![]() |
Heykel,ucube,put meselesi
Heykel,ucube,put meselesi http://www.kenthaber.com/Resimler/20...7/00120293.jpg Yüksek taş bir kaide üzerindeki heykelde Atatürk ve bayrak taşıyan çıplak bir erkek figürü görülmektedir. Atatürk’ün bir eli gencin omzunda tasvir edilmiştir. Yukarıdaki heykel i her Malatyalı bilir … Bu heykeldeki : mevcut incir yaprağı sonradan kesilme ile montaj lanmışdır… Şimdi sanat prof.u dingiller ve sözde sanatkar aydınlar: Bunun neresi sanat, bunun neresi ne anlatıyor, bu ucube put ,ahlaksızlık ,namussuzluk,şerefsizlik değilde nedir… Onlarca ayet vardır put yani heykel hakkında… Her kelime i şehadet getiren bir nevi bu putları yıkma andı içmiş sayılır… Ey kendine aydın diyen ve dedirten dingil : bu ülke asil ve kutsal insanlarının % 95 i alevi ,Sünni ,Caferi, hambelisi ile müslümandır; neden ,bu yine asil ve kutsal topraklarda, zorla ve fahiş fiyata salyongoz satıp ,birde zorla yedirmekde, ısrar ediyorsunuz ?.. Bu sebeple zorla zemzemde yıkanmak istemiyorsanız, zorla kelime i şehadet getirilip Müslüman olmak istemiyorsanız, zorla namaz kıldırılıp ,oruç tutturulup,zekat verdirtilip,zorla da haca gitmek istemiyorsanız… Susun… |
Alıntı:
|
http://www.kultur.gov.tr/TR/resim/1-350375/eskiyeni.jpg
buda ak parti farkı ile sanat anlayışı: malatya beş konakların chp çamur zihniyeti öncesi , ve ak parti sonrası... işte yukarıdaki sanat yapısı dingil putçulara hem kapak olsun, hemde suratlarına patlayan tokat olsun... . |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ataları bir el atsın |
Çıplak genç herhalde çağdaş Türkiyeyi temsil ediyordur (:
Yanında ki kurtarıp yeni şeklini verdikten sonra omuzunu sıvazlamış fenamı..? |
Bu heykel halktan toplanan 130.000 tl'ye yaptırılmış yazık harbiden yazık durun hele bulacam şimdi çıplak halini (:
Bu arkadan çekilmiş resmi ülken'in göbeğin'de duran heykeli burda paylaşmak ayıp olmasa gerek teşhir şart :) http://www.malatyatecde.net/yonetim/...E25_inonu9.jpg Atatürk anıtı. 1947 de montajı yapılan bu anıtta, Atatürk'ün yanında bulunan Türk genci, tamamen çıplak olarak tasvir edilmiştir. Maalesef pek çok dönemde olduğu gibi, o dönemde de insan müsveddesi olarak görülen vatandaşların, bu çıplak figüre olan tepkileri ve itirazları günün yöneticilerince hiç mi hiç dikkate alınmamıştır. Bilahare bazı meçhul şahıslarca heykelin avret yeri parçalanmış, bu olaya müteakip heykelin avret yerine yaprak ilavesi yapılmıştır. MTB Kaynak: eski malatya Buda 1947 yılına ait artık montaj yapıldıktan öncesi mi sonrası mı bilmiyorum :) Şu yazıyı okuyun hele bir tam ibretlik.. Halk dağılmak üzereydi.Öncekinden daha romantik bir ses hoparlörden çınladı : http://www.malatyatecde.net/yonetim/...temel_atma.jpg - Şimdi de eşsiz kahraman,insanlık idealinin mümtaz siması,Cumhuriyetimizin kurucusu,Türk devletini yoktan var eden Büyük Atatürk'ün heykelini açmaya gidiyoruz... Bu sözler halkı pek te ilgilendirmiyordu.Çünkü samimiyetsizdi.İnönü heykelini hemşehrileri şehrin en güzel alanına dikmişlerdi.Hem de Atatürk'ün heykelinden birkaç misli daha büyüktü.Halbuki Atatürk'ün heykeli kenar bir semtte,Lise'nin karşısına dikilmişti.Bir çeşit yasak savar gibi... Şehir bosu eşliğinde kalabalık oraya doğru akmaya başladı.Sırtına geçim yükü binen erkekler, "Donanma varmış" diye her zımbırtıya koşan kaygısız avratlar,yüreklerinde aşk acısı çeken genç kızlar,önüne gelene bol keseden dualar okuyup üfleyen şefkatli karılar,kısaca her olaya gizli bir umutla koşan ama umduklarını bir türlü bulamayan işçiler,köylüler,işsizler,dilenciler,hamallar,yeni bir heyecan içindeydi.