![]() |
Komünizmin Zararları
1. Ahlak ve vicdanın üstün geldiği her türlü anlayış kaldırılıp yerine hak ve hürriyetleri elinden alınmış baskıcı ve totaliter rejim altında ezilen bir toplum oluşturulmuştur. Ahlak kavramı kökünden reddedilmiş yararcılık mantığı oluşmuştur. Mevcut dinsiz sistemin çıkarına uymayan hiçbir faaliyete izin verilmemiştir.
2. İktidardaki diktatörün asla yanılmayacağı ve her zaman doğru kararlar alacağı yönünde telkinler yapılmıştır. Tüm dine karşı rejimlerde (faşizm komünizm) başta olan liderin ilahlaştırılması sapkınlığı komünist sistemde en üstü seviyede mevcuttur. 3. Düşünce ve din özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılmıştır. İbadet yerlerine girişler ve dini anlatımlar tamamen yasaklanmıştır. Hatta din ile mücadele etmek için devlet bütçesinden önemli bir fon ayrılmıştır. 4. Ekonomi tamamen devlet kontrolüne geçmiş yatırımlar durmuş fabrikalar üretim alanları işletmeler bankalar devletleştirilmiştir. 5. Özel mülkiyete komünist askerler tarafından el koyulmuş halkın tarlaları kazançları ürünleri "ülkenin menfaatleri" adı altında devletleştirilmiştir. 6. Açlık ve kıtlıktan milyonlarca yaşlı kadın erkek çocuk kıvranarak ölmüş ekmek elde etmek isteyenler karnelere bağlanarak upuzun kuyruklarda günlerce bekletilmiştir. 7. İnsanlar kamplarda toplanmış toplu olarak katledilmiş öldürülmeyenler de çok zor şartlarda çalıştırılmıştır. Hatta çalışma koşullarına uymayan kişiler Sibirya kamplarına sürülmüştür. 8. İç isyanlar kanlı şekilde komünist militanlar tarafından bastırılmış asiler halkın gözü önünde kurşuna dizilmiştir. 9. Sistemi eleştirenler aksi yönde fikir beyan edenler ister politikacı ister ileri gelen isterse fikir adamı olsun asılarak öldürülmüştür. 10. İktidardakiler zenginleşmiş çok rahat bir hayat sürmüş halk ise sefalet içinde yaşamıştır. Örneğin komünist iktidarı sırasında Sovyetler'de vasat bir işçinin geliri ile yüksek bir memurun geliri arasında ortalama 25.000-30.000 ruble arası fark olduğu bilinmektedir. Komünist Partisi üyeleri 25.000 rubleden 100.000 rubleye kadar maaş almaktaydılar. Halkın büyük bir kısmının maaşı ise yalnızca 150 rubleydi. Ayrıca bunun dışında parti üyeleri köşk otomobil sanatoryum gibi her türlü ücretsiz imkana da sahiptiler. Oysa gerçekte emek harcayan çalışan halka bu imkanların hiçbiri sunulmamıştır. 11. Baskıcı rejimin polisleri ülke içinde çok büyük korku yaratmıştır. Halk her an başına bir bela geleceği korkusu içinde yaşamak zorunda bırakılmıştır. 12. Ülkede çatışmaların kavgaların kargaşaların ardı arkası kesilmemiştir. 13. Okullarda baskıcı ve totaliter eğitim oluşturulmuştur. Eğitimin ‘tarafsız objektif ve politika dışı olamayacağı' Lenin tarafından her fırsatta vurgulanıyordu. 25 Ağustos 1918'de düzenlenen Sovyet öğreniminin birinci kongresinde söyledikleri bunu açıkça ortaya koymaktadır: "Okul sahasında çalışmalarımızın asıl gayesi burjuvaziyi yok etmektir. Biz açıkça ilan ediyoruz ki siyaset dışı okul yoktur. Aksini iddia etmek yalan ve ikiyüzlülüktür." Amaç komünist sisteme hizmet eden bu yolda mücadeleden başka bir şey düşünmeyen kafaları uyuşturulmuş inançsız ve ahlaksız nesiller elde etmektir. 14. Gençlerin beyinleri dinsizlikle yıkanmış barışçıl bir nesil yerine savaşçı militanlar yetiştirilmiştir. 15. Aile kavramı tamamen ortadan kaldırılmış yeni doğan çocuklar ailelerinin yanından alınıp kreşlerde büyütülmüş komünist düşünceye ve "devlet menfaatlerine" uygun düşmeyen aile kavramı ortadan kaldırılmıştır. Hatta Komünist partinin birçok toplantısında "aile bağları ve aile kavramları yaşadığı sürece devrim güçsüz kalacaktır" şeklinde ve benzeri çarpık mantıklar açıkça ifade edilmiştir. 16. Sanat ve bilimde hiçbir ilerleme olmamış paralar silahlanmaya ve insan öldürmeye yatırılmıştır. 17. Hiçbir amaç ve gayesi olmayan genç nesil uyuşturucu ve alkol bağımlısı haline getirilmiş intihar oranları yükselmiştir. 18. Basın yayın özgürlüğü tamamen ortadan kalkmış yayınların sistemi ve lideri övücü şekilde olması zorunluluğu getirilmiştir. Aksi şekilde yayın yapanlar mutlaka susturulmuştur. |
paylasim icin tesekkurler...
