Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Tartışıyorum (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=121)
-   -   Asgari Ücretli Çalıştıran Müslüman`ın Namazı Boşa! (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=141664)

xfce 12-01-2010 18:40

Asgari Ücretli Çalıştıran Müslüman`ın Namazı Boşa!
 
İslam’ın politik duruşunun sol olduğunu ve adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramların Kuran’a ait tabirler olduğunu söyleyen yazar İhsan Eliaçık, asgari ücretle işçi ‘Müslüman’ çalıştıran patronlar için ağır konuştu… http://www.analizmerkezi.com/image/h...1269204519.jpg




Müjgan Halis’in röportajı

Savunduğu görüşler nedeniyle İslami ve sol çevrelerce yakından takip edilen İhsan Eliaçık, İslam’ın politik duruşunun sol olduğunu ve adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramların Kuran’a ait tabirler olduğunu söylüyor
Türkiye kamuoyunun büyük kısmı İhsan Eliaçık ismiyle, geçtiğimiz günlerde MÜSİAD’ın eski Başkanı Erol Yarar’la yaptığı tartışmayla tanıştı. O tartışmada İslam ve kapitalizm hakkında çarpıcı görüşlerini ortaya koyan, Müslümanların kapitalizme karşı olması gerektiğini söyleyen ve zenginlikle İslam’ın yan yana gelemeyeceğini savunan Eliaçık; aslında 30 yıldır İslami çevrelerde tanınan, bilinen bir isim. Birçok dergide yazılar yazan, görüşlerini sayısı 30′u bulan kitaplarında toplayan Eliaçık, ‘farklı’ ve ‘yeni’ görüşleri nedeniyle ‘yeşil komünist’, ‘Allahlı komünist’ diye niteleniyor. Müdavimleri onu, adını taşıyan blog’undan takip ediyor, bir de yazdığını bildikleri aylık dergilerden. Gerçekten de hayli ilginç biri Eliaçık, öyle ki randevumuza o gün bütün Türkiye’de yapılan işçi eyleminden geliyor olması bile bu farklılığı anlatmaya yeter herhalde. Fatih’teki bürosunda buluştuğumuz Eliaçık’la hayli uhrevi, hayli dünyevi, hayli tarihsel ve hayli çağdaş bir sohbet yaptık..
. - İslam’ın yeniden inşasından bahsediyorsunuz, ne demek bu?- Yazılarımı okuyanlar beni dinde reform yapmakla suçluyor. Hâlbuki dinde reform yapılmış, peygamberimizin vefatından sonra İslamiyet aşama aşama Emevi ve Abbasi imparatorluklarının dini haline getirilmiş zaten. O günlerden bu yana İslam iktidarla ve malla ilişki konusunda sinirleri alınmış, Kuran-ı Kerim zararsız bir tapınak metni haline getirilmiş ve gerçek hayatla bağları koparılmış durumda. Ben İslam’ın özündeki saflığı ortaya koyuyorum. Ama söylediklerim, klasik Müslüman zihni tarafından tedirginlikle ve endişeyle karşılanıyor.
- Açtığınız bu bir tartışma Türkiye’de destek buluyor mu?- Buluyor tabii, biraz evvel işçilerin eylemine katıldım. Oradaki işçilerden birçoğu İslami çevrelerden birinin işçi eylemine destek vermesini çok sevindirici ve enteresan buldu. Düşüncelerime bir de dini çevreler yüzünden dinden soğumuş çevreler destek veriyor.
- Biraz çelişik bir durum… - Ama bu saf bir dinden uzaklaşma değil, dini çevreler yüzünden dinden uzaklaşmış çevreler bunlar. Mesela bir ateist, “Ben Allah’a inanmıyorum, adalete, eşitliğe, özgürlüğe, hakka, hukuka, sevgiye, merhamete inanıyorum,” diyor. Ben de ona “Sen aslında Allah’a inanıyorsun. Çünkü bu söylediklerin Allah’ın isim ve sıfatlarıdır, sen yoksulun sesi olan Allah’ı değil, mollanın Allah’ını inkâr ediyorsun,” diyorum. Çünkü eşitlik, özgürlük, kardeşlik, emek, adalet Kuran kavramlarıdır ve Allah bunları sürekli ister ve talep eder.
- Görüşlerinizin şimdi tartışılmaya başlanmasının nedeni nedir? - Bunları 15-20 senedir konuşuyorduk, sesimiz fazla duyulmuyordu. Artık içinde bulunduğumuz dini-muhafazakâr çevreler yaklaşık 15 senedir Türkiye’yi yönetiyor. Gençlik yıllarımızda ‘Sınırsız ve Sınıfsız İslam Toplumuna Doğru’ diye duvarlara birlikte yazı yazdığımız arkadaşlar sınıf atladı. Bizim de bir burjuvazimiz oluştu, bu yeni sınıfın ideolojisi kariyerizm ve konformizm. Birçok idealist arkadaşım gözlerimin önünde değişmeye başlayınca, feveran etmeye, ses yükseltmeye, yazılar yazmaya başladım. Ve zamanın ruhunun değiştiğini söyledim.
- Nasıl bir ruh değişikliği peki bu? Eskiden zamanın ruhu nasıldı, şimdi nasıl oldu? - Bir düşünce adamı olarak dünyanın bütün devrimlerinin iktidara gelinceye kadarki sloganlarını benimsiyorum ve savunuyorum. İran devrimininin ‘Azadi’ sloganını, Rus devrimin ‘Emek’, Fransız devriminin ‘Eşitlik, kardeşlik, özgürlük’ ile Amerikan devriminin ‘İnsan hakları’ kavramlarını. Dinler ve devrimler iktidara gelinceye kadar insanlık vicdanının patlamalarıdır, saftır; ama iktidara gelince bozulurlar. Bence iktidarlar sıkı bir hukuk ve halk denetimiyle gözetim altında bulundurulmalı. Bizim ülkemizde muhafazakâr iktidarla beraber fethetme, ele geçirme, iktidara gelme dönemi bitti. Halk muhafazakâr iktidara istediği her şeyi verdi. Şimdi eleştireceğimiz kişiler kendi içimizden çıkan kişilerdir. Bundan sonra biz muhalefette olacağız ve fakat bu muhalefeti yıkıcı ve hesapçı bir tarzda yapmayacağız, yapıcı olacağız. Türkiye’deki mevcut iktidarın kendisiyle aynı iklimden gelen, aynı tarihsel bilince sahip, aynı dini ve geleneksel eserlerden beslenmiş insanların muhalefetine ihtiyacı var.
- Bu muhalif ruh güçlenmeye gebe mi?- Şu anda kuluçka döneminde fakat göreceksiniz önümüzdeki 5-10 yıl içinde Türkiye’nin en güçlü muhalefet damarı bu olacak.
- Dine karşı din diyorsunuz ve Türkiye’nin geleceğinde de bunun olduğunu söylüyorsunuz. Ne demek dine karşı din? - Dine karşı din, İranlı sosyolog Ali Şeriati’ye ait bir tabir. Ali Şeriati, Muhammed İkbal, Mehmet Akif, Cemalattin Afgani ve Aliya İzzetbegoviç’i üstadım olarak görüyorum. Tarihte bütün peygamberler dinsizliğe karşı değil, dine karşı mücadele etmişlerdir. Bu anlamda peygamberimiz bir ruhban değildi, onun karşısındaki müşrikler dindar kişilerdi. Hz. İsa’yı hahamlar çarmıha gerdi, Buddha Hindistan’da Brahmanlara karşı çıktı, Zerdüşt, Mani, Hz. Musa din adamlarına karşı mücadele etti. Günümüzde ise dindar zihinle yetişmiş insanlar zengin oluyor ve İslam’ın ruhuna aykırı olan durumlarını “Allah bizi zenginlikle, onları da yoksullukla imtihan ediyor. Allah kulları üzerinde nimetlerini görmek ister,” diye açıklıyorlar. Bu bakış açısı, sınıflar arasındaki uçurumu dinle meşrulaştırmaktır.
