![]() |
Sizce ""Cennet"" bi ödül müdür?yoksa bi hedef midir?
arkadaşlar size göre nasıl acaba?? Sizin için Cennet bir hedef midir? yoksa Cennet bir ödül müdür? |
Talip olacağımız şeyin sadece Allahın rızası olması gerekir. Onun adına yaptığımız onun vaaz ettiği şeylere teslim olmak yaratılmanın karşılığıdır. Dünya hayatını ikame ederken her tür şeytani nefsi hayhuylara rağmen yıkılmadan kendi rızasına ulaşmak tek rotamızdır. Mükemmel olmak mümkün olmasada bu yoldaki gayretlerin sonucu olarak mevlamızın bizi cennet ile ödüllendirilmesi zaten teslimiyetlerin son noktasıdır. Asıl niyetin cennet için değilde onun rızası için olursa bu kutlu yolda şaşmalar kaymalar minumuma inerek cennet ile şereflenmek eksenimiz olması gerekir.
|
Esasında bu soru bazen benim de aklıma geliyor.
Yani salt cenneti kazanmak için çalışmak ne kadar doğru bunu merak ediyorum açıkçası.. Bunula beraber, öncelikli hedefimizin, amacımızın sadece ve de sadece Allah rızası olması gerektiği söyleniyor ki öyle de olmalı bana göre.. Ben de böyle düşünüyorum. Zira, Allah'ın rızasını kazanmak, O'nun sevgisine layık olabilmek, belki şuan bizim idrak noktasında pek de havsalamızın alabileceği bir şey olmayabilir. Çünkü baktığımız zaman cennet, bütün maddi güzellikleri içerisinde barındırması hasebiyle insana daha cazip gelebiliyor belki de.. Ancak bir miktar perde arkasına bakabildiğimiz takdirde, Allah'ın rızasını kazanmak, O'nu inşaAllah görebilmek payesi esas hedef noktasına koyulduğu takdirde, o ibadet hazzına daha iyi varılacaktır (inşaAllah).. Özetle, ibadetlerimizin salih olabilmesi için, cenneti isteriz o bizim için bir ödüldür ama hedefimiz amacımız sadece ve sadece Allah rızası olmalı. Niyetimiz hep bu yönde olmalı.. Bu şekilde makbul ameller dünyasındaki yerimizi inşaAllah alabileceğimizi düşünüyorum. |
Alıntı:
|
Bizim amacımız hep rızayı ilahi olmalı ki bu doğrultuda bir yaşam sürdürdüğümüz takdirde cennet kaçınılmaz bir ödül olacaktır.Fakat günümüz itibari ile bunu söylemek pek mümkün değil.Zira sadece namazını kılanların çoğu bile neden namaz kıldığını bilmez.Toplum her köşesi ile taklidi iman kokuyor.Taklidi iman yaşıyoruz.Böyle bir vaziyette insanların amacı sadece cennet oluyor.Olaya pragmatist yaklaşıyorlar.Bir şiir vardı şuan da aklıma gelmiyor ama şöyle bir manaya geliyordu ;
"Cennet olmasaydı kim iman ederdi." Evet düşünüyorum bende arada sırada galiba çok az kişi iman ederdi.Fakat buna rağmen ALLAH kabul buyuruyor.Buda onun rahmetinin ve merhametinin göstergesi. Tüm ümmetin tahkiki iman yaşaması ümidiyle... |
Risal kültürü ile bakışı renklendirdiniz kardeşim. :) Ana gaye rıza olsada onu süsleyen motive eden cennet kavramı birbirini tamamlıyor. Teşekkürler yorum güzeldi.
