Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Haberler (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=120)
-   -   Devlet İmralı’da masaya oturdu (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=137458)

Asi_isyankar 09-23-2010 18:39

Devlet İmralı’da masaya oturdu
 
Ankara kulislerine göre, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT,
Genelkurmay ve Jandarma’dan üst düzey yetkililer,
PKK lideriyle nitelikli görüşmelere başladı


http://taraf.com.tr/fotoraflar/devle...rdu_4335_b.jpg

Kürt sorununa çözüm arayan devletin, İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’la bazı bakanlıklar ve kurumlardan üst düzey yetkililerin “nitelikli görüşmeler” yaptığı belirtiliyor. Ankara kulislerine göre, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’ndan istihbarat uzmanı yetkin isimler bir süredir Öcalan’la temas halindeler. Taraf’a konuşan kaynaklar, Öcalan ile görüşmelerin artık nitelik değiştirdiğini ve bu temasların salt ateşkesin sağlanması ya da uzatılması üzerine yoğunlaşmadığını dile getiriyorlar. Aynı kaynaklara göre, devlet katında yetkili üst düzey isimler, Öcalan ile PKK’nın silahları bırakması, af koşullarının neler olabileceği, anadilde eğitim gibi nitelikli müzakereler yapıyorlar.


Balıkçı da söylüyor zaten

Ankara’da yetkin bir kaynak Taraf’a şu değerlendirmeyi yaptı: “Günümüze kadar ara ara ateşkes ilanı ile süren bir süreç var. Bütün bunların hepsinin aşamalarında Öcalan ile görüşmeler oldu. Sizin ‘Balıkçı devlet’ söylüyor zaten. Şimdi daha nitelikli olduğu anlaşılan Öcalan ile görüşmelerin sağlıklı bir duruma evrilmesi için siyasetin, Meclis’in, sivil toplumun etkili âkil insanların hep bir bütün olarak devreye girmesi lazım. Başka türlü sağlıklı bir gelişme mümkün değildir.”


Hükümet DTK’yı sindirmeli

Öcalan ile görüşmelerin nitelikli hale geldiği Ankara kulislerinde konuşulurken, hükümetin Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un eşbaşkanlığında kurulan ve 600’e yakın sivil toplum örgütünü temsil eden Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ile görüşmeye yanaşmamasının barış sürecine zarar verdiği savunuluyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt aydını, Öcalan ile görüşmelerin sağlıklı bir duruma evrilmesi için DTK’nın da dışlanmaması gerektiğini belirtiyor.
Aynı kaynağa göre, “Yukarıda bahsedilen bütünlüğün sağlanmasını sindiremeyenler, tahammül edemeyenler, onu anlamayanlar var. Bu bakış açısına hükümet sahip. DTK’nin dışlanmaması gerekiyor. Bu Kürt halkını, BDP’yi dışlamak anlamına geliyor. DTK, çok geniş bir şemsiyedir, sivil toplumu temsil eder. DTK 600’ü aşkın sivil toplumu temsil ediyor. Böyle bir anlayış kabul edilemez.”


Batılı kaynakların öngörüsü

Her ne kadar Öcalan ile temasın, müzakere niteliğine büründüğü savlansa da olası bir barış ümidinin uzun yıllar alabileceğine de dikkat çekiliyor. Ancak Batılı diplomatik kaynaklar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması ile birlikte kendini daha güçlü hissedeceğini ve şimdi başlayan diyalog sürecinin somut adımlarla olgunlaşacağını belirtiyorlar.


Kaplan: 99’dan beri görüşülüyor

Öte yandan BDP Şırnak Milletvekili ve geçmişte Öcalan’ın avukatlığını da yapan Hasip Kaplan önceki gün NTV’ye yaptığı açıklamada, “Öcalan devletle yıllardır görüşüyor” demişti. Devletin 1999’dan bu yana İmralı ile görüştüğünü belirten Kaplan, Öcalan’ın, o dönem, “Savaş buraya kadardı. Bundan sonra demokratik çözüm” dediğini aktarmıştı.


LALE KEMAL/ANKARA - Istanbul - 23.09.2010- Taraf

Özgür Çağrı 09-23-2010 18:44

Halklarımız ve memleketimiz için hayırlısı olsun.

Asi_isyankar 09-23-2010 18:47

İşbirliği havası var
 
İşbirliği havası var

http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaber..._mf834110.Jpeg


PKK’nın bir hafta uzattığı eylemsizlik kararıyla birlikte, devlet yetkililerinin Abdullah Öcalan’la son dönemde sıkça yaptığı görüşmelerin içeriği, yeniden gündemin ilk sırasına yerleşti. Bunun, terörle mücadelenin doğal bir parçası olduğuna kuşku yok. Ancak, “ne konuşuluyor” sorusunun yanıtı çok önemli.
Dün, konuyu 41 yılını Milli İstihbarat Teşkilatı’nın en kritik noktalarında geçiren eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’le konuştuk. Öneş, özellikle Diyarbakır Bölge Başkanlığı yaptığı 1989-1991 yılları arasında Kürt sorunuyla çok yakından ilgilendi.

Sönmez Köksal’ın MİT Müsteşarlığı’na gelmesinin ardından İstihbarat Başkanı oldu. 2000’de İstihbarattan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı’na terfi etti. Emekliye ayrıldığı 2005’e kadar yaşanan süreçte Kürt sorunu odaklı temasların en önemli tanıklarından. Öneş’in sorularıma verdiği yanıtlar özetle şöyle:

2005’e kadar askerde
Öcalan’la görüşme sürecini üçe ayırırsak, yakalandığı dönemde etkin güç asker. Sonra sivil otorite de katılıyor. Son dönemde MİT ağırlıklı. Bu bölümleme doğru mu?
Öneş: 2005 yılına kadar İmralı’da askerin kesin kontrolü olduğu tereddüt götürmüyor. 2005, 2006’dan itibaren bir sivil kontrolün geliştiğini, sivil istihbaratın daha fazla devreye girdiğini söyleyebiliriz ki, Kuzey Irak Kürtleri ile ilişkilerin gelişmesi, silah bıraktırılması arayışları içinde istihbarat teşkilatının rolü daha fazla.
Bu doğal bir süreçti de 2005’e kadar geç mi kalındı, sivil inisiyatif açısından konjonktür mü uygun değildi?
Öneş: Burada eleştirilmesi gereken husus, kapsamlı bir proje üzerinden, tüm kurumların, ahengiyle hedefe ulaşıp ulaşılmadığı meselesi. Bu konuda bizde eksiklik var. Bu mesele demokratikleşme süreci ile birlikte çözülecek bir meseledir.