- Din bu kadar hayatın içinde olursa din ve devlet işleri birbirinden nerede ayrılacak? - Size birkaç tane din kuralı söyleyeyim: Adalet, doğruluk, dürüstlük, hak, özgürlük, eşitlik, kardeşlik… Devlet bunları esas almasın mı? Dinin kurallarını hırsızın elini kesmek, türban takmak, zina edeni cezalandırmak, mirası erkeğe iki kadına bir şekilde vermek, dört kadınla evlenmek şeklinde anlıyorsanız bunlar dinin evrensel değerleri değildir. Bunlar dinin evrensel değerlerinin Arap toplumunda nasıl hayata geçeceğine dair verilmiş örneklerdir.
- Ve bunlar değişebilir mi? - Zaman içerisinde dönüşebilir, yerlerine yenileri uygulanabilir. Değişimci ve dinamik bir din anlayışıyla bunlardan kurtulmak mümkün.
Türk yerine ‘gurur’, Kürt yerine ‘onur’ demeliyiz
- Kürt sorununa ilişkin bakış açınız da ilginç. Türk yerine ‘gurur’, Kürt yerine de ‘onur’ sözcüğünü ikame etmeyi öneriyorsunuz çözüm olarak…
- Bazen insanların dilinde sözcükler fetişleşerek normal ve asli anlamlarını kaybederler. Sosyolojinin veya siyaset bilimin konusu olmaktan çıkar, psikolojik birer fenomene dönüşürler. Türk veya Kürt sözcüklerinin başına gelen de bundan başkası değil. Türk yerine ‘gurur’, Kürt yerine ‘onur’ diyebiliriz rahatlıkla çünkü altlarında yatan psikoloji bu. Gurur, Arapça ‘aldanmak’ kökünden gelir. Bu nedenle ucu kaçmış, abartılı bir gurur daima aldatıcıdır. ‘Türklük gururu’ sizi etrafınızı göremez hale getirerek köreltebilir. Hatta çevrenize zarar verir hale gelirsiniz haberiniz bile olmaz. Onur ise Arapça haysiyet sözcüğünün Türkçesidir. ‘Nerede’ demek olan ‘haysu’ kökünden gelir. Demek ki onur yani haysiyet ‘nerede duracağını bilmekle ilgilidir. Kürdün onur yani haysiyet arayışı nerede duracağını bilemezse birilerinin oyuncağı haline gelir ve haysiyetini tümden kaybeder.
- Türkiye’deki laik-dinci ayrımının, dinde zorlama meselesiyle çok ilgisi var. Nedir dinde zorlama yoktur tabirinin anlamı sizce?- Kişi dinin içerisine girer, dini yaşar ve isterse çıkar. Din tamamen gönüllü bir şeydir.
Kimse Müslüman olmaya, dine girdikten sonra da namaz kılmaya, oruç tutmaya, örtünmeye ve dinde kalmaya zorlanamaz. Din tehdit değil, tekliftir.
- Alevilik hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Ben tarihsel anlamda Sünniliği İslam’ın klasik aklı, Aleviliği de ruhu olarak görüyor
Asgari ücretle işçi çalıştıran bir Müslüman boşuna namaz kılıyor
- İslam’ın politik duruşunun sol, metafizik duruşunun da sağ olduğunu söylüyorsunuz… - Sağ ve sol tabirlerini aslında kullanmak biraz riskli. Ama İslam’ın çağın idraki içinde anlaşılmasını sağlamak için bu riski göze alıyorum. “Yerleri gökleri bir yaratan vardır, yaratana itaat etmeliyiz, onun gösterdiği çizgiden çıkmamalıyız,” dediğiniz zaman, muhafaza etmeyi öne çıkarıyor oluyorsunuz ve bu sağ bir temadır. Fakat Allah’ın kurduğu doğal düzeni bozanlara karşı mücadele ettiğiniz, onun emrettiği gibi köleleri özgürleştirdiğiniz, malı mülkü bölüştüğünüz zaman da sol bir dille konuşmuş olursunuz.
- Bir Müslüman için ortalama bir yaşam standardı tarifiniz de var ve bunları sahih hadislerden, rivayetlerden yola çıkarak oluşturmuşsunuz. - İslam, büyük mülkiyetlerin ortaklaşa, küçük mülkiyetlerin de şahsen sahiplenilmesine izin verir. Mesela bir fabrikayı kuracak devasa bir sermaye tek bir kişinin olamaz. Bugün için bir Müslüman’ın bir evi, bir arabası, bir ailesi, çocukları ve ailesini geçindirecek kendi çapında bir işi olabilir. Bundan fazlasına sahip olmaya kalkmak, ateştir.
- Yakar mı, diyorsunuz..
- Evet aynen öyle, yakar onu. Bir insan malı ve metayı kendine köle yapamaz, onun kölesi olur. Ne kadar az metaya sahip olursan, o kadar özgürleşirsin. Kuran der ki, “Sizler fukarasınız, Allah’tır zengin olan.” Kuran’a göre bir Müslüman’ın kendisine zengin demesi bile edebe mugayirdir. Bir de Kuran-ı Kerim’de ‘mesakin’ kavramı vardır, geçim sıkıntısı çeken ve bunu kimseye söyleyemeyen kişiler için kullanılır. Maun Suresi’nde, öksüzü ve mesakini gözetmeyen kişilerin kıldıkları namazın boş olduğu söylenir. Bugün Türkiye toplumunun yüzde 70′i böyledir. Bu sureye göre yanında asgari ücretle işçi çalıştıran kişi, boşuna namaz kılıyordur. Maun suresi, kapitalizmin panzehiridir, orucun ve namazın bile emekle, mülkle doğrudan ilişkisi vardır.
- Bu yüzden mi abdestli kapitalizm diyorsunuz?
- Emek ilişkilerini düzeltmeden, bölüşmeden, paylaşmadan sadece dini ritüelleri yerine getirenleri kast ediyorum o tabirle. İslamiyet abdestli kapitalizm için üretmek için var olmamıştır. Yeryüzünde komünizm çöktü, İslam’ın sosyalizmle farkının ne olduğu değil, aslında kapitalizmle farkının ne olduğu önemlidir.
Ebu Zer’i herkes tanımalı- Ebu Zeri Gılfari, peygamberin ilk Müslüman olmuş sahabelerinden biridir ve onun çok yakın dostudur. Hz. Osman’ın iktidarında onun mal ve mülkle ilgili politikalarını eleştirmiştir. Peygamberimiz zamanında Medine’de bir kardeşlik iktisadı kurulmuştu, yar yanağından gayrı her şey ortaktı.
- Yazılarınızda bir Ebu Zer var. Ebu Zer kim?
- Bir tür komün gibi… - Komün zaten cemaat demektir. İngilizcedeki komün ile cemaatteki cem aynı kökten gelir. Ta Fenike dilinden bugüne gelmiş bir sözcüktür. Peygamberimiz de Medine’de bir tür komün kurmuştu, öyle ki kimse ayrı yemek yemezdi, herkes birbirinin sorunlarıyla ilgilenirdi ve yardımlaşma esastı. Hz. Osman döneminde Müslümanlar arasında zenginleşmeler başladı. Ebu Zer buna muhalefet edince Hz. Osman da onu susturmak için Rebeze çölüne sürgüne gönderdi ve Ebu Zer orada öldü. Ebu Zer, iktidarın bozan etkisine karşı İslam’ın vicdanını temsil eder.
- Klasik İslam anlayışı Ebu Zer’i nasıl niteliyor? - Aşırı görüş sahibi bir sahabe olarak niteliyorlar. Halbuki Ebu Zeri Gılfari tıpkı Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Ali gibi peygamberimizin ideallerine çok bağlı biriydi.
İtirazım dine biçilen role- Evet, İslam bir tapınak dini değildir, gerçek hayat dinidir. Kuran mezarda ölülere okunan bir kitap değildir, hayatın atardamarı siyasi, ekonomik ve askeri olarak neredeyse orada okunması ve anlaşılması gereken bir kitaptır, bunun için gönderilmiştir. Peygamberimiz bir din adamı değildir. Ben Türkiye toplumunda dine biçilen role esastan itiraz ediyorum. Bu modern burjuvazinin, aydınlanmanın din tanımıdır.
- Siz dinlerin uhrevilik bir yana, ekonomiyle, politikayla ve günlük hayatla ilgili olduğunu söylüyorsunuz yani…
Sabah – Pazar (Şubat 2010)

İntifada 12-01-2010 18:49

bu adama sinir oluyorum...
ne dediği belli değil...
şu lafa bak...

xfce 12-01-2010 18:53

ne dediği çok açıkta anlamak istemeyenler olabilir.

depare 12-01-2010 19:06

Bu adam kimki Din adına ahkam kesiyor..?

