![]() |
Müslüman gençlere örnek gösterilen Ali şeriati kimdir!
Aslen şiî olup şiîlerin bile tasvip etmediği Ali Şeriatî diye biri var. Birileri, Peygamberimiz örnek olarak yetmezmiş gibi onu örnek bir şahsiyet gibi göstererek, müslüman gençlerin zihinlerini onun bozuk fikirleriyle doldurmak peşinde.
Başından sonuna kadar okumanız rica olunur; Allayıp pullayarak gençlere sundukları Ali Şeriatî Peygamberimiz’e bile hakaret eden bir zındık. Bu yazımızda, onu kendi sözleriyle daha yakından tanıtacağız. Tanınmalı ve hangi derekelerde olduğu bilinmeli ki, onu yüceltenler de tanınmış ve bilinmiş olsun. Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR isimli kitabına bakıyoruz. Görelim bakalım, İslâm büyükleri hakkında neler yazmış. Başlıyoruz. Bismillah: 1- Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in diliyle övülen ve ashabın en büyüğü olan Hazreti Ebûbekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman (Radıyallahü anhüm) hakkındaki iftiraları şöyle: “Ebûbekir… ihtiyar, yumuşak, her işi basite alan birisidir. Tehlike dolu toplumsal, siyasal mesuliyet, böyle bir ruhsal yapıyla bağdaşmaktan daha ciddi ve önemlidir.” “Ömer… yenilikçilik özelliği yoktu… düşünce açısından zayıftı… itikadî ve fikrî bir mevzu sözkonusu olduğunda çok güçsüz görülüyordu. Kendisi de devamlı düşünsel alandaki hatalarını itiraf ediyordu.” (s: 317) Osman… görüş açısı dünya görüşü dar ve zayıf birisidir. Peygamberle yaptığı işbirliği sırasında kimse onun en ufak bir üstün ve fevkalâde iş yaptığını görmemiştir. İslâm’ın öz ruhunu, derinliğini, sınıfsal yönelimini hissedememiştir. İslâm’ı, “şiarlar” ve İslâm rehberini “şiarları yücelten”den başka bir şey olarak niteleyemiyordu. Servet ve süse, kavmine ve kendine düşkünlüğü, büyüklere ve altına, güç ve kan sahiplerine saygıda bulunma, onun ruhunda o kadar güçlüdür ki, onun ahlâkî bağı, İslâm’dan daha çok cahiliyeye yakın ve iç içedir. En büyük tehlike, tehlikeli ve güçlü Beni Ümeyye hanedanına mensup oluşudur. Kuşkusuz O’nun böyle bir ruhsal yapı ve görüş açısıyla, bu uyanık, layık İslâm maskesi takmış güçlü düşmanların elinde bir “sadık uygulayıcı”dan başka bir konumu olmayacaktır. (s: 318) 2- Bir gurup ashabı Hazreti Ali (Radıyallahü anh) aleyhinde olmakla suçlayıp sonra Hazreti Ebûbekir (Radıyallahü anh) Efendimiz’e şöyle dil uzatıyor: “…bu grupla Ebu Bekir’in cahiliyedeki özel ilişkisi tamamen belirgindir.” “… Ebu Bekir bu gizli grubun seçkin şahsiyetidir.” Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh) güya arap köleleri serbest bırakmak için şöyle bir tavsiyede bulunmuş: “Allah bize bir çok acem köle bağışladığı için, arabı köle olarak kullanmak gerekmez.” Bu iftiradan sonra lafı dolandırarak, Hazreti Ebûbekir Efendimiz’i câhiliyenin eksik terbiyesiyle suçluyor: “…bunlar gibi düşünce ve duygusundaki birçok zaaf noktaları, İslâm’dan öğrendiği üstün faziletlere karşılık, geçmişteki terbiye etkilerini hatırlatıyor.” (s: 321) 3- Hazreti Ali (Radıyallahü anh)’a karşı gizli bir grup oluşturulduğunu anlattıktan sonra, bu hareket içinde olanları –ki bunlar başta Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh) olmak üzere Aşere-i Mübeşşere’den olan zatlar oluyor- bu grubun tavrını şöyle ifade ediyor: “Ali’ye karşı beslenen kinler.” 