|
Alıntı:
Ben teşekkür ederim yorumun güzeldi.Sen ve feride ablayı okuyunca bana da yazma ilhamı geldi.:gül: |
Alıntı:
Şahsi düşüncem, bizler cennet'ten çok cehennem ateşini düşünüyoruz. Belki de öncelikli hedef, cennet değil, cehennem ateşinden kurtulmak. |
Valla onu bunu bilmem de cennet biletini alcakmıyız ben ona bakarım ;D
Cehenemde yerim varsa yerimi ona verebilirim hem herkes güneşlenmeyi sever dünyada olmadı bari öteki tarafta güneşlenin cennette güneşte yokmuş :w: |
Alıntı:
Zaten birini seçmen ikisini de seçmen anlamına geliyor. Bence sorun hangi seçeneği seçtiğimizde değil. Sorun Rızayı ilahi eksenli dönmememiz. Düşünce ve Aktivitelerimizin pragmatist oluşu ve temelinde ilahi rızanın yatmıyor olması. |
Sonu ödül olan bir hedeftir...
|
Alıntı:
ALLAH razı olsun.. |
Soru
İbadet niçin yapılır. Cennet vaad edilmeseydi ve cehennemle korkutulmasaydık ibadet eder miydik? Cevap: Değerli Kardeşimiz; İbadet insanın Rabbisine karşı verdiği nimetlere bir teşekkür mukabilindendir. Cennet veya Cehennem olsun veya olmasın insan bunu yerine getrmesi gerektiği bilincinde olmalıdır. İbadeti yapmamızın sebebi Allahın emri olduğu içindir. Yoksa Cennete gitmek için veya Cehennemden kurtulmak için ibadet edilmez. Her mümin bilir ki ben Allah için namaz kılmaktayım. Bu inançla günde beş defa rabbinin huzuruna çıkmaktadır. Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadesi konumuza açıklık getirecektir. "Gözümde ne Cennet sevdası ve ne Cehennem korkusu." İnsan sırf rızai ilahi için namaz kılmasına rağmen teşvik olması için niyetinde cennet olması onun ibadetine bir zarar vermese de ihlasına zarar verebilir. Allahın emrini her şeyin üstünde bilmek ibadetin sevgisini kalbimize yerleştirecektir. Yüce Allah Kur'an–ı Kerim'de: "Cin ve insi, (ille–i gâiye olarak Beni bilsin, irfanıma ersin ve) kulluk yapsınlar diye yarattım."(Zâriyât, 51/56) buyuruyor. Her iş ve hareketin bir finalitesi vardır. Bu kevn ü mekânın yaratılması, düzene konması da, insan ve cinlere "Allah'a kulluk" teklifinin getirilmesi içindir. Şuuru ve iradesi olan herkes Allah'ı bilecek ve O'na kulluk yapacaktır. Bu, Allah'ın eşya ve hâdiseleri yaratmasındaki –tabir caizse– ilâhî maksattır. İbadet, Cenâb–ı Hakk'ın emirlerini yerine getirip yaşama ve kulluk sorumluluklarını temsil etme mânâlarına gelir. Ubûdiyet ise, kul olma şuuru içinde bulunma şeklinde yorumlanmıştır. İbâdetin şer'î mânâsı; hâlis bir niyetle, sevap beklemek üzere, Allah'a yakın olmayı düşünerek yapılan tâat demektir. İbadet dediğimiz zaman, hem tâat hem de kurbet, yani Allah'a yaklaşma mânâsı bunun içinde düşünülür. Cin ve insanların yalnızca Allah'a ibadet için yaratıldığını düşünürsek, kısaca; Allah'ın emrettiği şeylerin bütününü yerine getirmenin ibadet etmek demek olduğunu söyleyebiliriz. Halk arasında yaygın bir anlayışa göre ibadet; namaz, oruç, zekât ve hacdan ibarettir. Böyle bir kabul hiç şüphesiz sahihtir. Ancak şeklen ve sayı olarak ibadetin böylesine daraltılması, kavrayış açısından bir kısırlığa yol açar. Gerçekte İslâm'ın şartları olarak saydığımız beş temel esas, ibadetin bir özeti veya temel esasları olarak kabul edilebilir. Onları açıp yaydığımız ve diğer ibadet şekillerini