![]() |
Faşizm Hortluyor… Devlet, Çocuklarını Ailelerinden Alabilirmiş!
Çocuklarını ilköğretime başörtülü göndermede ısrar eden velilerin çocukları ellerinden alınırmış. Bu açıklama AK Parti Mersin milletvekili Zafer Üskül'den geldi.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, ilköğretim çağındaki çocuklarını başörtülü olarak okula göndermekte ısrar eden aileleri uyardı. Üskül, "Bu iş daha ileriye giderse devlet o çocuğu ailesinden alabilir" dedi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Hürriyet gazetesine konuştu. Üskül; medyada yer alan Adana, Konya ve Mersin'de ilköğretimde yaşanan başörtüsü konusunu değerlendirdi. Söz konusu çocukların velilerinin "Bu çocuk okuyacak" sözünü anımsatan Üskül, şöyle konuştu: "Doğru, bu çocuk okuyacak. İlköğretim zorunlu, mutlaka okula gidecek. Ancak devletin koyduğu kurallara uyarak gidecek. 18 yaşını henüz doldurmamış çocuk ve gençlerin gittiği okullarda, ilköğretimde ve ortaöğretimde devlet düzeni kurmakla ve kurallar koymakla yetkilidir. Zaten anne babalara düşen yükümlülük de o kurallara uygun biçimde çocuklarını okula göndermektir. Bu konuda taviz verilemez. Taviz verilmesi demek o çocukların eğitim hakkının engellenmesi demektir. Aileler mevzuata karşı koymakta direnirlerse suç işliyorlar demektir. Valilerin görevlerini yapması gerekir." Devlet, Çocuğu Ailesinden Alır! "Bu iş daha ileriye giderse, aile çocuğu baskı altına alırsa çocuk aileden alınır. Bu yetkiler devletin elindedir. Tabii bunlar aşama aşama uygulanacak şeyler. İdare önce veliyi ikna etmeye çalışır. Şu anda yapılan bu. İkna olmazlarsa cezalar var. Çocuk aynı zamanda aile içinde baskı altındaysa ve öğrenim özgürlüğü engelleniyorsa devlet o çocuğu aileden alır ve öğrenim görmesini sağlar." haksözhaber |
çok gülünç bir açıklama
devlet çocuğu ailesinden daha iyi mi düşüyor ki onu ailesinden alsın. Eğer gerçekten onları o kadar çok düşünüyorsa onlara karışmasın. ne demek aileler zorluyormuş. o çocukların hangisini ailesi zorla kapatmış ki bir kısım densizler zorla açmaya çalışıyor. BACIMIN ÖRTÜSÜ BATMAKTA REZİLİN GÖZÜNÜ ACIRIM TÜKRÜYE BİLLAHİ TÜKÜRSEM YÜZÜNE |
peh peh peh...
ben çok baskı altındayım abi... alında görün(: |
faşo ağamız...;D
|
cok gayet bir durum yani demokratik sistemlerdeki bir uygulamadir eger resit olmamis bir cocuk ailesi tarafindan zorla birseye maruz kaliyorsa devlet cocugu elinden alir ve bakim evine verir..
ancak söyle bir nüans faki var avrupada ilkokullarda basörtüsü yasagi olmadigi icin böyle bir durum olmaz.. siddet gören, zorlamaya tabi tutulan cocuklar yada zorla basini örtüldügünü söyleyen cocuklar eger sikayette bulunursa devlet o cocugu koruma altina alir ki buna benzer yaptirimlarda son cikaran anayasa degisiklikleriylede ciddi anlamda yer almistir... |
Okula hiç gitmemiş hatta belki de önünden bile geçmemiş o kadar insan tanıyorum ki 150'den fazlasıyla aynı ortamda bulundum hiç kimse de ailesinden alamıyor ne hikmetse :)
Erzincan Başsavcısı da buna takılmıştı garibim :) Sıkar yavrum sıkar önce eğitim sistemini düzelteceksin sonra ahkam keseceksin..! Bende olursa çocuğumu yollamayı düşünmüyorum hadi alında görelim sistem düzelmedikçe size öğrenci yok.. Biz çocuğu sokakta bulmuyoruz yollayalım sonra tahrip edip beyinlerine kendi fikirlerinizi işleyip geri yollayın..! Üniversiteleri görüyoruz yarısı evrimci,yarısı devrimci aradan istisna çıkarsa şükrediyoruz.. Ben şahıslara değil genel manada devlete yaptım bu protestoyu her hangi bir partiye değil... |
O zaman,Konyadaydı sanırım Kuran kursunda kazan patlaması olmuştu 6-7 kişi hayatını kaybetmişti ufacık bedenler.