Öğrenciler düzenli bir şekilde yürüyor,çıplak ayaklı kimsesiz çocuklar da kaldırımda boya ayak uydurarak onları taklit ediyorlardı.Caddeler tıklım tıklım doluydu.Onbinler akıyordu.Halk bu sefer de Atatürk heykelini açma şerefini almaya gidiyordu. Bakın ne oldu ?...Yine aynı merasim tekrarlı.Kürsüden sırayla atılan nutuklar,bağırmalar,coşmalar...Alkışlar, "Bravo" sesleri ayyuka çıkıyordu.Bağıranlar,ağlayanlar,bayılanlar vardı.Kocakarılar yine okuyup üflüyorlardı.Milli heyecanla ileriye ileriye yekinen şalvarlıların keyiflerine diyecek yoktu.Kürsüde birisi boğaz yırtıyordu : - İleri ve medeni Türkiye'yi biz kurduk,onu ileriye,ve en ileri milletlerden daha ileriye götürümek sizin vazifenizdir..İleri...Türk Milleti ileriiii..... Kürsüden gelen "İleri...Türk Milleti ileriiii....."çığlığından farklı bir vazife çıkarmışlardı anlaşılan..Bundan dolayı kalabalıkta tatsız itişmeler oluyordu. Nihayet nefes kesen an geldi :Heykeli gözlerden gizleyen beyaz örtü müzik eşliğinde bir gelin duvağı gibi yavaş yavaş kaldırılıyordu.Heyecan son haddini bulmuştu.Kocakarılar dua ediyordu.Çıplak ayaklı çocuklar bağırıyordu.. Heykel yarı yerine kadar açıldı.bir a ortalığı bir sesizlik kapladı.Halk ne olduğunu pek anlayamamıştı.Şu iki çıplak bacak neyin nesiydi ?...Ya şu neydi ?...Yanlış mı görüyorlardı. Gençler kıkırdadı.Kocakarıların duaları dudaklarında dondu.Yaşlanmış gözlerini çarşaflarının ucuyla silerek bir daha iyice baktılar.Şalvarlı herifler heykelin kendilerinden daha fazla heycanlanmış olduğunu hemen fark ettiler.Çocuklar büyüklere bakıyor,kimi yaramazlar da anelerine soruyordu.Büyük bir kısım halk da ne yapacağını bilemiyordu.Gözlerini ovuştura ovuştura tekrar baktılar.Yanlış görmüyorlardı.Atatürk'ün yanında omuzunda bayrak taşıyan çırılçıplak bir oğlan vardı. Artık o deminki geveze "Estetik bunun neresinde ?" diyemeyecekti.İşte heykelin yarım metre boyundaki estetiği(!) herkesin lafını gırtlağına tıkamıştı. " Bravoo..." demek için açılan ağızlar kapanıyordu.Alkışlamak için açılan birkaç el havada kaldı.Heykelinki dudakların ve ellerin arasına giriyordu.Halk homurdanmaya başladı.Sabahtan beri "Allah sizi başımızdan eksik etmesin" diye dualar eden kocakarılar,şimdi "Allah belanızı vere" diyorlardı.Tükürüyor,çarşaflarıyla yüzlerini örtüyor ve gitmek için kendilerine yol açmaya çalışıyorlardı. Hemen kürsüye bir adam çıktı.Koca göbeğini kürsüye dayamış veryansın ediyordu: - ileri dünya...Uygar uluslar...İnkılaplar...İnkılaplar...İnkılaplar...A tatürk ilkeleri...Altı ok...Laiklik...Devletçilik...Halkçılık...Milliyetç ilik...İnkılapçılık...İnkılaplar...Bu bir inkılaptır.Taassubu,gericiliği yıkacak bir inkılap...Tutuculuğu yok edeceğiz..Atamızın emriyle cehaleti yıkacağız... Bir geveze bağırdı : - Ata'ya iftira etme.Atamız cehaleti bununla mı yıkın dedi ? Etrafta gülüşmeler oldu,kürsüdeki bozuldu. Geri kafalı halk bir türlü anlamıyordu.