de nazara aldığımız zaman bütün bir İslâm Dini'nin tüm görkemiyle ortaya çıktığını görürüz. İnsanın bütün benliğiyle, bütün duygularıyla, iç ve dış bütün havassıyla, fikrî melekeleri, kafası ve lisanıyla Allah'a yönelmekten ibaret olan ibadet, sistemli bir hareket tarzıdır. Bu mânâya geldiği için de ibadetin "tapmak–tapınmak" şeklinde tabir ve tercüme edilmesine imkân yoktur. Tapmak ve tapınmak; basit bir yöneliş, gerçek şuur ve niyetten yoksun ve sistemsiz yapılan hareket veya hareketlerden ibarettir. Putperestlerin Allah'tan başka ilâh, mabûd ve Allah ile aralarında aracı kabul ettikleri canlı–cansız varlıklara, nesnelere perestişine, onların önünde eğilmesine dilimizde tapınma ve tapma dense bile, katiyen ibadet denemez. Çünkü o, Zât–ı Ecell–i A'lâ'ya hastır. Evet, ibadet sadece O'na yapılır. [...] Devamı Sorularla İslamiyet |
Alıntı:
Belki de bunun bir sonucu olarak insanlarımız Cennetten çok cehennem ateşini düşünüyorlar. |
Alıntı:
|
ödül bir neticedir..
hedef ise bir amaçtır... efendimiz a.s.v. 'allahtan cenneti isterken firdevsi isteyin '' diyor öyleyse istemek cenneti bir hedef yapabilir... evet baş hedef Allah rızası olmalı ama bunun yanında cennette bir hedef olabilir.. bence... |
Önemli olan Allah Rızasıdır. Yoksa cennet o kadar da mühim değil.
|
Cennet bir hedef değil ödüldür.
Her ne kadar Firdevs in arzulanması istenmişse de bu amellerimizle elde edebileceğimiz netice olamaz....dolayısıyla öyle hedef değildir Rızadan maada hedef olamaz...........Ödül değildir kesb ile nail olunamaz.. Lütfunda hoş kahrında derken bu manayı yakalayabiliriz........... Rabbim rızasına erenleri cemali ile müşerref kılacağı zaman lütfuyla cennete koyar ve oradan Cemali ile müşerref kılar........... |
Alıntı:
|
Eğer kavramlar bizim dünyevi kavramlarımızla konuşulacaksa ödül ve hedef kavramları amel ve cennet manalarını ifade etmemizi zorlaştırır.Zira biz sınırlı havsalamızla izaha çalışırız onları..........
Biz hep alışmışızdır bir şey i hedef seçmeye ve ulaşınca haz veren şeylerin ödüllendirilmesine.Bazen de sadec o haz için yaparız o gayreti ; çünkü muhakkaktır alınacağı ama............. Amel dediğiniz şeyin kabulu neticeye ulaştırması veya istendiği gibi olduğu muhakkak bilinemez........ O yüzden biz cenneti ne hedef seçebilir ne de ödül olarak almayı muhakkak biliriz...... O lütf ederse müşerref oluruz.Diyemeyiz bu kadar şey yaptım,verilmeli bana cennet; bilemezsiniz kabul oldumu rızası oldumu............ |
Alıntı:
ama kur'anı kerimde Rabbimiz neden bize vaatlerde bulunsun ki öyleyse... insanın hedefinde Allah rızası olarak takvalı olmaya karar verdiği gibi hedefinde cennet olarakda takvalı olmaya gayret edebilir... zira rabbimiz cennet vadediyor onlara mesela.... |
Alıntı:
Cennet anlayışına karşı sanki yakınmışız gibi heyecanlar var. Büyüklerimizde ve halkımızda daha doğrusu bizlerde bile kazanmışlık edası yokmu aslında bu kadar kendine güvenen ve hayatın seyrine teslim olan bedenler için bu korkuların olması bir manada güzel.:) |
Alıntı:
Müjdat hocam yine bellekleri zorlayan bir yorum. Birgün risale adabına uygun düşünebilecekmiyim diye meraklanmıyor değilim. |
Vaad Vaid Allah için hulf kabul etmez..............