Bu tıpkı şu demek başı açık olanın kıldığı namazı boşa..

Alakasız bir eşleştirme her işin günahı ve sevabı ayrıdır birbirine karıştıramazsın..!

Şu gerçektir bu gün çalışanına askeri ücret veren asla onun hakkını vermiyor ve hakkını yemiş oluyor hakkı olan parayı vermek zorundadır eğer iyi para kazanıyorsa hakkını verecek kimse illa askeri ücret vereceksin diye boğazını sıkmıyor..!

Kazanıpta vermiyorsa o adam hak yemiş olur günahkardır...

xfce 12-01-2010 19:13

Alıntı:

depare Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838116)
Bu adam kimki Din adına ahkam kesiyor..?

Bu tıpkı şu demek başı açık olanın kıldığı namazı boşa..

Alakasız bir eşleştirme her işin günahı ve sevabı ayrıdır birbirine karıştıramazsın..!

Şu gerçektir bu gün çalışanına askeri ücret veren asla onun hakkını vermiyor ve hakkını yemiş oluyor hakkı olan parayı vermek zorundadır eğer iyi para kazanıyorsa hakkını verecek kimse illa askeri ücret vereceksin diye boğazını sıkmıyor..!

Kazanıpta vermiyorsa o adam hak yemiş olur günahkardır...

din hakkında ahkam kesebilicek mercilermi vardır.
sadece onlarmı sorgulayabilirler.
yorum yapabilirler.

Feride 12-01-2010 19:20

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838122)
din hakkında ahkam kesebilicek mercilermi vardır.
sadece onlarmı sorgulayabilirler.
yorum yapabilirler.

Yok her önüne gelen, ahkam kesebilir.

Atıp tutabilir değil mi!

xfce 12-01-2010 19:21

Alıntı:

Feride Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838125)
Yok her önüne gelen, ahkam kesebilir.

Atıp tutabilir değil mi!

her önüne gelene atıp tutmazsa siz bişey yazmayın.

Efkâr-ı Mütemadi 12-01-2010 19:21

Şaka mı bu ya ? Bu adam kim oluyor da kılınan namazların boşa olup olmadığına karar verebiliyor. Buna sadece Allah karar verir. Bu kendini ne zannediyor ? İş yeri döndürmenin de bir yolu var. Önce işçiyi alırsın asgari ücretle başlatırsın sonra performansına göre zam yaparsın veya yapmazsın.

depare 12-01-2010 19:21

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838122)
din hakkında ahkam kesebilicek mercilermi vardır.
sadece onlarmı sorgulayabilirler.
yorum yapabilirler.

Din Tarih ya da Edebiyat değil sorgulanamaz bu bir..!

Din hakkın da din adamları dururken gazeteci,yazar,çizer ahkam kesecek değil bu iki..!

Yoruma gelince ortada bir yorum göremedim onun yerine fetva verircesine ahkam kesme görülüyor kestiği ahkamdan da cehaleti apaçık ortada bu da üç..!

xfce 12-01-2010 19:24

Alıntı:

depare Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838128)
Din Tarih ya da Edebiyat değil sorgulanamaz bu bir..!

Din hakkın da din adamları dururken gazeteci,yazar,çizer ahkam kesecek değil bu iki..!

Yoruma gelince ortada bir yorum göremedim onun yerine fetva verircesine ahkam kesme görülüyor kestiği ahkamdan da cehaleti apaçık ortada bu da üç..!

nerden biliyorsun tanırmısın?
din nedne sorgulanamaz.
?
din sorgulanamaz ise islam oncesi devirde putlara tapanlarda yada bugun başka şeylere tapanlar kendi dinlerini sorgulamamalımı? acaba

xfce 12-01-2010 19:26

Alıntı:

suç ve ceza Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838127)
Şaka mı bu ya ? Bu adam kim oluyor da kılınan namazların boşa olup olmadığına karar verebiliyor. Buna sadece Allah karar verir. Bu kendini ne zannediyor ? İş yeri döndürmenin de bir yolu var. Önce işçiyi alırsın asgari ücretle başlatırsın sonra performansına göre zam yaparsın veya yapmazsın.

arkadaşım ordaki verilmek istenen mesajı alamadın herhalde elbette allah karar verir namazların boşa olup olmadıgını burada demek istedigi bir musluman kendisi çok kazanıpta çalıştırdıklarına az maaş veriyorsa aç gözluluk yapıyorsa dogru degil demek istiyor.
ki ulkemizde 2008 kiriznde kriz var deyipte işçilerini maaşlarını dusurup çalışma surelerini uzatenlar audi marka luks arabalar aldılar.

depare 12-01-2010 19:37

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838130)
nerden biliyorsun tanırmısın?
din nedne sorgulanamaz.
?
din sorgulanamaz ise islam oncesi devirde putlara tapanlarda yada bugun başka şeylere tapanlar kendi dinlerini sorgulamamalımı? acaba

Evet saçma sapan yazıların dan tanıtıyor kendisini sağolsun :)

Dini sorgulamak eşittir Allahı sorgulamak ,Allahı sorgulamak ta eşittir ahmaklık :)

Güya bizi tuzağa düşürecek :)

Araştırmak ile sorgulamayı aynı noktaya koymaya çalışıyorsun..

Allah neden içkiyi haram etmiş ki çok mantıksız dersen sorgulamak olur..

Bu Allahın emrini beğenmemek karşı gelmektir..

İçkin'in muhtevasını araştırırsan emrin inceliğine vakıf olursun buda araştırmaktır

Allaha kafa tutmayacaksın kafa tutacaksan sorgula yok tutmayacaksan araştır :)

Sen diğer inançların hak olduğuna mı inanıyorsun ki onların inançlarını sorgulamalarını bana soruyorsun :)

Feride 12-01-2010 19:39

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838126)
her önüne gelene atıp tutmazsa siz bişey yazmayın.

Kesinlikle..

Emin olmadığım ya da bilmediğim dini konularda yazmak gibi bir adetim yoktur ki, olması gereken de budur..

Yazıyı okudum. Kafa bulandırmaktan başka bişey değil.
Ayrica dini konuların sorgulanma mevzu farklı bir açıdır, dini konularda hüküm bildirmek ayrı bir mevzudur. Aslında sorgu ifadesi bile bi derece büyük bir ifade. Araştırmak diyelim.

Zaten dini konularda kafanızdaki soru işaretlerinin hepsini Kuran'da, hadislerde ve diğer kıyas icma vs. yoluyla giderebilirsiniz.

xfce 12-01-2010 19:40

Alıntı:

depare Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838140)
Evet saçma sapan yazıların dan tanıtıyor kendisini sağolsun :)

Dini sorgulamak eşittir Allahı sorgulamak ,Allahı sorgulamak ta eşittir ahmaklık :)

Güya bizi tuzağa düşürecek :)

Araştırmak ile sorgulamayı aynı noktaya koymaya çalışıyorsun..