Silahların bıraktırılması için ayrı ancak paralel giden bir proje lazım. Çünkü, teröristin tabanını silahtan tecrit edip, demokratik süreç içerisine sokacak siyasi bir çabaya gerek duyuluyor. Bunun siyasi iktidar, siyaset ve toplum bakımından kabullenildiğini görüyoruz. Maalesef geç kalınmış bir süreç üzerinden başlamak zorunda kaldık, zaman kaybettik.
“Öcalan’la, yakalandıktan hemen sonraki süreçte yapılan görüşmeler sadece örgütü çözmeye dönüktü” yorumu doğru mu?
Öneş: Paralel bir demokratikleşme projesi hayatta olmadığı, meseleye dar çerçeveli bir güvenlik konsepti içinde yaklaşıldığı için.
Son dönemde ise “örgütün siyasal mücadelesinde müzakereye dönüştü” yorumları var.
Öneş: Demokratik açılım ve Türkiye’nin yeniden yapılanması şeklinde gelişen bir süreç başladı. Buna karşı Öcalan’la yapılan görüşmelerde; dağdakilerin indirilmesi ve demokratik süreç içinde çözüm yollarının açılması... Tabi dağdakinin bazı talepleri var. Mesele, Türkiye’nin demokratik ihtiyaçları çerçevesinde toplumun desteğini alıp silahların bıraktırılmasıdır. Ve sonra da belki bana göre olması gereken bir affın ortaya çıkabileceği meselesidir.
Öcalan’la görüşmelerin yarı-resmi bir müzakereye dönüştüğü yolundaki eleştirilere ne diyorsunuz?
Öneş: Görüşmeler devletin ihtiyaçları için yapılıyor. Bunların amaca hizmet edip etmemesi önemli ki, ben Öcalan’ın son açıklamalarında çok değişik bir durum gözledim. Olumlu görüşmeler olarak belirtiyor ilk defa. İlk defa PKK’yı da son patlama olayı nedeniyle eleştirel bir tavır içine giriyor. Ve sanki ateşkes sürecine devamlılık sürecine kalıcılık kazandırma gibi bir bakışı var izlenimini edindim.
O zaman son görüşmeler daha çok mu hedefini buldu?
Öneş: Daha nitelikli buluyorum. Çünkü anlaşıldı ki bu mesele çok kapsamlı. Siyasi, sosyal, hukuki bir mesele. Bir yapı içinde bakılarak adımlar atılıyor gibi geliyor bana. Görüşme yaparken taraflardan biri müzakere diye algılar, diğeri görüşme der. Kelimelere takılmamak gerekiyor.

‘İşbirliği’ yapılıyor
“Devlet ve Öcalan, sorunun çözümü için birbirlerini kullanıyorlar” mı diyeceğiz, bu görüşmeler çerçevesinde?
Öneş: Söylediğim çerçevede, çözüme kilitlenen bir barış projesi çerçevesinde yaklaşılıyorsa soruna, “kullanma” tabirini kullanmam. Onun yerine ‘çözüm için işbirliği yapma’ derim ve ‘talepleri ortak noktada bütünleştirme’ derim.
“Devletle İmralı işbirliği yapıyor” diyebilir miyiz yani?
Öneş: Çözüme kilitlenmiş, barışa kilitlenmiş işbirliği var.
Şu andaki manzara böyle mi?
Öneş: Böyle olmasını temenni ediyorum. Çözümün anahtarlarından en önemlisi olarak görüyorum. Bir işbirliği havası görüyorum. Çünkü kaçınılmaz şekilde Türkiye dinamikleri de bunu zorluyor. Özellikle son referandum sonuçları da gösterdi. Boykot kararı veren güneydoğulu kesimin içindeki insanlarımızın da aynı talep içinde olduğunu sanıyorum.
Diğer ülkelerdeki örnekler tartışılıyor.
Öneş: İrlanda, İspanya örneği budur. Tony Blair, ‘Çözüm olacaksa şeytanla bile konuşurum’ diyerek adımlarını attı ve İrlanda meselesini çözdü.

Serpil Çevikcan - Milliyet...

Ukbâ 09-24-2010 10:10

Laik cevre bile bu gelişmeler üzerinden pek siyaset yapamaz oldu. Onlar için kanın durması değilde , daha çok istedikleri olurda ülke bölünür doğu halkının sandıktaki etkisi pasifize olur. Koca bir Türkiye den oy almak onlar için hayal dolayısı ile bu hayalleri taşıdıkları için çok mutlular.

Ama ülkenin bölünmesi mümkün değildir. Geçmişte de yaşanılan şeylerin şimdi göz önünde yaşanması bir değişikliğin değil karşı tarafın samimiyetleri teammüleri değiştirecek olan şeydir .

Akl-ı Selim 09-24-2010 10:59

Meseleye bakış açımız bu konuda farklı yorumlar çıkarmaya bizi müsait kılacaktır.
Nedenine gelince Terör belası bu milletin başına musallat olmaya başladığı ilk yıllardan bu yana elbetteki lider takımla devlet farklı kurum ve şahısları ile mutlaka bir görüşme yapmıştır.
Bunu inkar etmek pek kar- akıl değildir.

Peki bu gün adına görüşme, işbirliği, müzakere, her ne derseniz deyin neden bu kadar önemli oldu.Meselenin can alıcı noktası da bu zaten .İlk dönem terör olayları bu milletin tüm siyasi partilerinin vicdanlarına hançer saplıyor ve çözüm aranıyorken -her ne kadar operasyonlarla olsada- bu gün maalesef bir terör olayo herkesin vicdanında aynı eseri icra etmiyor.
Yanılmaktan yanlış anlaşılmaktan korkmasam memnun olanlar var derdim ...öyle bir vehamet var ortada........
Neden böyle sorusunun cevabı çok şıktan seçmeli bir soru hüviyetinde,Biri size derki siyasi rant burada; Biriside der ki artık etnik milliyetçilik yine hortladı; bir başkası der ki artık tahammülümüz kalmadı; Bir diğeri derki yıllarca bekledik bize hakkımızı vermediniz
Ve daha neler neler...........
Bu görüşmeler dün oldu bugün de farklı boyutlarıyla var.Ama bunu bir pazarlık gibi görmek veyahut devletin yanlış adımlarını meşrulaştırmak elbetteki doğru değil.

Bebek katilinin muhatab alınması denilince tabiki insanımızın içi sızlıyor.Ama basit bir cinayetin bile katili ,şuç işleyişi sabit iken bağlantıları ve nedeni için bir sorgulama yapılmakta; Peki bunca yıldır sırtımızın kamburu benimzin kanserli uzvu olan terör belasının elebaşısının niyetinin sorgulanmasına neden pazarlık yakıştırması yapılıyorda Devlet hesap soruyor denilmiyor.Şunu dediğinizi duyar gibiyim Devlet hesap sormuyor da ondan........Evet devlet hesap sormalı yol haritası değil..................

Aracıların tumumu ise içler acısı......Öcalandan dahi cani daha cüretkar bir Bdp.....Bu nedir yaratan aşkına............
İnanın öcalandan daha tehlikelidir Bdp nin söylemleriKannatım Öcalan kokuşmuş emellerinin aracı..Sanıyormusunuz ki öcalan dışarı çıksa bir etkisi kalacak .....Hayır Bdp liler rantın peşinde..............
Hükümet işini doğrudan İmralıda bu güne kadar çözmeliydi...........Devlat işini bira<z daha zorlaştırmadan bu konuyu kendi iç dinamnikleriyle çözme becerisini bu millete göstermeli yoksa derin rahnelerin açılmaası kaçınılmaz olacak................

Ukbâ 09-24-2010 11:11

[QUOTE=Akl-ı Selim;808662]Meseleye bakış açımız bu konuda farklı yorumlar çıkarmaya bizi müsait kılacaktır.
Nedenine gelince Terör belası bu milletin başına musallat olmaya başladığı ilk yıllardan bu yana elbetteki lider takımla devlet farklı kurum ve şahısları ile mutlaka bir görüşme yapmıştır.
Bunu inkar etmek pek kar- akıl değildir.

Peki bu gün adına görüşme, işbirliği, müzakere, her ne derseniz deyin neden bu kadar önemli oldu.Meselenin can alıcı noktası da bu zaten .İlk dönem terör olayları bu milletin tüm siyasi partilerinin vicdanlarına hançer saplıyor ve çözüm aranıyorken -her ne kadar operasyonlarla olsada- bu gün maalesef bir terör olayo herkesin vicdanında aynı eseri icra etmiyor.
Yanılmaktan yanlış anlaşılmaktan korkmasam memnun olanlar var derdim ...öyle bir vehamet var ortada........
Neden böyle sorusunun cevabı çok şıktan seçmeli bir soru hüviyetinde,Biri size derki siyasi rant burada; Biriside der ki artık etnik milliyetçilik yine hortladı; bir başkası der ki artık tahammülümüz kalmadı; Bir diğeri derki yıllarca bekledik bize hakkımızı vermediniz
Ve daha neler neler...........
Bu görüşmeler dün oldu bugün de farklı boyutlarıyla var.Ama bunu bir pazarlık gibi görmek veyahut devletin yanlış adımlarını meşrulaştırmak elbetteki doğru değil.