Bunlara karşı 'iyi olmuş,gericiler,ohh! gibi sapkınca ifadeler kullanan şuna var olmayan chp forumun üyeleride ailelerinden alınması lazım değil mi ? Fazla ara aza gelmemek lazım.Tepki gösterilcekse gösterilir,kokutmanın show yapmanın manası yok. Çocuklar durumlarından rahatsız olsalar elbet polise gider veya komşular yakın çevresi ihbar eder. |
İlköğretime kapalı girmesin tabiki. Biz daha üniversite ''özgür ortam'' kapısından içeriye alınmıyoruz ilköğretim çocuğuna ne olmuş. Henüz ilköğretime sıra gelmedi bence.
Ayrıca ben ailenin baskısıyla kapatıldıklarına kesin gözüyle bakıyorum. Bizim ailede de var ilköğretimde kapanıp sonradan açılan. Bu durumun nedeni kendi iradesiyle kapanmamış, konunun önemini henüz kavrayamamış olmaları. Bu durumun zamanlaması çok manidar. Üniversiteli başörtülü kızların yarım yamalak alabildikleri haklarının ellerinden kayıp gitmesine vesile olabilir. |
"bir cocuk ailesi tarafindan zorla birseye maruz kaliyorsa"
Bunu kim neye göre belirliyor Zafer Üskül kendini aşamamış haddini aşmış |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
ÖZGÜR-DER: ASIL PROVOKATÖR YASAKÇI DEVLETTİR!
http://haksozhaber.net/images/news/22976.jpg Özgür-Der: “Yağma yok! Biz sizin köleniz falan değiliz! Bizim çocuklarımız üzerine söz söylemeye kalkışmanız tam bir ölçüsüzlüktür, edepsizliktir!” Provokatörlük Suçlaması Aşağılık Kompleksidir! Bu konuyla ilgili olarak yasakçı Kemalist koronun koparttığı vaveylanın etkisi altında kalan İslami duyarlıklı kimi şahıs ve çevrelerin takındığı tutumun da büyük bir ayıp ve sorumsuzluk olduğunu vurgulamayı gerekli görüyoruz. İslam'ın emirlerine uygun bir tarzda çocuklarının eğitim görmesini talep eden insanları komploculukla, provokatörlükle suçlamak olsa olsa derin bir aşağılık kompleksi içinde olunduğunu gösterir. Bu kişiler ve çevreler İslami kimliklerinin gereğini yerine getirme çabası içinde olan insanların haklı taleplerini desteklemek, zalimane bir dayatmaya karşı ortaya koydukları çabaları yaygınlaştırmak yerine Kemalist yasakçıların çok sevdiği niyet okuyucu tutumlar takınarak provokatörlük ithamında bulunuyorlar. Neyin karşılığı olarak? Düzen çevrelerinden aferin almak için mi? Oysa bilmelidirler ki, bu zavallı tutumlar sahiplerine ahrette vebal, dünyada ise büyük bir utançtan başka bir şey sağlamayacaktır. -------------------------------- 13 Yaşındaki Tuba Provokatör mü? Kaybettikleri mevziyi sadece üniversitelerle sınırlamak isteyenler ilköğretim ve liselerde başörtülü öğrencilerin derse girmesini “provokasyon”la itham ediyorlar. http://haksozhaber.net/images/news/22973.jpg Bugünkü köşesinde bu konuyu işleyen Bugün gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, "Alevi çocuğun din dersine girmemesini istemek Alevi ebeveynin hakkıdır, ama Sünni ebeveynin, çocuğunun dini hayatını belirlemesi söz konusu olduğunda 'O yaştaki çocuğa başını örttürmek'ten ve 'ana-baba baskısı'ndan söz edilmeye başlanır." diyor. Ahmet Taşgetiren, 13 yaşındaki başörtülü öğrenci Tuba üzerinden kaleme aldığı ve yasakçıların çelişkilerini ortaya koyduğu yazı: "Bize, sistem adına, insanların dini değerlerini gözetmeden hayatlarının tanzim edilebileceği, devletin buna hakkı olduğu empoze edildi. Şimdi insanlar "İşte buna devletin de başkalarının da hakkı yok" diyorlar. Bunun sancısını yaşıyoruz. Ben eminim ki bugün ya da yarın, mutlaka başörtülü ablalar yanında küçük Tubalar da kazanacak..." |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
bence milletin olan egemenlik değil milli iradedir... egemenlik kayıtsız şartsız Allahındır... bizim ülkemizde milli irade yahut milli egemenlik sadece 4 yılda bir sandığa giderken varsayılıyor... |
gecenlerde bir yazar bir analizde bulunmustu.. Arabalarinin arkasina Hakimiyet Allahindir diyen bir muhafazakarliktan "Halkin egemenligini, hakimiyetini" savunan bir demokratliga gecis yasanmistir!