4- Sıra geliyor Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’e dil uzatmaya. Güya Peygamberimiz Hazreti Ali (Radıyallahü anh)’ın üstünlüğünü açıklamayıp susmuş: “Muhammed’in Ali hakkındaki sükutu, onu tarihte savunmasız bırakacaktır.” Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i suçlamaya devam ediyor: “Acaba Muhammed, ….Ali’yi kollamayacak mıdır? …sükutuyla …o acımasız tarihin eliyle paymal etmiyecek midir?” “…nitekim öyle de oldu. Onu tarihte en kötü adam olarak tanıttılar.” (s: 322) Bu da tarihe iftira. Tarihte Hz. Ali Efendimiz en kötü adam olarak mı tanıtıldı? 5- Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) cennetlik olduğunu müjdelediği zat hakkında kullandığı ifadeye bakın: Abdürrahman bin Avf …mal severliği süse düşkünlük huylarını, câhiliyeden kendisiyle birlikte taşımaktadır. “Menfaat” ile “hakikat” onun gözünde ayrılmaz bileşik ve birbirinden ayırt edilmez bir olgudur. (s: 323) 6- Meşhur Gadir Hum hadisesini anlatırken, tarihe iftira ediyor: “ashab Ali’ye biat etti” diyor. (s: 323) Bu yalanı söylemekle farkında olmadan öyle bir açık veriyor ki, demeyin gitsin. Bi kere Gadir Hum hadisesi Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) zamanında olmuştur. Peygamberimiz hayattayken Hz. Ali’ye biat edilmesi bahis mevzuu olur mu hiç! 7- Resulüllah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in hastalığı anında sefere çıkmak üzere olan Üsâme ordusundan bahsederken şöyle diyor: “Ebûbekir ile Ömer sıradan asker idi. Bu mesele onların ağrına gidip, açıkça Üsame’nin komutanlığına itirazda bulundular.” (s: 324) Bu söz bir acem yalanı olup gerçek tamamen tersidir. Üsâme Hazretleri genç ve tecrübesiz olduğu için başka bir kumandan tayininin daha uygun olacağını söyleyenlere Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh); “Ben, Resûlüllah’ın tayin ettiği kişiyi kumandanlıktan alamam” diye cevap vermiştir. Hatta Hz. Üsâme at üzerinde olduğu halde kendisi yaya olarak onu Hazreti Resûlüllah’in tayin ettiği kumandan olarak uğurlamış, Üsâme (Radıyallahü anh) bundan sıkılıp ata onun binmesini isteyince de; “Allah yolunda birazcık da bizim ayağımız tozlansa ne olur” diye cevap vermiştir. 8- Vefatından önce herkese hakkını vermek isteyen Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in şöyle söylediğini yazıyor: “Ey halk, kimin sırtına kırbaç vurmuşsam… kime küfür etmişsem…” (s: 329) Hâşâ, Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i başkalarına küfür eden biri olarak gösteriyor. 9- Hazreti Ömer’in, Ashâb-ı kiramın diğerleri gibi Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in yolunda canını feda etmekten çekinmeyeceğini bütün müslümanlar bilir. Ama Ali Şeriatî, Peygamberimiz’in ömrünün son saatlerinde bir şeyler yazmak istemesi üzerine, Hz. Ömer’in Peygamberimiz hakkında şöyle söylediği iftirasını yapıyor: “Bu adam savsaklıyor.” (s: 333) 10- Bütün tarihlerin yazdıklarına göre, Peygamberimiz, başı Hz. Aişe validemiz’in göğsüne yaslanmış olduğu halde vefat etmiştir. Şeriatî ise tarihe yalan bir not düşerek bu son hali şöyle anlatıyor: “Ali, Muhammed’in başını göğsü üzerine aldı.” (s: 336) Görüldüğü gibi, kitap boyunca Hazret kelimesini kullanmamakta ısrar