Bebek katilinin muhatab alınması denilince tabiki insanımızın içi sızlıyor.Ama basit bir cinayetin bile katili ,şuç işleyişi sabit iken bağlantıları ve nedeni için bir sorgulama yapılmakta; Peki bunca yıldır sırtımızın kamburu benimzin kanserli uzvu olan terör belasının elebaşısının niyetinin sorgulanmasına neden pazarlık yakıştırması yapılıyorda Devlet hesap soruyor denilmiyor.Şunu dediğinizi duyar gibiyim Devlet hesap sormuyor da ondan........Evet devlet hesap sormalı yol haritası değil..................

Aracıların tumumu ise içler acısı......Öcalandan dahi cani daha cüretkar bir Bdp.....Bu nedir yaratan aşkına............
İnanın öcalandan daha tehlikelidir Bdp nin söylemleriKannatım Öcalan kokuşmuş emellerinin aracı..Sanıyormusunuz ki öcalan dışarı çıksa bir etkisi kalacak .....Hayır Bdp liler rantın peşinde..............
Hükümet işini doğrudan İmralıda bu güne kadar çözmeliydi...........Devlat işini bira<z daha zorlaştırmadan bu konuyu kendi iç dinamnikleriyle çözme becerisini bu millete göstermeli yoksa derin rahnelerin açılmaası kaçınılmaz olacak................[/QUOTE]

Duygularımıza en zirve hali ile tercüman olmuşsunuz. Hocam anlamadığım bir durum var. BDP 'nin siyasi alanını geniş tutmak pkk'nın dağdaki kadrosunu pasifize edermi.Abdullah Öçalan ile görüşme sağlanması pkk'nın gelecekteki eylemlerini bitirmesi anlamını taşırmı. Pkk eğer bir çok cevre tarafından kullanılıyorsa biz ülkemizde gözü o lan bütün cevreler ile masaya oturmak zorundamı kalacağız. Yani bu sorun diyalog yolu ile sonuça bağlanabilecekmi. Kendi iç dinamiklerimiz demişsiniz bunu biraz acarmısınız.

Akl-ı Selim 09-24-2010 11:28


Duygularımıza en zirve hali ile tercüman olmuşsunuz. Hocam anlamadığım bir durum var. BDP 'nin siyasi alanını geniş tutmak pkk'nın dağdaki kadrosunu pasifize edermi.Abdullah Öçalan ile görüşme sağlanması pkk'nın gelecekteki eylemlerini bitirmesi anlamını taşırmı. Pkk eğer bir çok cevre tarafından kullanılıyorsa biz ülkemizde gözü o lan bütün cevreler ile masaya oturmak zorundamı kalacağız. Yani bu sorun diyalog yolu ile sonuça bağlanabilecekmi. Kendi iç dinamiklerimiz demişsiniz bunu biraz acarmısınız.
[/QUOTE]

Bdp nin siyasi alanı zaten mevcut siyasi partilerin alanıyla eş değer de..........Dağ kadrosunun siyasetle pasifize edileceğini zannetmiyorum.Çünkü siyasi kanadın beklentileri dağ kadrosunun beklentileriyle aynı değil.Daha doğrusu dağ ve meclis arasında o kadr çok farklı gaye ile bu yapının içinde olanlar varki.Siz bir dağı bir meclisi birde halkı dinlerseniz bu çatlağı daha net görebilirsiniz.dış mihrakların bu konuda desteklerinin çekilmesi ve bataklığın kurutulması adına öcalana hesap sorulması daha önemli kanaati taşıyorum..........

Sorun diyalog ile değil .........Devletin gereğini yapması ile sonuçlanır ancak................Çünkü kimin ne istediği belli değil..Farklı çıkarların iç çatışması Geçitli saldırısında bir kez daha ortaya çıkmadı mı...........Neden Ahmet Türk gibi Güveercinler kanıdı diye bir söylem ortaya çıktı......söylenecek çok söz var ama ..............geniş bir taban lazım bunları anlatmaya ve anlamaya.............

manifesto 09-24-2010 11:33

Zor bir karar siyasi yansımaları olacaktır.Ancak bir pazarlık havası verilmemeli

Ukbâ 09-24-2010 11:50

Alıntı:

Akl-ı Selim Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808670)
Duygularımıza en zirve hali ile tercüman olmuşsunuz. Hocam anlamadığım bir durum var. BDP 'nin siyasi alanını geniş tutmak pkk'nın dağdaki kadrosunu pasifize edermi.Abdullah Öçalan ile görüşme sağlanması pkk'nın gelecekteki eylemlerini bitirmesi anlamını taşırmı. Pkk eğer bir çok cevre tarafından kullanılıyorsa biz ülkemizde gözü o lan bütün cevreler ile masaya oturmak zorundamı kalacağız. Yani bu sorun diyalog yolu ile sonuça bağlanabilecekmi. Kendi iç dinamiklerimiz demişsiniz bunu biraz acarmısınız.

Bdp nin siyasi alanı zaten mevcut siyasi partilerin alanıyla eş değer de..........Dağ kadrosunun siyasetle pasifize edileceğini zannetmiyorum.Çünkü siyasi kanadın beklentileri dağ kadrosunun beklentileriyle aynı değil.Daha doğrusu dağ ve meclis arasında o kadr çok farklı gaye ile bu yapının içinde olanlar varki.Siz bir dağı bir meclisi birde halkı dinlerseniz bu çatlağı daha net görebilirsiniz.dış mihrakların bu konuda desteklerinin çekilmesi ve bataklığın kurutulması adına öcalana hesap sorulması daha önemli kanaati taşıyorum..........

Sorun diyalog ile değil .........Devletin gereğini yapması ile sonuçlanır ancak................Çünkü kimin ne istediği belli değil..Farklı çıkarların iç çatışması Geçitli saldırısında bir kez daha ortaya çıkmadı mı...........Neden Ahmet Türk gibi Güveercinler kanıdı diye bir söylem ortaya çıktı......söylenecek çok söz var ama ..............geniş bir taban lazım bunları anlatmaya ve anlamaya.............[/QUOTE]

Kemalist refleksler ile donatılmış Anayasal düzenin BDP ve kapatılan diğer partiler üzerinde biraz baskılı değilmi. Her zaman ikilemde kalmışımdır siyasi kanadı kıstıran sistem sahipleri dağdakini güçlendirmiyormu. Dağdan inenlere karşı yüksek refleks gösteren indiği vakit hemen tutuklamalar yapan bir sistem siyaset alanını zaten daraltmıyor mu. Yani siyasi zeminin darlığı bunları dağa itiyor dememiz doğru olurmu olmazmı.

Devletin gereğini yapması gerekir demişsiniz nedir ki somut olarak ne yapması gerekir bu noktada. Benhurun dediği gibi siyasi bir karşılığı olacaktır demesi yolun cetrefilli olmasının karşılığdır. Siyasi bir parti için heleki önümüzde genel secimler varken ak parti iktidarı böyle bir ağırlığın altına elini atabilecekmidir. Atarsa diğer partiler tarafından istismar edecektir atmassa yine muhattap alınmıyoruz secimlere kadar etrafı kana bulayacak olmaları arasında nasıl bir çözüm bulunabilir.

Ukbâ 09-24-2010 11:55

Bugün okuduğum bu konu ile alakalı bir yazı var . Onu sizinle paylaşmak istiyorum..

