumunun yanı sıra nakille verilen bağışıklık önleyici ilaçlarla (İmmunsuppresive) ameliyat başarısı yükselir. KİŞİ ÖLMEDEN ORGAN NAKLİ KARARI ALINABİLİR Mİ? Tıpta en temel ilke her bireyin kendi yaşam hakkı olduğu ve trilyonda bir yaşama dönüş şansı bile olsa bu şansın sonuna kadar kullanılması gerektiğidir. Hiç kimse için nasıl olsa ölecek tabiri kullanılamaz. Hastane yoğun bakım ortamında doktorlardan oluşan bir ekip tarafından tıbbi ölüm kararı verilmeden organ nakli düşüncesi asla gündeme gelemez. DİNEN BİR SAKINCA VAR MIDIR? Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır. 6.3.1980 tarih 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Diğer islam ülkelerinde de ve bütün büyük dinlerde de benzer kararlar mevcuttur. Kur'an-ı Kerim'de de (Maide Suresi, Ayet 32) " KİM BİR KİMSEYE HAYAT VERİRSE, ONUN SANKİ BÜTÜN İNSANLARA HAYAT VERMİŞÇESİNE SEVAP KAZANACAĞI " beyan olunmuştur. NEREYE-NASIL ORGAN BAĞIŞI YAPABİLİRİM? -İl Sağlık Müdürlüğü -Hastaneler -Organ nakli yapan merkezlere Organ bağışı yapmak isteyen kişiler yukarda belirtilen yerlere başvuru yaparak iki tanık huzurunda bir belge imzalayarak organ bağışı kartına sahip olurlar. Organ bağışı kartını alan kişinin, bağış kartını her zaman üzerinde taşıması gerekmektedir. ORGAN BAĞIŞI İÇİN YAŞ SINIRI VE ÖZELLİK ARANIYOR MU? 18 Yaş ve üzeri akli dengesi yerinde olan herkes organ bağışı yapabilir ve organ bağışı kartı sahibi olabilir. BÜTÜN ORGANLARIMI BAĞIŞLAMAK İSTEMİYORUM, MÜMKÜN MÜ? Organ bağışı kartının bir bölümünde bağışlamak istediğiniz organlarla ilgili seçenekler mevcuttur, bu bölümde işaretlediğiniz organlarınız dışında her hangi bir organınızın alınması söz konusu değildir. HER ORGAN BAĞIŞI YAPANIN ORGANLARI MUTLAKA ALINIR MI? Kişi organ bağışı yapmış olabilir fakat evde yolda yada kaza yerinde ölümü gerçekleşmiş ise organları alınamaz. Daha öncede belirttiğimiz gibi ancak hastane ortamında tıbben ölümü gerçekleşmiş kişilerin organları alınabilir. ORGAN BAĞIŞI FİKRİMDEN VAZGEÇTİM! MÜMKÜN MÜ? Organ bağışı kartı sahibi olsanız dahi, istediğiniz anda ailenize bildirerek ve bağış kartınızı yırtarak, fikrinizden vazgeçebilirsiniz. ORGAN BAĞIŞI YAPTIĞIMI, AİLE BİREYLERİMDEN GİZLEMEK İSTİYORUM! ÜZERİMDEN ÇIKACAK BAĞIŞ KARTI YETERLİMİDİR? Hiçbir zaman bağış kartı tek başına yeterli değildir. Ailenizin yada yakınlarınızın rızası olmadan organlarınız alınamaz. Bu sebeple bağış yaptığınız andan itibaren bu kararınızı ailenizle paylaşmanız gerekmektedir, organ bağışı bir nevi mirastır. ORGANLARIMIN BİRİNE SATILMA İHTİMALİ YADA BELİRLİ KİŞİLERE ÖZELLİKLE VERİLME DURUMU VAR MIDIR? Kişilerin bir bedel karşılığı organlarını vermeleri 2238 sayılı yasaya göre yasaktır. Bağışlanan organlar, bu konuyla ilgilenen Ulusal Koordinasyon Sistemi tarafından tıbben acilliği ve doku uyumuna göre en uygun alıcıya nakil edilir. Bu belirlemede zengin, fakir, ırk, cinsiyet vb. ayrımlar kesinlikle yapılmaz. ORGANLARI ALINAN KİŞİNİN CENAZESİ VUCUT BÜTÜNLÜĞÜ BOZULMADAN TESLİM EDİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR? Organları alınan kişinin cenazesi, kamuoyuna yansıdığı gibi bir torba içinde teslim edilmez aksine son derece özenli bir şekilde vücut bütünlüğü bozulmadan aileye teslim edilir. Bu konuda nakil merkezleri özellikle hassasiyet göstermektedir. TÜRKİYE’DE ORGAN NAKLİ NE DURUMDADIR. 