ediyor. Değerli okuyucular! Ali Şeriatî’nin bir de Hac isimli kitabı var. Bir de ona göz atalım. Kitap, Ejder Okumuş tarafından tercüme edilmiş. Elimizdeki 2. baskı Şûrâ Yayınları’na ait. Nisan 2001… 4. sahifede “Yayıncının Notu” olarak şu cümleler göze çarpıyor: “Bu kitap, Şehid Ali Şeriatî’nin bizzat gözden geçirip ilâveler yaptığı ve “Öğretmen Şehid Dr. Ali Şeriatî’nin Eserlerini Derleme Bürosu”nun külliyat arasında yayımladığı Farsça son Hacc baskısının tam çevirisidir.” Demek ki neymiş? Ali Şeriatî bu kitabı bizzat kendisi gözden geçirmiş. Aşağıda madde madde verilecek bilgileri lütfen bunu bilerek değerlendiriniz. 1- Daha başta zehirini kusuyor. Diyor ki: “Ve yine biz, aynı yöntemle, İslâm mezhepleri arasında bir mukayese yapsak, İslâm dâhilinde bulunan Şia’yı, dinler arasında İslâm’ı nasıl görüyorsak öyle görürüz.” (s:8 ) 2- Şeriatî’nin, Hac hakkındaki şu ifadesine bilhassa dikkat: “Ve Hacc: Müslümanlar arasında her yıl tekrar edilen en çirkin, en mantıksız eylem!” (s: 9) Bu söz üzerine biz de diyoruz ki, bu sözün sahibi en alçak en rezil insan… 3- Müslümanları şöyle suçluyor: “Kur’an’ı yok edememiş kapatmışlardır. “Kitab”ı “teberrük edici şey” haline getirmişlerdir.” (s:11) Açıkça, müslümanları Kur’an’ı yok etmek için uğraşmakla suçluyor. Teberrük/bereketlenmek kötü bir şeymiş gibi, Kur’an’ı teberrük edilen şey haline getirmekle suçluyor. 4- Bakın hacda tavaf eden Müslümanlara nasıl hakaret ediyor: “Yemenliler, saçları perişan ve pis, gözleri çökmüş, bellerine ip bağlamışlar, her biri mezardan çıkmış tıpkı bir hortlak gibi. Ve siyahlar; iri, uzun boylu ve kazık gibi, dudaklarını köpük bürümüş…” (s: 71) Bu sözler, bir Müslümanın din kardeşleri hakkında söyleyeceği sözler olamaz. Onların görüntüleri böyle olsa bile bu ifadeler kullanılamaz. Öbür taraftan hacda, kötülükler görülmez, gizlenir, iyilikler anlatılır. 5- İmanî bakımdan uygun olmayan öyle benzetmeleri var ki, aşağıda da göreceğiniz gibi, bu teşbihlerin her biri en hafifinden insanın imanını sarsar. Yazının fazla uzamaması için bunları kısa değerlendirmelerle verelim: a- Hacer Vâlidemiz’den câriye diye bahsederek şöyle diyor: “Allah, Afrikalı siyah bir câriyenin evinde.” (s:49) Allah, -hâşâ- Hz. Hacer’in evindeymiş. b) “Allah, dünyanın kalbi, varlığın mihveridir.” (s:50) Allah –hâşâ- dünyanın kalbiymiş. c) “Allah ve insanlar/topluluk bir cihette, bir saftalar.” (s:50) Allah –hâşâ- insanlarla aynı saftaymış. d) “Allah’ın çevresinde tavaf yapıyorsun.” (s: 54) Kâbe’ye Allah diyor. Hâşâ! Tavaf Allah’ın çevresinde yapılıyormuş. e) “Vay be! Bu tevhid …seni Allah’la diz dize oturtuyor. …Allah’ın benzeri olarak görüyor. “ (s:56) Allah’la diz dize oturmak, Allah’ın benzeri olmak… Bu benzetmelerin insanı ne hale getireceği ehlince malum. f) “İlâhî özün, içinde, Allah’ın ruhu girdaptan doğup başını kaldırıyor. Nereden? Allah’ın elinin sağ elinin altından.” (s: 59) Altı çizili yerlere dikkat. g) “.. sa’y et. Fakat çember çizerek değil, çembersel çaba, değirmen eşeğinin sa’yi gibidir, kısır döngüdür, sonuçta başa dönersin. Böyle bir şey, “abes”, “anlamsız”, içi boş daire, içeriksiz, hedefsiz: Tıpkı sıfır gibi.” (s: 67) Sa’y ile tavafı karıştırıyor. Sa’y istense de zaten çembersel yapılamaz. Değirmen eşeğinin