Allah neden içkiyi haram etmiş ki çok mantıksız dersen sorgulamak olur..

Bu Allahın emrini beğenmemek karşı gelmektir..

İçkin'in muhtevasını araştırırsan emrin inceliğine vakıf olursun buda araştırmaktır

Allaha kafa tutmayacaksın kafa tutacaksan sorgula yok tutmayacaksan araştır :)

Sen diğer inançların hak olduğuna mı inanıyorsun ki onların inançlarını sorgulamalarını bana soruyorsun :)

asıl allah sorgulamayanları sevmez (bence)
kurandada bir yerde (tam nerde yazıyordu hatırlamıyorum)
"aklını işletmeyenin ustune pislik yağar" diyordu.

İntifada 12-01-2010 19:42

ahmet hakan coşkunun ''İlgiyle okuduğum bu yazar, benim gözümde bir tabu yıkandır.'' dediği eliaçıktan başka birşey beklemezdim...

kurban ve başörtüsü konusunda söylediklerini düşününce hangi tabuları yıktığını görmek açıkça ortada...


depare 12-01-2010 20:03

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838143)
asıl allah sorgulamayanları sevmez (bence)
kurandada bir yerde (tam nerde yazıyordu hatırlamıyorum)
"aklını işletmeyenin ustune pislik yağar" diyordu.

O ayet aklını kullanmayanların üstüne pislik yağar şeklin de değil Allah azabını aklını kullanmayanlara verir şeklindedir Yunus Suresi 100. ayettir..

Önüne gelen meal yazıyor sende haklısın :)

Gelelim mevzuya akıl büyük nimet olup vahyin açıklanmasın da kullanılır ama sorgulanmasın da değil..!

Nitekim Peygamberimiz(s.a.v) "Dini aklıyla ölçen kadar zararlı kimse yoktur" buyurmuştur...

Aklını Dini sorgulamak için kullanırsan Mevlanan'ın dediği gibi sen deve aklın deveci olur seni yularından tutar istediği yere sürükler :)

xfce 12-01-2010 20:05

Alıntı:

depare Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838153)
O ayet aklını kullanmayanların üstüne pislik yağar şeklin de değil Allah azabını aklını kullanmayanlara verir şeklindedir Yunus Suresi 100. ayettir..

Önüne gelen meal yazıyor sende haklısın :)

Gelelim mevzuya akıl büyük nimet olup vahyin açıklanmasın da kullanılır ama sorgulanmasın da değil..!

Nitekim Peygamberimiz(s.a.v) "Dini aklıyla ölçen kadar zararlı kimse yoktur" buyurmuştur...

Aklını Dini sorgulamak için kullanırsan Mevlanan'ın dediği gibi sen deve aklın deveci olur seni yularından tutar istediği yere sürükler :)


tamam işte aklına kullanmayanını cezalandırır. yani sorgulamak lazım aklınıda kullanmak lazım.
sen anafikire bak.
neticede kuran "akıllarını kullanmalı demiyormu"

EpiVaTeS 12-01-2010 20:24

Dini konularda her önüne gelen ahkam kesemez...
Bunun ilmini almış insanlar Kur'an ve Sünnete bakarak yorumlayabilir...

İhsan Eliaçık nedir...?
Tefsir Alimi...?
Hayır...
Hadis ve Fıkıh alimimi...?
Hayır oda değil...

O zaman bilmediği şeyler hakkında ahkam kesmemek gerekir...
Nasıl ben bir tibbi meselede ahkam kesmiyorsam...
bir yazarda Dini konuda ahkam kesip zihin bulandıramaz...

Evirip çevirmene gerek yok xfce denilen şahıs...

xfce 12-01-2010 20:25

Alıntı:

EpiVaTeS Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838158)
Dini konularda her önüne gelen ahkam kesemez...
Bunun ilmini almış insanlar Kur'an ve Sünnete bakarak yorumlayabilir...

İhsan Eliaçık nedir...?
Tefsir Alimi...?
Hayır...
Hadis ve Fıkıh alimimi...?
Hayır oda değil...

O zaman bilmediği şeyler hakkında ahkam kesmemek gerekir...
Nasıl ben bir tibbi meselede ahkam kesmiyorsam...
bir yazarda Dini konuda ahkam kesip zihin bulandıramaz...

Evirip çevirmene gerek yok xfce denilen şahıs...

orta çağdada avurpada kiliseden başka birinin din konusunda ahkam kesmesi yasaktı.

EpiVaTeS 12-01-2010 20:31

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838159)
orta çağdada avurpada kiliseden başka birinin din konusunda ahkam kesmesi yasaktı.


beni avrupada ahkam kesmek ilgilendirmez...
Bizim dinimiz orta çağ karanlığına kapılmış bir din değildir...
İslamın hukuku ve fıkhı bellidir...
Kur'an ve Sünnete uygun olmayan şeyler bizim içinde uygun değildir...
Peygamber efendimiz buyurmuştur ki...
Bilen bilmeyen bir olurmu...???
Dediğim gibi dinin desini bilmeyen birisi gelip din konusunda ahkam veremez fetva yayınlayamaz...
Bu kadar basittir...
ve su götürmez...
hiç kimse kimsenin namazını geçersiz sayma yetisine sahip değildir...
zira kabul makamı Yüce ALLAH-u Tealadır...
Anlatabildim mi...???

Mavera 12-01-2010 21:34

ihsan eliacikla alakali konulara buradan devam edelim.. burasi ihsan eliacik forumu degil ak parti forum öye iki aykiri laf söyleyip ünlü olanlarin reklamini yapacagiz diye forumu gereksiz konularla sisirmeye gerek yok!

xfce 12-01-2010 21:35

İhsan Eliaçık 'Müslüman Komünist' mi?
http://www.haber5.com/ihsan-eliacik-...aberi-69936.aw
Araştırmacı Yazar İhsan Eliaçık sorulara cevap verdi

http://www.haber5.com/img/xLS4zPD5.jpg
Araştırmacı Yazar İhsan Eliaçık. 1993'te basın mesleğine beni bağlayan adam. İlk patronum, aynı zamanda bana patronluk yapmayan tek patronum. Hep ağabeylik yapan ama kendisine -hegemonik diye- hiç ağabey dedirtmeyen İhsan Eliaçık'la pek konuşulmayanları konuştu.

Mevlüt PEKER'in söyleşisi-habertaraf

12 Eylül'de 1 yıl kaldığı Mamak Cezaevi'nde hep işkence gördüğünü ilk duyduğumda çocuk yaşındaydım. Onlarca insanın işkenceden ölümüne tanık olan İhsan Eliaçık'ın bugün üzerinde fiziksel -kimbilir belki ruhsal bile- izleri var hâlâ darbelerin. Darbecilerin karşısına getirilmesini en çok isteyen olmasına rağmen Ergenekon operasyonları ile ilgili kabullenemedikleri de var.

İşte satırbaşları:

- Numan Kurtulmuş, Eliaçık'ın hangi tanımını slogan yaptı?
- İnfak etmeyen zengin Müslümanlar hırsız mı?
- İslam'ın en temel mesajı nedir?
- Namaz, oruç, hac ibadet değilse ibadet nedir?
- Hiç bilinmeyen en büyük sünnet ne?
- Peygamber neyi vasiyet edecekti ama Hz. Ömer izin vermedi?
- Hz. Muhammed Medine'ye girince ilk ne yaptı?
- Müslümanların "emanet-hibe" yanılgısı nasıl hırsız yapıyor?
- Para biriktirip de infak etmeyenleri ne bekliyor?
- Kur'an, "Benim hırsızım"a nasıl bakıyor?
- İslam'da kol kırılınca yen içinde kalır mı?
- Eliaçık neden hep dindarları eleştiriyor?
- Ergenekon operasyonlarından önce ne yapılmalıydı?
- Yazar Eliaçık kaç yıl işkence gördü, kaç insanın ölümüne şahit oldu?
- Ergenekon operasyonları ABD'nin BOP projesi mi?
- 12 Eylül ve 28 Şubatçıların üzerine neden gidilmiyor?