Öyle ya inkılap buydu.Kimi utanmazlar "İnkılabın o kadarı bizde de var"diyorlardı. Ama doğrusunu söylemeli : "Heykelinki başkaydı.Onunki Demirden inkılaptı." Nutuklar kar etmiyordu.Homurtular,küfürler,gülüşmeler devam ediyordu. Altı ok'un anlamını dinleyen de yoktu.Zira heykelinki o okların yedincisi gibi vicdanlara saplanmıştı.Halk bir kez kafayı takmıştı.İnkılabın geri vitesi yoktu.Parola : İleri...Daima ileriydi...İşte heykelinki de ileriye dönüktü...Bo çalınmaya başladı.Kalabalıklar dağılıyordu.İnsan çaresiz olunca olmadık şeyler düşünürdü.Bunlar da artık "Olmaz olasıca" yı düşünmeye başlamışlardı.Kendi dertleri yetmiyormuş gibi bir de heykelinki çıkmıştı. Sahi ne olacaktı ?...Orada öyle kalacak mıydı?...Onun "Devlet Otoritesi" ile bir ilgisi olabilir miydi ?...Bir kez yapılmıştı.Kaldırmak ( daha doğrusu indirmek ) mümkün müydü? İyimse kocakarılar söyleşiyorlardı : - Allah başımızdan eksik etmesin,böyüklerimiz helbet bişey düşünürler. Deminki geveze dayanamadı : - Bunu işte böyüklerimiz düşündü... - Tuh Allah belanı versin... diyorlardı. - Utanmaz...Arlanmaz...Terbiyesiz herif...Gominis... ************************************************** *********** 3- Atatürk Heykelinin Yanındaki Bayrak Taşıyan Genç Heykelinin Hadım Edilmesi Süreci: Büyüklerimiz elbet bir orta yol bulacaklardı..Birkaç gün sonra yerel gazetede bir yazı çıktı : - Heykelin organını keselim... Dediler... Nasıl kesilirmiş efendim ?...Hangi asırda yaşıyormuşuz ?...Bunu toplumumuzda hazmedemeyenler mi varmış halen (Sanki kendileri hazmedebilirlermiş gibi..) atıp tutuyorlardı.. O yıl Malatya'nın tüm dertleri unutuldu.Mahalli gazetelerde,kültür derneklerinde,okullarda,sokaklarda,evlerde yalnız bu konu tartışılıyordu.Keselim mi,kesmeyelim mi ?...Bir kez yapılmış...O kadar para dökülmüş...Böylece aylar geçti,mevsimler değişti. Ben o zaman ortaokuldaydım.Bizim sınıfın penceresinden heykel görünürdü.Muzip öğrencilere espri malzemesi olmuştu.Bir sabah heykelin etrafında acayip bir faliyet vardı.Ağaçtan kocaman bir iskele kurulmuştu.Bir kişi emirler veriyor,sekiz on kişi sağa sola koşup duruyordu. Hepimiz merak ediyorduk.N'olacaktı acaba ?...Çok geçmeden mesele anlaşıldı : Heykelinkini keseceklerdi...Yazık...Birden bire kentimizin yaşamına giren ve yaşamımıza o denli canlılık katan,bu uygarlık simgesi demek kesilecekti. Hepimiz pencerelere yığılmıştık.Kesimi izliyorduk.Pek de kolay olacağa benzemiyordu.İri kıyım iki kişi iskeleye tırmı.Aşağıdan kendilerine kocaman demir testeresi verdiler.İşçilerin her biri heykelin bir yanına geçti,testereyi karşılıklı tutup başladılar sürtmeye...Verha sürtüyorlardı.Bizim ilk dersimiz boştu.Olmadık muziplikler yapıyor,bağırıyor,gülüşüyor, tepiniyorduk.İşçilerin başındaki adam bize ters ters bakıyor,birşeyler söylüyordu.Anlamıyorduk... - Dayan !...Ha gayret !...Yuuuuhhhh !... Kesim işi aralıksız sürüyordu.Kesimciler buram buram terliyor,terlerini silmek için durdukça aşağıdakiler bağırıyor,yorgunluktan kolları düşüyor,yorulanlar iniyor,başkaları çıkıyor ve böylece sürüp gidiyordu. O sırada Matematik öğretmenimiz R.Hanım sınıfa girdi.Çok sinirli bir kadındı.Avazı çıktığı kadar bağırıp çağırmaya başladı : - Terbiyesizler..Haydutlar...Saygısız herifler...