sa’yi gibi diye bir benzetme yapanın kendisi eşekten aşağı olmaz mı! Kâbe’nin etrafında yapılan tavafı da sıfır olarak görüyor. h) “Ey insan! “Allah’ın ruhu”! (s:80) Burada insana, “Allah’ın ruhu!” diye hitap ediyor. i) “Ey hacı, yolun sonunda Allah seni beklemekte…” (s: 91) Bu söz de sâfî küfrî bir benzetme… j) Müzdelife’den Mina’ya hareket edecek hacıları, yıkılmaz bir duvara benzettikten sonra şöyle diyor: “Bu çelik duvarı dünyada yıkabilecek hiçbir güç yoktur. İbrahim ve Muhammed dahi yıkamaz.” (s: 106) Görüyor musunuz hâinliği!.. Böyle bir duvarı yıkmayı hedeflese hedeflese ancak kâfirler hedefler. İbrahim (Aleyhisselâm) ile Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i bu çelik duvarı yıkmak istiyor gibi gösteriyor. Bu çelik duvarı yıkma cürmünü Hz. İbrahim’e ve Peygamberimiz’e yüklemek ise, olsa olsa imansızlık alâmetidir. k) “Ki sen, tek bir “varlık”sın: Kendi “mahiyet”ini kendin yaratmalısın.” (s: 112) Allah’a ait olan yaratmak kelimesini insana izafe ediyor. l) “Savaş İbrahim’in içinde, Allah’la İsmail arasında savaş.” (s: 119) Eh, bu artık sapıklığın dik âlâsıdır. m) “Hâtemül Enbiya dahi kendini korumasaydı sarsılabilir düşebilir, yaptıklarını heba edebilirdi. O bile şirkten masum değildir!” (s: 129) Peygamberler hakkında bu ifade kullanılamaz. Çünkü peygamberler Allah tarafından korunmakta olup şirke düşmek şöyle dursun sıradan günah işlemekten bile uzaktırlar. Böyle sözler, ancak imansız ağızlardan çıkar. 6- Ali Şeriatî’nin cahilliklerine gelince: a) Haccın başlangıcını zilhiccenin 9. günü olarak anlatıyor. (s: 79) Halbuki hac, Zilhiccenin 8. günü başlar. b) “Âdem doğduğu zaman” (s: 84) diyor Hazreti Âdem doğmamış, topraktan yaratılmıştır… c) “Hacta ilk hareket Arafat’tan başlar” (s: 86) diyor. Yanlıştır. Hac Mina’dan başlar. d) Şeytan taşlamak için toplanacak taşları şöyle tarif ediyor: “Cevizden daha küçük, fıstıktan daha büyük” (s: 101) Yanlıştır. Doğrusu şöyle: Nohuttan büyük, fındıktan küçük. Milyonlarca hacı cevizden küçük taşlar toplasa Mina’da taş dağı meydana gelir. f) “Demek Allah için insan kurban etmek yasak oluyordu. Oysa geçmişte bu, yaygın bir dinî gelenek ve ibadetti.” (s: 135) Dinî gelenek derken hak dini kastetmektedir. Oysa hak dinde insan kurban etmek gibi bir gelenek ve ibadet yoktur. g) “Şimdi her şey sona erdi. Nerede? Mina’da!” (s: 146) Yanlış. Hac Mina’da bitmez. Çünkü daha ziyaret tavafı yapılacaktır. h) “Bugün Zilhiccenin onu. Kurban Bayramı, Hacc sona erdi.” (s: 146) Yanlıştır. Taşlama devam etmektedir. i) “Bu üç günde (bayramın üç günü) Mina bölgesinden dışarı çıkmak yasak! Ka’be’yi tavaf için bile geceleyin dışarı çıkmaya hakkın yok.” (s: 147) Bu da ancak zır câhillerin düşeceği bir yanlış. Böyle bir yasak yok. 7- Şeriatî’nin Hac kitabında bazı mübârek isimler geçiyor. Meselâ: Harun kelimesi 1 defa, Peygamber kelimesi (Peygamberimiz kastedilerek) 3 defa, Musa kelimesi 4 defa, Ali kelimesi 5 defa, Hüseyin kelimesi 6, Hacer kelimesi 9 defa, Muhammed kelimesi 10 defa, Âdem kelimesi 21 defa, İsmail kelimesi 90 defa, İbrahim kelimesi 131 defa geçmektedir. Buna rağmen hiç birini “Hazret” kelimesiyle anmıyor. Hiç birinde “Hazret” kelimesi veya “Aleyhisselâm” da yok… Arifan 20.sayı Ali Eren |
Kaynak???