-Hakkınızda internet sitelerinde, bilhassa sözlüklerde "Müslüman Komünist" tanımı kullanılıyor. Nereden çıktı bu?
Klasik laik-dindar çekişmesi içinde her iki tarafın içindeki pislikler ortaya çıkmıyor. Halbuki her iki tarafın pisliklerini, kendi içindeki vicdan sahiplerinin ortaya çıkarması gerekiyor. Son zamanlarda ben buna çok özen gösteriyorum. Böyle olunca da sevmiyorlar, Komünist ilan ediyorlar. "Yıllardır beklediğimiz an geldi, tam nimetlere konmaya başladık kardeşim sen de nereden çıktın?" diyorlar. En yakınlarımız bize tavır almaya başladı. Mülkiyet, para-pul meselesi öyle bir şey ki, kırk yıllık dostluklar bir anda dağılıyor. Bir anda kırk yıllıkmış gibi dostluklar kuruluyor. Adam diyor ki: "Tamam kardeşim her şeyi söyle. Hurafelere karşı çık, mucizeyi inkar et, cin yok de, şeytan yok de... Tamam bunlara bir şey demiyoruz ama mülk meselesine girme. Oraya dokunma." Halbuki İslamî çevrelerin çöktüğü yer burası. Hepsi çökmüş vaziyette. Yerlerde sürünüyorlar haberleri yok. Koskoca bir AK Parti iktidarı var. Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, belediyeler bu iklimden çıkan insanların elinde. Ama önceki ANAP Hükümetinden ne farkı var? Geleneksel Türk siyasetinden ne farkı var? Bir ekip gelir, iktidar zenginleri üretir. Bir başka ekip gelir, onlar da kendi iktidar zenginlerini üretir. İşte şimdi sıra AK Parti'de. Bunlar da kendi iktidar zenginlerini üretiyor.

-Siyaset neden vardır o zaman?
Siyasete, iktidar zengini üreten mekanizmayı yok etmek için girilir. Siyasetin amacı budur. Siyasete girmek isteyenler bana sorduğunda, bunları söylüyorum şaşırıyorlar. Siyasete girdiğin zaman kamu adamı oluyorsun. Dine hizmet ile devlete hizmet bu anlamda aynı. Osmanlıca da 'din-ü devlet' kavramı vardır. İki kavramı birleştirmişlerdir. Devlet herkese ait olan bir kurumdur. Din de herkese aittir. Bunlara hizmet etmeye soyunmuşsan sen kamu adamı olursun. Kamu görevinde sana verilen maaş dışında her hangi bir talepte bulunamazsın, herhangi bir mülk artışına giremezsin. Malın mülkün artıyorsa bunun hesabı sorulur. Kamuya ceketinle gelip ceketinle gideceksin. Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceksin.

-Bu söylemi SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da kullanıyor...

Benim yazılarımda çok eskiden beri zikrettiğim bir tanımdır. Kullanıyor olabilir. Kullanması güzel. Daha sosyal demokrat bir söylem içinde.

-Ceketiyle gelip ceketiyle giden bir lider var mı?
Bunun en büyük örneği Peygamber Efendimizdir. Bak Peygamber'in hayatına: ceketiyle gelmiş, ceketiyle gitmiş. Peygamberliğe başladığında ne ise hayatı bittiğinde o. Dünyanın ezeli ve ebedi örneği bu işte.

-Onlarca kitabınız var, günde iki-üç konferans veriyorsunuz. Maddi anlamda dönüşü oluyordur. Siz bu anlamda örnek alıyor musunuz?
-Ben otuz yıldır bu işle uğraşıyorum. Ne evim var ne arabam var. Kirada oturuyorum, otobüs kullanıyorum. Ben kamu adamıyım.

İHTİYAÇTAN FAZLA MAL BİRİKTİRMEK HIRSIZLIKTIR

-Kamu derken?

Kamu derken illaki devlette çalışman gerekmiyor. Kamu işi yapıyorum. 20 kitap yazdım. Onbinlerce sayfa yazı yazdım. Konuşmalar yaptım. Kamu için. Bu meslekle mal da biriktirilebilir. Ama benim görüşüme göre mal biriktirmek haramdır. İhtiyaçtan fazla mal biriktirmek hem haramdır hem de hırsızlıktır. İhtiyacın kadarını alacaksın geriye kalanını infak edeceksin. Bunu söylediğiniz zaman solcu oluyorsunuz, Komünist diyorlar.

-Mal infakının İslam'da yeri nedir?
İnsanlar İslam'ın bu tarafını unutmuş. İslam'ı sadece namaz kılmak, oruç tutmak ve hacca gitmekten ibaret görüyor. Ritüeller kalmış sadece. Şu anki dindar-muhafazakâr anlayışa göre İslam'ın şartı üçtür: Başörtüsü, 5 vakit namazını göstere göstere kılmak, antikomünist olmak! Bu üçüne dindarlık deniliyor. Küllen yanlış.

İSLAM'IN EN TEMEL MESAJI

-Hayli eksik ve yanlış galiba?
Tamam namaz kılmak var, başörtüsü de var ama bunlar İslam'ın evrensel şiarları değildir. Dinin direği adalet ve dürüstlüktür. Dinin özü kardeşliktir, paylaşımdır. Elindekini başkasıyla bölüşmektir. Hak-hukuk gözetmektir. Başkasıyla hegemonik ilişkiye girmemektir. Patronlar çalışanlarına karşı efendi-köle yaklaşımı içinde. Cemaatlerde abilik kavramı var. Bu da hegemoniktir.

Birisi geliyor, Peygamber'in oturdğu meclise. "Hanginiz Muhammed?" diyor. Peygamber'i tanıyamıyor. Nasıl tanısın. Hz. Muhammed topluma karışmış. Ne bir abi gibi, ne bir şeyh gibi, ne bir üstat gibi. Kılık kıyafet oradakilerden birisi gibi. Hegemonik ilişkiyi yok etmiş. Sen bir tarikata gitsen, "Hanginiz şeyh" diye sorar mısın? Bakacaksın, kim yüksek bir tahtta oturuyor, kimin etrafında pervane olunuyor, kimin eli ayağı öpülüyorsa o şeyhtir. Bir partiye git, genel başkan hemen belli olur. Hiyerarşi vardır, protokol vardır, kasılma vardır, insanlara efendi-köle ilişkisi sergilenir. Peygamber'e "Hanginiz Muhammed?" diye soruyor.

Anayasa Mahkemesi Röportörü Doç.Dr. Osman Can da bir toplantıda aynını söylemişti. "Başkanım mı diyelim" diye soranlara "Böyle hegemonik ilişki olmasın" demişti, "Sıcak bir ilişki olsun, arkadaşlık havasında" demişti. (Gülüşmeler)

Peygamberimiz etrafındaki insanlara "Ashabım, arkadaşlarım" derdi. Peygamberimizin müridleri, talebeleri yoktu. Arkadaşları vardı. Eşitlik gibi. Peygamberimiz sıradan bir sıradışı idi. Dışarıdan baktığınızda sıradandı ama konuşunca onunla sıradışı olduğunu görürlerdi. Zaten o sıradışılık ona bu sıradanlığı öğreten bir sıradışılık.