konunun asil muhatabida gelsin gorsun... |
"Düşünce ve din özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılmıştır. İbadet yerlerine girişler ve dini anlatımlar tamamen yasaklanmıştır. Hatta din ile mücadele etmek için devlet bütçesinden önemli bir fon ayrılmıştır."
YALAN o halde kübada , kuzey korede insanlar nasıl kiliseye gidiyor. sosyalizm varken bulgaristanda nasıl kiliseye gidiyorlardı.??? her okuduguna inanma bence. çok sallamasyon oluyor zira. sovyetler birliginde yaşayan muslumanlardan hacca gitmek isteyenlere devlet neden ucretsiz uçak tahsis ediyordu! |
Al kapitalizmi vur komünizme...
Çift başlı yılan gibiler... Biri harami helal sayar Diğeri helali yok sayar... Emperyalizm ortak noktalarıdır... |
Alıntı:
sosyalizm varken bulgaristanda nasıl kiliseye gidiyorlardı.??? her okuduguna inanma bence. çok sallamasyon oluyor zira. sovyetler birliginde yaşayan muslumanlardan hacca gitmek isteyenlere devlet neden ucretsiz uçak tahsis ediyordu! |
ctrl z detected...
|
Alıntı:
|
ben sana soyliyim...
kardesim ctrl z yapip geri aldi soylediklerini... nasil olsa anlamiyorsun diye... he birde millete sallama diyicegine once sen bu huyundan vazgec... |
Alıntı:
Bizde yok bu zorunluluk Allaha şükrediyoruz onuda 1950 sonrasına borçluyuz..! Sen inan her okuduğuna.. |
Alıntı:
|
Şu kapitalizm düşmanlarından bir tanesi neden düşman olduğunu söylese sanırım kendimi boğazdan aşağıya atacağım...
Alternatif bir ekonomik modeliniz var mı arkadaş? Yoksa eleştiri şovenliği mi yapıyorsunuz? |
Alıntı:
ama forumdaki arkadaşlar diyorlarki hem kapitalizme hemde sosyalizme karşılaşrmış. ama 3 ncu bir sistem oneremiyorlar. yada kapitalizm işlerine geliyor ama bunu itiraf etmeye utanıyorlar. |
Alıntı:
bu zaman kadar önerenlerin hepsi faizsiz islami ekonomiyi önerdiler... |
Alıntı:
|
Sözüm sana değil xfce...
Ama sen de cevaplayabilirsin... Kapitalizmin nesi kötüdür... Alternatifi nedir? Sosyalizmin farkı nedir sence? |
KOMÜNİZMİN DİN DÜŞMANLIĞI Kuran'da insanlara, tarih boyunca Allah'ı ve dini inkarı emreden, zalim ve zorba karakterli önderler bulunduğu bildirilir. Allah bir ayetinde bu insanları "ateşe çağıran önderler" olarak tanımlamıştır. (Kasas Suresi, 41) Bu karakter Kuran'da anlatılan Hz. Musa kıssasında "Firavun" adıyla geçer. Hz. İbrahim'in veya Kehf (mağara) ehlinin karşısında da aynı Firavun gibi insanları sırf Allah'a olan imanları nedeniyle öldüren zalim hükümdarlar olmuştur. Bu zorba karaktere tüm tarih boyunca rastlamak mümkündür. Dinsizliğin önderliğini yapan bu insanların hemen hepsi, içinde bulundukları toplumlara karşı aynı zalimlikleri yapmışlar, aynı yöntemlerle onları dinden uzaklaştırmaya çalışmışlar ve insanları dünyada ve ahirette helaka sürüklemişlerdir. Geçtiğimiz yüzyılda tüm dünyaya bela, acı, zulüm, vahşet getiren ideolojilere baktığımızda da, yine başlarında bulunan liderlerin acımasız ve dinden uzak kişilikleri karşımıza çıkar. 20. yüzyılda, Kuran'da söz edilen Firavun karakteri ile özdeşleşen kişilerin başında Rus ve Çin devrimlerinin kanlı liderleri Vladimir Lenin, Joseph Stalin ve Mao Tse-Tung, onların fikir babaları Karl Marx ve Friedrich Engels gibi dinsiz ve zalim liderler gelir. Charles Darwin ise tüm bu zalim liderlerin fikirlerini, ortaya attığı evrim teorisi ile besleyen ve dinsizliğe farklı bir yönden liderlik eden bir isimdir. Komünizmin dine düşman olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Marx, Engels, Lenin, Stalin, Trotsky, Mao veya