Silahı masaya koyup yapılacak pazarlığın kimseye faydasının olmayacağı ortada. Terörün sona ermesi, silahı bir hayat biçimi haline getirenleri etkisiz kılacak. Sivil siyaset içinde yer alanların önünü açacak. BDP ile PKK arasındaki ilişki tersyüz edilecek. Bu yüzden PKK'nın muhatap kabul edilmemesi terörün sona erdirilmesi için vazgeçilmez bir önşart niteliğinde idi. Başlayan süreç ve gelen işaretler bu önşartın artık aşıldığını gösteriyor.

'İnisiyatifi terör örgütüne kaptırıyoruz' itirazının bu yüzden hiçbir karşılığı yok. Tersine, terör örgütü inisiyatif kaybediyor. Hükümetin ısrarı legal Kürt siyasetini tesviye ediyor. Diyaloğun başlaması ve sürmesi gerekiyor. Hakkâri'deki patlama, başlayacak diyaloğun mayınlı bir yolda ilerleyeceğini haber veriyor. Mayınların bu diyalog sürecini baltalamak için patlayacağı bilindiğine göre, kimse oyuna gelmemeli. Cengiz Çandar'ın vurguladığı şekilde, patlayan mayınlara inat, diyalog devam etmeli.
Dünya pratiklerinde görüldüğü üzere terör örgütleri kolay vazgeçmiyorlar. İşler yoluna girdiği zaman aynı örgütün içinde şiddeti bir yaşam biçimi haline getirmiş ve sürdürmekte kararlı gruplar çıkıyor. El Fetih, İRA ve ETA'da bu örnekler incelenebilir. Ortak nokta, örgütlerin amacına ulaşmalarından sonra, örgütün özerk bir yapı kazanması yüzünden varlığını devam ettirebilmek için şiddeti sürdürmesi. Çıkacak sonuç önümüze karamsar bir tablo koyuyor: Diyalog sonuç alsa, terör örgütü tasfiye edilse bile silahlı eylemlerin devam edeceği. Devam eden silahlı eylemler bu sefer doğrudan kitlesel bir tepkiye yol açıyor. Kısa vadede tırmanan terör, orta vadede saman alevi gibi sona eriyor.
Terör sorununun çözümü için elverişli bir iklim var. Uluslararası dengeler PKK'nın oynayacağı bir alan bırakmıyor. Murat Karayılan'ın İsrail'e seslenişine destek verecek bir Kürt kamuoyu mevcut mu?
Bu ılımlı ve olumlu iklimi korumamız gerekiyor. Tek ölçü, önümüze gelen fırsatı kullanıp şiddet ihtimalini bertaraf etmek. Şiddet beklentisi sona erince Kürt sorununu çözecek açılım hızla mesafe alır. Şiddetin yoldan çıkardığı aklımız hükmünü yürütmeye başlayınca her şey yoluna girer. 'Müzakere süreci' tabiri de kimseyi rahatsız etmemeli. Demokrasinin en katılımcı ve etkili biçimi 'müzakereci demokrasi' demek. Demokrasi içinde herkes her türlü müzakereyi yürütebilir. Elinde silah olanlar hariç

Mümtazer Türköne

Hakan Özkan 09-24-2010 13:02

Muhattap alsan bir dert almasan bir dert.

Asi_isyankar 09-24-2010 13:11

Bu görüşmeleri destekliyorum ben.
Adına ister "pazarlık" isterse "karşılıklı güven aranıyor" denilsin, hiç önemli değil
Yeterki bu sorun bir çözüme kavuşsun.
Herşey siyaset arenasında tartışılsın.
İnsanlarımız artık ölmesin, Türkiye daha çok iyi yerlere gelsin istiyorum.

Terennüm 09-24-2010 13:14

hassas bir dönemden geçerken sanki birilerinin dediği olmuş intibanı uyandıracak bu başlığı tasvip etmiyorum..derdimiz bu ülkede barış ise kan dökülmesini kardeş kavgasını önlemekse ise birilerinin ağzından konuşmak böyle bir başlangıcı baltalamaktan başka birşey değildir..demokratik açılımın ilk günlerinde haburdaki olayları hatırlatır herkesi sağ duyulu olmaya çağırıyorum..demekki o yaşananlar bize ders olmamış...kimse mevzi kazandım elime koz geçti mantığıyla hareket etmesin yoksa kısa zamanda aynı tıkanıklığı yine yaşarız ..

Özgür Çağrı 09-24-2010 13:25

Kürt meselesi silahlı mücadele ile çözülemez. Demokratik siyasi mücadeleye kayış sevindiricidir. Eğer kürt siyasi hareketlerinin önüne dinamit koyulmazsa silahlı mücadele rafa kalkabilir.
Dağa çıkartmak kolay indirmek zordur. Vay efendim işte kürt meselesinde şu reformlar yapıldı artık kürtler eskisi kadar zulum görmüyor işkenceleri kürtlerde eşit vatandaş oldu falan filan . Evet belki bir çok reform yapıldı ama dağdaki insanın 30 senelik kurumsallaşmadan sonra dağdan inmez. Birilerinin aleti olur ki olmuştur taşeronlaşır hedefinden sapar. Ve silahlı mücadeleyle geçirdiği her yıl dahada güçlenir teşkilatlanması artar tecrübesi artar adeta ordulaşır
Biz hala 3-5 çapulcu desekte bu 3-5 çapulcu dediğimiz insanların kurduğu örgütü silahlı mücadeleyle 30 senedir lağv edemediğimiz bir gerçektir.

Kendimizi boş boş övmeyi bırakalım ve gerçekten çözüme yönelik barışa yönelik korkusuzca cesurca adımlar atalım. Korkaklar bu işi çözemez
Bu işi çözmek her babayiğidinde harcı değil ...

Asi_isyankar 09-24-2010 13:43

Eğer bu sorun çözüme kavuşursa
Bana göre Tayyip Erdoğan Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi Başbakan'ı olacak.

Asi_isyankar 09-24-2010 13:55

Bu iş olacak

Referandumda çıkan “evet” oyları sanki büyük bir taşı yerinden kımıldattı.