|
Ol bir Ali Şeriatî sen de,
sapık diye etiketlensen de, iftira da atılsa, yapmacık da denilse, aldırma insanlara… Ne ilk ne son olursun ve keza bilesin ki, hepsini ve fazlasını çekmiştir tüm peygamberler!... Hem Kur'an'ın dediği gibi, insanların büyük çoğunluğuna uyarsan, zaten seni de sapıtıp götürürler! daha bugün gittim ve dine karşı dini satın aldım... bu hafta onu okuyup bitireceğim büyük bir keyifle... |
Alıntı:
|
Ali Şeriati kim harbiden...???
|
Muhteremler yazıyı okumadım çünki Ali Şeriati ile ilgili pek bir bilgim yok gerekenleri öğrendikten sonra okurum İnşAllah fakat bu zât'a yönelik böyle bir yazıya şaşırmak çok abes kaçar keza Hz. Mevlana'ya ve O'nun gibi tasavvufa gönül vermişlere küfre, şirke sapmış diyecek kadar hâdsizce yazılan şeylerin paylaşıldığı bir forumda buna şaşırmak bu yüzden abesdir... Elbette tasvip etmiyorum dediğim gibi bu konu hakkında yorum yapmaktan korkuyorum hakka girmek sebebiyle...
|
Alıntı:
|
bundan 15 sene önce ihl deydim ve biz ali seriatiyi tartisiyorduk yil 2011 ve degisen birsey yok..
|
Mesela, bu günkü kaza-kader inancımız, Muaviye"nin oluşturduğu ve bize bıraktığı bir hediyedir. Tarih açıkça göstermektedir ki, kader ve cebr inancı, Emevîlerin oluşturdukları bir inançtır. Bu inanç sayesinde Müslümanları, her türlü sorumluluktan, teşebbüs ruhundan ve eleştiriden alıkoymuşlardır. Zira cebr, var olan ve sunulan her şeyi kabul etmek demektir. Oysa Hz. Peygamber"in ashabına baktığımızda, onların, her an için toplumsal sorumluluk duygusuna sahip olduklarını görürüz.
Bunlar Seriati'nin sözlerimidir? |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
evet defalarca tartıştık bunları... bu kesmez hatta seni birazdan şevket eyginin yazısını paylaşırsın... bu konuyu en az 5 forumda tartışmışızdır sözlükler falan filan dolu... halbu ki tek kitabını dahi okumadıkları adamı birden kafir sapkın ilan ederler cımbızlanmış öncesi sonrası belli olmayan laflarla... siz ali şeriatiyi tairkat şeyhi falanmı zannediyorsunuz ? adam felsefeci ayrıca dinler tarihi konusunda eğitim almakta... muhammet kimdir kitabı ise nesnel olmak şartıyla yaptığı doktora tezidir... içinde abartılı kelimeler vardır Allah affetsin ama böyle bi reddiyeye soyunan kişininde kitabın ön sözünü bir okuması gerekirdi... Alıntı:
yazıdan sadece bir kısmı kopyalayacağım...eğer sende yazarla aynı manayı çıkarıyorsan bundan benide sapık ilan et... a-: “Allah, Afrikalı siyah bir câriyenin evinde.” (s:49) Allah, -hâşâ- Hz. Hacer’in evindeymiş. sen bu yazıdan bu manayımı çıkarıyorsun ?Allahu tealanın hiç bi yerde olmayıp bir cariyenin evinde (haşa) olduğu manasınımı çıkarıyorsun hoca gibi ? Ali şeriati,ibni teymiyye,mevdudi gibi isimleri kafir ilan etmeye bayılan insanlar neden acaba tasavvufta ölçüyü kaçırmış kişileri,kendi cemaatlerinden olupta ne dediğini bilmeyen insanları,peygamberi Allaha eşit görenleri,şeyhlerine adeta tapanları görmezden gelir bilinmez... Bu adam Allah yolunda şehit oldu acaba tekfir edenlerin mertebesi ne olacak ? Günahkarlıkla kafirliklik farklıdır kardeşlerim... |
Alıntı:
|
orjinallerin dışında başka bir dilde yayınlanan kitapların tercüme hatasına girdiklerini düşünüyorum.En bariz örneği Kur'an-ı kerimin meali tercüme eden kişiye göre farklı olabiliyor kelime değişikliği veya anlam yitirmesi gibi...
