![]() |
Hasan Mezarcı adında zad vardı...
Bu adama ne olduda İsa'yım mesihim demeye başladı?
Zamanında müftülük imamlık yapmış bir insan ve konuşmalarını dinleyen var mı bilmiyorum, bu adresten http://muslumangenc.com/hasanmezarci.htm konuşmalarını indirmek mümkün. parça parça değil çoğu var sanırım ben indirdim fırsat buldukça izliyorum ve bu denli ülke İslam sevdalısı aklı başında müflülük yapmış millet vekili olmuş ülkedeki ta 90 larda ülkemizdeki pislikleri korkamadan söylemiş gözümüze soka sako anlatmış bir insan nasıl olurda ceza evine girip çıktıktan sonra ben mesihim diyor. Aklım almıyor... Ben bu muhterem şahsın bi şekilde delirtildiği kanısındayım. sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. ayrıca minik birde videosunu koyuyorum buyurun; http://www.facebook.com/video/video....16394958423342 videonun açıkalamalar bölümünde bişeyler belirtilmiş okuyalım lütfen. |
Kimisi Refah Partisi'ni zorlu süreçlere sokmak için derin güçler tarafından yerleştirildiğini söyler..
Kimisi aileden gelen bir hastalık sonucu aklını yitirdiğini söyler.. Tam olarak bende bilmiyorum ve kimsenin de tam olarak bildiğini sanmam |
Şuan işi gücü ne ne yapıyor ?
Parasını nerden nasıl kazanıyor ? Bilmek isterim öncelikle. reha muhtara da çıkmıştı sanırım bu. Eğer hala bu iddialarda bulunuyorsa,devlet biran önce gözaltına alıp deli olup olmadığını soruşturmalı,eğer değilse iyice olayı derinleştirmeli. Sıktı bu sahte peygamberler,iskender itoğlu ,bu hasan mezarcı,müslümler,hocayım diyip yatakta karıyla basılanlar. Sömürü dünyasında yaşıyoruz malesef.Bir ben sömüremedim gitti ;D |
Arkadaşlar demek istediğim bu adamı harcamış olmaları...
|
Hasan Mezarcı'yı diğer manyaklarla karşılaştırmayın arkadaşlar. Hasan Mezarcı müthiş bir insandı. Refah Partisi'nin coşkuluı günlerinde bir Şevki Yılmaz bir Hasan Mezarcı ve bir kaç kişi daha önden giden atlılardı. Hasan Mezarcı'nın konferansları küflü beyinleri aydınlatıyordu çok zeki bir hatipti, etkili konuşuyordu, şuurlu konuşuyordu, kendine güveni tamdı kimseden korkmuyordu...
Şu söze bakar mısınız - Sovyetler Birliği yıkılınca ne olduı Rusya yıkıldı mı hayır Rusya kurtuldu, sakın sanmayın ki kemalizm yıkılınca Türkiye yıkılır hayır Türkiye güçlenir büyük devlet olur - Bazı videolarına youtube'den ulaşabilirsiniz... Sonra Hasan Mezarcı'yı hapise attılar o günlerde kamuoyuna yansıyan çok gizemli spekülasyonlar vardı... Hasan Mezarcı'ya içerde çok şeyler yaptılar bunlardan biri beyin operasyonuydu hani şu geçen kurtlar vadisine de konu olmuştu işte ondan ben buna inanıyorum bu işi daha yakından bilenler de inanıyor, Hasan Mezarcı'nın beyniyle oynadılar... Ona operasyon yaptılar. Daha sonra Hasan Mezarcı gitti yerine mehdiyim diye sarı marı entariler giymiş elinde asası garip tuhaf bir yaratık geldi. Show haber bu yeni adamla Almanya'dan canlı bağlantı yapmıştı Reha Muhtar onunla dalga geçmeye çalışırken bile sen kendini zeki zannediyorsun ama ben senden daha zekiyim diyordu Reha Muhtar'a fakat hali iyi değildi... Onu İsrailli beyin kontrolü uzmanlarının eline verdiler onlar Hasan Mezarcı'yı böyle gülünecek deli biri haline getirdiler. |
benim bildigim hapiste tahtalari eksildi...
yoksa ovguye deger bir adam di... simdi nerdedir kim bilir... |
hasan mezarci bizim oralidir, kendisini sahsende tanirim, müftülükde yapmistir.. kendisi cok muhterem bir zattir ama ne olduysa hapiste oldu..
yoksa ne birilerinin masasiydi nede sapkin inanisa sahip bir sahsiyetti.. söylemleri birilerini fazlasiyla rahatsiz etti ve onlarda bunun intikamini bir sekilde aldilar! diyebiliriz.. |
Bakın işte şimdi araştırınca karşıma çıktı ve hatırladım. Hasan Mezarcı konusuna Ergenekon kayıtlarında rastlandı...
Şamil Tayyar, Gölge İktidar kitabının son kısmında Ergenekon konuşma kayıtlarına yer veriyor. Orada Hasan Mezarcı hakkında şöyle bir konuşma geçiyor. İki Ergenekon sanığı aralarında knuşuyor ve biri diğerine aynen şöyle söylüyor: -(Birisi hakkında konuşuyorlar) Nasıl Hasan Mezarcıyı ilaçla İsa yaptıysak, O'nu da hallederiz! Zamanı gelecek bu konu da aydınlanacak... |
Ozgunun mesaji herseyi aciklamaya yetmistir herhalde...
|
Eğer Kimsenin Söyleyemediği hakikatleri söylerseniz Masonlar güçlü olduğu sürece Hasan Mezarcının durumuna düşürülürsünüz...
http://video.google.com/videoplay?do...6214082909302# |
Hasan Mezarcı bu memleketin yetiştirdiği en değerli insanlardan birisidir...
Konferanslarını izlemeye doyamam... MaşAllah çok zeki,çk bilgili hem dünyevi hemde dini bilgi olarak muhteşem kapasitesi olan bir insandı... Harcadılar adamı... Eğer öldürselerdi millet diyecekti ki mezarcı haklıydı adamı öldürdüler bi kulak verelim bu adam ne diyor... Ama ne yaptılar hasta ettiler adamı...Şimdi ne diyor millet...sözleri deli saçması... İsteyen istediğini söylesin... HEr zaman söylerim yine söyleyeceğim... Fırsat buldukça arkadaşlarıma izletirim... Hasan mezarcının söke konferansı kesinlikle izlenmeli... |
şu sözleriyle anımsadığım birisi:
60 yıl tavuk gibi yaşayacağıma 20 yıl horoz gibi yaşarım..( erken öten horozun akıbetiyle aynı akıbete uğramış biridir...) |
|
Evet Hasan Mezarcıyı diğer manyaklarla karıştırmamak lazım onun o hale hapiste işkencelerle geldiğini biliyorum..