Şu kadarı varki biz cinler ve insanlar İbadet etmek için yaratılmışızdır, cenneti elde etmek veya cehennem azabından azad olma ödülü için bir ömür geçirmeyiz...........Ama Allah vaad eder ve verir, Vaid eder cezalandırır........ Ama izahla bu iş çok sürer, demek istediğimiz hedef ve ödül kavramları farklı manaları ifade ediyor çünkü hedfleyen ve ödül almak isteyen ile hedefe bir mükafat olrak ödülllendiren farkı.........Biri yaratılan biri Yaratan..............onların arasını ortak kavramda bulundurmak zor........... Benzer kümeler içerisine elma ve armutu koyamadığımız gibi nihayetine erdirmek istediğimi şeyler kul için başka Allah için başka yönüyle ele alınmalı................. |
Alıntı:
|
Alıntı:
:) Allah razı olsun haklısınız...iki kavramda farklı zaviyelerden bakılacak kavramlar... |
Alıntı:
Bence cennet bir hedef olamaz.Çünkü ne yaparsam yapayım ulaşamayacağım bir hedef belirlemek tamamen insan fıtratına aykırıdır.Sonunda hedefine ulaşamayacağını bile bile çalışan bir insan şahsen görmedim.Burada demek istediğim cenneti ne yaparsak yapalım alamayacağımız için hedef belirlemek olmaz.Zira hayatımız boyunca başımızı secdeden kaldırmasak dahi amelimiz bizi cennetle şereflendirecek düzeye gelemez.Bizi cennetle şereflendirme işi Rab'bin bizi merhamet sıfatıyla yargılamasında gerçekleşiyor. Hedef Mevlanın Rızası. Ulaşılınca Mevlanın ödülü ise Cennet. Cenneti hedef belirlemek cennet için çalışmak olur. |
Muhammet kardeşim yanıma geldiğinizde bu konuyu Müjdat hocam ile canlı canlı istişare yaparız . Nasıl olsa ortak noktalarınız çok.. :) Neyse sohbete dönmesin nun gelir siler şimdi haklı olarak. Bu yazıyı görmedin say..
|
Alıntı:
Abi Müjdat abimiz de bilecikte mi ikamet ediyor?:) Öyle ise çok güzel.Bir taşta üç kuş vurmuş olacağım.:) |
Nun geldikten sonra karar onun dilerse siler ama bana bu kulvarda pek soru zorma sonra benide fişleyecekler.:)
Evet kendisi yakın dostumuz. Geldiğinde hepsini birde gösterecem sana.:) |
Hedefteki ödüldür... :)
|
bu mevzu kişinin derecesine ve bakış açısana göre farklılıklar arz edebilir...