|
Önemli bir konu,
Kaynaklı ve ayrıntı bir şekilde tartışıp bilgilendirilirsek yararlı olur. Ben kitaplarını henüz okumadım ama elimdekiler bitince okumayı düşünüyorum. Açıkcası merak ettiğim bir kişi. |
Alıntı:
günümüz din mafyasının kadere imanı reddetti diyerek mustafa islamoğlunu tekfir ettikleri sözün benzeridir bu... çokta doğrudur bana göre... eğer bundan ayrı bi mantık güdersek hz.hüseyinin ölmesi kaderiydi yezidin hiç bir suçu yoktu... yada küffarın kaderi kafir olmaktı o yüzden hesaba çekilemez... böylemi bir kader inancımız var ? hayır benimki böyle değil... |
Kader inanci emevilerin olusturdugu bir inanctir diyerek kaderi reddediyor...
Degerli kardesim, ehli sünnet diye bildigimiz dört ameli ve iki itikati mezhebe göre, kadere iman etmek imanin sartlarindan biridir. Din mafyaciligi ile alakasi yok kardesim. Itikati bir mevzuudur. Ben Hanefi mezhebindenim...mezhebimin fetvalari beni baglar. Sünni mezheblerine göre ( eger hata yokda bu adam söylediklerinde samimiyse ) sapitmistir... Bunun disinda ben bunlari tartismam bile...tartismaya gerek bile görmem. Seriatiyi okumayada... Ama sunu bilmeni isterim...Küffarin kafir olmasi kaderiydi gibi mantikla yola cikarsan yanilirsin...insandaki iradeyi unutma...kader baskadir irade farklidir. |
1-ali şeriati şiidir. 2-bende hanefiyim 3-Kuranı kerimde amentunun geçtiği 2 ayette kadere iman yok. 4.Amentunun rivayet edildiği hadislerin içinde kader olmayan şekilde rivayet edilmişleride vardır... Yezid Hz.Zeynebe dönüp hz.hüseyinin kesik başını gösterek ne demiştir biliyormusun ? Onu Allah öldürdü dediği rivayet edilir... İşte emeviliğin kader inancı budur. Ve ali şeriati doğru söylüyor günümüzde her şeyi kadere bağlayan hiç birşeyin mücadelesini vermeyen müslümanlar vardır... Günümüzde iradeyi yok sayan Allaha iftira eden bir kadere iman tarzı benimsenmiştir... Ve şunu belirteyim ali şeriati burada kaderi yok saymıyor bende bunu yapmıyorum... Kadere iman ediyorum ama kaderden ne anlıyorum mesele orada... ben Allahın hiç birşeyi ölçüsüz yaratmadığına iman ediyorum... kadere imanımda budur... Mevlana konusundada dedim buradada diyorum... büyük harflerle söylüyorum altını çize çize... tenkitle tekfiri birbirine karıştırmayın... |
Alıntı:
|
Yok daha doğrulamadım ama söz onunsa bile bu cümlede sapkınlık nerede ?