Devamlı elektrik işkencesine maruz kalmış bu kadar düzgün konuşan birinin kalkıpta 10 yaşında ki kıza bu benim babanem olur demesi normal olarak zaten na mümkün :) |
Bazı kendi fikrimdeki hususları dile getirmek istiyorum.
Ben şöyle düşünüyorum İslam kuralları çerçevesinde hayatını yaşayan bir insan olarak ve de doğal olarak anti kemalist bir insan oluğunu düşünürsek bu adamı bu hale getirenler niçin mustafa kemal sevdalısı yapmadıda İsa'yım ben dedirtti?...! Bunu başaran mekanizma mustafa kemal sevdalısı yapsa idi bu adamcağızı hiç kimse inanmazdı ve kimseyide inandıramazlardı çünkü radikal anti kemalist bir kişinin birden bire mustafa kemal sevdalısı olması bu adamı deli yerine koyduramazdı. deli olduğu düşünülse bile mutlaka başına bişey geldi de böyle oldu derdi. Hz İsa bildiğimiz ölçüde kıyamet alameti olarak dünyaya gelecek ve biz buna inanıyoruz Hasan Mezarcı da inanıyordur muhtemelen. Bu adamın birden bire bu şekilde çıkması ve kıyamet alametlerinin tamamının gerçekleşmemiş olması Hasan Mezarcı nın İsa olamadığının apaçık delili olsa gerek. EE bu şartlarda herkes deli diyecektir. Bu adamı harcayan mekanizma çok ince düşünmüş olmalı. Birde şöyle bir tespitim var tüm konuşmaları cunta zihniyeti tarafından izlenmekte idi ne diyor bu adam ne pisliğimizi ortaya çıkartıyor diye dinliyorlardı. Dinleyip hakkında fikir sahibi oluyorlardı. Hasan Mezarcı karşı çıktığı zihniyetin düşmanı idi. Düşmanını alt etmek için tanımak gerekiyor. Ve bunlarda bunu yaptılar. Öyle ince düşündüler ki ne yapsak da bu adamı sindirsek ve bunun gibi bizi zora sokacak insanlara göz dağı versek hesabı yaptılar. bunu tasarlayanda insan aklı idi bizde insanız ve ihtimaller çerçevesinde başına gelen şeyin her ne şekilde olursa olsun bi şekilde rejim alehtarları tarafından harcandığı bana göre aşikardır. Dönemindeki arkadaşlarını başına ne geldi diye niye bir araştırma yapmadılar niye sorgulamadılar ben bunu merak ediyorum aceba korktular mı? |
http://img254.imageshack.us/img254/1541/97959980.jpg
Biraz araştırmalarım sonucu biraz bişeyler buldum paylaşmak istedim arkadaşlar. http://img100.imageshack.us/img100/5739/60071989.jpg Haloperidol! Haloperidol! Biyolojik silahlar, her zaman toplumlara yönelik kullanılmıyor.. Kişilere yönelik de belli dozlarda kullanılabilir. Kişilik değişikliğine ya da saldırganlık, pasifleştirici etkilerinden yararlanılabiliyor.. Mesela belli dozda bir kişiye verildiğinde kendini peygamber sanabilir ya da çok mazbut hayatı olan birini çocuk tacizcisi yapabilir, ensest ilişkilere girmeye zorlayabilirsiniz.. Hani şu Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdar’ın adamının İskender Büyük’ün adamı olması gibi.. Bu ilacı NATO ülkeleri de biliyor, Rusya da, Çin de, İran da.. Ve bölgede son zamanlarda büyük ölçüde kullanıldığı söyleniyor.. Son zamanlardaki bazı hafıza kaybı olayları ya da bazı sanıkların uzun süre tecrit edilmesi de bana kalırsa bu kuşkuyu artırıyor.. Bazılarının kanlarını tahlil etmek gerek.. Bu risk, tanıklar açısından da, sanıklar açısından da önemli. Tanık ya da sanık durumunda olmayan, ama sıranın kendisine gelmesinden kuşku duyulanlar için de kullanılıyor olabilir.. Bu ilacın temininde çalışan bazı gazeteciler, televizyoncular, bilim adamlarından olabilir.. Bazı işadamlarından da.. İlaç sektöründen bazı isimlerden de söz edenler oluyor.. Bunlara ne kadar inanılır bilmiyorum ama, son zamanlarda bir Haloperidol tartışmasıdır gidiyor.. Gerçekle gerçek dışını anlamak için iddiaların üzerini örtmek değil, gerçeklerin üzerine gitmek gerek. Bazı kişilerin bu anlamda kan örneklerini almak gerek.. Kişilik değişikliği, kişilik bozukluğu ve hafıza kaybı, bu ilacın dozu ve kullanım şekli ile ilgili.. Eğer deneğinizin işini bitirmek ve onu defterden silmek istiyorsanız, yüksek dozla işini bitiriyorsunuz.. Ama kullanmak istiyorsanız, daha uzun soluklu, sabırlı, düşük dozla paralel olarak ipnozu kullanmanız gerekiyor.. Mesela düşük doz uygulaması ile onu normal şartlarda aklından geçirmeyeceği şeylere zorlayabilir. Sonra bunları kayda alıp belgeleyebilir, daha sonra serbest bırakıp, o utanç içinde köşeye sıkıştırıp, şantaj altında tutabilirsiniz.. İstihbarat örgütleri bunları yapmıyor değil. İstihbarat ve yargının artık, özellikle siyasi davalarda buna dikkat etmeleri gerekiyor.. Aslında adrenalin dedikleri şey de işte böyle bir şey.. Hormon dengesini bozan her şey, bu anlamda uzmanının elinde bir silaha dönüşebilir.. Normal ilaçlarda kullanılan malzemelerden, yüksek dozda kullanarak tehlikeli sonuçlara gitmek mümkün.. Bu ilaçları bulduğunuzda doğrudan bir suç da isnat edemiyorsunuz bu arada.. Önemli olan bu ilaçları, yüksek dozda, kim kime veriyor. Daha geçtiğimiz dönemde Haberal’in hastanesinde Ecevit’e yönelik böyle bir komplo ortaya çıkarılmadı mı? Bugün Ergenekon savcılarının yeniden açmaya çalıştıkları dosya işte böyle bir dosya.. Bana kalırsa dün Haberal’ın uygulayıcı olmasından kuşkulanılan olay bugün onun hafızasını silmek adına ona karşı kullanılmak isteniyor olabilir.. Bu dünya etme bulma dünyasıdır.. Kim bilir belki de