|
Alıntı:
kızınızı başını açmaya zorlamazsanız elinizden alırız denilen bir demokrasi var işte ülkemizde... |
ama bunu türkiye demiyor ki yukarida örnekte verdim avrupa ülkelerindede cocuklar babalarin elinden aliniyor..
mesela bir cocuk gidip babam beni zorla kiliseye getiriyor yada basimi örtüyor derse devlet onu koruma altina alabilir! |
madem devlet baskıya karşı bu yaptığı açıklamayla kendisi çocuğa karşı bir baskı oluşturmuyormu...
ailelere çocuğunuzun başını açıp okula göndereceksiniz diyor... kapatıyorsada zorla aç gönder diyor... olmazsa alırız elinizden biz zorla açar göndeririz diyor... çook yazık... |
ben iki gündür anlatmaya calisiyorum sorun devlette degilki sorun sistemde ;)
|
:olmaz::olmaz::olmaz:
milleti ezen bir demokrasi olabilemez... sistemi üstün tutacağım diye halkı ezeceğim diyen bir devlet olamaz... |
devlet kim?
|
Ben bu açıklamayı enteresan yahut haddini aşan bir yorumlama olarak nitelendirmiyorum.Şöyleki; Türkiye Cumhuriyeti anayasal maddeler eşliğinde, yıllarca yasakçı ve özgürce yaşam hakkına blokaj koyan zihniyet olmaktan men edememiştir kendini..Taki farklılaşma adına atılan hamleler Ak parti iktidarı ile vuku bulana kadar..Fakat 2002'den bu yana geçen zaman zarfında ancak başörtülü kardeşlerimizin hakları kendilerine iade edilebilmekte iken, bunu ilkokul boyutunda bekliyor olmak günümüz anlayışınca biraz zor.İhtimal dışımı, kat'a..Fakat bu açıklamanın zıttını Ak parti yaptığı vakit Türkiyenin gündemi Ak parti aleyhinde yıpratma politikaları ile yankı bulacağından, güzel bir teori ile böylesi bir ortama zemin hazırlanmamıştır.
|
Alıntı:
|
Zafer Üskül İhraç Edilmeli Ve Özür Dilenmeli !
Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, ilköğretim çağındaki çocuklarını başörtülü olarak okula göndermekte ısrar eden aileleri tehdit etmesi üzerine Özgür-Der Diyarbakır şubesi basın açıklaması yaptı. 24 Ekim 2010 Pazar http://islamigundem.com/images/news/23284.jpg AK Parti, Zafer Üskül’ü Ve Onu Destekleyenleri Derhal Partiden İhraç Etmelidir! Hükümet, Bu Küstahlık Nedeniyle Müslümanlardan Özür Dilemelidir! Son dönemde başörtüsü yasağının üniversitelerle ilgili kısmının çözümü için siyasi partiler arasında yürütülen görüşmeler, hukuki olmayan ve hiçbir vicdana sığmayan bu yasağın diğer boyutlarını da gözler önüne sermiştir. Statüko yandaşları toplumsal baskı karşısında artık direnemedikleri için, kendilerinin dayattığı bu insanlık dışı yasağın üniversitelerde kaldırılmasını önerip buna mukabil hayatın diğer birçok alanının kamusal alan ilan edilmesi suretiyle başörtüsünün katı biçimde tüm alanlarda yasaklanmasını pazarlık konusu edinmektedirler. Yasağın üniversitelerde sonlandırması karşılığında, ilk-ortaöğretimde ve kamu kurumlarında bu zulmün uygulanmasını talep eden ve sözde bu durumu meşrulaştırıcı söylemleri koro şeklinde dillendiren liberal, milliyetçi, sol ve ulusalcı cephenin, İslam söz konusu olduğunda nasıl da aynı kampta toplanabildiklerini, İslami değerlere karşı düşmanlıkta birbirleriyle yarıştıklarını ibretle izlemekteyiz. Bazı yasaklar karşılığında, kimi özgürlüklerin pazarlık konusu edilmesi en masum ifadeyle alçakça bir tutumdur. Hele söz konusu pazarlık İslami kimliğin hayatta tezahür eden yansımalarına karşılık beliren nefret üzerinden dayatılıyorsa; bunun insanlıkla, vicdanla ve ahlakla açıklanacak bir yönü de bulunmamaktadır. Özgürlüklerin yasaklarla sınırlandırılmasını, çürük yapısını ayakta tutabilmek için sistemin merkezine alan Kemalist zalim düzenin müntesipleri, başörtüsünü yasaklayan tek bir yasa olmamasına rağmen, keyfi uygulamalarla toplumun tüm kesimlerinde yaygın biçimde görünürlük kazanan ve İslam’ın açık bir emri olan başörtüsüne karşı onulmaz bir düşmanlıkla saldırmayı