1975 CANLI DONÖRDEN BÖBREK NAKLİ 1978 KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ 1988 KADAVRADAN KARACİĞER NAKLİ 1989 İLK BAŞARILI KALP NAKLİ 1990 CANLI AKRABADAN KISMİ KARACİĞER NAKLİ 1991 KALP KAPAĞI NAKLİ 1998 KADAVRA KARACİĞERİ İKİYE BÖLÜNEREK İKİ KİŞİYE NAKLİ. 1979 yılında Organ Ve Doku Alınması, Saklanması Ve Nakli Hakkında 2238 sayılı kanun çıkarılmış ve bu yasa 1982 yılında yeniden düzenlenmiştir. kaynak:http://www.konyasm.gov.tr/ |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Organ bağışı ve nakli caiz mi?
Soru sahiplerine hemen arz edeyim ki, tıpta her geçen gün yeni bilgiler ve bulgular elde edilmekte, insanlığın hayrına olan sevinilecek hizmetler üretilmektedir. Bundan herkes sevinir, mutluluk duyar. Peygamberimiz (sas)’ in hadislerinden aldığımız işaretlere göre tıp ilmi daha da gelişecek, nihayet bütün dertlere deva bulunacaktır. İki şey müstesna tabii. Biri ihtiyarlık, ikincisi de ölüm! İhtiyarlıktan ve ölümden kurtarma ilacı bulunamayacaktır. Ancak bu ikisinin dışındaki gelişmeleri, büyük bir ümitle bekleyebiliriz. Nitekim Peygamberimiz (sas) tıptaki çalışmaları teşvik ettiği hadisinde şöyle buyurmuştur: - Allah ilacını yaratmadığı derdi de yaratmamıştır. Bir yerde dert varsa mutlaka onun devası da vardır. Yeter ki insanlık, ümidini kesmesin, deva araştırmasına devam etsin!.. İşte bu çarelerin biri de, organ nakli buluşudur. Organ nakli, insan hayatında oldukça mühim yer işgal etmektedir. Çünkü bu çarenin alternatifi yoktur. Varsa zaten organ nakline gerek de olmaz, cevaz da. Yeni ve alternatifi olmayan bir uygulama olduğundan bazı ilim adamları henüz bu uygulamaya da olumlu bakmasa da, İslam dünyasının şu andaki belli başlı İslami kuruluşları, organ bağışının ve naklinin (şartlarına uyulması halinde) caiz olduğu yolunda kararlar almışlar, bunu da kendi özel yayınlarında insanlığa duyurmuşlardır... Mesela, Mısır’daki Ezher Fetva Kurulu, Suudi Arabistan’daki İslam Konferansı Teşkilatı’na bağlı İslam Fıkıh Akademisi, Kuveyt Evkaf ve Din İşleri Başkanlığı’na bağlı Fetva Kurulu, Dünya İslam Birliği’ne bağlı Fıkıh Akademisi, organ nakli ve bağışı konusunda fetvalar vermişlerdir. Bunlara bizim Diyanet İşleri Başkanlığı’mıza bağlı Fetva Kurulu’nun da fetvasını ekleyebilirsiniz. (Bakınız, Diyanet Vakfı İlmihali. Organ Nakli -168) Konuya ait bilgiyi şöyle özetleyebiliriz: [color=blue]Ölenden organ nakli yapıldığı gibi, yaşayandan da organ bağışı alınmaktadır.. İkisi de birbirine benzerse de küçük farklar vardır aralarında. Şöyle ki: Ölüden yapılacak organ naklinin caiz olabilmesi için gerekli şartları şöyle ifade edebiliriz: 1- Hastaya organ naklinden başka çare bulunmadığı konusunda ehliyetli tıp adamlarının karar vermiş olmaları gerek. 