![]() |
İnönü Zamanı Camii Mahyaları! İbretlik
|
Töbe ya.. Hakikaten 'ibretlik' .
|
şaşırtmıyor beni... bugün bile kandil gecelerinde atatürke dua etmeden duasını bitirebiliyormu hocalar... |
Alıntı:
|
Öyle...
Zaten dualarda bütün müslüman alemine,islam dünyasına müslümanlara dua ediliyor... gelmişlerimiz geçmişlerimiz ölülerimiz diyede dua ediliyor... mustafa kemalde bir fani ve eğer müslüman ise bu sayılan kategorilerde yer alıyor... neden birde ayrıca özellikle onun için dua ediliyor? |
|
Alıntı:
|
Tüm fotoğraf kareleri aynı camiiden. Keşke bir kaç kaynağa daha ulaşabilseydik çünkü tarihi açıdan çok mühim bir konu..
|
İşte tek parti devri mahyaları
5 Ekim gecesi İstan-bul'un beş büyük camisinde yakılan mahya ışıkları, yaşı 60'larda olan pek çok insanı 'Tek Parti' dönemine götürmüş olmalı Serdar Akgün'ün haberi Gazeteler 'Mahya mesajı' dese de bu mahyalarla nasıl bir mesaj verilmek istenmişti acaba? Hükümetin 'demokratik açılım'la ilgili çaba sarf ettiği bugünlerde bu mahyaların asılması pek manidar değil mi? Hem kandil değil Ramazan değil, bu mahyalar da nereden çıkmıştı? Bu siyasi mesajların yeri billboardlar mı, yoksa cami minareleri mi? Bu ve buna benzer soruları uzatmak mümkün; ama bizim konumuz bu sorulara cevap aramak değil. Geçmişte örnekleriyle mahya olarak karşımıza çıkan siyasî mesajlar... Aslında 1908'e kadar selâtin camilerine dini ya da siyasi mahya asılmıyordu. Sadece dinî hassasiyetler gözetilerek çiçek, cami, fıskiye, top arabası, kayık gibi halkın ilgisini çeken narin şekiller çiziliyordu, güzel semboller kullanılıyordu. Dinî yazılar içeren mahyalar, 1908'den sonra Meşrutiyet döneminde kullanılmaya başlanmıştır: Ya Hennân, Amanya'ya Hazreti Fahr-i Âlem, Aleyke avnullah (Allah'ın yardımı üzerine olsun), Muhammed Nebî, Lâilâheillallah, Muhammedun Resulullah, Maşallah... Meşrutiyet hükümetinin kötü idaresini örtme isteğiyle üzerinde durduğu İslamcılık kaygısı ve İstanbul halkını işgal yıllarında dinî hassasiyetleri ayakta tutarak avutma çabası ise Cumhuriyet döneminde yerini siyasi kaygıların ön plana çıktığı mesajlara terk etti: Cumhuriyet, Varol İnönü, Atatürk, Müslümanlar cumhuriyetperverdirler, Bayrak, Çift hilalli bayrak, Ne mutlu Türk'üm diyene, Bize cumhuriyet yakışır, Vatan sevgisi imandandır, Türk yılmaz, Teyyareyi unutma, Yaşasın cumhuriyet... Mazide İstanbul, Edirne gibi iki büyük kentin selâtin camilerine asılan siyasî içerikli mahyalardan bazılarının hiç olmazsa resimlerini okurların ilgisine sunuyoruz: 30'lu yıllarda mahyalar 1932 senesinde İstanbul'un büyük camilerine asılan yazıların neler olduğunu okurlarına duyurmak için, İstanbul'da 15 Gün isimli mecmuanın mahyacılarla yaptığı röportajdan alınan iki soru ve bu sorulara verilen cevaplarda pek ilginç bilgiler aktarılıyor. "Bu ramazan kurulacak mahyalar tespit edilmiş midir? Evet, şunlardır: 1- Hoş geldin, 2- Safâ geldin, 3- Hilaliahmeri unutma, 4- Tayyareyi unutma, 5- Şehitlere Fatiha, 6- Yerli malı al, 7- İsraftan sakın, 8- Yetimlere bak, 9- Hilâl, Yıldız, 10- Gül, 11- Vatandaş hesabını bil, 12- İktisada alışalım, 13- Kimsesizleri düşün, 14- Paranı biriktir. Bunlardan bir kısmı yazılmıştır. Bu sene kaç camide mahya kurulacaktır? 11 camide, onlar da şunlardır: Sultanahmet, Ayasofya, Beyazıt, Yenicami, Süleymaniye, Fatih, Eyüp, Dolmabahçe, Nusretiye, Üsküdar'da ve Aksaray'da Valide Camii." 1940'lı yıllarda Tek Parti zihniyetini yansıtan mahyalar özellikle Edirne Selimiye Camii'nin minareleri arasında yerlerini aldı. Sultanahmet Camii'nde geçmiş yıllarda birbirinden ilginç mahyalar kuruldu. "Para Biriktir" bunlara bir örnek. Zaman http://www.risalehaber.com/images/news/62125.jpg http://www.risalehaber.com/images/news/62123.jpg http://www.risalehaber.com/images/news/62122.jpg http://www.risalehaber.com/images/news/62124.jpg |
|
Tek Parti devrinde cami hapishane yapılmıştı.
Bilin bakalım WC neresiydi? Tarihçi Necdet Sakaoğlu, doğup büyüdüğü Divriş'de tarihi bir caminin nasıl hapishane yapıldığını, dahası Müslümanların namazda yöneldikleri mihrabın nasıl tuvalet olarak kullanıldığını şöyle anlatıyor; Bundan 50-55 sene eveel (1945-1950 yıllarına rastlıyor) benim çocukluğumu geçirdiğim kasabada (Divriğ), Cedid Mustafa Paşa Camisi hapishane olarak kullanılıyordu. Taş bir bina olduğu için tercih edilmişti; zaten o yıllarda camilerin çoğu kapalıydı. Mahkûmlar ayaklarını pencereden dışarı çıkarırlar, türkü söylerlerdi akşama kadar. Sokaktan geçerken, mahkûmlardan korkardık, sanki pencereden üzerimize atlayacaklar gibi gelir, ta uzaktan geçmeye çalışırdık. Camide tuvalet de , su da yoktu. Yıllar sonra benden yaşca daha büyük olan ve o yılları iyi hatırlayan bir emekli hâkime, mahkûmların tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderdiğini sordum. [Şöyle cevap verdi] "Mihrabın önüne büyük bir küp konmuştu. İki yanına işaat iskelesi gibi iskele kurmuş, iki de tahta uzatılmıştı. Mahkumlar bu iskeleye çıkıp küpü kullanıyorlardı. Küp dolunca da gardiyan, kulpundan sırık geçirip iki mahkûmun omuzuna veriyor, dereye boşalttırıyordu." Mustafa Armağan/ Öncesi ve Sonrasyıla Tek Parti Devri ( Küller Altında Yakın Tarih-6) Sayfa-125 Tam denk geldi bu nedir ki dedirten bir olay değil mi ??? (Kendim yazdım yazım yanlışları affola =) ) |
Bu nedir şimdi ya..
O kadar İnönü döneminde dair yazılar okudum bunu ilk defa gördüm...bu adam camide bile kendi idelojisini empoze etme derdinde...iyi o dönem büyük bir halk ayaklanması olmamış.. |
Hocam güzel paylaşım olmuş..Bu ne lan diyesi geliyor insanın..
Bu adam öküzmüş sanırdım ben meğer öküz oğlu öküzmüş |
All times are GMT +3. The time now is 04:47. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025