sürdürmektedirler. İlköğretim çağındaki çocukların okula başörtüsüyle gitmelerini, provokasyon olarak nitelendiren yasakçı zihniyetin temsilcileri ve taşeronları, İslam’a karşı saldırılarını bu defa bu çocukların tercihleri üzerinden yapmaktadırlar. Kimsenin çocuklarımızın tercihleri ve inançları hakkında söz söyleme, karar alma ve onlara kafalarındaki kirlilikleri dayatma hakkı yoktur! Çocuklarımız devletin kulları değillerdir! Devletin çocuklarımız hakkında herhangi bir tasarrufu, onlar üzerinde hiçbir hakkı bulunmamaktadır. Buna karşın son dönemde ulusalcı, Kemalist ve kimi liberaller tarafından ilköğretim çağındaki öğrencilerin başörtüleriyle okuma talepleri provokasyon olarak yaftalanmış, çocuklarımız ise provokatörlükle suçlanmıştır. Asıl provokatör, halka ve halkın tüm değerlerine on yıllardır zalimce karşı duran despot sistemin ta kendisidir! Yine ilköğretimdeki başörtüsü direnişinin kamuoyunda yer etmesinin ardından, bunu kışkırtıcılıkla suçlayanların dümen suyuna AK Parti hükümetinin mensupları da katılmış görünmektedir. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, ilköğretim çağındaki çocuklarını başörtülü olarak okula göndermekte ısrar eden aileleri uyararak “Bu iş daha ileriye giderse, aile çocuğu baskı altına alırsa çocuk aileden alınır. Bu yetkiler devletin elindedir. Tabii bunlar aşama aşama uygulanacak şeyler. İdare önce veliyi ikna etmeye çalışır. Şu anda yapılan bu. İkna olmazlarsa cezalar var. Çocuk aynı zamanda aile içinde baskı altındaysa ve öğrenim özgürlüğü engelleniyorsa devlet o çocuğu aileden alır ve öğrenim görmesini sağlar." deme küstahlığında bulunabilmiştir. Kemalizm’in önemli provokatörlerinden biri olan Hürriyet Gazetesine konuşan AK Parti Mersin Milletvekili Üskül, “Bu konuda taviz verilemez. Taviz verilmesi demek o çocukların eğitim hakkının engellenmesi demektir. Aileler mevzuata karşı koymakta direnirlerse suç işliyorlar demektir. Valilerin görevlerini yapması gerekir” demek suretiyle açıkça faşist bir devlet tanımı yapmıştır ve faşizmi savunarak bu anlayışa nasıl da hizmet edilmesi gerektiğini deklare etmiştir. Her fırsatta kendisini liberal-demokrat olarak tanıtmaya gayret eden Zafer Üskül’ün açıklamalarında belirttiği şu sözler toplumu despotik yöntemlerle hizaya getirmek isteyen zihniyetin dışavurumundan başka bir anlam taşımamaktadır. Nasıl inanmamız gerektiğine, giyimimize, düşüncelerimize, yaşantımıza müdahale etmekle yetinmeyen statüko muhafızları şimdi de çocuklarımızı bizden almakla bizleri tehdit etmektedirler. Milliyetçi-ulusal kesimlerle başörtümüzün, İslami yaşamımızın pazarlık konusu edilmesini, özgürlüklerin pazarlıklara malzeme kılınmasını şiddetle kınamakta olduğumuzu hatırlatarak; çocuklarımızı bizden almakla tehdit eden aşağılık faşist küstahlığın topluma hiçbir şekilde izah edilmeyeceğini de belirtmek istiyoruz. Bu nedenle, yıllardır çoğunlukla inanan kesimlerin oylarıyla iktidara gelen AK Parti hükümeti derhal Üskül’ün bu açıklamaları nedeniyle Müslümanlardan özür dilemeli ve Zafer Üskül ve bu zihniyeti destekleyenler partiden ihraç edilmelidir. Son olarak ifade etmek isteriz ki; başörtüsüne sınırsız ve koşulsuz bir özgürlük tanınmaması; bu konuda asla taviz verilmeyeceğinin bizzat AK Parti’li yetkililer tarafından açıkça ifade edilmemesi; toplum nezdinde Hükümetin faşizme ve Kemalist despotizme boyun eğdiği anlamına gelecektir. Av. Serdar Bülent Yılmaz Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı |
Alıntı:
ben ona değil çocuğumu düşmanımı ancak emanet ederim |
Yorumların bir çoğuna katılıyorum fakat konunun faşizm ile ne alakası olduğunu çözemedim..
|
All times are GMT +3. The time now is 16:58. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025