2- Konunun uzmanları olan doktorlar, hastanın bu nakille iyi olacağı yolunda kuvvetli kanaat sahibi olmaları gerek. 3- Ölümünden önce hastanın kendisinin, ölümünden sonra da mirasçılarının organın nakline izin vermiş olmaları gerek. 4- Tıbben ve dinen! ölümün kesinleşmiş olması gerek. 5- Organın maddi bir karşılık ve para mukabilinde satılıyor olmaktan uzak olmak. 6- Alıcının da bu nakilde rızası bulunmak. Bunlar ölenden alınacak organ naklinde aranan şartlar. Bunlara bir de yaşayandan nakledilecek organın şartlarını ilave edecek olursak şunu da ifade edebiliriz: 1- Organı kendi isteğiyle hibe edecek olan insanın sağlığını bu hibenin bozmayacağı yolunda doktorların görüşleri kesin olmalıdır. 2- Doktorların bu naklin başarılı olacağı, hayati tehlikenin bulunmayacağı yolunda raporları bulunmalıdır. 3- Organ bağışında bir ücret ve maddi menfaat söz konusu olmamalıdır. Burada akla gelen bir suali de cevaplayalım. Verilen organ, yerleştirildiği öteki bedende biyolojik görevini yapacaktır. O şahsın iyilik veya kötülük yapmasında bir etkisi bulunmayacağından sorumluluğu olmayacaktır. İsterse bu insan gayrimüslim olsun. Çünkü günahı işleyen organ değil, organa yön veren insanın kendi iradesidir. İrade sahibinindir sorumluluklar. Ayrıca nakledilen organ, tekrar dirilmede ilk bedenindeki yerini alacak, sonrakinde sabit kalamayacaktır. 04.01.2005 e-posta adresi:a.sahin@zaman.com.tr |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
ak mavish tesekkur ederim
guzel bir belgelendirme ;) |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Organ nakli dine uygun
"Kur'an-ı Kerim'de 'Kim bir insanı yaşatırsa, bütün insanlığı yaşatmış gibi olur' deniliyor." "Organ bağışının az olmasının sebebi bilgisizlik. Dinin bu konuda ne dediğini kimse bilmiyor...". Organ naklinin dinen caiz olmadığı yolundaki söylentiler, Türk halkının organlarını bağışlamada isteksiz olmasına yol açıyor. Peki, gerçekten İslam dini organ nakline karşı mı? Bilimadamları, İslam'ın organ, doku nakli gibi vücut bütünlüğüne yönelik operasyonlara nasıl baktığını ortaya koydu: İslam, organ nakline karşı değil. Hasan ONAT: İslam dini, insanın en iyi şekilde insanlığını gerçekleştirebilmesi için araç niteliği taşır. Din, insan hayatına anlam kazandırır. Din, insan sağlığının korunmasını ilke olarak almıştır. Dinin pek çok unsuru, insan sağlığının korunmasını öne çıkartır. Peygamberimiz der ki: "Beş şey gelmeden, beş şeyi koruyun... Fakirlikten önce zenginliği, meşguliyetten önce boş vakti, hastalıktan önce sağlığı koruyun, ihtiyarlamadan önce gençliğe dikkat edin. Ölümden önce hayatın kıymetini bilin." Bunlar Peygamber'in uyarıları. "Temizlik imandandır" diyor Peygamberimiz. "Temizliğin dinle ne alakası var?" diye düşünebilirsiniz, ama temizliğin olmadığı yerde sağlık olmaz. Sağlığın olmadığı yerde de din sağlıklı bir ortam bulamaz. Bu durumda, dinin temel unsurlarından