Eruygur da eski dostlarının kurbanıdır!.. Olay sadece sorgu için ipnoz kullanmakla ilgili değil.. Mesela JİTEM’i takip eden bir yargı mensubunu alıp, bir süre sonra onu JİTEM’ci bir zombiye dönüştürebilirsiniz.. Bakın, size sıradan bir komplodan söz etmiyorum.. Özal’ın ölümü ile ilgili olarak, kalp krizine yol açacak biyolojik tetikleyici etkisi olan bir preperattan söz ediliyordu.. Hasan Mezarcı, Özal’ın saç dibi örneklerini aldı morgtan, ama daha sonra bu örnekler kayboldu.. Özal da böyle bir komplonun kurbanı olmuş olabilir. Yani daha önceki tetikçinin yarım bıraktığı işi beyaz eldivenli biri tamamlamış olabilir.. Tetikçilerin çoğunun çocuksu bir kahramanlık duygusu uyandıran “cesaret hapı” kullandıkları söylenir hep.. Tetikçileri yakalamak hiçbir şeyi çözmüyor.. Tetikçiyi, bir başka tetikçiye vurduruyorlar.. Onu da bir başkasına. Sonuncusunu bulsanız bile bir yere varamıyorsunuz. Çünki o kişi, neyi, niçin yaptığını bilmiyor.. Bana kalırsa bütün sanıkların sağlık muayenesi sırasında mutlaka kanlarının alınıp, Haloperidol kontrolü yapılması gerekir.. Bu konuda savcılar, yüksek yargı, barolar ve Adalet Bakanlığı’nın da üzerine düşeni yapması şart.. TSK’da da bu denetim mutlaka yapılmalı.. Üzeyir Garih cinayeti sanığı Yener Yermez, mesela bu açıdan tahlil edildi mi? Ergenekoncuların Rusya aşkını da araştırmak gerek aslında bu açıdan. “Bizim Sovyet” işini biliyor.. Azerbaycan’daki siyasi muhalifler.. İranlı mollalar üzerinde de sakın birileri bu tür şeyler deniyor olmasın.. Bunların elinde Apo bile bakarsınız bir gün İmralı’dan Türk Milliyetçisi olarak çıkar.. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz! “Soğuk savaşın biyolojik silahları”nı bir kenara not edin, bana kalırsa. Tek dozda bağımlılık yapan uyuşturuculara kaç politikacının kaç bürokratın, kaç işadamının çocuğunun tuzağa düşürüldüğünü biliyor muyuz? Kaç işadamının sürüklendikleri sex bataklıklarında nelerini kaybettiklerini, nasıl tehdit ve şantajla köşeye sıkıştırıldığını araştırmak gerek.. Birileri birilerini bu yolla, biyonik robotlara dönüştürüyor, biyonik köleliğe zorluyor.. Bana kalırsa Erzincan Cumhuriyet başsavcısının da kanında Haloperidol kontrolü yapılması gerekir.. Çünki bu adam eskiden böyle değildi.. İş bu durum yeni çıktı.. Ve tabii bazı Ergenekon sanıklarının da. Hem de Eruygur ve Haberal’dan başlayarak.. Kuklaya değil, kuklacıya bakın.. Sakın bazıları hâlâ aramızda dolaşıyor olmasın.. Anlattıklarım size biraz abartılı gelebilir. Ama size bu konu ile ilgili bilimsel çalışmalardan kısa bir özet sunmak istiyorum: Haloperidol bir tipik ‘antipsikotiktir’ ve ‘butyrophenone’ sınıfından kabul edilir. ‘Vefarmakolojik’ etkileri ‘fenotiyazinlere’ benzer. Haloperidol 1960’dan sonra şizofreni tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak daha çok siyasi amaçla kullanılan sabıkalı bir üründür.. Haloperidol markaları: Aloperidin, Bioperidolo, Brotopon, Dozic, Duraperidol (Almanya) Einalon S, Eukystol, Haldol, Halosten, Keselan, Linton, Peluces.. Serenace, Serenase ve Sigaperidol “Tıbbi argo” olarak kullanılır. Haloperidol bazen “H vitamini” olarak da adlandırılır. Haloperidol, ilk olarak Paul Janssen tarafından keşfedilmiştir. 1958 yılında Belçikalı bir şirket Janssen Pharmaceutica tarafından geliştirilmiştir. İlk klinik deneyler de bu ülkede yapılmıştır. Daha sonra Amerikan şirketi Searle, yan etkileri ve başka amaçlı kullanımı nedeniyle üretimini durdurdu. Ardından ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından 12 Nisan 1967 tarihinde kabul edildi ABD'de McNeil Laboratuvarları tarafından üretilmeye devam etti. Sovyetler Birliği'nde Haloperidol kullanımı ilk defa yaygın bir şekilde siyasi amaçla ve istihbarat faaliyetlerinde kullanılmaya başlandı.. Sergey Kovalev ve Leonid Plyushch ilk kurbanlardı. Dünya Psikiyatri Derneği bu durumu kınayan bir açıklama yaptı. Ancak SSCB’de bu ilaç üretilmeye devam etti. Haloperidol’un ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından yabancıların sınırdışı sırasında onun sedatif etkilerini dengelemek için düşük dozlarda kullanmaya devam edildiği de ortaya çıktı bu arada... 2002-2008 arasında, federal göçmenlik bürosunun 356 göçmen için Haloperidol kullandığı ileri sürüldü.. Bu ilacın istem dışı bazı tutuklulara da verildiği biliniyor.. Şimdi bu tehlikeli ilacın Türkiye’de uzun zamandan beri kötü maksatlı olarak kullanıldığı iddiaları gündemde.. Birilerinin bu iddiaları araştırması gerek, ama o kim.. Selâm ve dua ile. abdurahman dilipak-vakit http://webcache.googleusercontent.co...