bir başka komünist ideoloğun yazılarına bakıldığında, bunun açıkça ifade edildiği görülebilir. Marx, dini kendince "halkın afyonu" olarak tanımlamış ve sözde "fakir halk kesimlerini uyutmak için yönetici sınıf tarafından oluşturulan bir kültür" diye tarif etmiştir. Dahası, komünizme ulaşmak için de dini inançların yok edilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Engels, kitaplarında "insanın maymundan geldiğini" ileri sürerken, dinin de sözde bu evrim sürecinin bir aşamasında ortaya çıktığını iddia etmiştir. Peki komünistler dini yok etmek amacıyla nasıl bir politika izlerler? Bu soruya ilk kapsamlı cevabı Lenin vermiştir. Lenin'in 1909 yılında Rus Sosyal Demokrat Partisi'nin (sonraki Komünist Parti) lideri olarak yazdığı ve Proleterya dergisinde yayınlanan "Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu" başlıklı makalede şunlar yazılıdır: Lenin'e göre komünistler, Feuerbach gibi koyu din düşmanlarının yazılarını tercüme edip yayınlamakla sorumludurlar. Sosyal Demokrasi, dünya görüşünü bilimsel sosyalizm, yani Marxizm temeline dayar. Marx ve Engels'in çeşitli kereler tekrarladıkları gibi Marxizm'in felsefi temeli, Fransa'daki 18. yüzyıl maddeciliğinin ve Almanya'daki Feuerbach (19. yüzyılın ilk yarısı) maddeciliğinin tarihsel geleneklerini benimsemiş olan, tamamen ateist ve dine karşı tavırdaki diyalektik maddeciliktir. Unutmayalım ki, Marx'ın taslak halindeyken okuduğu Engels'in Anti-Dühring'inin tamamı, maddeci ve ateist olan Dühring'i tutarlı bir maddeci olmamak ve din ile din felsefesine açık kapı bırakmakla suçlar. Yine unutmayalım ki, Engels, Ludwig Feuerbach ile ilgili yapıtında, dini ortadan kaldırmak için değil de, yeniden canlandırmak, yeni, "yüceltilmiş" bir din kurmak için savaş açtı diye Feuerbach'a çatar. "Din halkı uyutmak için kullanılan afyondur." Marx'ın bu sözü din konusundaki Marxist görüşün temel taşıdır.104 Lenin, 1905 yılında Novaya Zihn dergisinde yayınlanan "Sosyalizm ve Din" başlıklı yazısında ise dini sözde dağıtılması gereken bir "sis" olarak tanımlamış ve dine karşı komünistlerce yürütülmesi gereken ateizm propagandasını şöyle anlatmıştır: Bizim Programımız tamamen bilimsel, dahası materyalist dünya görüşü temeli üzerindedir... Propagandamız kaçınılmaz olarak ateizm propagandasını, gerekli bilimsel yayımların yapılmasını, otokrat feodal hükümetin bugüne kadar yasakladığı ve kovuşturduğu yazıların Parti çalışmalarımızın bir dalı haline getirilmesini de içermektedir. Bir zamanlar Engels'in Alman sosyalistlerine verdiği öğüdü şimdi bizim izlememiz gerekebilir: Onsekizinci yüzyıl Fransız Aydınlanma dönemi düşünür ve ateistlerinin yazıları çevrilmeli ve geniş ölçüde yayılmalıdır.105 Dikkat edilirse, Lenin, Marxistler'in dine karşı vermeleri gereken savaşın, "bilimsel yayınlar" ve "Onsekizinci yüzyıl Fransız Aydınlanma dönemi düşünür ve ateistlerinin yazıları" gibi kaynaklarla yürütülmesi gerektiğini söylemektedir. Buradaki "bilimsel yayın"dan kasıt, materyalizmi bilim kisvesi altında empoze eden teorilerdir. Bunların başında da kuşkusuz Darwinizm gelir. Söz konusu Aydınlanma düşünürleri ise Diderot, D'Holbach gibi Marx öncesi materyalistlerin din aleyhindeki propaganda yazılarıdır. Lenin'in gösterdiği bu yöntem, komünistler tarafından halen kullanılmaktadır. Dünyadaki bazı yayınevleri, bazı bilimsel dergiler veya medya kuruluşları incelendiğinde de, Darwinist ve Aydınlanma felsefesine bağlı yayınların kaynağının Marxistler