biri, aynı zamanda insanın sağlıklı olmasına da ciddi manada katkı sağlıyor. Esas olan, insanın sağlığını korumaktır. Şerife ÜSTÜNER: Teknoloji geliştikçe, organ ve doku nakli gibi konular gündemimize girebiliyor. Bunların nasıl yorumlanması gerekiyor? Recai DOĞAN: İslam'ın sağlığa bakışı, bugünkü "koruyucu hekimlik" denilen şey. İslam, hastalanmadan önceki tedbirlerin alınmasıyla ilgili temel ilkeleri getiriyor. "Hastalanmış ise bunun çaresini bulması gerekir" diyor. Organ nakli de bu şekilde değerlendirilmeli. İslam'da asıl olan, hayattır, yaşamaktır, hayatı korumaktır. Sönmez KUTLU: Kur'an-ı Kerim'de, "Kim cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur ( Maide, 32)" deniliyor. İnsan, muhterem bir varlıktır. Dolayısıyla Kur'an, bu muhterem varlığa diriyken de öldükten sonra da gerektiği şekilde saygı gösterilmesinden bahseder. İnsanın herhangi bir uzvuna gereksiz yere zarar verilmemesini ister. Ölmüş olan birinin azaları üzerinde de hiçbir gerekçe yokken herhangi bir müdahalede bulunulmamalı. Yani, öylece gömülmesi gerekiyor, ama insan sağlığına fayda sağlayacaksa, başka bir insanın hayatında kurtarıcı fonksiyon görecekse durum farklılaşıyor. Kendi rızası alınmak şartıyla. Asıl olan insanın sağlığını, canını korumak. İnsanın yaşamasını sağlamak. Yaşamak her zaman ölümden daha iyidir. İslam'ın temel felsefesi budur. ' Yaşamayı tercih edeceksiniz' Hasan ONAT: Her zaman yaşamayı tercih etmek zorundasınız. Eski alimler, eğer yaşamanız için gerekiyorsa, "Zorunluluklar, yasakları mübah kılar" demiştir. Yaşamak için bir şeyler yemek zorundasınız. Dinimizde domuz eti haram kılınmıştır. Ama yaşamak için onu yemeniz gerekiyorsa yersiniz. Bu konu Kur'an-ı Kerim'de de bu şekilde geçiyor. İnsan ölüyor, toprağa gömülüyor. Beden çürüyüp gidiyor. Pek çok insan, "Öldükten sonra dirilmede ne olacak? Kalbim, böbreğim başkasına verilirse bir sorun olur mu?" diyor. Din açısından bakarsanız, bir başka insanı yaşatabilmek için ölen kişinin organlarının başkasına verilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Bu, ahiret inancına da halel getirmez. Organ naklini alan insan günah işlese ona da günah mı gelir? Bunun alakası yok. Her şeyden önce günah, bilinçli olarak, kendi çabasıyla eylemlerle ilgili bir hadisedir. ' Nakledilen organ suçlu olamaz' Şerife ÜSTÜNER: Suçlunun kalbi, bir başkasına nakledildi? O kişi de bu kötülüğü almış mı olacak? Hasan ONAT: Hiç alakası yok. Burada esas olan şu: Kalbin işlevi nedir? Vücutta kan devrini sağlamaktır. Yani, kalp bizatihi iyi ya da kötü olmaz. Esas olan o kalbi taşıyan insanın kendi iradesiyle yaptığı eylemlerdir. Yani, kalbin buruda suçu günahı olmaz. 