&ct=clnk&gl=tr Hasan Mezarcı olayı basit bir olay değildir. Çok ciddi bir olaydır. Hatta ben bu konuda bir konferans verdim ve dedim ki: “Siz Türkiye Devleti’nin idarecilerini sadece fizikî olarak koruyorsunuz. ‘Kimse domates atmasın, yumurta atmasın”diye... Ama metafizik açıdan da korunması lazım. Bir bakmışsınız ki Başbakan bir sabah kalkıp “ben peygamberim” diyor!.. Bunu Genelkurmay Başkanı’na da yapabilirler. Şimdi Salih Bey’in başına gelen hâdise… Bunu kim yapıyor? Ciddi olarak bunu ben de merak ediyorum ama şunu biliyorum ki; Salih Bey’in üzerinde uygulanan “deney”den birinci maksat O’nu “Atatürkçü” yapmak!.. “Dinsizleştirmek”… Şimdi Salih Bey çıkıp “Atatürk çok büyük bir komutandı” dese, olay biter. Malûmunuz, bir hücrede yapılan şey diğer hücrelerde de etki gösteriyor. Hedefi o olsa bile, diğerleri de mutlaka etkileniyorlar. Böyle de bir şey var. Kartal’da ilk defa bu hâdise Salih Mirzabeyoğlu’nun başına geldiğinde, zaten “intihar hâdisesi” de olmuştu. Tabi tabi… Zaten cihad için yola çıkmış bir insanın intihar girişimi ateşle su gibi bir şeydir. Kumandan’ın o olaydan sonra açıkladığı şey şudur: “Düşünün ki bir insan saatlerce kolundaki damarı parçalamaya çalışıyor!..” Hedef kendisini bizzat yok etmektir. Buradaki gaye şudur: “Ya duruşmaya çıkacaksın ve her şeyden pişman olduğunu, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olduğunu ve laikliğin en iyi sistem olduğunu ilân edeceksin, yada kendini yok edeceksin!” O da, ideolojik bir tavır takınıyor ve kendini “yok etmeyi” tercih ediyor. Zaten bu sistem rasgele insansa uygulanmaz. Mesela Hasan Mezarcı siyasî açıdan sevelim sevmeyelim bir idoldü. Ama bu adam aklı başında bir milletvekiliydi. Açıkoturumlara çıkıyordu, açıklamalar yapıyordu, gazetelere manşet oluyordu… Bir takım araştırmalar yapıyordu…Ve dikkat edin, bu tür şeyler genelde cezaevindeki insanlara yapılır. Çünkü cezaevindeki insanlar korumasızdır. Birilerinin kontrolündedirler. Orada onlara “istedikleri şeyleri” yapabilirler. Hasan Mezarcı’nın başına gelen hâdise de cezaevinde başlamıştır. Yani nedir? O’nun anlattığı şu: Hasan Mezarcı cezaevindeyken bir rüya görüyor ve ona rüyada diyorlar ki “sen insanların beklediği Mesihsin. Senin peygamberliğin alameti bu asâ. Bu asâ Mekke’nin filanca yerinde gömülü… ” Hasan Bey cezaevinden çıktıktan sonra, şu anda elinde taşıdığı bastonu Mekke’de o rüyasında gördüğü yerde buluyor. Burada bir organizasyon var. Bir: Bu rüyayı ona gösteren kim? O bastonu oraya gömen kim? Hasan Mezarcı –sevelim sevmeyelim- Türkiye’de belirli bir kesimin önde gelen isimlerinden biriydi. Ve demiş oldular ki “bak biz senin idolünü ne yapıyoruz!” Maskara yapıyoruz!.. Salih Bey üzerinde yapılan deneylerde de bu maksat vardı. Ama doğrusu ,cidden –röportaj olduğu için söylemiyorum- bu sistemin kim tarafından yapıldığını merak ediyorum ve Türkiye acaba teknolojik olarak bu seviyede mi onu da bilmiyorum. Önce Kartal’da başlayan bu uygulama şimdi de 15 aydır Bolu’da devam ediyor. Bir kere özellikle yalnız olmasına dikkat ediyorlar. Sesler geliyor. Sizin kitabınızda da ayrıntılı olarak açıklanmış. Aynı odada 10 kişi de olsanız bizzat O’nun kulağına gelen sesler var. Dolayısıyla bunu denemesi lâzım. Hücrede yaşadıklarını ve gelişen hadiseleri anlatacak ve gösterecek ancak, cezaevi idaresi, ya işin ciddiyetinde değildi, yada, telegram ekibi içindeydiler. Zaten Kartal’da ilk çektiği sıkıntı budur. Bunu onaylatamadığı için böyle bir problem yaşamıştır. Mevzu hâllolduktan sonra yani, işi anladıktan sonra zaten olay çözülmüştür. Şimdi bunu üzerine uygulamak istedikleri insanın bir şifresi var. Bu şifreyi çözmeye çalışıyorlar. Evet. Doğru… Ama bizim gördüğümüz, Mirzabeyoğlu’nun da onların şifresini çözdüğü… Bu bir ilktir. Hatta ben Kartal’dayken “200 milyon dolarlık projenin içine ettin.” Dediler. Çünkü insan kendisine yapılan şeyi anladıktan sonra artık, şifreyi çözüyor. Tabi bu basit değil. Kolay değil… Evet kolay değil bu. Şimdi karşı tarafın da bu mânâda bir şifresi var mıdır? Doğrusu şu. Şimdi sizin üzerinize yapılan bu yayına altı ay, yedi ay, sekiz ay gibi bir süreyle dayanmış olmanız demek, sizin bu mücadeleyi kazandığınız anlamına gelir. Ama o zihinsel disiplini devam ettirmek lâzım. Tabii… Az önce dediğim gibi “inanç meselesi. Mesela abdestli dolaşmak sizin bu yayınlara girmenizi engelliyor. Bir de şöyle bir şey var tabi. Şimdi “Gizli Servis”ler teknolojinin dışında cinleri de kullanıyorlar. Yalnız bu cin meselesinin Türkiye’de iyi anlaşılabilmesi için bir şeyin değişmesi lâzım… Bizim insanımızın zihnine cin meselesi; böyle uzun kulaklı, ters ayaklı bir yaratık diye kodlanmış. Cin bu değil. Cin elektromanyetik bir varlık. İstediği şekle girebilir. Türkiye’de televizyon ilk yayına başladığında -veyahut ta dünyada bilmiyorum- yani televizyon yeni çıktığında Said-i Nursi’ye diyorlar ki “Efendim, davul gibi bir alet var. Ankara’daki adam konuşuyor ve biz izliyoruz.” O da diyor ki “oğlum o dediğin şey cin” O zaman O’na gülüyorlar insanlar hocaya... Şimdi televizyonda yayın olmadığında, ekranda minik minik noktacıklar görürüz. Onlar elektronlardır. Biz sesi ve görüntüyü onların üzerine bindirerek gönderiyoruz. Örneğin İspanya’da canlı futbol maçı oynanıyor. Biz ekranda bunu izliyoruz. Futbolcu diğerine çelme takıyor o “ah” diye bağırıyor, biz üç saniye sonra buradan dinliyoruz. Bu nasıl oluyor? Kur’ân’ da geçen “Belkıs’ın Tahtı” gibi bir şey… Görüntü ve sesin, başka bir yere aktarılması olayı. Yani “Gizli Servis”ler teknolojinin dışında bu yöntemi de kullanıyor. Zaten tarihteki ilk “zihin kontrolcü” şeytandır. Hani biz ona vesvese