Adam evleniyor, karısıyla hegemonik ilişkiye giriyor. Yani "Senin sahibin benim, seni satın aldım" gibi hareket ediyor. Halbuki gönüllü sözleşmeden doğan yükümlülükler, karşılıklı olarak yerine getirilmelidir. Evinizde, işyerinde bu böyle olmalıdır. Devlet-millet ilişkisinde de böyle olmalıdır. "Siz bunu yapacaksınız ben bunu yapacağım" denilir ve ona uyulur. Kimse kimsenin efendisi, kimse kimsenin kölesi değildir. İslamiyet "Mülk Allah'ındır" diyor. Tüm iktidar, mal, servet Allah'a aittir. "Hepiniz yoksulsunuz, zengin olan Allah'tır" ayeti gereğince bir Müslüman'ın kendisine "Ben zenginim" demesi bile edebe mugayirdir, edepsizliktir. İslam'ın en temel mesajı bence bu.

Namaz köklü bir ritüel. Sümerlere kadar gidiyor. Tabletlerde ellerini göğüslerine bağlayarak güneş karşısında yanyana dimdik duran kadın ve erkek figürleri var. Rüku da aynı şekilde. Kur'an bunu devam ettiriyor, güneşe karşı değil de "Allah'a karşı yapın" diyor. Dinin ritüel bir boyutu var. Namaz, oruç, hac, abdest gibi. Bunlar ibadet değildir. Nüsuktur. Ritüeldir. İslam da ritüelleri en az olan dindir. İslam'ın yüzde 5'i kadarını teşkil eder. Yüzde 95'i hayatla ilgilidir. Hukukla ilgilidir. Politiktir. Ahlakla ilgilidir. İtikatla ilgilidir. İnsanlara gülümsemek mesela ibadettir. Nezaket, cömertlik, kardeşlik vs ibadettir. Şu an bu tam tersine çevrilmiş durumdadır. Din üç-beş tane ritüele bağlanmış. Diyanet teşkilatı da sadece bu ritüellerden sorumlu kılınmış. Diyanet camilerde namaz kıldırır. Ezan okutur. Hacca götürür getirir. Bankacılıkla, faizle, tefecilikle, haksız kazançla, mülkiyetin bölüşümü ile ilgili hiçbir şey söylemez. Görevi o değil çünkü. Faiz için Kur'an "Allah'a ve Resul'üne savaş açmak" değerlendirmesi yapıyor. Hiçbir şey hakkında bu benzetme yapılmamıştır. Faiz yiyenler Allah'a ve Resulüne savaş açmaktır. Kapitalizm'in temeli zaten faizdir. Dolayısıyla Kapitalizm, Allah'a ve Resulüne savaş açmaktır. İhtiyaç fazlası zaten hırsızlıkken, alınteri dökmeden faiz yoluyla edinilen para Allah'a savaş açmak anlamına gelir.

KUR'AN'IN İLK KISSASI

-Zenginlik konusuna dönmek istiyorum. "En temel mesaj bu" dediğiniz için de en çok "vermek" konusu üzerinde duruyorsunuz galiba.

Kur'an-ı Kerim'de "vermek-dağıtmak" ile ilgili ayetler, namaz ve hac gibi ritüel ibadetlerden onlarca kat fazla. Bunları söylediğiniz zaman "Bu tehlikeli bir söylem, malımızı mülkümüzü azaltmaya yönelik, güçsüzleştirmeye yönelik bir söylem. Bu adamı mahkum etmeli ya da dışlamalıyız. onun için de buna Komünist dememiz, Sosyalist dememiz lazım" diyorlar. Bir konferanstan sonra yanıma biri yaklaştı ve dedi ki: Bunlar sizin şahsi görüşleriniz değil mi, yani Kur'an-ı Kerim'de yok böyle bir şey değil mi?.. Adam benim ağzımdan "Evet, benim görüşüm, Kur'an'ın değil" cümlesini duyup rahatlamak istiyor. O kadar malla-mülkle uyuyamaz çünkü -tam iman etmişse-. Daha ilk inen surede, Kur'an'ın ilk kıssası "bahçe sahipleri" kıssasıdır. Zenginlik-yoksulluk meselesidir.

EN BÜYÜK SÜNNET

-Mülk konusunda Peygamber'in hayatı nasıldı?

Peygamber Efendimiz'in en büyük sünneti, ihtiyaçtan fazla mal biriktirmemesidir. Üzerinde mülk olmadan vefat etmiştir. Eline ne geçmişse hemen infak etmiştir, dağıtmıştır. Kur'an'ın emrini ete-kemiğe bürümüş, hayatına aktarmış. Bu sünnetini kimse görmüyor. En büyük sünnetidir. Sarık bırakmak sünnettir. Sakal bırakmak sünnettir. Misvak kullanmak sünnettir. Bunu herkes çocukluğundan beri bilir. Ama "ihtiyaçtan fazla mülkiyet biriktirmeyin hemen dağıtın" diye bir sünnet hiç duydunuz mu?

PEYGAMBER NEYİ VASİYET EDECEKTİ, OLMADI?

-Bu konuyla ilgili Peygamber'in açıkça söylediği bir söz var mı?

Peygamber'imiz vefatı sırasında Hz. Ömer'den kağıt istiyor. Hz. Ömer "Kur'an bize yeter. Kağıda-kaleme gerek yok. Vasiyete gerek yok" diyor ve vermiyor. "Peygamber o kağıda ne yazacaktı?" diye asırlardır Şiilerle Sunniler arasında tartışma konusudur. Şiiler "Hz. Ali'ye işaret edecekti" diyor, Sunniler "Alakası yok" diyor. Şöyle bir rivayet de vardır: (Kütub-u Sitte'de vardır) Peygamber Efendimiz hasta yatağında Hz. Ayşe'ye "7 dirhem vardı, ne oldu?" diyor. Hz. Ayşe 7 dirhemin durduğunu söyleyince Efendimiz "Al onları ve hemen yoksullara dağıt" diyor. Hz. Ayşe 7 dirhemi infak ettikten sonra geliyor ve "dağıttım" diyor. Peygamberimiz "Üzerimde 7 dirhemle de olsa Hakk'ın huzuruna gitmekten haya ederim"
Hasan Basri'nin bir sözü vardır: Her ümmetin bir putu vardır. Bu ümmetin de putu mülktür. Bunun için birbirlerini kıracaklar, bunun için dinden bile çıkacaklar... Şimdi yaşanmıyor mu bunlar? Mülkle ilişkimizi düzeltmediğimiz müddetçe ne namazın, ne orucun, ne haccın hiçbir faydası yoktur. Yerlerin ve göklerin sahibi Allah'tır. Kimse buna sahiplenmeye kalkmasın.

PEYGAMBER, MEDİNE'YE GİRİNCE İLK NE YAPTI?

-Sahabe nasıldı bu konuda?

Peygamber Medine'ye ilk girdiğinde ne yapıyor biliyor musunuz?

-Mescit mi kuruyor?

Hayır. Bakın herkes böyle bilir. Değil. Medine'ye ilk girdiğinde etrafında duvarlar çevrili bazı bahçeler görüyor. "Nedir bunlar?" diye soruyor. "Medine'nin zenginleri evlerinin etrafları böyle çitlerle duvarlarla çevirirler" deniliyor. "Neden?" diye sorunca "Yoksullar gelip almasın" cevabını işitiyor. Efendimiz sonra "Ürününü aldıktan sonra Allah'ın ağacından neden yoksul yararlanmıyor ki?" diyor ve tüm çitleri, tüm duvarları yıktırıyor.