'Organı bağışlayana da zarar vermemelidir' Sönmez KUTLU: Organ, doku nakli yeni bir durumdur. Bu konularda asıl olan, hastalık durumu ve tedavi amaçlı olması. Örneğin, aile fertlerinden biri, eğer doku uyuşuyorsa, lösemi hastası çocuğu için organını bağışlayabilir. Karşı tarafı kurtarmaya yönelik olabilir. Asıl amaç, hastalığın tedavisidir. Kur'an-ı Kerim'de "Size isabet eden pek çok hastalık vardır, ama bunların büyük bir kısmını Allah afiyete kavuşturur" der. Bu, "Hastalıkların bir şifası vardır" demektir. Onun için hastalıktan kurtulmak İslam'da bir görevdir. Hastalık durumunda bir Müslüman'ın doktora başvurması, hastalığına çare bulması, dini bir vecibedir. Böyle bir vaka varsa, karşı tarafı kurtaracaksa ve veren kişiye zararı yoksa faydalıdır. Burada önemli olan, verenin kendi rızasıyla, satmaksızın yapması. Kendi bedenine Allah'ın emaneti olarak sahip olduğu için onu satmaya hakkı yok. Recai DOĞAN: Organ bağışının azlığında 4 engel nokta görüyoruz. Birincisi, dini ilkeler. Burada ciddi bir bilgisizliğimiz var. İkincisi, zihin ölümü. Hastanede babanız yatıyor. Gözleri bakıyor, kalbi atıyor. Ama doktor diyor ki: "Zihnen ölü." Üçüncüsü, organlarının mafyaya satılacağı kaygısı. Yani güvensizlik. Dördüncüsü de vücut bütünlüğünün bozulması. Bu da halkı kaygılandırıyor. Şerife ÜSTÜNER: Benim kolum bir başkasına nakledildi. O kişi benim kolum ile suç işledi. Ne olacak? Recai DOĞAN: Burada esas olan iradedir. Ben silahı çıkarttım. Sizi vurdum. Sizi vuran elim mi, benim verdiğim karar mı? Eli kaldırmayı ben istiyorum. Bazıları, "Eli kaldırmayı sağlayan kas gücünü, nakledilen kol vermektedir" diyor. Burada önemli olan şey, kişinin kararları kendi iradesiyle vermesi. Suçlu olan o organ değil, o kararı veren zihin. 'Bağışın önünde engel yok' Hasan ONAT: Organ bağışının Türkiye'de bu kadar az olmasının önündeki birinci sebep, bilgisizlik. Dinin ne dediği konusunda bilgileri yok. Bu da organ bağışının bu kadar az olmasına yol açıyor. Oysa, dini açıdan organ bağışının önünde herhangi bir engel yok. Burada önemli olan organ bağışında bulunacak kişinin sağlığıdır. Eğer canlı birinden alınıyorsa, insanın yaşam kalitesini aşağı çekmemek gerekir. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden alınacaksa, kuşkuya yer vermeyecek şekilde beyin ölümünün ne olduğu, nasıl gerçekleştiği insanlara anlatılmalıdır. Eğer bu anlatılırsa organ bağışının önünde dinen bir engel olmadığını insanlar çok daha kolay anlayabilirler ve organ bağışı yaygınlaşabilir. Çünkü, bu bağışlanan organlara bir gün gelir hepimizin ihtiyacı olabilir. Yöneten: Şerife ÜSTÜNER takvim |
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
ak_mavish bilgiler içinsağol ;)
|
Bir vaaz verdi 550 kişi organ bağışladı
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
"Bir insan ölüm eşiğine bile gelse, ölmüş bir insanın etini yiyemez. Domuzu yiyebilir ama insanı yiyemez. Oysa yese belki hayatı kurtulacak. Yine de yiyemez. Çünkü bir insanın uzuvları, hiçbir zaman bir başka insana helal değildir. Kan bağışı yapılabilir. Ama bir uzuv bağışlanamaz. İnsana ait bir uzuv yenilemez. Kullanılamaz. Organ bağışı bu nedenle caiz olamaz." Eve gelince internetten ölü insan etinin zaruret halinde yenmesi konusunu biraz araştırdım. Sonuç şöyleydi; Darda kalanın kanı helal olmayan, kendi