diyoruz. “Cinlerin ve şeytanın vesvesesinden sana sığınırız.” Diye dua ediyoruz. Şeytan insanın zihin frekansına girer ve vesvese verir. Bu vesvese birisini öldürme, hırsızlık yapma, zina… Her şey olabilir. Ama şunu iyi bilmek lâzım. İnanmayanların insanların şeytan gibi güçlü bir “dost”ları var. Evet… Bu çok önemli. Çünkü şeytan bazen gelir. Onun kulağına bir şey fısıldar. Şeytan ona fısıldar o da yapar. Normal insanlar da şaşırır. “Şeytanın bile aklına gelmez” dediğimiz ifade buradan gelir. Onların şeytan gibi bir dostları var. Gizli Servisler bu tür meselelerde cinleri de kullanıyorlar. Sadece cinler değil tabii... Cinlerle beraber parapsikoloji, teknoloji içiçe. Kumandan’ın “modern büyü” dediği şey. Şu andaki şey, eski büyülerden biraz daha geliştirilmişi… Ahir zaman şartlarını yaşadığımızdan dolayı… Az önce de bahsettiğimiz gibi, ilahlık taslıyorlar, “insan yaratma” iddiasındalar. “Kainata tahakküm edeceğim, ömürleri uzatacağım” vesaire… Dolayısıyla “kontrol de ederim, bilmem ne de yaparım, ilah da olurum”… hikayesine doğru gidiyor bu iş!.. Şimdi Türkiye’de bu tür meselelerin iyi anlaşılabilmesi için, sadece bunun değil, bir çok meselenin iyi anlaşılabilmesi için, şu üç kitabın iyi bilinmesi gerekiyor: İncil, Tevrat ve Kur’ân-ı Kerim… Çünkü dünyadaki bütün fikir hareketleri Cami, Kilise ve Havra’dan çıkar. Komünizm, kapitalizm, liberalizm… Yani ne kadar “izm”ler varsa bu kitabların türevleri ve yorumlarıdır. Dünyadaki meselelerin anlaşılabilmesi için bu üç kitabın iyi bilinmesi lâzım. Fakat biz Müslümanların bir hatası var; diyoruz ki “İncil papaz uydurmasıdır.” Evet bu doğru ama Avrupa Birliği İncil’e göre idare ediliyor. Bizim Avrupa Birliği’ni anlayabilmemiz için İncil’i bilmemiz gerekiyor. Tevrat “Haham uydurmasıdır” Bu da doğru. Ama dünya Tevrat’a göre dönüyor bugün. Bilmemiz gerekiyor. Kendi kitabımızı da bilmiyoruz. Meselâ Kehf süresinde diyor ki: “Şimdi senin gözünden perdeyi kaldırdık. Artık daha iyi göreceksin.” Şimdi bunu bir dua diye okuyabilirsin. Ama ben bunu bir gece görüş dürbünü olarak görüyorum. İki tane adamı yan yana koyun. Birine gece görüş dürbünü verin. Biri karanlıktan ormanı göremez. Diğeri ise ormanın içinde oynaşan tilkileri görür. Bunu, bu mânâda sınırlandırmak da mümkün değil!.. Bu sadece insanın sahib olduğu bilgiyle alakalı…Belki otuz sene sonra bunun mânâsı daha başka bir şey olacak. Şimdi mevzuunda uzmanlar o ayeti gördüğünde çok farklı yorumluyorlar. Mesela derste kendi aramızda meal okuyup bilgilerimizi paylaşırken, “Allah, buğday başağına bire on verir”i gördüğümüzde onu sevap olarak algıladık. Ama içimizde bir ziraat mühendisi arkadaş vardı. Hayranlıkla dönüp şöyle konuştu: “Daha önceden hiç dikkat etmemiştim. Bu müthiş bir ayet. Şu ânda buğdayın verimi bire dört filan... Demek ki, Allah bire on veririm değine göre biz, buğdayı “bire on” verebilecek kapasiteye göre yetiştirmemiz gerekir”! Bunun gibi, bu bakış açısı sizin söylediğinizle de uyuşuyor. Yani insanlar uzmanlık alanlarına göre bir anlayışa sahib olmalı… Evet. Ben bütün bunları şunun için anlatıyorum. Bu “Zihin Kontrol” meselesi Kur’ân’da da çok sık geçen bir mesele. Şeytanın vesvesesi meselesi. “Gizli Servis”ler o teknolojinin dışında metafizik güçleri de kullanıyorlar. Yine inançlı olmaktan bahsedeceğim. Abdestli olmak sizin zihin kontrole yakalanma riskinizi azaltıyor. http://webcache.googleusercontent.co...&ct=clnk&gl=tr |
sinan kardeş konu için gerçekten teşekkürler..
|
Bu konu önemli bir konudur. Özellikle telegram olayını öğrenmemiz bundan sonra karşılaşacağımız vakalarda daha sağlıklı yorumlar yapmamızı sağlayacaktır.
|
sinan teşekkürler...
Evet... telegram olayı çok önemli... Özellikle salih mirzabeyoğluna çokça uygulandığını biliyorum bu dönemde... ergenekon kayıtlarında hasan mezarcıyı nasıl susturduklarını itiraf ediyorlardı bas ilacı diye... |
Hasan Mezarcı'nın videolarını izleyen bu hale kim getirdiğini anlar.
|
Alıntı:
|
Bu modern büyü ise kesin Yahudilerin parmağı vardır Dünya da büyüyü en iyi onlar kullanıyor...
|
hasan mezarcı eski tekirdağ müftüsüdür...
kendisini askerde görevli iken ilk defa gördüm... yeni leventteki harp akademilerinden , milli güvenlik ve silahlı kuvvetler akedemisi yıldız binadadır ve bodrum katları tamamiyle osmanlı arşivi ile doludur... cumhur başkanımız özal dahi buraya girememişdir.. arşive girmek istemesinden kaynaklanan protestosuna şahit oldum... bu arşive sadece şerefsiz hain kalleş kancık cevat kutay, dingiltere dingili bir kaç it ve refakatçi olarakda akademi komutanı girebiliyordu... neyse hasan mezarcı anlatıyor : bir sabah kalkdığımda gördüğüm rüya üzerine giydiğim bu cübbe hücremde idi... elimdeki asa da kudusde bir dere nin belli bir noktasında benim bulmam için ilahi olarak konmuşdu... o cübbeyi, ve o asa yı bu yerlere koyan hain kalleş kancık her kimse ki siyonist laik şerefsizlerdir... sağlığında asil ve kutsal milletimin bir çoğunun laik dümbüklük uykusundan ,uyanmasına sebep olmuş kahramandır... mevcut hükümetin hasan mezarcıya dolaylıda olsa sahip çıkması şarttır... |
Alıntı...