olduğu açıkça görülecektir. KOMÜNİZM ÖRTÜLÜ DİN DÜŞMANLIĞI Komünizmin din düşmanlığını değerlendirirken, bazı komünistlerin bu konuda kimi zaman sergiledikleri "ılımlı" politikanın gerçek amacını da anlamak gerekir. Gerçekten de dünyada Marxist akımlar, (iktidarda olmadıkları süre boyunca) çoğunlukla keskin ve saldırgan bir din aleyhtarı politika izlemezler. Hatta bazen komünistlerin ağzından dine ve dindarlara karşı saygılı gibi gözüken sözler duymak mümkündür. Peki acaba bu "ılımlı" üslubun amacı nedir? KOMÜNİSTLERİN MABED DÜŞMANLIĞI Gorky kentindeki Giorgievsky kilisesinin Bolşevikler tarafından yerle bir edilmiş hali. Komünistler tüm ülke çapında bunun gibi yaklaşık 50 bin ibadethaneyi yıkmış ya da ahır, depo gibi mekanlara dönüştürmüşlerdir. Lenin'in yazıları arasında bu sorunun cevabını da bulmak mümkündür. "Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu" başlıklı makalesinde Lenin, Marx ve Engels gibi ustalarının yorum ve uygulamalarından yola çıkarak, dinle açık bir savaşa girilmemesi gerektiğini, bunun gereksiz bir "siyasi kumar" olduğunu yazmıştır.106 Lenin, dine olan düşmanlıklarını açıkça ilan eden, dine karşı hakaret dolu kampanyalar yürüten diğer bazı materyalistleri ise (örneğin anarşistleri veya "burjuva ateistlerini") acemi ve saf bulmuştur. Bu kişiler tarafından Marxistler'e yöneltilen "ılımlılık ve "bocalama" suçlamalarını reddetmiş ve "Marxizm'in görünüşteki ılımlılığının" özenle düşünülmüş bir taktik olduğunu açıklamıştır.107 Lenin, söz konusu "ılımlı" taktiği 1917'ye kadar, yani komünistler iktidara gelinceye kadar devam ettirdi. Ancak bundan sonra söz konusu ılımlılık ortadan kalktı, aksine tüm Sovyet topraklarında dine ve dindarlara karşı büyük bir baskı başladı. Daha öncesine kadar "ateist olduğumuzu açıkça belirtmemeli ve dine inananları bile saflarımıza almalıyız" diyen Lenin, iktidara geldikten sonra çok daha farklı bir yol izlemeye başladı. Amerikalı tarihçi Robert Conquest The Harvest of Sorrow (Hüzün Hasadı) adlı kitabında Bolşeviklerin din politikasının bazı ana hatlarını şöyle belirler: 1918 anayasasının 65. maddesinde din adamlarının "burjuvazinin hizmetçileri" olduğu ilan edildi. Böylece maaşları kesildi, çocukları ilkokuldan sonra okullara alınmadı. 28 Ocak 1918'de çıkan bir kanunda okullardaki tüm dini eğitim yasaklandı. Daha sonradan 1921 yılının 13 Haziranı'nda 18 yaşın altındaki gençlere dini eğitimin verilmesi yasaklandı. 1929 yılının 8 Nisanı'nda üyelerine yardım dağıtan dini grupların kurduğu yardım fonları, özel ayin toplantıları, çocuklar, kadınlar için yapılan İncil, edebiyat, el becerisi, iş, dini dersler, çocuklar için oyun yerleri düzenleme, kütüphane ve okuma yeri açma, tıbbi yardımı organize etmek de yasaklandı. Resmi emirler kilisenin tüm aktivitelerini yok etti. 22 Mayıs 1929 yılında Anayasanın 18. maddesi düzeltildi ve "dini ve anti dini propaganda özgürlüğü", "dini ibadet yapma özgürlüğü ve anti dini propaganda yapma özgürlüğü" olarak değiştirildi. Aynı zamanda da Eğitim Komiserliği de "okullarda anti din propagandası" emrini verdi. Kollektivizasyon ile tüm bölgesel ibadethaneler kapatıldı. Dini hatırlatan şeylerin hepsi yakıldı. 