Sistemin özünü demokratik bir şekilde değiştirmekle kalmadı, bu halkın “barış” istediğini bir anlamda tescil etti.
Siyasetçiler daha cesur ve kararlı davranabilecekleri bir alan buldurlar.
Ve, bu alanı kullanacaklarının önemli işaretlerini de vermeye başladılar.
Öcalan’la İmralı’da “anlamlı” görüşmelerin yapıldığını bizzat Öcalan açıkladı.
Dün de hükümet temsilcileriyle BDP yöneticileri buluştu.
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, “bu iş bitsin artık” dedikten sonra çözüm için “fırsat” olduğunu söyledi.
BDP başkanı da olumlu konuştu.
İkisi de yeni bir anayasa hazırlanacağını ima ettiler.
Yeni bir Türkiye’yi oluşturacak, savaşı bitirecek, barışı kalıcı kılacak bir anayasa hazırlanacak.
CHP de bu barışçı gelişmeleri destekleyen bir tavır aldı.
MHP dışındaki bütün siyasi aktörlerin “barış” için hemfikir olduğu yeni bir siyaset iklimine kavuştuk ve anlaşılan bunu sonuna kadar götürmeye bu sefer herkes kararlı.
Bu “barış karşıtı” siyasetini de MHP sürekli olarak oy kaybederek ödüyor.
Bunun çeşitli nedenleri var.
En önemlilerinden biri, Türkiye zenginleşiyor, büyüyor ve gelirini arttırıyor.
Türkiye’nin muhafazakâr zenginleri de, yeni yeni ortaya çıkan Kürt burjuvazisi de bu zenginlikten pay almak istiyor.
Barışta daha zenginleşeceklerini biliyorlar.
Zenginliğin tabana yayılması da ancak barışla mümkün olacak.
Bu zenginleşme ve büyüme, özellikle Türk “ırkçılığını” ciddi biçimde törpülüyor, ülke büyüdükçe “savaşın saçmalığını, Kürtlere haklarını vermemek için hayatı zehir etmenin” anlamsızlığını herkes daha iyi görüyor.
Muhafazakârlıkla milliyetçiliğin birbirinden ayrılmaya başladığı çok ciddi kırılma noktalarından birinden geçiyoruz.
“Yeni bir Türkiye” mesajını veren referandum sonuçları, bu yeni Türkiye’nin “barışı bulan” bir Türkiye olduğu gerçeğini de sanırım herkese gösterdi.
“Devlet Öcalan’la görüşür” diyen Başbakan bu sözlerinin ertesinde yüzde 58 oy aldı, bunun bir “onay” olduğunu da kavradı.
Hükümetin kararlılığı da buradan geliyor.
Kürt kesiminde ise PKK’nın dışında yeni ve demokratik bir inisiyatif ortaya çıktı.
Bu kesim, Kürt meselesini gündeme getiren PKK’ya saygısızlık etmiyor ama artık bundan sonrasını silahla değil “sözle” çözmek gerektiğini de sıkı biçimde vurguluyor.
PKK, savaşta ısrar ederse, Kürt tabanından da ciddi bir tepki alacağını seziyor.
Allah muhafaza bu barış gerçekleşmez de savaş yeniden ve şiddetlenerek başlarsa, bu seferki savaş eskisi gibi olmayacak.
Mesela bir daha asla bir karakol baskını olmayacağını biliyoruz.
Bugünkü teknolojiyle hiçbir karakolun baskın yemesi mümkün değil, daha önceki baskınların neredeyse tümü “şike” baskınlardı.
Ama ordudan birileri bir kere daha böyle bir “şike baskının” yolunu açarsa bunun bedelinin ağır olacağını, gerçeklerin ortaya çıkacağını ve “şikecilerin” cezalandırılacağını biliyor.
Bu gerçek, savaşa devam etmek istemesi halinde PKK’nın şiddeti dağlardan şehirlere taşımak zorunda kalması demek.
Böyle bir gelişme, kendini “gerilla örgütü” olarak gören PKK’yı gerçek anlamda “terör örgütüne” çevirirken, hem Kürt halkından hem de dış dünyadan alacağı desteği de kaçınılmaz olarak azaltacaktır.
PKK, kendi halkının tepkisini çekmeyi göze alırsa sanırım büyük bir hata yapar.
Türkiye’nin zenginleşmesi, muhafazakârlıkla milliyetçiliğin ayrışması, Kürtlerin de zenginlikten payını istemesi, bu zenginliğin hükümetin kendine güvenini arttırması, Öcalan’ın barışı desteklemesi, Kürt ve Türk halklarının barışı arzulaması, dünya konjonktürünün buna müsait olması, artık yeni bir Türkiye kurulması gerektiği bilincinin yaygınlaşması, bu bilincin kendini referandumda açıkça ifade etmesi hepimizi büyük bir fırsatın eşiğine getirdi.
Barış, hepimiz için elle tutulur hale geldi.
Manasız takıntılar yüzünden bütün bir hayatı feda etmenin anlamsızlığını herkes az çok anladı.
AKP’nin, BDP’nin, CHP’nin barışı destekleyen açıklamaları, yeni bir anayasa sözünün verilmesi, Kürtlerin eşit olma hakkının Türkler tarafından anlaşılması muhteşem bir fırsat yaratıyor.
Bu sefer barışı yakalayacağız gibi geliyor bana.
Eşit, özgür, adil bir ülkede zenginleşerek yaşayacağız, çocuklarımız ölmeyecek.
Çok ümitli ve çok sevinçliyim.

ahmetaltan111@gmail.com


http://taraf.com.tr/fotoraflar/yazar...ltan_220_b.jpg


KUM SAATİ
24.09.2010
Ahmet Altan

Bu iş olacak

unnamed 09-24-2010 14:44

bu sorun elbet çözülür..
ki çözülecekte...
Türkiye'nin kanayan yarısı...
lâkin başlığın altında kötü imalar yatmaktadır...
Devletin muhattapı terör örgütü değildir!!!
Halktır!!!
burda ki noktaya dikkatimizi çekelim lütfen...

Akl-ı Selim 09-24-2010 15:16

Kemalist refleksler ile donatılmış Anayasal düzenin BDP ve kapatılan diğer partiler üzerinde biraz baskılı değilmi. Her zaman ikilemde kalmışımdır siyasi kanadı kıstıran sistem sahipleri dağdakini güçlendirmiyormu. Dağdan inenlere karşı yüksek refleks gösteren indiği vakit hemen tutuklamalar yapan bir sistem siyaset alanını zaten daraltmıyor mu. Yani siyasi zeminin darlığı bunları dağa itiyor dememiz doğru olurmu olmazmı.

Devletin gereğini yapması gerekir demişsiniz nedir ki somut olarak ne yapması gerekir bu noktada. Benhurun dediği gibi siyasi bir karşılığı olacaktır demesi yolun cetrefilli olmasının karşılığdır. Siyasi bir parti için heleki önümüzde genel secimler varken ak parti iktidarı böyle bir ağırlığın altına elini atabilecekmidir. Atarsa diğer partiler tarafından istismar edecektir atmassa yine muhattap alınmıyoruz secimlere kadar etrafı kana bulayacak olmaları arasında nasıl bir çözüm bulunabilir.
[/QUOTE]

Şuan Bdp diğer partilenlerden teorik ve pratikte hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmuoyr.O yüzden dağdakileri güçlendirmesi bi yana dağdakiler zaten bu durmdan rahatsız...Onlar bekliyor ki bdp kapatılsın..........operasyonlar devam etsin.

diyalog sekteye hem uğrasın hem uğramasın.Öyle bir dialog sekteye uğramasın ki hükümet muhalafetten eleştiri almaya devam etsin.......Yine öyle bir dialog sekteye uğrasın ki bdp nin dağdakilern pazarlığına dayanmayan öcalandan hesap sorulan ve çözümün yolunu açacak dialog hemen son bulsun istiyor.............

Ak parti böyle bir ağırlığın altına elini atmalı ama karşılığında dayanma gücü ne olcak bekleyip görmek gerekir.Bir dialog elbette olacak....Devlet istediği ile istediği gibi dialog kurar,dialog kurma zorunda bırakılarak değil ama.......Kimse devleti dialoga zorlayamaz devlet muhatab alır......muhatab alınmak drumunda kalmaz...........

Yol zor ve çetin.......kırmızı çizgiler birkez daha hatırlatılacak ve daha dirançli olan kazanacak.Umarım devletin kırmızı çizgileri ve dirayeti daha mukavemetli olur.................güzel günler yakın...........Devleti fazla beklentilerimiz ile boğmamaya özen göstermemiz gerekir............

Ukbâ 09-24-2010 15:39

Şuan Bdp diğer partilenlerden teorik ve pratikte hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmuoyr.O yüzden dağdakileri güçlendirmesi bi yana dağdakiler zaten bu durmdan rahatsız...Onlar bekliyor ki bdp kapatılsın..........operasyonlar devam etsin.

Tam anlamı ile büyük düzenleme yapılmamış olsada çok geçmişlere göre algılar değiştiğini saklayamayız. Çok karmaşık bir durum anayasa mahkemesi yumuşak huylu hoşgörülü olan kişilere yasak getiriyor onların dağdaki kadrosunu güçlendiriyor. Ama dağdakiler ise her zaman bize siyaset yaptırmıyorlar diye serzenişte bulunuyorlar. BTp olarak bizi siyasi iktidar muhattap almıyor diyor.

diyalog sekteye hem uğrasın hem uğramasın.Öyle bir dialog sekteye uğramasın ki hükümet muhalafetten eleştiri almaya devam etsin.......Yine öyle bir dialog sekteye uğrasın ki bdp nin dağdakilern pazarlığına dayanmayan öcalandan hesap sorulan ve çözümün yolunu açacak dialog hemen son bulsun istiyor.............