Kumandan’ın o olaydan sonra açıkladığı şey şudur: “Düşünün ki bir insan saatlerce kolundaki damarı parçalamaya çalışıyor!..” Hedef kendisini bizzat yok etmektir. Buradaki gaye şudur: “Ya duruşmaya çıkacaksın ve her şeyden pişman olduğunu, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olduğunu ve laikliğin en iyi sistem olduğunu ilân edeceksin, yada kendini yok edeceksin!” O da, ideolojik bir tavır takınıyor ve kendini “yok etmeyi” tercih ediyor. Zaten bu sistem rasgele insansa uygulanmaz. Mesela Hasan Mezarcı siyasî açıdan sevelim sevmeyelim bir idoldü. Ama bu adam aklı başında bir milletvekiliydi. Açıkoturumlara çıkıyordu, açıklamalar yapıyordu, gazetelere manşet oluyordu… Bir takım araştırmalar yapıyordu…Ve dikkat edin, bu tür şeyler genelde cezaevindeki insanlara yapılır. Çünkü cezaevindeki insanlar korumasızdır. Birilerinin kontrolündedirler. Orada onlara “istedikleri şeyleri” yapabilirler. Hasan Mezarcı’nın başına gelen hâdise de cezaevinde başlamıştır. Yani nedir? O’nun anlattığı şu: Hasan Mezarcı cezaevindeyken bir rüya görüyor ve ona rüyada diyorlar ki “sen insanların beklediği Mesihsin. Senin peygamberliğin alameti bu asâ. Bu asâ Mekke’nin filanca yerinde gömülü… ” Hasan Bey cezaevinden çıktıktan sonra, şu anda elinde taşıdığı bastonu Mekke’de o rüyasında gördüğü yerde buluyor. Burada bir organizasyon var. Bir: Bu rüyayı ona gösteren kim? O bastonu oraya gömen kim? Hasan Mezarcı –sevelim sevmeyelim- Türkiye’de belirli bir kesimin önde gelen isimlerinden biriydi. Ve demiş oldular ki “bak biz senin idolünü ne yapıyoruz!” |
Dersim ve 28 Şubat medyası
Türkiye'yi 28 Şubat'a getiren günlerde Hasan Mezarcı "Türkiye mezardan yönetiliyor" demişti. Bu sözden sonra 28 Şubat medyası tarafından linç edildi. Oysa şu "Atatürk yaşasaydı..." muhabbeti onu haklı çıkarmıyor mu? İktidar da muhalefet de ne zaman sıkışsa sözü "Atatürk yaşasaydı"ya getiriyor. Bu nasıl rejim, bu nasıl düzen? Atatürk yaşasaydı düzeni! "Atatürk yaşasaydı milli görüşçü olurdu" demişti Necmettin Erbakan başbakan iken. Ona cevap da Hürriyet Gazetesi tarafından verildi: "Atatürk yaşasaydı sen başbakan olabilir miydin?" Bugün aynı cevap Deniz Baykal tarafından Tayyip Erdoğan'a veriliyor, Dersim tartışmaları üzerinden. Hata Başbakan'da! CHP'ye "Atatürk gelse sizi defederdi" denilir mi? Deniz Baykal mı Tayyip Erdoğan mı? Atatürk hangisini tercih ederdi? Millet seçimlerde Erdoğan'ı tercih ediyor ama Atatürk elbette Deniz Baykal'ı tercih ederdi. Elbette Dersim hadisesini savunanları tercih ederdi. Siz böyle "Atatürk yaşasaydı" diye cümle kurmaya devam ederseniz Deniz Baykal işte böyle yapıştırır cevabı: "Atatürk yaşasaydı sen oralara gelebilir miydin?" Çok haklı, çok doğru söylüyor Deniz Baykal! Aslında bunu söylerken şu gerçeği de söylemek istiyor: "Atatürk yaşasaydı sen Dersim hakkında böyle konuşabilir miydin?" Bir fani üzerinden hem de iktidar ve muhalefet kavgası sürüp gidiyor bu ülkede. Dersim dedim de... Dersim medyası ile 28 Şubat medyası ne kadar da birbirine benziyor! 28 Şubat'ta medya en önemli ayaktı. 28 Şubat'ta "Topyekûn savaş" manşeti attılar. Kime karşı topyekun savaş? Tabi i ki halka karşı. Kürt'e, Türk'e, Alevi'ye, Sünni'ye, laike, dindara... Güzin Abla'yı bile kullanmışlar. Psikolojik harp taktikleri kime karşı hazırlanıp uygulanıyor sanıyorsunuz? Yunanistan ya da İran'a karşı mı veya başka üçüncü bir devlete karşı mı? Şimdi bakıyorum da Dersim tartışmaları üzerine ortaya çıkan Dersim harekatı günlerinde gazetelerin attıkları başlıklar, yazdıkları yazılar ne kadar da 28 Şubat medyasına benziyor. "Dersimli haydutlar" "Çapulcular mahkemede hesap veriyor" "İlk kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen'in Dersim'de kahramanca hizmetleri" Zaman içinde dil değişmiş ama mana değişmemiş. Bugün Dersim'i yeni öğrenenler bundan yıllar sonra 28 Şubat'ta neler olduğu rahatlıkla yazıldığında "adeta Dersim gibi" diyecekler! AK Parti kendi ayağına kurşun sıkmaya hazırlanıyor Ankara'daki gözümüz kulağımız Adem Yavuz Arslan dünkü yazısında çok önemli bir noktaya parmak basıyordu. Benzeri şeyleri aynı gün Şamil Tayyar da yazmıştı. Her ikisinin yazısının satır aralarını okuyunca gazete sayfalarında Cemil Çiçek'in silueti beliriyordu. Hükümetin TCK'daki telefon dinlemeleriyle ilgili yapmayı planladığı değişiklik ne anlama geliyor? Çok açık. Bu düzenlemeler basını susturmak anlamına geliyor! Cemil Çiçek "Cezalar az ki gizliliği ihlaller oluyor" dedi. Ceza Kanunu'nda hükümetin yapmak istediği değişiklik ilginçtir bana "Sanki Ergenekon örgütü ile ilgili yayın yapan medyanın sesi kısılmak isteniyor" çağrışımı yaptı. Cemil Çiçek'in önayak olduğu bu düzenleme yasalaşırsa, bundan sonra Ergenekon başta olmak üzere bütün soruşturmalar ve iddianamelerle ilgili yazı yazmak, haber yapmak vs. imkânsız hale geliyor! Hükümet kendi ayağına bir kurşun daha sıkıyor galiba. Ya da durumun farkında değil. Bence AK Partililer bu konuda uyanmalı. Ve Cemil Çiçek bu düzenleme hakkında benim gibi düşünenleri tatmin eden bir açıklama yapmalı... |