öğretmen böyle mi beklenir ?...Oturun yerlerinize... - Mümessil,ne bu sınıfın hali ?...Sen burada eşşek başı mısın ?...Gel bakayım tahtaya... Ü.T. çok iyi bir çocuktu,İnönü'nün yeğeniydi.Paşa geldikçe onlarda kalırdı.O sanki yalnız bizim sınıfın değil,tüm soyunun temsilcisiydi.Kendine laf söyletmezdi.Ama R. Hanım dinlemiyordu. Ü. çok bozulmuştu.Daha tahtaya giderken kabahati bana yükledi.Shiden de okulun en yaramaz öğrencisiydim.öğretmen bu kez de bana döndü. - Zeki olmak,çalışkan olmak yeterli değil...İnsan biraz terbiyeli olmalıdır.Şımarık herif...bütün sınıfı sen ayartıyorsun.Haylaz serseri...İt herif... Bu sözler bana dokunmuştu.Ayağa kalktım ve aynı perdeden bağırmaya başladım : - Öğretmenim...Bu gün bize söz söyleme hakkınız yok...Bu gün özelliği olan bir gündür.Bu gün düğünümüz var...Baksanıza,heykeli sünnet ettiriyoruz... Bütün arkadaşlar kahkahayı bastılar.Öğretmen beni dışarıya attı,sonra da disiplin kuruluna verdi. Ben sınıftan çıkarken bir gümbütü koptu.Arkadaşlar ister istemez pencereye koştular.Öğretmen de koştu.Kimileri ; "Ayyy...Kırıldıııı..."diye bağırıyorlardı. Heykelin organı kesilip düşünce,yerdeki kaldırım taşını kırmıştı... Bugün de gördüğümüz gibi organın boş kalan yerini asma yaprağı biçimindeki bir demir parçasıyla kapattılar...Sizin anlayacağınız,heykelimiz hala yarı çıplak orada,yerli yerindedir.Ama artık zararsızdır.Çünki hadımdır... METİN KAYNAĞI:Çilenin Böylesi Kaynak: Malatyatecde |
incir yaprağı neyi sembolize ediyordur acaba depare :)
|
Çağdaş uygarlığı engellemek için yamanmış bir kara cehaleti temsil ediyor şahsen tabi (:
Yaprak düşmediği sürece Mustafa Kemalin yıkın diktiğiniz heykellerimi dizelerini çokça okumamız icab ediyor (: |
Gözümüz bayram etti,Paşayı böyle işlerde kullanıyorlar breh
Sanatsa sanat işte değil mi ama |
Alıntı:
depare kardeşim paylaşımın harika olmuş... çok teşekkürler araştırıp buldukların için... . |
hah ha ha...
sözde çağdaş, sözde aydın ,dingil ,dümbükler okusunda ibret alsınlar ... - Heykelin organını keselim... Dediler... Nasıl kesilirmiş efendim ?...Hangi asırda yaşıyormuşuz ?...Bunu toplumumuzda hazmedemeyenler mi varmış halen (Sanki kendileri hazmedebilirlermiş gibi..) atıp tutuyorlardı.. O yıl Malatya'nın tüm dertleri unutuldu.Mahalli gazetelerde,kültür derneklerinde,okullarda,sokaklarda,evlerde yalnız bu konu tartışılıyordu.Keselim mi,kesmeyelim mi ?...Bir kez yapılmış...O kadar para dökülmüş...Böylece aylar geçti,mevsimler değişti. Ben o zaman ortaokuldaydım.Bizim sınıfın penceresinden heykel görünürdü.Muzip öğrencilere espri malzemesi olmuştu.Bir sabah heykelin etrafında acayip bir faliyet vardı.Ağaçtan kocaman bir iskele kurulmuştu.Bir kişi emirler veriyor,sekiz on kişi sağa sola koşup duruyordu. Hepimiz merak ediyorduk.N'olacaktı acaba ?...Çok geçmeden mesele anlaşıldı : Heykelinkini keseceklerdi...Yazık...Birden bire kentimizin yaşamına giren ve yaşamımıza o denli canlılık katan,bu uygarlık simgesi demek kesilecekti. Hepimiz pencerelere yığılmıştık.Kesimi izliyorduk.Pek de kolay olacağa benzemiyordu.İri kıyım iki kişi iskeleye tırmı.Aşağıdan kendilerine kocaman demir testeresi verdiler.İşçilerin her biri heykelin bir yanına geçti,testereyi karşılıklı tutup başladılar sürtmeye...Verha sürtüyorlardı.Bizim ilk dersimiz boştu.Olmadık muziplikler yapıyor,bağırıyor,gülüşüyor, tepiniyorduk.