-Bu noktada "emanet" mantığı var değil mi?
Yeryüzünde Allah'ın vermiş olduğu nimetlerden insanlar özgürce yararlanabilmelidir. Bu dünya bunun için yaratılmıştır. Ama bu mülkiyet hırsı sebebiyle "Hayır bunun alamazsın" diyor. Allah "Bunları ben zaten sizin için yarattım. Bunlar size emanettir. Emanetin sahibi de ben olduğum için sizden geri istiyorum. Yani sadaka verin, zekat verin, infak edin" diyor. "Emanet"in "hibe"den farkı nedir? Emanet: İstendiğinde sahibine iade edilmesi gerekendir. Hibe ise geri istenmemek üzere verilendir. Rızık ve rızık kaynakları Allah'ın bize verdiği emanetlerdir. Allah "Mülkiyet bana aittir. Size emanet ediyorum, kullanım hakkına sahipsiniz ama istediğim zaman fazlasını dağıtacaksın" diyor. Muhafazakâr zenginler "Mülk Allah'ın, kullanım hakkı benim. Bir sürü mal-mülk var üzerimde, ne yapalım işte emaneti taşıyoruz" der. İyi de kardeşim bu nasıl bir emanet, ömür boyu sende duruyor? Ver de biraz da başkası taşısın (Gülüşmeler). Emanet diyor ama hibe muamelesi yapıyor. Emaneti vermeyince, emaneti hibeye çevirince ne oluyorsun: Hırsız.

-Şeyh Bedrettin'in mülkiyet ilişkisi sizinle örtüşüyor mu?

Şeyh Bedrettin değil de çevresindekiler. O dönemin yoksulları, dışlanmışları, mülkiyetsizleri olduğu için, onlardan kaynaklanan bir görüştür bu. Ama Şeyh Bedrettin'in mülkiyet konusunda herhangi bir beyanı yok. Eserlerinde böyle bir şey yok. "Yar yanağından gayrı herşey ortaktır" diyordu Şeyh Bedrettin, oradan yayıldı. Ama yazılı beyanlarında yok.

PARA BİRİKTİRİP İNFAK ETMEYENLERİ NE BEKLİYOR?

-Para biriktirme konusunu da "mülkiyet" ilişkisi çerçevesinde değerlendirilebilir miyiz?

Tevbe Suresi'nin 34. ayetinde: Ve altın ve gümüşü biriktiren ve onu Allah yolunda infâk etmeyen kimseler; artık onlara elîm azabı haber ver... diyor Cenab-ı Hak. Bu ayet indiğinde Hz. Peygamber ayağa kalkıyor ve 3 kez bağırıyor: Kahrolsun altın, kahrolsun gümüş. Dönemin paraları bunlar. Peygamber böyle bağırınca Hz. Ömer: Ağır olmadı mı bu? diyor. Sahabe kara kara düşünmeye başlıyor "ne yapacağız" diye. "Bunu yumuşatma durumu yok mu?" gibi düşünüyorlar ve Hz. Ömer'e "Peygamber'le konuş" diyorlar. Peygamber, "Ademoğlu için şükreden bir kalp, zikreden bir dil, saliha bir eş ve ihtiyacı kadar mülk yeter. Gerisi Ademoğluna fazladır." diyor.

KUR'AN "BENİM HIRSIZIM"A NASIL BAKIYOR?

-"Kol kırılır yen içinde kalır" denilerek gruplar kendi hırsızına sahip çıkıyor. Ne yapmak gerekir?

Olur mu öyle şey. Benim hırsızım iyidir anlayışı... Allah korusun. Yolsuzluk yapan sahabe için inen ayet vardır. Tu’me ibn Ubeyrik bulaşmış olduğu “zırh yolsuzluğu"nu örtbas etmek istemiştir. Ayet ile deşifre olmuştur. Deşifre olunca da Peygamber'e karşı gelmiş ve müşriklere katılmış. Ölümü de bir yolsuzluk nedeniyle olmuştur.

ELİAÇIK, NEDEN HEP DİNDARLARI ELEŞTİRİYOR?

-Hep özeleştiri yaptığınız için ya da hep özeleştiri soruları sorulduğu için "Dindar kesime karşı" olduğunuz izleniminin doğması sizi korkutmuyor mu?

Müslüman zengini ya da laik zengini, AK Partili zengin ya da CHP'li zengin. Hiçbirini hedef almıyorum. Zengine yönelik konuşuyorum. "Bilhassa bu konular üzerinde durması gerekenin Müslüman olanlar olması gerekiyor" diyorum. AK Parti'nin hiç yapmaması lazım. Neden? Çünkü sen "Et koktu, tuz gerek" diye geldin iktidara. Ee tuz da kokarsa. Halk niye oy verdi AK Parti'ye. Geçmişlerini bildikleri için "Bunlar yemezler, yedirmezler" diye iktidar yaptı. Dindar kadrolar bu yüzden ön plana çıktı. Türkiye'de et kokmuştu, AK Parti ona tuz olmak istedi. Fakat tuzun kendisi de kokarsa bu halk ne yapacak? Benim kafamda mahalle yok. Tüm mahalle duvarlarını yıktım. İslamî mahalle, laik mahalle diye bir şey yok. İktidar zengini sistemini kırmak lazım. Bu AK Parti olmuş, CHP olmuş, ANAP olmuş hiç farketmez.



ERGENEKON'DAN ÖNCE 12 EYLÜL VE 28 ŞUBAT

-Ergenekon soruşturması hakkında ne düşünüyorsunuz?

12 Eylül 1980 darbesini ve 28 Şubat sürecini yakından yaşadım. 12 Eylül'de 1 yıl cezaevinde yattım, 28 Şubat'ta 30 mahkemem oldu. Dolayısıyla darbecilerden çok çektim. Hayatımı çok etkiledi. Darbecilerin devletin içinden tasfiye edilmesini herkesten çok ben isterim.
Acaba gerçekten devletin içindeki darbeciler mi tasfiye ediliyor. Gerçekten bu sürecin sonunda insanlar korkularını yenebilecek mi? "Acaba darbe yaparlar mı?" korkusu olmayacak mı? Ben bu hususta endişeliyim.

-Endişenizin sebebi nedir? O kadar operasyonlar yapılıyor, iddianameler kabul ediliyor, davalar yapılıyor...

Şu anda bir fiil darbe yapanlar, 12 Eylül darbesini yapanlar, 28 Şubat sürecini işletenler değil; 2004 yılından sonra darbe yapmayı kafasından geçirenler operasyon görüyor. Darbe mağduru olarak ben önce bir fiil darbe yapanların karşıma getirilmesini istiyorum. Onlardan hesap sorulmasını, neden darbe yapıldığını ve onbinlerce insanın hayatlarını neden kararttıklarının sorulmasını istiyorum. Suç işlemeyi kafasından geçiren mutlaka bir bahane bulur. Nitekim öyle olmuyor mu? Eğitim faaliyeti deniliyor, askeri tatbikat deniliyor, seminer deniliyor ve konu kapatılıyor. Fiiliyat yok çünkü ama 12 Eylül'de fiiliyat var, 28 Şubat'ta fişlemeler var. 12 Eylül'de darbe var, anayasayı rafa kaldırma var. 600 bin insanımıza tutuklama var. Mamak'ta 1 yıl yattım. Orada bir sürü insan işkenceden öldü. Ben çok işkence gördüm. Bana yapılanların hesabını kime sorayım? Bunlara hesap sorulmaya başlanırsa işte o gün bir şeyler oluyor demektir. En iyimser yaklaşımla ben "Önce hazırlık yapanları yakalayalım, bir sonraki aşamada darbe yapmışlara gelelim." denildiğini düşünüyorum.

ERGENEKON OPERASYONLARI ABD'NİN BOP PROJESİ Mİ?

-Önce darbe tasavvurunda bulunanlara operasyon yapılması mı sizi emin olmak yerine ümitvar olmaya itiyor?