Dersim ve 28 Şubat medyası
Türkiye'yi 28 Şubat'a getiren günlerde Hasan Mezarcı "Türkiye mezardan yönetiliyor" demişti. Bu sözden sonra 28 Şubat medyası tarafından linç edildi. Oysa şu "Atatürk yaşasaydı..." muhabbeti onu haklı çıkarmıyor mu? İktidar da muhalefet de ne zaman sıkışsa sözü "Atatürk yaşasaydı"ya getiriyor. Bu nasıl rejim, bu nasıl düzen? Atatürk yaşasaydı düzeni! "Atatürk yaşasaydı milli görüşçü olurdu" demişti Necmettin Erbakan başbakan iken. Ona cevap da Hürriyet Gazetesi tarafından verildi: "Atatürk yaşasaydı sen başbakan olabilir miydin?" Bugün aynı cevap Deniz Baykal tarafından Tayyip Erdoğan'a veriliyor, Dersim tartışmaları üzerinden. Hata Başbakan'da! CHP'ye "Atatürk gelse sizi defederdi" denilir mi? Deniz Baykal mı Tayyip Erdoğan mı? Atatürk hangisini tercih ederdi? Millet seçimlerde Erdoğan'ı tercih ediyor ama Atatürk elbette Deniz Baykal'ı tercih ederdi. Elbette Dersim hadisesini savunanları tercih ederdi. Siz böyle "Atatürk yaşasaydı" diye cümle kurmaya devam ederseniz Deniz Baykal işte böyle yapıştırır cevabı: "Atatürk yaşasaydı sen oralara gelebilir miydin?" Çok haklı, çok doğru söylüyor Deniz Baykal! Aslında bunu söylerken şu gerçeği de söylemek istiyor: "Atatürk yaşasaydı sen Dersim hakkında böyle konuşabilir miydin?" Bir fani üzerinden hem de iktidar ve muhalefet kavgası sürüp gidiyor bu ülkede. Dersim dedim de... Dersim medyası ile 28 Şubat medyası ne kadar da birbirine benziyor! 28 Şubat'ta medya en önemli ayaktı. 28 Şubat'ta "Topyekûn savaş" manşeti attılar. Kime karşı topyekun savaş? Tabi i ki halka karşı. Kürt'e, Türk'e, Alevi'ye, Sünni'ye, laike, dindara... Güzin Abla'yı bile kullanmışlar. Psikolojik harp taktikleri kime karşı hazırlanıp uygulanıyor sanıyorsunuz? Yunanistan ya da İran'a karşı mı veya başka üçüncü bir devlete karşı mı? Şimdi bakıyorum da Dersim tartışmaları üzerine ortaya çıkan Dersim harekatı günlerinde gazetelerin attıkları başlıklar, yazdıkları yazılar ne kadar da 28 Şubat medyasına benziyor. "Dersimli haydutlar" "Çapulcular mahkemede hesap veriyor" "İlk kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen'in Dersim'de kahramanca hizmetleri" Zaman içinde dil değişmiş ama mana değişmemiş. Bugün Dersim'i yeni öğrenenler bundan yıllar sonra 28 Şubat'ta neler olduğu rahatlıkla yazıldığında "adeta Dersim gibi" diyecekler! AK Parti kendi ayağına kurşun sıkmaya hazırlanıyor Ankara'daki gözümüz kulağımız Adem Yavuz Arslan dünkü yazısında çok önemli bir noktaya parmak basıyordu. Benzeri şeyleri aynı gün Şamil Tayyar da yazmıştı. Her ikisinin yazısının satır aralarını okuyunca gazete sayfalarında Cemil Çiçek'in silueti beliriyordu. Hükümetin TCK'daki telefon dinlemeleriyle ilgili yapmayı planladığı değişiklik ne anlama geliyor? Çok açık. Bu düzenlemeler basını susturmak anlamına geliyor! Cemil Çiçek "Cezalar az ki gizliliği ihlaller oluyor" dedi. Ceza Kanunu'nda hükümetin yapmak istediği değişiklik ilginçtir bana "Sanki Ergenekon örgütü ile ilgili yayın yapan medyanın sesi kısılmak isteniyor" çağrışımı yaptı. Cemil Çiçek'in önayak olduğu bu düzenleme yasalaşırsa, bundan sonra Ergenekon başta olmak üzere bütün soruşturmalar ve iddianamelerle ilgili yazı yazmak, haber yapmak vs. imkânsız hale geliyor! Hükümet kendi ayağına bir kurşun daha sıkıyor galiba. Ya da durumun farkında değil. Bence AK Partililer bu konuda uyanmalı. Ve Cemil Çiçek bu düzenleme hakkında benim gibi düşünenleri tatmin eden bir açıklama yapmalı... |
Hasan Sabbah'ın haşhaşilerinden bu yana kullanılan ancak Soğuk Savaş döneminde CIA ve KGB arasındaki görünmeyen savaşta dünya gündemine gelen 'zihin kontrolü' bugün artık uzaktan elektromanyetik dalgalar yoluyla da yapılıyor. Özellikle 70'li yılların başlarında ABD'de yapılan akademik araştırmaların yayımlanmaya başlamasıyla 'zihin kontrolü' başlı başına bir sektör haline geldi. Bu konuda kitaplar, bilimsel makaleler, televizyon programları medyada adeta reyting kapısı oldu. Türkiye'de Mehmet Ali Ağca, Alaattin Çakıcı, Hasan Mezarcı gibi isimler kendilerine zihin kontrolü yapıldığını iddia ettiler.
|
ÖZAL-MUMCU-E.BİTLİS-ERSEVER'in ÖLDÜRÜLMESİ & Hasan Mezarcı Vakası
Özal öldürüldü mü? |
söylediklerini hiç bir add dümbüğü veya şerefsiz kalleş kancık medya yada it kopuk yargı mensupları nede kendini asker sanan vatan haini üç beş general tekzip ettirememişdir...