İşçilerin başındaki adam bize ters ters bakıyor,birşeyler söylüyordu.Anlamıyorduk... - Dayan !...Ha gayret !...Yuuuuhhhh !... Kesim işi aralıksız sürüyordu.Kesimciler buram buram terliyor,terlerini silmek için durdukça aşağıdakiler bağırıyor,yorgunluktan kolları düşüyor,yorulanlar iniyor,başkaları çıkıyor ve böylece sürüp gidiyordu. O sırada Matematik öğretmenimiz R.Hanım sınıfa girdi.Çok sinirli bir kadındı.Avazı çıktığı kadar bağırıp çağırmaya başladı : - Terbiyesizler..Haydutlar...Saygısız herifler...öğretmen böyle mi beklenir ?...Oturun yerlerinize... - Mümessil,ne bu sınıfın hali ?...Sen burada eşşek başı mısın ?...Gel bakayım tahtaya... Ü.T. çok iyi bir çocuktu,İnönü'nün yeğeniydi.Paşa geldikçe onlarda kalırdı.O sanki yalnız bizim sınıfın değil,tüm soyunun temsilcisiydi.Kendine laf söyletmezdi.Ama R. Hanım dinlemiyordu. Ü. çok bozulmuştu.Daha tahtaya giderken kabahati bana yükledi.Shiden de okulun en yaramaz öğrencisiydim.öğretmen bu kez de bana döndü. - Zeki olmak,çalışkan olmak yeterli değil...İnsan biraz terbiyeli olmalıdır.Şımarık herif...bütün sınıfı sen ayartıyorsun.Haylaz serseri...İt herif... Bu sözler bana dokunmuştu.Ayağa kalktım ve aynı perdeden bağırmaya başladım : - Öğretmenim...Bu gün bize söz söyleme hakkınız yok...Bu gün özelliği olan bir gündür.Bu gün düğünümüz var...Baksanıza,heykeli sünnet ettiriyoruz... Bütün arkadaşlar kahkahayı bastılar.Öğretmen beni dışarıya attı,sonra da disiplin kuruluna verdi. Ben sınıftan çıkarken bir gümbütü koptu.Arkadaşlar ister istemez pencereye koştular.Öğretmen de koştu.Kimileri ; "Ayyy...Kırıldıııı..."diye bağırıyorlardı. |
karnım ağrıdı la :)
|
karnında ağrır da; yüz felcine dikkat et...
|
Alıntı:
|
Alıntı:
bak kenan evren bilimci sen atanla yat kalk... benim atalarım a laf atmaya kalkma... sözde aydınların maskesi düşünce , zorunamı gitti ,konuyla ilgili yaz ... ki yazıyı tam okusan düşeceğin durumdan utanır toplum içine çakamazsın... . . |
Alıntı:
|
zamanın dedikoduları :
1 - heykel yani putun açılmasını müteakip bir zamanda aylarca mehmetçiğe utana sıkıla nöbet tutturulması döneminde halkdan onlarca kişi toplanır ve hiç değilse şu sünnet işini yapalım, aile ler bu cadde den geçmez olmuş dur, der ve harekete geçer ler ,millet taranır ,8 ölü ve 25 yaralı sonucunda, heykele yani puta dokunulamaz... ikinci deneme bu olaydan hemen üç gün sonradır... sonuç 6 ölü 45 yaralıdır... yine dokunulamaz... üçüncü deneme ise bir hafta sonradır... sonuç dönemin garnizon komutanı emir verir heykele yani puta çıkan iki asker vurur çekiçle kırar uzvu, belinede geçici bir peştemal bağlanır... peştemal le aylarca idare edilir ve ismet itönü malatyaya gelir iş bir bakıma çözülür... itönü ne demişdir , itönü halkı malum demegojist dümbüklüklerle nasıl kandırmış alkışlanacak alçaklığı nasıl becermiş bilinmez... peştemalde çıkarılmış... 2 . dedikodu... adam ın biri ,malum sünnet işlemi yapılmadan heykel yani putun önünden geçerken yakaladığı eşini bıçakla delik deşik etmiş ve öldürmüş... yakalanıp hakim önüne çıkartılan bu adama hakim ağır tahrik ve haklı gerekçe yükleyerek hem yeniden evlenmesi için tazminat ödetilmiş hende hemen salı verilmiş... zamanın dedikoduları isteyen inanır isteyen inanmaz... . |
Alıntı:
akla bak organı keselim :) |
yemin ediyorum katildim gulmekten...