mesela benim gibi ham bir ruh için cehhenem çukurundan bir çukurda yanmaktansa yok olmayı yeğlemek ödülken. yunus emre bu mevzuda şöyle der...: Cennet cennet dedikleri, Birkaç köşkle birkaç huri, isteyene ver onları, Bana seni gerek seni... mesela ebu bekir (ra) şöyle demişrtir..: Ya Rabbi vücûdumu o kadar büyüt ki, cehennemi ben doldurayım. Oraya bir başkası girmesin..” bir başka misal ise üstad bediüzzamandan o da şöyle demiştir..: Ben Milletimizin îman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Milletimizin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur. baştada dediğim gibi bu kişiye göre değişebilir...o yüzden bizim hedefimiz riza-i ilahi olmalıdır... bununla ilgili bir kıssa: MUSA A.S Tur dağına giderken bir adam yolunu kesmiş ve ya Musa Rabbine sor ben cehennemlik miyim yoksa cennetlik miyim musa a.s peki der ve yoluna devam eder Turda rabbiyle konuşur adamın sorusunu unutur fakat herşeyi hesapsızca bilen Allah EY MUSA BANA BİR SORUN YOK MU DER MUSA A.S hatırlar ve adamın sorusunu sorar cevabını alır yola çıkar adam Musa a.s görünce ya MUSA Rabbin ne dedi der M usa a.s rabbim dedi ki " ey MUSA O KULUMA SÖYLE"demesiyle adam sözünü keser ve EY MUSA DUR GERİSİNİ SÖYLEME RABBİN BANA KULUM DEDİ Mİ MUSA A.S evet der adam söyleme gerisini bilmesemde olur o bana KULUM dedi ya bu bana yeter der ve musa a.s Allah'dan haber gelir-EY MUSA SÖYLE O KULUMA ONU AFFETTİM DER... rabbim bizleri kullarından eylesin... |
Abi soruya o güzide insanların manidar cevapları ile katmış olduğun renklilikten ve önümüze çok farklı bir zaviye sunmandan ötürü teşekkür ediyorum.
|
evet cennet bir ödüldür. ama asıl hedef o cennetin sahibini görmektir, yani her ikiside. hedefimizden şaşmaz ve Rabbimizin rızasını kazanırsak yaradan bunu ödülsüz bırakmıcaktır inşahttp://www.sevgiplatformu.info/images/smilies/allah.gif.. |
Hedef için ortaya konulan ödüldür :)
|
Rıza dairesinde kalmanın sonuçudur.
|
[QUOTE=Adem Etyemez;804445]bu mevzu kişinin derecesine ve bakış açısana göre farklılıklar arz edebilir...
mesela benim gibi ham bir ruh için cehhenem çukurundan bir çukurda yanmaktansa yok olmayı yeğlemek ödülken. Üstadım Ebedi cehennem herzaman yok olmaktan ileridir.......Sürc-ü lisan ettiniz sanırım......... Üstad Nursinin bu manayı te'yid eden bir çok ifadeleri ve kıssası var................ |
[QUOTE=Akl-ı Selim;804930][QUOTE=Adem Etyemez;804445]bu mevzu kişinin derecesine ve bakış açısana göre farklılıklar arz edebilir...
mesela benim gibi ham bir ruh için cehhenem çukurundan bir çukurda yanmaktansa yok olmayı yeğlemek ödülken. Üstadım Ebedi cehennem herzaman yok olmaktan ileridir.......Sürc-ü lisan ettiniz sanırım......... Üstad Nursinin bu manayı te'yid eden bir çok ifadeleri ve kıssası var................ nebe suresinii 40 ayetinde şöyle diyor : Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: "Keşke toprak olsaydım!" diyecektir. hamdosun inkarcı değiliz lakin halimizde müslümanlık hali değil ona binaen yazılmış bir yorum.. zira hasanı basri hz.basralılara şöyle demiştir..(kulaklara küpe olacak bir söz) “Vallahi, yetmiş Bedir’liye yetiştim, çoğu kez giydikleri sof idi. Eğer siz onları görseydiniz deli sanırdınız. Onlar da sizin iyilerinizi görselerdi, ‘Bunların ahirette bir nasibi yok’ derlerdi. Kötülerinizi görselerdi, ‘Bunlar hesap gününe inanmıyorlar’ derlerdi.” toprak olmayı yeğlemekle yerine yok olmayı yeğlerim diye yazmışım o anki ruh halimin yansımasıı olarak. rabbim bizleri o ayette belirtilen ve sözde geçen nasipsizlerden eylemsin.. teşekkürler hocam... |
All times are GMT +3. The time now is 16:25. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025