kendine ölmüş insan eti yemesi Şafiîlerin en meşhur ve sahih görülen görüşüne ve Hanbelîlerden Ebü'l Hattab'a göre caizdir. Dayandıkları delil, darda kalanın ölü insanın etini yemesi hayat hakkının tanınmasına aykırı değildir. Mâlikî ve Zâhirîlere göre ise aç kalan ve açlıktan öleceğinden korkan kimsenin ölü insan eti yemesi caiz değildir. Mâlikîlerden ed-Düsûkî hâşiyesinde şöyle der: "İnsana gelince, ölü olsun diri olsun onu yemek caiz değildir. Darda kalan açlıktan ölse de bu böyledir" Zâhirîlerden İbn Hazm (ö. 456/1063) da aynı görüştedir. Hanbelîlerin çoğunluk görüşüne göre, ölü düşman askeri gibi kanı helal kimselerden ise, açlıktan öleceğinden korkan kimse onun etinden yiyebilir. Delil şudur: Öldürülmesi helâl olan kimsenin öldürüldükten sonra yenmesi de zarûret halinde helâ) olur. Kendi kendine ölmesi de aynı hükme tabidir. Fakat kişi hayatında iken kanı helal olanlardan değilse, ölümünden sonra onun etini yemek de helâl olmaz. Nitekim hadiste; "Ölünün kemiğini kırmak dirinin kemiğini kırmak gibidir" buyurulmuştur. Böyle bir kimseyi öldürmek nasıl haramsa ölünce etini yemek de aynı hükme tabi olmalıdır. |
Afedersiniz ama, bir insanın acılarını dindirmeye sebep olmak..
Çok büyük bir lütuf.. Uygun değildir diyenler büyük bir hakka giriyorlar.. Bir karaciğeri bir böbreği yıllarca hasretle bekleyen insanları görmüşler mi? Ya sabır.. |
Hızımı alamıyorum, çok sinirlendim.
İnsanlar dini neden böyle engel olarak "aaa onu yapamazsınız günahh aaa bunu söyleyemezsiniz günaah" tarzında yorumlamaktan ayrı bir haz alıyorlar merak ediyorum. Hayır bir kısım insanın, hocanın nedense dinle korkutmaktan zevk aldığını görüyorum. Bu belki biraz da "kral çıplak" diyebilmek meselesi.. Bazı hocaları,samimi olanları, işin içine egosunu karıştırmadan yorumlayanları tenzih ederim.. Belki onlarda haklılar, hadisler ya da hadis adı altındaki hurafeler ellerini bağlıyor. Ama böyle bir şeye günahtır, helal değildir, caiz değildir gibi bir fetvayı nasıl diyebiliyorlar. Dilimin ucuna gelen cümleyi ısırıyorum, söylemeyeceğim ama Allah korusun bir organa muhtaç kaldıklarında ANLARLAR!!! |
Alıntı:
|
Ben bu tür konular hakkında yorum yapmaktan daha doğrusu gerçek olanı net olarak bilmeden konuşmaktan ve yorum yapmaktan ALLAH c.c a sığınırım tam olarak doğruyu bilmediğim içinde bir yorum yapmıyorum fakat Kuran-ı kerim,in türkçe mealini elimden geldiği kadar çok okumaya gayret ediyorum Hz. Ali (a.s),ın bir sözü var, Ben atımın semerini kaybetsem Kuran-ı kerim,den onu bulurum diye. Çok mana ve anlam yatıyor bu sözlerde anlayabilen için. Benim kanaatim ya Kuran-ı kerimi okuyun yada gerçek bir fıkıh hocasına sorun. ALLAH c.c sığınarak söylüyorumki yanılıyor veya yanlış hatırlıyor isem. Kuran-ı kerim,de insanın bir insan ölüsünü ve mındar hayvan etini kararınca yemesi helal kılınmıştır çok zor durumda kalırsa şayet 1 veya 2 ufak lokma kadar...
|
All times are GMT +3. The time now is 18:35. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025