Sadece darbe hazırlığı yapanlara operasyon düzenleyip darbe yapmış olanlara dokunmama gibi bir niyetleri varsa o zaman ben şunu düşünürüm: Kullanım süresi dolmuş olan kadrolar tasfiye ediliyor. Onların yerine yenileri mi getiriliyor? Operasyonların, Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)'yle alakası var mı? Amerikalılar Türkiye Cumhuriyeti'nin Kemalist, klasik eski kadrolarıyla Ortadoğu'ya giremezler ve BOP'u onlarla birlikte yürütemezler. Kemalist kafayla kalkıpta Irak'a, Ürdün'e, Suriye'ye, Mısır'a, Afganistan'a gidemezler. Bu kadrolarla yüzünü Ortadoğu'ya hakim olamazsın. Daha ılımlı kadrolarla Ortadoğu'ya girmesi gerekir. Amerika'nın Ortadoğu raporlarında Ortadoğu'da çalışacağı partneri için 4 özellik belirtilmiş. "1. Beçimle iş başına gelmiş olacak. 2. Reformcu olacak. 3. İslamcı kökten geliyor olacak. 4. Amerika'ya karşı ılımlı olacak. Biz bu özelliklere sahip bir hükümetle Ortadoğu'yu şekillendireceğiz. Kim bu özelliklere sahip olursa onu destekleriz. Diğerleri bizim işimize yaramaz" diyorlar. Kemalist, laik, jakoben... Bunların hiçbiri işlerine yaramaz. Bunlar eskiden yarıyordu işlerine. Ortadoğu Projesi'ni gerçekleştirmek için ne yapması gerekiyor? Ergenekon operasyonu ile eskileri tasfiye etmesi gerekiyor. Eğer gerçekten bu operasyonlar, yerel dinamikleri harekete geçirip devleti çetelerin ve cuntacıların elinden kurtarmak için yapılıyorsa, halkı darbe korkularından kurtarmak istiyorsa bunun Amerika'ya rağmen de yapılabilmesi lazım. Amerika bazılarının üzerine gidilmesini istemiyor mesela.

12 EYLÜL VE 28 ŞUBATÇILARIN ÜZERİNE NEDEN GİDİLMİYOR?


-Kimlerin üzerine gidilmesini istemiyor?
12 Eylül darbesi Amerika'nın isteği doğrultusunda yapıldığı için üzerine gidilmesini istemiyor. 28 Şubat da öyle. NATO'dan çıkabiliriz, İran'a yaklaşabiliriz, Avrasya Birliği kurabiliriz diyen paşalar, generallerin üzerine gidiliyor. Onlar tasfiye ediliyor. Bu sürecin sonunda darbecilerin bir kısmı tasfiye edilmiş olacak. Amerika ile beraber iş tutan, Amerika'ya Türkiye'de darbe yapmak istiyorsa onunla beraber rahatlıkla darbe yapmaya kalkışanlara ses çıkarılmıyor.

RECEP İHSAN ELİAÇIK KİMDİR?

Recep İhsan Eliaçık (d. 23 Aralık 1961, Kayseri).


Yazar ve düşünür. 23 Aralık 1961'de Kayseri'de doğdu. Kayseri ve Kırşehir’deki değişik okullarda ilk, orta ve lise öğrenimi tamamladı (1980). Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okudu (1985-1990). İlahiyat Fakültesi’nden ayrılarak bağımsız yazarlık hayatına başladı. Kayseri Gündem, Değişim, Yeryüzü, Bilgi ve Düşünce, Yarın, Özgün İrade, Bilgi Adam, Zaman gibi bir çok gazete ve dergide 30 yılı aşkın süredir düşünce ve yazı hayatına devam ediyor. Mart 2008'de Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Söz ve Adalet Dergisi’nde aylık, Gerçek Hayat Dergisi ve www.haber10.com haber sitesinde haftalık yazıları yayınlanıyor. Kitapları İnşa Yayınlarından çıkıyor. Şu ana kadar 20 kitabı yayınlandı. Evli ve beş çocuk babası. Arapça ve İngilizce biliyor, İstanbul’da yaşıyor.

14 Mart 2007 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanan Ahmet Hakan'ın yazısında İhsan Eliaçık'tan övgüyle bahsederken, kendisine "tabu yıkan" sıfatını uygun bulmuştur.

İslami Rönesans üzerine 15 civarında kitap yazmıştır diyor. Son sözleri budur. Yani "Hz. Ali'yi vasiyet edecekti" falan hepsi boş. O kağıda bir şey yazacaksaydı, bunu yazdıracaktı.

Saltuk Buğra Han 12-01-2010 22:16

Adam'ın elinde bir birikimi vardır.
Niyeti birikimini ikiye katlamaktır.
Kurar atölyesini ,fabrikasını sonra verir ilanını.
Memlekette işsiz çoktur,duyar duymaz haberi
Yüzlece kişi yeni fabrika yolun da arş ,arş ileri.
Derki yeni patron ey emekciler
Verdiğime razı olursanız ,işte makineler
Yok razı değilseniz dışar da binlerce kişi sıra da bekler.
Namazın kabul olup olmadığını Allah bilir.Bunda şüphe yok.
Ama dışarıda o kadar çok işsiz insan var ki asgari ücretle çalışmak isteyecek.
Bir yerde eli mahkum oluyor.
Burada önemli olan, işverenin bunu suistimal etmemesi.
Her halde kişinin de demek istediği bu.

unnamed 12-01-2010 22:29

tamamen saçmalık...
bir kişinin din hakkında fetva verebilmesi için belirli kritere sahip olması gerekir ki...
bu aynı yaşar nuri gibi birşey...
saçmalamaya gerek yok..
okunası bir yazı değil...

xfce 12-01-2010 23:44

Alıntı:

Saltuk Buğra Han Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838219)
Adam'ın elinde bir birikimi vardır.
Niyeti birikimini ikiye katlamaktır.
Kurar atölyesini ,fabrikasını sonra verir ilanını.
Memlekette işsiz çoktur,duyar duymaz haberi
Yüzlece kişi yeni fabrika yolun da arş ,arş ileri.
Derki yeni patron ey emekciler
Verdiğime razı olursanız ,işte makineler
Yok razı değilseniz dışar da binlerce kişi sıra da bekler.
Namazın kabul olup olmadığını Allah bilir.Bunda şüphe yok.
Ama dışarıda o kadar çok işsiz insan var ki asgari ücretle çalışmak isteyecek.
Bir yerde eli mahkum oluyor.
Burada önemli olan, işverenin bunu suistimal etmemesi.
Her halde kişinin de demek istediği bu.

zaten dışarda okadar işsiz oldugu için insanlar razı ediliyor kole ucretine.

Özgür Çağrı 12-01-2010 23:49

Söylediği saçma olsada bizim mücahitlikten müteahhitliğe terfi eden ve işçisini ezen sakallı hüsnüler için geçerlimidir bilemiyorum !

Saltuk Buğra Han 12-01-2010 23:55

Alıntı:

xfce Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838299)
zaten dışarda okadar işsiz oldugu için insanlar razı ediliyor kole ucretine.

Tabiki bir çok işveren bundan istifade etmeye çalışıyor.Ama bazen şunu da düşünmeden edemiyorum.
Banane fabrikasından vergisinden asgarisinden diyerek bir kenara çekilseydi ,belki 10 ömür yetebilecek parasını durup bir kenarda yeseydi çok daha mı iyi olurdu.
Acaba o zaman hangi şekilde daha çok namazı kabul olurdu.
Bunu ben de merak etmiyor değilim.

xfce 12-04-2010 01:34

Alıntı:

Saltuk Buğra Han Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 838319)
Tabiki bir çok işveren bundan istifade etmeye çalışıyor.Ama bazen şunu da düşünmeden edemiyorum.
Banane fabrikasından vergisinden asgarisinden diyerek bir kenara çekilseydi ,belki 10 ömür yetebilecek parasını durup bir kenarda yeseydi çok daha mı iyi olurdu.
Acaba o zaman hangi şekilde daha çok namazı kabul olurdu.
Bunu ben de merak etmiyor değilim.

üretim yapılması için patronlara ihtiyac yok.
teknolojiye ve emege ihtiyac var.
patronlar halka hizmet amacıyla teşebbus kurmuyorlar.
kar etmek içi kuruyorlar.


All times are GMT +3. The time now is 16:39.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025