Ak parti böyle bir ağırlığın altına elini atmalı ama karşılığında dayanma gücü ne olcak bekleyip görmek gerekir.Bir dialog elbette olacak....Devlet istediği ile istediği gibi dialog kurar,dialog kurma zorunda bırakılarak değil ama.......Kimse devleti dialoga zorlayamaz devlet muhatab alır......muhatab alınmak drumunda kalmaz...........

Yol zor ve çetin.......kırmızı çizgiler birkez daha hatırlatılacak ve daha dirançli olan kazanacak.Umarım devletin kırmızı çizgileri ve dirayeti daha mukavemetli olur.................güzel günler yakın...........Devleti fazla beklentilerimiz ile boğmamaya özen göstermemiz gerekir............

Devlet karşılıksız masaya oturur. Yenilginin bir gereği olarak masaya oturmuş havası estirmeye kalkılırsa zaten iş yine yarım kalır. Aslında tam burda yine yukarıdaki düşünce devreye giriyor. Barışı şimdi dağdakilermi istedi hani dağdakiler barış istemiyordu ne olduda ateşkes yaptılar devlet ile masaya bir şekilde oturma ihtiyacı hissetti. Yani bunların dağda kalış sebebleri bağlı oldukları derin güçlermiydi yoksa yıllardır asimile edilmek istenenen veya öyle olduğu söylenen kürt kültürümüydü neydi bunların sözde davasını kürt halkına gerekce olarak sundukları.:)

Asi_isyankar 09-24-2010 15:50

Alıntı:

unnamed Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808752)
bu sorun elbet çözülür..
ki çözülecekte...
Türkiye'nin kanayan yarısı...
lâkin başlığın altında kötü imalar yatmaktadır...
Devletin muhattapı terör örgütü değildir!!!
Halktır!!!
burda ki noktaya dikkatimizi çekelim lütfen...

Başlığı yöneticiler isterse değiştirsin.
Ancak bu başlık Taraf gazetesinin dünkü manşetiydi
o yüzden aynen kopyalayıp yapıştırdım.
Devlet'in Apo'yla masaya oturduğu doğrudur
ancak pazarlık mı yapılıyor veya karşılıklı anlaşma mı yapılıyor
yada karşılıklı güven mi aranıyor bilinmez.
Zaman herşeyi gösterecek.
Daha fazla insanımızın ölmemesi
ve Türkiye'nin daha fazla huzura kavuşması için
Bu şeyleri dert etmemeliyiz.

unnamed 09-24-2010 15:59

Alıntı:

Asi_isyankar Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808789)
Başlığı yöneticiler isterse değiştirsin.
Ancak bu başlık Taraf gazetesinin dünkü manşetiydi
o yüzden aynen kopyalayıp yapıştırdım.
Devlet'in Apo'yla masaya oturduğu doğrudur
ancak pazarlık mı yapılıyor veya karşılıklı anlaşma mı yapılıyor
yada karşılıklı güven mi aranıyor bilinmez.
Zaman herşeyi gösterecek.
Daha fazla insanımızın ölmemesi
ve Türkiye'nin daha fazla huzura kavuşması için
Bu şeyleri dert etmemeliyiz.

kardeşim sizin samimiyetinizi sınamak amacıyla söylemedim...
biliyorsunuz hala bu ülkede kürsüden ip atanlar var...
yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına böyle bir yorumda bulundum...
lafım size değildi...

Ukbâ 09-24-2010 16:04

Alıntı:

Asi_isyankar Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808789)
Başlığı yöneticiler isterse değiştirsin.
Ancak bu başlık Taraf gazetesinin dünkü manşetiydi
o yüzden aynen kopyalayıp yapıştırdım.
Devlet'in Apo'yla masaya oturduğu doğrudur
ancak pazarlık mı yapılıyor veya karşılıklı anlaşma mı yapılıyor
yada karşılıklı güven mi aranıyor bilinmez.
Zaman herşeyi gösterecek.
Daha fazla insanımızın ölmemesi
ve Türkiye'nin daha fazla huzura kavuşması için
Bu şeyleri dert etmemeliyiz.

Az önce başbakanımızın konuşması gözüme carptı asla terör örgütü muhattabımız değildir dedi . İddialara bakıldığı vakit sanki iktidar terör örgütü ile masaya oturuyor diyorlar ama Başbakanım beyanları farklı oluyor.

Evet asi isyankar kardeşim kan dursun tabiiki ama bunun durması için ülkenin sinir dokularına dokunmamak gerek. Bu konuda hassas olan batıda çok insan var bu sorunun muhattabları samimi şekilde kanın durmasını istiyorsa kürt halkımız ve onların temsilcileri çok dikkatli konuşması davranması gerekir. Yıllardır bu sorun ile bir kin cephesi oluşmuş onları hortlatmanın anlamı yok .

Asi_isyankar 09-24-2010 16:51

Tabiki bu hassas süreçte herkes çok hassas hareket etmeli
ve söylemlerine dikkat etmelidir...

Asi_isyankar 09-24-2010 19:21

Anayasa ve barış uzlaşması

Hükümetle görüşen BDP, yeni Anayasa için hemen harekete geçilmesini istedi. Cemil Çiçek, Kürt sorununu kan dökmeden çözme imkânı olduğunu söyledi: Bu iş bitsin artık

http://taraf.com.tr/fotoraflar/anaya...asi_5187_b.jpg

Hakkâri’de dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan mayınlı saldırı nedeniyle iptal edilen hükümet-BDP görüşmesi dün gerçekleşti. Günlerdir merakla beklenen görüşmenin ardından açıklama yapan BDP lideri Selahattin Demirtaş, AKP’ye yeni Anayasa için destek vereceklerini söylerken hükümet kanadı adına konuşan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de yeni Anayasa için gerekli ortamın oluştuğunu kaydetti.
Hükümet ile BDP arasında beklenen görüşme TBMM’de gerçekleşti. Görüşmeye, hükümet kanadından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadulah Ergin, BDP tarafından ise Genel Başkan Selahattin Demirtaş ve Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak katıldı.
Ergin, BDP heyetini kapıda karşılayarak tokalaştı. Saat 14.05’te başlayan görüşme, TBMM’deki Başbakanlık makamında gerçekleşti. 1 saat 45 dakika süren görüşmenin ardından Ergin ve Çiçek’in çıkan sonuçları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlar Kurulu ile görüşeceği ifade ediliyor.


Tartışmak için engel yok

Görüşmenin ardından açıklama yapan Demirtaş şunları söyledi: “Hakkâri’deki katliam nedeniyle ertelenen görüşmeyi gerçekleştirdik. Şüphesiz Meclis’te grubu olan bir parti olarak başta hükümet olmak üzere diğer partilerle görüşmeyi önemsiyoruz. Bu görüşme bütün sorunlarımızın tartışarak, konuşarak, müzakere edilerek çözülebilmesi açısından bir vesile olur. Şüphesiz tek bir görüşmede Türkiye’nin bütün sorunlarının çözülmesi veya uzlaşılması mümkün değil. Bu görüşme, sadece diyalogun olabileceğini, sorunlarımızı tartışmak için önümüzde hiçbir engelin olmadığını göstermesi açısından önemlidir.”