depare eyvallah kardes+++ |
depare ye teşekkürler...
hem konuyu tam kavradık, hamde katıla katıla güldük,ALLAH razı olsun... |
Dahası da var aslın da cahil ve geri kafalı (!) halkı aydınlatmak için çıplak heykel konferansları bile verilmiş :)
Musa Çağıl'ın anılarında anlattığı "heykel tartışması" modernleşme yolunda nasıl çileler çektiğimizi göstermesi açısından hem ilginç, hem de gülümseten bir örnek. "1947 yılında Malatya'da orduevinin bulunduğu yerde bir Atatürk heykeli vardır. Atatürk'ün yanında da elinde bayrak tutan çıplak bir genç. Malatyalı kadınlar meydandan geçerken heykele bakıp, şöyle derlermiş: "Uy anaaa. Bu da ne böyle? Ayıp ayıp edep yerleri görünüyor... Giyecek don mu bulamamış. Vay başımıza gelenler" İlçelerden gelenler heykeli görmemek için yollarını değiştirmek zorunda kalınca Musa Çağıl ve arkadaşları tepki gösterirler. Bunun üzerine Malatya Valisi, Malatya Lisesi Müdürüne telefon açıp "Heykel konusunda vatandaşı aydınlatın" der. Lise müdürü halkı toplayıp, Malatya Halkevi Konferans salonunda heykelin sanat olduğuna dair uzun bir konuşma yapar. Esas konuşmayı ise lisenin resim öğretmeni Hayri Bey gerçekleştirir. Halktan Bekir Hoca olarak bilinen biri kalkıp "Madem sanat böyle, o zaman bize sanat değeri olan bir kadın uzvu ile erkek uzvu çizer misiniz tahtaya" diye rica edince resim öğretmeni donup kalır. O zaman Bekir Hoca, "Siz bu kadar aydın olduğunuz halde çizemiyorsunuz, halkın gösterdiği tepkiye neden kızıyorsunuz" der. Bu tartışmalar sonucu heykelin önü bir yaprakla kapatılır. Kaynak: Malatya Aktüel Bu arada Musa Çağıl Üstad Necip Fazılla beraber hapiste yatmış birisi.. |
Depare üstad böyle giderse senle bende yatacağız galiba :) akobalida konuyu açmaktan suçlu :)
|
suç sa şerefle işledim...
ha yatmaya gelirse yatıracak hain ,kalleş,kancık, yargıda çok... gerçi sonları yaklaşdı ya ... . |
Alıntı:
Hele bir denesinler sanaldan organize olup devrim ateşini yakıveririz ;D |
Malatya halkının 2 kişiye karşı sonsuz bir sevgisi vardır. Birçok eve girdiğinizde yine o iki kişinin resimlerini görürsünüz. Bunlardan birincisi Atatürk diğeri ise Turgut Özal'dır.
Bu heykelin yapımı ve bu heykel üzerinden verilmek istenen mesajı anlamak ve anlatmak güçtür. Zira Malatya halkının bu konudaki hassasiyeti büyüktür. Malatya halkı özellikle 1915 - 1920 yılları arasında ermeni çetelerden çok çekti. Bu nedenle o dönemi unutamayan köylülerden çok muhteşem hikâyeler dinleyebilirsiniz. Ayrıca anne tarafımdan da bu ermeni çetelerce mağdur edilmiş bir aileden geliyorum. Dededen kalma evimizde hala bu zalimliğe ait izleri görmek mümkündür. Tabi bu zulümden, bu işgalden nasıl kurtulduğumuz da malumdur. Çocukluk ve gençlik döneminde uzun yıllar Malatya'da kalmış ve babamın da çocukluk arkadaşı, kapı komşusu olan değerli büyüğümüz Hasan Celal Güzel'den bu konuyla ilgili çok güzel yorumları takip etmenizi tavsiye ederim. |
malatyada incir yetişiyor mu ;ı:
|
Alıntı:
|
All times are GMT +3. The time now is 20:40. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025