20 Şubat 1930 tarihli Batı Bölgesel Komitesinden kişiye özel bir mektup, sarhoş askerlerin köy kiliselerini nasıl kapattığını, dini sembolleri kırdığını ve köylüleri tehdit ettiğini anlatıyordu. Bu kapama tüm dinlere uygulanıyordu. Bununla beraber, kiliseler kapatıldığında, bunun anlamı dini işlerin dışarıda yapılmasına izin verildiği değildi. Kharkov'da dokuz büyük kilisenin kapatılması aynı zamanda "kiliselerin kapatıldığı şu günlerde özel evlerde dini toplantıların yapılması önlenecek" kararı alındı. Leningrad'daki Kazan Katedrali anti din müzesine dönüştürüldü. Kiev'deki aziz Sophia katedrali ve diğer kiliseler anti dini merkezler oldu. Kharkov'da St. Andrey sinemaya çevrildi, diğer biri radyo istasyonuna, başka biri makine yedek parçası satan dükkana. Poltava'da ise iki kilise makine tamir atölyesine çevrildi. Bunlar bütün dinlere uygulandı. Kiliseler ve sinagoglar, Sovyetler Birliği'nde Avrupa bölümündeki kayıtlarda tutuluyordu. İslam da aynı şekilde baskı altındaydı. Komünist dönem boyunca binlerce cami kapatıldı ve çok sayıda din adamı "kulak" olarak damgalanıp öldürüldü veya Sibirya'daki çalışma kamplarına gönderildi.108 Lenin'in "dine karşı ılımlı olmalıyız" taktiği, Bolşevik Devrimi'nden sonra koyu ve gözü dönmüş bir din düşmanlığına dönüştü. Önceki bölümlerde incelediğimiz gibi, Lenin, milyonlarca insanın hayatına mal olan 1920-21 kıtlığını dahi "insanların Allah'a olan inançlarını zayıflatacak" faydalı bir gelişme olarak görmüştü. Lenin, Allah'a ve dine karşı duyduğu bu isyankar ruh haliyle, acılar içinde kıvranarak ve akli dengesini yitirmiş halde öldü. Allah, insanlara yaşattığı zulmün ve dine olan düşmanlığının karşılığını dünyada verdi. Ahirette de yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak alacak olan bu gibi zalim insanlarla ilgili olarak Kuran'da şöyle bildirilmiştir: Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır. Allah, hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Allah, onları saymıştır; onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahid olandır. (Mücadele Suresi, 5-6) Lenin'in ardından iktidara oturan Stalin de Lenin kadar dine düşmandı. Bu düşmanlığını, milyonlarca dindar insanı öldürerek, dini kurumları, ibadethaneleri tahrip ederek ve daimi bir ateizm propagandası yürüterek gösterdi. Stalin'in yürüttüğü ateizm propagandasının en önemli unsuru ise evrim teorisiydi. Otobiyografisinde şöyle yazıyordu: "Okullardaki öğrencilerimizin zihnini altı günde yaratılış efsanesinden temizlemek için onlara üç şeyi özellikle öğretmeliyiz: Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin'in öğretilerini."109 Stalin, Anarşizm mi Sosyalizm mi? adlı kitabında ise Darwin ile yaratılışçı bir bilim adamı ve fosil biliminin kurucusu olan Cuvier'yi karşılaştırıyor ve şöyle yazıyordu: "Marxizm Darwinizm'e dayanır ve onu hiç eleştirmeden kabul eder. Marxistler Cuvier'nin teorisini şiddetle reddederler."110 |
anlaşılan bazıları cevabını almış ki bir daha konuşamıyor çünkü azerbaycan daki kazakistandaki yaşananları oda biliyor peki rusya( komünizm veya sosyalizm ) bu kadar iyi niyetliydide neden türki cum. leri sömürdü. rusya amerikaya karsı sizin gibi ayran budalalarını kullandı madem en iyi sistem neden komünist ülkelerde şimdi devlet zayıf ve halk gücsüz neden
halk dostu fidel castro 60 senedir seçimsiz iktidarda ve kendinden sonra yerine kardesini öneriyor |
Konunun açılması bile saçma ya,dünyada komünizm kadar ütopya bir rejim olamaz.Tamam başta iyi hoş kulağa güzel geliyor ama derinlere inince hem dünyada uygulanması imkansız(canlı örneklerini tarihte gördük) hem de dine bakış açısıyla bizimle taban tabana zıt.SSCB kurulurken insanlar sırf dinlerini yaşayabilmek için Kafkaslardan ülkemize kaçmadılar mı?