Hükümet cesur adımlar atsın

Demirtaş şöyle devam etti: “Yeni Anayasa sürecinin bugünlerde başlaması gerektiğini düşünüyoruz, yeni Anayasa barışa en çok hizmet edecek çalışmadır. Hükümetle yaptığımız görüşmede yeni Anayasa sürecini desteklediğimizi belirttik ve sürecin ertelenmemesi gerektiğini ifade ettik. Biz BDP olarak tartışmaların, görüşmelerin devam etmesini istiyoruz. Eğer diyalog sürmezse böylesi tek görüşmelerden sonuç alınamayacağı geçmiş tecrübelerden ortaya çıkmıştır. BDP, barış için siyasi bir aktör olarak rol almaya hazırdır. Hükümetin de daha cesur bir tavır sergilemesini bekliyoruz.”
“Ülkenin hiçbir kentine hiçbir cenazenin gitmemesi için siyasilerin üzerine büyük rol düşmektedir” diyen Demirtaş gazetecilerin sorularına verdiği cevapta, “demokratik özerklik” ve “anadilde eğitim” konularının görüşmede gündeme gelmediğini söyledi. Demirtaş hükümetin sağlıklı tartışma koşullarını yaratması ve Demokratik Toplum Kongresi’ni de muhattap olarak kabul etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.


Diyalog zemini oluştu

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, görüşmenin ardından yaptığı değerlendirmede bu görüşmelere özel bir anlam yüklenmemesi gerektiğini söyledi. Görüşmelerin gizli olmadığına da vurgu yapan Çiçek, “Halkoylamasıyla beraber Türkiye’de bir sayfa açılması gerekiyor” dedi. Yeni Anayasa hazırlamak için yöntem sorununun uzlaşmayla çözülmesi gerektiğini belirten Çiçek, “Görüşmede Anayasa konusu gündeme gelmiştir. Artık bu ülkede hepimizin yüreğini yakan yeteri kadar kan dökülmüştür. Bu işlerin bitmesi lazımdır. Artık terörü, biz sorun çözme yöntemi olarak gündemimizden kesinlikle çıkarmalıyız. Demokrasi ve hukuk çerçevesinde her konuyu tartışıyoruz. Böylece bu ülkenin ne sorunu varsa demokrasi kanallarında gitmek suretiyle, çözüm yolunda sorunları yönlendirmiş olabiliriz. Bu ülkenin çözülmeyecek sorunu yok. Yeter ki bu noktada demokrasi ve hukuku bir önemli imkân olarak görelim” dedi.


Faydalı bir görüşme

Vatandaşın ‘sorunları diyalogla çözün’ mesajı verdiğini belirten Çiçek şunları söyledi: “Biz konuşmaya başladık. Ülkenin her sorununu herkesle konuşmaya varız. Sorunları demokrasi ve hukuk çerçevesinde çözmeye de gayret edeceğiz. Bu görüşme bu manada faydalı olmuştur. Başta söylediğim ‘görüştüler de ne oldu’ gibi ne küçümsenecek, ne de abartılacak bir zemine oturtmadan, görüşülmüş olmasının bile önemli olduğu kanaatindeyiz. Bundan sonra fırsat buldukça sadece BDP’yle değil, her partiyle görüşmeleri başlatmış oluruz. Her parti birbiriyle görüşmeli. Bu Meclis sorunların çözüleceği tek çatı olsun. Görüşmenin 50 tane yolu, yöntemi vardır. Biz gideriz, onlar gelir, iade-i ziyaret olur. Hepsi yan yana gelince diyalog zemini başlamış olur.”
BDP ve hükümet arasındaki görüşme Ankara’da olumlu yankılandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç sorunun çözümünün siyasetin işi olduğunu söyledi.


Hakkâri’deki saldırıyı kim yaparsa yapsın...

Hakkâri’de geçen hafta meydana gelen patlamada dokuz vatandaşın hayatını kaybetmesiyle ilgili farklı bir değerlendirme yapan Çiçek, şunları söyledi: “Bu olay menfur bir olaydır. Kim yaparsa yapsın bu konudaki tavrımız nettir ve net olmalıdır. Zaten devlet, yargı, kendi yönünden üstüne gidiyor. Bu işin arkasında kim varsa ortaya çıkar, biz de elimizden gelen çabayı sarfederiz. Bu ülkede herkes demokrasi diyor, özgürlük diyor. Bunlar yaşayan insanlar içindir. Ölenler için bir anlamı olmaz. Bu ve benzeri vahşetlerle hayatlarını kaybetmemelidir insanlar. Yapacağımız her türlü çaba bunlar bir daha olmasın diyedir.”


FİKRET KARAGÖZ/ANKARA - Istanbul - 24.09.2010 - Taraf

BeDeVİ 09-24-2010 19:54

Tarafı takip ediyorum. Bu konuya görmek istedikleri gibi yaklaşıyorlar. Devlet İmralı ile ilk defa mı görüştü hayır. Daha önceleri de bu tür görüşmeler olmuştur. Seçim sonrası sıcağı sıcağına muhalefet kendini toparlayamamışken bu tür gelişmelerin yaşanması isteniyor.Yaşanıyor olabilir. Ancak muhatap alınması gereken kimdir. Öcalan mı yoksa BDP ve STK lar mı. Ben Öcalan ın muhatap olarak kabul edilmesinin istenmesini Kürtler e yapılmış bir hakaret olarak kabul ederim.
Öcalan önce kendisine neden bebek katili dendiğinin hesabını vermeli. Bir bebek katilini kürtlerin lideri olarak göstermek sorunun çözümünde kilit şahıs olarak göstermek çözümsüzlüğü istemenin yanında Kürtlere de hakarettir.

Terennüm 09-24-2010 20:00

daha önce yazdım bir daha yazıyorum.
haburda yaşanan olaylar herkesin hafızasındayken böyle devlet imralıda masaya oturdu muhatap öcalandır gibi acılamalarla sürece katkı değil aksine baltalamış olursunuz...taraflar o kadar dikkatli hareket etmelidir ki hatta bazı görüşmelerin karartılması bile düşünelebilir...

BeDeVİ 09-24-2010 20:02

Alıntı:

Adem Etyemez Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808872)
daha önce yazdım bir daha yazıyorum.
haburda yaşanan olaylar herkesin hafızasındayken böyle devlet imralıda masaya oturdu muhatap öcalandır gibi acılamalarla sürece katkı değil aksine baltalamış olursunuz...taraflar o kadar dikkatli hareket etmelidir ki hatta bazı görüşmelerin karartılması bile düşünelebilir...

:evet:

rizzelli 09-24-2010 23:38

Bdp gerçekten barış istiyorsa Pkk yi adres göstermeden bu sorunun yükünü kendi omuzlarında sırtlaması gerekiyor.

Mesela bugün Başbakan anadilde eğitim olmayacak resmi dil Türkçe'dir dedi.Bunu Bdp'nin suistimal edip etmeyeceğini göreceğiz.


http://www.haberturk.com/gundem/habe...time-gecit-yok

Özgür Çağrı 09-24-2010 23:47

Suistimalin babasını yapar rizzeli üstad :)
Ana dilde eğitim olmaz demiş
vay
tamam
bitti
kara propaganda başlasın doğuda
Kürt düşmanı başbakan dilimizi asimile etmek istiyor
Başbakan samimi değil
Akape tuzaktır düşmeyin
Kürtlerin arka bahçesi bdp dir gelin birleşelim pekekeye dağlara selam imralıdaki sayına selam

uuuuu şimdi bdp bunu evirir çevirir artık 1 sene bunu konuşur.


Mavera 09-24-2010 23:52

acikcasi eger sorun cözülecekse, akan kan duracaksa varsin bazi tabular yikilsin cünkü ülkemizin cok siddetli sekilde birlige, dirlige ihtiyaci vardir bu acidan simdi ihtiraslarla hareket etme zamani degil akli selim icinde gelecege yönelik kararlar verme zamanidir!

Ukbâ 09-25-2010 08:12

Alıntı:

Mavera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808959)
acikcasi eger sorun cözülecekse, akan kan duracaksa varsin bazi tabular yikilsin cünkü ülkemizin cok siddetli sekilde birlige, dirlige ihtiyaci vardir bu acidan simdi ihtiraslarla hareket etme zamani degil akli selim icinde gelecege yönelik kararlar verme zamanidir!