hasan mezarcıya bu şerefsiz namussuz azgın kudurmuş azınlık herşey yapmış ama yalanlayamamışdır... |
Ağca'nın tahliye edilmesiyle zihnimizi meşgul eden husus, Mesihlik ve kurtarıcılık kavramlarıdır. Daha önce de bu anlamda bazı sözler söylemişti Ağca. Bir katilden ve suikastçıdan gelecek kurtuluş nasıl bir kurtuluş olabilir? İyi insanların köküne kıran mı girdi ki Mesihlik katillere kadar düştü denilip, burun kıvrılabilir buna. Ama bence burun kıvırıp geçmeyelim. Çünkü bu sadece Ağca ile sınırlı değil. Hatırlayacaksınız, Hasan Mezarcı da bir müddet hapis yattı; çıktıktan sonra buna benzer şeyler söyledi. Kılık kıyafeti de değiştirmişti. Eski bir diyanet mensubu olarak dini metinlerden haberdardı ve ayetler, hadisler okuyordu. Mezarcı, ben peygamberim, demiyordu; mehdi resul anlamında sözler söylüyordu. Bitmedi. Benzer bir söylem hâlâ cezaevinde bulunan bir başkasının yazdıklarında da var. Acaba bu kişiler rol mü yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar; yoksa önemli şeyler bilen kişilerin daha sonra söyleyecekleri hakikatleri, ifşa edecekleri açıklamaları anlamsız kılmak için bu kişilerin ruh yapısı ve psikolojik özellikleri üzerinde bu türden sonuçlar almaya yarayacak operasyonlar (ilaç vs.) filan mı uygulanmaktaydı
|
özgün genç merak ediyorum başka bir foto bulamadını o adamdan başka.adam ehli sünnetin altını dinamitliyor sen reklamını yapıyorsun.hayret ya.
|
sahi bende bu orhan gündoğduyu nerden tanıyorum diyordum...
mgf de zararlı hocalar listesi oluşturup islamoğlu hocayıda oraya koyan sendin değilmi.. adamın resmine bile tahammül edemiyorsun değil mi... |
yav arkadaşlar.hepiniz az çok kuranı kerimden haberdardırsınız her halde.kuran da allah derki zannın çoğundan kaçının....(hucurat suresi)ama görüyorumki hepininz bir zann üzere konuşuyorsunuz.sanki hasan mezarcının yanında beraber aynı hapis hane koğuşunu paylaştınız.ve belkide bir çoğunuzun çok iyi bildi bir kişi olmasına rağmane yinede onu en aşğı bir biçimde siz eleştiriyorsunuz ve deli diyorsunuz...el inasaf...yahu şu an bile hasan mezarcının söylediklerini söyleyebilecek ve arkasında durabilecek hz. ömer misali korkusuz bir müslüman varmı...duyamadım...yok tabiki..çünkü böyle cesurca ve yürekten ibrahim nebi gibi nemrutlara baş kaldırdınmı musa as gibi firavunlara boyun eymedinmi hz.muhammed as.gibi deccaliyet zihniyyetinde olan ebu cehillere baş kaldırdın mı hemen insanlar deli der zaten.(der kuranı kerimde allah) HEM DERSİNİZ Kİ yahu bu medyanın sözüne inanmayın onlar yalancıdır sizi aldatır hemde onların ağzı ile islam ve vatan sevdalısı bir insana deli dersiniz ...vallaha pes....
|
Alıntı:
bütün mesajlarda hasan mezarcıya takdir ve üzüntülerini sunmuş arkadaşlar... |
size ben bir şey diyeyeim bütün insanların ağız birliği ile ona deli veya delirtildei denmesi bile onun isa as.olduğunun apacık deli olarak kabul edilebilinir.bu sözümün dayanağı kurandır kuranda(ve tarihte)hiç bir peygamber yoktur ki delilikle itham edilmemiş olsun.ama aradaki çizgi gayet ince o delilere iman edersen ebu bekr,osman ali...olursun inanmazsan ebu cehil,ebu leheb olursun,seçim sizin...yav bu adam yani hasan mezarcının söylediklerine dikkat etsenize ve bu gün zanda bulunmak yerine tekrar ona kulak verip en azından vefa borcu olarak ne yapıyor neler söylüyor dün sölediğinden ve yaşadığından farklımı diye baksanıza....ama yok yokk..biz müslümanlarda tembellik asli çalışkan olamak arizi...kolayı varken karalamak gibi ki islam düşmanları buna sizin ağzınızla muvaffak oldular...karalayın iftira atın ama ne diyor ne söylüyor ne yapmak gerek çareleri ve ortaya koyduğu teşhisleri kavrayıp uygulamak yerine ki bu çooook zooor ...am siz devam edin ebu cehillerin ağzı ile karalamya deli demeye ilaç verilmi miş demeye ee bu kolay tabi
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Dostum biz Akıncı 34 Reis in dediği gibi taktir ediyoruz ayrıca başına gelmiş olan muhtemel nedenleri araştırdık bulduk ille şu demedik. fikirlerimizi dile getirdik? sen bizi sorguluyorsun ya bizde seni sorgulayalım amcın ne ???? |
Alıntı:
senin repininde ... be adam anlama zorluğun varsa bir yerlere başvur... burası senin rep yerin değil... |
amacım gayet basit hani araştırdık diyorsunuz ya ben diyorum ki adam yani muhterem hasan mezarcı hala hayatta bu yalancı medyadan ve bu düzenin adamlarından onun başına ne geldiğini dinlemek ve örenmek yerine kendisine sorun.bakın bakalım hatta bir heyet toplayın aranızdanda en akıllılarınızı bir gidip konuşun bakalım en akıllılarınız ne diyecek .BENİM ASIL MESELEME GELİNCE YAHU KURAN DERKİ "EFELA T'AGİLUN AKLETMEZMİSİNİZ.HİÇ İLAÇLA ADAM İSA MUSA OLURMU HİÇ İLAÇLA İNSAN MÜSLÜMAN KEN HIRISTİYAN HIRISTİYANKEN YAHUDİ VEYA DİNSİZ OLUMU.EĞER OLSA BU SİLAH KİMİN ELİNDE İSE DÜNYAYI İSTEDİĞİ GİBİ AŞILAR.ANLASANIZA İLAÇ VERDİK DİYORLAR ONU İSA YAPTIK SAKIN HA AKILLI OLUN SİZİDE MUSA YAPARIZ....DEYİP HEM YAPTIKALRI İŞE SİZİ İNANDIRIYORLAR HEMDE KORKUTUP SİNDİRİYORLAR EN ÖNEMLİSİ BİZİM İÇİN ALLAH İÇİN RASULULLAH İÇİN HERŞEYİNİ FEDA ETMİŞ OLAN İNSANLARA YİNE BİZİM AĞZIMIZLA HAKARATE AŞŞAĞILAMA VE İFTİRA ATIYORLAR.ARTIK ANLASANIZA NE DELİSİ NE İLACI NE ZİHİN KONTROLÜ BUNLAR BU İDDALARI ORTAYA ATARKEN BİR TAKIM İNSANLAR ZATEN İĞNEYE İLACA GEREK YOK ÇOKTAN ZİHİNLERİNİN KONTUROLÜNÜ DECCALİYET SİSTEMİNİN EMRİNE VERMİŞ OLUYORLAR.
|
halil ibrahim ben simdi seni anlamadim.. sen hazan mezarci nin hz isa oldugunami inaniyorsun ve bizimde buna inanmamizi bekliyorsun?
|
All times are GMT +3. The time now is 18:34. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025