Hala savunulabilmesinin tek sebebi sadece parti teşkilatlarını oluşturan kesimin 'devrimci',inatçı ruhu(polise saldırdıkları ve düzene baş kaldırdıkları için onlar keçiymiş,biz saldırmadığımız ve itaat ettiğimiz için koyunmuşuz) ve tabiki bu kişilerin çabucak gaza getirdiği,ayaklarında converse lerle komünizmi getirebileceklerini zanneden,aynı anda elli kurumdan burs alan ona rağmen devleti taşlayabilen hırçın gençler.Hele Odtü Mülkiye deki rezaletlerden sonra bu ülkede komünistler saygı beklemesin! |
başlık alkolün sigaranın zararları gibi olmus :Ç)
Alıntı:
sizin soylediginize gore gene burjuva sınıfı olucak ama faiz olmuycak
|
Alıntı:
Sosyalizm de kapitalizm de insanlık için zararlı sistemlerdir. Doğru olan ve insanlık için yararlı olan ekonomik sistem İslami ekonomik sistemdir. İslam'da faiz yasaklandığı için paradan para kazanmak yoktur. Serbest piyasa ekonomisi esastır. İnsanlar serbest piyasada çabalayarak geçimlerini sağlarlar. Toplumda zenginler de olabilir fakirler de olabilir. Gece gündüz çalışanla yan gelip yatan bir olmaz. İslamın sosyal adalet düzeni toplumdaki fakirlerin fakirliklerinden dolayı mağduriyet yaşamalarını önleyici biçimdedir. Zenginler zekât vermekle mükelleftirler. Ayrıca İslam sadaka vermeyi de tavsiye eder. Zenginlerin fakirlere verdikleri zekât ve sadakaları sayesinde fakirlerin fakirlikten dolayı mağduriyet yaşamaları engellenir. |
Alıntı:
ondan sonra diyorsunki serbest piyasa üretim araçları mulkiyeti olucak!!! (zaten kapitalizmin temeli özel mulkiyet ve serbest piyasadır. senin islam ekonomisi diye anlattıgın şey zaten kapitalizmdir. içerisinde faiz le borç vermenin yasak oldugu "faizsiz kapitalizm" gibi bişey. yine özel mulkiyet olucak mulku olanlar olmayanları yine somurucek.) "islami ekonomik sistem" dedigin sistemde faiz yasak olabilir ancak kapitalizmin temeli üretim araçlarının özel mulkiyetidir. senin dediginden şu çıkıyor faiz olmayacak ama kapitalizm olacak . senin islami ekonomik sistem dediginin kapitalizmden bir farkı olmuyor. çunku işin içine serbest piyasa para girince en dindar insanlar bile uygulamada islami kurallara uymazlar. 40 da 1 zekatlarını verirler ama geri kalan 39 a sıkıca sarılırlar.
|
Alıntı:
bir insanın aynı anda hem sosyalizme hemde kapitalizme karşı olması mantık olarak imkansızdır.!!! birisi serbest piyasadır yani üretim aracı ozel mulkiyetini savunur öbürü üretim aracının ortaklaşa kullanımını önerir. hele ben serbest piyasayı savunuyorum deyip kapitalizme karşı oldugunu soyleyen insan kapitalizm hakkında hiç bir bilgiye sahip degil demektir. |
Alıntı:
Alıntı:
Dünyanın imtihan yeri olduğunun farkında olarak hayat sürmemiz gerekir. Güzeller çirkinler, uzun boylular kısa boylular olduğu gibi zenginler ve fakirler de olabilir. Burada önemli olan husus fakirlerin fakirliklerinden dolayı mağdur olmamalarıdır. İslam, zekât ve sadaka müesseseleriyle fakirlerin fakirliklerinden dolayı mağdur olmalarını önler. Serbest piyasayı kabul etmesi itibariyle İslamla kapitalizm arasında bu yönde bir benzerlik olduğu gibi, İslam, zekât ve sadaka müesseseleriyle fakirlere sahip çıkması yönüyle de sosyalizmle de benzerlik göstermektedir. İslam'ın ekonomik sistemini kapitalizmle bir tutamazsın. İslam'da faiz yoktur, bu bir. Ayrıca İslam zekât ve sadaka müeseseleriyle zenginlerin fakirlere yardımcı olmalarını sağlar ve böylelikle toplumda sosyal adaleti sağlar, bu iki. Ayrıca İslam'da para ve mal, kapitalizmin aksine en önemli değerler değillerdir. Değerler sıralamasında para ve mal epey geride kalırlar, bu da üç. Kapitalizmde altta kalanın canı çıksın anlayışı vardır; İslam'da ise altta kalanın canını kurtarırız anlayışı vardır, bu da dört. |
İslamda sosyal adalet gerçeği önemlidir..