Akşam bir programda Ahmet Türk vardı. Başbakanımızın kırmızı cizgilere dair en azından resmi dil adına Türkceden vazgeçmenin mümkün olmadığını söylemesi karşısında epey bozulmuştu sert dille eleştirdi.

Resmi dilin anlamı farklı ülkelerde zenginlik olarak algılanırken neden bizim ülkemizde tuhaf anlaşılıyor diye serzenişte bulundu , eğer bir kültürü samimi olarak yaşatmak istiyorsak onun kurumlar arasında kullanılmasında ne gibi sorunlar olabilir demişti. Hatta başbakanımızın Almanya gittiği vakit orda farklılıkların üstünde baskı yapan şeyleri eleştirmesi samimi ise neden bunu kendi ülkesinde görmemezlikten geliyor.

Bunları dinleyince bu sürecin ne kadar sıkıntılı olduğu aklıma geliyor. İstenilen şeylerin hassasiyetleri Türk toplumu için endişe verici olabilir ve genel secimlere kadar bu yönde büyük dönüşümlerin olmasını beklemiyorum.

rizzelli 09-25-2010 09:19

Alıntı:

Ukbâ Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 809104)
Akşam bir programda Ahmet Türk vardı. Başbakanımızın kırmızı cizgilere dair en azından resmi dil adına Türkceden vazgeçmenin mümkün olmadığını söylemesi karşısında epey bozulmuştu sert dille eleştirdi.

Resmi dilin anlamı farklı ülkelerde zenginlik olarak algılanırken neden bizim ülkemizde tuhaf anlaşılıyor diye serzenişte bulundu , eğer bir kültürü samimi olarak yaşatmak istiyorsak onun kurumlar arasında kullanılmasında ne gibi sorunlar olabilir demişti. Hatta başbakanımızın Almanya gittiği vakit orda farklılıkların üstünde baskı yapan şeyleri eleştirmesi samimi ise neden bunu kendi ülkesinde görmemezlikten geliyor.

Bunları dinleyince bu sürecin ne kadar sıkıntılı olduğu aklıma geliyor. İstenilen şeylerin hassasiyetleri Türk toplumu için endişe verici olabilir ve genel secimlere kadar bu yönde büyük dönüşümlerin olmasını beklemiyorum.

okullarda Kürtçe ders verecek hocaları hangi fakültede yetiştirip binlerce okula öğretmen olarak göndereceğiz?bunun altyapısını hazırlamak için kaç on yıl geçecek? veya bu bölümlere rağbet olacak mı?

bildiğim kadarıyla Kürtçe'nin birkaç versiyonu var.problem içinde problem.

ana dilde eğitimi okullarda değil de belediyeler ücretsiz kurslar vererek sadece bölge halkına değil batıda yaşayan Kürt vatandaşlarımıza da hizmet edebilir.bu kurslara devlet destek verebilir.

Ukbâ 09-25-2010 16:28

İfade ettiğiniz gibi çok karmaşık bir durum. Farz edelim bütün zorluğa rağmen büyük bir dönüşüm oldu acaba diyorum sorun halledilmiş olacakmı buna inanması bile çok güç. Olay sadece bir takım kültürel ve kimlik hakları ise silahın gölgesinde yıllarca neden mücadele verilmiştir.

Belki yerel yönetimler güçlendirilirse bir nebze hak ısrarında olanların cizgisi olumlu yöne kayabilir. Her yönü ile tehlikeli ve sancılı reformlar çok düşünülmesi gerekli adımlarda belki kısa zamanda olmasada genel secimler sonrasında samimi olanlar ile olmayanların büyük imtihanı olacaktır.

murat kurt 09-25-2010 16:30

Niye* Sandalye yok muymuş?

ALmi´ 09-26-2010 01:58

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808957)
Suistimalin babasını yapar rizzeli üstad :)
Ana dilde eğitim olmaz demiş
vay
tamam
bitti
kara propaganda başlasın doğuda
Kürt düşmanı başbakan dilimizi asimile etmek istiyor
Başbakan samimi değil
Akape tuzaktır düşmeyin
Kürtlerin arka bahçesi bdp dir gelin birleşelim pekekeye dağlara selam imralıdaki sayına selam

uuuuu şimdi bdp bunu evirir çevirir artık 1 sene bunu konuşur.


Aynı şeyi düşünüyorum. Başbakanımızın yaptığı son açıklama bdp nin ekmeğine yağ sürmüş oldu.
Kötü niyetli bir açıklama değildi , kabul. Hatta istedikleri yerde Kürtçe kurs vs açabilirler dedi. Fakat bdp zihniyeti bu kısıma değil , çok başka yere katılacaktır.

EZEL 09-26-2010 03:37

Alıntı:

Adem Etyemez Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 808872)
daha önce yazdım bir daha yazıyorum.
haburda yaşanan olaylar herkesin hafızasındayken böyle devlet imralıda masaya oturdu muhatap öcalandır gibi acılamalarla sürece katkı değil aksine baltalamış olursunuz...taraflar o kadar dikkatli hareket etmelidir ki hatta bazı görüşmelerin karartılması bile düşünelebilir...

Ben akıllılık yapıp sürece muhalafet partilerinide bir şekilde dahil ederdim .

Terennüm 09-26-2010 11:25

MHP'den ümidim yok ama CHP ile ortak noktalar bulunup beraber hareket edilebilir.

hipermuhafazakar 09-26-2010 15:37

terör örgütünün vahşetlerini durdurmak için apo denen kukla maşa ile değil silivriyle - jitem'le görüşmek daha doğrudur.

Özgür Çağrı 09-26-2010 16:53

Alıntı:

hipermuhafazakar Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 809827)
terör örgütünün vahşetlerini durdurmak için apo denen kukla maşa ile değil silivriyle - jitem'le görüşmek daha doğrudur.


İktidara milliyetçi hareketi getirirseniz abicim isteğiniz en kısa sürede yerine getirilir ve katliamlara işkencelere yeniden başlanır doğuda sokaklara vur emri verilir binlerce insan dağların yoluna düşer iç savaş çıkar kürt halkına özgürlük grupları çıkar ülke olabildiğince kısa sürede parçalanır.
Abi hem atatürkçüsün hem milliyetçisin hala gelmiş ak parti tayyip erdoğan muhabbeti yapıyorsun ilginç bir ideolojin var :hmm

hipermuhafazakar 09-26-2010 17:11

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 809886)
İktidara milliyetçi hareketi getirirseniz abicim isteğiniz en kısa sürede yerine getirilir ve katliamlara işkencelere yeniden başlanır doğuda sokaklara vur emri verilir binlerce insan dağların yoluna düşer iç savaş çıkar kürt halkına özgürlük grupları çıkar ülke olabildiğince kısa sürede parçalanır.
Abi hem atatürkçüsün hem milliyetçisin hala gelmiş ak parti tayyip erdoğan muhabbeti yapıyorsun ilginç bir ideolojin var :hmm

yahu tepeden tırnağa yanlış anlamışsın yanlış biliyorsun, ben öyle demek istemedim. demek istedimki apo denen maşa ile görüşmek bir şeyi çözmez, o sadece göstermelik lider sahte lider asıl örgütü kullananlar başka. çünkü bu terör örgütü statükoya hizmet ediyor, birde gizli servislere.. pkk ergenekonun bir kolu, ergenekoncularla diyaloğa geçilmesi lazım asıl dedim. öyle güneydoğuda önüne gelen vurulsun diye birşey demek istemedim
hem ben öyle senin zannettiğin gibi Atatürkçü milliyetçi değilim
öyle milleti etiketleme, körfezce bakışlığı aş artık


All times are GMT +3. The time now is 15:06.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025