Iradesini kullanmayıp herşeyi kaderiymiş gibi gören insan sapık olmuyorda şeriatı bu sözlerinden ötürü sapık öylemi :) Sapık arıyorsan din mafyasını incele... |
Alıntı:
|
Hüseyinin kaderi ölmekti dolayısıyla benim bir kabahatim yoktu diyen yezidin kader inancını taşıyor çoğu müslüman...
Ali şeriatı çok haklı... Görmek istediğim gibi görmüyorum olanı görüyorum... |
Alıntı:
|
Ali Şeriati bir ufuktur...
Anlam ve kavram üzerinde durmamış adeta bir devrim dinamosudur... Anlamaya çalışmayın, sadece harekete geçin... Ali Şeriati olmak veya olmamak.. İşte bütün mesele bu?!.. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Din mafyaları hiç sevmez şeriatiyi.
Onlar devrimci ruha karşıdırlar dini alıp satarlar pazarlarlar şıhları müritleri sufizm içinde bidat bataklığına düşerler. Onlar okumaya bile karşıdır Biz her şeyi okuruz hayırlı olanı alırız sözünüde bilmezler Ya insanlar uyanırsa ya insanlar sahtekarlıklarımızı öğrenirse korkusuyla yanıp tutuşurlar Birde kakaru kikiri sırıtan hocaları vardır çıkarlar meydana uydurdukları hadisleri ayet gibi okurlar cahil insanları kandırırlar bunlar adeta mafyadır eğer onların inandığı gibi inanmazsan hemen seni tekfir ederler bunlar bizi tekfir edebilirler diyeceğim odur ki biz sizin dininizin kafiriyiz Biz Allah'a ve İndirdiği kitaba iman etmişizdir. |
ben Seyyid Kutup' salak kutup dediklerini duydum. furkan kardeşimizin dediği gibi mucadeleci ruha çok katı şekilde karşılar.
|
Alıntı:
Üstadim, varsin siz Seriati olmaya talib olun, ufkumuzun aydinligi Necip Fazil olsun, ilham kaynagimiz Kadir Misiroglu olsun. buda bizim tercihimiz olsun. |
Alıntı:
|
Alıntı:
diyorum ya her şeyi okur hayırlı olanı alırız müslümanca ... |
Alıntı:
Cok kötü ve hakaret dolu konusuyorsun. Kendine ceki düzen ver. ikide bir biz sizin dininizin kafiriyiz diyerek cok ilginc bir küstahlik sergiliyorsun. kendine gel lütfen. |
Alıntı:
Zorunuza gidiyor sanırım bilinçlenmek isteyen müslüman gençler bu tekfirciler karşısında küstahlaşırım mücadelede ederim. |
Necip fazıldan mücadele ve dava şuurunu kadir mısıroğlundan tarihi gerçekleri öğrenmeye çalışırız hepsini takip ederiz tekfırcilik hastalığına bulaşmayız...
Bir şehidin arkasından sapık diyecek kadar cesur değiliz... |
Alıntı:
Fikirleri kesinlikle uyusmaz seriati zihniyetiyle...birbirine tamamen terstir. |
Alıntı:
sen hayırlı olanı almak sebebiyle peygambere,sahabeye aşağılayıcı kelimeler sarfeden adamların kitabını miden bulanmadan okuyabiliyorsan benim sana Allah akıl fikir versin demekten başka söyleyeceğim bir söz yoktur. birde şu Alıntı:
ben size ali şeriati denen sapkını kendi sözleriyle anlatıyorum.inanıp inanmamanız,sevip sevmemeniz zerre umrumda değildir. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Benim zoruma giden yalnizca senin gibi kardeslerimin böyle bir ortamda hakaret vari yaziyor olmalaridir...edep diye birsey var. Elestirini efendice yaparsin. Efendice cevabini alirsin. Yoksa böyle saga sola satasmalarla mücadele etmek söyle dursun anca nefsine yem atmis olursun. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Onlardan bazılarının bidat bataklığında olduğu aşikar. Allah ıslah etsin .. Yani diyeceğim onlar bizi ne kadar kafir ederse etsin önemli değil hüküm verici olan Allahtır. |
All times are GMT +3. The time now is 07:08. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025