İslamı kapitlaist veya başka bir oluşumlarla kıyaslamak abesle iştigaldir.. dinin özünü anlayamamaktır... |
arkadaşlar komünizm ve sosyalizm çok kötü şeyler.çeko vırro zamanında bilgisayar mühendisi de taksici de aynı maaşı alıyormuş çok sakat bi durum.bide şu var var
|
Alıntı:
biri devleti şirketleştirir,diğeri şirketi devletleştirir... islamın kendisine ait fıstık gibi iktisadi öğütleri vardır... senin sosyalizm dediğin sistemde halkı yoklukta bırakır,kapitalizm dediğin sistemde... islamın üretime dayalı faizi yasaklayan karı helal kılan,ticareti(ahlaklı) helal kılan,önemseyen ve zekatla infakı emreden bir sistemi vardır... Serbest piyasa vardır kapı gibi... Üretim araçlarının ortaklaşa kullanımı imiş ;D ee nerede kar ? Nerede mülkiyet hakkı ? kim değer üretir o zaman... üretim nere gitti ? ben çalışkan bir insanım,çalışkan olmayan ve benle aynı işi yapamayan bir adam neden durduk yere gelip benim üretimimi baltalasın ? hiç karışmazsa zaten ben gidip ona malımdan infak etmekle yükümlüyüm... Sosyalizmmiş :) malk mülk devletin olsun,sana ait birşey olmasın devlet sana üretim için versin herkes eşitlensin cart curt :) niye ben devlete çalışayım ? efendim mi devlet benim ? ben neden kendimle aynı değeri üretemeyen bir adamla aynı şeyi kazanayım ? bumu adalet... hem malım olmasın,hem köpek gibi çalışayım,hemde çalışmayan benimle aynı haklara sahip olsun yok öyle yağma... Sosyalizm çok matah bişeydide kaç sene dayandı ;D Kapitalizm bugün böyle ayakta duruyosa sosyalizm yüzündendir :) karl marxın das kapitali yazarken londra borsasında oynadığını cümle alem bilir :) sen hala neyin farkından bahsediyorsun :) kapitalizmle sosyalizm arasındaki tek fark servetin halkın haricinde kimde durması gerektiğidir... |
Alıntı:
|
Alıntı:
serbest piyasa ve ozel mulkiyet olan bir sisteme kapitalizm denir. islam ekonomisi denmez. önce kapitalizm nedir . sen hem serbest piyasa olucak diyorsun hemde bunun adı kapitalizm degildir diyorsun once bu konuda anlaşalım. |
Alıntı:
bikere sosyalizmde çalışkan olanla olmayan aynı maaşı almaz. bir ornek vereyim: gömlek yakası ureten sosyalist bir işletmede işçiler bir gun içinde urettikleri yaka adetine gore ek maaş alırlar. yani ne kadar çok uretirse okadar fazla alır. ayrıca sosyalizmde çalışanlar işlerini daha fazla sahiplenir. (cunku bilirlerki calistiklari isletme onlara aittir patrona degil.) oysa kapitalizmde işçi ne kadar çalışırsa çalışsın yaptıklarının kilimalı odasında oturan patronun daha zengin olmasını saglaycagını bildiginden işi sahiplenmez. |
Alıntı:
serbest piyasa ve özel mülkiyet olan bir sisteme kapitalizm denir ;D islam 1400 yıl önce tanıdı bu imkanları kapitalizmi islammı icat etti ;D islam sosyal düzeni ve adaleti öngörüyor,faize karşı o zaman adı islam değil sosyalizm öylemi :) islam en mükemmel sistemdir... her koşulda sosyal hayatta,ekonomide... eh ekonomide en mükemmel teoriyi ortaya atmak isteyenler düşünüyor düşünüyor ve biri diyor serbest piyasa ve mülkiyet olsun... diğeride sosyal adalet olsun,hak verilsin diyor... Kendilerince en mükemmeli seçiyorlar ama bunlar islamda birlikte bulunuyor zaten :) yahu ne kadar sığ düşünüyorsun be kardeşim sen... hani faiz nerede madem kapitalizm ise bu sistem ? ayette ''servet zenginlerin içinde dönüp dolaşan bir devlete dönüşmesin'' diyor... halbuki kapitalizmde servet monopollerin elinde... sence bu kapitalizm mi ? |
Alıntı:
BAKARA 219. Sana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar. De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. "İhtiyaç fazlasını" de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz. bakara suresinde diyorki İHTİYAÇ FAZLASINI VERECEKSİN DİYOR 40 DA 1 FALAN DEMİYOR BAKIN. |
Alıntı:
üretim araçlarının ortak mülkiyetinden bahsediyorsun bende üretimimi baltalamasındab bahsediyorum yanlış olan ne ? ben neden tek yürütebileceğim birşeyde başkasıyla ortak olayım ? prim sistemi kapitalizmde de uygulanıyor bu sosyalizmin bir artısımı ? ayrıca sosyalist bir ülkede üretilen gömlekte büyük ihtimal 1 ayda yırtılır gider... rekabet yok olmayınca standart tabiki düşük ha ha ha ;D he biliyoruz sosyalizmde işçinin nasıl işini sahiplendiğini,bizim halkçı fabrikalar örnektir... nasılsa devlet sübvanse ediyor diye yattılar durdular iyi biliyoruz ;D o kadar sahiplenirki insanlar işlerini amerikan jeanini gördükleri an yıktılar sosyalist devleti :) klimalı makam odasında oturan devlet başkanına gideceğini ve kendisine ait hiç birşeyi olmayacağını bilen işçi gayet sahiplenir gerçekten işini :) soyalizm bir ütopyadır gerçekliği,uygulaması başarılı olamadı,olamayacak :) ya sovyetler birliği gibi dağılırsın ya kübadaki gibi karın,kızın fahişe olur ya da çindeki gibi ismen sosyalist cismen karma ekonomi uygularsın :) |
Alıntı:
gelirken bazı eşyalar getirdik mesela çelik tencere gibi hala kullanıyoruz aradan 25 sene geçmesine ragmen çizik yok. kilima meselesine gelince gerçek sosyalizmde işçiler yoneticilerini kendileri seçerler. tabi sovyetlerde bazı ulkeler bu bozuldu işçi egemenligini brokrasi ele geçirdi. boyle sakıncalarıda vardır elbette.
|
Alıntı:
İşte burada kelimenin de etimolojisi atlanan ve ıskalanan budur. “İhtiyaçtan fazlasının infakı” tavsiye edilmektedir. Peygamberimiz bu tavsiyeyi yapmıştır. Ömrünün son gününde, altı ya da yedi dirhem para gelmiş onu da Hz. Aişe`ye infak etmek üzere vermiş. O hastalık telaşesi içerisinde o para infak edilememiş. Efendimizin, vefatından saatler önce uğraştığı meseleye bakın. “Onu bana getir” diyor. Yani ayılıyor, bayılıyor, artık vefata saatler kalmış. “Aişe, o dirhemleri bana getir” diyor. Aişe, dirhemleri efendimizin avucuna sayıyor. Efendimiz, o dirhemleri oracıkta Abbas`a veriyor. “Bunları infak edin” diyor ve o anda rahatlıyor. Efendimiz bu tavsiyeyi yapmıştır. Peki, bunu bir emir olarak algılamış mıdır? Emir olarak algılamış olsaydı, efendimizin vefat etmeden önce sahabenin ihtiyaç fazlası hiçbir şeye sahip olmaması, efendimizin de buna izin vermemesi lazımdı. Oysaki böyle değil. Yani on bin tane köle azad eden sahabe var. Bin tane askeri, Hz. Osman gibi techiz eden sahabe var. Abdurrahman bin Avf gibi, binlerce askerin ihtiyacını karşılayan sahabe var. Bunlar daha efendimiz yaşarken oluyor. Efendimizin borç aldığı sahabeler var. Hakeza borç aldığı gayri müslimler de var. Dolayısıyla sahabenin, daha efendimiz yaşarken ihtiyaç fazlası elindeydi. Bunu böyle anlamak şu demektir; “kira getiren bir şeye sahip olmak haramdır!?.” Bakara 219`u doğru anlamak lazım. Burada teşvik edilmiştir. Rabbimiz tavsiye etmiştir. Fakat tersi haramdır. Bu da bir emirdir. “İhtiyaç fazlası haramdır” diyecek ne ayetin metlulü ne lafzı ne maksadı ne manası ne Allah Rasulünün uygulaması ne de sahabenin uygulamasında bunu doğrulayıcı asla bir şey göremeyiz. |
Alıntı:
Alıntı:
Zenginler ve toplumun geneli İslamın kurallarına ne kadar çok uyarlarsa toplumdaki sosyal adalet de o ölçüde sağlanır. Toplumda fakirler olabilir; ama fakirlikten dolayı mağdurluklar olmamalıdır. İslamın zekât ve sadaka müesseseleri toplumdaki fakirlerin asgari yaşam şartlarının altında kalıp çaresizlik içinde perişan olmalarını önler. Serbest piyasa ve özel mülkiyetin var olduğu her sisteme illa da kapitalizm denilmez. İslamın ekonomik modelinde de serbest piyasa ve özel mülkiyet vardır; ama İslamın ekonomik düzeni kapitalizm değildir ve kapitalizmin ekonomik düzeni altta kalanın canının çıktığı zalim bir ekonomik düzenken, İslamın ekonomik düzeni altta kalanın canının kurtarıldığı adil bir ekonomik düzendir. |
Alıntı:
çelik tencere belki,arabada belki... dayanıklı mallardır... ama gömlek,pantolon falan zor... kalite yakalayamazsın kardeşim... Sakıncaları var... zaten onu dile getiriyoruz... kapitalizminde sakıncaları var... tamamen berbat hiç doğru yanı yokmu kapitalizmin var... ama lanet bir sistem... sosyalizme bakıyorsun doğru yanı yokmu var,ve bence kapitalizme göre ehveni şer sosyalizm ama olmaz... mülkiyet hakkı,ticaret ve serbets piyasa insanlar içindir... yasaklarsan böyle yıkılırsın... kapitalizm bugün ayakta ise sosyalizm sayesindedir... |
All times are GMT +3. The time now is 11:30. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025